Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Mahmut Ustaosmanoğlu kitaplarında cahilane ifadeler!

mahmut efendi

Mahmut Ustaosmanoğlu kimdir?

Mahmut Ustaosmanoğlu, Trabzon'un of ilçesi miço köyünde 1929 yılında dünyaya geldi. 16 yaşında süleymaniye medresesi hocası Çalekli hacı dursun efendi'den icazet aldı. 1952 haziran ayında askerlik yapmak için bandırma'ya gitti. Burada hayatına yön verecek kişi olan Ahıskalı Ali Haydar Efendi ile tanıştı. Ali haydar efendi İstanbul fatih'teki tekkede otururken vefat etmiş olan şeyhi Ali Rıza bezzaz efendi karşısında belirip ''Bandırmaya gel ve emanetini al'' diyerek mahmut ustaosmanoğlu ile tanışmasını söyledi. Burada Mahmut Ustaosmanoğluyla tanışan Ali Haydar Efendiye ''tanımadığınız bir askere neden bu kadar ilgi gösteriyorsunuz?'' soruları üzerine (Sanki amel defterini görmüş gibi) ''Allah'ın korumasıyla onun amel defterine henüz bir günah yazılmadı'' dedi. Askerliğini bitirdikten sonra 1954 yılında İstanbul Fatih'te bulunan ismailağa camii'ne imam olarak atandı. 1 Ağustos 1960 yılın'a kadar şeyh'i Ali Haydar Efendi'den ders aldı. (www. medresetulmahmudiyye. com/makaleler/mahmud-efendi-hazretleri-kimdir)

24 Ekim 2010 yılında Marifet Derneği’nin düzenlediği İnsanlığa hizmet sempozyumunda 43 ülkeden gelen 400 ilim adamının(!) oylarıyla İslam dünyasının en büyük âlimi (Asrın Müceddidi) ilan dilen Mahmut Ustaosmanoğlu, insanların kendi elleriyle seçtiği Allah dostudur. Kendi zanlarına göre Allah'a dost isnad edenler, her devirde varlığını sürdürmüştür. Günümüzde de tasavvuf dinindeki küçük ilahlar, insanlara Allah dostu olarak sunulmaktadır. Bu kişilerin inandığı şeylerin büyük bölümü masallar ve hurafelerdir. Kendi yazdıkları kitaplardan örnekler aşağıda sıralanmıştır.

Mahmut efendi hurafeleri

1) Yılan doğuran kadın!
2) Allah gibi kim namaz kılabilir?
3) Ruhul furkan tefsirini peygamberle yazdık
4) Nakşibendi tarikatının halidi kolu cennetlik
5) Sünnilik dininin hanefi mezhebi cennetlik
6) Zorda kalınca ölülere yalvarın!
7) Beni düşünün!
8) Bana itaat edin!
9) Bana bağlanın!
10) Köpeğim olun!
11) Kadınlar insan değildir!
12) Sevap yolla cehennemden çıksın!
13) Sakal kesmek büyük günahtır!
14) 40bin sünnete uyarım!

Bir adam düşünün; gençliği evliya menkıbeleriyle, hadis mezhep öğretileriyle geçmiş, Kurandan habersiz yaşamış. Sonra bu adamı tutmuşlar bir cemaatin lideri yapmışlar, bununla da kalmayıp onu Allahın aynası yapmışlar, balkona çıkarıp izleyerek sevap kazanmaya çalışmışlar yani resmen put edinmişler. Böyle boş bir adamı kendi elleriyle Allah dostu ilan etmişler. Tıpkı geçmişte yaşayan sufileri Allah dostu ilan ettikleri gibi. Bu yazımızda mahmut ustaosmanoğlu'nun iddialarına cevaplar veriyoruz. Kendi yazdıkları kitaplardan alıntılar yapıyoruz.

1) Yılan doğuran kadın!

İddia: "Hz. İsa'nın yaratıldığı hakiki su, beşer olan annesinden mevcut olduğundan Hz.İsa beşer olarak zuhur etmiştir. Fakat neticede ikinci kat sema'ya kaldırılarak melek şekline girmiştir. Nitekim annenin cima halinde görüp hayal ettiği suretin doğacak çocuğa tesir ettiği bilinmektedir. Hatta bir kadının yılan kılığında bir insan doğurduğu, sebebi kadına sorulduğunda cima halindeyken yılan gördüğü rivayet edilmiştir. Bir kadının dört gözlü, iki ayağı da ayının ayakları gibi olan bir çocuk doğurduğu nakledilmiştir. Bunun da sırrı, o kadın kıpti (mısırlı) olup cima halindendeyken kocasının yanında bulunan iki ayıya bakmış olmasıdır. Bedenleri dilediği şekilde yaratmasında Allah'ın birtakım sırları vardır ki Allah her şeye hakkıyla kadirdir.'' (Kaynak: Mahmut Ustaosmanoğlu, Ruhul furkan Kuran Tefsiri, 6.Cilt, 138.sayfa, Ahıska Yayınevi)

Cevap: İsa peygamberin göğe kaldırılmasından bahseden ayeti kendince tefsir etmeye çalışan mahmut efendi, hem meryem validemizin insan suretine bürünmüş melek gördüğü için karnındaki bebeğin melek olduğunu uydurmuş hem de kendi yalanına inandıktan sonra sevişirken yılana baktığı için yılan doğuran kadın, ayıya baktığı için ayı doğuran kadın hikayesi uydurmuştur. Siz hiç yılana baktı diye yılan doğuran kadın gördünüz mü duydunuz mu? Yada evde beslenen hayvanlardan örnek verelim. Muhabbet kuşuna baktığı için kuş doğruran kadın gördünüz mü, kediye baktığı için kedi doğuran kadın gördünüz mü? Bu nasıl bir hamile kalmaktır ki kadın ne görse onu doğuruyor, kendi türünü doğurmuyor. Bu saçmalığı anlatmaya kelimeler yetmez.

Birde bu hikayeleri "Bilinmektedir, rivayet edilmiştir" diyerek delillendirmeye çalışmış, kim nakletmiş ve hangi kitapta geçiyor kaynak yok. Rüyada mı gördünüz, hayal mi gördünüz, çocuklara masal anlatırken gerçek mi sandınız? Rüya ise şeytan sizinle dalga geçmiş demektir. Cümlenin sonuna "Allah her şeye kadir" demek de kurtarmaz bu ayı doğuran kadın hikayesini. Eğer kadın ayı doğurduysa ayının tecavüzüne uğramıştır, ayıdan hamile kalmıştır. Sevişirken ayıya baktığı için ayı yavrusu doğurmak akla, mantığa, bilime zıttır.

2) Allah gibi kim namaz kılabilir?

İddia: Namaz kıldık diyoruz ama asıl namazın hakikatini mevla teala kılıyor. Dünyada en iyi namazı kılan insanın kıldığı namaz, Allah'ın kıldığı namazın sureti oluyor. Allah gibi kim namaz kılabilir? Asıl kendisine layık olan namazı kendisi kılıyor. Ya biz? Çok dikkat ederek kılsak bile Allah'ın kıldığı namazın suretini kılmış oluyoruz. Demek ki zatı paki subhaniye, hem abid (İbadet eden) hem mabud (İbadet edilen), hem zakir (Zikreden) hem mezkur (zikredilen). Yani hem ibadet ediyor hem de kendisine ibadet ediliyor. Hem zikrediyor hem de zikrolunuyor. (Kaynak: Mahmut Ustaosmanoğlu: Sohbetler, Cilt:6, Sayfa: 199, Ahıska yayınları)

Cevap: Allah hem ibadet ediyormuş hem de kendisine ibadet ediliyormuş, haşa. İbadet "razı etmek için kulluk etmek" demektir. İbadetler kullar içindir. Allahın namaz kılması ve ibadet etmesi söz konusu olamaz. Aksi halde Allahın da bir Allahı var sonucu çıkar.

Allah gibi kim namaz kılabilir cümlesini nasıl tevil etmişler diye baktığımızda "rahmetim gazabımı geçmiştir" sözünün Allahın namazı olduğunu söylüyorlar. Peki bu namazda ruku ve secde yok mu? Sadece kıraatle mi kılınıyor namaz? Yani Allah "rahmetim gazabımı geçti" deyince kime ibadet etmiş oluyor? Madem Allah hem abid hem mabud o zaman kime ibadet ettiğini de söylemeleri gerekir. Amacınız "Allahtan kula salat" olayını anlatmak ise namaz dememek gerekir. Allahtan kula salat; hidayet vermesi, ilim vermesi, karanlıktan aydınlığa çıkarması, bağışlaması gibi yardımlardır. Kuldan Allah'a salat ise namaz, dua, tespihat gibi ibadetlerdir. Salat çeşitlerini anlatmayıp insanlara "Allah gibi kim namaz kılabilir" demek kelime karmaşası yaratmaktır.

3) Ruhul furkan tefsiri

İddia: "Ruhul Furkan tefsirinin benzeri yoktur. Bunu okuyan kişinin diğer tefsirleri okuması gerekmez. Ruhul furkan Tefsirini yazmayı bize Resulullah emretti. Ruhul furkan tefsirinde yazılanların her biri önce resulullaha arz ediliyor, sonra yazılıyor. Birisi böyle zuhurat gördü, tabi öyle olur, bunu yazmayı bize resulullah emretti." [Mahmut efendi hazretlerinden duyulan hikmetli Sözler, sayfa 84, Ahıska yayınevi]

ruhul furkan tefsiri


Cevap: Kendi elleriyle yazıp hurafelerle doldurduğu sözde tefsir kitabını peygamberle birlikte yazdığını söyleyen mahmut efendi, bunu okursanız başka tefsri okumanıza gerek kalmaz diyerek dini tekeline almaya çalışmıştır. Peygamberle görüşerek tefsir yazdım demenin gerçek hayattaki karşılığı rüyada şeytanla görüşmüş olmaktır. Nitekim şeytanlar insanların rüyasına girip ak sakallı dede olarak görünebilir ve "sen artık namazla mükellef değilsin, kılmasan da olur" gibi şeyler söyleyebilir. Muhtemelen mahmut efendiye de şeytan görünmüş ve kendini peygamberimiz olarak tanıtmıştır.

Peygamberle görüşerek kitap yazma hurafesini daha önce de İsa peygamberin getirdiği islamı Hristiyanlığa çeviren Pavlus kullanmıştır. Zuhuratta isa ile görüştüm diyerek kendi görüşlerin din yapmıştır. Başka örnek ise 2016 yılında darbe girişiminde bulunan Fetö olayıdır, Türkçe olimpiyatlarına peygamber teşrif etti diyerek insanların aklıyla alay etmiştir. Bu örneklerden anlaşılması gereken şey, peygamberle görüşme iddialarının şeytani mudahaleler olduğudur.

Peygamberimiz kabrinden kalkıp da bir tasavvufçuya tefsir kitabı yazdıramaz, hem böyle bir kaynağa ihtiyaç yoktur hem de ölüler dirilerden habersizdir, sadece onlar için yaptığınız istiğfardan haberdar edilirler. Bunun dışında bir ölünün kalkıp da sizle muhatap olması mümkün değildir. Delilimiz şudur:

Peygamber ümmetinden habersizdir!

Kıyamet günü sahabilerimden bir takım insanlar sağ taraflarından ve sol taraflarından yakalanırlar da ben ''onlar benim sahabelerim (bırakın onları)'' derim. Bana ''sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir'' denilir. Ben de Allahın salih kulu meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: ‘’..Bana emrettiğinden başkasını onlara söylemedim. Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kul olun (dedim). İçlerinde kaldığım müddetçe üzerlerinde tanıktım ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahit olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen üstün olan ve hikmetli hüküm verensin.’’ (Maide 117-118) [Kaynak: Buhari 60/Kitabul Enbiya, Bab 50, No 117, Cilt 7, Sayfa 3262, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]

İçerisinde ayet geçen bu hadise göre peygamberimiz vefat ettikten sonra dünya ahvalinden gafil oluyor ve kavminden mürted olanları kıyamet gününde öğreniyor ve isa peygamber gibi konuşacağını söylüyor. Buharide geçen Kuranla mutabık olan bu hadis ortada dururken tasavvufçuların peygamberle görüşme hikayeleri bir hayal ürünüdür. Peki siz bu tarikatların Kuranla uyumlu hadisleri dile getirdiğini gördünüz mü? Neden bu hadisi gizliyorlar? Çünkü kendi uydurdukları dini inanca uymuyor, bu sebeple ne yazılarında ne sohbetlerinde bu hadisi kullanmıyorlar. Yani müritlerinden ilim saklıyorlar.

4) Nakşibendi tarikatının halidi kolu cennetlik!

İddia: "Efendi babamdan duymuştum. Ahirette melekler seni yakaladığı vakit "ben nakşi tarikatındanım" desen seni bırakırlar. [Hikmetli Sözler, Sayfa: 402, Ahıska yayınevi, 3.baskı 2015 İstanbul]
İddia: Şeyhimiz, "Ali haydar efendi hazretlerinden işittim" buyurdu. Yarın ahirette kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa, azaba götürülerken yakapaça, "Ben nakşibendi tarikatının halidi kolundanım dese bırakırlar. Bunu Ali haydar efendi söylüyor. 4 mezhep müftüsüydü kendisi." (Cübbeli ahmet, https://youtu.be/C_CGXakiRc8)

Cevap: Filanca tarikatın falanca kolundan olursan cennet garanti! Bu slogan ile kendi cemaatine adam toplamak ile cennetten arsa satmak aynı hezeyandır, insanların dini duygularını sömürmektir. Zaten bu tarikattan olmasanız bile çarpıtılmış şefaat inancı sayesinde birisi gelip sizi kurtaracaktır. Halbuki islam dinindeki şefaat küçük günahı olan müminler içindir. Yani önce şirksiz iman ve salih amelleriniz sizi kurtaracaktır. Terazide sevaplar ağır gelmez ise sizi hiç kimse kurtaramaz. (Bak: Şefaat hak mıdır)

5) Sünnilik dininin hanefilik mezhebi cennetlik!

İddia: İmam-ı Azam (Ebu Hanife) efendimiz rahmeti ilahiye'ye kavuşuyorken öldüğünden haberi yok. Bir de bakıyor ki Resulullah'ın meclisinde bulunuyor, yine anlamıyor öldüğünü. "Nedir bu, rüya mı görüyorum?" diyor. Sonra kalkıp abdest almaya yeltenince Resulullah "Ya imam! Nereye giditorsun?" buyurdu. O da "abdest almaya gidiyorum, namaz vakti geçiyor" deyince Resulullah, "Ya imam! Burası ahiret, burada namaz yoktur." buyurdu. O zaman anladı öldüğünü. İşte böyle adamların sünnetlerine uymamızı istiyor mevla (Allah). "İyi adamlara uyun" buyuruyor mevla. (Kaynak: Mahmut Efendi'den duylan Hikmetli sözler, Sayfa 20 , Ahıska yayınları)

Cevap: Mahmut efendi sadece kendi tarikatını övmekle de kalmıyor, toplumun çoğunun mensup olduğu bir mezhebi de cennetlik ilan ediyor. "Bakın biz mezhepleri de savunuyoruz, hadisleri de savunuyoruz, hadis inkarcısı mezhepsiz sapıklardan değiliz" imajı çizmek için sufizm ve sünniliği harmanlıyorlar, ortaya karışık bir din çıkarıyorlar. Eskiden sünniler bu sufileri gördüğü yerde çarmıha geriyordu, sapık deyip asıyorlardı. Hallac mansur isimli tasavvufçuyu Abbasi dönemindeki sünniler öldürmüştü. Mahmut efendi gibi şeyhler de hem tasavvufu hem sünniliği aynı anda savunup birbirine düşman iki inancı birleştiriyor.

Sünnilik; Kuran + sünnet / hadisler + icma / ulema görüşü + kıyas diyerek dinde 4 kaynak savunur, ravileri ve hoca efendileri Allahın dinine ortak eder, onlara haram koyma yetkisi bile verirler. Tasavvuf olan Sufizm ise evliya + menkıbe + zuhurat rüyaları diyerek Kuran ve sünnet kabul etmez. Hatta sufiler "müslümanlar şeriat ehli cahillerdir, biz sufiler hakikat ehli evliyalarız" diyerek kendilerini yüceltirler. Dolayısıyla sünnilik ve sufizmi harmanlayarak topluma karma bir inanç getiren ve müritlerini hurafelere mahkum eden mahmut efendi sevenlerine büyük bir kötülük etmektedir. (Bak: Sufizm ve islam farkı)

Mahmut efendinin Ebu Hanifenin öldükten sonra neler yaşadığını anlatması da diğer anlattıkları gibi hayal ürünüdür. Onun öldükten sonra neler yaşadığını nereden biliyor? Zuhurat dedikleri vahiy alma yöntemini kullanarak mı öğrendi? Ebu hanifenin cennetlik olması mümkün olabilir lakin onun adına kurulmuş olan hanefilik mezhebinin cennete gitmesi için önce Kuran müslümanı olması ve Kurana zıt hükümleri terk etmesi gerekiyor. Mesela "recm ayetini keçi yedi kuran eksildi ama hüküm olarak devam ediyor" diyerek resmen ayet uyduranlar nasıl cennetlik olabilirler? Bunu söylemeyen tek sünni mezhep yok, demek ki mezhepleri hak ilan edenler sadece iftiraları kabul edenleri hak ilan etmişler. (Bak: Hazreti keçi ayeti yedi) Şimdi Ebu hanifeyle ilgili uydurduğu diğer hikayeye bakalım.

İddia: İmamı azam (Ebu Hanife) efendimiz çok haccetmişti. Bir defasında Beytullah'ın (Kabe'nin) içine girdi ve iki rekat namaz kıldı. Birinci rekatta Kuranın ilk yarısını, ikinci rekatta diğer yarısını okuyarak Kuran'ı hatmetti. Namazdan sonra ellerini açarak "Ya Rabbi! Bu numan kulun sana hakkıyla ibadet edemedi ama seni hakkıyla bildi. Seni hakkıyla bilişin hürmetine sana hakkıyla ibadet edemeyişini bağışla" diyerek dua etti. Sonra hafiften bir nida (ses) geldi. "Numan kulumuz bizi hakkıyla bildi hem de hakkıyla ibadet etti. Onu ve kıyamete kadar onun mezhebinde çalışanları da affettim." (Kaynak: Mahmut Ustaosmanoğlu: Sohbetler, Cilt 6, Sayfa 124, Ahıska yayınları)

Cevap: Ebu hanife kabenin içinde namaz kılıyor ve dua ediyor, Allah da sesli olarak cevap veriyor. Musa ile ağaçtan konuşan yüce Allah, Ebu hanife ile aracısız konuşuyor. İnandık mı? Hayır çünkü bu şeyhlern hayal dünyası çok geniş. Ünlü bir karakteri alıp istedikleri hikayenin kahramanı yapabilirler. Buna sormak gerek, sen nereden biliyorsun Ebu hanifeye Allahın cevap verdiğini? Nereden çıkardın Allahın "senin mezhebinden olan herkesi affettim" dediğini. Resmen mezhep kutsamak için uydurulmuş bir hikaye. Hikayede Allahı da konuşturmuş, Ebu hanifeyi de konuşturmuş ama hepsi hayal ürünü. Hatta şizofreniye kadar giden bir hezeyan. Bu kadar şey uydurup gerçek zanneden bir adama evliya gözüyle bakmak "onların gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama duymazlar" ayetine muhatap olmaktır.

6) Ölülere yalvarmayı tavsiye ediyor!

İddia: "İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabir ehlinden yardım isteyiniz." (Mahmut Ustaosmanoğlu, Ruhu’l-Furkan Tefsiri, İstanbul 1992, c. II, 82.)
"Ebubekir'e varıncaya kadar bütün silsileden yardım istemeyi âdet edin. Resulullah'a vararak ondan da yardım iste. Şeyhini şefaatçi aracı kıl, seni sevinçle doldursun." (Ruhul furkani c:2, S:86)

Cevap: Tasavvuf dininin ibadetlerinden birisi de ölülere yalvarmaktır. Kuranda onlarca ayette yasaklanmış ve şirk olduğu haber verilmiş olmasına rağmen "dara düşünce kabir ehlinden yardım isteyin" diyerek mekkeli müşriklerin ameline davet ederler. islam dini insanları kula kulluk etmekten kurtarmışken tasavuf dini tekrar kula kulluğu getirmiştir. Ölüye yalvarmak kula kulluğun zirvesidir. Bu kişi ister sahabe olsun, ister evliya olsun, isterse peygamber olsun, eskiden yaşayıp ölmüş kişilere dua / yakarış yapamazsınız. Aksi halde ona ibadet etmiş olursunuz.

Kabir ehlinden medet ummak şirktir! "Allahın aşağısında konumlandırıp çağırdıkları kimseler hiçbirşey yaratamazlar, kendileri yaratılmışlardır. Ölüdürler, diri değiller. Ne zaman dirileceklerinin de şuurunda değiller." (16/Nahl Suresi 20-21)

"Allahtan başkasına yalvarandan daha sapık kimdir? Ona kıyamet gününe kadar kimse icabet etmez. Onlar bunların duasından habersizdir." (46/Ahkaf 5)

"Onları çağırsanız sizin duanızı işitmezler, şayet işitseler bile cevap veremezler. Kıyamet günü sizin şirkinizi de inkar edecekler. (Bu bilgiyi) Herşeyden haberdar olan gibi sana haber veremezler." (35/Fatır 14)

"Şüphesiz Allahın aşağısına konumlandırıp yalvardığınız kimseler sizin gibi kullardır. Eğer doğru sözlüyseniz onları çağırın da (işitebiliyorlarsa) icabet etsinler size" (7/Araf 194)

Bu ayetler cansız nesnelerden, heykellerden bahsetmez, kanlı canlı adamlardan bahseder. Mekkeli müşrikelr eskiden yaşamış salih kulların heykelini yapmış ve onları aracı edinmilerdir. Ayette taşların değil insanların kast edildiği "Men: kişi, Ellezine: kimseler" kelimelerinden anlaşılabilir. Yani öğrendikten sonra şok olacağımız bir bilgi, mekkeli müşriklerin taşı Allah zanneden ahmaklar olmadığıdır. Mekkeli müşrikler taşın temsil ettiği evliyaya taparlar, ondan medet umarlar, ondan şefaat isterler, ona kurban keserlerdir. İşte mekkeli müşrikleri müşrik yapan şey ruhçu olmaları ve ölüleri aracı edinmeleriydi.

Günümüzde bu davranışı tasavvufçularda görmekteyiz. Ölülere yalvarmanın şirk olduğunu anlatan ayet gördüklerinde "ama onlar şehittir, şehitler ölü değildir, ölü değilse bizi işitirler, yetiş ya filanca" diyerek mekkeli müşriklerin inancını savunmaya devam ederler. Bu kişilere hangi ayeti göstersek bir türlü kabul edemezler çünkü evvela Kuran okumamışlardır, bilinç altını tasavvuf hurafeleri kaplamıştır. (Bak: Tevessül nedir)

7) Beni düşünün!

İddia: "Şeyhin şeklini hayal etmek, düşünmek, Hakkın zikrinden daha faziletlidir." (Mahmut Ustaosmanoğlu, İrşadül Müridin, 3. Baskı, s.124)

Cevap: Şeyhi düşünmenin allahı zikretmekten daha üstün olduğunu söylemek, kula kulluk ettiğini itiraf etmektir. Bu zihniyet Allahı şeyhine ortak saymakta, şeyhi Allahtan üstün tutmaktadır. Hatta bazı kitaplarda "şeyh mi üstün Allah mı üstün" diye sorulunca "ikisi arasında fark yok ki" diyen müritler anlatılır. (Bak: Mevlana gerçekleri)

Tasavvufçulara özel bir ibadet olan rabıta yani şeyhi kafasının üzerinde oturuyorken düşünmek öyle bir hal almıştır ki bir adamı balkona çıkarıp izleyerek sevap kazanmaya çalıştığını zannedecek boyuta gelmiştir. Ölümlü bir adamı izlemek ile 150 yıl ibadet sevabını kıyaslayacak kadar ileri gitmişlerdir. Böyle bir dine inanan cahil insanlar ise trene bakar gibi şeyhe bakarak sevap kazandıklarını zannetmişlerdir. Halbuki biraz akıl etseler "ne yani, 150 yıl namaz kılan adam ile bu şeyhe 10 dakika bakan adamın sevabı aynı mı" diye sorsalar ne şeyh kalır ne tasavvuf. Aklı kullanmaktan ötürü tevhid ehli mümin olmaya layık olurlar. Aksi halde "Allah aklını kullanmayanı pislik içinde bırakır" (10/100)



8) Bana itaat edin!

İddia: Bir mürid mürşidi için "niye emrediyor, niçin yasaklıyor" derse mürid olamaz. Çünkü inat ediyor, inatla bu iş olmaz. (Kaynak: Mahmud ustaosmanoğlu, İrşadü’l Müridin sayfa 171 Yasin yayınları)

İddia: Peygambere baş kaldıran Allaha baş kaldırıyor demektir. Peygamber varisleri olan hocalara baş kaldıran Allah'a baş kaldırıyor demektir. Ey başını ey başını yoksa kabirde eyeceksin. (Lalegül youtube kanalı, 2:45 dk - https://youtu.be/_0cR0Rfc7UM?t=2m45s)

Cevap: Ne dersem yapacaksın, sorgularsan atılırsın, benim askerim olacaksın diyerek mürit toplayan bu cemaatlerin 15 temmuz 2016 yılında neler yapabileceğini görmüştük. Hangi cemaat olursa olsun, hiç kimseye mutlak teslimiyet gösterilmemelidir çünkü karşımızdaki bir peygamber değildir. Peygamber bile olsa yine marufta itaat edilir. İlim sahipleri insanları kendine değil Allaha bağlarlar. İnsanları kendine bağlayanların amacı ise dinstar olmaktır.

9) Bana bağlanın!

İddia: Eğer sen, bir şeyhe bağlanmadan bin sene kendi başına Allah’a kavuşmak için inleyip dursan, böylece O Mevla Tealayı bulman mümkün değildir. Sen o padişahlar padişahı olan Mevla Tealayı, onun aynası mesabesinde olan kamil insandan gözet. O kamil insanın gönlüne girerek, Mevlaya varan yolu bul. Hemen onlara gönül bağlayıp Hakka gidelim. (Kaynak: Ruhu’l-furkan, c,II, s.81.)

İddia: Yedinci kat semadan yerin altına düşmek, kalp erbabının mürşitlerin kalplerinden düşmekten hayırlıdır. Ve bu şöyle izah edilir: Çünkü ehlullahın nazarından düşmek, Hakk’ın nazarından düşmeye sebep olduğundan batın ashabının kalbinden düşmek, helak olmanın başıdır. (Kaynak: Mahmud ustaosmanoğlu, İrşadü’l Müridin sayfa 173Yasin yayınları)

Cevap: Allaha kavuşmak için ona teslim olmak, ona dua etmek yeterlidir. İbrahim peygamber "alemlerin rabbine teslim oldum" (2/Bakara 131) diyerek Allah dostu olmuştur. Müslümanlar da peygamberleri örnek alarak Allah'ı bulabilir. Bütün peygamberler Allaha bağlanmayı öğretmiştir. Bu şeyhler ise "önce bana bağlan, benim gönlüme gir, beni razı et, kulluğu bana yap" diyerek müslümanları Allah'tan uzak tutarlar. Hatta "sen kim Allaha yaklaşmak kim, önce bana yaklaş ki ben seni Allaha yaklaştırayım" diyerek yine mekkeli müşriklerin inancını savunurlar.

"Bilki halis din Allahındır. Ondan başka evliya edinenler "bunlara tapma sebebimiz bizi Allaha daha yakın mertebeye ulaştırsın diye" diyor..." (39/Zumer 3) ayetinde aracılığın şirk olduğu açıklanır. "Allahtan başka evliya edinenler" cümlesine dikkat. Evliya kelimesi Allah için kullanılıyor, Allahı evliya edinmemiz isteniyor. Başka evliya edinenler ise aracı edinip şirke düşüyor. Tek ayetle aracılığa davet eden şeyhlerin şirke davet ettiği ortaya çıkıyor. Şeytan her milleti aynı oyunla şirke düşürüyor. Her toplum aracılık şirkiyle imtihan ediliyor. Örneğin "Yol, gerçek ve yaşam benim. Benim aracılığım olmadan babaya (Allah'a) kimse gelemez." (İncil: Yuhanna 14:6) hadisini uyduranlar da hristiyanları şirke düşürmüşler. Mahmut efendinin "ben olmadan Allahı bulamazsınız sözüyle Yuhanna incilindeki cümle ne kadar benziyor değil mi?

10) Köpeğim olun!

İddia: Biz, ashabı kehf'in köpeklerine benzeyelim. Başka köpeklere benzemeyelim. Ashabı kehf'in köpeği Allah dostlarının yanından ayrılmadı biz de ayrılmayalım. (Mahmut Ustaosmanoğlu: Hikmetli sözler 378.sayfa)

Cevap: Ashabı kehf gençleri gibi takvalı olun demek yerine onların köpeği gibi olun diyen şeyh, insanların bilinç altına "benim kapımda köpek olun" mesajı vermektedir. Bu kıssayı okuyupta köpek olmayı düşünen müritler daha sonrasında "ben şeyhimin köpeğiyim sen kimin köpeğisin, ben şeyhin ayak tozuyum, tırnak kiriyim, g*tünün kılıyım" diyerek kendi benliklerini aşağılarlar. Tüm bu sözler "müşrikler pisliktir" (9/Tevbe 28) ayetini daha iyi anlamamızı sağlar. Müşrikler duş almayarak pislik olmazlar, bir insanın necaseti olmayı kendilerine reva gördükleri için pislik olurlar.

Normal müslümanlar ise Ashabı kehf kıssasını okuyunca "maşallah ne güzel bir teslimiyet göstermişler, biz de onlar gibi takvalı olmalıyız" derler. İşte aradaki büyük fark! Tasavvufçular ashabı kehf kıssasını okuyunca köpeğe özeniyor, müslümanlar ise o gençlerin dindarlığına özeniyor.

11) Kadınlar insan değildir!

İddia: Bana emir verildi, kızını üniversiteye göndereni tarikattan at. Üniversite akrep yuvasıdır. Ben bunu diyorum, siz isterseniz can verin oraya. Haberiniz olsun, islam ile harp ediyorlar. İslama kurşun sıkıyorlar. İslama top atıyorlar. (Hikmetli sözler sayfa 104) Bu mahmud iki şeye fetva vermiştir: Eve televizyon girdiği vakit iman camdan çıkar. Bu sistemin okullarında kız talebe okutanların imanı tehlikeye girer. Hikmetli sözler sayfa 106)

Cevap: Üniversite okumayı ve kızını doktor yapmayı yasaklayan bu zihniyet yönetici olduğu zaman toplumda derin bir yozlaşma başlamakta ve binlerceyıl geriye gidilmektedir. Kadın görünce tahrik olan ve tecavüz etme isteğini bastıramayan bu zihniyet çareyi kadınları eve hapsetmekte ve çarşafa kapatmakta bulmuşlardır. Hatta "kadının aklı ve dini yarımdır" gibi söylemler ile eve hapsettikleri kadınların insanlık onurunu da yok ederler. Bu hurafelere inanan kadınlar "bizde akıl yok, biz çocuk doğurup büyütmek için yaratıldık, çalışıp para kazanmak ne haddimize" diyecek hale düşmüşlerdir. Dolayısıyla tarikatların en büyük zararlarından birisi de insan onuruna ve özgürlüğüne darbe yapmalarıdır.

İddia: -Ben kadınların dükkan açmasını asla helal görmüyorum. -Kadından memur olmaz, kadınlar mektebe gitmez. Duymadık demeyin. -Kadın sokakta gezecek bir şey değildir, erkeğe gözükecek bir şey değildir. -Bu düzen içinde kızınızı doktor yapmak Allah'a savaş açmak demektir. -Kız çocuğu orta mektepte ve lisede işi yoktur. -Bir hanım yalnız başına taksiye binip bir yere gidemez. -Alışveriş, hemşirelik, subaylık karı işi değildir. -Kadın en dayanılmayacak şeydir, onu görmeyeceksin. -Bu karıları kendi başına bırakırsan, uçurumdan aşağı her gün uçarlar. (Hikmetli Sözler, Sayfa 257-260)

Cevap: İşi kadınların çalışmasını haram edecek boyuta getiren mahmut efendi, çalışan kadınları potansiye lzani olarak görmekte, iş yerinde erkeklerle zina yaptığını ima etmektedir. Oysa namusuyla çalışan ve ev ekonomisine katkı sağlayarak kocasına destek olan nice kadınalr vardır ki onlara da şehvetine düşkün azgınlar yakıştırması yapmaktadır.

İslam tarihine baktığımızda ise peygamberin Hatice isimli hanımın ticaret yaptığı görülmektedir. Deve kervanlarıyla ithalat ve ihracat yapmış, malını mülkünü islamın yayılması için harcamıştır. Kuranda da Nisa 32.ayette kadınların da para kazandığına dikkat çekilmiştir.

"Allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri iç çekerek arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah’ın lütfundan isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir." (Nisa 32)


Mahmut efendi için ne islam tarihi ne ayetler umurunda olmadığı için kadınları ve erkekleri okuyup meslek sahibi olmaktan men etmekte ve kendisine mürit olmaya davet etmektedir. "Sana kim dedi profesör ol diye. Bir adama profesör denilmesi ona bela olarak yeter." [Hikmetli Sözler, sayfa 107] diyerek okumuş adam olmayı kötülemesi kendisine mürit edinemediği içindir.

12) Cehennemden çıkarıyor!

İddia: Bir rivayete şöyle gelir: ’’ Bir insan ölse, arkasında 70 bin kelime-i tevhid okunulup ruhuna bağışlanılsa, cehennemde bile olsa tevhidin hürmetine çıkarılır. ’’Meşayıhtan bir zat bunu duyunca, acaba sağlam kaynaklı mı dır diye tereddüt etti. 70 bin kere kelime-i tevhid dedi, kimsenin ruhuna bağışlamadı. Bir gün davetli olarak gitmiş olduğu yemek ziyafetinde idi. Davetliler arasında bir çocuk da vardı. Herkes yemeğe başladı çocuk daha yiyecekti ki aniden kaşığını bıraktı ağlamaya başladı. O zat sordu ? ’’ Oğlum ne oldu ? ‘’ Çocuk : ’’ Efendim kısa bir süre önce annem vefat etmişti bir an onun yeri gösterildi bana, cehennemde idi alevler içersinde yanıyordu. Buna üzüldüm ’’ dedi. Bunun üzerine şeyh efendi bundan evel okuduğu yetmiş bin kelime-i tevhidi çocuğun annesinin ruhuna hediye etti. Bir süre sonra çocuk sevinçle tebessüm etmeye başladı. Şeyh efendi yine sordu ’’ Oğlum şimdi ne oldu ? Çocuk Efendim meleklerin annemi cehennemden çıkarıp cennete koyduklarını müşahede ettim. Dedi. Böylece şeyh efendinin de rivayetinin sıhatli olup olmadığı hakkındaki tereddüdü zail oldu.(Kaynak: Mahmud usta osmanoğlu, İrşadü’l Müridin sayfa 97-98 Yasin yayınları)

Cevap: Kıyamet koptu mu, hesap görüldü mü, amel defterimiz verildi mi, sevk yapıldı mı? Daha kıyamet kopmadan bu kadın nasıl cehenneme gitmiş de tespihat sevabı yollayınca cehennemden çıkıyor? Üstelik Allahın cehenneme attığını sen nasıl çıkarıyorsun. Bu kadar basit mi bu işler. (Bak: Cehennemden çıkış)

13) Sakal kesmek büyük günah!

İddia: "Zina ve livatadan daha kötü bu sakal traşı yahu." [Mahmut Efendiden duyulan hikmetli sözler]

Cevap: Hurafecilik Kurandaki büyük günahları gösterip ondan daha büyüğü sakal kesmek diyecek kadar ileri gidebilir, hiçbir dini hükmü olmayan sakalı en kutsal şey yapabilir. İslamda sakal uzatmak kişinin tercihine bırakılmış serbest konulardan birisidir. Hacda bile sakal kesmek değil saç kesmek emredilmiştir. Sakalın zinadan bile büyük günah olması için mutlaka bir ayette "sakal uzatın, sakal kesenler şeytana uyarlar" diyerek emredilmesi gerekirdi. Böyle bir ayet olmaması islamda sakal uzatmanın ve sakal kesmenin kişinin tercihine bırakıldığı anlamına gelir.

Bu hurafeciler kendi uydurdukları haramları desteklemek için menkıbe uydurmaktan da çekinmezler. Örneğin Cübbeli ahmetin dile getirdiği bir menkıbede tuvalet taşı ve Allah sohbet ediyor, (https://youtu.be/BUJYGrbA7Cs?t=110) bu sohbetin sonunda Allah "seni sakal uzatmadan ölen adama mezar taşı yapsam daha mı iyiydi, haline şükret" diyerek sakalsızlığın nasıl büyük günah olduğunu vurguluyor. Tabi ki diğerleri gibi bu da hayal ürünü, yani Allah ile tuvalet taşının böyle bir konuşması yok, sakalı farz ilan etmek için lafontaine masalları gibi masal yazıp din diye anlatıyorlar. Evet bu kadar büyük şarlatanlar, bu kadar Allahtan korkmazlar.

14) Kırk bin sünnete uyarım!

İddia: Müritlerime Mahmutçular diyorlarmış. Ben yeni bir din mi uydurdum? Resulullah'ın 40 bin sünnetini ihya ediyorum. Eğer sadece 3 sünneti terk edersem arkamda namaz kılmayın.

Cevap: Kendini övmenin diğer yöntemi de "ben 40 bin sünnete uyuyorum, bir hatam olursa beni terk edin" diyerek duygusal mesajlar vermektir. Bunun amacı da tabiki kendini yüceltmek ve hatasız göstermektir. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi mahmut efendinin itikadı öylesine bozulmuş ki yapboz yapıp birleştirmek aylar sürer. Araştırınca en az 10 yanlış bulduk ama mürtler islamı bilmedikleri için hiç yanlış bulamıyor ve bu duygusal savunmayı getirip önümüze koyabiliyor. "Bizim tarikatımıza geleceksen önce aklını ayakkabılığa bırak, öyle içeri gir" diyen bu adamlara mürit olanlar nasıl hata bulabilir ki? Hata bulmak için önce "ben onun tırnak kiri bile olamam" zihniyetinden kurtulup "bu adam ayetlere uygun konuşuyor mu" diye bakmak gerekir.

Sonuç: Mahmut efendi ve onun palavralarla dolu dini görüp görebileceğiniz en fantastik ve en Kurana zıt dinlerden birisi. Yukarıdaki örneklerden görüldüğü gibi bu adamın tek düzgün cümlesi yok. Bırakın Allah dostu olmayı normal müslüman olabilmesi için bile önce tövbe etmesi ve kendini aciz bir kul olarak görmesi gerekiyor. Sonra kendisini görünce çığlık atan müritlerine "beni popstarlar gibi dinstar yapmayın, bende yemek yeyip tuvalete giden aciz bir kulum, islam dinini öğrenmek için Kuran meali okuyun, benim tefsirimi okursanız mekkeli müşrikler gibi tasavvufçu olursunuz" demesi gerekiyor. Böyle demesi de pek mümkün değil, Allah ıslah etsin demek bile Hz. İbrahimin babası için dua etmesi gibi boşunadır. Çünkü tasavvufçular beyinlerini menkıbelerle doldurmuşlar, ayetlere yer bırakmamışlardır. Sonunda ise "bana ayet okuma" diyecek hale gelmişlerdir. Bizleri ilk önce Kuran ile tanıştıran ve bilinç altımızı ayetlerle süsleyen Allaha şükürler olsun.



18 yorum:

  1. Sizin gibi sapık şialar ancak böyle yorumlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mezheplerin islam tahrifatı: https://goo.gl/8PVHhb

      Sil
    2. Tarikatlar Sapıklıkta ŞİA'lara pek Bir şey bırakmamışlar. Şia'larda Mecusilikten Yahudilikten Hristiyanlıktan Hatta Yunanlıların Mitolojik Dininden ne varsa almışlar.

      Sil
    3. Bu zatlardan ödünüz kopuyo ondan böyle yapıyorsunuz bu zatlar ve onlara tabi olanlar olduğu müddetçe İslam'ı yıkamıyacaksınız ondan böyle yapıyorsunuz devam edin Allah dostlarını dostlarının dostlarını korur sizin derdiniz başka

      Sil
    4. Allah razı olsun.gayet güzel bir yazı olmuş.allah insani hür yaratmıştır.uyanik olalım aklımızı kiraya vermeyelim

      Sil
    5. Niye ödleri kopsun sadece diyorlar ki kuranla bu adamın dediklerini bir karşılaştırın Allah aklını kullan kullanmazsan pislik içinde kalırsınız diyor

      Sil
  2. Kendimi biran sözcü gazetesini okuyor zannettim.Sizi tebrik ederim.Onların izinden gittiğiniz için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tarikatın hurafelerini görmek için solcu olmaya gerek yok. Kuran müslümanı olmak yeterli.

      Sil
  3. Mahmut hoca ilah değildir putlaştırmayın hata ve yanlışlarınıda kabullenin ve günahda ısrar etmeyin.

    YanıtlaSil
  4. Mahmut efendi ye isnaden yazdığınız bütün sözler..
    Ya halidiye kitabından alınmış.. Yada imamı Rabbani hazretleri nin MEKTUBAT adlı eserinden alınarak söylenmiş sözlerdir..
    Ancak bu kitaplar yerine yunan felsefesi okursanız.. Söylenen sözleri anlamaz çarpıtırsınız...
    Kadınlar için söylediği sözler.. Bu gün gösyrriyorki.. Çok haklı imiş..
    Ortalık zinadan ve türevlerinden geçilmiyor...
    Allah dostu denilmesi şeriatten bir adım ayrılmadığı içindir..
    Şuda bir gerçektir ki..
    Bu gün Mahmut efendi ye intisap etmiş kişilerden topluma hatta ailesine zarar veren yoktur..
    Fakat sünnetsiz İslam yaşayan veya İslamı başı boş yaşayanlardan her türlü rezillik diz boyu..
    Mahmut efendi yi tanısa idiniz ona iftira atarak yazı yazmazdınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyaslamanız çok yersiz.
      1- Tasavvuf kitabı okumayan herkes yunan felsefesi okumaz. Kuran müslümanlığını araştırın.
      2- O adamın Allah dostu olduğundan Allahın haberi var mı? Birilerini evliya ilan etmek tasavvufçuların zannı ki tasavvuf ve islam çok farklı yollardır. (tasavvuf ve islam farkı: http://bit.ly/3145w8n)
      Örneğin şimdi Fetö dediğiniz adam 2015 yılına kadar Allah dostu ilan edilmişti ve darbe girişiminden önce ölseydi ona türbe yapar ve rahmetle anardınız. Bu örnekle durumu anlamanızı umuyorum.
      3- Sünnete uymakla mürit olmanın alakası yoktur. Mürit olmak başkadır sünnete göre yaşamak başka. Bir şeyhe bağlanmayan da pek ala sünnete uygun yaşayabilir. Şeyhe bağlanan ise uçup kaçan şeyh hikayeleriyle, hurafelerle kafayı bozacağı için Kurandaki peygamber sünnetini öğrenemez bile.
      4- "İslamı başı boş yaşayanlarda (mürit olmayanlarda) rezillik diz boyu" diyerek de genelleme yapıyor ve sizden olmayanları rezillikle suçluyorsunuz. Nice müslüman var ki günahlardan kaçınıyor ibadetini aksatmıyor. Genelleme yaptığınız için kıyaslamanız yanlış.
      5- İftira atarak yazı yazmıyoruz zaten, kaynaklar ve kitaptan sayfa görüntüleri mevcut.
      Size tavsiyem sufilere değil Allah'a bağlanın. "Direk Allaha bağlanan şeytana bağlanır" diyen şarlatanlardan uzak durun.

      Sil
    2. Sayfa sahibi Kardeşim Allah razı olsun.Çok güzel aydınlatıcı bilgiler derliyorsunuz.
      Yunus Emre ile ilgili durum nasıldır konu hakkında bilgi belge var mıdır ?

      Sil
    3. Teşekkürler. Yunus emreyle ilgili yazımız yok lakin Sufizm ve islam farkı yazımızda onun zihniyeti açıklanıyor.

      Sil
  5. mahmut efendinin camilerinde ezan hoparlörden okunuyor ve müezzin minareye çıkmıyor. yani ezanı yüksekte okuma sünneti terkediliyor. sözde 40 bin sünnete uyuyorum diyen kibir abidesi cahil mahmut bu sünneti duymamış mı hiç.

    YanıtlaSil
  6. Allah'a değil insanlara tapanlar kendini belli etmiş bu tür insanlara inanmak yerine kuranda geçen kurallara uysalar bu tür şarlatanlar bu kadar nüfuz elde edemez

    YanıtlaSil
  7. Bu Tarikat a Allah cc Lanet etsin 30 senelik yuvamı yıktı. Eşimin illada Çarşaf giymesi ve eşimin bana yalan söylemesi sonunda bir sürü sorun problem. Allah bu insanların ocağını söndürsün.

    YanıtlaSil
  8. Hadi be ordan iftiracı cahil cehalet topluluğu

    YanıtlaSil
  9. Aslinda Naksibandi kim? Onun hakkinda da bilgi verirseniz iyi olurdu?

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?