Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Günahımız kadar yanıp çıkacak mıyız? Ayetler ve hadisler cehennemden çıkış hakkında ne diyor?

cehennemden çıkış
7 katlı ateş çemberi cehennem! (15:44) Ahiret hayatında kötü insan ve kötü cinlerin cezasını çekmesi için yaratılmış azap yurdu. Patlayan bir yanardağın tam ortasında kalmak gibi sıcak ve havasız bir ortam. Acıkanlara yiyecek olarak dikenli otların verildiği, susayanlara içecek olarak kan ve kaynar suyun verildiği ceza yurdu.

Yanan derilerin onarılıp tekrar tekrar ateşte pişmesi, içilen kaynar suyun bağırsakları deşmesi, çıkmak için her gün meleklere yalvaran lakin çıkma şansı verilse çıktığı ilk günden itibaren “kötü bir kâbus gördüm, güya cehenneme gitmişimde azap görüyordum” diyerek eski günahlarına geri dönecek olan kafir müşrik insanların barınağı.

Kuran okuduğumuz zaman ayetlerden öğrendiklerimiz bunlar. Kuran okuduğumuz zaman öğreneceğimiz diğer detay ise oraya kimlerin gideceği ve orada ne kadar süre kalacakları.

Cehenneme kimin gideceği konusunda verilen bilgi “Kafirler, müşrikler, münafıklar” olarak karşımıza çıkar. Hiçbir ayette Müslümanların cehenneme gideceği yazmaz. Bir ayette herkesin cehennemi göreceği lakin iyilerin geçip gideceği anlatılır. (19:72)

Peki kâfir kimdir, müşrik kimdir, munafık kimdir? Bunların özelliklerini kısaca özetledikten sonra orada kalış sürelerini bildiren ayetleri görelim.

1) Kafir: İnkâr eden, üzerini örten demektir. Hz Muhammedi yalancı olarak tanımlayan, Kurana iman etmeyen, Müslüman olmayı gericilik sayanlara verilen isimdir.

2) Müşrik: Allaha ortak edinen iki yüzlü insanlardır. Allaha taptığını söylerler lakin Allaha yaklaştırması için edindikleri aracılara taparlar. Aracıya dua ederler, Aracıdan şefaat dilenirler, kula kulluk ederler. Mekkeli müşriklerin putları da eskiden yaşamış iyi insanların tasvirleridir.

3) Munafık: Müslüman gibi görünen ama kalben kâfir olan ve kâfirler ile birlikte Müslümanların aleyhine çalışmalar yapan iki yüzlü insanlardır. Kafirler, müşrikler, münafıklar için hazırlanmıştır cehennem. Bu kişilerin arasından çıkar her türlü fitne fesat kötülük zulüm. Bu kişilerin arasından çıkar her türlü sapkınlık. Bu kişilere yoktur merhamet, yoktur sevgi, yoktur saygı, sonsuza dek yurtlarıdır cehennem. İşte böyledir Kuran anlatımı, kötülerin varış yeridir cehennem.

Günahkâr Müslümanlar ne olacak?

Peki günahı olan Müslümanlar ne olacak? Günahları kadar cehennemde azap çektikten sonra kalplerinde iman olduğu için cennete geçiş yapacaklar mı?

Bu sorunun cevabına hadis rivayetleri “evet, günahınız kadar yanıp çıkacaksınız, cehenneme giden müslümanlar için peygamber efendimiz aracılık edecek, onlar için Allaha dua edip yalvaracak, Allah da onun hatırına cehenneme attığı müslümanları çıkarıp havuzda yıkayacak ve cennete sokacak” der peygamberin vefatından 200 yıl sonra yazılmış hadis kitapları. Böyle söyler rivayetler, böyle söyler mezhepler.

Peki Kuran ne der bu konuda? Kuran bize cehennemin kâfirler, müşrikler ve münafıklar için yaratılmış azap yurdu olduğunu söyler, "Kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının." (3:131) der.

Cehennem, bir gözetleme yeri olmuştur. Azgınların varacağı yerdir. Orada çağlar boyu kalacaklar. Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek. Tadacakları sadece kaynar su ile irin olacaktır. Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak. Çünkü hesaba çekileceklerini beklemiyorlardı. Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı. Biz ise herşeyi tek tek kaydediyorduk. Tadın bakalım; size daha ne azaplar tattıracağız! (78/Nebe 21-30)


Hiçbir ayette Müslümanlar günahı kadar yanıp çıkacak denmez. Hiçbir ayette “benim cehenneme attığımı peygamber çıkaracak, günahınız kadar yanıp çıkacaksınız” denmez. Tam aksine günahımız kadar yanıp çıkacağız diyenler eleştirilir.

Yahudiler “Ateş bize ancak sayılı günler dokunur” demiş, günümüz ifadesiyle “biz Allahın sevgili kullarıyız, tehdit ettiğiniz cehenneme gitsek bile günahımız kadar yanıp çıkarız” demişlerdir. Bu söze cevaben “Allahtan söz mü aldınız, günahı kendini kuşatan cehenneme gider ve orada kalıcıdır” denmiştir. İşte o ayetler:

2:80- Dediler ki: “Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir.” De ki: “Allah katından bir ahid mi aldınız? Öyleyse Allah asla ahdinden dönmez. Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?” 81- Evet, kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa (günahları terazide ağır gelirse) onlar ateşin halkıdırlar, orada devamlı kalacaklardır.


Bakara suresi 80-81 ayetlerde Yahudilerin günahımız kadar yanıp çıkarız, asla sonsuza kadar kalmayız demesine cevap olarak günahı ağır gelen ateş halkıdır orada kalıcıdır denmiştir.

Bu ayetleri gören bazı Müslümanlar “ama siz Yahudilere inmiş ayetleri bize gösteriyorsunuz, biz Yahudi değil müslümanız, dolayısıyla cehenneme gitsek bile kalbimizde iman olduğu için mutlaka çıkmalıyız” demekteler. Oysaki Kuran ayetlerinin çoğu zaten başkasının hatalarını anlatır ve bizim ibret almamız istenir.

Eğer “günahı ağır gelen ateş halkıdır, orada kalıcıdır” ayetini görünce “Bu ayetler Yahudilere inmiş onlar çıkacağına inanmasın, biz çıkacağımıza inanacağız” dersek; "Rahman bir çocuk edindi dediler. Gerçekten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız. Neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar gürültü ile devrilecekti." (19:88-90)”” diyen ayeti görünce de “Bu ayet Hristiyanlara inmiş, hristiyanlar Allaha çocuk isnad edemez, biz müslümanız Allaha çocuk isnad edebiliriz” dememiz gerekirdi ki hiçbir aklı selim insan böyle düşünmez.

Hiçbir Müslüman “bu ayet hristiyanlara inmiş, biz çocuk isnad edebiliriz” demiyor ancak “bu ayet Yahudilere inmiş biz çıkış var diyebiliriz” diyebiliyor. Bu çelişkili bakış açısı ile Kuranı anlamak mümkün olmaz.

Amellerin tartılması

Şimdi gelelim “günahı ağır gelenler cehenneme gidecek diyen ayetlere. Bilindiği üzere ahiret hayatında dirildikten sonra hesap verme aşaması ve amellerin tartılması aşaması gelir. Dünyada yapıp ettiğimiz her şey kiramen katibin yazıcı melekleri (43:80, 54:52, 82:10, 86:4) tarafından kayıt altına alınır. İyilikler sağ tarafımızdaki melek tarafından deftere kayıt edilir, kötülükler sol tarafımızdaki melek tarafından deftere kayıt edilir. (50:17) Sonunda bu iki defter teraziye konulur ve hangi tarafın daha ağır olduğuna bakılır. Sevapları %51 ve üzeri ağırlık yapanlar cennete gider, günahları %51 ve üzeri olanlar cehenneme gider.

"Artık kimin (sevap) tartıları ağır gelirse işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Ve kimin tartıları hafif kalırsa işte onlar kendilerini hüsrana uğratanlardır. Cehennemde baki kalırlar. Ateş onların yüzlerini yalar ve orada (pişmiş kelle gibi) dişleri sırıtır. (23: 102-104)


Mu’minun 102-104 ayetlerde görüldüğü üzere “günahlar ve sevaplar terazinin bir kefesine koyulur, sevapları ağırlık yapanlar kurtuluşa erer, günahları ağırlık yapan kendini hüsrana uğratmıştır, cehennemde kalıcıdır” denmiştir.

Müslümanların itikadını belirleyen ayetler bunlardır. Evvela Kuranı kerim okuyan bir Müslüman cennetin de cehennemin de ebedi yaşam yeri olduğunu öğrenmiş olur.

Bir Müslüman bu ayetleri okuduktan sonra “Nasıl olsa günahım kadar yanıp çıkacağım, bari şu dünya zevkinden mahrum kalmayayım, şu günahı da işleyim de sonra nasıl olsa tövbe ederim, ramazan ayı da geliyor, kadir gecesinde tövbe ederim, Allah affeder” diyemez.

Bu ayetleri okuyan bir Müslüman “Aman Allahım, ben Müslümanların günahı kadar yanıp çıkacağını sanıyordum, ayetlerde günah terazisi ağır gelenler sonsuza kadar cehennemde kalır diyor, günahlarım %51 ağırlık yaparsa ben ne yapacağım, o korkunç günde korkudan kalbim yerinden fırlayacak gibi olacak ve ben “ne olur %51 sevaplar ağır gelsin nolur” diye ecel terleri dökeceğim. O zaman halen vakit varken iyi bir insan olayım, şirk koşmadan iman edeyim, namaz kılayım, oruç tutayım, sadaka vereyim, ilim öğreneyim, iyilik yapayım, topluma faydalı bir birey olayım, günahları bırakayım, sağımdaki melek daha çok sevap yazsın” demelidir. Kuran okuyan bir Müslüman tam olarak böyle düşünür, Allahın bizden duymak istediği cümleler bunlardır.

Belki de Müslümanlar arasındaki günahların artma sebebi, günahı kadar yanıp çıkma inancından kaynaklanmaktadır. Halbuki Müslümanlar iyilikte yarışmalıdır, arkadaşları arasında “bugün ne iyilik yaptın” diye sohbet etmelidir.

"Rabbinizin affına mazhar olmak ve sakınanlar için hazırlanan gökler ve yer kadar geniş bir cennete ulaşmak için birbirinizle yarışınız." (3/Ali imran 133)


Cehennemin sonsuzluğuna gelen itirazlar

Cehennem azabının sonsuz olmasını fazla bulanlar “Sonsuz cehennem azabı Allahın merhametli olmasına ters değil mi, Allah neden sonsuza kadar azap etsin” diyebiliyor. Halbuki kötü bir insan dünyada ister 70 yıl yaşasın, ister 700 yıl yaşasın, ister 7.000 yıl yaşasın, isterse 7.000.000 yıl yaşasın her gününü küfür, şirk ve kibir ile geçirecektir.

İnsan yedisinde neyse yetmişinde odur atasözü gibi bazı insanlar çok uzun süre yaşasa bile asla iman etmezler, müslümanları geri kafalı olarak görürler, evrenin tesadüfen oluştuğuna inanırlar, elinde güç oldukça masumları öldürmeye devam ederler, masumlara eziyet etmekten zevk alırlar, haberlerde izlediğimizde batsın bu dünya dedirtecek büyük zulümler işlerler.

Hayatı zulüm ile geçmiş bu kişilere bir şans daha verilseydi ve dünyaya dönmesi mümkün olsaydı bu zalim kişi yine günahlara dönecektir ve “acayip bir kâbus gördüm, güya cehenneme gitmişim de azap görüyor muşum, neyseki rüyaymış” deyip günahlara geri dönecektir. Yani hiç bir şeyden ders almayacak ve yine kendine yazık edecek ameller işleyecektir. Böyle olduğunu şu ayet açıklar:

"Ateşin üstünde durduruldukları zaman bir görseydin, o zaman derler ki: "Ah keşke geri gönderilsek de rabbimizin ayetlerini yalanlamadan müminlerden olsak." Hayır, daha önce gizledikleri şeyler açığa çıktı. Eğer geri döndürülselerdi men edildikleri şeylere yine dönerlerdi. Çünkü onlar gerçekten yalancıdır. (6:27-28)


Enam Suresi 27-28 ayetlerde cehenneme giden zalimlerin dünyaya dönüş arzusu kabul olsa ve ruhları vücutlarına geri verilse, uyanır uyanmaz yine günaha dönecekleri haber verilmiştir. Bu çok önemli bir bilgidir zira “ruhsal tekamul” diyerek yeniden doğmayı savunan spiritüel inançların da yanlış olduğunu bizlere öğretir.

Diğer bir itiraz ise Hud 107 ayeti gösterip “Allahın dilemesi hariç orada kalıcıdırlar deniyor, demek ki cehennem sonsuz değilmiş” diyenlerdir. Halbuki Kuranı kerim bir tek ayete bakılarak anlaşılacak bir din anlatmaz, hemen önceki ayeti ve hemen sonraki ayeti okuyunca veya başka bir suredeki ayeti okuyunca durum daha net anlaşılır. Bu örnekte de Hud 108 ayeti okuyunca anlaşılmaktadır ki aynı şey cennet için de söylenmektedir.

“Rabbinin dilemesi hariç, onlar gökler ve yer durdukça o ateşte ebedî kalacaklardır. Rabbin gerçekten istediğini yapar. Mutlu olanlara gelince onlar da cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada kesintisiz bir lutuf olarak ebedî kalacaklardır.” (11/Hud 107-108)


Bunun anlamı “cennet de cehennem de sonsuzdur lakin Allah dilerse bunları yok etmeye gücü yeter, her şey Allahın elindedir, Allahın yarattığı evrende yaşayan güçsüz canlılarsınız” demektedir.

Kurana uygun ve zıt hadis rivayetleri

Hadisler Kurana uygun ve Kurana zıt olarak iki çeşittir. Mezhepçiler “Hadis usulü diye bir şey var, hadis yazarları bu usule göre yazmıştır, bütün hadisler sahihtir, Kütübi Sitte hadislerinde uydurma olmaz, Kurana zıt hadis yoktur kütübi sittede” derler.

Oysaki hadis rivayeti ve Kuran ayeti kıyaslaması yaptığımız zaman bazı hadislerin apaçık bir uydurma olduğunu görebiliriz. Bazı hadislerin aslında hadis olmadığını, farklı dinlerin inançları olduğunu fark edebiliriz. Tabi bunu fark edebilmek için gençlik çağında Kuran tahsili yapmış olmak gerekir. Gençlik çağında hadis, sünnet, mezhep öğretisi tahsil edenler Kurana zıt hadis ayrımını yapamazlar çünkü ilk önce öğrendikleri şeyler peygamberin vefatından 200 sene sonra ortaya çıkmış inançlardır ve tertemiz zihinleri artık bunlarla dolmuştur. Filanca mezhebe göre şöyle, filanca ulemaya göre böyle, filanca mezhep buna haram demiş diğer mezhep buna helal demiş gibi karman çorman bir dine inandıklarını iddia ederler lakin ortada net bir din yoktur.

Örneğin sahabeler ve sahaberi gören tabiin alimleri “hadis usulü ilmi” diye bir şey bilmezlerdi çünkü o zamanlar hadis kitapları yoktu ve dilden dile bir şeyler anlatılıyordu. Hadis kitabı olmamasını dinde bir eksiklik olarak gören Buhari ve Müslim gibi araştırmacı yazarlar Özbekistanın Buhara şehrinden Medineye gelerek hem din adamlarını hem halkı dinledi ve 500 bin küsür hadis topladı, sonra bunları hadis usulü ile eleyerek sayısını 7 bin küsüre düşürdü. Bu usül “filanca kişi güvenilir olarak biliniyor, yalan söylediği görülmemiştir, öyleyse ondan nakledilen bu rivayet de sahih olmalıdır” diyerek kitaplar yazmışlardır ve buna “Sahihi Buhari : Buharinin sahihleri” demişlerdir. Müslim de aynı şekilde bir çalışma yaparak “Sahihi Müslim: Müslimin sahihleri” kitabını oluşturmuştur. Diğerleri de aynı şekilde hadis yazarak hadis külliyatı oluşturmuşlardır. Bu da demek oluyor ki hadisler kişiye göre değişen sahihlerdir.

İşte ortada dolaşan binlerce hikayeden eleme yaparak yazan gazeteci adamların naklettikleri daha sonraları mezhepler tarafından dini konularda tek kaynak haline gelmiştir, hatta “hadis ayeti nesh edebilir / hadis rivayeti kuran ayetini iptal edebilir” diyecek kadar ileri gitmişlerdir. Öyle ki “hadislerin hepsi vahiydir, Kuran gibi kutsaldır” diyen şarlatan, din tüccarı, hurafeci adamlar bile görülmüştür ve tarikatlarda mürit bulmaktadır.

Kurana zıt hadis örneklerini görmek için (Uydurma Hadis Örnekleri) yazımızı okuyabilirsiniz. Şimdi gelelim Kurana uygun ve Kurana zıt hadis rivayeti örneklerine:

Kuranla uyumlu hadis:

Peygamberimizin “Kim bir kötülük yaparsa hemen ardından iyilik yapsın” (Tirmizî, Birr 55) dediği rivayet edilmiştir ve bu söz amellerin tartılması ayetiyle eşleşir, Kuran ile uyumludur.

Her sevabın 10x yazılması, her günahın 1x yazılması (6:160) da sevabın ağırlık yapmasını sağlayacaktır ve bu durum Allahın merhametine örnektir. Günde 5 vakit namaz kılınca 50 vakit kılmış gibi yazılıyor, bir fakire 50 lira vermek 500 lira vermiş gibi yazılıyor, ramazan ayında 1 ay oruç tutmak 300 gün tutmuş gibi yani neredeyse bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi yazılıyor, bir gece teheccüd namazı kılıp Allahı yücelten tespihatlar yapmak 10 gece ibadet etmiş gibi yazılıyor, bir yetim çocuğa oyuncak ve kıyafet alınca 10 yetim çocuk sevindirmiş gibi yazılıyor, bir fakirin mutfağına erzak alınca 10 fakir doyurmuş gibi yazılıyor… Böylece bir müslümanın amel defteri daha ağır oluyor. Lakin müslümanım dediği halde hayatında dine yer olmayanlar bu sevaplardan mahrum kalıyor ve amel defterinde ağırlık yapacak sevabı az oluyor.

Kuranla uyumlu hadis:

Peygamberimizin ailesine seslenerek “Ben sizi Allahın elinden kurtaramam, Hz Nuh bile oğlunu kurtaramadı, Hz Lut bile karısını kurtaramadı, onun için iyi bir Müslüman olun bana güvenmeyin, kendinizi ateşten koruyun” dediği rivayet edilmiştir ki ayetler ile uyumlu olan hadis budur.

“Ey Muttalib’in kızı Safiye, Ey Muhammed’in kızı Fatıma, Ey Abdulmutalib oğulları… Allah’a karşı sizin için yapabileceğim bir şey yok ama malımdan istediğiniz kadar alabilirsiniz.” [Tirmizi: Tefsir 27 (3184), Müslim İman 27]

Buraya kadar ayetleri ve Kuranla uyumlu hadisleri gördük. Şimdi de Sünnilerin sahih diyerek insanlara anlattığı Kurana zıt hadisleri görelim.

Kurana zıt hadis:

“Benim şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir” (Ebû Dâvûd, Sünnet 20; Tirmizî, Kıyâmet 11)

Peygamberimizin büyük günahı olanları şefaatimle cehennemden çıkaracağım dediğini iddia eden bu hadis rivayeti şu ayetlere ters konuşmaktadır.

"Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi kerim bir yere (cennete) dahil ederiz." (4/Nisa 31)

"Onlar ki küçükler hariç günahın büyüğünden ve aşırılıktan kaçınırlar. Şüphesiz rabbinin mağfireti (bu kişilere) geniştir. O sizi daha iyi bilir; yerden inşa edince de anne karnındaki cenin halinizi de. Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın, O sakınanları iyi bilir." (53/ Necm Suresi 32)


Nisa 31 ayeti büyük günahlardan uzak duran insanların küçük günahlarının şefaat ile bağışlanacağını bildirir. Bu şefaat ise yüksek mevkili meleklerin şefaatidir. (21:28, 53:26) (Oku: Şefaat hak mıdır)

Büyük günahlar ise şirk, katl, zina (25:68) olarak sayılmıştır.

“Onlar Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allahın haram kıldığı bir canı haklı sebep (savaş, kısas, terör) olmadan öldürmezler, zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur. (25/Furkan Suresi 68)


Şimdi bu üç günahın detaylarını öğrenelim.

Şirk koşmak Allah’a inandığı halde başka ilahlar / tanrılar da edinmektir ve kulluğu başka tanrılara yapmaktır. Şirk koşarak ölmüş olan kişiler ahirette “Rabbimiz, vallahi biz müşriklerden değildik” (6:23) diyecektir. Dindar olduğunu zannederken müşrik olduklarını hesap gününde öğrenecekler ve “keşke sadatlarımıza (peygamber torunlarına) ve büyüklerimize (devlet adamlarına) uymasaydık, onlar bizi saptırdı, onlara iki kat azap ver” (33:67) diyerek pişmanlıklarını dile getireceklerdir.

Katl; savunma savaşı (47:4), kısas cezası (2:178), terör eylemi (5:33) olmadan kendi halinde yaşayan masum bir insanı kasten öldürmektir. Masum bir insanı öldürmek ise bütün insaları öldürmekle eş değer tutulmuştur. (5:32) İslam dini insan hayatına büyük saygı duyar ve suçsuz insanların canı haram kılınmıştır yani dokunulmazlığı vardır.

Katil olmanın dünyevi cezası ise ya para cezasıdır (2:178) yahut kısas ile öldürülmesidir (2:179) Öldürülen kişinin yakınları buna karar verirler. Bir toplumda kaza ile ölüme sebebiyet vermenin cezası ise; köle azad etmek, ailesine para cezası vermek, iki ay oruç tutmak (4:92) olarak sayılmıştır.

• Bir bilgi: İki ay oruç tutmak konusu bizlere hayızlı kadınların oruç tutabileceğini öğretmiş olur. Sünni kaynaklar hayızlı kadına orucu da yasaklamıştır. Hayız olunca oruç bozulsaydı kazayla ölüme sebebiyet veren kişi eğer bir kadın sürücü ise nasıl arka arkaya 2 ay oruç tutacaktı? İşte Sünnilik ve Kuran Müslümanlığı farklarından birisi daha. (Oku: Sünnilik ve İslam farkı)

Zina etmek ise evli olmadığı birisiyle cinsel birliktelik yaşamaktır. İster bekar olsun ister evli olsun nikahı altında bulunmayan birisiyle cinsel sohbetler etmek, biraz daha ileriye gidip öpüşmek, biraz daha ileriye gidip cinsel ilişkiye girmek hep zina günahı olarak yazılır ve zinanın dünyevi cezası kadına da erkeğe de 100 kırbaç (24:2) vurmaktır.

Bu üç günah Kuranda büyük günah olarak Furkân Suresi 68. Ayette sayılmış ve Müslümanların kesinlikle uzak durması istenmiştir. Böylece büyük günah işlemeden ölen bir Müslüman küçük günahla Allahın huzuruna çıkacak ve yüz kızartıcı suç işlememiş şekilde alnı açık yüzü pak şekilde amel defterini sağından almayı bekleyecektir.

Sonuç olarak Kurandan öğreniyoruz ki yüce Allah küçük günahı olanları bağışlayacak (4:31, 53:32), büyük günah işleyerek ölmüş kişiler cezasını bulacaktır. Günahı ağır gelenlerin cezası ise ateş halkı olmak ve orada kalıcı olmaktır. (2:81)

Eğer bunun dışında bir delil olsaydı biz Kuran müslümanları olarak "Evet şu ayette günahımız kadar yanıp çıkacağımız söyleniyor, cehennemden çıkış hadisleri kuranla uyumlu" diyebilirdik. Lakin günahınız kadar yanıp çıkacaksınız diyen bir ayet bulunmuyor. Öyleyse ayetleri görmezden gelmek yerine uydurma hadisleri görmezden gelmeyi tercih ediyor ve böylece sahabeler gibi inanmış oluyoruz. Ne mutlu sahabeler gibi Kurandan dinini öğrenenlere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?