Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Faiz ve Riba farklı mıdır?

Faiz ve Riba


Soru: Faiz ve riba farklı şeyler midir? Bazı hocalar haram olanın riba olduğunu, faizin helal olduğunu söylüyor. Hatta “paranızı enflasyondan korumak için faize yatırabilirsiniz” diyen var. Faiz ve riba arasındaki fark nedir?

Bölüm 1 – Riba nedir?

Riba Kuranda borç para verip fazlasını istemek olarak geçer. “Ribadan arta kalanı bırakın ve anaparanızı geri isteyin” buyrulur. Böylece borç para verip fazlasını istemenin haram olduğu anlaşılır.

“Ey iman edenler, kat kat arttırılmış olarak riba yemeyin. (Faizsiz borç verin) Allah'tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.” (Ali imran 130)

Riba yiyenler ancak şeytanın dokunup çarptığı gibi (cin çarpması gibi) dirilirler. Bu onların “alışveriş de riba gibidir” (parayı kiraya veriyoruz) demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de vaz geçerse, artık geçmişi kendini bağlar, işi Allaha kalmıştır (tövbe ettiği için affedilir). Kim de tekrar dönerse artık onlar ateşin halkıdır, onlar orada kalıcıdır. Allah ribayı yok eder, sadakaları bereketlendirir. Allah, hiçbir günahkar nankörü sevmez. (Bakara Suresi 275, 276)


Günümüzde riba işini bankalar yürütmektedir. Bir devlet bankasına veya özel bankaya gidip; ihtiyaç kredisi, taşıt kredisi, konut kredisi gibi faiz ödemeli borçlar alabilirsiniz. Bu aldığınız borcu yıllık belli orandaki faiz ile geri ödersiniz.

Ödediğiniz faiz, banka ve vadeli mevduat sahibi arasında paylaştırılır. Yani siz bankada vadeli mevduat hesabı açıp faiz almaya başladığınız zaman aslında kredi borcu ödeyen fakirin parasını almış olursunuz. Böylece Kuranda yasaklanan riba yeme olayını banka aracılığıyla yapmış, tefeci olmuş olursunuz. Riba / Tefecilik / borç para verip fazlasını istemek Allah ve Resulüne savaş açmak olarak tanımlanmıştır.

“Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, riba’dan artakalanı bırakın. Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.” (Bakara 278, 279)


Bu bilgilerden sonra “enflasyondan korunmak için paranızı faize yatırabilirsiniz” diyenlerin nasıl bir dalalet içinde oldukları da anlaşılmaktadır. Eğer bir Müslüman parasını enflasyondan korumak istiyorsa karşısında helal yatırım araçları da vardır. Helal yatırım araçlarına geçmeden önce enflasyon nedir öğrenelim.

# Enflasyon

Enflasyon, karşılıksız para basılması sonucunda her şeyin fiyatının artmaya devam etmesidir. Devletler dış borcunu ödemek için, emekli maaşlarını ve memur maaşlarını ödemek için, döviz kurunu belli seviyede tutabilmek için nakit para basabilirler. Böylece piyasaya karşılığı olmayan paralar sürülmüş olur.

Piyasadaki nakit miktarı katma değeri olan ürünlerin değeri kadar olmalıdır. Örneğin bir yerli araba üretildiyse, teknolojik cihaz üretildiyse, bir varil petrol çıkarıldıysa, mobilya vs üretildiyse onun fiyatı kadar para basılabilir. Daha fazlasını basmak ise ürünlerin fiyatını artıracak ve para arzı kaynaklı enflasyona sebep olacaktır. Enflasyona sebep gösterilen diğer şeyler; maaşların artması, ham made maliyeti artması, talep artışı gibi etkenler daha sonra gelmektedir.

Enflasyon arttıkça aynı miktarda nakit ile alacağınız ürün azalır. Geçen sene 1.000 lirayla 1 aylık market alışverişinizi yapıyorken bu sene 2.000 lirayla 1 aylık market alışverişi yapıyorsanız yıllık enflasyon %100 olmuştur.

Peki 1.000 liramızın alım gücünü nasıl koruyabiliriz. Vadeli mevduata yatırarak mı? Tefecilik yaparak mı? Paranın alım gücünü korumak için faizden başka bir şey düşünemeyen kişilerin ya finansal bilgisi yoktur ya da kötü niyetlidir ve haramı helal ederek dini bozmaya çalışıyordur.

Bölüm 2 – Faiz kazandırır mı?

Faiz / Tefecilik kazancı bir müslüman için kazanç değil kayıp olur. Çünkü faiz kazancının bereketi olmaz, faydasızdır, haydan gelen huya gider. Haram kazançta bereket olmaz. Faizin bereketini yok etmek Allahın bir vaadidir.

Allah faizi mahfeder (bereket vermez), sadakaları arttırır. Allah günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez. (Bakara 276)


2:276.ayette çok önemli sır verilmiştir. Faiz kazancı olanların parasının bereketi olmaz, nasıl harcandığını anlamazlar, hiç yoktan bir masraf çıkar, bir kaza bela olur, haydan gelen huya gider. Son cümledeki "Allah günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez." ifadesi ise faize devam edenleri günahkâr kâfir olarak tanımlar. "Oysaki (dinar ve dirhem ile yani altın ve gümüş ile) faizsiz borç verilmesi paranın bereketini artıracaktır, sadaka olarak bağışlanması ise zengin olmaya sebep olacaktır.

“İnsanların malı artsın diye verdiğiniz riba (faizli borç) Allah katında artmaz. Ama Allahın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekat varya işte onlar kat kat artıranlarıdr.” (Rûm Suresi 39)

“Deki: Rabbim kullarından dilediği kimseye rızkı yayar da kısar da. Bir şey infak ederseniz onun yerini doldurur. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe Suresi 39)


İşte bu hükümlerden anlaşılmaktadır sadaka bereket getirir, faiz felaket getirir. Müslümanlar olarak bu ayetleri her zaman aklımızda bulundurmalı ve sohbetlerimizde kaynak olarak sunmalıyız ki haramı helal ederek dinimizi bozmaya çalışanlara fırsat vermiş olmayalım, hakikatleri hatırlatarak peygamberimiz ve sahabeler gibi tebliğ yapmış ve sevap kazanmış olalım.

Faizin haram olmasına karşın getirisi de enflasyondan korumaz. Örneğin merkez bankası yıllık enflasyon beklentisi %58 ise, banka %30 faiz veriyorsa paranız %28 kayıpta demektir. Oysa helal yatırım araçları %50 den fazla kazandırabilir. Örneğin içerisinde fazi bulunmayan yatırım fonları tercih edilebilir.

Bölüm 3: Helal yatırım araçları neler?

Dini hassasiyeti olanların helal kazanç sağlaması için “katılım endeksi” oluşturulmuştur. Katılım endeksi içerisinde; faiz kazancı olmayan, alkollü içecek satmayan, haram et satmayan şirketlerin hisse senedi, altın ve gümüş gibi kıymetli madenler, kira sertifikası gibi gayrimenkul, taşıt, makine kullanım getirisi seçenekler bulunur.

Hisse senetleri, kıymetli madenler, kira sertifikası gibi yatırım araçları faizden daha çok kazandırır ve değerlenme kazancı olduğu için helaldir. Farklı bankalardan yatırım bölümünden bunları ayrı ayrı alınabilir. Ayrıca hepsi bir arada sepet olarak da alınabilir. Sepet olarak almaya yatırım fonu almak denir.

Yatırım fonu seçmek için devletin resmi websitesi olan Tefas.gov.tr adresinden fon karşılaştırması yapabilir ve 1 aylık, 3 aylık, 6 aylık, 1 yıllık, 3 yıllık, 5 yıllık getirilerini kıyaslayabilir ve seçim yapabilirsiniz. Tefasta işlem gören fonları kendi bankanızdan alabilirsiniz.

Helal kazancı olan Hisse senetleri ve içeriğinde helal ürünler barındıran fonlar varken size faiz önerenler hem para kazanmanızı istemezler hem de sizi günaha sokarlar. Üstelik faiz helal diyerek sizi küfre sürüklerler. Böylece kıldığınız namazlar, tuttuğunuz oruçlar, verdiğiniz sadakalar boşa gider çünkü haramı helal etmek dini tahrif etmektir.

Tarih boyunca dini tahrif eden hocalar yüzünden insanlık şirke ve küfre düşmüştür. Aynı oyun Müslümanların üzerinde de oynanmaktadır çünkü İslam dini bozulmadan günümüze ulaşmıştır. İslamı bozmak için söyledikleri; namaz yok, oruç yok, hac yok, kurban kesmek yok, melek yok, cin yok, cehennem yok reenkarnasyon var, faiz helal.. gibi sözlerin hepsine reddiye yaptık ve tek ayetle çürüttük. Dolayısıyla 1400 küsür yıldır bozulmadan gelmiş islam dini, bazılarını rahatsız etmektedir ve kelime oyunlarıyla tahrif etme çalışması yapılmaktadır. Bu oyunlara karşı uyanık olunmalıdır.

Kurumsal işletmeler nereden finansman bulacak?

Kurumsal işletmeler için kredi desteği de faizsiz olabilir. Necmettin Erbakan hocanın havuz sistemi sayesinde faizsiz borç alabilir. Bu sisteme göre herkes nakit parasını devlet bankasında tutar ve istediği kadar faizsiz borç alma hakkı kazanır. Ayrıca kurumlar için diğer nakit desteği devletin işletmelere ortak olması ve yatırım yapması, kazançtan da kâr payı alarak vergiden vaz geçmesidir. Bu yöntemle şirketler hem nakit desteğine faizsiz ulaşmış hem de vergi ödemekten kurtulmuşlardır. Yani faizsiz ekonomi mümkündür, sadece hangi tarafı seçeceğiniz önemlidir. Batının getirdiği faizli sistem mi, Erbakan hocanın havuz sistemi mi?

Havuz sistemi yok ise faizsiz krediyi nereden bulacağız?

Günümüz şartlarında havuz sistemi yok ise, faizsiz kredi çekebilmek için katılım bankası geliştirilmiştir. Katılım banlkaları alacağınız ürünü peşin parayla alıp size taksitle satarlar, vade farkı ödeyerek mal almış olursunuz. Katılım bankaları nakit para vermezler.

Katılım bankasına gidip "ben mobilya alacağım, beyaz eşya alacağım, ben motosiklet alacağım, araba alacağım, ev alacağım, fabrikama makine alacağım" vs derseniz banka mal sahibine gider ve peşin ödeme yaparak satın alır. Sonra size taksitle satar. Bu yöntemle faiz ödemeden vade farkıödeyerek mal almış olursunuz. Ancak katılım bankalarının kâr payı oranı, normal bankaların faiz oranından yüksek olmamalıdır ki halk daha az ödemek için faizli krediye yönelmesin.

Küfür ve iman arasındaki ince çizgi

Çakma hocalar günümüz sistemini benimseyerek dinimizi çağa uydurmaya çalışırlar ve insanlara “riba ve faiz farklı şeylerdir, faiz yemek helaldir, faizsiz ekonomi olmaz” gibi hezeyanlar söylerler. Bu söylemleri tamamen kendi çıkarımlarıdır çünkü Necmettin Erbakan hocanın başbakan olduğu dönemde faizsiz ekonomi uygulanmıştır. Çakma hocaların insanlara faiz helal demesi sonucunda bundan etkilenen kişiler de kıyamet gününde pişman olacaklardır. Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.

Bir insanın “Müslümanım ama faizi haram olarak görmüyorum, fakire elden faizli borç vermek ribadır haramdır, bankada mevduat hesabı açmak helaldir” demesi ile, “mecburiyetten kredi çektim Allah beni affetsin” demesi arasında uçurumlar vardır. Birisi dinimizi çağa uydurarak haramı helal etmekte ve küfre düşmekte iken diğeri çaresizlikten faize bulaştığı için üzüntü duymaktadır.

Bu iki kişiden faizi helal gören kişinin iflah olması mümkün değidir çünkü dini hevasına uydurmuş ve bununla kendini avutmuştur. Fakat mecburiyetten kredi çeken ise ödediği faiz miktarı kadar infak ettiği zaman günahtan kurtulacaktır. Yüce Allah haramı helal edeni değil, hatasını telafi edeni bağışlayacaktır. Burası önemli, yüce Allah kelimeleri eğip bükerek dini çağa uydurmaya çalışanları değil, her çağda dine uygun yaşayanı ödüllendirir.

"Bu çağda faiz helal" diyenlerin mantığına göre bekarların zina yapması da helal olmaktadır, "madem evlenecek paran yok o zaman randevu evine gidip zina yapmak haram olmaz" diyecek kadar ileri gidebilirler. Dini hükümler konusunda sadece hevalarına göre konuştukları için bir sınırları yoktur, her şeyi helal edebilirler.

Bölüm 4 – Merkez bankası politika faizi ekonomiyi nasıl etkiler?

İddia: Faizsiz ekonomi olmaz, merkez bankası faizi indirince ekonomimiz kötüye gitti. Madem faiz kötü bir şeydi politika faizi inince neden battık? Allah ekonomi bilmiyor mu haşa?

Cevap: Bankaların bankası olan Merkez bankasının politika faizini indirmesi veya yükseltmesi, özel bankalara verdiği krediyle alakalıdır. Halkın parasını vadeli mevduata yatırmadığı zamanlarda bankalar para bulmak için merkez bankasının kapısını çalar. Merkez bankası da özel bankalara Politika faizi kadar borç verir. Bu borcu verirken de kağıt para basarak değil, sadece bir tuşa basarak elektronik kaydi para yaratır.

# Politika faizi düşünce ne olur?

Politika faizi düşünce insanların kredi çekmek için bankaya akın edeceği düşünülür ancak kredi faizini yine özel banka belirler. Banka faizi de düştüyse insanlar alışveriş yapmak için ihtiyaç kredisi, taşıt kredisi, konut kredisi gibi farklı miktarlarda kredi çekerek borçlanırlar. Bu borç ile alışveriş yaparak talep enflasyonu oluştururlar. Faizler düşünce evlerin, arabaların, mobilyaların, beyaz eşyaların fiyatı artar çünkü daha fazla kişi talep edecektir.

Politika faizi düştüğü için insanlar parasını mevduattan alacak ve başka yatırım araçlarına kayacaktır. Döviz almak, altın almak, borsaya girmek gibi yöntemlerle parasını artırmaya çalışacaklardır. Dövize talep ise kurun yükselmesine sebep olacaktır ve piyasadaki döviz miktarını azaltacaktır. Azalan şeyin fiyatı yükselir. Çiftçiler bu sene biber ektiyse pazarda domates pahalıdır. Piyasada döviz bollaşması ve kurun düşmesi için ihracat ile döviz kazanmak, yabancı turist ile döviz kazanmak gerekir.

# Politika faizi artınca ne olur?

Politika faizinin artması ise kredi çekmeyi zorlaştırır, vadeli mevduata daha fazla faiz verilir. Kredi çekmek zorlaşınca alışveriş azalır ve talep enflasyonu yavaşlar. Faiz hassasiyeti olmayan ve başka yatırım araçlarını bilmeyen kişiler parasını vadeli mevduata koyarak getiri elde etmeye çalışırlar. Yerli paranın bankalarda toplanması ve dövize talep olmaması kur yükselişini yavaşlatır.

Kur yükselişinin asıl sebebi merkez bankası döviz rezervinin azalmasıdır. Mevcut dövizlerin de dış borca gidecek olmasıdır. Yani faizlerin düşürülmesi ile dövizin yükselmesi sadece devede kulaktır. Asıl sebep hem karşılıksız basılan paranın enflasyona sebep olması ve dövizin bu enflasyonu fiyatlamasıdır, hem de ihracat açığıdır.

Çakma hocaların “faizsiz ekonomi olmaz, madem faiz kötüydü de politika faizi düşünce neden ekonomi kötüye gitti” demesi döviz kurunun sadece politika faizinden etkilendiğini sanmaları sebebiyledir.

Enflasyon yükseldiyse merkez bankası insanların alışveriş yapmasını azaltmak için politika faizini yükseltir. Enflasyon düşük ise insanlar kredi çekip alışveriş yapsın diye politika faizi düşürülür. Sizin ne zaman alışveriş yapacağınızı merkez bankası belirlemeye çalışır. Oysaki kredi çekmeden kredi kartıyla alışveriş yapmak da mümkündür ve asgari ödeme tutarını ödeyerek yine kredi çekmiş gibi olunur. Politika faizinin artması insanların alışveriş yapmamızı engelleyemez. Batının getirdiği faizli ekonomi bu şekilde işler.

Necmettin Erbakan hocanın (Ruhu şad olsun) başbakanlık döneminde uyguladığı faizsiz ekonomi adil düzen sisteminde ise herkes parasını devlet bankasındaki havuzda bekletir, bu sayede faizsiz kredi kazanmış olur ve istediği zaman alışveriş yapabilir. Politika faizi düşsün de ucuzdan kredi alıp alışveriş yapayım diye beklemez. Piyasadaki mal kadar para basıldığı için para arzı enflasyonu da olmaz, herkes istediği zaman alışveriş yaptığı için talep enflasyonu da olmaz. İşte İslami usullere uygun bir ekonomi modeli.

Sonuç olarak gördük ki faiz bir ekonominin olmazsa olmaz lokomotifi değildir. Faizsiz ekonomi olmaz diyenler de dinimizi mevcut şartlara uyarlamaya çalışarak tahrifat yapmaktadır. Oysa bir müslüman dini çağa uydurmaz, her çağda dine uygun yaşar. İlahi sistemi beşeri sisteme göre uyarlamaz, beşeri sistemi ilahi sisteme göre uyarlar. Tabi bunun için Allaha teslim olmuş ve hevasını / nefsini / egosunu çöpe atmış olmak gerekir. Faiz helal diyenlerin "faiz haram" diyenleri ekonomi cahili olarak görmesi ve kendilerini ekonomi uzmanı sanmaları ise hevasına uyanların ilim ve hikmetten yoksun kaldıklarını gösteriyor. Zira hikmet sadece Allaha teslim olana verilir, dini çağa uydurmaya çalışana değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?