Sünnilik dinindeki büyük alimlerden biri olarak kabul edilen imamı azam Ebu Hanife Numan bin Sabit (d. 699, Küfe - ö., 767, Bağdat, Irak), hadislerin senedine değil, Kuran'a uyup uymadığına baktığı için dönemin hadisçileri tarafından sapık ilan edilmiştir. Buna rağmen günümüz sünnileri ''hadis inkarcısı'' ilan edilen Ebu Hanife'nin görüşlerini kabul ettiklerini iddia ederler. Oysaki Ebu Hanife bugün yaşasaydı ''Kuran müslümanı hadis inkarcısı sapık'' olarak itham edilecekti.
İMAMI AZAMIN HADİS ANLAYIŞI
Örnek 1: ”Tekzip etmek, ancak “Ben Hz. Peygamber’in sözünü yalanlıyorum,” diyen kimsenin yalanlamasıdır. Lâkin bir kimse “Ben Hz. Peygamber’in söylediği her şeye iman ederim, fakat o kötülük yapılmasını söylemedi, Kur’ân’a da muhalefet etmedi” derse, bu söz o kimsenin, Hz. Peygamber’i ve Kur’ân-ı Kerim’i tasdik etmesi; Allah’ın Resulünü, Kur’ân’a muhalefetten tenzih etmesidir. Eğer, Hz. Peygamber, Kur’ân’a muhalefet etse ve Allah için hak olmayan şeyleri kendiliğinden uydursa idi, Allah onun kudret ve kuvvetini alır, kalp damarını koparırdı. Nitekim bu husus Kur’ân’da şöyle belirtilir:
“Eğer bazı sözleri bize karşı uydurmuş olsa idi, elbette onu kuvvetle yakalar, sonra da kalp damarını koparıverirdik. Sizin hiçbiriniz de buna mâni olamazdı.” (Hâkka, 69/45-47)
Allah’ın peygamberi, Allah’ın kitabına muhalefet etmez, Allah’ın kitabına muhalefet eden kimse de Allah’ın peygamberi olamaz. Onların rivayet ettikleri bu haber Kur’ân’a muhaliftir. Çünkü Allah; Kur’ân-ı Kerîm’de “Zina eden kadın ve erkek..” (Nur, 24/2) ayetinde zâni ve zâniyeden iman vasfını nefyetmemiştir. Keza, “Sizden fuhşu irtikap edenlerin her ikisini de..” (Nisa, 4/16) ayetinde Allah “sizden” kaydı ile Yahudi ve Hıristiyanları değil, Müslümanları kastetmektedir. O halde Kur’ân-ı Kerim’in hilafına, Hz. Peygamber’den hadis nakleden herhangi bir kimseyi reddetmek, Hz. Peygamber’i reddetmek veya tekzip etmek demek değildir. Bilakis, Hz. Peygamber adına bâtılı rivayet eden kimseyi reddetmek demektir. İtham Hz. Peygamber’e değil, nakleden kimseye râcidir. Hz. Peygamber’in söylediğini duyduğumuz yahut duymadığımız her şey can, baş üstünedir. Biz onların hepsine iman ettik, onların Allah’ın Resulü’nün söylediği gibi olduğuna şehadet ederiz. Keza Hz. Peygamber’in, Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmediğine, Allah’ın kullarına ulaştırılmasını emrettiği bir şeye de mâni olmadığına şahitlik ederiz. O, hiçbir şeyi Allah’ın tavsif ettiğinden başka şekilde tavsif etmez. Yine şehadet ederiz ki O, bütün işlerde Allah’ın emrine muvafakat etmiş, hiçbir bid’at ortaya koymamıştır. Allah’ın söylemediği hiçbir şeyi de, Allah’a isnat etmemiştir. Bunun için Allah Teâlâ “Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 4/80) buyurmaktadır.
(Kaynak: İmam-ı Azam’ın Beş Eseri, Tercüme, Mustafa Öz, 2. Bs., İFAV Yayınları, İstanbul, 1992, “el-Âlim ve’l-Müteallim”, s: 24-25)”
Örnek 2: Kur’an’a aykırı düşen bir hadisi rivayet eden birini reddetmem ya da yalanlamam, Rasulullah’ı reddetmem ya da yalanlamam anlamına gelmez. Peygamber’den (a.s.) Kur’an’a muhalif hadis rivayet edeni red, Peygamber’i (a.s.) red ve onu yalanlama değildir! Bu ancak Peygamber’den (a.s.) batıl rivayet eden kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir. Suçlama varsa eğer, Resul için değil, o haberi nakleden için geçerlidir. Resul’ün dile getirdiği her sözün, biz işitmiş ya da işitmemiş olalım, başımız ve gözümüz üstünde yeri vardır. Biz onlara inanır ve onun tarafından söylendiğine şahitlik ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki, O (a.s.) Allah’ın nehyettiği bir şeyi asla emretmez! Allah’ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah’ın tavsif ettiği bir şeyi, başka şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki, O (a.s.) bütün işlerinde Allah’a muvafıktır. Bidat olacak bir şey yapmamış ve Allah’ın sözüne bir şey katmamıştır. Zorlayıcılardan olmamıştır. Bu yüzden Allah; “Kim Rasûle (a.s.) itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. (Nisâ: 4/80)” buyurmuştur? Şayet Peygamber (a.s.) Kur’an’a muhalefet etse ve Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala: “Eğer, Peygamber (a.s.) bize karşı olarak Kur’an’a bazı sözler katmış olsa idi, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını keserdik de hiçbiriniz de ona yardımcı olamazdınız? (Hâkka: 44-47. Ayetler)” kavline uygun olarak onu kuvvetle yakalardı ve şah damarını keserdi. Eğer bir kimse, “Peygamber’in (a.s.) her söylediğine inanıyorum, çünkü Nebî (a.s.) hakkın dışında konuş-maz ve Kur’an’a muhalefet etmez?” derse, bu onun Peygamber’e (a.s.) inandığını ve Peygamber’i (a.s.) Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir.
(Kaynak: Ebû Hanîfe, el-Alim ve’l-Müteallim, 26-27.)
Örnek 3: “Kur’an’ın onaylamayacağı bir hadis rivayet eden kişiye yaptığım ret; Peygamberimize yapılmış bir ret ve O’nu tekzip değildir. O, ancak bâtıl bir haberi Peygamber’e isnat edene yapılmış bir reddir. İtham, Peygamberimize için değil, onun için söz konusudur. Hz. Peygamber’in söylediği her şeyin başımızın ve gözümüzün üstünde yeri vardır.'' (Kaynak: Muvaffak el-Mekkî; Menâkıbu Ebî Hanife, 87-88)
HADİSÇİLERİN EBU HANİFE HAKKINDAKİ TENKİTLERİ
Buhari, Ebu Hanife hakkında şunları söyler;
1- “Güvenilmez Adam.” (Tarihul Kebir c. 8 s.81)
2- “Sapık Mürcie Mezhebinin Mensubu.” (Tarihul Evsat c.2 s.93)
3- “Küfründen dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam.” (Kitabuz Zuafa s.132)
4- Ebu hanife güvenilmezdir, sapıktır, mürciye mezhebindendir. (Hatip el bağdadi - tarih 13.cilt , sayfa 413- 454)
Süfyan bin Uyeyne, Ebu Hanifenin Ölüm haberi kendisine gelince, kendisi İmam Buhariden geri kalmayarak şöyle demiştir: “Allah ona lanet etsin! İslam’ın can damarlarını, bir, bir kopardı. Müslümanlar arasında ondan daha şerli biri doğmamıştır.” (İbni Abdulbirr, El İntika s.149-150)
İbnül Carud ise Ebu Hanifeyi tanıtırken şu korkunç sözü söylüyor: “Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır.” (El İntika s.150)
Bir diğer Mezhep İmamı olan İmam Malik ise şöyle demiştir: “Ebu Hanife, İslam bünyesinde doğan en şerir varlıktır. Bu ümmete, fikirleri yerine kılıçla vursaydı daha iyi olurdu.” (El İntika s.150)
Ebu Hanife hakkında o dönem pek çok iddia ve söylem ortaya atılmıştır.
Örnek 1:
Dedi ki: Asım b. Yezid’i şöyle derken işittim Sufyan es-Sevri söyledi ki: Ebu Hanife hem sapık hemde saptırıcı idi.(Ebuşşeyh Tabakat 2/110)
Örnek 2:
Sufyan es-Sevri: Ebu Hanife’nin iki kere tevbeye davet edildiğini nakleder. (Ahmed b.Hanbel Kitabu’l-İlel.II/69/428-32)
Örnek 3:
Malik b.Enes: Ebu Hanife az kalsın dini yıkacaktı der. (Ahmed b.Hanbel Kitabu’l-İlel.II/69/428-32)
Örnek 4:
Hammad bin Seleme: Ebu Hanife bir şeytandı: Hz Peygamber’in sözlerini kendi görüşlerine dayanarak reddederdi (İbn Adi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/239)(Ahmed b.Hanbel İlel II/68/428
II/246/1775)
Örnek 5:
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari: Sufyan es-Sevri İmam Ebu Hanife’nin hocası Hammad bin Ebu Süleyman’dan şu sözü nakletmiştir: O Müşrik Ebu Hanife’ye söyle ben ondan tamamen beriyim onunla hiçbir ilişkim yoktur (Eşari.el-İbane.77)
Örnek 6:
İmam Buhari: Ebu Hanife Murcii’dir rey ve hadisleri terk edilmiştir (Buhari et-Tarihul-Kebir VIII.81)
Örnek 7:
İmam Müslim şöyle der: Ebu Hanife Numan b Sabit rey sahibidir Hadisi muztaribtir ve fazla sahih hadisi yoktur (İmam Müslim b Hacac Kitabul Kuna vel Esma .31)
Örnek 8:
İmam Malik: Ebu Hanife dini mahveden hastalıklardan biridir.(İbn Adi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/237)
İbn Ebi Davud:Ebu Hanife’ye saldırı ve onu itham, İslam ümmetinin icma noktalarından biridir: Basra’nın fıkıh imamı Eyyüb es-Sahtiyani onun aleyhinde konuşmuştur.Küfe’nin imamı Süfyan es-Sevri öyle Hicaz bölgesinin imamı Malik bin Enes öyle Mısır’ın imamı Leys bin Sa’d öyle Şam?ın imamı Evzai öyle Horasan’ın imamı Abdullah bin Mübarek öyle Kısacası yeryüzünün her yanındaki İslam uleması onun hakkındaki kanaati menfidir.(İbn Adi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/241)
Sufyan bin Uyeyne: Allah ona lanet etsin: İslam’ın can damarlarını bir bir kopardı. Müslümanlar arasında ondan daha şerli biri doğmamıştır.(İbn Abdilberr el-İntika/149-150)
İbnül-Carud: Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır.( İbn Abdilberr el-İntika.150)
Abdullah bin Mübarek şöyle diyor: Biz önceleri onu tanımıyorduk ve sohbetlerine devam ediyorduk.Ne zamanki onu yakından tanıdık kendisini terk ettik.( İbn Abdilberr el-İntika./151)
Örnek 9:
Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad’da şöyle der: Onun hakkında dinin hem esaslarına hem de fürüatına ilişkin şecaatleri yüzünden çok sözler söylenmiştir.Gerçek şu ki Ebu Hanife bütün ilmi kudretine rağmen bizim bu eserimizde tanıttığımız ulema gibi örnek alınacak bir insan değildir
(Hatib el-Bağdadi 13/371-372)
Örnek 10:
İbn Ebi Şeybe: Sanıyorum Ebu Hanife Yahudi idi (Hatib 13/413)
Sufyan es-Sevri:Zındıklığından dönmesi için iki kez kafirliğinden dönmesi içinse defalarca tövbeye çağrıldı.(Hatib el-Bağdadi 13/382-383)
İmam Malik: Benim için Ebu Hanife’nin sözüyle hayvan pisliği arasında hiçbir fark yoktur. (Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad.13/411)
Ebu Davud Süleyman es-Sicistani şöyle diyor: İmam Malik Şafii ve İbn Hanbel Ebu Hanife'nin dalalet içinde olduğunda ittifak etmişlerdir.(Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad 13/383-384)
Sonuç: Ebu hanife'nin adına kurulan hanefilik mezhebi aslında Ebu Hani'fenin görüşleri değildir. Çünkü Ebu Hanife Kuran müslümanıydı ve hadislerin uydurma olduğunu biliyordu. Bu yüzden dönemin hadisçileri tarafından sapık ilan edilmişti. Zaten Ebu hanife'nin yazdığı bir kitap bile yoktur. Kendi kitabı olmadığı için ve hadis inkarcısı ilan edilmesinden anlıyoruz ki mezhepler hurafeciler tarafından kurulmuştur.
İMAMI AZAMIN HADİS ANLAYIŞI
Örnek 1: ”Tekzip etmek, ancak “Ben Hz. Peygamber’in sözünü yalanlıyorum,” diyen kimsenin yalanlamasıdır. Lâkin bir kimse “Ben Hz. Peygamber’in söylediği her şeye iman ederim, fakat o kötülük yapılmasını söylemedi, Kur’ân’a da muhalefet etmedi” derse, bu söz o kimsenin, Hz. Peygamber’i ve Kur’ân-ı Kerim’i tasdik etmesi; Allah’ın Resulünü, Kur’ân’a muhalefetten tenzih etmesidir. Eğer, Hz. Peygamber, Kur’ân’a muhalefet etse ve Allah için hak olmayan şeyleri kendiliğinden uydursa idi, Allah onun kudret ve kuvvetini alır, kalp damarını koparırdı. Nitekim bu husus Kur’ân’da şöyle belirtilir:
“Eğer bazı sözleri bize karşı uydurmuş olsa idi, elbette onu kuvvetle yakalar, sonra da kalp damarını koparıverirdik. Sizin hiçbiriniz de buna mâni olamazdı.” (Hâkka, 69/45-47)
Allah’ın peygamberi, Allah’ın kitabına muhalefet etmez, Allah’ın kitabına muhalefet eden kimse de Allah’ın peygamberi olamaz. Onların rivayet ettikleri bu haber Kur’ân’a muhaliftir. Çünkü Allah; Kur’ân-ı Kerîm’de “Zina eden kadın ve erkek..” (Nur, 24/2) ayetinde zâni ve zâniyeden iman vasfını nefyetmemiştir. Keza, “Sizden fuhşu irtikap edenlerin her ikisini de..” (Nisa, 4/16) ayetinde Allah “sizden” kaydı ile Yahudi ve Hıristiyanları değil, Müslümanları kastetmektedir. O halde Kur’ân-ı Kerim’in hilafına, Hz. Peygamber’den hadis nakleden herhangi bir kimseyi reddetmek, Hz. Peygamber’i reddetmek veya tekzip etmek demek değildir. Bilakis, Hz. Peygamber adına bâtılı rivayet eden kimseyi reddetmek demektir. İtham Hz. Peygamber’e değil, nakleden kimseye râcidir. Hz. Peygamber’in söylediğini duyduğumuz yahut duymadığımız her şey can, baş üstünedir. Biz onların hepsine iman ettik, onların Allah’ın Resulü’nün söylediği gibi olduğuna şehadet ederiz. Keza Hz. Peygamber’in, Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmediğine, Allah’ın kullarına ulaştırılmasını emrettiği bir şeye de mâni olmadığına şahitlik ederiz. O, hiçbir şeyi Allah’ın tavsif ettiğinden başka şekilde tavsif etmez. Yine şehadet ederiz ki O, bütün işlerde Allah’ın emrine muvafakat etmiş, hiçbir bid’at ortaya koymamıştır. Allah’ın söylemediği hiçbir şeyi de, Allah’a isnat etmemiştir. Bunun için Allah Teâlâ “Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 4/80) buyurmaktadır.
(Kaynak: İmam-ı Azam’ın Beş Eseri, Tercüme, Mustafa Öz, 2. Bs., İFAV Yayınları, İstanbul, 1992, “el-Âlim ve’l-Müteallim”, s: 24-25)”
Örnek 2: Kur’an’a aykırı düşen bir hadisi rivayet eden birini reddetmem ya da yalanlamam, Rasulullah’ı reddetmem ya da yalanlamam anlamına gelmez. Peygamber’den (a.s.) Kur’an’a muhalif hadis rivayet edeni red, Peygamber’i (a.s.) red ve onu yalanlama değildir! Bu ancak Peygamber’den (a.s.) batıl rivayet eden kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir. Suçlama varsa eğer, Resul için değil, o haberi nakleden için geçerlidir. Resul’ün dile getirdiği her sözün, biz işitmiş ya da işitmemiş olalım, başımız ve gözümüz üstünde yeri vardır. Biz onlara inanır ve onun tarafından söylendiğine şahitlik ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki, O (a.s.) Allah’ın nehyettiği bir şeyi asla emretmez! Allah’ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah’ın tavsif ettiği bir şeyi, başka şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki, O (a.s.) bütün işlerinde Allah’a muvafıktır. Bidat olacak bir şey yapmamış ve Allah’ın sözüne bir şey katmamıştır. Zorlayıcılardan olmamıştır. Bu yüzden Allah; “Kim Rasûle (a.s.) itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. (Nisâ: 4/80)” buyurmuştur? Şayet Peygamber (a.s.) Kur’an’a muhalefet etse ve Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala: “Eğer, Peygamber (a.s.) bize karşı olarak Kur’an’a bazı sözler katmış olsa idi, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını keserdik de hiçbiriniz de ona yardımcı olamazdınız? (Hâkka: 44-47. Ayetler)” kavline uygun olarak onu kuvvetle yakalardı ve şah damarını keserdi. Eğer bir kimse, “Peygamber’in (a.s.) her söylediğine inanıyorum, çünkü Nebî (a.s.) hakkın dışında konuş-maz ve Kur’an’a muhalefet etmez?” derse, bu onun Peygamber’e (a.s.) inandığını ve Peygamber’i (a.s.) Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir.
(Kaynak: Ebû Hanîfe, el-Alim ve’l-Müteallim, 26-27.)
Örnek 3: “Kur’an’ın onaylamayacağı bir hadis rivayet eden kişiye yaptığım ret; Peygamberimize yapılmış bir ret ve O’nu tekzip değildir. O, ancak bâtıl bir haberi Peygamber’e isnat edene yapılmış bir reddir. İtham, Peygamberimize için değil, onun için söz konusudur. Hz. Peygamber’in söylediği her şeyin başımızın ve gözümüzün üstünde yeri vardır.'' (Kaynak: Muvaffak el-Mekkî; Menâkıbu Ebî Hanife, 87-88)
HADİSÇİLERİN EBU HANİFE HAKKINDAKİ TENKİTLERİ
Buhari, Ebu Hanife hakkında şunları söyler;
1- “Güvenilmez Adam.” (Tarihul Kebir c. 8 s.81)
2- “Sapık Mürcie Mezhebinin Mensubu.” (Tarihul Evsat c.2 s.93)
3- “Küfründen dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam.” (Kitabuz Zuafa s.132)
4- Ebu hanife güvenilmezdir, sapıktır, mürciye mezhebindendir. (Hatip el bağdadi - tarih 13.cilt , sayfa 413- 454)
Süfyan bin Uyeyne, Ebu Hanifenin Ölüm haberi kendisine gelince, kendisi İmam Buhariden geri kalmayarak şöyle demiştir: “Allah ona lanet etsin! İslam’ın can damarlarını, bir, bir kopardı. Müslümanlar arasında ondan daha şerli biri doğmamıştır.” (İbni Abdulbirr, El İntika s.149-150)
İbnül Carud ise Ebu Hanifeyi tanıtırken şu korkunç sözü söylüyor: “Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır.” (El İntika s.150)
Bir diğer Mezhep İmamı olan İmam Malik ise şöyle demiştir: “Ebu Hanife, İslam bünyesinde doğan en şerir varlıktır. Bu ümmete, fikirleri yerine kılıçla vursaydı daha iyi olurdu.” (El İntika s.150)
Ebu Hanife hakkında o dönem pek çok iddia ve söylem ortaya atılmıştır.
Örnek 1:
Dedi ki: Asım b. Yezid’i şöyle derken işittim Sufyan es-Sevri söyledi ki: Ebu Hanife hem sapık hemde saptırıcı idi.(Ebuşşeyh Tabakat 2/110)
Örnek 2:
Sufyan es-Sevri: Ebu Hanife’nin iki kere tevbeye davet edildiğini nakleder. (Ahmed b.Hanbel Kitabu’l-İlel.II/69/428-32)
Örnek 3:
Malik b.Enes: Ebu Hanife az kalsın dini yıkacaktı der. (Ahmed b.Hanbel Kitabu’l-İlel.II/69/428-32)
Örnek 4:
Hammad bin Seleme: Ebu Hanife bir şeytandı: Hz Peygamber’in sözlerini kendi görüşlerine dayanarak reddederdi (İbn Adi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/239)(Ahmed b.Hanbel İlel II/68/428
II/246/1775)
Örnek 5:
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari: Sufyan es-Sevri İmam Ebu Hanife’nin hocası Hammad bin Ebu Süleyman’dan şu sözü nakletmiştir: O Müşrik Ebu Hanife’ye söyle ben ondan tamamen beriyim onunla hiçbir ilişkim yoktur (Eşari.el-İbane.77)
Örnek 6:
İmam Buhari: Ebu Hanife Murcii’dir rey ve hadisleri terk edilmiştir (Buhari et-Tarihul-Kebir VIII.81)
Örnek 7:
İmam Müslim şöyle der: Ebu Hanife Numan b Sabit rey sahibidir Hadisi muztaribtir ve fazla sahih hadisi yoktur (İmam Müslim b Hacac Kitabul Kuna vel Esma .31)
Örnek 8:
İmam Malik: Ebu Hanife dini mahveden hastalıklardan biridir.(İbn Adi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/237)
İbn Ebi Davud:Ebu Hanife’ye saldırı ve onu itham, İslam ümmetinin icma noktalarından biridir: Basra’nın fıkıh imamı Eyyüb es-Sahtiyani onun aleyhinde konuşmuştur.Küfe’nin imamı Süfyan es-Sevri öyle Hicaz bölgesinin imamı Malik bin Enes öyle Mısır’ın imamı Leys bin Sa’d öyle Şam?ın imamı Evzai öyle Horasan’ın imamı Abdullah bin Mübarek öyle Kısacası yeryüzünün her yanındaki İslam uleması onun hakkındaki kanaati menfidir.(İbn Adi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/241)
Sufyan bin Uyeyne: Allah ona lanet etsin: İslam’ın can damarlarını bir bir kopardı. Müslümanlar arasında ondan daha şerli biri doğmamıştır.(İbn Abdilberr el-İntika/149-150)
İbnül-Carud: Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır.( İbn Abdilberr el-İntika.150)
Abdullah bin Mübarek şöyle diyor: Biz önceleri onu tanımıyorduk ve sohbetlerine devam ediyorduk.Ne zamanki onu yakından tanıdık kendisini terk ettik.( İbn Abdilberr el-İntika./151)
Örnek 9:
Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad’da şöyle der: Onun hakkında dinin hem esaslarına hem de fürüatına ilişkin şecaatleri yüzünden çok sözler söylenmiştir.Gerçek şu ki Ebu Hanife bütün ilmi kudretine rağmen bizim bu eserimizde tanıttığımız ulema gibi örnek alınacak bir insan değildir
(Hatib el-Bağdadi 13/371-372)
Örnek 10:
İbn Ebi Şeybe: Sanıyorum Ebu Hanife Yahudi idi (Hatib 13/413)
Sufyan es-Sevri:Zındıklığından dönmesi için iki kez kafirliğinden dönmesi içinse defalarca tövbeye çağrıldı.(Hatib el-Bağdadi 13/382-383)
İmam Malik: Benim için Ebu Hanife’nin sözüyle hayvan pisliği arasında hiçbir fark yoktur. (Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad.13/411)
Ebu Davud Süleyman es-Sicistani şöyle diyor: İmam Malik Şafii ve İbn Hanbel Ebu Hanife'nin dalalet içinde olduğunda ittifak etmişlerdir.(Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad 13/383-384)
Sonuç: Ebu hanife'nin adına kurulan hanefilik mezhebi aslında Ebu Hani'fenin görüşleri değildir. Çünkü Ebu Hanife Kuran müslümanıydı ve hadislerin uydurma olduğunu biliyordu. Bu yüzden dönemin hadisçileri tarafından sapık ilan edilmişti. Zaten Ebu hanife'nin yazdığı bir kitap bile yoktur. Kendi kitabı olmadığı için ve hadis inkarcısı ilan edilmesinden anlıyoruz ki mezhepler hurafeciler tarafından kurulmuştur.
İmamı Azam recmi kabul ediyormuş.
YanıtlaSilSiz bu rivayetleri hangi hadis ve menkıbe kitabından aldınız. Diyelim alsınız doğru olup olmadığını nereden biliyorsunuz? Diyelim ki doğru olduğunu bildiğiniz için savunarak yazıyorsunuz. Bu durumda kendi kensinizle çeliştiğinizin farkında mısınız? Yani tarih ve hadis kitaplarının tamamen uydurma olduğuna dair söyleminizi kendi eyleminizle, teorinizi kendi pratiğinizle çürüttüğünüzün farkında mısınız?
YanıtlaSilHala akletmeyecek misiniz?