Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Namazın Önemi Nedir?

namaz
Namaz ibadeti ilk insandan beri devam eden ve her ümmete emredilen, nesilden nesile uygulamalı olarak aktarılan, kıyam – ruku – secde (22:26) hareketlerinden oluşan islamın şiarlarından biridir. Namaz kılmak insanın rabbine karşı kulluk vazifesini yerine getirmede önemli bir yere sahiptir. Namazın önemiyle ilgili ayetlere baktığımız zaman günde 5 vakit olduğunu ve iyilik sevabı kazandırdığını (11:114) görürüz. Allah katında her iyilik x10 katıyla (6:160) çarpıldığı için 5 vakit namaz kılınca 50 vakit kılmış gibi sevap kazanırız. Böylece amel defterimizde iyilikler çoğalır.

Ayrıca namaz kılan insanlar fahşa ve münkerden (29:45) uzak dururlar, zamanla günah ve kötü şeylerden tiksinmeye başlarlar. Çünkü hem gün içinde abdestli olmak zorundadır hem de okuduğumuz ayetlerin anlamı üzerimizde tecelli eder. Bu yüzden ruh halimize göre Kurandan farklı ayetler okuyarak namaz kılabiliriz. (2:153) Ruhsal sıkıntılı bir dönemdeysek inşirah suresini okuyarak, maddi darlık zamanında ise Ali imran 26.ayeti okuyarak namaz kılınmalıdır. Yani Müslüman her halinde sabır ve namazla Allah’a yönelir böylece beyin uyuşturan ilaçlar kullanmadan kendini tedavi eder.

Dünyada yaptığımız gönüllü ibadetler tıpkı alışveriş yapmak gibidir. Alışveriş yaparken alan razıdır, satan razıdır. Dine uygun yaşamak da aslında bir alışveriş yapmaktır. İsteseniz de istemeseniz de mü’min olduğunuz zaman Allah’a borç vermiş olursunuz. Bu borcun karşılığı olarak cennet vaad edilmiştir. “Allah’a güzel bir borç verecek olan kimdir..” (57:11) ayeti buna dikkat çeker.

"Şüphesiz ki Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açıktan infak edenler tükenmeyecek bir ticareti umabilirler." (35/Fatır 29)


Namazı terk etmenin vehameti!

İnsanın rabbine karşı yapabileceği nankörlüklerden, şükürsüzlüklerden birisi de namazı terk etmek ve gün boyunca hiç namaz kılmamaktır. 5 vakit namaz Müslümanım diyenlerin üzerine yazılmış/farz kılınmış (4:103) iken hiç namaz kılmamak büyük bir kayıptır.

Hayatın anlamından ve ahiretin varlığından gafil olan pekçok insan varken islam ile şereflenmek bile günlük ibadet etmeyi gerekli kılar. Bir insan size iyilik yaptığı zaman bile yıllarca minnet ediyorsanız, Allah size islamı nasip ettiği için hergün ona minnet etmelisiniz. "İmana hidayet ettiği için Allah'a minnet edin" (49:17) ayeti de buna dikkat çeker. Ayrıca "Allahın verdiği nimetleri saymaya kalkışsanız genelleme yaparak bile sayamazsınız" (16:18) ayetinde bahsedilen nimetlere şükretmek için de namaz biçilmiş kaftandır.

Hz. Aişe validemiz "neden bu kadar çok namaz kılıyorsun" dediği zaman peygamberimiz "şükreden bir kul olmayım mı?" [Buhari Teheccüt 6] diyerek cevap vermiş. Bu cevap o kadar doğrudur ki şükrün vücut bulmuş hali namaz kılmaktır. Her duygunun bir fiziksel ifade edilişi vardır Mesela mutlu olunca kollar havaya kaldırılır ve gülünür, üzülünce omuzlar düşürülür ve somurtulur. Şükrün fiziksel ifadesi de Allah'a salat olan namazdır. Namazda eller bağlı dikilirken yaratıcımızın huzurunda el pençe durup Allahtan başka büyük olmadığını hatırlamış oluruz, saygı duruşunda bulunarak hesap günündeki halimizi düşünürüz.

Namazda ayet okumanın hikmeti!

Ayet okurken ağzımızdan güzel kelimeler çıktığı için güzel enerjiler yükleniriz. Ayetlerin güzel enerji yüklemesi gözden kaçırılmış bir ilimdir. Nasıl ki kötü söz edince ve sinirlenince vücut dengemiz bozuluyor, ağzımız ve terimiz kötü kokmaya başlıyor ise ise ayet okuyunca da vücut hücrelerimiz huzur bulup düzgün çalışmaya başlar. Bu yüzden "Kalpler Allahın zikriyle huzur bulur" (13:28) denmiştir. Allah'ı zikretmenin sağlığa da olumlu etkileri vardır. "Suyun Gizli Mesajı" kitabının yazarı japon araştırmacı Masaru Emoto, suya güzel sözler söyleyince kristallerin güzel şekiller aldığını, kötü söz söyleyince dağınık şekiller aldığını bulmuş. Vücudumuzda büyük oranda sudan oluştuğuna göre Allahın zikri hücrelerimize iyi gelecektir.

Suyun Gizli Mesajı


Namaza devam edenler maddi gözümüzle göremediğimiz nur yüklenirler, manevi derecemiz arttıkça nurumuz da kat kat artar. Bizim göremediğimiz bu ruhsal ışığımız metafizik canlılar tarafından görülebilir. Bu yüzden ışığı fazla olanlara cinni şeytanlar yanaşamazlar ama cünüp gezen, ağzı bozuk olan, sürekli isyan edenlerin yanına kolayca yanaşabilirler. (43:36) Bahsettiğimiz bu ruhsal ışığımız hesap gününde görünür olacaktır ve cehennemlik güruh "nurunuzdan biraz da bize verin" (57:13) diyecektir. Peygamberimize isnad edilen "ümmetim kıyamet gününde abdest uzuvlarının nurlu olmasından tanınacak" (Buhari Vudu 3) sözü de bu ayetle uyumludur.

Ruku etmenin hikmeti!

Ruku edince "subhane rabbiyel azim" (büyük rabbim subhandır) diyerek "azim olan rabbinin ismini tespih et" (56:96) ayetini uygulamış oluruz. Ruku edince Allahın huzurunda saygıyla eğiliriz ve tek büyüğe eğilmenin şerefiyle insan oluruz. Dünyada insanlar bir makam için kendileri gibi insan olan, yemek yiyen, tuvalete giden aciz insanlara eğilebiliyor ve onlara yalakalık yapabiliyor. Yahut sevdiği bir kişiye yaranmak için onun kulu kölesi haline gelebiliyor. İşte namazda ruku etmek insanı bu gibi düşük seviyeli durumlardan kurtaran şerefli bir ibadettir. Elleri dizlere koyup önünde eğildiğimiz tek gücün kainatın padişahı olan yüce Allah olduğunu defalarca hatırlayınca dünyevi işlerimiz de buna göre şekillenir. Artık kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyiz, bütün gücün Allahın elinde olduğunu idrak ederiz, Allahın izni olmadan yaprak bile düşmediğini (6:59) unutmayız.

Secde etmenin hikmeti!

Secde edince "subhane rabbiyel a'la" (yüce rabbim subhansın) diyerek "a'la olan rabbinin ismini tespih et" (87:1) ayetini uygulamış oluruz. Secde etmek ceset bedenimiz ile ruhsal bedenimizin uyum içinde çalışarak rabbine tam teslim olduğu andır. Bu yüzden peygamberimiz "kulun rabbine en yakın olduğu an secdedir" (Müslim Salât 215) demiştir. Bu sözünü "secde et ve yaklaş" (96:19) ayetine dayanarak söylemiş olmalıdır. Secde halindeyken ayaklarına kapanmışçasına kendimizi Allah'a teslim etmiş oluruz. Melekler gibi ibadet ederek derecemizi yükseltiriz. Melekler iradesini kötüye kullanma yetkisine sahip değilken insanlar iradesini istediği gibi kullanma yetkisine sahiptir. Bu yüzden bizim secdemiz meleklerin secdesinden daha değerlidir.

Namazın fiziksel detaylarını insan davranışlarından örnek verip anlayabiliriz. İnsanlar selamlaşırken başını aşağı eğip kaldırarak fiziksel bir harekete anlam yüklemiş olurlar. Karşısında ki kişi ne demek istediğini anlayıp hemen “aleyküm selam” diyerek cevap verir. Başka kültürde ise iki elini birleştirip öne doğru hafifçe eğilince onun selam verdiğini yada teşekkür etiğini herkes anlar. İşte bunun gibi Allah’a teşekkür etmenin fiziksel karşılığı da namazda secde etmektir. Allah için secde ettiğimiz zaman genelleme yaparaka bile sayamayacağımız nimetlerine şükretmiş oluruz.

Nafile ibadetler!

İslam dininde sadece namaz değil tespihat da önemli bir ibadettir. Örneğin "subhane rabbiyel azim" ve "subhane rabbiyel a’la" cümleleri namazın içindeki tespihe örnektir. Bir de namazın dışında geceleri zikredilen tespihatlar vardır ki bunlar insanın manevi derecesini hızlı yükseltir. Bu yüzden "geceleri uzunca tespih et" (76:26) denmiştir. Geceleri uzunca tespih etmek için "subhanAllahi ve bi hamdihi" yada “la ilahe illallahu vahdehu la şerikeleh, lehul mulku ve lehul hamdu ve hüve ala külli şey in qadir” zikrine devam edilebilir. Herkes uyurken yaptığımız Allahı öven tespihatlar ile derecemizi yükseltip nurlanırız.

Yunus peygamberin balina karnından kurtulmasının tek sebebi tespihata çok vakit ayırmış olmasıydı, eğer ibadeti terk etmiş birisi olarak balinaya yem olsaydı kıyamete kadar oradan çıkamayacaktı. (37:143) Yunus peygamber kıssasının bu bölümü ibadetin önemine vurgu yapan çok önemli bir hayat hikayesidir. Bize verdiği mesaj "ibadeti, tespihatı terk ederseniz sizi kendi halinize bırakırım, duanıza icabet etmem" demektedir. Dolayısıyla bir günü ibadetsiz geçirdiysek sanki para kaybetmiş gibi üzülmemiz gerekir.

Geceleri tespihat yaparak Allah’a yaklaşmak bile emredilmiş iken bir Müslümanın namazsız yaşaması vahim bir durumdur. Namazı terk edenleri Allah da kendi haline terk eder ve dualarına icabet etmez. Allahın salat etmediği kişiler rüzgarın uçurduğu yaprak gibi oradan oraya savrulur. Artık doğruyla yanlışı ayırt etme yetenekleri düzgün çalışmaz, günahlara karşı tavrı daha yumuşak olur. Daha da kötüsü günlerini sevapsız geçirmiş olur.

Zaten şunun şurasında yaşadığımız hayat ortalama 60 – 70 yılıdır. Bu süre içerisinde ne ibadet etsek , ne iyilik yapsak yanımıza o kâr kalacaktır. Sonuçta ahirete götürebileceğimiz tek şey salih amellerdir. Ne dünyalık mal mülk, ne para, ne değerli taşlar, ne arsalar, ne arabalar yatlar katlar hiç bir şey ahirette işimize yaramayacaktır. Hatta dağlar kadar altınımız olsa bile hesap gününde teraziye (7:8) bir gram ağırlık yapmayacaktır lakin dağlar kadar sevabımız bizi kurtaracaktır. Ayrıca ibadetin sadece dünya hayatında yapıldığı düşünülürse sonsuz hayatımız için ne kadar az çalıştığımız da daha iyi idrak edilecektir. 60 yıllık ömürde Allahın istediği gibi yaşarsan kendi sonsuz hayatına yatırım yapmış olursun, başkasını değil kendini kurtarırsın.

İnsanlar iyi bir işe girip dünyasını maddi sıkıntı çekmeden yaşamak için 25 yaşına kadar eğitim alırlar. Hayatım kurtulsun gerekçesiyle çok para kazanacağı işler için kendilerine yatırım yaparlar. Eğitimden sonra bir işe girip önündeki 25 yılı iş hayatına adarlar. Çalışırken de emekli olsam da rahat etsem diye düşünürler. Emekli olunca da kendilerine kalan ömür 10 - 15 yıldır. Bu 10 yılı rahatça gezerek geçirmek için 50 yıl çalışmışlardır. Dünyada 10 yıl rahat etmek için 50 yıl harcamışlardır. Fakat 10 yıl da olsa 100 yıl da olsa sonu hep ölümdür yani kalıcı bir çaba değildir. "Oysa ahiret daha hayırlıdır ve daha kalıcıdır." (87:17) Ahiret kalıcı olduğu için dünyadaki çalışmalarımız çok daha değerlidir. 70 yıllık ömrü muttaki olarak tamamlarsak asırlarca kelimesiyle bile tarif edilemeyecek sonsuz hayatımızı kurtarmış oluruz.

Eğer "iş yerimde namaz kılamıyorum, 5 vakte devam edemem diye hiç başlamıyorum" diyorsanız gün içinde vakit buldukça kılabilirsiniz. Mesela sabah uyanınca, akşam eve gelince, gece uyumadan önce, duştan çıkınca vs fırsat buldukça kılınabilir. Namazsızlığın bir bahanesi olamaz, birbirimize bahaneler sunabiliriz ama hesap gününde her şeyi bilenin huzurunda bahane sunamayız. Televizyon izlemeye, sosyal medyada gezinmeye, sohbet etmeye vakit buluyoruz da 10 dakikalık namaza mı vakit bulamıyoruz? Kendimizi kandırmayalım.

Sonuç

Herkesin sıkıntılı bekleyiş içinde olduğu hesap gününde pişmanlığımız "keşke daha fazla ibadet etseydim, keşke paramla muhtaçlara yardım etseydim, keşke Allahın dini için mücadele etseydim, keşke vaktimi boş işlerle geçirmeseydim, keşke ömrümde ahirete de yatırım yapsaydım” olacak. Ateist, desit, münafık, müşrik kimselerin bunları diyecek olması abes değil çünkü onlar her türlü delile sırt çevirdiler. Lakin müslümanların da bunları diyecek olması tam bir trajedi.

Hesap gününde keşke değil iyi ki demek için müslümanlıktan müminliğe geçmek gerekiyor. “İyiki namaza devam etmişim, iyi ki Kuranı anlayarak okumuşum, iyiki maaşımın bir kısmıyla muhtaçlara yardım etmişim, iyi ki insanlığa faydalı olacak işlerde koşturmuşum, iyi ki umutsuzluğa kapılmadan salih amelelre devam etmişim, iyi ki dini kötüye kullanan din tüccarlarını görüp dinden soğumamışım, iyi ki herkesin imanı zayıflamışken ben kararlılık ile devam etmişim, iyi ki ahiretim için yatırım yapmışım” demek için muttaki olmak şart.

Okumaya devam: Kuranda namaz detayları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?