Kendine "Ben sünniyim, ben tasavvufçuyum" diyen bir zumre var ki İslam dinini sünnilik ve sufizm ile harmanlıyor ortaya karışık bir din çıkarıyor. Bunu yaparken de Kurandan ayetler göstererek rivayet kitaplarını vahiy ilan etmeye çalışıyor, müslümanları Kurandan uzak tutmak için ayetleri kullanıyor.
Sohbetlerinde "Ayetler genel konulardan bahseder geçer, detayları hadisler açıklar, ayrıca Kuranı ve hadisleri halk anlayamaz, mezhep alimleri anlayıp bize aktarmıştır, Mevalana gibi sufiler de anlayıp bize anlatmıştır, halk kuran da okumasın hadis de okumasın, halk mezhep okusun sufizm evliyalarının kitaplarını okusun" deniyor. Bu iddialarını temellendirmek için Kurandan birkaç tane ayet alıp bu ayetlerin bizi hadislere ve mezheplere yönlendirdiğini söylüyorlar. Şimdi bu iddialardan bahsedeceğiz.
İddia 1: Kuranda Allah ve Resulune itaat edin buyruluyor. Allah için Kurana uyulur, Resul için hadis kitaplarına uyulur. Kuran bizi hadis kitaplarına yönlendiriyor.
Cevap: Kuranda Allah ve Resulune itaat edin ayetleri bize "Allahın resul aracılığıyla size duyurduğu ayetleri kabul edin, cahiliye adetlerini bırakın da vahyi kabul edin" demektedir.
Allah ve Resulüne uyun ayetlerinin ikilem yapmadığını anlamak için hem ayetten hem hadisten örnek vereceğiz. Ayetten örneğimiz Tevbe suresi 1.ayetteki "Bu Allah ve resulunden bir uyarıdır, kendisiyle anlaşma yapmış olduğunuz müşriklere" ayetidir. Bu ayeti gören müşrikler "Allahın uyarısı bu ayet ise resulün uyarısı nerede, resul bize bir hadis söylesin" dememişlerdir. Eski hocalar da günümüzdeki hocalar da bu ayeti görünce "Allahın uyarısı bu ise Resulün uyarısı nerede?" diye sormamışlardır.
Ayetten diğer delilimiz ise şudur: "Şayet onları ondan (vahiyden) önce bir azap ile helak etseydik elbette şöyle derlerdi: "Rabbimiz! Keşke bize bir RESUL gönderseydin AYETLERİNE uysaydık, şu rezil duruma düşmeden önce." (20/Taha suresi 134) ayetinde Resul gönderilmesi ve Ayetlere uyulmasından bahsedilmiştir.
Hadisteki delilimiz ise bir adamın "Allaha ve Elçisine uyun, kim bu ikisine asi olursa" diye devam eden cümlesini peygamnerimizin "ikilem yapma" diye düzeltmiş olmasıdır. Hadislere vahiy muamelesi yapan sünni-sufi karışımı dine sahip olanların bu hadisi gizlemesi de çok manidardır.
"Adiyy ibnu Hatim'den naklen: ''Bir kimse Resulullah'ın yanında hutbe yaptı ve ''Her kim Allah'a ve Resulune itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Her kim bu ikisine asi olursa sapıtmıştır.'' dedi. Bunun üzerine Resulullah "Sen fena bir hatipsin. (ikilem yapmadan) ‘Kim Allah ve Resulune asi olursa’ demelisin" buyurdu. [Müslim: 7/Kitabul Cumua, Bab: 13, No: 48]
Bu deliller gösteriyor ki Allah ve Resulü ifadesi bizi Kurana uymaya davet eder, zira Kuranın indiği dönemde hiç bir hadis kitabı bulunmaması, hadis yazmanın da yasak olması ve hadislerin 200 yıl sonra derlenip kitap haline gelmiş olması da bu ayetlerin hadis kitaplarına yönlendirmediğini anlamaya yeterlidir.
İddia 2: Kuranda ikinci vahiy olduğuna işaret eden ayetler vardır, mesela kıblenin değişmesi mescidi aksanın kıble olmasını (2:144) emreden ayeti Kuranda görmeyiz, mesela peygamberin hanımına verdiği sırrını başkasına anlattığını haber vermesi (66:3) ve kadının nereden bildin diye şaşırması ayetini de Kuranda göremeyiz. Bunlar ikinci vahiy olduğuna kanıttır, ikinci vahiy ise hadis kitaplarıdır.
Cevap: İkinci vahye delil olarak gösterilen şeylerin tüm müslümanları ilgilendiren konular olmadığı, döneme özel geçici konular olduğu görülmektedir.
Kıblenin değişmesi olayını düşünelim, yüce Allah kimin son nebiyi gerçekten kabul ettiğini ortaya çıkarmak için geçici olarak kıbleyi kudüsteki süleyman tapınağı yapmıştır, sonra tekrar kabe yaparak bu geçici hükmü nesh etmiştir, kudüsü kıble yapan ayeti nesh etmiş hükmünü kaldırmış olduğu için Kurana eklememiştir. Nitekim nesh etmekten bahseden ayet vardır (2:106), bu nesih işlemi peygamberimiz hayatta iken olup bitmiştir.
Kıbleyi kudüs yapan ayetin Kurana eklenmemiş olması, evrensel bir hüküm olmaması ve döneme özel geçici hüküm olması sebebiyledir. Bu konu bizi peygamberimizin vefatından 200 yıl sonra ortaya çıkan hadis kitaplarını vahiy ilan etmeye götürmez.
Peygamberimizin hanımına verdiği sırrın başkasına anlatıldığını rüyasında görmüş olması özel hayatından bir kesittir, müslümanları ilgilendiren bir hüküm olmadığı için Kurana eklenmemiştir.
Bu örneklerden anlamamız gereken şey şudur: Müslümanları ilgilendiren konular Kurana eklenmiştir, evrensel hükümler Kuranda yer alır. Müslümanları ilgilendirmeyen geçici konular Kurana eklenmemiştir. İkinci vahye delil gösterilen konular aslında bizi Kuranın yeterli olduğu sonucuna götürür, hadis kitaplarını vahiy ilan etmeye götürmez.
Sünni-Sufi karışımı bir dine inananlar yetiştiği tarikat kültüründe Celaleddin Rumi'nin "Mesnevi tanrı vahyidir, sofiler halktan gizlemek için gönül vahyi demiştir" dediğine inanırlar. Ayrıca İbni Arabi'nin "rüyada peygamberden kitap aldım" dediğine inanırlar. Ayrıca Said Nursi'nin "Risalei nur Kuranın geldiği yerden geldi, Bana yazdırıldı, Türkler arasında yaşadığım için dili Türkçe oldu" dediğine inanırlar. Sürekli bana yazdırıldı, bu da vahiydir diyen sahte peygamberlere maruz kaldıkları için hadisleri de vahiy ilan etme çabasına girmişlerdir çünkü onların algısında Kurandan sonra da Allah kitap indirmeye devam etmiştir.
Üstelik hadis kitaplarını vahiy ilan etmek için ayetlerin anlamını çarpıtmaktan da çekinmemişlerdir. Önce Resule uyun ayetlerini rivayet kitaplarına uymak olarak evirmişler, sonra evrensel olmayan geçici hükümleri gösterip ikinci vahiy varsa hadisler ikinci vahiydir demişlerdir. Evet ikinci vahiy vardır ama bunlar geçici hükümlerdir ve nesh edilmiştir hem de peygamberin özel hayatını ilgilendiren konulardır, kıyamete kadar yaşayacak müslümanları ilgilendirmez.
Peki sünni-sufi karışımı bir dine inanan bu taifenin hadisleri vahiy ilan etme çabası nedendir? Bu kişiler Kuranın yeterli olduğunu söyleyen şu ayetlere neden iman etmezler?
"..Bugün dininizi Kemal'e erdirdim "(5:3) "..Sana herşeyi açıklayan kitap indirdim.." (16:89) "Ayrıntılı olarak indirdi" (6:114) "Ayrıntılı açıkladı" (11:1) "öğüt alın diye kolaylaştırdık" (54:22) "Kuran'ı iyice düşünmezler mi" (47:24) "Fazla soru sormayın" (5:101-102) "İhtilafı gidersin diye indirdim" (2:213) Rabbinizden size indirilene uyun" (7:3) "Kurandan sorguya çekileceksiniz" (43:44)
Çünkü Kuranın yeterli olduğunu söyleyen ayetleri kabul ederlerse müslümanların zihnini kirleten hurafeleri anlatamayacaklardır. (Bak: Uydurma Hadis Örnekleri) Halk uydurulmuş dinden indirilmiş dine geçecektir. Peki bunu "Onlara önünden arkasından solundan sağından yanaşacağım" (7:17) diyen İblis ister mi?
İblis sağdan nasıl yanaşmaktadır hiç düşündük mü? İblisin sağdan yanaşması peygamber sevgisi diyerek İsa peygamberi tanrı ilan etmesi olmuştur, aynı şekilde peygamber sevgisi diyerek rivayet kitaplarını vahiy ilan etmesi olmuştur. Soldan yanaşması, önden arkadan yanaşması nasıldır Allah bilir.
Sonuç olarak şöyle diyebiliriz ki hadis kitapları 200 yıldır ortada dolaşan söylentilerin derlenmesidir, Kurandaki hiçbir ayet bizi rivayet kitaplarını kutsamaya davet etmez. Müslümanlar olarak sorumlu olduğumuz tek kitap Kuranı kerimdir ve dinimizi öğrenmek için evvela Kuran okumak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gmail hesabınızla veya Anonim olarak yorum yapabilirsiniz.