Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Sünnilerin Kuran'a İftirası: Recm ayetini keçi yedi

keçi hadisi
Recm meselesi! Kimin şeytana uyduğunu kimin resule uyduğunu gösteren mükemmel örnek. Sözde müslümanların "hadiste var, tevratta var" diyerek savunduğu, müminlerin ise "Birşeyin islamda var olması için Kuranda geçmesi gerekir" dediği bir mevzu. Hadis/sünnet/mezhep öğretilerine vahiy muamelesi yapıp, gerçek vahiy olan ayetlere itibar etmeyenlerin "eskiden Kuranda vardı ama keçi yedi, hükmü devam ediyor" diyerek savunduğu bir feceat. Bu yazımızda islamda recm olmadığını, recm savunucularının nasıl iftiralara sarıldığını ispat ediyoruz.

Öncelikle bilmemiz gereken şey, Resule uymanın ayetlere uymak olduğudur. "Resul ne verdiyse alın, Allah ve resulune itaat edin" diyen bütün ayetler Kuranı kabul ettirmeye çalışır. Zira ayetlerin indiği dönemde başka birşeyi kabul edin demesi, en az 160 yıl - 200 yıl sonra farklı kişilerin yazdığı söylenti kitaplarına davet etmesi beklenezdi. Resule uymanın Kurana uymak olduğunu açıklayan ayetler de vardır. Kuran kendini açıklayan, Allah tarafından açıklanmış (11/1) bir kitap olduğu için resule uymak nedir sorusunun cevabını yine Kuranda buluruz. (Bak: Resul ne verdiyse alın ayeti)

İkinci olarak bilmemiz gereken şey ise, müslüman ve mümin farkıdır. Müslüman: telim olan, islama giren demektir. Mümin ise ayetleri içine sindiren ve şüphe duymadan iman eden demektir. Hal böyle olunca islam dünyası da iki guruba ayrılmıştır. Müslümanlar sırf ailesi müslüman olduğu için kendini müslüman olarak tanımlamakta, kulaktan dolma bilgilerle dindar olmaya çalışmaktadır. Müminler ise Kuranı anladığı dilde okuyup içine sindirmekte ve delile dayalı iman etmektedir.

İşte bu yazımızda Kuranı içine sindirememiş müslümanlık aşamasında kalmış olanların düştüğü hurafe çukurunu gösteriyoruz ve aklı olanları o bataklıktan çıkartmaya çalışıyoruz. Zira "Allah aklını kullanmayanları pislik içinde bırakır" (10/100) Aklı kullanmak ise biraz çaba gerektirir, sakin kafayla uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Düşünmeyenler ise koyun gibi güdülmeye mahkum olurlar ve hurafelere mahkum olurlar. (Bak: Müslüman ve mümin farkı)

Şimdi keçinin yediği ayet safsatasının geçtiği kaynakları görelim ve onlara akıl, mantık, ayet çerçevesinde cevap verelim. Lakin önce Kurana göre zina cezası neymiş öğrenelim.

Bölüm 1- Kurana göre zina cezası nedir?

Şimdi Allahın dinindeki zina cezasını; son şeriatı açıklayan, insanlığın ışık kaynağı olan, kıyamete kadar rehberimiz olacak Kurandan öğrenelim. İslamda zina cezası nedir diye Kurana sorduğumuzda Nur suresi 2.ayeti görürüz. Ayetin metnini kelime kelime inceleyeceğiz.

EZ ZANİYETU: Zina etmiş kadın. VE EZ ZANİ: ve zina etmiş erkek. FE: artık, böylece, öyleyse. İCLİDU: kamçı vurun. KULLE VAHİDİN: her birine. MİN HUMA: ikisinden. MİATE: yüz. CELDETİN: celde, kamçı. VE LA TE'HUZ KUM: sizi tutmasın, almasın. Bİ HİMA: o ikisine. RA'FETUN: acıma duygusu, şefkat. Fİ DİNİ ALLAHİ: Allah'ın dininde. İN KUNTUM: Eğer iseniz, olduysanız. TU'MİNUNE: iman ediyorsunuz. Bİ ALLAHİ: Allaha. VEL YEVMİL AHİRİ: ve ahiret gününe. VEL YEŞHED: ve şahid olsun. AZABE HUMA: ikisinin azabı. DAİFETUN: taife, grup. MİN EL MU'MİNİNE: müminlerden, iman edenlerden.

Zina etmiş kadın ve zina etmiş erkek! ikisinden her birine artık 100 celde/kamçı vurun. Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dininde onlara karşı sizi acıma duygusu tutmasın. İkisinin azabına mü’minlerden bir taife şahit olsun. [24/Nur Suresi 2]


İslamda zina cezasını açıklayan ayette dikkat çekilen 3 önemli nokta var.

1- Zina etmiş kadın ve erkek ifadesi; evli, bekar, dul, yaşlı, genç ayrımı yapmadan evlilik dışı cinsel ilişkiye giren kim olursa olsun, medeni durumu ne olursa olsun 100 celde vurulmasını emrediyor. Eğer burada bekarlardan bahsediyor olsaydı ayet metninde "Zina etmiş bekar erkek ve zina etmiş bekar kadın" ifadesi geçmesi gerekirdi. Allah medeni durum ayrımı yapmıyor ise anlaşılması gereken şey, evlenmeden cinsel ilişkiye girme cezası 100 celdedir.

2- Allahın dinini uygularken acımamak ifadesi, bunun islamdaki zina cezası olduğunu vurgular. Eğer Allahın dininde recm olsaydı "100 celde vurun, Allahın dinini uygularken acımayın" cümlesi yerine "recm edin, Allahın dinini uygularken acımayın" demesi gerekirdi. 100 celdenin Allahın dini yani islamdaki ceza olduğu özellikle vurgulanmıştır ki eski gelenekler islam zannedilmesin.

3- İkisinin azabına şahit olun ifadesi, zanileri toplum huzurunda kırbaçlamaktır. İnsanların huzurunda kırbaçlanmak hem gurur kırıcıdır hem de ibret vericidir. Bu manzarayı izleyenler zinanın nasıl kötü birşey olduğunu anlar ve bu hale düşmemek için zinadan uzak dururlar. Biraz korku biraz acıyla geçici zevklerin dünyada rezil olmakla, ahirette ise ateşte yanmakla cezalandırıldığını unutmayıp kendilerine çeki düzen versinler.

sonuç olarak tek ayetten islamda recm olmadığı anlaşılmaktadır. Şimdi hurafecilerin "bu ayet bekara verilen cezadan bahsediyor, evli cezası taşlayarak öldürmektir" iddiasını çürüten ayeti de görelim. Zira her hurafelerine bir ayet cevap veriyor.

Nisa suresi 25.ayette evliyken zina edenlere verilecek cezadan bahsedilir. Eğer cariye evlenip zina ederse, hüre verilen cezanın yarısı verilir. Şimdi düşünelim, bu nasıl bir ceza ki hür kadına tam, köle kadına yarım uygulanıyor. Recmi düşünürsek yarım recm olmaz, beline kadar gömüp azıcık taşlayıp öldürmeden çıkararak mı yarı ceza uygulanır yoksa 100 celde yerine 50 celde vurarak mı uygulanır? Kuranı açıklayan Allah (11:1) olduğuna göre, bağlantılı ayetler birbirini açıkladığına göre yarım cezanın 50 celde olduğu ortaya çıkmaktadır.

"Ve sizden kimin özgür mümin kadınları nikahlamaya gücü yetmezse o takdirde elinizin altındaki genç mümin kadınlardan (nikahlasın). Allah sizin imanınızı iyi bilir, bir kısmınız bir kısmınızdansınız. Öyleyse nikâhlayın ailelerinin izniyle. Ve onlara ücretlerini (mehir parasını) maruf'a uygun olarak verin. İffetli olmaları, zina etmemeleri, metres edinmemeleri şartıyla. Böylece evlendiği zaman bir ahlaksızlıkla gelirse o takdirde onlara özgür kadınlara verilen azabın (100 celdenin) yarısını verin. İşte bu (cariye ile evlenme izni) içinizden sıkıntıya düşmekten korkanlar içindir. Ve sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Ve Allah gafurdur rahim'dir." [4/Nisa Suresi 25]


Nisa 25.ayette dikkat çeken diğer ifade ise "fakirseniz cariyelerle evlenebilirsiniz" cümlesidir. Sünnilikte cariyelere tecavüz etmek serbest olduğu için bu ifadeler şok etkisi yaratacaktır. Cariyeler kız isteme merasimiyle koruyucu ailesinden isteniyor ve allı duvaklı gelin oluyorlar. Daha sonra zina ederlerse 100 celde yerine 50 celde vuruluyor. Sünnilerin cariye algısını ve zina cezası algısını yerle bir eden ayet.

Binanın temeline dinamit koyup patlatmak gibi, sünniliğin temeline dinamit koyup patlatıyor Nisa 25. Öyle bir patlatıyor ki hem cariyelerin sex kölesi olmadığını ve cinsellik için evlenmek gerektiğini açıklıyor hem de zina edince yarım ceza verilir diyerek evlilere de kırbaç olduğunu açıklıyor. Hür kadın evlenip zina ederse 100 celde, köle kadın evlenip zina ederse 50 celde vuruluyor. Ayetler birbirini açıklıyor. Nur 2.ayetin bağlantılı ayeti Nisa 25.ayettir, bu ikisi birlikte okunursa kitap ve hikmet bütünlüğüne ulaşılır.

Bölüm 2- Uydurma hadislere göre zina cezası

Şimdi hurafecilerin bu ayetleri inkar etmek için kullandıkları uydurma hadislere bakacağız. Allahın emirlerini bırakıp başka hükümler arayan islam düşmanları; recm ayetini keçinin yediğini söylemişler yani Kuranın tahribata uğradığını iddia etmişler, eksilen ayetin Hz. Ömer tarafından Kurana eklenmediğini söylemişler, Kurana eklenmese bile hükmünün devam ettiği söylemişler. Kötü niyetli olduğu besbelli olan bu kişiler hadis uydurmak suretiyle sahabelere ve peygamberimize iftira etmişlerdir. İhtimaldir ki "yahudilikte recm olur da islamda nasıl olmaz" diyenler tarafından bu uydurma hadisler halk arasında yayılmıştır, hadis yazanlar da bu hurafeleri gerçek sanmışlardır.

Örnek 1- Hz. Aişe'ye iftira eden uydurma hadis!

Uydurma hadis: "Andolsun ki recm etme âyeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme (sebebi ile nikâhlamanın haramlığı) ayeti indi ve bu âyetler yatağımın altındaki bir yaprakta (yazılı) idi. Resûlullah vefat edip biz O'nun defin işlemleriyle meşgul olunca, beslediğimiz bir keçi odaya girip o yaprağı yedi." [İbn mace: 9/Nikâh, Bab: 36, No: 1944)


Cevap: Bir yalanı desteklemenin en güzel yöntemlerinden birisi yemin ederek başlamak, ikincisi ise "ileride şöyle diyenler çıkacak" demektir. Bu uydurma hadiste inandırıcı olması açısından önce yemin edildiği görülmektedir. Yemin ettiği şey de "önceden yetişkin adamları emzirince süt annesi olabiliyorduk" hezeyanıdır. Düşünebiliyor musunuz, nikah düşen birisi geliyor ve karınızı kızınızı emiyor, böylece süt analık hükmü gereğince birbirlerine haram oluyorlar. Çok afedersiniz ama adam zaten alacağını alıyor, kadının memesini emerken zinasını etmiş oluyor, zevkini almış oluyor. Resmen müslümanların aklıyla alay eden bir hadis. Devamı daha kötü tabi.

Aişe validemizin ağzından uydurulan hadisin devamında "önceden recm ayeti vardı ama keçi yedi" deniyor. Anormal başlayıp anormal devam eden bir uydfurma hadis. Bu iddiaya göre kutsal kitabımızdan hüküm eksilmiş yani tahribata uğramış. Haşa, bunca zaman okunan hatimler hep eksik kalmış. Eğer böyle bir olay yaşansaydı, vahiy katiplerinin yazdığı başka nüshalar yine eklenirdi. Tek nüsha Aişe'nin yatağının altındaki nüsha mıydı? Sahabelerin evlerinde deriye yazlmış ayetler yok muydu? Elbette vardı, birinde eksilse diğeri getirir tamamlar. Zaten hafızaları yürüyen Kuran, hepsinin ezberinde duruyor bütün Kuran. Hafızlardan birisi yanılsa diğeri tamamlardı, "şöyle bir ayet vardı onu da ekleyin" deyip uyarırdı.

Madem ki kimse bir sorun bulmadı ve bulunan ilk nüshalar günümüzdekiyle aynı, o halde recm hiçbir zaman ayet olarak inmedi. İndiyse bile peygamebrimiz hayattayken nesh edildi ve unutuldu. Eğer peygamberimiz öldükten sonra keçinin yemesiyle Kurandan ayet çıktıysa bu apaçık bir tahribattır, Kuranı bozmaktır. Yani ne keçi, ne deve, ne de başka bir canlı Kuranı nesh etme yetkisine sahip değildir. Gelin görün ki sünniler keçinin Kuranı nesh ettiğini sanıyor.

Örnek 2- Hz. Ömerin ağzıyla uydurulmuş hadis!

Şimdi gelelim "madem recm ayetini keçi yedi, öyleyse tekrar Kurana neden eklenmedi?" sorusuna. Bunu soracağımızı bildikleri için önlemini de almışlar, minareyi çalan kılıfını hazırlar misali Hz. Ömerin adını kullanarak hadis uydurmuşlar.

Uydurma hadis: "Eğer insanların "Ömer Allahın kitabında artırma yaptı" demeleri olmasaydı ben muhakkak recm ayetini kendi elimle mushafa yazardım." [Buhari: 94/Kitabul Ahkam, Bab 21, No:31]


Hz. Ömer gibi korkusuz birisinin "halktan korktum eklemedim" dediğini uyduran islam düşmanları, bununla da yetinmeyip "ileride Kuranda recm bulamıyoruz diyenler çıkacak" diyerek kendi yalanlarını desteklemişlerdir. Bir yalanı başka yalanlarla destekleyerek İslama recm eklemeye çalışmışlardır.

Uydurma hadis: Ömer bin hattab, Resulullahın minberi üzerine çıkıp şöyle dedi: "Şüphesiz Allah, Muhammedi hak peygamber olarak gönderdi ve ona kitabı indirdi. Ona indirilen bu kitapta recm ayeti de vardı. Biz bu ayeti okuduk, ezberleyip anladık. Resulullah recm etti, biz de ondan sonra recm ettik. Böyle olduğu halde uzun zaman sonra birinin: "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" demesi ve böylece Allah'ın indirdiği bir farzı terk etmek suretiyle dalalete düşmelerinden korkarım. Şüphesiz Allah'ın kitabında evli erkek ve kadın zina ederse, zinasına beyyine bulunan , gebeliği belli olan yahut itiraf etmesiyle zinası sabit görülen kimse üzerine recm haktır. [Müslim: 29/Kitabul Hudud, Bab: 4, No: 15; Buhari: 87/Kitabul Muharibin, Bab: 15, No: 24]


Hz. Ömerin adını kullanarak uydurulan diğer hadiste "recm önceden farzdı, sonra keçi yedi, bende eklemedim ama hükmü devam ediyor" denmiş ve müslümanların aklıyla dalga geçilmiştir. Madem farz, madem Kuranda var, o zaman ekleseydiniz kardeşim. Kurandan olan birşeyi neden Kurana eklemediniz de "ileride şöyle diyenler çıkacak" deme gereği duydunuz? Sahabeler olarak göreviniz sonraki nesillere Kuranı kerimi eksiksiz ulaştırmak değil miydi? Eklemeyip eksik ulaştırmaya, ihtilaf çıkarmaya ne gerek vardı? Çok mu zordu Kurandan olan bir ayeti Kurana eklemek? Demek ki ayet değildi ki eklenmedi.

Eğer aklı başında bir müslüman iseniz, bu satırları okurken sünnilerin ne kadar büyük gaflette olduğunu fark etmişsinizdir. Adamlar resmen islama recm eklemek için türlü taklalar atmışlar, hikayeler düzmüşler, sahabelerin ağzından hadisler uydurmuşlar. Apaçık uydurma olduğu belli olan bu hurafeler nasıl hadis olarak kabul görmüş hayret. Madem kabul görmüş, yeni nesiller nasıl kabul edebiliyor ona da hayret.

Eski nesillerin internet gibi imkanı olmadığı için köylerde ne duydularsa onunla yaşayıp ölüyorlardı ama günümüzde bilgiye ulaşmak kolaylaştı, elimizin altında akıllı telefonlar ile internete bağlanıp makale okuyabiliyoruz. Ayet ve hadis kıyaslaması yaparak uydurma hadisleri ifşa etmemize rağmen sünnilerin ısrarla bunları savunması gerçekten ibret verici. Demek ki yüce Allah günahları sebebiyle hidayet nasip etmiyor. Zira bu kadar iftira atıp da furkan / doğruyu yanlışı ayırt edebilme yeteneklerinin olması beklenemezdi.

Önce hadis adıyla sunulan bu iftiralardan kendini arıtmak gerek ve "benim iman ettiğim Kuranı keçi falan yemedi, eksilmedi, Allahın koruması altında" demeli. Bunu demeyenler yukarıda gösterdiğimiz uydurma hadislerden daha da beterini kabul etmeye de müsait olurlar. Sıradaki trajı komik hadis, Ufo gören masum köylü misali maymunlardan din öğrenenen ibn meymun isimli bir adamın hikayesini anlatıyor. Adamın isminin meymun olması ve maymunlardan din öğrenmesi de özenle hazırlanmış bir kurgu olduğunu gösteriyor.

Örnek 3- zina eden maymunu recm eden adam!

"Amr ibn Meymûn şöyle demiş: Ben Câhiliyet devrinde zina etmiş olan bir maymunun üzerine birçok maymunların toplanmış olduklarını gördüm. Maymunlar o zina eden maymunu recm ettiler. Ben de o maymunlar topluluğunun beraberinde zina eden maymuna taş attım." [Buhari: 63/Menakibul ensar 26 (68)]


Trajı komik uydurma hadiste adam maymunların birbirini taşladığını görüyor. Bilimsel sebebi sürüye yabancı maymun almamak. Ellerine ne geçerse yabancı maymuna doğru fırlatıp sürüden uzak tutmaya çalışıyorlar. Gelelim hadisteki sebebine, adam bu manzarayı görünce "vay be, maymunlar bile zina edeni taşlıyor, bende yardım edeyim" diyor ve yabancı maymunu öldürüyor. Bu cehaletin "sahih hadis kitabı" içerisinde yer alma sebebi nedir? Bu peygamber sözü müdür, sahabe sözü müdür? İkisi de değildir ama sahihi buhari de ne işi vardır?

Biraz düşünürsek bu masalın neden hadis kitabına eklendiğini anlayabiliriz. İslama recm eklemek isteyenler bu vahşeti çok doğal göstermek için maymunlu bir hikaye uydurmayı da ihmal etmemişlerdir. Adamın ismini meymun koymuşlar, hikayeyi de maymunlarla tasarlamışlar ve önümüze yemek olarak koymuşlar. Yedik mi? Kuran müslümanları olarak bizler yemedik, sünnilere afiyet olsun, tuzlayıp yiyorlar.

4- Keçi nesh etti iddiası

Buraya kadar sunduğumuz delillere rağmen recmi savunanların bahanesi şöyle oluyor: "Keçi ayeti nesh etmiş oldu, Kuran eksilmiş olmadı" diyorlar. Bunun cevabını biraz önce vermiştik, nesih (iptal etmek, yok etmek, gidermek) ve mensuh (hükmünü kaldırmak) işleri peygamberimiz hayattayken olmuş bitmiş, kapanmış gitmiş konulardır. Son nebi öldükten sonra hiç kimse Kurandan ayet nesh edemez, çıkaramaz. Aksi halde tahrib etmiş, bozmuş olur.

"Bir ayetten neyi kaldırırsak veya unutturursak onun yerine daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Bilmez misin şüphesiz ki Allah her şeye kâdir olandır." (2/Bakara 106)


Bir ayet nesh edildiği zaman onun yerine yenisi inmiştir, eski hüküm hem kurandan atılmış hem hafızlardan silinmiştir. Kuranı kerim peygamberimiz hayattayken kemale ermiştir ve "üzerinizdeki nimetimi tamamladım" (5:3) diyen ayet gelmiştir. Bu ayeti işitenler Kuranın indirilmesi tamamlandı diye üzülmüşlerdir. Aynı zamanda peygamberin görev süresi doldu diye üzülenler de olmuştur.

Kuranın tamamlanması demek, artık iki kapağı arasında toplanmış olması ve hüküm bakımından tam olması demektir. Zina cezasıymış, hırsızlık cezasıymış, terör cezasıymış hepsi hakkında ayet inmiştir ve kıyamete kadar devam edecek son şeriat devreye girmiştir. Bundan sonra nesh kelimesini ağzına alarak ayet çıkarmak isteyen yada ayet çıktığını iddia edenler mevcut hükümleri beğenmeyip "bize başka kuran getiryada bunu değiştir" (10:15) diyen müşriklerin zihniyetinde demektir. Aklı başında olan ve Kurana iman eden hiçbir müslüman, "peygamber öldükten sonra keçinin yemesiyle ayet nesh oldu" diyemez. Diyenler de ya akıl tutulmasından ya da art niyetten diyordur.

5- Tevratta recm

Recm cezası tevratta geçen bir hükümdür. Yahudiler zina edenleri taşlayarak öldürürler. Muhtemeldir ki onlara özel bir hüküm olarak inmiştir, son şeriatta ise nesh edilmiş ve yerine celde/kırbaç cezası gelmiştir. Yani recm konusu yahudilerin meselesidir, müslümanlar tevrata uymakla değil Kurana uymakla mükelleftir. Son şeriat kitabı Kuranı kerim olduğuna göre Kuranda olmayan şeyler islamda yoktur.

Tevrat: Yasanın Tekrarı 22: 20- “Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa, 21- kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail’de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. 22- “Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail’den kötülüğü atacaksınız. 23- “Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa, 24- ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz.


Yahudilerin şeriat kitabı olan tevratta recm hükmü geçmektedir. Bu hükümleri gören yahudiler "acaba dinimizde recm var mı, bir de hadis kitabına bakalım" demezler çünkü kutsal saydıkları kitapta geçmesi dinde var olması için yeterlidir. Eğer Tevratta da geçmeseydi yahudiler "dinimizde recm yok, tevratta geçmiyor" diyebilirdi. Ama hadis uyduranlar boş durmayıp "önceden tevratta recm ayeti vardı ama eşek yedi" diyerek yapacaklarını yapardı. Zira hadis uydurup Allahtan geldi diyen şarlatan din adamları Kuranda haber verilir:

"Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için 'Bu Allah katındandır' diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına." (2/Bakara 79)


Hadisleri bu kadar kötülemişken aralarında mantıklı hadislerin olduğunu da belirtmek gerekiyor. Mesela bir adam "peygamber recm uyguladı mı" diye soruyor, arkadaşı evet deyince Kuranı bilen adam tekrar soruyor "Nur 2.ayet inmeden önce mi uyguladı yoksa indikten sonra mı uyguladı?" Bu soru ayet indikten sonra peygamberin başka hükme uyamayacağını bilen birisi tarafından sorulmuştur. Zira "zina edeni kırbaçlayın "diyen ayet inmişken peygamberin "yok ben taşlayacağım, recm etmek daha çok hoşuma gidiyor" demesi mümkün değildir.

Bize Halid ibn Abdillah, eş şeybani’den naklen: Şeybani şöyle dedi: "Ben Abdullah ibn Ebi Evfa’ya "Resulullah recm etti mi?"’ diye sordum. Oda "Evet" dedi. Ben tekrar "Resulullah Nur suresi inmeden önce mi yoksa sonra mı recm etti?" dedim. Ebi efva "bilmiyorum" dedi." [Buhari - 87/Kitabul Muharibin, Bab:6 , No: 12]


Mantıklı soru soran hadise göre arkadaşı bilmiyorum diyor, eğer Kuranı okumuş olsaydı elbette bu soruya "ayetten önce recm etti" diye cevap verirdi. Eğer peygamberimiz gerçekten böyle bir hüküm verdiyse yahudilere özel bir hüküm olarak vermiştir. Zina eden yahudi ise taşlatmış, müslüman ise ayet inmesini beklemiş olmalıdır. İnen ayet ise Nur 2.ayet olmuştur ve zaniler meydanda kırbaçlanmıştır. Üstelik bu cezayı ağır olarak görüp acımayın denmiştir. Kırbaç bile ağır ceza olarak sunuluyorken recmin islamda olması düşünülemez.

Sıradaki örneğimiz nuzul sebebinin yahudilikte recm olmasıyla ilgili olduğu söylenen Maide 43 ayetidir. Bu ayete göre yahudiler Tevratta hükmü bulunan bir konuda peygamberimizden hüküm istiyorlar fakat verilen hükmü de beğenmiyorlar çünkü işlerine gelmiyor.

Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde, seni nasıl hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar? İşte onlar, inanmış değildir. (Mâide Suresi 43)


Yahudilerin peygamberimize hüküm danışması ayetini recm ile ilişkilendirenler "zengin zina edince recm etmediler, fakir zina edince recm etmek istediler fakat fakirin arkadaşları bu duruma karşı çıkıp "ya ikisini de recm edin ya da başka ceza verin" dediler ve yüzüne kömür lekesi sürüp eşeğe ters bindirerek rezil etmeyi seçtiler" derler. İster recm konusu olsun isterse başka mesele için danışmış olsunlar sonuç olarak inen ayet yahudileri tevrata uymaya davet etmiştir.

Yüce Allah peygamberimize "Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde seni nasıl hakem kılıyorlar" demiştir. Bu ayeti yeni bir peygamber gönderilmiş ve günümüzde inmiş gibi düşünürsek mesajı şöyle olur: "Allahın hükmünün bulunduğu Kuran yanlarında olduğu halde seni nasıl hakem yapıyorlar?" Yani 1400 küsür yıl önce yahudilere tevrata uymalarını söyleyen yüce Allah, bugün de müslümanlara Kurana uymalarını söyleyecektir. Kuranda ise zina cezası 100 celde olarak geçmektedir.

6- Sonuç

Bunca delilden sonra islamda recm olmadığı kesin olarak anlaşılmaktadır. Eğer Kuranda geçseydi biz de göğsümüzü gere gere savunurduk. Kuranda geçmemesi ve "önceden vardı ama keçi yedi, tekrar eklemeye korktular, ilerde Kuranda recm bulamıyoruz diyenler çıkacak" hadisleriyle aklımızla alay etmeleri, islamda recm olmadığını anlamaya yeterli. Olmadığı o kadar açık ve net ki "Acaba var mı" demek bile mümkün değil.

Yüce Allah bizlere "herşeyi açıklayan kitap indirdim" (16/89) diyor, "ayrıntılı indirdim" (6/114), "öğüt alabilmeniz için kolaylaştırdım" (54/17) diyor. Madem herşeyi açıklıyor, madem ayrıntılı o zaman zina cezasını da apaçık şekilde açıklamış olmalıdır ki Nur 2.ayetle açıklıyor. Hatta "Allahın dinini uygularken acımayın" ifadesini de ekliyor ki başka cezalar Allahın dini sanılmasın. Yetmez diyenlere de "evliyken zina eden cariyeye yarım ceza" ayetini indiriyor, böylece evli bekar ayrımı yapanların ağzını bantlamış oluyor, hurafecilerin ağzına acı biber sürülüyor. Ahirette acı biber sürmezler ama, oranın acısı daha alevli hem de devamlı. (Bak: Cehennemden çıkış yanılgısı)

Özetle; Zina cezası Nur 2.ayette "100 celde vurun, Allahın dinini uygularken acımayın" cümlesiyle açıklanmıştır, evli, bekar, dul, yaşlı, olgun genç gibi ayrımlar yapılmamıştır. Allahın dini ifadesiyle de islamda celde olduğu açıklanmıştır. Bunun bekarın cezası olduğunu uyduranlara ise Nisa 25.ayet cevap verir "köleyken evlenip zina edenlere yarım ceza verin" diyerek hürken evlenenlere 100 celde, köleyken evlenenlere 50 celde olduğunu vurgular. Nur 2.ayette "ikisinin azabı" denmiş, Nisa 25.ayette "azabın yarısı" denerek bu azabın celde olduğuna dikkat çekilmiştir. Uydurma hadislerde ise "ayeti keçi yedi, kuran hükmü eksildi, kuranda recm bulamıyoruz diyenler çıkacak, onlara itibar etmeyin" diyerek türlü iftiralar atılmış, islamda olmayan bir ceza getirilmek istenmiştir. Peygamberimiz zamanındaki hurafeciler "bize başka kuran getir yada bunu değiştir" (10/15) diyorken günümüz hurafecileri "başka kurana gerek yok, hadisle istediğimizi ekleriz" demekteler.

Son olarak, Kuranda insan taşlamanın hep müşrik özelliği olarak geçmesi de ayrı bir ilginçliktir. Örneğin; İbrahim peygamberin müşrik babası tevhid çağrısını beğenmeyip oğlunu taşlamakla tehdit etmiştir. (Meryem 46) Nuh peygamberin müşrik kavmi de Nuh aleyhisselamı taşlayarak öldürmekle tehdit etmişlerdir. (Şuara 116) Ashabı kehf gençleri de mağarada 309 yıl uyuduktan sonra arkadaşlarını şehirden yemek almaya gönderirken ‘’müşriklere karşı dikkatli olun, size tanıyınca ya kendi dinlerine çevirirler yada taşlayarak öldürürler’’ diyerek uyarmışlarıdır. (Kehf 19) Şuayb peygamber de müşriklerin taşlama tehdidine maruz kalmıştır. ( Hud 91) Diğer örnek ise "Habibi neccar" olarak bilinen adamın elçileri savunduğu için taşlanarak öldürülmesidir. (Yasin 18-27) Kuranda insan taşlamak hep kötü insanların ameli olarak gösterilir.

1 yorum:

  1. Gayet iyi bir açıklama olmuş. Ellerine sağlık

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?