Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Namaz inkârcılarına cevaplar!

secde
Kuran müslümanlığı sloganının yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar dini kaynağından öğrenmeye başladı. Bir yandan faydalı olurken diğer yandan zararlı yanları da ortaya çıktı. Çünkü sadece bilenler değil bilmeyenler de ahkam kesmeye kalkıştı. Örneğin kelimelere kafasına göre anlam verip dinin içini boşaltanların iddiaları bir kesimi etkisi altına aldı. Melekler doğa kanunudur diyen, cinler yabancı insanlardır diyen, salat insana destektir diyerek anlamını teke düşüren türedi tipler ortaya çıktı. Bu zihniyet aslında yeni değil, daha önce de yahudiler arasından mişna ve gemara isimli hadis kitaplarına inanmayan ve "Tevrat yeter" diyerek dinin içini boşaltan Sadukilik adında bir mezhep orataya çıkmış; melekleri inkar etmiş , ruhun varlığına inanmamış hatta ahiret hayatını bile yalanlamıştı. Tevrat yeterdi elbet ama onların hevalarına göre yorumlanamazdı. İşte bunun gibi günümüzde de "Kuran yeter" diyerek dinin içini boşaltanlar türemiştir. Kuran yeter elbet ama kelimeler üzerinde dillerini eğip bükenlerin yaptığı tahrifat ile değil. Çünkü bu tahrifatın bir sınırı yoktur ve sadukilik’te olduğu gibi ahireti inkâra kadar gitmesi kaçınılmazdır. O çok eleştirilen gelenek dininin raydan çıktığı gibi Kuran Müslümanlığı da raydan çıkmamalıdır. Bakara 143.ayette belirtildiği gibi orta yollu (vasat) bir ümmet olmak lazımdır. Ne dine ilave yapan hurafecilerden ne de dinin içini boşaltan inkârcılardan değil Allah’ın sözlerine teslim olanlardan.

Peygamberimiz öncekilerin nasıl saptığını bildiği için aynı şeyin kendi ümmetinin başına geleceğini tahmin etmiş ve şöyle demişti: "Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karış karış uyacaksınız! O dereceye kadar ki, şayet onlar keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak oraya gireceksiniz!" (Râvî Ebû Saîd) Biz: ‘’Yâ Rasûlallah! Bu ümmetler Yahûdîler ile Hristiyanlar mı?’’ diye sorduk. Rasûlullah: "Onlardan başka kim olacak?" buyurdu. [Buhari: Enbiya 52 (123)]

Namaz inkarcılarına cevaplar!

1- Namazın faydası
2- Salat nedir
3- Secde nedir
4- Peygamberin namazı
5- Namaz tarifi
6- Savaşta namaz
7- Salat vakitleri
8- Abdest nedir
9- Kıble nedir
10- Beyt nedir
11- Mescid nedir
12- Cuma salatı nedir
13- İkame nedir
14- Maun suresi
15- Mearic suresi


1- Namazın faydası yok iddiasına cevap!

İddia: Namazın insanlığa ne faydası var, yat kalk boşuna yorul. Müslüman ülkeler namaz kıldı da ne oldu, uzaya mı çıktılar? Hem camiler arttıkça ahlaksızlık artıyor. Eskiden bu kadar kadın düşmanlığı, çocuklara tecavüz yoktu, hep namaz kılanlar yapıyor bu suçları.

Cevap: Tanrıya ibadet edilmeyen bir din düşünülemez. İbadetler bireysel gelişim için önemlidir, birey olarak gelişenler de insanlığa faydalı olur. Müslüman ülkelerin geri kalma sebebi "Kavmim Kuranı terk ederek benimsedi" (25:30) ayetinin gerçekleşmiş olmasıdır. Müslüman ülkelerde Kuran sevap kazanmak için okunup yükseğe koyulan süs kitabı olarak görüldüğü için hurafeler yayılmış ve geri kalınmıştır. Eskiden yaşamış müslüman bilim adamları ise Kurandan ilham almışlardır. "Benim bilimle uğraşma sebebim Ali İmran Suresi 191.ayettir" diyen Biruni buna örnektir.

Ayrıca suç işleyenlerin namaz kılanlar olması da gerçeği yansıtmayan kötü niyetli bir genellemedir. Namaz kılan bir insan bütün kibrini yenerek alnını Allah için yere koymuş insandır. "Kulun rabbine en yakın olduğu an secdedir" hadisi ve "secde et ve yaklaş" (96:19) ayeti Allahın huzuruna çıkmak için "alnım açık yüzüm pak" olması gerektiğine işaret eder. Kafasında hinlik olanlar, fitne fucur düşünenler namaz kılsalar bile zevk alamazlar çünkü Allah ile iletişime geçebilemek için huzurlu olmak gerekir. Bu yüzden "Sana kitaptan vahyedilen şeyi oku ve salatı ikame et. Şüphesiz salat fahşadan ve münkerden men eder. Allahın zikri en büyüktür. Allah yaptıklarınızı bilir." (29/Ankebut 45) denmiştir. Namaz kılanlar ayetlerin anlamını düşündüğü için sürekli kendilerine tebliğ yapmış olurlar ve fahşa/fuhşiyat, münker/kötülük gibi günahlardan kendilerini men ederler.

2- Salat destektir iddiası!

İddia: Kuranda namaz kelimesi geçmez salat kelimesi geçer. Salat, insanların birbirine destek olmasıdır, vahyi öğretmesidir. Salat namaz ise Ahzab 56.ayette Allah ve melekleri peygambere namaz mı kılıyor? Salatın destekleşmek olduğunu anlamak için bu ayet yeterlidir.

Cevap: Kuranda "namaz" kelimesinin geçmemesi farsça değil arapça indiği içindir. Bugün namaz dediğimiz şeye Kuranda salat deniyor. Ahzab 56.ayette salat trafiğinin 3 çeşidine dikkat çekilir. 1- Allahtan nebiye salat, 2- meleklerden nebiye salat, 3- müminlerden nebiye salat. Bunlar dışında 4- Allahtan müminlere salat, 5- meleklerden müminlere salat, 6- müminlerin birbirine salatı 7- müminlerin Allaha salatı da vardır. 7 tane salat trafiği varken bir ayete bakıp üç tanesini görmek Kuranı anlamak için yeterli değildir. Salat bazen insana destektir bazen Allaha ibadettir. (Geniş bilgi için tıkla: Kuranda salat çeşitleri)

Allah'a salata örnek olarak "Sabır ve salat ile istiane edin. Şüphesiz o, huşu sahiplerinden başkasına büyük/zor gelir." [2/Bakara Suresi 45] ayetinde salat kelimesi ile istiane kelimesi birlikte kullanılarak Allah'a salattan bahsedilir. İstiane kelimesi Fatiha 5.ayette de "İyya ke nestaine" olarak geçer. "Sadece sana istiane ederiz/ yalnızca senden yardım isteriz" anlamına gelir. Böylece salat trafiğinde Allaha salatın ibadet olduğu anlaşılır.

Bu ibadetin nasıl yapılacağı farklı ayetlerde tarif edilir. Örneğin: "Deki: İster Allah diye yalvarın, ister Rahman diye yalvarın. Hangisiyle çağırsanız en güzel isimler onundur. Salatında sesini yükseltme, gizleyip kısma da. Bunun arasında bir yol tut." [17/İsrâ Suresi 110] ayetinde önce rahmana yalvarmaktan bahsedilir, sonra salatta ses tonundan bahsedilir. Allah'a salat ederken yani namaz kılarken bağırmadan ve içinden okumadan kendimiz duyacağımız kadar sesle okumamız istenir. Başka ayetlerde ise ruku ve secde kelimeleriyle namazın fiziksel tarifi yapılır.

3- Secde kabul etmektir iddiasına cevap!

İddia: Secde etmek yere kapanmak değil vahyi kabul etmektir, emirlerine boyun eğmektir, itiraz etmeden kabullenmektir. 7:161 ayette kapıdan secde ederek girin deniyor. Alınlarını yere koyup sürünerek mi girecekler? 17:107 ayette çeneleri üzerine secde ederler deniyor, siz hiç çenesini yere koyarak namaz kılan gördünüz mü? Demek ki secde etmek yere kapanmak değilmiş.

Cevap: 7/161 tefsiri: Kapıdan secde ederek girmek, kavuşturduğu nimetler için şükür secdesi yaptıktan sonra şehre girmekten bahseder. O ayette israiloğulları "sen ve rabbin gidip savaşın" (5:24) deyince filistindeki şehir 40 yıllığına haram edilmişti. Bu süre dolunca oraya girmeleri helal oldu ve şükür secdesi yapmaları istendi. Sebep sonuç ilişkisini bilmeden tek ayete bakılırsa "kafasını yere sürterek mi içeri girdiler" gibi komik sorular ortaya çıkıyor.

17/107 tefsiri: Çeneleri üzerine secde etmek büyüklenmeden peygamberin okuduğu ayetleri kabul eden ilim sahiplerinden bahseder. 5:82-83 ayeti bu konuyu açıklar. Tıpkı "kapa çeneni" demek gibi ilim sahipleri de ayetleri işitince itiraz etmeyip çenelerini kapatmışlardır. Bu örnek secdenin soyut anlamıdır. Şimdi somut anlamda kullanılan ayetlere bakalım.

Delil 1: Güneşe secde: "Güneşe ve aya secde etmeyin, onları yaratan Allaha secde edin" (41/Fussilet 37) ayeti gök cisimlerine tapınanlardan bahseder. Bu tapınmayı fiziksel yere kapanma olarak yapmışlardır. Örneğin sebe halkı, Belkıs isimli kadın yöneticiyle birlikte güneşe secde ederlerdi. Süleymanın emrindeki Hüdhüd isimli kuş onları görünce hemen süleymana haber verdi. (27/Neml 24)

Namaz yok diyenlere soruyoruz: Eğer secde kelimesinin fiziksel anlamı yoksa ve "emirlerine boyun eğmek" anlamına geliyorsa dünyanın ısı ve ışık kaynağı olan Güneş ne emir veriyordu? "Öğlen saatinde gezmeyin yoksa beyniniz kaynar" mı diyordu? Yada "ışığımda fazla kalmayın deriniz kararır" mı diyordu? Güneşin hangi emirlerine teslim oldular? Güneşe nasıl secde ettiler? Bu soruyla birlikte secdenin fiziksel anlamı olduğu ortaya çıkmaktadır lakin diğer delilleri de görelim.

Delil 2: Ademe secde: "Ve meleklere: Adem'e secde edin dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu." (2/Bakara 34) ayetinde Ademin yaratılmasından sonra meleklere ona saygı için secde etme emri veriliyor. İblis hariç hepsi secde ediyor. İblis ise "çamurdan yarattığına secde edemezdim" (15/Hicr 33) diyerek kafir oluyor.

Namaz yok diyenlere soruyoruz: Secde kelimesi sadece "emirlerine boyun eğmek, itiraz etmeden kabul etmek" anlamına geliyorsa melekler Ademe nasıl secde etti? Adem ne emir verdi de yerine getirdiler. Halbuki melekler Allahın emrine uyarak Ademe secde etmişti.

Delil 3: Kıyamet günü secde: "Bacağın keşfedileceği gün (secde eden bacakların ortaya çıkacağı gün) Secdeye davet edilirler artık güçleri yetmez.'' [Kalem Suresi 42] ayetinde secde kelimesi bacak ile ilişkilendirilir ve fiziksel olduğuna dikkat çekilir. Dünyada Allaha secde etmeyenler kıyamet günü de edemeyecektir.

Namaz yok diyenlere soruyoruz: Kıyamet gününde bacağınız nasıl secde edemeyecek? Bacağınızın emrini kabul etmeyerek mi secde edemeyeceksiniz?

Delil 4: Yusufu rüyası: "Hani bir vakitler Yusuf, babasına demişti ki: "Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm." (12/Yusuf 4) ayetinde gök cisimlerinin secdesinden bahsedilir. Bu rüyanın tevili ileride gerçekleşmiştir, güneş ve ay anne ve babası olmuş ve yusufa secde etmişlerdir. "Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: 'Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı... (12/Yusuf 100) ayetinde Yusufa secde etmekten bahsedilir. Tıpkı Ademe secde etmek gibi bu da üstünlüğünü kabul etmek için saygı secdesidir.

Namaz yok diyenlere soruyoruz: Yusufun rüyasında gezegenler nasıl secde ediyordu? Yıllar sonra kavuşunca Yusufun ailesi ona nasıl secde ettiler? Yusufun emrini mi kabul ettiler?

Namaz gibi şerefli bir ibadeti inkar etmek için kişide büyük günahlar ve iman zafiyeti olması gerekir. Salih kulların namaz kılmaktan ayakları şişerken günümüz modernistleri Allah'a namaz kılanları hurafecilikle suçluyor. Allah ise müminlere şöyle diyor: Andolsun söyledikleri şeylere göğsünün daraldığını biliyoruz. Rabbini hamd ile tespih et ve secde edenlerden ol. Rabbine ibadet et, taki sana yakin/gerçeğe şahit olacağın ölüm anı gelinceye kadar." (15/Hicr Suresi 97-99) ayeti de ömür boyunca namaza devam etmeyi emreder.

4- Peygamber namaz kılmadı iddiası!

İddia: Namaz zerdüşt ritüelidir, eski heykellerde el bağlama şekli var, peygamber namaz kılmadı.

Cevap: Eski toplumlarda namaz olması kadar doğal birşey yoktur. İslam dini son nebi ile başlamadığı için her topluma islam esaslarını öğreten peygamberler gönderilmiştir. Kuranda adı geçen ve geçmeyen bütün peygamberler aynı şeye davet etmiştir. "Bana namazı ve zekatı emretti" (19:31) Bugün bilinen her şey, eski toplumlarda da biliniyordu hatta tebliğe muhatap olan bazı insanlar günümüzde olduğu gibi "eskilerin masalları" (68:15) diyordu. Bütün nebiler namazı ve zekatı emrettiyse eski toplumlarda bunların görülmesi lazım, asıl görülmeseydi sorun olurdu. Bu gerçeği yüce Allah şöyle bildirir: "Andolsun tüm ümmetlerden bir resul çıkardık. Allaha kulluk edin ve taguttan kaçını diyen. Böylece onlardan kimine Allah'ın hidayeti, kimine de dalalet hak oldu. Artık yeryüzünde gezip bakın, yalanlayanların akıbeti nasıl olmuş." (16/Nahl 36)

5- Namaz tarifi!

İddia: Peygamber namaz kılmayı nereden öğrendi? Eskilerden öğrendi diyorsanız yanılıyorsunuz çünkü eskilerin namazı enfal 35.ayette ıslık çalıp el çırpmak olarak geçiyor. Eskilerden öğrenseydi el çırparak namaz kılardı.

Cevap: Namaz tıpkı günümüzde olduğu gibi her zaman biliniyordu. Bu yüzden "namazı kılın zekatı verin" emirleri gelince kimse şaşırmadı. Örneğin "zina etmeyin, faiz yemeyin" deyince de kimse "faiz nasıl yeniyor ekmeğe sarılıyor mu, zina nasıl ediliyor küfür etmek gibi mi" demedi. Namaz da böyle bilinen birşeydi ve bugün peygamber gelse yine aynı şeyleri diyecek ve yine kimse "namaz nasıl kılınır" diye sormayacak. Ayrıca Meryem validemiz de "ruku edenlerle ruku et" (3:43) emrini alınca "nasıl ruku edeceğim" dememiş ve namaz kılan musevilerin yanında kılmıştır.

Enfal 35.ayette ise müşriklerin ıslık çalıp alkış tutarak peygamberin sesini bastırmaya çalışmasından bahsedilir. Bu davranış müşriklerin peygambere salat etme yöntemidir, müşrikler peygamberin yoluna taş koyarak salat etmiştir. Müminlerin peygambere salat etme yöntemi ise; onu korumak (33:6), sessizce dinlemek (7:204), konuşurken bağırmamak (49:2) gibi desteklerdi. İnsana salat ve Allaha salat karıştırılmaz ise ayetlerde geçen salat kelimesi daha iyi anlaşılır.

İddia: Peygamber namaz kıldıysa hangi ayeti okudu? Fatiha inene kadar tevrattan ayetler mi okudu? Abdesti nereden öğrendi, maide 6.ayet inmeden ne yapıyordu?

Cevap: İster tevrattan ayet okur, ister Allahı öven tespihatlar okur, isterse ilk inen ayetleri okur. Önemli olan namaza başlamış olması. Ayrıca Allah kitap ehlinin namazını bile kabul ediyor, onların içinde geceleri ayet okuyarak namaz kılanlar olduğunu söylüyor. "Kitap ehli aynı değiller, bir ümmet vardır ki gece saatlerinde Allahın ayetlerini ayakta okurlar ve secde ederler." (3:113) Eğer peygamberimiz Fatiha yokken birşey okuduysa tevrattan da okumuş olabilir. Bunda bir sakınca yoktur, yeterki islama uygun bozulmamış cümleler olsun.

Abdest de bilindiği için maide 6.ayeti bilinen abdesti biraz değiştirdi örneğin ayak yıkamayı mesh etmeye çevirdi böylece ıslak elle ayağın üzerine dokunmak yeterli oldu. Allah kitap ehlinin namazından bahsediyorsa abdestleri de doğruydu demek ki. Abdesti namazı son nebi ile başlatınca "Kuran yokken nereden öğrendi" sorusu çıkıyor. Ama muhamemed peygamberi bir zincirin son halkası olarak kabul edince Kuranda neden ibadetin çok ayrıntısına girilmediği anlaşılıyor. Museviler kılıyor, iseviler kılıyor, nesilden nesile kılınıyor ve son olarak Muhammed peygamberle birlikte kılıyorlar. Kıble değişince (2:143) peygambere tabi olanlar belli oluyor.

Peygamberimizin namazı vahiy getiren cibrilden öğrenmiş olması da mümknüdür. Dünya gözüyle gördüğü melek (53:11) olan cibril ile namaz kılmış olabilirler. "Alleme hu şedidul quva: onu öğretti kuvveti şiddetli olan" (53/Necm 5) ayeti cibrilin öğretmenlik yaptığına, peygamberimizin ayetleri anlamasına yardımcı olduğuna dikkat çeker.

6- Peygamber savaşta namaz kılmadı iddiası!

İddia: Nisa 101-102.ayetlerde sırayla namaz kıldıklarından değil, sırayla ayetleri hatırlayıp psikolojik destekleşme yaptıklarından bahsedilir. Salata namaz anlamı verdiğiniz için sahabelerin savaşta dini sohbet yaparak destekleşme yaptığını anlamıyorsunuz.

''Yeryüzünde adım attığınızda; kafirlerin sizi fitneye düşürmesinden korktuysanız, salattan kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. Onların içinde olupta salatı ikame ettirdiğin zaman, onlardan bir taife seninle beraber ayağa kalksın ve silahlarını alsınlar. Bu şekilde secde ettikleri zaman arkanızdan salat etmeyen diğer taife gelsin, böylece seninle beraber salat etsinler, korunma tedbirlerini ve silahlarını da alsınlar. Kafirler istedi ki keşke silahlarınızdan ve mallarınızdan gaflette olsanız, böylece size tek hamle yaparlardı. Eğer yağmurdan eza olduysa veya hasta olduysanız silahlarınızı bırakmanızda üzerinize bir günah yoktur. Tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirlere alçaltıcı bir azap hazırladı.'' [4/Nisa Suresi 101-102]

Cevap: Psikoolojik destekleşme için iki gruba bölünmeye gerek var mıdır? Peygamberimiz herkese aynı anda bir konuşma yapıp gaz verebilirdi ama burada tedbirsiz yakalanmaktan ve baskın yemekten bahsediliyor. Demek ki müşrikler hazırlıksız yakalamak için müminlerin secde halinde olmasını bekliyordu, namaz kılarken silahsız oldukları için baskın yapıp öldüreceklerdi. İşte bu duruma düşmemek için iki gruba ayrılıp sırayla secde etmeleri istenmiş, yanlarında döneme özel silahlar olan kılıç ve kalkanı almaları önerilmiştir. Arkada bekleyen diğer gurup ise ok ve yay ile nöbet tutmuşlardır.

Bu konudaki başka ayette ise: "Salat çeşitlerini ve orta salatı muhafaza edin. Allah’a itaat edenler olarak kıyam durun. Eğer korkarsanız yaya olarak veya binekte (kılın). Artık emniyete kavuştuğunuzda, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin." [2/Bakara 238-239] buyrularak tehlike anında mola vermeden de namaz kılınabileceği söylenir. At üzerinde, deve üzerinde, günümüzü düşünürsek araba içinde, uçak içinde bile oturduğumuz yerden namaz kılınabilir. Böyle bir kolaylık sunulmuş olması Allah'a salatın ne kdar önemli olduğunu gösteriyor.

7- Salat vakitleri!

İddia: Salat vakitleri destekleşme vakitlerini tayin eder, namaz vakitlerini değil. Günde iki kere insanlara yardım edilir. Güneş doğarken arkadaşlarımızı arayıp "Allah büyük, bugün şu ayeti düşünelim" dersek fecr salatı yapmış oluruz. Toplanıp Kuran dersi yapınca da salat etmiş oluruz.

Cevap: Kuranda namaz vakitleri güneşin hareketlerine göre 5 vakit tayin eder. Güneş doğmadan önce, güneş tepedeyken, güneş batıya yönelince, güneş batınca, hava kararınca olmak üzere 5 vakit salat vakti vardır. Bu vakitlere 17:78 ve 11:114 ayetlerde dikkat çekilir. (Detaylı bilgi: Kuranda namaz vakitleri)

Salatın anlamını teke düşürenler günde 5 kere ne yapacaktır? Yada yapacakları bu şeyi neden güneş doğmadan önce, güneş tepedeyken, güneş batıya yönelince, güneş batınca, hava kararınca yapmak zorundalar. Destek her zaman yapılabilir, destekleşmek için güneşin hareketlerini takip etmeye gerek yoktur. Ama Allah'a salat etmek için abdest hazırlığı ve vakit girmesi beklenir.

8- Abdest nedir

İddia: Abdest almak insanların karşısına çıkarken temiz görünmek içindir, namaz kılmak için değil.

Cevap: Maide 6.ayette salata kalkınca yüzü ve kolları yıkamak, başa ve ayaklara mesh etmek emredilir. Ayrıca su yoksa toprağa dokunarak da yapılabileceği, tuvalete gidinceve karşı cinse şehvetle dokununca bozulacağı geçer. Suyla ve toprakla yapılan bu işlem Allah'ın huzuruna çıkmadan önce yapılan hazırlıktır. Eğer insanların huzuruna çıkarken yapılan hazırlık olsaydı kolları yıkamanın başı ıslatmanın, ayakları ıslatmanın ne anlamı olurdu? İnsanlar bizim kolumuzun, başımızın , ayağımızın ıslak olup olmamasına göre mi temiz olduğumuza karar veriyor. Yada insanlar "tuvalete gitmişsin abdestin bozulmuş, karşımıza çıkmadan önce git kolunu yıka, başını ıslat, ayaklarını ıslat" mı diyor. Abdest ayetinin insanların krşısına çıkmakla alakası olmadığı çok açık. İnsanlar bizim güzel kokmamıza ve güzel giyinmemize bakarlar, kolumuzu başımızı ayağımızı ıslayıp ıslamadığımıza değil. Güzelce abdest alınır ve kıbleye dönüp namaz kılınır.

9- Kıble nedir?

İddia: Kıble kabeye dönmek değil, islama dönmektir. Her işinde Allahın rızasına uygun davranmaktır.

Cevap: Yine bir kelimenin anlamını teke düşürme örneği görüyoruz. Kıble "yön, cihet" demektir. Her yerde dini emirlere uymak da, namaz kılarken kâbeye dönmek de kıbledir. Peygamberimiz bir müddet Kudüsteki süleyman tapınağına dönerek namaz kılmış, daha sonra tekrar kabeye dönmüş, böylece kimin peygambere uyduğu belli olmuştur.

Bir takım sefih insanlar: 'Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?' diyecekler. De ki: 'Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir.' Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta (vasat) bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çeviripdurduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir. [Bakara 142-144]

Son nebi Muhammed aleyhisselam, Yahudiler ile birlikte namaz kıldığı için dedikodular başlamıştı. İnsanlar ''İşte bakın Muhammed bizim kıblemize dönüyor, demek ki biz doğru yoldayız'' demeye başlamışlardı. Bu yüzden peygamberimiz yüzünü göğe çevirip sıkıntısını Allah'a bildiriyordu. Bunun üzerine ''Yüzünü göğe çevirdiğini görüyoruz, artık hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz'' ayeti indi ve müslümanlar kabeye dönerek namaz kıldı. Böylece kimin son nebi'ye tabi olduğu da belli olmuştu. Yahudiler Beytul Makdis'e dönerek namaz kılmaya devam etti, müslümanlar ise kabeye döndüler ve son nebiyi kabul edenler ayırd edilmiş oldu. Hicretten önce iki veya üç yıl süreyle Hz. Peygamber’in Kâbe’yi de önüne almak suretiyle Kudüs’e yönelerek namaz kıldığı (İbn Sa‘d, I, 243; Kurtubî, II, 150; Fahreddin er-Râzî, IV, 110) ve -farklı rivayetler bulunmakla birlikte- Medine döneminde on altı veya on yedi ay bu uygulamanın devam ettiği, daha sonra kıblenin Kâbe’ye çevrildiği kabul edilmektedir (Buhârî, “Śalât”, 31, “Tefsîr”, 18; Müslim, “Mesâcid”, 11-12).

10- Beyt nedir?

İddia 1: Beyt, sığınak demektir. Farklı inanıştaki insanlar müslüman olunca beyti tavaf etmiş olur. Her peygamber destekleşme merkezi olarak okul benzeri yapılar inşa etmişti. Kabe de bu destekleşme merkezlerinden birisidir, bir kutsallığı yoktur. İnsanlar orayı put edindi, her şehirde Kuran dersi yapılarak hacı olunabilir. Arapların kabesine ihtiyacımız yok.

Cevap: "Gece barınağı" (Müfredat, B-Y-T) anlamına gelen Kâbe, Allahın evidir ve ilk insanlar tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra Nuh tufanı ile yeri kaybolmuş, İbrahim peygamber yerini bulup temellerinden tekrar yükseltmiştir. Dünyanın merkezindeki bu yer, tıpkı dünyanın güneşin etrafında dönmesi gibi yada galaksinin bir çekirdeğin etrafında dönmesi gibi müslümanların küpün etradında dönerek tavaf ettiği yerdir. İmkanı olan her müslüman, uzak yolları aşarak oraya gitmeli ve hacı olmalıdır. Bu apaçık allahın emridir: "İbrahim'e Beyt'in mekanını gösterdiğimiz zaman ''bana hiçbir şeyi ortak koşma ve evimi temiz tut; tavaf edenler ve ayakta duranlar ve ruku edenler ve secde edenler için. İnsanlar arasında haccı ilan et ki yaya olarak veya yorgun binekler üzerinde her derin vadiyi aşarak sana gelsinler. Menfaatlerine şahit olsunlar ve rızık olarak verdiğimiz şeyden dört ayaklı güdülen hayvanlar üzerine malum günlerde Allah'ın ismini ansınlar, Böylece ondan yeyin ve doyurun muhtaç fakiri" [Hac Suresi 26-28] ayeti iman edenleri kabeye davet eder, orada kurban kesmekten bahseder. Demek ki mekke şehrindeki kabe, vadileri aşıp yorgun bineklerle varılacak yerdir ve orada haccın gerekleri yapılır. Evde Kuran sohbeti yaparak hacı olmak deli saçmasıdır.

İddia 2- Hac ibadet değil uluslararası toplanma ve tartışma yeridir, her milletten insanlar toplanıp hüccet sunarlar. Kabenin etrafında dönmek müşriklerin özelliğiydi, peygamber ve arkadaşları kabede konferans veriyordu.

Cevap: Allahın evi olan kabe'de konferans yapmak konsil toplantısı yapmak gibidir. Her dinden her mezhepten insan gelecek de konferansta delil sunacak, kan gövdeyi götürür. Ayrıca müşriklerin mescidi harama girmesi de yasaktır (9:28). Oraya Allah'a ve aihrete iman eden, namaz kılıp zekat veren salih insanlar gelmelidir. İsaya tanrı diyen Hristiyanların, puta tapan budistlerin, puta tapmak şirk değil diyen sufilerin mescidi haramda ne işi vardır? Geleceklerde din öğrenecekler öyle mi? Günümüzde internet var, istediği dini oturduğu yerden araştırabilirler, hatta çok konferans yapmak istiyorsanız görüntülü görüşme yapabilirsiniz. Farklı dilden videolarla dininizi anlatabilirsiniz. Eğer hac konferans yapmak ise evinizden video konferans yaparak da hacı olabilirsiniz.

Şimdi nasıl hacı olunur sorusunu Allah'a soralım, bakalım mekkede ne yapmamızı istiyor. Hac suresinde sırasıyla; Tavaf, kıyam, ruku ,secde, kurban (22:26-28) sayılır. Demek ki tavaf etmek, namaz kılmak, kurban kesmek haccın farzlarından. Arafat denilen yere gitmek ve oradan dönerken meşarı haram denilen yerde dua etmek (2:198), cinsellik yasağı (2:197) saçı tıraş etmek (2:196, 48:27) diğer farzları. Bu ayetleri gördükten sonra hacca konferans demek mümkün müdür? Konferansta arafata çıkmak ne alaka, saçı traş etmek ne alaka.

11- Mescid nedir?

İddia: Mescitler namaz kılınan yerler değil vahyin kabul edildiği yerlerdir, evde dini sohbet yaparsam evim mescid olur.

Cevap: Secde edilen yer anlamına gelen mescid kelimesi Kuranda Allahın mescitleri (9:18) olarak geçer ve müminlerin topluca ibadet ettiği yerdir. Burada Kuranla vaaz verilir ve namaz kılınırdı. Peygamberimiz zamanında fitne merkezi olması için münafıklar tarafından yapılan mescid ise Allahın haber vermesiyle yıkılmıştır (9:107). Bu olaydan anlaşılıyor ki evler değil ibadet için müstakil yapılan yerler mesciddir. Ancak ibadeti yasaklayan Firavun gibi yönetici gelmiş ise gizlice ibadet etmek için evler mescid yapılabilir (10:87). Allahın mescidleri çok sayıda mümin'in toplanıp birlik şuurunu yaşadığı, kardeşliği hissettiği, kol kola namaz kıldığı yerlerdir. Özellikle cuma namazları huşunun yüksek olduğu, Allahın rahmetinin hissedildiği anlardır. Namaz inkarcıları bu güzel duygulardan kendilerini mahrum bırakırlar. Kıyamet günü de Allah'a secde edemeyeceklerdir. "Bacağın keşfedileceği gün (secde eden bacakların ortaya çıkacağı gün) Secdeye davet edilirler artık güçleri yetmez." [Kalem Suresi 42] Dünyada Allah'a secde etmeyenler, kıyamet günü de edemeyecekler.

12- Cuma namazı nedir?

İddia: Cuma günü destekleşme günüdür, insanlar toplanıp yardıma ihtiyacı olanları belirler, kurandan sohbet ederler. Cuma namazı diye birşey yok.

Cevap: Ayete bakalım: "Ey iman edenler! Cuma günü salat için nida edilince derhal Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur. Böylece salatı kaza edince yeryüzünde dağılın ve Allah’ın lutfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin, umulur ki kurtuluşa erersiniz." [62/Cuma Suresi 9-10] ayetinde dikkat çeken birkaç nokta var. 1- Nida: Salat için nida edilmesi "namaz için ezan okunması" demektir. Peygamberimiz namaza çağırmak için ezan çözümü bulmuş, ilk ezanı eskiden köle ve siyahi olan Bilal Habeşi'ye okutarak onu şereflendirmiştir. Ezan sesini duyan müminler işi gücü bırakıp toplanmışlardır. 2- Kaza: Salatı kaza etmek, namazı kılıp bitirmektir. 3- Dağılın: Namaz bitince dağılıp işinize gücünüze bakın denmiştir. Bu dağılma emri bütün günü değil sadece bir namaz vaktini toplu ibadete ayırmayı vurgular çünkü yahudiler cumartesi günü bütün gün çalışmıyordu. Son şeriat cumartesiyi değil cumayı, bütün günü değil bir saati yeterli kıldı. (Detaylar: Cuma namazı)

13- İkame nedir?

İddia: İkame etmek vahyi ayakta tutmaktır, namaz kılmak değil. Maide suresi 66.ayette ikame kelimesi tevratı uygulamak bağlamında kullanılıyor.

Cevap: EQİMİ: ''ikame etmek, devam etmek, doğrultmak, ayakta tutmak'' anlamına gelir. Eqimi et tevrat : Tevratı uygulayın demektir. Vahyi ayakta tutun olsaydı Eqimi el vahyi olacaktı. Eqimi es salati: salata devam edin, salatı ayakta tutun gibi anlamlara gelir ve salat trafiğine göre hangi salata devam etmek gerektiği anlaşılır. Elbette her salat çeşidi ayakta tutulmalıdır. Gerek kuldan Allah'a salat, gerek kuldan kula salat. Namaz inkarcıları sadece kuldan kula salat olan destekleşmeyi gördükleri için Allah'a salatın namaz detaylarını göremezler yahut kötü niyetli ise görmezden gelirler.

14- Maun suresi

İddia: Maun suresinde insanlara gösteriş yapmak için bağış yapanlardan bahsediliyor, namaz kılanlardan değil. Herşeye namaz diyorsunuz, namaz yok anlamıyorsunuz.

Cevap: "Salat edenler/namaz kılanlar" anlamına gelen musallin kelimesi, maun suresinde gösteriş için namaz kılan munafıklar olduğundan bahseder. Günümüzde bile namazı gösteriş için kullananlar, oy zamanı yaklaşınca camide namaz pozu verenler, cemaatine adam toplamak için namazı öve öve bitiremeyenler vardır. İşte maun suresi namazı kalkan olarak kullanan bu insanlardan bahseder. "Şüphesiz münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışır, oysa odur onları aldatan. Salata kalktıkları zaman üşenerek kalktılar ve insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı çok az zikrederler." [4/Nisa Suresi 142] ayetinde Salat’a kalkmak ifadesi Maide 6.ayette de "İza Qumtum İla Es salati : salata kalktığınız zaman" olarak geçer. Üşenerek kalktıkları şey namazdan başkası değildir. Günde beş kere kalkacakda abdest alacak da namaz kılacak da, munafıkları en çok yoran şey budur. Gösteriş için bağış yapmak değil.

15- Mearic 19-35 ayetler

İddia: Mearic Suresi 19 ve 35.ayetler arasında insan türünün özelliği anlatılıyor. Tüm insanlar namaz mı kılıyor da oradaki salat kelimesi namaz olarak çevriliyor?

Cevap: Mearic Suresi 19: Muhakkak ki insan, sabırsız ve hırslı olarak yaratıldı. 20: Kendisine bir şer dokununca feryat edicidir. 21-Ve kendisine bir hayır dokunduğu zaman cimrilik edendir. 22- Salat edenler (el musalline) hariç. 23- Onlar salatlarına (ala salatihim) devam edenlerdir. 24- Ve onlar, mallarında (yoksullar için) belirli bir hak bulunanlardır. 25- İsteyenler ve (çalışmaktan) mahrum olanlar için. 26-Ve onlar ki, dîn gününü tasdik ederler. 27-Ve onlar, Rab’lerinin azabından korkanlardır. 28- Şüphesiz Rablerinin azabından emin olunamaz. 29-Ve onlar, ırzlarını muhafaza edenlerdir.

İlgili ayetlerde insanın hırslı ve sabırsız olduğundan ve çıkarlarına göre davrandığından bahsedildikten sonra salatedenlerin öyle olmadığı anlatılmıştır. Salat devam edenler; Allah'a salata ve insanlara salata devam edenler olabilir. Buradaki salat kelimesine ne anlam verilse de islamda namazın önemine gölge düşürülemez.

Sonuç: Bu yazımızda islamda önemli bir yere sahip olan ve binlerce yıldır uygulamalı olarak devam eden namazı kaldırmak isteyen, hatta kabeye put diyen ve kutsallığını kabul etmeyen modernistlere cevaplar vermeye çalıştık. Bu iddiaları sözde Kurancı modernistler dile getiriyor ve namaz kılanlara müşrik diyecek kadar ileri gidiyorlar. Aracı edinmeden direk Allaha ibadet ettiğimiz için müşrik oluyormuşuz. İşte Allah bir insanı kendi haline bırakınca böyle oluyor, Allaha ibadet edenlere müşrik diyecek hale geliyorlar. Söyledikleri iddialar kaale alınacak gibi değil; salatın insandan insana olanını alıyorlar ama insandan Allaha olanını gizliyorlar, secdenin itiraz etmeden kabul etmek anlamını alıyorlar ama yere kapanmak anlamını gizliyorlar, kabeye put diyorlar ve her derin vadiyi aşarak oraya gidin ayetini gizliyorlar.. Yaptıkları tek şey tahrifat, çarpıtma, saçmalama. Bunların varacağı yer gelişmiş ülkelere cennet demek, geri kalmış ülkelere cehennem demek. Ahireti de inkar edecekler yakında, çünkü aynı senaryo daha önce de yaşandı. Yahudilerin sadukilerinin günümüz versiyonu olan türedi tipler olarak tekerrür ediyor.

Okumaya devam: Namazın önemi

6 yorum:

  1. Çok kapsamlı bir çalışma olmuş emeği geçenlerden Allah razı olsun.

    YanıtlaSil
  2. Kullandığınız dil çok çirkin ve tahkir edici.Sadece üslubunuz bile haksız olduğunuzu apaçık ortaya çıkarıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kullandığımız dil sade ve anlaşılır olmakla birlikte içten ve samimidir, siz nereye takıldınız?

      Sil
  3. Saydıklarınızın hiç biri namazın varlığının delili değil.
    Saydıklarınız salatın delilidir.Neden salat kelimesini anlamaya çalışmak yerine salat kelimesini namaz kelimesi ile değiştirmeye çalışıyorsunuz?
    namaz salat kelimesinin anlamı değil ki.Zaten namaz kelimesi Farsça.Arapça kelimeyi Farsçaya çevirip Türk'ün anlamasını bekliyorsunuz?Saçam değil mi bu çeviri?

    YanıtlaSil
  4. Pek mantıklı gelmedi bir kısmı misal güneş ve ay nasıl secde ettiler diyorsunuz size sormalı güneş ve ay ve yıldızlar alınlarını nasıl yere koydular

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?