Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Cevat Akşit'e Reddiye

cevat akşit

Cevat Akşit, 1938’de Denizli’nin Serinhisar ilçesine bağlı Yatağan Mahallesi’nde doğdu. Annesi havva akşit, babası Şakir Ali Akşit'tir. İlk okul bitince iki yıl amcasının yanında arapça öğrendi. 1952 yılında ısparta imam hatip lisesine yazıldı. 1956 yılında İstanbul imam hatip lisesine geçti 1958 de mezun oldu. Aynı yıl Fatih'te zeyrek mahallesinde ümmü gülsüm mescidinde müezzin oldu ve mehmed zahid koktu'dan ders aldı. 1963’te İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ve 1965’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi olmak üzere iki fakülteyi bitirdi. 1975’te doktor, 1980’de doçent, 1988’de İslam Hukuku Profesörü oldu. 4 çocuk babası Akşit, Kanal 7 ve semerkand tv'de katıldığı programlarla tanınmıştır.

Cevat Akşit Hezeyanları


Sünniliği benimseyerek mezheplerin sözünden çıkmayan, kendi aklını rafa kaldıran hocalardan birisi Cevat Akşit. Arapça bilmenin tek başına işe yaramadığını ve aklı kullanmak gerektiğini, 30 yıl Kuransız din eğitimi almanın beyhude olduğunu özetleyen güzel bir örnek. Birazdan okuyacaklarınız, ''yıllarca bunlara mı hoca demişiz'' demenize yol açabilir.

Örnek 1: Peygamberimiz kıyamet vaktini biliyor muydu?

İddia: Kıyamet ne zaman kopacak? Bunu peygamberimiz biliyor aslında. Ondan hiçbir sırrı Allah saklamadı. Kuranda var, ''hiç bir sırrı senden saklamadık'' Ama söyleme müsaadesi yok. Efendimiz ''bilmiyorum'' dese yalan olacak. ''Biliyorum'' dese söyleme emrini çiğneyecek. ''Soran sorulandan daha alim değil'' demiş. [Cevat Akşit, Süleymaniye camii, 29.04.2018, https://youtu.be/tpqyjDBwh1o?t=2330]

Cevap: Kuranda hiçbir sırrı senden saklamadık diye bir ayet yoktur. Bunun gibilere karşı rabbimiz şöyle buyurmuştur: ''Onlardan bir takımı dillerini kitapla bükerek çarpıtırlar. Onu kitaptan sanmanız için, halbuki kitaptan değildir. ‘’O Allah katından’’ derler. Halbuki Allah katından değildir. Bile bile Allah hakkında yalan söylüyorlar.'' [3/Ali İmran Suresi 78] Arapça bilmekle övünen bu hocalar Kurandan olmayan şeylere var diyerek bile bile yalan söylüyor. Şimdi kıyamet vaktiyle ilgili ayetlere bakalım.

Sana o saatten soruyorlar, ne zaman demir atacak diye. Deki: onun ilmi sadece rabbimin yanındadır. Ondan başkası onun vaktini açığa çıkaramaz. Göklere ve yere ağır geldi. Ansızın/birdenbire gelecek size. Sanki biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. Deki: Onun bilgisi sadece Allah katında. Lakin insanları çoğu bilmezler. [7/Araf Suresi 187] ayetinde nebimiz dahil hiç kimsenin kıyamet saatini bilmediği açıklanır. Hatta ''sanki biliyorsun gibi sana sorup duruyorlar'' cümlesi apaçık şekilde bilmediğini ortaya koyar. Zira Allah o bilgiyi çok gizli tutmuştur, sadece kendisi bilmektedir.

İnsanlar sana o saatten soruyor. Deki: onun ilmi sadece Allah katında. Ne bilirsin, belki de o saat yakın olabilir. (33/Ahzab Suresi 63) Diyorlar ki: Eğer doğru söylüyorsanız bu vaat ne zaman? Deki: O ilim sadece Allah katında. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. (67/Mülk Suresi 25-26) Şüphesiz o saatin bilgisi Allah katında. Yağmuru indirir, rahimlerde olanı bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez, kimse hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah bilendir, haberdar olandır. (31/Lokman Suresi 34)

Örnek 2: Kuran anlaşılmaz bir kitap mıdır?

İddia: Akıl yolu birdir, Kuran + sünnet + sahabenin icması Ebu Hanife, Muhammed bin idris eş Şafii, malik bin enes, ahmed ibni hanbel = kıyas, bunlara bakacaksın anlayabilmek için yoksa anlayamazsın, evet böyle. Bizi oturmuş rayımızdan çıkarmak için, parçalamak için ‘’Kurana sarılacağız, Kurandan alacağız ilhamı, zaten sünnetler sonradan toplanmış şüphelidir ne gerek var, Kuranda her şey var.’’ Herşey var da anlayamazsın, buyur anayasa anla diyorum bende, Türkçe anayasayı anla, hadi kanunları anla. Niye avukata para veriyon lan. Türkçe yav kanunlar hadi sıkıysa. Şimdi böyle ahir zamanda bizi parçalamak için bin yıllık ehli sünnet temelimizi, oturmuş yolumuzu sarsacak bölecek propaganda yaptırıyorlar. [Cevat akşit - Süleymaniye Camii - 17.02.2019 - https://youtu.be/Duu_w82Dx68?t=4035]

Cevap: Kuran'ı anlamak için yine Kuran okumak lazımdır. ''Andolsun Kuranı kolaylaştırdık, zikir için. Öğüt alan yok mudur?'' [54/Kamer 17] ayeti anlamamız için Kuranın kolaylaştırıldığını bildirir. ''Halen Kuranı iyice düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?'' [47/Muhammed 24] ayeti de Kuran okumaya davet eder. ''Kuran okunduğu zaman susup dinleyin, umulur ki rahmete nail olursunuz.'' [7/Araf 204] ayeti dinleyenlerin anlayacağı bir mesaj olduğuna dikkat çeker. Evet, dinleyenler anlayabilir, anlaşılmaz diyerek algısını kapatanlar değil. ''Böylece onu senin lisanınla kolaylaştırdık ki onunla sakınanları müjdeleyesin ve onunla direnen bir kavmi uyarasın.'' [19/Meryem 97] Her millet Kuranı kendi diline doğru şekilde tercüme ederek Kuran okumalıdır. Aksi halde hiçbir zaman vahiyle tanışamaz.

Allah teala Kuranı anlaşılsın diye indirmiştir. ''Onu yabancı bir dilde Kuran yapsaydık elbette şöyle derlerdi: ‘’Onun ayetler izah edilseydi ya, arap olana yabancı bir dil mi?’’ Deki: ‘’O iman edenler için hidayet ve şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında ağırlık vardır, o (Kuran) onlara körlüktür. Onlara uzak bir mekandan sesleniliyor.'' [41/Fussilet 44] ayeti Kuranı anlamayan kişilerin inkarcılar olduğunu bildirir. Demek ki biz Kuranı anlamayız diyenler aslında kendilerinin küfürbaz olduğunu, gözlerine perde indiğini itiraf etmiş oluyorlar.

Kurana sarılacağız, Kurandan alacağız ilhamı diyenler de ümmeti raydan çıkarmaya değil, rayına sokmaya çalışır. Çünkü Kurana sarılmak Allahın emridir. ''Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın..'' [3/Ali imran 103] ayeti Kurana sarılmaya davet eder. Aksi halde fırkalar ortaya çıkacak, her gurup kendi fırkasıyla övünecektir. Nitekim günümüzde böyle olmuş, her fırka kendi fırkasını cennetlik ilan etmiştir. Sünnilere göre dört mezhepten birine tabi olanlar cennete gidebilir, Kurana uyanlar cehenneme gidecektir. Şaka değil, sünniler Allahın ipine sarılmayı küfür olarak görürler. Örneğin başka bir sünni hoca ''Yetmişüç fırkadan yalnız biri Ehl-i sünnettir. Diğer yetmişiki fırka bidat sahibidir. Cehenneme gidecektir. [Osman Ünlü - 21.02.2019 - turkiyegazetesi. com.tr] diyerek sünni olmayanları cehenneme postalamıştı. Kendi fırkasını cennetlik ilan etmişti. Bunların din anlayışı önce peygambere isnad edilen rivayetler, sonra sahabelere isnad edilen rivayetler, sonra mezhep alimlerine isnad edilen görüşler, sonra alimlerin tefsir kitapları, sıra gelirse Kuran meali. Sıra Kurana gelene kadar adamın kafası doluyor, ayetlere yer kalmıyor. Ayet görünce de ''bana ayet okuma'' diyecek hale geliyorlar. Yıllarını hurafelere vermiş olanların bana ayet okuma demeleri normaldir.

Dindar olmak isteyenlere ''Sen Kuranı anlamazsın'' diyenler aslında İslama savaş açmıştır. Tıpkı mekkeli müşrikler gibi Kurandan uzak tutmaya çalışırlar. ''İnkar edenler dedi: ''Bu Kuranı dinlemeyin, o esnada yaygara çıkarın, belki üstün gelirsiniz'' [41/Fussilet Suresi 26] ayetinde haber verilen müşrikler gürültü yaparak ayetlerin duyulmasını engellemeye çalışıyordu, günümüz alimcikleri ise sen Kuranı anlamazsın diyerek Kurandan uzak tutmaya çalışıyor, ümmete aptal muamelesi yapıyor. Böylece tertemiz beyinler hiçbir zaman vahiyle buluşamıyor, söylentilere iman ediyor.

Örnek 3: Hadisler anlaşılmaz mıdır?

İddia: Fakat Kuranı kerimi açıklayıcı bu hadisleri anlamak da pek kolay değildir. Bunları anlamak için peygamberimizin dizinin dibinde yetişmiş, bizzat ondan okumuş, onun tarafından eğitilmiş sahabei kiramın içtihadlarına bu peygamberin sözlerini nasıl uyguladıklarına, nasıl anladıklarına bakarız. Bunların hepsi beraber birleşirse buna icma deniyor. Sahabi devri de bitti, bundan sonra insanlar ne yapacaklar? İşte bunları da anlamak için müçtehidler vardır. İmamı azam ebu Hanife, İmam malik, imam eş şefi, imam ahmed ibni hanbel gibi. Bunlar aslında 4 tane değildi daha çoktu fakat zamanla diğerleri unutuldu bütün İslam aleminde yaşayan müslümanlar bu dört imamın peşinden gidiyorlar, Aynen böyle. [Cevat Akşit, Süleymaniye Camii, 03.04.2016 - https://youtu.be/XZy6SGtFGy8?t=280]

Cevap: Kuran anlaşılmaz dedikten sonra hadislerin de anlaşılmaz olduğunu söyleyen bir hoca efendi. Çelişkili hadisler olduğu için birini inkar edip diğerini beğenmek bizim işimiz değilmiş, onu da mezhepler yapabilirmiş. Halbuki Kurana arz etme yöntemi vardır. Bir hadisi Kurana arz edersiniz, ayetleri hükümsüz bırakıyorsa çöpe atarsınız. Bunu yapabilmek için de evvela Kuran okumak lazımdır. Hadis toplayanlar Kurana arz etmediği için her kesime hitap eden çelişkili hadisler mevcuttur. Hurafeciler Kurana ters iftiraları alır ve ''Hazreti muhammed salllalhu aleyhi vessellem efendimiz buyurmuşlar ki'' övgüsüyle lafa başlayıp hürmet gösteriyor pozu verirler sonrada şeytani sözleri ona isnad ederler. (Bak: Uydurma hadisler

Aklı rafa kaldırıp her konuda mezheplere tabi olmak Allahtan başka rabler edinmeye yol açar. Eski ümmetler din adamlarına teslim olduğu için müşrik olmuşlardı. ''Bilginlerini ve din adamlarını Allah’ın aşağısından rabler edindiler, Meryem oğlu mesihi de. Oysa tek ilah’a kulluk etmekten başkasıyla emrolunmadılar. Ondan başka ilah yoktur. O münezzehtir ortak saydıkları şeylerden.'' [9/Tevbe 31] ayeti bilim adamlarını ve din adamlarını Allah'a ortak koşanlardan bahseder. Bu ayeti gören sünniler ise ''ayet yahudi ve hristiyanlardan bahsediyor, bizden bahsetmiyor'' diyerek geçerler. Halbuki yahudi ve hristiyanlar gibi din adamlarını rab edinmeye davet ederler. Önemli olan ayetin kimden bahsettiği değil, onların düştüğü durumu tespit ederek kendini o duruma düşmekten korumaktır. Elbette eski ümmetlerden bahsedecek, nebimiz hayattayken din adamlarını rab edinen müslüman var mıydı? Rab edinmek ise her sözüne teslim olmaktır, haram tayin etmek konusunda yetki vermektir, o demişse doğrudur diyerek mutlak itaat etmektir. Sünnilerde bunların hepsi mevcuttur, mezhepleri rab edinmişlerdir.

Örnek 4: İmama uyunca hesabını mezhepler mi verecek?

İddia: Ne olacak sonra , ben burada size konuşuyorum. Süleymaniyede şu tarihte şu konuşmayı yaptım onu uyguladım, geç diyecekler sana. ‘’Gel bakalım Cevat hoca sen böyle demişsin’’ Evet arkadaş kuranda var bu. Herkesi biz imamıyla çağıracağız. Ben ebu Hanefiye uydum, tam uyduysan hesabını o verecek, tam uyduysan imam şafi hesabını verecek ama bi ondan alıyorsun bi ondan alıyorsun. O Diyor ki kabul etmeyeceğim çünkü işine gelince benden aldı işine gelince gitti, sipsivri kalacaksın, nasıl savunacaksın bakalım kendini. [Cevat Akşit, Süleymaniye Camii, 10.01.2016 - https://youtu.be/bfZ1Kr0Fplk?t=2429]

Cevap: Hesap gününde ''Ben şu adama uydum'' diyerek başkasına suç atmak yoktur. ''Bütün insanları önderleriyle çağıracağımız gün, kitabı sağından verilen kişiler kitaplarını okurlar ve ufacık haksızlığa uğramazlar. '' [17/İsra 71] ayetinde sadece imamların sorumluluk aldığı söylenmez. İmama tabi olanlar da suça ortaktır. Bu imam bir felsefeci de olabilir, bilim adamı da, hoca efendi de, siyasetçi de. Bunlara körü körüne bağlanan herkes sorumludur. Nitekim kıyamet gününde şöyle diyecekler: '' Dediler: ‘’Rabbimiz! Şüphesiz biz sadatlarımıza ve büyüklerimize itaat ettik, böylece bizi yoldan saptırdılar.’’ Rabbimiz! Onlara azaptan iki kat ver, onları büyük bir lanete uğrat.'' [33/Ahzab 67-68] ayetinde dincilerin cehenneme gitmesi anlatılır. Ömür boyunca büyük kabul ettikleri kişilere uyarak dindar olmaya çalışmışlar ama sonunda cehenneme gidiyorlar. Başka ayette ise pişmanlık sözleri haber verilir: ''Tabi olunanlar tabi olanlardan uzak olduğu zaman azabı gördüler. Onlarla vesileler koptu. Tâbi olanlar dedi: Bize bir şans daha verilseydi de onların bizden uzak olduğu gibi biz de onlardan uzak olsaydık. Üstelik Allah onlara yaptıklarını hasretler (özlem/pişmanlık) şeklinde gösterecek. Onlar ateşin dışında kalanlardan değildir.'' [2/Bakara Suresi 166-167] Demek ki tabi olunan kişilere suç atıp kendini temize çıkarmak yokmuş. Şeytan bile suçlamaları kabul etmeyecek ve aklınızı kullansaydınız diyecektir: ‘’İş bittiği zaman (hesap günü) şeytan dedi: ‘’Şüphesiz Allah size gerçek olan vaadi vaad etti. Ben de size vaad ettim ama sözümde durmadım. Sizin üzerinizde bir saltanatım yoktu, sadece sizi davet ettim, hemen bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın da kendinizi kınayın. Ben sizin yardımcınız değilim, siz de benim yardımcım değilsiniz. Zaten daha önce beni ortak koşmanızı da inkar ettim. Şüphesiz zalimlere acı azap vardır.’’ [14/İbrahim Suresi 22]

Örnek 5: oyuncak bebek put mudur?

İddia: Kız çocuklarının bebek yetiştirmesine alıştırmak için imam Muhammed, imamı azam değil, imamı ebu Yusuf değil, İmam Muhammed bebek yapmaya cevaz veriyor. Çocuklar çocuk sevmeyi öğrensin, beslemeyi öğrensin diye kız çocuklarına bebek yapıp kucağına vermek caizdir diyor. Yalnız çocuk yattığı zaman, oynamadığı zaman kapalı yere kilitleyeceksiniz. Açıkta durursa melek yine gelmiyor heykel olduğu için. Kapalı yere sokacaksınız ki rahmet melekleri gelecekler. [Hacı Bayram Camii, 26.01.2019 - https://youtu.be/m0yEvyixjrI?t=6555]

Kız çocukların çocuk zevki alması için imam Muhammed, imam azam hayır diyor da , bak olanı hep söylüyorum. İmam Muhammed ra diyor ki ‘’Kız çocuklarının çocuk besleme, büyütmeye alışması için, beyninde yer etsin diye şundan bundan bebek yapıyorlarya, ona oynama sırası verilebilir ama çocuk uyuduğu zaman hemen onu kapatmak lazım, örtmek lazım. Açıktaysa yine melek gelmez. O kadarına, çocuk terbiyesi için izin vermiş imam Muhammed, ötekiler izin vermiyor. [Süleymaniye Camii, 24-02-2019 - https://youtu.be/YXc70FiecL4?t=1788]

Cevap: Ebu hanife çocukların oyuncak bebekle oynamasına izin vermiyormuş, onun talebesi yusuf da izin vermiyormuş ama diğer talebesi muhammed izin veriyormuş. Yani imam muhammed dediği kişi Ebu Hanifeye reddiye yapmış, kendi mezhebini kurmuş, hanefilikten çıkmış. Buna rağmen ''Sen nasıl Ebu Hanife'nin kabul etmediği şeyi kabul edersin, sen ondan iyi mi bileceksin, zındık oldun'' dememişler. Bu örnek aslında sünnilerin kendi imamlarına da uymadığını gösteriyor. Ebu hanifeye isnad edilen görüşte ''Kız çocuklarına oyuncak bebek yapamazsınız'' yazdığını görünce ''Nasıl olurda kız çocuklarımıza oyuncak bebeği yasak ederiz, hemen başka görüş bulmalıyız'' diyerek başka hüküm arıyorlar ve oyuncağa cevaz veren birini buluyorlar. Beğenmedin başka hüküm bul, madem kafana göre hüküm seçeceksin neden mezhep görüşü arıyorsun, ne yaparsan yap birinin görüşüne uygun oluyor zaten. Ayrıca rahmet melekleri oyuncak bebek olan eve değil, hurafeci olan eve gelmez.

Mezhepler çocuğa oyuncak bebeği yasaklasa ne olur, yasaklamasa ne olur. Biz çocuğun neyle oynayacağını mezheplere mi soracağız? Oyuncak bebekleri put zanneden kişilere mi itibar edeceğiz? Bir şeyin put olması için ona istiane etmek, şefaat dilenmek, yardım istemek gerekir. Siz hiç oyuncak bebekten yardım isteyen, şefaat isteyen birini gördünüz mü? Daha neyin put olduğunu bilmeyenler çocukların oyuncakları hakkında hüküm koyarak dine ilave yapıyor. Dini kolaylaştırıyor denilen mezhepler binlerce yeni hüküm getirerek dini zorlaştırıyor. Bin yıl yaşasak hiç aklımıza gelmeyecek konuları gündeme getirip hüküm koyuyorlar. Kolay dini zorlaştırıyorlar.

Örnek 6: Dini sohbette kimler anılır?

İddia: Evet, Allah tealanın emirlerine hakkıyla riayet etmiş peygamber sünnetlerini hayatında hakkıyla uygulamış olan kişiler Salih kişilerdir. Bu Salih kişileri zikretmek küçük-büyük günahların kefaretidir. Bir mecliste Salih kişi anılınca rahmet bereket yağar, mağfiret yağar. Bunu ihmal etme, Yunus emreden bahset, mevlanadan bahset. Böyle evliyaullahın isimlerini, Salih kişilerin isimlerini an. Mecliste rahmet yağsın. Salihleri anmak kefareti zünub: günahların kefaretidir. [Cevat Akşit, Süleymaniye Camii, 13.01.2019 - https://youtu.be/Tx8jx9aB3Uk?t=3307 ]

Cevap:  Müslümanlar dini sohbette Allah'ın ayetlerini ve hikmeti konuşurlar. Sohbet konusunu Allah teala şöyle belirtmiştir: "Evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti zikredin. Şüphesiz ki Allah lutfeden ve herşeyden haberdar olandır." (Ahzab 34) Müslümanlar dini sohbette; yunus emre, mevlana gibi kişilerden bahsetmezler. Onlar sufizm yoluna davet eden, ben Allahım diyen, puta tapmayı şirk olarak görmeyen kişilerdir. Akşit hocanın kafası öyle karışmış ki şeyh mürit ilişkisini getiren sufileri de sünni zannediyor. (Bak: Sufizm ve islam farkı
 

Örnek 7: Organ nakli günah mıdır?

İddia: Kan satılmaz. Kan bağışlayabilirsiniz, kan vermek iyidir, imamı azam fetva veriyor. Organa değil, böbreğe, kalbe değil. Bulamıyorum ben (fıkıhtaki) yerini. Neden çünkü kan 21 gün sonra değişiyormuş, devamlı kalmıyor ama böbreği taktılar mı onunla öbür tarafa gidiyorsun, kalbi taktılar mı onunla gidiyorsun. Yarın hesap görülecek, ‘’senin kalbin nerede?’’ (diyecekler) Öyle değil mi? Yaa! imamı azam bunları hep görmüş. Kan değiştiğini görmüş adam, tıp prof değil. Kana cevaz veriyor, ama insan parayla satılmaz, parçası da parayla satılmaz, onun için kanı satamazsınız. Kızılaya da diğerlerine de parayla kan veremezsiniz, haramdır.[Cevat Akşit, Süleymaniye Camii, 10-03-2019, https://youtu.be/UbPcVsqxgc4?t=2390]

Cevap: Organ nakli yapılan kişi de diğer insanlar da kıyamet günü yeni bir bedenle dirilecektir. ''İnsan kendisinin kemiklerini bira araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye muktedir olanız.'' [75/Kıyame 3-4] Kendi yaratılışını unutarak bize örnek verdi, dedi ki: ‘’Kim diriltecek o çürümüş kemikleri’’ Deki: ‘’Onları ilk defa inşa eden diriltecek. O her yaratmayı bilendir.’’ [36/ Yasin 78-79]

Organlarımız öldükten sonra çürüyecektir. Organ bağışı yapsak da yapmasak da ölümlü dünya bütün organlarımızı toprak edecektir. Organ bağışı yapmış olanlar ise bir insanı daha yaşattığı için üzerine sevap alırlar. ‘’..Kim bir nefsi yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur..’’ (5- Maide 32)

Sonuç: Akşit hocanın davet ettiği sünnilik İslama paralel bir dindir ve bunun farkında bile değildir. Kuran hükümlerini görmezden gelen, akla hayale gelmeyecek hurafeler savunan bu zihniyet bin yıldır müslümanların geri kalmasında etkin rol almıştır. Kurandan gafil yaşamak, hoca efendilere teslim olmak, kula kulluk ettiğinin farkında olmamak, aklı rafa kaldırmak, ben anlamam deyip kendini kapatmak, insanları Kurandan uzak tutmak, halkı cahil bırakmak... saymakla bitmeyecek hurafeler silsilesi. Müslümanlar evvela Kuran okumalı, dinini kutsal kitaptan öğrenmelidir. Cübbesine, takkesine, ünvanına bakarak hoca efendilere teslim olmamalıdır.

Bumudin/8.11.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?