Soru: Faiz ve riba farklı şeyler midir? Bazı hocalar haram olanın riba olduğunu, faizin helal olduğunu söylüyor. Hatta “paranızı enflasyondan korumak için bankaya faize yatırabilirsiniz” diyen var. Faiz ve riba arasındaki fark nedir?
Cevap: Riba ve faiz sözlük anlamı olarak farklıdır lakin günlük kullanım dilinde kast edilen anlam olarak aynıdır. Riba sözlük anlamı "çoğalma, artma ve büyüme" dir. Kuranda geçen anlamı ise borç para verip fazlasını istemektir, tefecilik yapmaktır.
Faiz sözlük anlamı ise "başarılı olan, merâmına eren, üstün gelen" dir. Kuranda "kazançlı çıkanlar" anlamında cenneti hak edenlerin umduğuna kavuşması, mutluluğa ermesi, kazançlı çıkması anlamında kullanılmıştır. (9:20, 59,20, 23:111, 24:52)
Günümüzde Türkçe dilinde faiz kelimesi ribanın yerine kullanılır olmuştur çünkü bankalar faiz - kazançlı çıkmak anlamına gelen kelimeyi beğenmişler, Riba - Tefeci kelimesini kullanmamışlardır. Reklamlarda düşük faizli kredi kampanyaları dönmektedir.
1400 yıl önce inen ayetler mekke halkına ve tüm dünya insanlığına "Riba yemeyin / Tefeciliği bırakın, komşunuza 10 gram altın borç verdiyseniz geri ödemesini de 10 gram olarak geri alın, 15 gram olarak isterseniz haram olur" demiştir.
“Ey iman edenler, kat kat arttırılmış olarak riba yemeyin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.” (Ali imran 130)
"Riba yiyenler ancak şeytanın dokunup çarptığı kimseler gibi (yüzü felçli) dirilecektir. Bu onların "şüphesiz riba da alışveriş gibidir" demeleri sebebiyledir. Oysa Allah alışverişi helal ribayı haram kılmıştır. Kime rabbinden bir öğüt gelir de (tefeciliği) bırakırsa geçmişte olanlar kendisinindir işi de Allaha kalmıştır. Kim de tekrar dönerse işte onlar ateş halkıdır, orada sonsuza dek kalacaklardır." (2/Bakara Suresi 275)
Kuranın indiği dönemde para olarak dinar ve dirhem yani altın ve gümüş kullanılırdı. Enflasyon diye birşey de yoktu çünkü kağıt paralar icat edilmemişti. [İlk kâğıt paranın 1690'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde Massachusetts Hükümeti, İngiltere'de ise kuyumcular tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve daha sonra diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı görülmektedir. (TCMB - Kâğıt Paranın Tarihçesi)]
1400 yıl önceki tefeciler "İhtiyaç sahibine 10 altın veririm 15 altın olarak geri alırım, bu da bir alışveriş türü, para ticareti yapıyorum" diyerek kendilerini savunmuştur. Bunun üzerine 2:275 ayeti inmiştir ve böyle diyerek tefecilikte ısrar edenlerin hesap gününde çok pişman olacağı bildirilmiştir. Hemen tövbe edip helal kazanca dönenlerin ise tövbesi kabul edilecek ve hesap gününde cennete gitmeyi umabilecektir.
Günümüzde ise para olarak dinar ve dirhem değil, devletlerin itibarına dayalı olan kağıt paralar kullanılmaktadır. Devletler ürettiği mal ve hizmet karşılığı kadar para basmakta, karşılıksız basılan paralar ise enflasyona sebep olmaktadır. Enflasyon ise pahalılığa sebep olmaktadır.
TUİK (Türkiye istatistik kurumu) aylık ve yıllık enflasyon miktarını açıklamaktadır. Asgari ücrete yapılacak olan zamlar da bu enflasyon kadar olmakta, bazen de altında kalmaktadır ve ezilen hep işçi emekçi sınıfı olmaktadır.
Günümüzde enflasyon sebebiyle kumbarada kağıt para biriktirmek artık yerini altın biriktirmeye bırakmıştır. Türkiyede Altın fiyatı ONS altın ve ABD para birimi olan dolar kuruna bağımlıdır. Dolar yükseldikçe yani TL para birimi USD para birimi karşısında değer kaybettikçe, altın fiyatı da yükselir. Bu sebeple halk arasındaki borçlanmalarda kağıt para vermek yerine altınla borç vermek yaygınlaşmıştır.
Eğer arkadaş ve akrabalar bireysel olarak kağıt para ile borç verilecekse yine bir değere (1 gr altın fiyatına, 1 kg peynir fiyatına vb) endeksli olarak geri ödenme anlaşması yapabilir ve bu anlaşma 2:282 ayeti emrince kağıda yazılmalı ve imza atılmalıdır. Eğer 10 gram altın alacak kadar kağıt para borç verdiysek, geri ödemesini 10 gram altın alacak kadar isteyebiliriz, 11 gram altın parası istersek riba / faiz olur.
“Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız riba’dan artakalanı bırakın. Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tövbe ederseniz, artık sermayeleriniz / anaparanız sizindir. Böylece ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.” (Bakara 278, 279)
Parayı faize koymak haram mıdır?
Peki bireysel olarak borç verip fazlasını almak riba günahı ise, bankaya para yatırıp faiz almak da riba günahı olur mu? Biz bankaya para yatırırsak aldığımız faizin kaynağı nedir, değirmenin suyu nereden geliyor?Bankada vadeli mevduat hesabı açtığımız zaman merkez bankasının belirlediği politika faizi oranında yıllık artış olacaktır. TCMB politika faizi %50 yaptıysa 1 yıl sonra bankadaki 100 bin liranız 150 bin lira olacak demektir. Peki bu 50 bin lira nereden gelmiştir?
Banka vadeli mevduat hesabı açanların parasıyla kredi çekenlere borç verir, aracılık yapar. Biz bankadan kredi çekince ödediğimiz taksit tutarının bir kısmı vadeli mevduat hesabı açana gider bir kısmı bankaya kalır. Bankadaki paranız 50 bin lira arttıysa banka da 50 bin lira kazanmıştır, kredi çeken kişi ise 100 bin lira faiz ödemiştir. Yani bir komşunuzdan 50 bin lira faiz almakla, bankadan 50 bin lira faiz almak arasında fark yoktur.
Riba neden haramdır?
İslam dini ihtiyaç sahibi insanların durumundan faydalanmayı yasaklamıştır, ihtiyaç sahiplerine ribasız borç verip hayatını kolaylaştırmayı emretmiştir. Hatta ödeme sıkıntısı çekiyorsa birkaç ay mühlet verip darlamamak gerektiğini de belirterek insancıl yaklaşım öğretmiştir. Daha da insancılı borçlu işsiz kaldıysa ona baskı yapmak yerine alacağını zekata saymak tavsiye edilmiştir. İslam dini insanların namusuyla şerefiyle yaşamasına bu kadar önem vermiştir, tefecilerin haciz getiren bananeci yaklaşımı kaldırmak istemiştir."Borçlu darlık içinseyse eli bollaşana kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz alacağınızı sadakaya saymanız sizin için daha hayırlıdır." (2/Bakara Suresi 280)
"İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz riba (faizli borç) Allah katında artmaz. Allahın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekat varya, işte kat kat artıranlar onlardır." (30/Rum Suresi 39)
"Allah ribayı mahfeder (bereketi olmaz), sadakaları artırır (rızık kapılarını açar). Allah (tefecilikte ısrar eden) hiç bir günahkâr kafiri sevmez." (2/Bakara Suresi 276)
Borçluya mühlet verilmeli, işten çıktıysa zekata sayılmalı dedik, ilgili ayetleri gösterdik. Fakat insanoğlu çiğ süt emmiştir, bunu da kötüye kullanıp "zor durumdayım, ödeyemiyorum" diye yalan söyleyip borcun üzerine yatmak isteyenler en az tefeciler kadar günahkâr olurlar çünkü dolandırıcılık, sahtekârlık da Allahın yasakladığı davranışlar arasında yer alır. Ne kadar insanlık dışı davranış varsa Allahu teala yasaklamıştır.
Helal kazanç islamın kırmızı çizgisidir. "Eksik ölçüp tartanların vay haline" (83/Mutaffifîn Suresi 1) ayeti buna dikkat çeker. Pazarcının çürük domatesleri araya sıkıştırması da, ev sahibinin kiraya fahiş zam yapması da, bir tamircinin ucuz bir parça takıp büyük arıza parası alması da, mağazada sergilenmekten eskimiş teşhir ürününü paketleyip sıfır fiyatına satmak da, deprem olunca çadır ve battaniye fiyatlarına zam yapmak da "vay haline" denilecek kadar büyük bir vebaldir ve hırsızlık yapmış gibi haram kazanç olmaktadır.
Müslüman ve Kapitalist Düşünce Farkı
Kapitalist kafa yapısı ile islam kafa yapısı çok farklıdır. Örneğin Müslümanlar "İhtiyaçtan satılık araba" ilanı gördükleri zaman "Acaba bu adamın ne ihtiyacı var da arabasını değerinin altında satıyor, en iyisi bu seneki zekatımı bu adama vereyim, sadaka kabul etmezse arabasını normal değerinde alayım" diye düşünürler. Bu düşünce hayata bakışını islam dinine göre şekillendirmiş iyi insanların düşüncesidir.Kapitalizm kölesi olmuş ve dinden imandan uzaklaşmış kişiler ise "vay be değerinin çok altında, hemen alayım da ucuza kapatayım, arkadaşlara ucuza aldım diye hava atarım, ne ihtiyacı olduğu beni ilgilendirmez banane" diye düşünürler. Bu düşünce ise hayatında din iman olmayan kişilerin bakış açısıdır.
Müslümanlar enflasyondan korunmak için ne yapar?
Müslümanlar riba yemeyin ayetlerini içine sindirdikleri için artık ihtiyaç sahiplerine borç para verip fazlasını istemeyi yatırım aracı olarak görmezler, milyonlarca insan bunu bir yatırım aracı olarak görüyor olsa bile bir tane ayet ile gerçek yatırımın bu olmadığını öğrenirler."Şu zamanda faizsiz ekonomi olmaz, paramı enflasyondan korumak için vadeli mevduat hesabı açtım" diyenler gibi kredi çekenlerin ödediği taksitinden pay almayı yatırım aracı olarak görmezler. Nasıl ki alkollü içecek satmayı helal görmüyorsa, kumarhane işletmeyi helal görmüyorsa, genel ev işletmeyi helal görmüyorsa, faizsiz ekonomi olmaz sloganını da helal görmez. Peki ne yapar? Helal dairesi keyfe kâfidir der ve başlar araştırmaya. Karşısına çıkacak helal yatırımaraçları şunlardır:
Helal Yatırım Araçları Neler?
1) Katılım bankası: Katılım bankaları borç para vermek yerine satılık evi, arabayı önce kendisi satın alır ve müşteriye taksitle satarlar. Müşteri taksit ödeyerek mal mülk almış olur. Taksit tutarı da sermaye sahipleriyle paylaşılır. Parayı faize koymaya benzemektedir ve helal olup olmadığı tartışmalı olmakla birlikte müslümanlar tarafından "kötünün iyisi" diyerek tercih edilmektedir.2) Altın almak: Altın fiyatı ONS altın denilen değere ve USD para birimine endekslidir. Ons altın yükseldikçe ve USD TRY kuru yükseldikçe altının TL fiyatı da yükselir. (1 ons altın fiyatı 31,10'a bölünür, bulunan sayı güncel dolar kuru ile çarpılır) Böylece kağıt paranın alım gücünü korumak için helal yatırım araçlarından birisi olur.
3) BES hesabı açmak: Bireysel emeklilik hesabı %30 devlet katkısı ile desteklenir, 10 yıllık bir yatırım serüvenidir. BES hesabına yatırdığınız paralar ile fon alınır. Fonlar ise içerisinde çeşitli yatırım araçları barındırabilir. 10 yılın sonunda biriken parayı topluca alabilir veya aylık belli tutarda çekilebilir.
4) Fon almak: Fonlar alanında uzman kişiler tarafından yönetilen, içerisinde farklı yatırım araçları barındıran, sepete ekleme mantığıyla çalışan kuruluşlardır. Devlet kontrolündeki fonların içerisinde "Altın fonu, hisse senedi fonu, para piyasası fonu, borçlanma araçları fonu, katılım fonu" gibi seçenekler mevcuttur. Para piyasası ve borçlanma araçları faiz içerir. Altın fonu, hisse fonu ve katılım fonu ise faiz içermez.
5) Hisse senedi almak: Ülkenin en büyük şirketleri borsada halka arz olmuştur ve yatırımcılar şirketlerden pay alarak hem kâra hem zarara ortak olurlar. Alkol hisseleri, banka hisseleri, boykot markası hisseleri dışındaki şirketlere ve faiz geliri olmayan katılım endeksi hisselerine yatırım yapmak caiz görülmektedir. Tabi hisselere bireysel yatırım yapmak finansal okuryazarlık gerektirdiği için hiçbirşey bilmeyenler hisse fonu alabililer.
6) Temettü almak: Halka arz edilmiş şirketler yıllık kârının bir bölümünü hisse senedi yatırımcıları ile paylaşabilir ve kâr payı dağıtabilir. Ayrıca devletler köprüleri halka arz ederek satışa çıkarabilir ve geçiş ücretlerini pay sahiplerine kâr payı olarak dağıtabilir. Bunlar halkın refah seviyesini artıracak yatırım ortaklığıdır ve siyasetçilerden talep edilmelidir. Devlet bunu yapmayınca dolandırıcılar "Paranızla inek alacağız, süt satışlarından kâr payı vereceğiz" diyerek halkı kandırmıştır, bakınız: Çiftlik bank tosun firarda.
7) Toprak ve Gayrımenkul: Geleneksel yatırım araçlarımız olan toprak almak ve ev almak da helal yatırım araçları arasında yer alır. Tabi bunlar daha yüksek meblağ ile alındığı için öncesinde başka birikimlerin olması gerekir.
Parasını enflasyondan korumak isteyen müslümanların karşısına çıkan yatırım araçları bunlardır. "Bu zamanda faizsiz ekonomi olmaz" demek yerine "bu zamanda faizsiz ekonomi nasıl olur?" diye sorgulamak gerekir. O zaman da karşımıza Necmettin Erbakan modeli çıkar. Hem bireysel olarak hem devlet bazında faizsiz ekonomi mümkündür.
28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında başbakan olan Necmettin Erbakan, devleti şirketlerin ortağı yaparak ve halkın parasını havuzda toplayıp faizsiz borç vererek, faizsiz ekonomi olabileceğini dünyaya göstermiştir. Devleti şirketlerin ortağı yapmış, şirketin yatırım giderlerine finansman sağlamış, şirketin kârından pay almıştır. Böylece şirket kredi çekmeden işleri büyütmüş, devlet vergi almadan kazanç sağlamıştır. Devletin geliri artınca çalışanlara ve emeklilere zam yapılmış, memur maaşlarını ödeyebilmek için ÖTV gibi ilave vergiler çıkarmaya gerek kalmamıştır.
Sonuç olarak müslümanlar yöntem olarak faizli kredi ile ev araba almamalı, faizli mevduata para yatırmamalıdır. Farklı alternatif yöntemler bulunmalıdır. Böylesi daha sağlamdır daha güvenlidir. "Ama enflasyon farkı var, paramızı faize koyabiliriz" demek yerine enflasyondan korunmanın farklı yolları aranmalıdır ki o yolları yukarıda paylaştık.
Bumudin - Ağustos 2023
Güncelleme: Mart 2025

Yazmışsında yetersiz.Faiz ve Riba aynı şey değil bu yazıyı yazana tek soru hadi bana ver 500 milyon ben sana 5 sene sonra aynı parayı vereyim.Türkiye şartlarında paran yüzde yüz değer kaybedecek en basiti 100 tl borç versen 1 sene sonra 100 tl ile 1 sene önceki şeylerin yarısını bile alamıyorsun.Şimdi gelmişşin o kadarr yazmışşın ki yok hisse senedi yok bilmem olmadı bu izahatlar yetersiz.
YanıtlaSilEnflasyondan korunmanın çaresi parayı faize koymak ise buyrun faizler düşmeye başlamışken koyun da enflasyondan korusun sizi.
Sil