Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Sahih Hadis Kitaplarından Uydurma Hadis Örnekleri


İslam dinine sızmış bazı inançlar var ki bunların kaynağı nedir diye baktığımızda karşımıza hep uydurma hadisler çıkıyor. Öyle hadisler ki ne akıl ne mantık ne ayetler desteklemiyor ve iftira olduğu yüz metre öteden belli oluyor. Aklı selim insanlar bu iftiraları gördükleri zaman "haşa, bu hurafelerden Allaha sığınırım" diyor, uydurma hadisleri dinin kaynağı yapan ve hatta ikinci vahiy ilan eden sünniler ise amenna diyor. Bu yazımızda temiz akıl sahibi mü'minlerin tiksindiği, Kuransız müslümanlık savunucularının şirin göstermek için kırk takla attığı uydurma hadislere örnekler veriyoruz.

Sahih hadis kitaplarında uydurma hadisler olmasının sebebi, sünni hocaların rivayetlere iman etmiş olması ve sahih damgasıyla önlerine gelen kitaplardan hiç şüphe etmemiş olmasıdır. Böyle bir ön kabul olunca sorgulama gereği duymamışlar ve hepsinin doğru olduğuna inanmışlardır. Kuran müslümanları ise vahiy dışı kaynaklara sorgulayıcı bakış açısıyla yaklaşmış ve ön kabulden uzak kalarak aklını kullanma fırsatı bulmuşlardır.

Kuran ne diyor, hadis ne diyor diye kıyaslama yapınca ortaya çıkan farklar ise "sahih hadis kitaplarında uydurma hadis örnekleri" başlıklı bir yazı ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu uydurma hadisler pirincin içine karışmış siyah ve beyaz taşlardır. Siyah taşları görmek daha kolayken beyaz taşlar için daha derin bilgiler gerekiyor. Bu yazımız 100 metre öteden belli olan pirincin içindeki siyah taşları ayıklamak amacıyla yazılmıştır. Peygamberimize ve sahabelere isnad edilen söylentileri Kuran ile kıyaslayarak apaçık hurafeleri gözler önüne sermektedir.

Bu yazıyı gören bazı vatandaşlar ise "1400 yıldır bunca ulema hadislerde hurafe olduğunu görmedi siz mi gördünüz" diyerek kendince taklidi imanı savunmaktadır ancak aşağıda listelenen uydurma hadis örnekleri yeni bulunmuş değildir, tarih sahnesinde Kuranı anladığı dilde okuyan herkesin bulabildiği şeylerdir. Ancak baskın inanç sünnilik olduğu için Kuran müslümanlığı azınlık kalmış ve toplum bir türlü Kuranla tanışamamıştır, böyle olunca da "bunca ulema bilemedi siz mi bildiniz" savunması ortaya çıkmıştır.

Uydurma hadis örnekleri yazımız aslında "sünnilik ve islam farkı" olarak da görülebilir. Çünkü sünniler Buhari ve Müslimde uydurma hadis olabileceğine ihtimal dahi vermezler. Önlerine konulan sahih damgalı kitapları bağırlarına basmışlar ve evvela bunları okuyup dindar olduklarını sanmışlardır. Oysa dindar olmak için evvela Kuran okunmalıdır. Zira peygamberimiz hiçbirşey bilmezken kendisine inen ayetler sayesinde ulema olmuştur. Aynı şekilde sahabeler de hergün Kuranı hatırlayarak hoca olmuşlardır. Günümüzde de hoca olabilmek için sünnilerin veya şiilerin dayattığı farklı hadis ve mezhep kitaplarını değil, dinin kaynağı olan Kuranı kerimi okumak gerekir. Kuranı kerim okuyunca ise basiretiniz açılır ve sahih hadis kitaplarında uydurma hadisler olduğunu görürsünüz.

Uydurma hadis örnekleri

1- Etin kokma sebebi nedir?
2- İhanet sebebi havva mı?
3- Kertenkele öldürmek sevap mı?
4- Mürtedin hükmü nedir?
5- Zina edenin hükmü nedir?
6- Kuran yeter diyenler çıkacak mı?


Uydurma hadisler nasıl ortaya çıktı?

Uydurma hadisler, peygamberin vefatından sonra munafıklar tarafından islamı bozmak için uydurulmuş dedikodulardır. Hadis uyduranlar halkın arasında dolaşıp yalan söylentileri yaymışlar ve bunları peygambere isnad etmişlerdir. Yaklaşık 200 yıl sonra peygamberin sözlerini yazmak için ortaya çıkan Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu davud gibi kişiler de gazeteci gibi insanlarla roportaj yaparak dinlediklerini kitap haline getirmişlerdir. Bu aşamada sözün Kurana uygun olup olmadığına hiç bakmamışlar, aradıkları tek kriter anlatıcının halk arasında güvenilir birisi olarak tanınması olmuştur. "Bu adam halk arasında güvenilir birisi, öyleyse nakledecekleri de doğrudur" mantığıyla hareket etmişler ve başka koşul aramamışlardır. Böyle olunca halk efsaneleri, peygamber düşmanlarının iftiraları, farklı dinlerin inançları , az miktar da Kuranla uyumlu bilgi işitmişler ve her duyduklarını yazmışlardır. Yazdığı kitaplara da "sahih hadis" diyerek "ben bunların sağlam ve doğru olduğuna karar verdim" demişlerdir. Yani Buhari ve Müslim kitap yazarken kendi kafalarına göre seçim yapmıştır. Hal böyle olunca sahih hadis kitapları doğru ve yanlışın iç içe geçtiği karman çorman bilgi içeren çok tehlikeli kitaplara dönüşmüştür. Tehlike cahil insanların bu kitaplarla itikad belirlemesi yani dinini rivayetlere göre inşa etmesidir. Halbuki müslümanlar dinini Kuranı kerime göre inşa etmelidir. "Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?" (Nisa 122)

Uydurma hadisler nasıl ayırt edilir?

Uydurma hadisleri ayırt etmek için önce Kuranı çok iyi bilmek gerekir. Aksi halde Kurana zıt söylentileri ayırt etmek mümkün olmaz. Bir müslüman uydurma hadis gördüğü zaman "ben bunu peygamberimizin söylemiş olduğuna inanmıyorum çünkü bu konuda Allah ve resulü şöyle buyurmuş" diyerek ayeti delil olarak gösterir. Yani "peygamber yanlış konuşmuş, peygamber hata etmiş" demez lakin "bu iddia, bu rivayet yanlış bilgi içeriyor" der. Bu basit mantığı bile anlamayacak kadar algısı kapalı olanlar ise "peygamberin hadislerini inkar ediyorlar, peygamber yanlış konuşmuş diyorlar" diyerek halkı kandırır. Biz de burada göstereceğimiz uydurma hadisleri "peygamber yanlış konuşmuş" demek için değil, "bu iddia Kurana zıttır " demek için gösteriyor olacağız. Hem Kuran ayetiyle hem Kurana uygun hadislerle hurafelere cevap vereceğiz. Her türden her kesime hitap eden hadisler olduğu için hadisi hadis ile çürütmek bile mümkündür. Bu açıdan bakıldığında neden onlarca farklı fırka, farklı mezhepler çıktığı da anlaşılacaktır. Her kesim kendi mantığına uygun olan hadisi kabul ederek diğer hadis versiyonlarını elemiştir yani hadis inkar etmişlerdir. Başka grup ise diğer hadis versiyonunu beğenerek kendisine yeni bir yol çizmiştir. Bunu mezheplerde rahatça görebiliriz. Her mezhep diğer mezhebin kaynak olarak kullandığı hadisi beğenmeyip yeni hadis bulmuş ve buna göre görüş belirtmişlerdir. Mezhepler de Kurana uygunluk şartı aramadığı için uydurma hadisler üzerine itikad inşa etmişlerdir.

Geçmişte yaşayan alimler günümüzde dinin temsilcisi ve yanlış konuşmayacak kadar büyük ulema olarak lanse edildiği için onlara isnad edilen görüşler sünniler tarafından hiç sorgulanmaz ve hata yapmış olduklarına ihtimal verilmez. Durum öyle bir hal almıştır ki "Buhari ve müslim en sahih hadis kitabıdır, bunlarda hiç uydurma hadis yoktur, hatta ikinci vahiydir, Kuran gibidir" diyen şarlatanlar ortaya çıkmıştır. Şarlatan kelimesi "saf insanları kandıran" anlamına gelmektedir. Hoca kisvesiyle Buhari ve müslimde uydurma hadis yok diyenler de resmen şarlatanlık yapmış olurlar çünkü en sahih hadis kitabı olarak sundukları Buhari ve Müslimde Kurana %100 zıt ve müslümanların aklıyla alay eden şeytani sözler mevcuttur. İşte bu yazıda müslümanları kandıran, uydurma hadis yok diyen şarlatanlara cevaplar vereceğiz. Hem ayet ile hem Kurana uygun hadis ile sahih hadis kitaplarındaki uydurma hadisleri deşifre ediyoruz.

1- Etin kokma sebebi nedir?

İddia: “Etin kokuşmasının nedeni İsrailoğullarıdır.”(Buhârî: Enbiya 1, 25; Müslim: Radâ 63)

Cevap: Etin kokmasının sebebi soğuk ortamda saklanmamasıdır. Sıcak havada kurban eti kokmaya başlar bu yüzden eskiden etleri küçük parçalar haline getirip ipe dizerek güneşte kuruturlar, kışın kurutulmuş et yerlerdi. Günümüzde ise derin dondurucuya koyup saklamak mümkün. Yani etin kokma sebebi doğal yapısıdır. İsrailoğulları yeryüzüne gelmeden önce de etler kokuyordu. Bu rivayeti kurtarmak için Bakara suresi 57.ayette anlatılan ''Musa ile göç eden israiloğullarına indirilen bıldırcın etinin depolanması sonucunda kokan etler'' olduğunu söyleyenler vardır. Fakat hadiste et depolamaktan falan bahsedilmemektedir. Etin bozulmasının sebebini israiloğullarının varlığına bağlamaktadır.

2- Havva olmasaydı kadınlar ihanet etmez miydi?

İddia: Rasulullah buyurdular ki: " Eğer Havva olmasaydı, kadınlar kocalarına hiçbir zaman ihanet etmezdi." (Buhari, Enbiya;1, Müslim, Radâ 62-1470)

Cevap: Bu rivayette ilk insanlar olan havva ve Adem kıssasından bahsedilmiş, yasak ağacın meyvesinden yeme sebebi Havva'nın ısrar etmesine bağlanmıştır. Yani Kurandaki bir kıssa tamamen yok sayılarak başka inançlar aşılamaktadır. Zaten uydurma hadisler; halk efsaneleri, çocuk masalları, diğer dinlerin etkisiyle ve islam düşmanlarının uydurduğu yalanlardan oluşmaktadır. Bu hadiste de diğer dinlerden etkilenme durumu olmuştur. Tevrattaki bir hikaye bu uydurma hadisle uyumludur.

Tevrat: Tekvin 3.Bölüm 10 Âdem, “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi. 11 RAB Tanrı, “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?” diye sordu, “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?” 12 Âdem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı. 13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu. Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi. 17 RAB Tanrı Âdem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.

Kurana göre Adem ve eşi yasak meyveden aynı anda yemişler, biri diğerini ikna etmemiştir. İkisini de yasak meyveyi yemeye ikna eden kişi iblis isimli şeytandır. Onlara "bu meyveden yerseniz ölümsüz olursunuz" diyerek yalan telkin vermiş, insanların zaaflarını kullanarak günah işletmiştir. Bu konu ayette şöyle geçer: "Şeytan o ikisinin bedenlerinden gizlenmiş olan ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbinizin sizi bu ağaçtan menetmesi sırf melek yahut sonsuz hayat süreceklerden olmamanız içindir" dedi.(Araf Suresi 20) Yani sadece bu ayet bile havva annemizi suçlayan rivayetin uydurma olduğunu anlamaya yeterlidir. Buna rağmen Buhari bu sözün sahih olduğunu düşünüp kitabına almıştır çünkü dinlediği kişi halk arasında sözüne güvenilir bir kişidir. Kurana uygunluk şartı aramadığı için bu konudaki ayete bakmayı da ihmal etmiştir. Diğer olasılık bu yalan hadisleri Buharinin kitabına dahil etmiş olabilirler. Sebep ne olursa olsun en sahih denilen kitaplarda Kuarana zıt ama tevratla uyumlu uydurma hadisler vardır.

3- Kertenkele öldürmek sevap mı?

İddia: ''Kertenkeleyi bir vuruşta öldürene 100 sevap vardır. Çünkü kertenkele, Hz. İbrahim ateşe atılınca diğer hayvanlar gibi su taşımayıp yanmasını istediği için üflemiştir. Bu yüzden kertenkele fasıktır.'' (Müslim: 2240/147, Buhari: 7/3150)

İddia: Hz. Aişe’den yapılan ikinci bir rivayete göre, Rasulullah, Kertenkeleyi öldürmeyi emretti ve şöyle buyurdu: "İbrahim ateşe atıldığı zaman, kertenkele dışında yeryüzündeki bütün hayvanlar/canlılar ateşi söndürmek için gayret ettiler. Yalnız kertenkele ateşi üfürmeye çalışıyordu” ( İbn Mace, Sayd, 12; İbn Hanbel, 7/83,109, 217)

Cevap: Bir kertenkele düşünün ki tevhid ehli büyük bir peygamber olan İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığı için seviniyor, yanarak ölmesi için ateşe üflüyor. Neden böyle yapıyor? Yoksa müşrik mi bu keler? Puta tapanlardan mı hoşlanıyor? Yeryüzünde şirkin yayılmasını mı arzu ediyor? Neden peygamber düşmanlığı yapıyor? Hayvanlar tevhid düşmanı olabilir mi? Hayvanlar da Allahın ordusu değil mi?

Ayrıca islamda suçun şahsiliği kuralı yok mu? Dedesinin suçunu bu günkü hayvanlar niye üstleniyor da öldürünce 100 sevap kazanılıyor? Bu mantıkla düşünürsek peygamberi ateşe atan insan olduğu için bütün insanların da lanetlenmesi gerekirdi. "İnsan öldürene 100 sevap var çünkü ibrahim peygamberi ateşe attı" demeleri lazımdı. Ama böyle demiyorlar çünkü "Hiç bir günahkâr bir başkasının günahını yüklenmez." (Necm 38) Dedemizin yaptığı onu ilgilendirir, bizim yaptığımız bizi ilgilendirir. "Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz." (2/Bakara 134)

Kertenkelenin dedesi de böyle bir zındıklık yapmışsa sadece onu öldürmek yeterli olacaktır. Bu günkü torunlarını suçlayıp "senin deden ibrahim peygamberi öldürmek istemiş, aynı tür olduğunuz için sende suçlusun, seni öldürünce 100 sevap kazanırız" diyebilir miyiz? Valla aklı olan diyemez ama hadisçiler diyor işte. Köşeye sıkışınca da "zehirli kelerden bahsediliyor, zararlı olduğu için öldürülüyor" diyorlar. Nerede yazıyor zehirli keleri öldürün diye? Hadiste öyle bir ifade göremedik ama tevhid düşmanı olduğu için lanetlendiğini gördük. O zaman nereden çıkarıyorsunuz zehirli kelerden bahsedildiğini?

Bu mantık soruları keler hadislerinin uydurma olduğunu anlamaya yeterli lakin birde ayete bakalım. "Ey ateş! İbrahime karşı serin ve esenlik ol" dedik. (Enbiya 69) ayetinde ateşin yakma özelliğini kaybettiği bildirilir. Ateş Allahın emrine uyarak ibrahimi yakmamıştır. Yani hayvanların su taşımasıyla ateşi söndürmeye çalışması tamamen hayal ürünüdür. Bu masal bir köydeki yaşlının çocuklara masal anlatması sonucu çıkmış olabilir. Eski dönemde tek eğlence hikaye anlatanları dinlemekti, bu hikayeciler dini kıssaları değiştirip farklı anlatmış olabilir. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir rivayet.

4- Mürtedin hükmü nedir?

İddia: "Kim dinini değiştirirse onu öldürün" (Buhari: Cihad 149, Ebu Davud Sünen: Hudud 1, Tirmizi sünen: Hudud 20, İbn mace Sünen: hudud 2)

Cevap: Kurana göre dinden dönenlerin yaşam hakkı tehlikeye girmez çünkü din seçimi kişinin özgür iradesiyle ve vicdanıyla seçeceği önemli bir karardır. Ayette ''Dinde tiksindirme yoktur...'' (2:256) buyrulmuş ve insanlara güzel yaklaşılması istenmiştir. Başka bir ayette peygamberimize insanlara baskı yapmaması emredilmiştir: ''sen onlar üzerinde bir zorba değilsin.'' (88:22) ayeti dinde zorbalık olmadığını açıklar. Ayet açıklar da hadisçiler kabul eder mi? Bir bahane ile hükmünü kaldırıp son kararı hadislere verdirirler. Eğer dinden dönenler öldürülseydi başka dinlerden islama geçenler de öldürüleceği için kimse müslüman olamazdı. (Detaylı bilgi: Mürtedin hükmü)

Ayrıca hadisçiler sadece islamdan çıkanları değil sünnilikten çıkanları da mürted ilan edip öldürürler çünkü onlara göre sünnilikten çıkanlar kafir olurlar ve sünnilerden başkası cennete gidemez. Hak ilan edilen 4 mezhepten hanefiler sünnilikten çıkanlara üç gün mühlet verip dördüncü gün zindana atarak ölüme terk ederler. Diğer üçü ise üç gün mühletin sonunda meydanda öldürürler. 4 mezhepten sadece bir tanesi daha insancıl öldürüyor, sonuçta dördüde öldürüyor ve "bizim gibi inanmadığın için öleceksin" diyor. Böyle baskıcı bir din olur mu? Oldurmuşlar işte, hatta "ben kabak sevmiyorum" diyen genci bile kafir olmakla suçlayıp öldürmüşler. Bu kadarına pes dedirten olay şu şekilde;

"Ebu Suud'un maruzatında gördüm, bir öğrencisi ona soru sordu: ''Nebimiz (sav) bütün sözleri doğru mudur? Onunla amel etmek gerekir mi?'' Cevap: Sen onunla amel etmek gerekmez demeye çalıştın, bu sorun bunu kabul etmediğini gösteriyor, kafir oldun. Tövbe etmezsen öldürüleceksin ama doğru mudur diyerek nebimize hakaret ettin, tövbe etsen de öldürüleceksin.'' (ibni abidin: reddul muhtar, sayfa 230, cilt 4)


Hadisçilerin mantığını anlatan bu örnekte aklını kullanan bir genç peygamber düşmanı ilan ediliyor ve öldürülüyor. İslam dini böyle karanlık dönemlerden geçerek günümüze ulaşmış, akletmek ve düşünmek yasaklanmış, uydurma hadislere iman etmeyenler mürted ilan edilmiştir. Kurandan uzak kalan halk da sünniliği islam zannederek hurafelere mahkum olmuştur. Tabi diğer fırkalar da islamdan değildir, burada sünnilikten örnek veriyor oluşumuz ülkemizde sünnilik yaygın olduğu içindir. Sünnilik nasıl Kuransız müslümanlık ise Şiilik, alevilik, selefilik, sufilik gibi fırkalar da Kuransız müslümanlıktır. Allah mezheplere ayrılmayı yasak etmiş ve "Allahın ipine (kurana) sarılın" (3:103) diyerek tek kaynağa bağlanmamızı istemiştir. Aksi halde Allahın dini unutulacak ve her fırka kendi dinini oluşturacaktır. Nitekim öyle de olmuş, müslümanlar onlarca kola ayrılıp birbirini tekfir etmişlerdir.

Ayrıca birini tekfir edip öldürmek başka bir hadiste yasaklanmıştır. Kuranla uyumlu bir hadiste "Size veyl olur, sakın benden sonra birbirinizi tekfir edip boyunlarınızı vurmayın, kıtali helal saymayın." [Buhari: 86/Kitabul Hudud 10, No: 14] denmiştir. Peygamberimizden beklenen söz budur, sünniler bu hadisi görmezden gelip öldürmekle ilgili olanı gündeme getirmişlerdir. Zaten mezhepler de hep insan haklarını çiğneme konusunda birlik olurlar. Mesela 4 hak mezhep denilen mezheplere "sünnilikten çıkanın hükmü nedir, üşengeçlikten namaz kılmayanın hükmü nedir" deseniz tek ağızdan "öldürülür" derler. Çünkü bireysel inanca saygısı olmayan kişiler tarafından hak ilan edilmiştir. (Bak: Bireysel ve yönetimsel konular)

5- Zina edenin hükmü nedir?

İddia: “Bir Müslümanın kanı şu üç durum dışında haramdır: Evli olup zina eden, haksız yere bir cana kıyan ve dinini terkedip cemaatten ayrılan kimse.”(Buhari, Diyat 6; Müslim, Kasame, 25)

Cevap: Sünnilik ve islam farkını en açık şekilde gösteren uydrumalardan biris de recm meselesidir. Kuranda zinaya 100 celde tahsis edilmiş olmasına rağmen hurafeciler bunu yeterli görmemişler ve islama recm eklemek için türlü hadisler uydurmuşlardır. Hatta "eskiden kuranda recm ayeti varıdı ama keçi yedi eksildi" diyecek kadar ileri gitmişlerdir.

Bir müslümanı şu üç gerekçeyle öldürebilirsiniz hadisinde bir doğru iki yanlış vardır. Doğru olan kısas cezasıdır çünkü ayette yeri vardır, yanlış olan recm ve dinden çıkanı öldürmektir çünkü Kuranda yeri yoktur. Hadisler ve mezhepler yoluyla dinimize zam yapılmak istenmiştir. Böylece çok tanrılı dine dönüşmüştür.

Yüce Allah zina cezası hakkında şöyle buyurur: "Zina etmiş kadın ve zina etmiş erkek, ikisinden her birine artık 100 kamçı vurun. Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dininde onlara karşı sizi acıma duygusu tutmasın. İkisinin azabına mü’minlerden bir taife şahit olsun." [24/Nur Suresi 2]

Kuranda zinanın cezasını tahsis eden apaçık ayet varken hurafe isteyenler ayetleri yeterli görmemiş ve bunun bekarlar için olduğunu uydurmuşlardır. Halbuki ayette bekar ifadesi yoktur. İster evli olsun ister bekar olsun isterse dul olsun, eylem aynı olduğu için cezası da aynıdır. 4 şahit görmüş ise şahitler önünde kırbaç vurulması istenmiş, böylece rencide edilerek psikolojik yerme ve fiziksel can acıtma uygun görülmüştür. Üstelik bu cezanın Allahın dini olduğu da vurgulanmış, uygularken acınmaması istenmiştir. Eğer Allahın dininde başka ceza olsaydı ondan da bahsedilirdi ve "taşlarken acımayın" denirdi. Böyle bir cümle olmaması hurafecilerin hiç hoşuna gitmemiştir ve hemen hoşlarına giden bir hükmü sahabelerin ağzından çıkmış gibi yaymışlardır. Güya aişe validemiz şöyle demiş haşa:

Uydurma hadis: Aişe şöyle demiştir: “Recm etme ayeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme (sebebi ile nikahlamanın haramlığı) ayeti indi. Bu ayetler karyolamın altında bir yaprakta (yazılı) idi. Rasulullah vefat edip biz onun ölümü ile meşgul olunca, evde beslenen koyun veya keçi girip o yaprağı yedi.” (İbni Mace 1944, Ahmed bin Hanbel 5/131, 132, 183 ve 6/269)

Cevap: Aişe validemizin ağzından uydurulan bu hadiste iki tane hezeyan vardır. Birincisi ayeti keçi yedi Kuran eksildi iftirası, ikincisi yetişkin oğlanın süt mmesi. Ayeti keçi yedi demek hem elimizdeki Kuran eksiktir, tahribata uğramıştır demektir hem de Allah Kuranı korumadı hatimlerimiz eksik kaldı demektir. Yetişkin oğlanın süt emmesi de apaçık bir zinadır ki süt annelik sadece bebeğin emmesiyle mümkün olur.

Hurafeciler sadece Aişe validemizin ağzından hadis uydurmakla yetinmemiş, Hz. Ömerin ağzından da hadis uydurmuşlardır. Çünkü "madem keçi yedi neden Kurana tekrar eklemediniz?" sorusu geleceğini bildikleri için hemen onun cevabını da ömerin ağzından vermişler, bir yalanı başka bir yalanla deteklemişlerdir. Yani minareyi çalıp kılıfını hazırlamışlardır.

Uydurma hadis: "Abdullah b. Abbas radıyallahü anhuma şöyle demiştir: Ömer (b. el-Hattâb) halka hitâb edip şöyle dedi: “Şüphesiz Allah (C.C) Muhammedi hak ile gönderdi, ona Kitabı indirdi. Recm âyeti ona indirilenler içindedir. Biz onu, okuduk ve ezberledik. Rasûlullah recmetti, ondan sonra biz de recmettik. İnsanlar üzerinden uzun zaman geçerse birisinin; "biz Allah’ın Kitabında recm âyetini bulamıyoruz" demesinden ve Allah’ın indirdiği bir farzı terketmek suretiyle sapıtmalarından korkarım. Muhsan olduğu ve beyyine ya da hamilelik ve itiraf bulunduğu zaman erkeklerden ve kadınlardan zina edene recm haktır (sabittir). Allah’a yemin ederim ki eğer insanlar, Ömer Allah’ın kitabına ilâvede bulundu, demeyecek olsalardı, recm âyetini yazardım.”(Buhâri; hudûd 30. 31 Tirmizi; hudûd 7; Müslim; hudûd 15; İbn Mâce, hudûd 9. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/110)

Cevap: Keçinin yemesiyle recm ayeti eksilmiş de, İleride Kuranda recm bulamıyoruz diyenler çıkacakmış da, halktan korkup tekrar ekleyememiş de, elimizdeki Kuran eksik kalmış da bilmem ne. Apaçık iftira silsilesi. "Allahın indirdiği bir farzı terketmek suretiyle" denmesi de ayrı komedi. Biraz önce Allahın dinindeki zina cezasını öğrenmiştik, 100 celde vururken acımayın diyordu. Şimdi ayete mi inanacağız yoksa keçili hadise mi? Kuran korunmuştur ayetine mi iman edeceğiz yoksa Kuran eksildi diyen hadise mi? Müslümanların görevi ayete iman etmek, peygamberin bütün mücadelesi de ayetleri kabul ettirmek olmuştur.

Hadis uyduran munafıklar sadece Aişe ve Ömerin ağzından değil Alinin ağzından hadis uydurmayı da ihmal etmemişlerdir ki yalanlarını iyice destekleyebilsinler. Uydurma hadiste: "Hz. Ali, kadını recmettiği zaman onu perşembe günü dövdü, cuma günü de recmetti. Ve şunu söyledi: "Ona Kitabullahın hükmü ile celde, Resûlullah 'ın sünneti ile de recm tatbik ettim." (Buhârî, Hudud 21) diyerek elçi ve Allah yarıştırılmıştır. Allah celde emrediyor, elçisi recm emrediyor, böylece ortaya iki tane ilah çıkıyor. Allahın emrine ilave yapan bir elçi profili çiziliyor. Halbuki padişahın elçisi sadece fermanı ulaştırır, ilave yapamaz.

Gerekçe olarak da "elçi de Allah gibidir, hadislerin ayetten farkı yoktur çünkü Kuranda Allah ve resulune uyun ayeti var. Allaha uymak için Kurana, Resule uymak için hadislere uyarız" diyorlar. Böylece yine bir çarpıtma yaparak müslümanları hurafelere mahkum ediyorlar. Kurandaki Allah ve resulü ayetinin hadislerle hiç ilgisi yoktur. "Allahın resul ile duyurduğu ayetlere uyun" anlamına gelmektedir. (Bak: Allah ve resulü çarpıtması)

6- Kuran yeter diyenler çıkacak mı?

İddia: "Şunu iyi biliniz ki bana Kuranla birlikte onun bir benzeri daha verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kuran lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır..." (Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8).

Cevap: Bir peygamber düşünün ki "ileride Kuran yeter diyenler çıkacak, siz onlara aldırış etmeyin, Kuranın bir misli daha din var" desin. Bunu ancak dine ilave yapmak isteyenler diyebilir. Gerçek bir peygamber ise şöyle der: "Onlara bir ayet getirmediğin zaman "onu derleseydin" derler. Deki: "Ben ancak rabbimden bana vahyedilene tabi olurum. Bu (kuran) rabbinizden basiretler ve hidayettir, iman eden kavim için rahmettir." (7/Araf 203) Yani peygamberimiz "kafama göre ayet indiremem, ayet inince ona uyarım" diyor ve Kurandan başka kaynak tanımıyor. Hatta Kuranı beğenmeyenler ondan başka Kuran istiyorlar. Yüzüne karşı "bunu değiştir yada başka kuran getir, bunu beğenmedik" diyorlar. Demek ki peygamberimiz Kuranı dayatıyor ki başka kuran istiyorlar. Munafıkların bu isteğine karşı Allah teala şu cevabı indiriyor.

"Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğu zaman, bize kavuşmayı arzulamayan kimseler dedi ki: "Bize bundan başka bir Kuran getir yada bunu değiştir" Deki: "Onu kendi nefsime göre değiştirmem olmaz. Sadece bana vahyolunan şeye tabi olurum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım." [10/Yunus Suresi 15]

Munafıkların başka Kuran isteğine karşı bu ayet iniyor ve elçi bunları söylüyor. Yani Kuran peygamber sözleriyle dolu. Peygamberimiz onlara "kafama göre değiştiremem, ne vahiy gelirse, ne ayet inerse ona uyarım" diyor. Böylece Kuran dışında bir dini kaynak olmadığı tekrar vurgulanıyor. Demek ki neymiş "ileride kuran yeter diyenler çıkacak" hadisi Kurana dönüşten korkanların uydurduğu bir hadismiş. Bu uydurma hadise Kurana uygun başka bir hadisle cevap vermek de mümkün.

"Cahiliyye halkı bazı şeyleri yerlerdi, bazı şeyleri de tiksindiklerinden dolayı yemezlerdi. Derken yüce Allah, Peygamberini (sav) gönderdi ve Kitab'ını indirdi. Helâlini ve haramını açıkladı. Artık onun haram kıldığı haramdır, helâl kıldığı da helâldir. Hakkında açıklama yapmadığı ise affedilmiştir. Sonra, "De ki: Bana vahyolunanda (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum'' âyetini sonuna kadar okudu." [Ebu Davud: Etime 30 (3800). Ravi: Ibn Abbas]


Hadisler arasında her kesime uygun hikayeler mevcuttur. Biz Kuran müslümanları olarak içinde ayet geçen bu hadisi beğendik. Sünniler ise "Kuran yetmez" diyen versiyonları beğeniyor. Bu kişiler "Dinimiz için ölürüz, ehli sünnet yoluna canımız feda" diyen kişiler oluyor. Kurana uygun olanları beğenmediği halde Kurana zıt şeyler için canını ortaya koyuyor. Bir yandan dine bağlı olması güzel şeyken, diğer yandan bağlı olduğu dinin uydurulmuş din olması kötü oluyor. Her sohbetlerinde Kuran yetmez, biz anlamayız diyerek müslümanları uzak tutmaktan doğruyu eğriyi ayırt edemeyecek hale geliyorlar. Böylece peygamberimizin "Ve elçi dedi: Ya rabbi, benim kavmim kuranı mehcur bırakarak ittihaz etti / terk ederek benimsedi" (25/Furkan 30) demesine sebep oluyorlar. Kuransız müslümanlığı Allah'a şikayet eden bir peygamberimiz var. Sıradaki konumuz peygamberin insan olmasını kabul edemeyip "Bu nasıl elçi ki yemek yiyor, çarşıda dolanıyor" (25:7) diyen zihniyetin uydurduğu hadisler.

Buraya kadar verdiğimiz örneklerde akıl sahibi bir insan anlayacaktır ki sahih olarak sunulan hadis kitaplarında çok büyük iftiralar vardır ve bunlar dinimizi bozmaktadır. Kuranı açıklıyor denilen hadisler Kuranı mehcur bırakarak yeni hükümler getirmekte, tabiri caizse yeni kutsal kitaplar dayatmaktadır. Ayrıca bu hadislere iman edenlerde düşünme, akletme, mukayese edebilme yeteneği de ortadan kalkmaktadır. Nasıl olurda iftira olduğu apaçık olan bu hadisler müslüman olduğunu iddia edenler tarafından sahih kabul edilebilir? Ayetlerin hiç mi önemi yoktur ki Kurana zıt olan bu söylemler doğru kabul edilmektedir? Görülen o ki ayetler çoktan unutulmuş, onun yerini şundan bundan rivayet edilen söylentiler almış. Hal böyle olunca da din huzur getireceği yerde bela getirmiş, tiksindirmiş, kendinden soğutmuş. Hangi din? Uydurulmuş din.

Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız.

14 yorum:

  1. Bahsedilen kertenkelenin bir çeşidi zehirlidir hastalık yapar.sen bütün kertenkeleleri kast ediyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komik olmayın, ibrahim peygamberi öldürmek istediği için fasık olduğu yazıyor hadiste. Zehirli olduğu için yazmıyor. Cevabımızı iyi okuyun.

      Sil
  2. Sünniler deyip duruyorsunda ben sünniyim boyle seyler duymadim etmedim.Sünni olmak sunnet uzere olmak demektir. Dogruyla yanlisi ayirt edememek degildir. Biz sunniyizde siz ne ayaksiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin bunları daha önce duymamış oluşunuz, bunların hadis kitaplarında geçmiyor olduğu anlamına gelmiyor, sizin yeteri kadar araştırmadan dindar olmaya çalıştığınız anlamına geliyor. Araştırmadan dindar olunca da doğduğunuz bölgede yaygın olan mezhebi benimsiyorsunuz, iranda doğsaydınız muhtemelen şii olmakla övünecektiniz.

      Artık duymuş olduğunuza göre imanınızı Kurana göre şekillendirme vakti gelmiştir. Bunun için ilk adım anladığınız dilde Kuran okumaktır. Allah zihin açıklığı versin, Aleyküm selam.

      Sil
  3. Hz.Admin emeğin için teşekkürler güzel bir çalışma olmuş fakat din alimleri hakkında uydurulmuş ve insanları müşrik yapan hadisler eksik kalmış.Umarım birgün onlarda eklenir Muvahhid üzere kalın..

    YanıtlaSil
  4. Recmi açıkça inkar ediyorsunuz Resulluah (s.a.v) uyguladığı bir şeyi nasıl inkar edebiliyorsunuz. Kuran da zina eden kadın ve erkeğe 100 sopa vurun deniyor. Evli olduğu kısım söylenmiyor. Yüce Rabbim de Sevgili kuluna recmi emrediyor yerine getiriyor. Benim düşüncem recm çok ağır bir ceza ve Kuran zaten tek değil parça parça indiriliyor. Örneğin alkolün şarabın yasaklanması gibi birden değil kademeli olarak hükmü koyuyor. Yüce RABBİMİZ Kuranı istese zaten birden indirirdi ama ı zamanın yaşayan kullarının nefislerine çok ağır gelirdi. Benim düşüncem kademeli olarak uygulandığıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinde sana göre bana göre olmaz, birşey varsa ayet gösterirsin. Gösteremiyorsan "önceden vardı ama keçi yedi" deyip iftiralara sarılmak yerine "demek ki dinde yokmuş" dersin. Müslüman olmak bunu gerektirir.

      Sil
    2. aklı başında üzel faydalı ir çalışma olmuş ama anlayana tabi yazılarınız benim zihniyetime çok uygun ama ne yaazıkki bir çok insanda karşı çıkcaktır keçi yedi mantığıyla bu arada kertenkele khakkındaki yazı beni gülme krizine soktu özelliklede müşrikmi bu kertenkeleden sonrası beni bitirdi

      Sil
  5. Güzel bir çalışma olmuş ama şöyle bi hayretlik bir durum var nasılda körü körüne öğretiliyor bunlar bize hemde atalarımıza şimdi bu konuyu tartışmaya açmaya kalksa insan kökleşmiş bir inançda ezilmeye mahkum resmen Allah'ım bize doğru olanı göster resmen tuhaf oldum subhanallah...

    YanıtlaSil
  6. Hocam ilginç bilgiler verdiniz daha önce bana da mantıksız gelen bir çok islam dışı olayın nasıl temelsiz olduğunu gördüm. Ancak aklıoma takılan tek şey bundan öncekiler
    Aklım almıyor ya nasıl olur da bundan önce kimse, hiç bir alim bubunların uydurma opduğunu anlamadı
    Osmanlı selçuklu... Vesaire bir sürü alim ulema önder örnek nasıl bunu farketmez?
    Lütfen bunu cevaplayın, zor bir dönemden geçiyorum buralara küçük kızların zifafa sokulmasında sıkıntı olmadığını söyleyen buharideın geliyorum ve içime su serptiniz artık bunların iftira olduğunu biliyorum
    Ancak buhari deki bütün hadisler kütübü sitte... Hep yalan mı
    Din değil de arap geleneği mi
    Buhari
    Ebu Davud
    Taberi
    Hepsi yanılmış ama kasıtla mı
    Ben şöyle düşündüm
    Bu İnsanlar kadıtsız hata yaptılar, bu yalan hadisleri duyduklarında iyi niyetten inandılar ve iş daha kötüye gitmesin daha fazla hadis uydurulmadon diiye o günej kadarkileri kitaplaştırdılar
    Ve tabeine güvendiler...
    Siz ne dersiniz lütfen fikrinizi paylaşın

    YanıtlaSil
  7. Abdulkadir geylani hakkında ki yazınız için şunu düş
    Ündüm, önce şeriat sonra tarikat sonrq marifet sonra hakikat silsilesi içinde, hiçbir zaman şeriate karşı çıkmadan hakikati anlatmıştır, tevhidin zirvesine çıkmıştır. Ona karşı iyi niyet besleyin çünkü o sebepleri aşıp Allah a taptı. Yaptığı kerametlerde de kendini değil Allah dan geldi. Allahın

    YanıtlaSil
  8. Ey Muhammed senin için. Getirdikler misallere bak artık onlar iflah olmaz. Ayeti bize allahın sevgili kulları hakkındaı hüsnüzan beslememizi emreder. Öyleyse veliler hakkında da iyi niyet besleyin çünkü onlar aşıp Allah a taptı. makammı hakikattir bu sebeple ibni arabi benimj aljmakamıma gelmeden kitabımı okumayın yanlış anlarsınız der. Yine abdulkadir geylani hakkında da iyi niyet besleyin çünkü o Allah ın sevgili kuludur. Onlar çok üst makamdalar bizim anlamamamız normal dir.

    YanıtlaSil
  9. Hadisleri dın halıne getirdikleri için çelıskıler le kuranla ve kendiyle celısen hadisler yuzunden dınden cıkıyordum sadece kurandan ogrenınce dını daha ıyı anladım

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?