Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Salat etmek nedir? Kuranda salat nasıl geçiyor?

salat nedir

Salat nedir? Namaz mıdır destek midir? Ahzab 56.ayeti nasıl anlamalıyız?

Salat nedir sorusuna sözlükten bulacağımız cevap: ‘’Dil bilimcilerin çoğuna göre salat; dua, tebrik ve yüceltmek anlamlarındadır.’’ [Ragıb: Müfredat, s-l-y, s: 598] Diğer anlamları ise; Namaz , dua, istiğfar, rahmet, mağfiret, tebrik, tezkiye. Kuranda Salat‘ın hangi anlamda kullanıldığını anlamak için salat trafiğine bakmak lazımdır. Kuranda salat trafiği şöyledir:

Allah
Müminler - Nebi - melekler

1- Allah'tan insana salat: hidayet, rahmet, hikmet, mağfiret
2- Meleklerden insana salat: hayır duası ve savaşta yardım
3- İnsandan insana salat: manevi destek
4- İnsan'dan Allah'a salat: namaz, dua, tespihat


Kuran’da Salat Çeşitleri!


1- Allah'tan insana salat!

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يماً

Şüphesiz Allah ve onun melekleri nebi’ye salat eder. Ey iman edenler! (Siz de) Ona salat edin ve içtenlikle selam verin. [33/Ahzab Suresi 56]

A) Allah'tan nebiye salat: Dalalette bulup hidayete erdirmesi (93:7), belini büken yükünü kaldırması (94:2), müşriklerin tuzaklarından koruması (9:40), İşlerini yoluna koyması (8:42), Savaşta melekleri yardıma göndermesi (3:125, 8:9,12).
B) Meleklerden nebiye salat: Vahiy getirmek (2:97, 16:2, 53:5), vahiy inerken cin şeytanları uzak tutmak (72:27-28), destek olmak (66:4), Savaşta yardım etmek. (3:124, 8:12).
C) Müminlerden nebiye salat: Kendi canlarından evla saymak (33:6), ayet okurken sessizce dinlemek (7:204), yemekten sonra sohbete dalmadan dağılmak (33:53), bağırmadan kibarca konuşmak (49:2), peygamberle birlikte omuz omuza savaşmak (9:38,81), Selam üzerine olsun demek (33:56).
D) Müşriklerin nebiye salatı: Müminlerin salatının tam tersidir. Peygamberin sesini bastırmak için gürültü yapmışlar, ayetlerin duyulmasına engel olmaya çalışmışlar, yoluna taş koymuşlardır. ''Onların beytin yanındaki salatı, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başkası olmadı. Öyleyse tadın azabı, inkar etmeniz sebebiyle.'' [8/Enfal 35] İnkar edenler dedi: ''Bu Kuranı dinlemeyin, onda yaygara çıkarın, belki üstün gelirsiniz'' [41-Fussilet Suresi 26]

2- Mü’minlere Salat! 

Allah ve melekleri sadece nebiye değil, takvalı müminlere de salat eder.

هُوَ الَّذ۪ي يُصَلّ۪ي عَلَيْكُمْ وَمَلٰٓئِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَكَانَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَح۪يماً

''O ki size salat eder, onun melekleri de sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarması için (salat eder). Müminlere karşı merhametli olandır.'' [33/Ahzab suresi 43]

A) Allah’tan müminlere salat: Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak (2:257, 5:16), ilim ve hikmet vermek (2:269), anlama yeteneği vermek (9:87, 63:3), doğruyla yanlışı ayırt etme yeteneği vermek (8:29)
B) Meleklerden müminlere salatı: Günahlarımız için istiğfar etmek (40:7-9), moral verici telkinler vermek (41:30), güzellikle can almak (16:32), Cennete girenleri selamla karşılamak (13:23-24, 21:103).

3- İnsandan insana salat!

A) Nebi’den mü’minlere salat!

خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّ۪يهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

''Onların mallarından sadaka al ve onunla onları arındırıp temize çıkar. Ve onlara salat et, şüphesiz senin salatın onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.'' [9/Tevbe Suresi 103]

Peygamberimiz zekat aldığı kişilere hayır duası ederek salat etmiştir. Yani ‘’Allah günahlarını mağfiret etsin, kazancına bereket versin, ilim ve hikmet versin, dünya ve ahiret saadeti nasip etsin’’ anlamında konuşmuştur.

Abdullah ibnu Ebi Evfa'dan naklen: ''Resulullah, huzuruna bir cemaat zekatlarıyla geldiğinde ''Ya rabbi! Bunlara salat et'' diye dua ederdi. Babam Ebu Evfa da sadakasını getirdiğinde onun için de ''Ya rabbi! Ebu Efva ailesine salat eyle '' diye dua etti. [1]

Nebimiz sadece zekat alınca değil, müminler vefat edince de salat etmiştir. Dünyadan imanla göçenlerin cenaze namazını kıldırıp, ölen müminin günahlarının bağışlanması için istiğfar etmiştir. Kafirlere salat etmesi ise yasaklanmıştır.

وَلَا تُصَلِّ عَلٰٓى اَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ اَبَداً وَلَا تَقُمْ عَلٰى قَبْرِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ

''Onlardan ölen birine hiçbir zaman salat etme ve onun kabri başında dikilme. Çünkü onlar Allah’ı ve onun resulünü inkar ettiler de öldüler. Onlar fasık olanlardır.'' [9/Tevbe suresi 84]

B) Müminlerin birbirine salatı: Selamlaşmak (4:86), güzel konuşarak gönül almak (41:34), başarısını tebrik etmek ve haset etmemek (113:5), müminler için istiğfar etmek (14:41), Moralini düzeltmek için olumlu konuşmak (103:3, 3:104, 90:17), faizsiz borç vermek ve ödeme kolaylığı sağlamak (2:280) gibi insancıl davranışlardır. Kısaca, kendisi için istediğini başkası için de isteyebilmektir.

4- İnsandan Allah’a salat! 

İnsandan Allah’a salat: Namaz, dua, istiğfar, tespihat gibi ibadetlerdir.

وَاسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ وَاِنَّهَا لَكَب۪يرَةٌ اِلَّا عَلَى الْخَاشِع۪ينَۙ

VE İSTEİNU: istiane edin, yardım isteyin. Bİ ES SABRİ: sabırla. VE ES SALATİ: ve salat. VE İNNE HA: şüphesiz o. LE KEBİRATUN: elbette büyüktür. İLLA: ancak, hariç. ALA EL HAŞİİNE: huşû içinde olanlar, saygıyla korkanlar.

Sabır ve salat ile istiane edin. Şüphesiz o, huşu sahiplerinden başkasına büyük gelir. [2/Bakara Suresi 45]

2:45 ayette geçen ''istiane'' kelimesini Fatiha suresinde ''iyya ke nestain''(1:5) olarak okuruz. Anlamı ''sadece sana istiane ederiz, sadece senden yardım isteriz.'' demektir. Sabırla ve salat ile istiane etmek de sabrederek ve ibadet ederek yardım istemektir. Allah'a salatın ibadet olduğu anlaşılmaktadır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ

''Ey iman edenler! Ruku edin, secde edin, rabbinize kulluk edin. Hayırlı işler yapın. Umulur ki siz kurtuluşa erersiniz.'' [22/Hac Suresi 77]

Ruku ve secde ederek rabbe kulluk etmek namaz kılmaktır. Allah'a salat olan namaz ise günün belirli vakitlerine yayılmış bir farzdır yani yapılması şarttır.

''..Şüphesiz o salat müminler üzerine vakitli yazılmıştır.'' [4/Nisa Suresi 103]

A) Salat vakitleri!

اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰنَ الْفَجْرِۜ اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُوداً

EQİMİ: ikame et, doğrult, devam et, ayakta tut. ESSALATE: namazı, duayı, desteği. Lİ DULUKİ: batıya kayması/yönelmesi. EŞ ŞEMSİ: güneş. İLA ĞASEQİ: kararmasına, soğumasına. EL LEYLİ: gece. VE QUR'ANE: toplamak, bir araya getirmek, okumak. EL FECRİ: tan yerinin ağarması, şafak vakti, ikiye ayırmak. İNNE: çünkü, şüphesiz. QUR'ANE: toplamak, bir araya getirmek, okumak. EL FECRİ: tan yerinin ağarması, şafak vakti, ikiye ayırmak. KANE: dir, idi, oldu. MEŞHUDEN: şahit olunan, müşahede edilen, görülen.

Salata devam et, güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar. Ve fecr toplanması varya şüphesiz fecr toplanması şahit olunandır. [17/İsra Suresi 78]

İsra 78.ayette ‘’Dulukiş şemsi’’ güneşin en tepedeyken batıya yönelmesidir ve öğle namazı vaktidir. ‘’İla ğasaqil leyli’’ gecenin kararmasına kadar demektir ve yatsı namazının vaktine dikkat çeker. ''Quranel fecri'' şafak vaktinden bahseder ve sabah namazına işaret eder. ‘’Okumak, bir araya getirmek, katmak, toplamak’’ anlamlarına gelen Kuran kelimesi bu ayette ‘’tan yerinde kızıllığının toplandığı vakit’’ anlamına gelir. Diğer görüş ise ‘’sabah namazında okunan Kuran’a melekler şahit olur’’ şeklindedir. Kuran kelimesinin anlamını alırsak tan yerinin gözle görülebildiğinden bahsedilir, nitekim oruca başlamak için eskiler tan yerine bakardı ve kızıllık oluşunca niyet ettim oruç tutmaya derlerdi. Diğer ayet;


وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفاً مِنَ الَّيْلِۜ اِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّـَٔاتِۜ ذٰلِكَ ذِكْرٰى لِلذَّاكِر۪ينَۚ

VE EQİMİ: ikame et, devam et, doğrult, ayakta tut. ES SALATE: namazı, duayı, desteği. DARAFEYİ: iki tarafı, iki bölümü. EN NEHARİ: gündüz. VE ZULEFEN: gecenin bir bölümü, gündüze yakın zaman. MİN EL LEYLİ: geceden. İNNE: şüphesiz. EL HASENATİ: iyilikler. YUZHİBNE: giderir. ES SEYYİATİ: kötülükler. ZALİKE: işte bu. ZİKRA: zikir, anma, hatırlatma, bilgiyi kullanma. Lİ EZ ZAKİRİNE: zikredenlere, hatırlayanlara, bilgisini kullananlara, aklını başına alanlar.


Salata devam et, gündüzün iki tarafında ve geceden yakın zamanda. Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu zikredenler için bir zikirdir. [11/Hud Suresi 114]

Hud 114.ayette Gündüzün iki tarafından kasıt öğlen ve ikindi vaktidir. Gündüze yakın zamanlar ise sabah ve akşam vaktidir. Gündüz havanın aydınlık olduğu zamandır. Güneş doğmadan önce gündüze yakındır ve sabah namazı vaktidir. Güneş batınca da gündüze yakındır ve akşam namazı vaktidir. Öyleyse günlük beş vakit namaz İsra 78 ve Hud 114.ayetten anlaşılabilir. Nesilden nesile mütevatir olarak gelen uygulama da böyledir. Peygamberimizden bu yana kâbe'de 5 vakit namaz kılınır. (Resimli anlatım için: Namaz vakitleri)

B) Salata hazırlık! 

Maide 6.ayette salata kalkınca; yüzü yıkamak, kolları dirseklere kadar yıkamak, başa ve ayaklara mesh etmek gerektiği bildirilir. Su yoksa veya kirliyse o zaman temiz bir topraksı yüzeye dokunarak ellere ve yüze sürülür. Abdest dediğimiz bu uygulama tıpkı bir buluşmaya giderken duş alıp güzel kokular sürünmeye benzer. Allah ile buluşmak olan namaz öncesinde abdest alınır.

Ey iman edenler! Salata kalktığınız zaman yıkayın; yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, mesh edin başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüp olduysanız derhal temizlenin. Eğer hasta olduysanız veya yolculuk yapıyorsanız veya sizden birisi tuvaletten geldiyse veya kadınlara dokunduysanız böylece su bulamadıysanız o zaman temiz olan toprakla teyemmüm edin. Böylece ondan ellerinize ve yüzlerinize mesh edin. Allah size bir zorluk kılmak istemez. Ve lakin sizi temizlemeyi diler ve üzerinizdeki nimetini tamamlamayı. Umulur ki şükredersiniz. [5/Maide Suresi 6]

Yüzü yıkamak: Yüzü yıkamadan önce eller yıkanır sonra yüz yıkanır. Yüzün sınırları saçın başladığı yerlerdir. Yani alından başlayıp çene altına kadar ve kulağa kadar yüzümüzdür. İki eli birleştirip içine su doldurarak yüzümüze çarparsak yüzümüzü yıkamış oluruz. Yüzün Islandığından emin olmak için en az iki kere yıkanmalıdır. Peygamberimiz abdest uzuvlarını kaç kere yıkıyordu diye rivayetlere baktığımız zaman bir kere, iki kere, üç kere diyenlerin olduğunu görürüz. Bunun sebebi suyun miktarına göre ayarlamış olması olabilir. Su azsa abdest uzuvlarını bir kere yıkamış, su bolsa üç kere yıkamıştır.

Dirseklere kadar eller: Kuranda eller parmak ucundan başlayıp omuzlara kadar uzanan kolu da kapsadığı için “dirseklere kadar elleri yıkayın” denmiş ve elin sınırı belirtilmiştir. 

Başa mesh etmek, ıslak elle başın üst kısmını sıvazlamaktır. Mesh etmek: sıvazlamak, okşamak anlamına gelir. Abdest alırken başa mesh etmek de kafa derisini nemlendirmektir. Saçı gür olanlar parmaklarını saçın arasından geçirip alt kısımları ıslamalıdır. Başa mesh ettikten sonra ayaklara geçilir.

Ayakları mesh etmek de tıpkı başı mesh etmek gibi ıslak elle okşamaktır. “Topuklara kadar ayakları ” ifadesiyle ayağın üst, yan ve arka kısmının ıslak elle sıvazlanması istenir. Bazı meallerde “ayakları yıkayın” olarak çevrildiği için ayağa su dökmek gerektiği sanılır. Lakin ayette “mesh edin başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı” demektedir. Yani baş ve ayaklar mesh edilir. Mesh etmek ise eli sürmek, sıvazlamak, okşamaktır. Örneğin İbrahim peygamber atların butlarını ve boyunlarını mesh edip sevmiştir. Bizler de abdest alırken ayakların üzerini mesh edebiliriz yani su döküp altını da ıslatmak şart değil.

Mesh etme olayını yanlış anlayıp deri çoraba mesh adını verenler olmuştur. Böylece abdest alırken deri çorap ıslatılmış ve ayak kuru kalmıştır. Bahane olarak da “hastalar ve yaşlılar mesh giyiyor yoksa ayağı üşüyor” demişlerdir. Bu bahanenin geçerli olması için ayağın yara bere içinde olması gerekir. Ayağında su değmemesi gereken yara yoksa deri çorap giymesine de gerek yoktur. Çünkü ayette “ayaklara mesh edin” demektedir. Deri çoraba mesh etmek ise ayağın kuru kalması ve abdestin eksik olmasıdır.

C) Tespih Salatı!

''Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkasından artık onu tespih et.'' [50/Kaf 40] ayetinde namazdan sonraki ‘’SubhanAllah, Elhamdulillah, Allahuekber’’ tespihatından; ‘’Gecenin bir kısmında ona secde et ve geceleyin onu uzunca tespih et.'' [76/İnsan 26] ayetinde teheccüde kalkınca ‘’SubhanAllahi ve bihamdihi’’ tespihatına devam etmekten bahsedilir. Ayrıca; ''La havle vela quvvete illa billahil aliyyul azim, La ilahe illallahu vahdehu la şerikeleh lehul mulku ve lehul hamdu ve huve ala kulli şey in qadiyr.’’ zikri de olabilir.

D) Cuma salatı!

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلٰوةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ey iman edenler! Cuma günü salat için nida edilince (ezan okununca) derhal Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur. Böylece namazı kaza edince yeryüzünde dağılın ve Allah’ın lutfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. [62/Cuma Suresi 9-10]

Cuma salatı; haftanın cuma gününde, gündüzün ilk namaz vaktinde  yapılan bir ibadettir.

Resulullah ile birlikte cuma namazını güneş (tepemizden batıya) meylettiği zaman kılardık. Sonra dönüşte gölgelik yerler arardık. [2]

Kadınıyla erkeğiyle her mümin cuma salatını ikame etmeye koşar. ‘’Ey iman edenler’’ hitabı ile kadın-erkek ayrımı yapılmadan her mümin namaza çağrılmıştır. Allah’ın zikrinden kasıt Hutbe ve namazdır. Peygamberimiz hutbeyi kısa tutar, gündemle alakalı birkaç ayet okur ve birkaç hikmetli söz söyleyip minberden inerdi. Hutbenin namazdan önce okunduğu ''namazı kaza edince dağılın'' (62:10) cümlesinden anlaşılır.

Kişinin namazının uzunluğu, hutbesinin kısalığı bilgi ve anlayışının alametidir. Namazı ağır, hutbeyi hafif tutun. Şüphesiz beyandan bir kısmı sihirlidir. [3]

 Peygamberimiz zamanında kadınların da Cuma namazına iştirak ettiği, hatta bir kadının kaf suresini hutbe dinleyerek ezberlediği rivayet edilmiştir.

Harisetu ibnu Numan kızı (Ummy Hişam) şöyle dedi: ''Ben kaf suresini başkasından değil, sırf Resulullah'ın ağzından ezberledim. Her cuma bununla hutbe yapardı. [4]
Abdurrahman kızı Amre'nin bir kız kardeşi şöyle demiş: ''Kaf suresini cuma günü bizzat Resulullah'ın ağzından ezberledim. Bu sureyi her cuma günü minber üzerinde okurdu.’’ [5]

 Sadece Cuma namazında değil, diğer vakit namazlarda da kadınlar mescide gelirdi ve erkeklerin arkasında namaza dururlardı.

''Erkekler için en hayırlı saf ilk saflardır. Kadınlar için en hayırlı saf sonraki saflardır.’’ [6]
Resulullah ''Kadınların geceleyin (yatsı vakti) mescide gitmelerine izin verin’’ buyurdu. [7]
Resulullah şöyle dedi: ''Ben namazı uzatmak niyetiyle dururum ama bir çocuğun ağladığını duyunca kısa keserim ki anasına meşakkat ve zahmet getirmeyim.’’ [8]
''Umer'in bir zevcesi vardı, sabah ve yatsı namazlarını her gün mescidde cemaatle birlikte kılardı. O kadına: ''Umer bunu istemiyor ve kızıyor olduğu halde niye mescide gidiyorsun?'' dendi. Kadın: ''Umer beni niye men etmiyor?’’ dedi. Soran kişi şöyle dedi: ''Resulullah'ın şu sözü sebebiyle: Allah'ın dişi kullarını, Allah'ın mescidlerinden men etmeyin'' [9]
Peygamberin zevcesi ummu seleme şöyle demiş: ''Resulullah zamanında kadınlar farz namaz bitince kalkardı. Erkekler ise peygamber kalkana kadar otururdu.’’ [10]
İbnu Umer: ''Resulullah ‘mescide gitmeleri için kadınlara geceleyin izin verin' buyurdu.'' dedi. İbnu Umer'in Vakıd ismindeki oğlu ''O zaman kadınlar bunu aldatma edinirler (kocalarını aldatırlar)'' dedi. İbnu Umer oğlunun göğsüne vurdu ve''Ben sana Resulullah'dan tahsis ediyorum sen ise ‘hayır bırakmayız’ diyorsun’’ dedi. [11]

E) Binek üzerinde salat!

حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلٰوةِ الْوُسْطٰى وَقُومُوا لِلّٰهِ قَانِت۪ينَ

فَاِنْ خِفْتُمْ فَرِجَـالاً اَوْ رُكْبَـاناًۚ فَاِذَٓا اَمِنْتُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَمَا عَلَّمَكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ

''Salat çeşitlerini ve orta salatı muhafaza edin. Allah’a itaat edenler olarak kıyam durun. Eğer korkarsanız yaya olarak veya binekte (salat edin). Artık emniyete kavuştuğunuzda, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin.'' [2/Bakara 238-239]

Orta salat konusunda, ‘’Sabah namazıdır, ikindi namazıdır, akşam namazıdır’’ diyen rivayetler ve alim görüşleri olmuştur. Lakin ‘’Salavati ve es salat’’ ifadesi ‘’Salatlara ve orta salata’’ diyerek salat çeşitleri olduğunu, bu salat çeşitlerinden birinin merkezde olduğuna dikkat çeker. Salavat, salatın çoğuludur ve Arapçada çoğul en az üçle başlar. İnsanların yapabileceği salat çeşitleri şunlardır: 1- Nebiye salat, 2- Müminlere salat, 3- Allah’a salat. Bunlardan hangisinin orta salat olduğunu yine ayetin kendisi ‘’ Allah’a itaat edenler olarak kıyam durun’’ diyerek ve devamındaki ayette ‘’korkarsanız yaya olarak veya binekte’’ diyerek namaz olduğuna işaret etmiştir. Güvene kavuşunca ise ‘’bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin’’ diyerek ruku ve secdeli namazdan bahseder. Yani orta salat, dinin direği olan namazdır, Allahu âlem.

F) Savaşta tek rekatlı salat!

وَاِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْاَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلٰوةِۗ اِنْ خِفْتُمْ اَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ اِنَّ الْكَافِر۪ينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُواًّ مُب۪يناً

''Yeryüzünde adım attığınızda; kafirlerin sizi fitneye düşürmesinden korktuysanız, salattan kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.'' [4/Nisa 101]

Nisa 101.ayette yolculuk esnasında kafirlerin saldırma tehlikesi varsa namazın kısaltılmasında sakınca olmadığı bildirilir. Peygamberimiz de onların içindeyse imam olacak, sahabeler iki gruba ayrılıp sırayla secde edeceklerdi. Bu şekilde salatı ikame edecekler, ani baskın tehlikesine karşı önlem almış olacaklardı.

''Onların içinde olupta salatı ikame ettirdiğin zaman, onlardan bir taife seninle beraber ayağa kalksın ve silahlarını alsınlar. Bu şekilde secde ettikleri zaman arkanızdan salat etmeyen diğer taife gelsin, böylece seninle beraber salat etsinler, korunma tedbirlerini ve silahlarını da alsınlar. Kafirler istedi ki keşke silahlarınızdan ve mallarınızdan gaflette olsanız, böylece size tek hamle yaparlardı. Eğer yağmurdan eza olduysa veya hasta olduysanız silahlarınızı bırakmanızda üzerinize bir günah yoktur. Tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirlere alçaltıcı bir azap hazırladı.'' [4/Nisa 102]

G) Münafıkların Salatı!

اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْۚ وَاِذَا قَامُٓوا اِلَى الصَّلٰوةِ قَامُوا كُسَالٰىۙ يُرَٓاؤُ۫نَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللّٰهَ اِلَّا قَل۪يلاًۘ

İNNE: şüphesiz, muhakkak, çünkü. EL MUNAFİQİNE: münafıklar, iki yüzlüler. YUHADİUNE: aldatırlar, hile yaparlar. ALLAHE: Allah’ı. VE HUVE: ve O, oysa o. HADİU HUM: onları aldatan, hile yapan. VE İZA: ınca, dığı zaman. QAMU: kalktılar. İLA ES SALATİ: salata, namaza. QAMU: kalktılar. KUSALA: üşenerek, uyuşukça, tembelce. YURAUNE: gösteriş yaparlar. EN NASE: insanlar. VE LA YEZKURUNE: zikretmezler. ALLAHE: Allah’ı. İLLA: ancak, hariç, den başka. QALİLEN: pek az.

Şüphesiz münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışır, oysa odur onları aldatan. Salata kalktıkları zaman üşenerek kalktılar ve insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı çok az zikrederler. [4/Nisa Suresi 142] 

Salat’a kalkmak ifadesi Maide 6.ayette de ''İza Qumtum İla Es salati : salata kalktığınız zaman'' olarak geçer. Böylece Nisa 142.ayetteki salata kalkmanın namaza kalkmak olduğu anlaşılır. İki yüzlü oldukları belli olmasın diye insanlara gösteriş yapmak için namaz kılmışlardır. Gösteriş için namaz kılan münafıklara Maun suresinde de dikkat çekilmiştir.

فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ

اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ

اَلَّذ۪ينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ

وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ

FE VEYLUN: artık veyl olsun, vay haline, yazıklar olsun. Lİ EL MUSALLİNE: o namaz kılanlara. ELLEZİNE HUM: onlar ki. AN SALATİ HİM: salatlarından. SAHUNE: gâfil olanlar. ELLEZİNE HUM: ki onlar. YURAUNE: gösteriş yaparlar. VE YEMNEUNE: mani olurlar, engel olurlar. EL MAUNE: yardımlaşma, malın zekatı, faydalanacak şey, eve lâzım şeyler.

Vay haline o namaz kılanların. Onlar ki namazlarından gafildir. Ki onlar gösteriş yaparlar. Ve yardımlaşmaya engel olurlar. [107/ Maun Suresi 4-7]

Münafıkların gösteriş için namaz kıldığına maun suresinde de dikkat çekilmiştir. Dindar görünmek için öyle oyunlar yapıyorlardı ki görenler onlara hayran kalıyordu. Görünüşleri, takvalı halleri insanların hoşuna gidiyordu. Allah ise ''onlar dayalı kütükler gibidir'' (63:4) diyerek içleri boş munafıklar olduklarını bildiriyordu.

Sonuç: Salat; yerine göre hayır duası, yerine göre namaz, yerine göre destektir. Salat trafiği kimden kime yapılıyor ona bakmak gerekir. Örneğin; 1- Allah'tan insana salat, 2- Meleklerden insana salat, 3- İnsandan Allah'a salat, 4- İnsandan insana salat. Salat trafiği bunlar arasında sürekli akış halindedir. Namaz nasıl kılınır yazımızı da okuyun.

Hadislerin Kaynakları;
[1] Müslim: 12/Kitabuz Zekat, Bab: 54, No: 176.
[2] Müslim: 7/Kitabul Cumua, Bab: 9, No: 31; Buhari: 11/Kitabul Cumua, Bab: 15, No: 27.
[3] Müslim: 7/Kitabul Cumua, Bab:13, No:47.
[4] Müslim: 7/Kitabul Cumua, Bab: 13, No: 51.
[5] Müslim: 7/Kitabul Cumua, Bab: 13, No: 50.
[6] Müslim: 4/Kitabus Salat, Bab: 28, No: 132; Tirmizi: Salat, Bab 166, No 224.
[7] Buhari: 11/Kitabul Cumua, Bab: 12, No: 22.
[8] Buhari: 10/Sıfatis Salat, Bab: 81, No: 131.
[9] Buhari: 11/Kitabul Cumua, Bab: 12, No: 23.
[10] Buhari: 10/Sıfatis Salat, Bab: 81, No:129.
[11] Müslim: 4/Kitabus Salat, Bab:30, No: 139

Bumudin/26.10.2018

4 yorum:

  1. Salat trafiğinin dikey ve yatay çeşitleri olması konuyu anlamamı sağladı. Bir türlü bağlantıyı kuramıyordum. Salatı anlamak için kimden kime yapıldığına bakmak lazımmış meğer. İnsandan Allaha olunca namaz ve dua, insandan insana olunca hayır duası ve yardım. Gayet mantıklı👌

    YanıtlaSil
  2. Allah razı olsun. Güzel açıklanmış. Yalnız Said Nursi eleştirisine katılmıyorum. Adeta eleştirmek için zorlanılmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Said nursi "ayetler benden bahsediyor" demiş, amerikayı övmüş, uydurma hadisleri tevil etmeye çalışmış, risale Türklere indiği için dili Türkçe demiş, Kuranın geldiği yerden geldi demiş, saçmalayıp durmuş. Bunlar saidi zamanının fetösü yapmaya yeter.

      Sil
  3. Maun suresi namaz farz olmadan önce Mekke'de inmiş bir suredir , orada geçen salat kelimesini münafıkların namazı diye nasıl çeviriyorsunuz? Namaz daha farz değilken,münafıklar namaz mı kılıyor , hem de Mekke'de İslam'ın ilk yıllarında.

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?