Allah kendisine inanmayanları neden yakıyor?

Soru: Allah mutlak merhamet sahibi ise neden inanmayanları cehennemde yakıyor? Sırf inanmadığı içni bir insanı ateşe atmak çok acımasızca değil mi? Merhametli Allah bu cezayı insanlara nasıl reva görüyor?

Cevap: Allahın merhametli olması sadece iyi insanlar içindir. Kötü insanlara karşı merhametli olması düşünülemez. İyilikten kasıt; Allah'a ve onun vaadlerine teslim olmak, kibirlenmemek, acziyetini kabul etmek, yaşama amacının imtihan olduğunu bilmektir. Kötülükten kasıt da kibirlenmek, yaratıcısını yok saymak, büyük günahları işlemektir.

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır. (2/Bakara 177)

İnanmayan insanların cehenneme gitme sebebi, sadece inanmadığı için değildir. İnanmamaya bağlı olarak yüzlerce iftira ardı ardına atılmış olur. Bir iftiara bile insanın derecesini aşağıların aşağısına düşürmeye yeterlidir. Allah'a inanmamak demek; kendi kendini, bilim adamlarını ve doğa yasalarını ilah edinmektir. Gerçeği anlatan nebileri yalancılıkla suçlamaktır, büyük bir lütuf olan ahiret bilgisine yalan demektir, var oluş amacını inkar etmektir, iradesiz hücrelere tasarım yeteneği vermektir.

Bir çitanın hızlı koşması için tasarlanmış vücudu, bir tavus kuşunun hayran bırakan kuyruk deseni, bir bülbülün iç açıcı sesi, bir papağanın güzel renkleri, bir çileğin nefis lezzeti, bir çiçeğin mis kokusu hep tasarımcı eliyle yapılmıştır. Allah en güzel tasarımcıdır. Tesadüfler güzellik oluşturamazlar. Bunları düşünmeyenler ise hepsini tesadüflere bağlayıp yaratıcıya nankörlük etmiş olurlar. Akleden insanlar tasarım ürünü canlıların kendi başına olamayacağını anlayabilir. Anlamayan ise kendini beğenmiş, gözünü hakikate kapatmış kişilerdir. Yapay zekalı bir robot bile kendisinin tesadüfen oluşmadığını biliyorken insanın yaratıcısını yok sayması çok ilginçtir.

"Bakhele kahrolası nasıl karar verdi. Yine kahrolası ne biçim karar verdi. Şöyle bir baktı, kaşlarını çatıp yüzünü ekşitti, sonra da arkasını dönüp kibirlendi" (Muddesir/19-23)

Allahın mantığıyla düşünürsek "herşeyi ben yarattım, size irade verip gerçek iyiyle gerçek kötüyü ayırt etmek için dünyaya gönderdim, daha dün esameniz okunmuyordu ama lutfedip sizi var ettim, size yaşama amacınızı anlatan elçiler gönderdim, insanlık tarihi boyunca rehberlik eden kitaplar gönderdim, ölümden sonra yaşamla ilgili kendi başınıza ulaşamayacağınız çok değerli bilgiler sundum, bu bilgiler size ulaştığı halde nasıl beni yok sayarsınız, nasıl nankörlük edersiniz, sizi ben yarattım ben, sadece bana kulluk edin" diyerek itaat istemektedir. Bu isteğinde de sonuna kadar haklıdır.

Siz bir arkadaşınıza kendi başına başaramayacağı işte yardım etseniz ve işin sonunda "kendim başardım, benim yeteneğimle oldu" dese çok alınır çok gücenirsiniz, o kişiyi hayatınızdan çıkarırsınız. İşte aynı durum Allah için de geçerli, o da tesadüfçülere çok kızmaktadır. Ama onun öfkesi bizimkinden farklı tabi, çok daha şiddetli. Zira herşeyin yoktan var edeni olunca cezası da şiddetli oluyor. Böylece iyilere mükemmel yaşama yeri olan cenneti, kötülere iğrenç yaşama yeri olan cehennemi vaad ediyor.

Cehennemi hak etmiş kişiler, gerçek kötülerdir. Bir yaşlyı karşıya geçirmekle, insanlara saygılı olmakla gerçek iyi ounmaz. Gerçek iyi olmak için Allaha karşı saygılı olmak da gerekir. Ne kadar iyilik yapsanız da nankör olduğunuz sürece iyiliklerin değeri kalmıyor. "Onlar ki rablerinin ayetlerini ve ona ulaşmayı inkâr ettiler. Böylece değeri kalmadı amellerinin, artık onlar için kıyamet günü terazi kurulmaz." [Kehf Suresi 105]

Allahın istediği şey biraz saygı ve biraz itaat. Dünyadaki kıytırık hükümdarlar bile saygı ve itaat istiyorken herşeyin yaratıcısı nasıl saygı ve itaat istemesin? Bir komutan karşısında el pençe durulmasını isterken, Allah neden namaz kılmamızı istemesin? Bir patron kendisine hürmet isterken Allah neden hürmet istemesin. Gerçek hükümdar Allah iken saygı ve itaat istemek onun en doğal hakkıdır. Bunu akledenlere yani hem iyi hem imanlı kişilere ahirette nimetler verecektir. Ahiretten beklentisi olmayan hatta ahireti yok sayıp ölümsüz canlılar olduğumuzu kabul etmeyenlere ise layık oldukları şeyi verecektir. Mantiken de ahirete inanmayanlara nimet verilmesi düşünülemez.

"Erkeklerden veya kadınlardan her kim imanlı olarak iyilik yaparsa o takdirde dahil olurlar cennete. Ve zerre kadar bile zulmedilmez." [Nisa Suresi 124]

Peki imansızlar neye layık? Tabi ki kendi inançlarını ahirette bulmaya layıklar. Tesadüfen oluşmuş gibi iğrenç bir ortamda yaşayacaklar. Ne bir çiçek yüzü, ne bir leziz meyve ve içecek, ne de güzel insan yüzü göremeyecekler. Karanlık, kötü kokulu, sıcak bir mekanda günlerini geçirecekler. Cehennemin 7 kapısından birine girerek layık oldukları hayatı yaşayacaklar. Sonuçta herkese layık olduğu gibi davranılacak. Biz bile herkese layık olduğu kadar değer veriyorsak Allah da herkese layık olduğu kadar değer verecek. Ayrışma gününde gerçek iyiler vekötüler ayrışacak. O gün kendini iyi zanneden nice insan şoka uğrayacak, dindar geçinenlerden bile aşağılananlar olacak. Neden mi? Çünkü dinini sadece Allah'a özgülemediler ve başka ilahlar edindiler, kendileri gibi insanlara kulluk ettiler, insanların sözlerini Allahın sözlerine tercih ettiler, duayı insanlara yaptılar, şefaati insanlardan dilendiler, böylece kula kulluk ettiler. Yani inanmak da kurtarmıyor, neye niçin inandığını bilmek gerek. (Oku: iman delilleri)

Allah inanmayanları neden yakıyor sorusuna cevap için mantık kullanmak yeterli, cehenneme gidenler tamamen aklını kullanmayanlardan oluşacak. Aklederek bile bir yaratıcıya ihtiyaç olduğu anlaşılabilir. Eğer biraz aklederseniz deist olursunuz ama daha fazla aklederseniz müslüman olmak zorunda kalırsınız. Selametle.