İddia: Cin, görünmeyen bilinmeyen demektir. Kuran'da geçen cinler de arapların tanımadığı yabancı insanlardı. Peygamberimizi dinleyen cinler medineli yahudilerdi veya urfadan gelen nusaybinli insanlardı. Cinler uzaylı gibi eciş bücüş yaratıklar değil araplara yabancı insanlardır.
Cevap: Sözlük anlamına göre: جِنَّ (cinn) kelimesi ''bir şeyin duyu organlarına saklı kalması'' demektir. (Ragıb isfahani: Müfredat, C-N-N, sayfa 242, çıra yayınları)
Sözlük anlamına göre cin demek duyu organlarımızla algılayamadığımız şey demek, bu tanıma göre bakarsak televizyon kumandasından çıkan ışın da cin oluyor, mikroskopla görülen virüsler de cin oluyor, başka ülkelerde hiç muhatap olmadığımız insanlar da cin oluyor, marsta yaşayan uzaylılar da cin oluyor, evlenmeyi beklediğimiz kişi de cin oluyor... Peki Kuranda geçen kavramları sözlük anlamına göre mi anlamalıyız yoksa cümle içinde kullanımına göre mi?
Örneğin Türkçemizde yüz sözcüğünün sözlük anlamları; sayı olan yüz, insan yüzü, bıçağın keskin yüzü, yorgan yüzü, mecaz olarak yüzsüz adam gibi anlamlara gelir. Biz bunlardan sadece rakam olanı mı kabul ederiz yoksa cümle içindeki farklı kullanımlardan anlar mıyız? İşte Kuran kavramları da sadece sözlük anlamıyla değil cümle içindeki kullanımıyla anlaşılmaktadır.
İslam dininin kutsal kitabı olan Kuranı Kerimde cin kelimesinin kullanıldığı ayetlere baktığımız zaman metafizik boyutta yaşayan, vucut sahibi akıllı canlılar olduğunu görürüz. Hiç bir ayette cinlerin yabancı insanlar olarak geçmediğini görürüz. Şimdi delillere geçelim:
Delil 1: Göğe çıkıp melekleri dinleyen cinler!
Hz. Muhammed'in doğmasıyla birlikte cinlerden haber alarak kahinlik medyumluk falcılık yapan sahtekârların tekerine çomak sokulmuş, cinlerin gökteki melekleri dinlemesi yasaklanmıştır. Göğe çıkan cinler kendilerine ateş topları geldiğini söylemiştir ve bunun bir dönüm noktası olduğunu anlamışlardır.
Hakikaten biz (cinler) göğü yokladık, onu güçlü muhafızlar ve alev toplarıyla doldurulmuş bulduk. Halbuki biz (daha önce, göğü) dinlemek için onun oturulabilecek yerlerinde otururduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse kendisini gözetleyen bir alev topuyla karşılaşıyor. Bilmiyoruz, yeryüzündekiler hakkında bir kötülük mü murat edildi yoksa rableri onlar için bir iyilik mi diledi? (72/Cin Suresi 8-10)
Cinler yabancı insanlardır diyenlere sormamız gereken ilk şey milattan sonra 610 yılında inmiş bir kitapta cinlerin göğe çıkıp melekleri dinlediği yazıyor, o dönemde yaşayan insanlardan hangisi göğe çıkabiliyordu, hangi teknoloji ile göğe çıkmayı başarmışlardı? Çölde yaşayan arap kavminden kimler uzay aracı yapmıştı, kimler uzay aracı ile atmosferi geçip birinci kat göğe çıkabiliyordu? O dönemde araba bile yokken, yolculuklar deve ve at üzerinde yapılıyorken hangi kavim uzaya çıkabilen teknolojiye ulaşmıştı? Bu soruyla birlikte cinlere yabancı insan diyenlerin iddiası ilk delilde çürümüştür.
Delil 2: İnsanlar ve Cinler hitabı!
Kuranda bazı ayetler insanları ve cinleri iki ayrı muhatap olarak almakta, iki farklı canlı türüne seslenmektedir. Bu ayetleri okuyunca cinlerin tıpkı insanlar gibi akıllı canlılar olduğu anlaşılmaktadır.
Örneğin 7 kat göklerde seyahat edebilmek için bir sultan / yetki olması gerektiğini söyleyen 55:33 ayet, cinlere ve insanlara meydan okuyup dünyaya sıkışıp kaldığımızı söylemekte ve acziyetimize dikkat çekmektedir.
"Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz." (55/Rahmân Suresi 33)
İnsanların ve cinlerin Allah'a kulluk etmek amacıyla yaratıldığını söyleyen 51:56 ayeti de iki farklı canlı türüne dikkat çekmektedir. Nasıl ki "bitkiler ve hayvanlar" deyince iki farklı tür anlaşılıyorsa "cinler ve insanlar" deyince de iki farklı tür anlaşılr. Ayrıca kulluk bilinci ile sorumlu tutulmuş olmaları da akıllı canlılar olduğunu anlamaya yeterlidir.
Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım. Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim. Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır. (51/Zirayat Suresi 56-58)
Korunma ayeti olarak okuduğumuz 114.sure de insan şeytanlardan ve cin şeytanlardan Allaha sığınmayı öğretmektedir. Şeytanlık bir sıfattır vasıftır, kötülüğü seçen insanlara ve cinlere şeytan denir.
De ki: “Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım!” (114/Nas suresi 1-6)
"Böylece tüm nebilere ins ve cin şeytanları düşman kıldık. Onlardan bazısı bazılarını aldatarak gösterişli sözler vahyederler. Eğer rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları ve iftiraları terk et." (Enam suresi 112)
Delil 3: Yaratılış maddesi!
Kuranda ilk insanın vücudu için çamura şekil verildiği farklı ayetlerde anlatılır. Cinlerin ham maddesi olarak da semum ateşi yani yazın yerden yükselen kavurucu ısı dalgası olduğu söylenmiştir. Yaratılış ham maddesinin farklı olması da iki farklı canlı türü olduğumuzu göstermektedir.
"Andolsun insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce semum ateşinden yaratmıştık." (15/ Hicr Suresi 26-27)
"(Allah) yarattı insanı, çömlek gibi kurutulmuş çamurdan. Ve yarattı cinni dumansız ateşten. Artık rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman Suresi 14-16)
"Ve cinleri daha önce semum (çölden yükselen kavurucu sıcaklık) ateşinden yarattık."(Hicr Suresi 27)
(Allah) dedi: Ey iblis! Ellerimle yarattığım şeye seni secde etmekten meneden nedir? Sen kibirlendin yada yüce mi oldun? (İblis) dedi: Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın. (Allah) dedi: O zaman çık oradan, artık şüphesiz ki sen kovuldun.'' (Sad suresi 75-77)
Delil 4: Kuran dinleyip müslüman olan cinler!
Peygamberimiz Hz. Muhammed geceleri teheccüde kalkar; Kuran okur, namaz kılar, tespih çekerdi. Yine Kuranı anlayarak okuduğu bir gece oradan geçen cinler sese kulak vermişler ve dinledikleri Kurana hayran kalıp müslüman olmuşlardır. Kavimlerine döndükleri zaman tebliğ yapmışlar ve Kuranı övmüşlerdir. Tüm bunlar yaşanırken peygamberimiz herşeyden habersizce ibadet etmeye devam etmiştir. Bu olayları cin suresi inince öğrenmiştir, cinlerin aralarında konuştukları şöyledir:
''Deki: Bana vahyedildi ki cinlerden bir grup (Kuran) dinledi sonra "şüphesiz hayret verici bir Kuran dinledik" dedi. Olgunluğa ulaştırıyor, biz ona iman ettik, artık rabbimize hiç birşey ortak koşmayacağız. Onun şanı pek yücedir, rabbimiz bir arkadaş ve çocuk edinmemiştir. Meğerse bizim akılsız olanımız (iblis) Allah hakkında yalan yanlış şeyler söylüyormuş. Halbuki biz insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceğini sanıyorduk. (Cin suresi 1-5)
Bir zamanlar cin topluluğundan bir grubu, Kuran’ı dinlemek üzere sana doğru yönlendirmiştik. Yanına geldiklerinde “Susup dinleyin!” dediler, okuma sona erince de uyarıcılar olarak kendi topluluklarına döndüler. “Ey halkımız! dediler, “Biz Mûsâ’dan sonra indirilmiş, kendinden öncekileri onaylayan, gerçeğe ve doğru yola kılavuzluk eden bir kitap dinledik. Ey halkımız! Allah’ın davetçisine uyun ve ona iman edin ki, Allah günahlarınızı bağışlasın ve sizi acılı azaptan korusun.” (46/Ahkaf suresi 29-31)
Cinler yabancı insanlardır diyenlere göre peygamberimiz farklı ülkeden gelen insanlara Kuran tebliği yaptı, onları misafir etti, el sıkıştı yolcu etti. İlgili ayetleri okuyunca ise peygamberimizin kendisini dinleyen cinlerden haberinin olmadığı görülmektedir. Böylece cinlerin metafizik alemde yaşayan farklı boyut canlıları olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır.
Delil 5: Cinler bizi görebiliyor!
Cinler 5.boyut canlısı olduğu için 3.boyutu görebilirler. Biz ise etten gözümüzle sadece 3.boyutu algılarız, 400 - 700 nanometre aralığındaki dalga boyunu görebiliriz. Bunun dışında daha yüksek titreşimleri algılayamayız. Cinler ise hem kendi boyutunu hem bizim boyutumuzu algılayabilir.
"Ey Adem oğulları! Şeytan, anne babanızın avret yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de yanılgıya düşürmesin. O ve taraftarları, sizin kendilerini göremediğiniz yerden (farklı boyuttan) sizi görmektedirler. Biz şeytanları iman etmeyenlerin dostları kıldık." (7/Araf Suresi 27)
Delil 6: Cinlere tapan mekkeli müşrikler!
Kahinler, medyumlar, falcılar cinleri kullanarak gaybden haber verirler. Mekkeli müşrikler arasında böyle kişilerin varlığı ve rağbet görmesi Kuranda şöyle anlatılmıştır:
"İnsanlardan bazı adamlar cinlerden bazı adamlara sığınıyordu. Böylece onların azgınlığını artırdılar. '' (Cin Suresi 6)
"O gün onların tümünü toplayacak ve meleklere ''Bunlar mıydı size tapanlar?'' diyecek. (Melekler) Derler: Sen subhansın! Sensin bizim velimiz onlar değil. Hayır, onlar cinlere taptılar, onların çoğu onlara (cinlerin ilah olduğuna) iman ediyorlardı.'' (Sebe suresi 40,41)
Mekkeli müşrikler cinleri üstün varlıklar olarak görüyordu ve tanrılık yakıştırarak Allahın akrabası ilan etmişlerdi. Bu şirkleri de şöyle anlatılmıştır:
"Onunla cinler arasında soy bağı kıldılar. Ve andolsun ki cinler biliyordu (kendi soylarını), şüphesiz ki onlar elbette (hesap gününde) hazır bulundurulacaklar." (Saffat Suresi 158)
Delil 7: Süleyman peygamberin emrindeki cinler!
Süleyman peygamber bu dünyada gelmiş geçmiş en kudretli kral olmuştur. Süleyman krallığı döneminde hayvanların düşüncelerini okuma yeteneği kendisine verilmiştir, cinleri kullanarak saray inşa ettirmiştir, yaşadığı dönemde mimari ve heykel sanatı gelişmiştir. İlim seviyesinde de çağ atlamışlardır ve eşya ışınlamayı bulmuşlardır. Tüm bunlar Kuranın farklı surelerinde geçmektedir.
Şeytanlar (cinler) arasından da onun için dalgıçlık ve daha başka işler yapanlar vardı. Biz onları gözetim altında tutuyorduk. (Enbiya 82)
Bir zaman cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları Süleyman’ın emrinde toplanmış, birlikte sevk ve idare ediliyordu. Nihayet Karınca vadisine geldiklerinde, bir karınca şöyle dedi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; aman, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” Onun bu sözünden dolayı Süleyman neşeyle gülümsedi ve “Ey rabbim!” dedi, “Gerek bana gerekse anne babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının arasına kat!” (Neml Suresi 17-19)
Ey ileri gelenler! Onlar (Sebe halkı) boyun eğerek bana gelmeden önce hanginiz o kraliçenin tahtını bana getirebilirsiniz?” diye sordu. Cinlerden bir ifrit, “Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter, ben güvenilir biriyim” dedi. Kitaptan bir ilmi olan kişi ise, “Ben onu sen göz açıp kapayıncaya kadar (ışınlayarak) getiririm” diye cevap verdi. Süleyman, tahtı yanı başına yerleşmiş olarak görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan rabbimin bir lutfudur. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, kerem sahibidir.” (Neml Suresi 38-40)
Ayrıca cinlerin gaybı bildiğini sanıp onlardan yardım isteyen insanlara "Cinler gaybı bilseydi Süleymanın ayakta dikilirken öldüğünü bilirlerdi, yaşıyor sanıpta hizmete devam etmezlerdi" denmiştir ve gaybı Allahtan başkasının bilmediğine dikkat çekilmiştir.
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü ancak asâsını kemiren ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı. (Sebe Suresi 14)
Sonuç: Cinler hakkındaki ayetleri okuduğumuz zaman, cinlerin metafizik boyutta yaşayan akıllı canlılar olduğunu görürüz. Bunun dışındaki söylemler; etten gözüyle göremediği şeylere inanmayan materyalist, inkârcılığa yatkın kişilerin bâtıl ve hezeyan söylemleridir. Kuranı anlayarak okumuş herkes bu anlam tahrifatı yapan kişilere cevap verebilir.
Ayrıca sözlük anlamına bakıp cümle içindeki anlamı yok sayanların dini bozmaya çalışması büyük bir suçtur ve "Dillerini kitap üzerinde eğip bükerler" (3:78) ayetinin muhatabı olmuşlardır. Bu sapkın söylemleri dile getirenler karşımıza hoca, profesör kisvesiyle çıkabilir ancak elbise giymiş kütük gibi (63:4) içi boş lakırtı yaparlar, ilim ve hikmetten nasibini alamamışlardır.
Şu yazı boyunca gördük ki cinlere yabancı insan demek için zorlama üstüne zorlama yapmak, inkârda diretmek lazımdır. Arapça bilen, yıllarca dinleri araştırmış, kitapları kurcalamış hoca kılıklı insanlar ise sınırlı algılarına yenik düşerek Allahın anlattığına "orta çağ hurafesi gericilik"demişler, kendi hurafelerini ise modernlik saymışlardır. Tıpkı "Biz ıslah ediciyiz derler, halbuki asıl bozguncu kendileridir" (2:11) ayetindeki gibi düzeltiyorum diye tahrif ederler. Böyle kişilerin akıbeti de ateistlerin akıbeti ile aynı olacaktır çünkü adam gibi çıkıp "ben böyle bir dine inanmam" deseler, dini tahrif etme gayretini bıraksalar daha az günaha girmiş olurlar.
Cinlere yabancı insan diyenler sadece cinlere kafayı takmamıştır, imanın şartları arasında sayılan meleklere imanı da kaldırıp "melekler doğa kanunudur, rüzgardır yağmurdur" diyerek inkârcılıkta level atlamışlardır. Daha da ileri gidip "namazı müşrikler kılardı, hacda kabeyi tavaf etmek puta tapmaktır, oruç aç kalmak değil ağzını kötü sözden tutmaktır, gönül rızası ile cinsel ilişki zina olmaz" diyenleri bile vardır. Bunlar Kurancılık maskesiyle aramıza sızmakta ve modernist deist olduklarını gizlemektedir. Böylece Kuransız müslümanlık savunucusu hurafecilerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Ah azizim! Bir yanda Kuransız müslümanlık savunucusu sufi tarikatlar, sünni şii mezhepler; diğer yanda Kurancı geçinen modernist deistler. Müslümanlar iki taraftan hurafe kuşatması altında. Sünni Sufi hurafecilerden kaçayım derken, modernist deistlerin hurafelerine yakalanıyorlar, yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlar. Yok mu bunun ortası? Elbette var: Kuran Müslümanlığı.
Cinler metafizik canlılardır - Bumudin 2018

Melekler doğa kanunu cinler yabancı insan bu nasıl ayet inkar etmek böyle nasıl gerçeği bu kadar çarptırırlar aklı selim değil bunu savunanlar "Andolsun,biz sana apaçık ayetler indirdik.Bunlari ancak fasıklar inkar eder"(Bakara 99) yine başka bir ayette "İnkar edip ayetlerimizi yalanlayan laf var ya;işte onlar cehennemliklerdir."(Maide10) Allah razı olsun yine güzel bir konu ve yazı olmuş Allah ilminizi artırsın takipteyim İnşallah
YanıtlaSilAllah razı olsun, bu konudaki kafa karışıklığım gitmiş oldu. Kuranı anlatıyor diye dinlediğim Hakkı Yılmazın, İhsan Eliaçık'ın, Saadettin Merdin'in bu konunun zır cahili olduğunu gördüm. Bunlar gerçekten elbise giymiş içi boş kütükler, çok doğru bir benzetme yapmışsınız.
YanıtlaSil