Aşağıların aşağısı olarak çevirdikleri "esfeli safilin" kelimesi s-f-l harflerinden oluşuyor ve ''sefillerin en sefili'' anlamına geliyor. ''Aşağılıkların en aşağılığı'' olarak anlamak da mümkün. Aşağılar olarak çevrilince ise cennetten dünyaya indirilme gibi anlayanlar çıkabiliyor. Örneğin diyanetin yeni mealinde ''enzelna: indirdik'' kelimesi geçmemesine rağmen ''Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.'' (Tin 5) olarak çevirmişlerdir. Halbuki ayette ''Rededna: red ettik, iade ettik, çevirdik'' kelimesi geçer. Sefil bir dereceye iade etmek kast edilir.
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓي اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍۘ
LEQAD: andolsun. HALEQNA: biz yarattık. EL İNSANE: insanı. Fİ: de,da,içinde. AHSENİ: en güzel. TAQVİMİN: Kıvam, biçim verme.
Andolsun insanı en güzel kıvamda yarattık. (95:4)
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِل۪ينَۙ
SUMME: sonra. RADEDNA HU: onu reddettik, iade ettik, çevirdik. ESFELE: en sefil, en aşağılık, alt, dip. SAFİLİNE: sefil olanlar, aşağılık olanlar.
Sonra onu sefillerin en sefiline çevirdik. (95:5)
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۜ
İLLA: ancak, hariç. ELLEZİNE: kimseler. AMENU: iman eden. VE AMİLUS SALİHATİ: iyi/uygun iş yapan. FE LEHUM: artık onlara. ECRUN: ecir, ücret, ödül. ĞAYRU: olmayan. MEMNUNİN: eksik ve kesik. Hoşnut, razı.
İman eden ve iyi işler yapanlar hariç, onlara kesintisi olmayan mükâfat vardır. (95:6)
Sefillerin en sefili olmak, manevi derecenin hayvan derecesine düşmesidir ve hak yoldan ayrılmakla başa gelir. Örneğin ''onlar çiftlik hayvanı gibidir'' (25:44) ayeti bu duruma örnektir. Kendini bu konuma gelmekten kurtarmak isteyenler iman ederler ve salih amel işlerler. Bir sıralama yapacak olursak;
+3 Muttaki: Takvalı, günahtan sakınan kişidir. Bir insanın cennete gidebilmesi için ulaşması gereken konumdur. Günahtan kaçınarak kendilerini temiz tutarlar. Zihinsel olarak da temizdirler. Konuşmaları hikmet doludur.
+2 Mü'min: iman eden, gönülden bağlı kişidir. Ayetleri içine sindirerek kabul edenlerin geldiği derecedir. İman kalbine girdiği için dine hizmet etmek ister. İhtiyaç sahiplerine yardım eder, insanları Kurana davet eder. İbadet etmeyince eksiklik hisseder. Günah işlerse içi sıkılır ve tövbe eder.
+1 Müslüman: teslim olan, islama giren kişi. Kuranı kabul edenlerin derecesidir. Dini vecibeler henüz kalbine girmemiştir. Daha çok kendini düşünür ve İslama hizmet her zaman ikinci palana atılır. Başına bir musibet gelince dua etmeyi hatırlar. Cumadan cumaya namaz kılar. Ramazan ayında içkiyi bırakır.
0 Fıtrat: İyiliğe ve tevhide kodlanmış iç güdüdür. Bir bilgisayarın işletim sistemi gibi düşünülebilir. Zararlı yazılım yüklenirse işletim sistemi bozulur. Şeytani telkinleri yüklemek de fıtratı bozar. Dinden habersiz bir insan fıtratına uyarak şirkten ve kötülükten uzak durabilir.
-1 Deist: Bir yaratıcının olduğunu kabul eden ama dini kabul etmeyen kişi. Genelde hurafeleri görüp dinden soğuyan, yüzeysel bilgisi olan kişilerin içine düştüğü durumdur. Niçin dünyaya geldiğimizi ve ölünce ne olacağını açıklayamaz. Kendi kendine ''bu dünyada kötülük yapanlar ceza almalı'' diyerek düşünür ve ahiret inancına ihtiyaç duyar.
-2 Ateist: Allah'a ve dine inanmayan kişi. Bütün dinlerin ve yaratıcı inancının çöpe atılmasını, her şeyin tesadüflere bağlanması gerektiğini savunur. Doğa yasalarını anlayınca hayatın sırrını çözdüğünü ve tanrıya gerek olmadığını düşünür. İslam dini başta olmak üzere tüm dinlere karşıdırlar. Kendi içinde militan ateist ve ılıman ateist olarak ikiye ayrılırlar. Militan ateistler inanmadıkları Allahın olmadığını ispatlamaya çalışırlar, daha fazla insanı ateist yapınca mutlu olurlar. Ilıman ateistler ise dine saldırmazlar ve kendi işine bakarlar.
-3 Tarihselci: Ayetlerin çağımıza hitap etmediğini, hükümlerin tarihe gömüldüğünü savunan kişi. Hem müslüman olduğunu iddia edip hem kutsal kitabı rafa kaldırmak isterler. Böylece Kurana iman şartını da kaldırmış olurlar. İman etmediklerini açıkça söylemedikleri için dini içeriden çökertme girişimidir ve ateizmden daha sefildir.
-4 Sünni, şii: Rivayetlerin ayetin hükmünü kaldırdığını, mezheplere uymak gerektiğini söyleyen kişi. Sünniler ve şiiler için Kuran yükseğe asılan, anlaşılması mümkün olmayan, hiçbir konuyu açıklamayan bir kitaptır. Kuranı açıklamak peygamberin işidir ve onun adına aktarılan söylentilere uymak gerekir. Sünnilikte dinin kaynağı hem söylentiler hem de alimlere isnad edilen mezhep görüşlerdir. Dört tane mezhebi hak ilan etmişler, bunun dışındaki görüşleri sapıklık saymışlardır. Kendileri gibi inanmayanları ise dinden çıkmış sapık olarak kabul ederler. Bununla da kalmayıp mezhepten çıkıp Kurana uyanları mürted ilan ederek öldürürler. Öldürdükleri kişinin karısını cariye yaparak tecavüz ederler. Böylesine vehamet bir dine mensup olmayı da peygamber yolu gibi gösterirler. Pek çok insanın dinden soğumasına sebebiyet vermişlerdir. Yönetimi ele geçirdikleri zaman ilk yaptıkları şey, kadınları çarşafa sokmak ve Allah adına haramlar ve yasaklar uydurmaktır. İslamı içeriden çökerten paralel bir dindir. (Bak: Ehli sünnet)
-5 Sufi, tasavvuf: Her şeyin Allah olduğunu, iyi yada kötü gibi kavramların olmadığını savunan kişi. Sufiler bir davranışı iyi yada kötü diye ayırmadıkları için ''ne olursan ol yine gel'' derler. Hatta puta tapanları bile kucaklayıp farkımız olmadığını söylerler. Her şeyi Allah olarak gördükleri için putperestlerin de özünde Allaha tapmış olduğuna inanırlar. İtikadi yönden çok vahim halde olan sufiler, kendilerini Allah dostu ilan ederek içinde yaşadığı toplumu da sömürürler. İslam dini sufilerin en büyük düşmanıdır çünkü hak ve batıl ayrımı vardır, puta tapmak şirktir, kendini cennetlik ilan eden evliyalar şarlatandır. İslama olan düşmanlığını gizleyerek mürit edinirler, cahilleri kandırıp her şeylerini sömürürler. Cennet garantili tarikatlar kurmak, şefaat garantili şeyhler atamak, rabıta yaptırmak sufilerin sömürü araçlarından başlıcasıdır.
Tin suresinin bahsettiği ''Esfele safilin: sefillerin en sefili'' cümlesindeki sefiller bu şekilde sıralanabilir. En doğrusunu Allah bilir.
Bumudin/3.10.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?