Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Tevessül etmek caiz midir? Türbelerden yardım istenir mi?

tevessül etmek

Tevessül ne demek?

Tevessül "el atma, sarılma, baş vurma, vesile yapma" anlamlarına gelir. Tevessül etmek salih kulları aracı edinerek Allaha yalvarmak olarak tanımlanır.

Tevessül ile dua etmek ölüler işin içine katılıyor ise şirk olur. Mesela bir türbeye gidip "ey şu kabirde yatan filanca kişi, sen Allahın dostusun, manevi derecen benden daha yüksek, Allah senin duanı kabul eder, onun için senin kapına geldim, benim şu derdim için Allah'a yalvada işim yoluna girsin" deyince veya türbeye gitmeden "ey filanca evliya, Allah sana güç verdi, ruhun bizi işitiyor, benim şu işimi oldur" deyince puta tapmış olunur. Çünkü ruhçuluk mekkeli müşrikleri şirkre düşüren ameldir.

Bu konuda şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz Allahın astından yalvardığınız kimseler sizin gibi kullardır. Eğer doğru sözlüyseniz onları çağırın da (işitebiliyorlarsa) icabet etsinler size". (7/Araf 194) ayetinde ölüleri aracı edinmek yasaklanır.

Mekkeli müşriklerin inancı nasıldı?

Ayette geçen "MİN DUNİ ALLAHİ" ifadesi "Allahın astında" demektir yani "Allahın aşağısında insanların üzerinde konumlandırılmış” anlamına gelmektedir. Mekkeli müşrikler Allahı en tepeye koymuşlar, kendilerini en aşağı koymuşlar, ortadaki sözde boşluğa evliya dedikleri adamları koymuşlardı ve onlardan yardım, şefaat umuyordu. Böylece Allahtan başka ilah edinmiş oluyorlardı.

Yani mekkeli müşrikler taştan yontma heykelleri Allah zanneden ahmaklar değildi. Mekkeli müşrikler taşın temsil ettiği salih kişinin ruhundan medet umuyorlardı. Mekkeli müşriklerin taştan değil ruhlardan medet umduğunu şu ayetten anlayabiliriz: "Allahın astında yalvardıkları kimseler birşey yaratamazlar, kendileri yaratılmışlardır. Diri değil ölüdürler, ne zaman dirileceklerini de bilmezler." (16/ Nahl Suresi 20, 21) ayetinde müşriklerin medet umduğu şeyin taşlar olmadığı ve kıyamet günü dirilecek insanlar olduğu haber verilir.

Sufizm yoluna girmiş Mekkeliler "Şehitler ölü değildir onlardan yardım isteyebiliriz" deyip Lat, Menat, Uzza gibi insanların ruhlarından medet ummaya başlamıştı. Bu iddia ise kendi çıkarımlarıydı, hiçbir kaynakları olmamasına rağmen ruhlara dua etmeyi mübah yapmışlardı. Yıllarca bu inanç sebebiyle şirk koştuklarını bilmeden yaşadılar, peygamberimiz gelince ise onun getirdiği islamı beğenmeyip sufizm inancını savunmaya devam ettiler. Peygamberimizi öldürmek istediler, hicret etmeye mecbur bıraktılar. Sonunda mekkenin fethi sayesinde putlar kırıldı ve ruhçuluk inancı azaldı. Lakin günümüzde tasavvufçu tarikatlar ruhçuluk inancını yeniden yaymışlar, üstelik bunun mekkeli müşriklerin inancı olduğunu kabul etmeyerek ayetlerden delil sunmaya çalışmışlardır. Gösterdikleri hiçbir ayette "ölü ruhlarından yardım isteyebilirsiniz" yazmamakta, aksine ruhlardan medet umanlara müşrik denmektedir.

Şeyh, evliya, gavs gibi kelimeleri diline dolayıp "evliya ruhu seni işitir, ruhu yardıma gelir, yetiş ya gavs" diyenlerin tek delili "Allah yolunda öldürülmüş kişilere ölüler demeyin, hayır diridirler lakin siz anlamazsınız." (2/Bakara Suresi 154) ayetidir. Bu ayette şehitlerin bir üst boyutta yaşamaya devam ettiği ama bizim 3.boyutu görebilen gözümüzün göremediği söylenmiştir. Şehitlerin metafizik boyutta yaşıyor olmaları bizim onların ruhundan yardım isteyebileceğimiz anlamına gelmez. Bizler Kuran ayetlerinden anlıyoruz ki dua yakarış sadece Allah'a yapılır, Allah bizi işitir ve isteğimizin gerçekleşmesi için gerekli şartları oluşturur.

Kime tevessül edilebilir?

Tevessül ettiğimiz kişi eğer diri ise yani aramızda yaşıyorsa onun yanına gidip "senin ağzın dualıdır, manevi derecen benden daha yüksektir, Allah'a yalvar da benim hayatım düzelsin, işlerim yoluna girsin, rızkım artsın" demekte sakınca yoktur ve şirk olmaz. Bu davranış insandan insana salat etmektir. Müminler birbiri için istiğfar edebilir, onun adına Allah'a yalvarabilir. Bu konudaki ayetlerde peygamberlere gelip "Allaha yalvarda şöyle olsun" diyenler örnek verilmiştir. Bu dirilerin birbirine şefaat etmesi olarak tanımlanabilir. Yaşayan insanlar birbirine hayır duası edebilir.

Eğer kendimiz dua edecek isek önce tespihat yapmalı, iyilik yapmalıyız. Mesela gündüz sadaka verip gece namaz kıldıktan sonra Allahı öven tespihat yaparsak manevi derecemiz yükselmeye başlar. Bu şekilde bir yaşam tarzı benimseyince artık duamız kabul olmaya başlar. Kabul olan dua ise esmaul husna ile yapılandır. Mesela "Ey Rabbim! Seni noksanlıklardan tenzih ederim, sen alim olansın, benim ilmimi artır" denirse "ya alim" ismiyle dua etmiş oluruz. Yahut "Ya rabbi! Sen rezzaksın, dilediğine rızkı genişletirsin dilediğine daraltırsın, benim rızkımı genişlet" denirse "ya rezzak" ismiyle dua etmiş olunur. Ne istiyorsak onunla ilgili esmalar duaya dahil edilmelidir. Böyle dua etmemiz gerektiği Kuranda şöyle geçer: "En güzel isimler Allahındır, öyleyse ona onunla yalvarın..." (7/Araf 180) ayeti Allahın isimlerini aracı edinmemizi ister.

Peygamberler de esmaul husna ile dua etmişlerdir. Kurandaki peygamber dualarına baktığımızda hep esmaul husna ile dua ettiklerini görürüz. Hiç bir peygamberin "Ey Allahın dostu, duy beni, yardım et bana" diye dua ettiği görülmemiştir, bütün peygamberler "Ey Allahım, sen duaları işitensin, benim sıkıntım şudur, beni bu durumdan kurtar" anlamında maruzatlarını Allah'a iletmişlerdir ki evreni yaratan Allah herşeyi işitmekte ve görmektedir, bir yaprak bile ondan habersiz düşmez.

Büyük tevessül duası nedir?

Büyük tevessül duası olarak sunulan yazılar, içerdiği ölülere yalvarma cümleleri sebebiyle baştan aşağı şirktir. Allah bizi işitmiyormuş gibi ruhlara yalvarıp aracı olması istenir. O kabir ehli de hiçbir zaman duanızı işitmez, işitse bile icabet edemez. Nereden mi biliyoruz? Tabi ki şu ayetten:

Onları çağırsanız sizin duanızı işitmezler, şayet işitseler bile cevap veremezler. Kıyamet günü sizin şirkinizi de inkar edecekler. (Bu bilgiyi) Herşeyden haberdar olan gibi sana haber veremezler. (35/Fatır 14) ayetinde ruhlara yalvaranların şirk koştuğu haber verilmiştir. “Hesap günü sizin şirkinizi inkar edecekler” cümlesi Allahtan başkasına dua edenlere müşrik demektedir.

Bu konudaki diğer ayet de Allahtan başkasına sığınıp dua edenlere sapık demektedir. “Allahtan başkasına yalvarandan daha sapık kimdir? Ona kıyamet gününe kadar kimse icabet etmez. Onlar bunların duasından habersizdir. (46/Ahkaf 5) ayetinde yine "min duni Allahi" geçer yani Allahtan başka neye yalvarırssanız şirk olur. İster evliya olsun, ister peygamber, ister melek olsun bunlara dua edilmez. Peygamberimiz bu konuda şöyle demiştir:

“Kıyamet günü sahabilerimden bir takım insanlar sağ taraflarından ve sol taraflarından yakalanırlar da ben ''onlar benim sahabelerim (bırakın onları)'' derim. Bana ''sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir'' denilir. Ben de Allahın salih kulu meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: "..Bana emrettiğinden başkasını onlara söylemedim. Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kul olun (dedim). İçlerinde kaldığım müddetçe üzerlerinde tanıktım ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahit olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen üstün olan ve hikmetli hüküm verensin." (Maide 117-118) [Buhari: 60/Kitabul Enbiya, Bab 50, No 117, Cilt 7, Sayfa 3262, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]

Maide suresinden İsa peygamberin sözünü örnek veren bu hadis, peygamberimizin dünyada yaşayanlardan haberdar olmadığını söylemektedir. Ayetlerden zaten ölülerin dirilerden habersiz olduklarını öğrenmiştik lakin hadis de yardımcı bir kaynak olarak ölülerin duamızı işitmediğini söyledi. Bu delillerden görüldüğü üzere ölülere tevessül etmek, ölülerden medet ummak islamda yoktur.

Bunca ayete ve hadise rağmen tevessül etmekte ısrar eden tasavvufçular şöyle bir bahane bulurlar: "Bu ayetler müşriklere indi, mekkeli müşriklerden bahseden ayeti bize okumayın, biz müslümanız" derler. Halbuki tıpkı mekkeli müşrikler gibi ölülere yalvarırlar. Amel aynı olunca sonuç da aynı olur. Mekkeliler Allahtan başkasına yalvarınca müşrik oluyorsa günümüzdeki insanlar da Allahtan başkasına yalvarınca müşrik olurlar. Ayetin kime indiğinin önemi yoktur, önemli olan verdiği mesajdır. Aksi halde hiçbir ayetten öğüt alamayız ve aynı hataları yapıp kendimizi müslüman zannederiz. Mesela Hristiyanlar "İsa Allahın oğludur" dediği için müşrik olur, lakin hiç bir tasavvufçu "Allaha çocuk isnad etmek hristiyanlara cevap olarak inmiş, biz çocuk isnad edebiliriz" demez. Sadece hoşlarına gitmeyen konuları eskilere isnad ederler, kendilerini hariç tutarlar.

Tasavvufçuların bozuk itikadı müslümanları şirke düşürmektedir. (Bak: Sufizm ve islam farkı)

2 yorum:

  1. Allah razı olsun.

    çok sade. ayetlerle ve sahih ayetlere uygun hadislerle konuyu anlatmışsınız.

    Muslim olmak isteyen evvela hanif bilinç sahibi olacak.

    atalardan gördüğünü sorgusuz taklid ile İslam olmuyor.

    hayatımızı akide ve amelimizi Kuran ile filtreden geçirmek zorundayız.

    esselamu aleyna ve ala ibadi(a)llahissalihin,
    el hamdulillahi rabbil alemin.

    size selam ederim.
    sahibimiz ve hakimimiz olan ALLAH ı överim.

    YanıtlaSil
  2. mekkeli müşrikler putperest bizim insanların çoğuda kabirperest

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?