Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Mürtedin hükmünde sünnilik ve islam farkı

Mürtedin hükmü

Mürted olmak; irtidat etmek, geri dönmek, dinden çıkan olarak tanımlanır. Dinde mürted olanlar mensup oldukları dini sorgulayıp kendine ters gelen hükümler olduğuna kanaat getirerek dönerler. Bir dinden çıkarak başka bir dine de geçince eski dinin mürtedi olunur. Bir hristiyan İslama geçtiği zaman Hristiyanlığın mürtedi, bir müslüman deizme geçtiği zaman islamın mürtedi olur.

Dinsiz olmak için mürted olanlar dünya hayatının anlamını ve yaşama sebebini, öldükten sonra ne olacağını açıklayamazlar. Başka dine geçerek mürted olanlar ise İslam’a geçtiyse doğru bir hamle yapmış, paralel dinlere geçtiyse ahiretini karartacak bir karar almıştır. Çünkü ''Allah katında din, İslam’dır. Kendilerine kitap verilenler, bu ilim geldikten sonra sırf birbirlerine hakimiyet kurma çabaları yüzünden ihtilaf çıkarırlar. Kim Allah'ın âyetlerini görmezlikten gelirse, Allah onun hesabını çabuk görür.’’ [3/Ali İmran 19]

İslamdan çıkarak mürted olanlar ise; Kuran üzerinde az düşünmekten, hurafeleri din sanmaktan yahut hevasına uymaktan ötürü yanlış bir karar almıştır. Bir konuyu hemen anlayamıyorsak, zamana bırakarak ilim seviyemizin ve bilinç seviyemizin yükselmesini beklemek dinden çıkmaktan daha mantıklıdır. Hatayı Kuran’da değil, algı eksikliğimizde arayıp, kendimizi geliştirir ve günahlardan kaçınırsak ileride o konuyu anlama ihtimalimiz artacaktır. Çünkü takva arttıkça fıkhetme/anlama yeteneği de artar. Hakkı batılı ayırt etme yeteneği verilir. ‘’Ey iman edenler! Allah’a takvalı olursanız size ayırt etme yeteneği verir. Kabahatlerinizi örter ve sizi mağfiret eder. Allah büyük lütuf sahibidir.’’ [8/Enfal Suresi 29] Acele ederek inkar edenler ise ahirette hüsrana uğrar: ''...İçinizden kim irtidat edip dininden döner de kâfir olarak ölürse böylelerinin amelleri dünyada da âhirette de boşa gitmiştir. Ateş ehlidir onlar. Sürekli kalacaklardır orada.'' (2/217)

Mürtedin hükmü meselesi


A) Kurana göre mürtedin hükmü!

İslamdan çıkarak mürted olanların yaşam hakkı tehlikeye girmez. Çünkü Kuran’da dinden çıkanlarla ilgili ayetlerde öldürmekten bahsedilmez. Örneğin; ‘’Şüphesiz iman eden sonra inkar eden, sonra iman edip yine inkar eden sonra da küfürlerini artıranlar varya, Allah onlara ne mağfiret eder nede yola hidayet eder.’’ [Nisa Suresi 137] ayetinde iki kez dinden çıkıp küfürde devam edenlerin kalbinin mühürleneceği, gözüne perde ineceği haber verilir. Yani kendi haline bırakacak, gün geçtikçe kibri artacaktır. İki kere dinden çıkabildiğine göre ikisinde de öldürülmemiştir. Peygamberimizin de Kurana uygun olarak şöyle dediği rivayet edilir: ''Size veyl olur, sakın benden sonra birbirinizi tekfir edip boyunlarınızı vurmayın, kıtali helal saymayın.'' [Buhari: 86/Kitabul Hudud 10, No: 14] Bu hadiste Buharide geçmesine rağmen sünniler tarafından görmezden gelinir çünkü Kurana uygundur yani diğer hadislerle çelişkilidir ve mezheplerin görüşlerine aykırıdır. Bu yüzden mürtedin hükmü konusunu anlatırken bu hadisten hiç bahsetmezler. ''peygamberimiz muhammed mustafa sallallahu aleyhi vessellem efendimiz buyurmuş ki'' diye saygıyla başlayıp hurafeleri peygambere isnad ederler.

Diğer örnek ise gündüz iman eden, akşam inkar eden munafıkların durumudur. Diğer insanları da kendilerine özendirmek için sabah iman ediyor gibi görünmüşler, akşam mürted olmuşlardır. ‘’Kitap Ehlinden bir bölümü, dedi ki: 'İman edenlere inene gündüzün başlangıcında inanın, bitiminde inkar edin. Belki onlar da dönerler.’’ [3/Ali İmran 72] Bu mürtedler öldürüleceğini bilselerdi akşam olunca dinden çıkamazlardı.

Buraya kadar kendi halinde yaşayan, kimseye zararı olmayan mürtedlerden bahsettik ve onların yaşam hakkını savunduk. Onlarla iyi geçinebileceğimiz şu ayette açıklanır: "İnancınızdan dolayı,size karşı savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan inkârcılara gelince, Allah onlara nezaketle ve adaletle davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, insaf ölçülerine bağlı kalıp, adaletle davrananları sever." (60/Mumtehine 8) ayeti kendi halinde yaşayan mürtedlere karşı nezaketli ve adaletli olmayı emreder. Çünkü islama savaş açmamıştır.

Bir de islama savaş açan militan mürtedler vardır. İnsanların müslüman olmasından rahatsız olurlar, ibadet edenlerden rahatsız olurlar, haramlardan kaçınanları görünce bozmaya çalışırlar, deist ve ateist nüfusun artması hoşlarına gider, Kurandaki haramlara helal derler. Hatta dinsizliği artırmak için çalışmalar yaparlar. İşte bu şerli kişilerin ifsadını engellemek gerekir. İslama savaş açan ve terör eylemi yapanlar hakkında maide 33.ayeti inmiştir. İki suç aynı ayette zikredilerek islamı yok etmek isteyenlerle terör eylemi yapmak eşit tutulmuştur. Bunlara verilecek en hafif ceza sürgündür. "Allah'a ve Resûlü'ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır." (5/Maide 33)

Allah ve resulune savaş açmak demek, Kuranda bildirilen haramlara helal demekle ve muhkem hükümleri kabul etmemekle olur. Mesela bir insan "zina diye günah mı olurmuş, toprak toprağa değiyor ne var bunda" derse "evlenin, zina pek kötü yoldur, zina edene 100 celde vurun" ayetlerini inkar etmiş olduğu için Allah ve resulune savaş açmıştır. Yada bir insan "kısas diye ceza mı olurmuş, aynı şekilde ceza verilmesi gericilik" derse ki bunu diyecek tek aklı selim yoktur, bu sözüyle de Allah ve resulune savaş açmış olur. Yahut bir insan "zina edene 100 celde vurulması faşizmdir, iki insanın gönül rızası varsa istediği yerde istediği gibi sevişilebilir" derse umumi ahlakı bozmak istediği için ve Allahın muhkem hükmünü inkar ettiği için yine Allah ve resulune savaş açmış olur. Bunun gibi kafirler kendi halinde yaşadığı ve küfrü yaymaya çalışmadığı müddetçe cezayı hak etmezler. Böyle hevasını ilah edinen kişiler dost edinilmemeli, onlarla din hakkında konuşulmamalıdır.(6/68)

B) Mezheplerde mürtedin hükmü!

Paralel dinlerde ise kendi halinde yaşayan mürtedlere yaşam hakkı verilmez. Tekrar kendi dinlerinde dönmeleri için üç gün mühlet verilir. Tövbe etmeyenler ya öldürülür yada ölene kadar hapiste kalır. Kuranı yeterli görmeyenlerin yani Kuranı mehcur bırakanların getirdiği hüküm böyledir. Örneklere bakalım.

Serahsi - Mebsut: Bir kimse islam dininden çıkarsa, kendisine yeniden islama dönmesi teklif edilir. Red ederse öldürülür. Ancak kendisine süre verilmesini isterse ona üç gün mühlet verilir. Bir dinden çıkanın (mürtedin) öldürülmesinin gerektiğine esas olan deliller şunlardır: Kuranda ''..veya müslüman olurlar'' (Fetih 16) buyurulur. Bu ayetin mürtedler hakkında indiği söylenir. Resulullah da ''Kim dinini değiştirirse onu öldürün'' (198) buyurmuştur. [1]

Cevap: Fetih 16.ayette bedevilere hitap edilmiştir. Yakın bir zamanda güçlü bir ordu ile savaşacaklar veya savaş olmadan karşı taraf teslim olacaktır. Buradaki  اَوْ يُسْلِمُونَۚ  = Ev Yuslimune = veya teslim olurlar.'' demektir. Müslüman kelimesi teslim olan demektir. Ayet savaşla ilgili olduğu için burada savaşmadan teslim olmaları kast edilmiştir. Eğer savaşmadan teslim olurlarsa Tevbe 29. ayette bahsedilen cizyeyi vererek İslam çatısında yaşayacaklardı. Yani Fetih 16. ayet dinden dönmekle, mürted olmakla alakalı değildir. Demek ki Ebu Hanife adına kitap yazanlar kendi görüşünü ona isnad etmişler çünkü yaşadığı dönemde hadis inkarcısı ilan edilen bir imam, ayeti böyle çarpıtmaz.

''Dinden döneni öldürün'' rivayeti ise Resule isnad edilemez çünkü resul sadece ayet okur. Nebi ise kendi reyini söyler. Nebimiz Kuran ile hidayete erdiği için hiçbir sözünde ayetlere ters konuşmaz, emir verdiği zaman mutlaka bir ayete dayanır. Kuranda mürtedle ilgili ayette öldürmek geçmediği için bu rivayetin emevi döneminde uydurulduğunu anlayabiliriz.

Vehbe Zuhayli: Namaz kılmayanın dünyadaki cezasına gelince: Tembelliğinden veya umursamazlığından dolayı kılmayanlar hakkında fakihlerin farklı görüşleri vardır. Hanefilere göre: Tembellik sebebiyle namazını kılmayan kişi fasık olup böyle bir kişi haps edilir ve namazı kılıp tevbe edinceye kadar vücudundan kan akacak şekilde dövülür. Ya tövbe edip namazını kılar yada hapishanede ölür. Ramazan orucunu terk eden kimse de bunun gibidir. Namaz ile orucun farz olduğunu inkar etmedikçe yahut bunlardan birini hafife almadıkça, mesela ramazan ayında herhangi bir özür olmaksızın oruç tutmamak gibi bir suç işlemedikçe öldürülmez... Hanefiler dışındaki imamlara göre: Bir vakit de olsa özürsüz olarak namazı terk eden kimse mürted hükmünde olduğu gibi üç gün tövbeye çağırılır, tevbe etmezse öldürülür. Maliki ve şafiilere göre ceza olarak öldürülür, kafir olduğu için değil. [2]

Cevap: Hak ilan edilmiş batıl mezheplere göre sadece dinden çıkanlar değil, bir vakit namazı kılmayanlar bile dövülüyor ve üç gün sonra tövbe etmezse öldürülüyor. Baskı ve dayakla Allah'a ibadet ettirmeye çalışıyorlar. Böyle bir ortamda edilen tövbe de kılınan namaz da munafıkça olacak, insanlar baskıdan ötürü mezhepçilerin rızası için ibadet edecektir. Halbuki dinde önemli olan Allah rızası için ibadet etmektir. Bütün ibadetler huşu (sevgi ve korkuyla karışık saygı) içinde yerine getirilmelidir. Bir ibadeti ölüm korkusuyla dayatmak İslamda yoktur. Çünkü  لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ  = Dinde ikrah yoktur...'' [2/Bakara 256] İkrah ise tiksindirme demektir. Baskı ile ibadete zorlamak dinden tiksindirmeye yol açar. Dinde hüccet sunmak, tatlı dilli olmak, gönül almak önemlidir. Dayakla baskıyla tebliğ yapılmaz.

Bir peygamber düşünün ki insanlar iman etmiyor diye kahroluyor, hakikati bilmenin verdiği ağırlıktan ötürü dertleniyor. Allah da ona ‘’neredeyse kendini helak edeceksin’’ (18:6) diyor. Böyle güzel bir karaktere sahip insan, sırf dinden çıktığı için hidayete ermesini istediği kişiyi öldürebilir mi? Bozgun çıkarmayan, kendi halinde yaşayan mürtedi kanatana kadar dövdükten sonra öldürebilir mi? Kuranda anlatılan peygamber ile mezheplerin peygamberi doğu ve batı kadar birbirine uzaktır. Kuranın peygamberi gayet içli, merhametli bir karakter. Mezheplerin peygamberi ise önüne geleni asıp kesen bir gaddar.

Sonuç: 

İslam dinini Kurandan öğrendiğimiz zaman mürtedin hükmü de ikiye ayrılıyor. Birincisi kendi halinde yaşayıp kimseye zararı olmayan mürtedler, ikincisi islama savaş açmış mürtedler. İslama savaş açan mürtedlerle ilgili maide 33.ayet verilecek cezaları sayıyor. Mürtedin hükmü konusunu bu şekilde ikiye ayırmayan mezhepler, bizim görüşümüzden başka görüşe geçersen katlin vacip olur diyerek hata etmiştir.

Bir insan tabi ki İslamın mürtedi olmamalı, Kurandan asla şüphe etmemeli. ''Bu o kitaptır ki kendisinde şüphe yoktur, sakınanlara yol gösterir.'' (2:2) Şüphe edenlere de güzel muamele ederek İslamın hoş görüsünü hissettirmek gerekir. Aksi halde dayak ve ölüm korkusuyla müslüman gibi görünen münafıklar ortaya çıkacaktır. Bugün mürted olan yarın çok takvalı bir mümin olabilir. Onu kazanmaya çalışmak tebliğ ederek cihad etmektir. Onun iman etmesine vesile olarak ‘’..bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir, bir insanı yaşatmak da bütün insanlığı yaşatmak gibidir..’’ (5:32) ayetinde bahsedilen yaşatma sevabını kazanabiliriz. Kafası karışan insanları öldürerek dindar olmalarını sağlayamayız. Biz müslümanız, öldürmeyi değil yaşatmayı severiz, ihtiyaç sahiplerine yardım ederiz, birlik olup zulme engel oluruz. İslamın adalete ve iyiliğe verdiği önemi ‘’Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun…’’ [4/Nisa 135] ayetinden öğreniriz. Kendi aleyhine şahitlik yapabilecek babayiğitleri yetiştiren fıtrat dinine mensup oluruz. Kendi halinde yaşayan insanları inancından ötürü öldürmeyi İslam fıkhı olarak tanıtmayız.

Kaynaklar;
[1] Serahsi - Mebsut, Cilt 10, Sayfa 182, Gümüşev Yayıncılık, İstanbul 2008.
(198) - Hanbel: müsned I/217, Buhari: istitabetul mürted 2, İbni mace: hudud 2, Ebu Davud: Hudud 1, Tirmizi: Hudud 25, Nesai: tahrimud dem 14.
[2] Vehbe Zuhayli, İslam fıkhı ansiklopedisi - cilt 1, sayfa 388, risale yayınevi 1994

Bumudin/5.10.2019

1 yorum:

  1. "Bir konuyu hemen anlayamıyorsak, zamana bırakarak ilim seviyemizin ve bilinç seviyemizin yükselmesini beklemek..." çok doğru bir yaklaşım. Eline emeğine sağlık. Açıkçası bilmediğim bir konuda bilgim oldu. :) mezhepler gerçekten yoldan saptırıyor. Kur'an'dan şaşmıyorum. Önce Kur'an okuyup sonra araştırmaları, yorumları, açıklamaları okuyorum. Kutlu geceler. ��

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?