Uyurken çukura basma hissini bilimsel olarak açıklamaya çalışanlar kendince bazı yorumlar getirirler. Örneğin "beynimiz uykuya geçiş aşamasında heyecanlanıyor, uykuya geçerken kaslar gevşiyor, atalarımız maymun olduğu için ağaçtan düşme korkumuz devam ediyor" gibi tahminlerde bulunmuşlardır. Ancak bu iddiaların hepsi de tamamen kendi zanlarıdır ve gerçekle alakası yoktur. Uyurken boşluğa düşme hissini en doğru şekilde açıklayan kaynak yüce Allah tarafından vahyedilen Kuranı kerimde yazmaktadır.
ALLAHU YETEVEFFA: Allah vefat ettirir. EL ENFUSE: nefsleri, canları. HİNE MEVTİHA: ölüm snasında. VELLETİ LEM TEMUT: ölmeyenleri. Fİ MENAMİHA: uykusunda. FE YUMSİKU: tutar. ELLETİ QADA: karar verdiğini. ALEYHA: üzerlerine. EL MEVTE: ölümü. VE YURSİLU: gönderir. EL UHRA: öbürü, diğeri. İLA ECELİN: vakte kadar. MUSEMMEN: belirli. İNNE Fİ ZALİKE: şüphesiz bunda. LE AYATİN: ayet, delil, ibret. Lİ QAVMİN: kavim için, topluma. YETEFEKKERUNE: tefekkür edenler, derin düşünenler.
"Allah canları ölümü esnasında vefat ettirir, ölmeyenleri ise uykusunda. Ölümüne karar verdiklerini tutar, diğerlerini belli bir süreye kadar (vücuduna geri) gönderir. Şüphesiz bunda derin düşünecek bir toplum için deliller vardır." (39/Zumer 42)
Zumer Suresi 42.ayette "uyurken ruhunuz çıkıyor, uyanırken vücuda tekrar giriyor, eğer tekrar girmezse ölüyorsunuz" denmiştir. Bu özel bilgi hiçbir yerden öğrenemeyeceğimiz kadar değerlidir ve müslümanlara hediye edilmiştir.
Yani uyurken boşluğa basma hissinin sebebi ruhsal bir durumdur. İnsanın ikinci bedeni olan ve ölünce vücutta tamamen ayrılan hayalet bedenimiz uyurken vücuttan ayrılır ve uyanırken bedene tekrar döner. Bu tekrar dönüş aşaması aniden olursa beynimiz tarafından çukura basma hissi olarak algılanır. Beynimiz ruhun geri dönmesini rüya boyutunda sembolik olarak çukura basmak olarak algılamaktadır. Rüyalar da sembolik anlatımlardan oluşur.
Uyurken boşluğa basma hissi sadece uykuya dalarken değil, gece ortasında uyanınca veya gündüz uyanmaya yakın bir zamanda da olabilir. Çalar saat ile uyananlarda daha sık görülür çünkü uzakta olan ruhumuz hızlıca gelip bedene girer ve bilincimiz yerine gelir. Ruh olmadan etten bedenimiz uyku halinde kalmaktadır. Uyku ise küçük ölümdür.
Örneğin demirden yapılmış insansı bir robot üretseniz ve içine beyinsel aktiviteler için çip yerleştirseniz, bu insansı robota yapay zeka yazılımı yüklemediğiniz sürece mutfak robotundan farkı olmaz. Yapay zeka yüklendiği anda bilinci yerine gelir, işitmeye görmeye düşünmeye başlar.
İnsan da bir yapay zeka robot gibidir, etten beynimiz bir çip gibidir, ruh yazılımı bedene girince bilincimiz yerine gelmektedir. Lakin insanın ruhsal yazılımı sadece bir bilinçten ibaret değil, metafizik alemde bir ağırlığı olan cisimdir. Eğer farklı boyutları algılayabilen kameramız olsaydı uyurken çıkan ruhumuzu, cinleri, melekleri görebilirdik ancak insan gözü bu boyutlara kapalıdır ve sadece 3.boyutu görebilmektedir.
Bazı özel insanlar 3 boyuttan fazlasını da görebilmiştir, örneğin peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın göz perdesi kalkmış ve vahiy getiren Cibril meleğini orjinal suretinde görme şerefine erişmiştir. (53:13 ayeti) Bazı hocalar da cinleri görebilmektedir. (Bak: Cinlerin mahiyeti)
Bilim ise sadece görebildiği ve dokunabildiği şeyleri inceleyebildiği için metafizik konularında yetersiz kalmaktadır. Dünyayı 3 boyuttan ibaret zannedenler ise göremediği şeyleri yok sayarak kendini modern saymaktadır, dini inancı olanları ise geri kafalı saymaktadır. Halbuki durum tam tersidir.
Onlara, inanan insanlar gibi siz de inanın denilince: "Kıt akıllılar gibi mi inanacağız?" derler. Bilin ki asıl kıt akıllılar onlardır ama bilmezler. (2/Bakara 13)
İslamın kaynağı olan Kuranı kerim sadece namazı, orucu, tesettürü emrekle kalmaz bilime ışık tutacak şeyler de söyler. Zamanla anlaşılan ve ileride anlaşılacak olan bilimsel hakikatlere Kuranın farklı ayetlerinde işaret edilmiştir. (Örnekler için: "Kur'an Hiç Tükenmeyen Mucize" kitabını okuyabilirsiniz)
Okumaya devam: Ölüm ve ötesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?