Ey nebi! Eşlerine, kızlarına, müminlerin kadınlarına söyle cilbablardan üzerlerine yaklaştırsınlar. Bu tanınmalarına ve incitilmemelerine daha yakındır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. [33/Ahzab 59]
Çarşafa delil olarak sunulan ayette "cilbab" kelimesi evden çıkarken üzerine alınan dış giysidir. Bu ferace, yelek, tunik olabilir. Açık renkli çarşaf da olabilir. Peki madem çarşaf da olabilir ise neye itiraz ediyoruz?
Dikkat ettiyseniz ayette "tanınıp incitilmemesi" ifadesi geçiyor. Şimdi yüzü gözü kapatmayı savunanların ne dediğini hatırlayalım. "Tanınmamaları" diyorlar yani tam tersini anlıyorlar. Yüce Allah "tanınmak için" diyorken ruhbanlar "tanınmamak için " diyor. Bir ayet ancak bu kadar ters anlaşılabilir.
Tanınmaktan kasıt iffetli tanınmaktır, böylece incitilmeyecektir. İncitilmek laf atan erkeklerin sözlü tacizine maruz kalmaktır, peşine takılıp zinaya çağıranlardan rahatsız olmaktır. Günümüzü düşünürsek mini etekli kadınlara çok laf atılır, dar kotlu kadınlara biraz daha az laf atılır, kumaş pantolonlu kadınlara daha az laf atılır, uzun etekli ve feraceli, tunikli kadınlara çok daha az laf atılır. İşte mekke şartlarında bu türden laf atan erkekler çok olduğu için mümin kadınlara üzerlerine cilbab/uzun kıyafet almaları istendi, böylece iffetli tanınıp laf atanların incitmesine maruz kalmayacaklar yada çok daha az maruz kalacaklardı.
Ayetin metnindeki nuzul sebebinden anlaşılan budur. Bir başka nuzul sebebi iddiası ise "mekke kadınları yatsıdan sonra tuvalete giderken sokak köşelerine oturmuş erkekler laf atıyordu, onlar çıplak kadın geçtiğini görünce cariye, fahişe sanıyordu, örtülü kadın görünce evli olduğunu anlıyorlardı" şeklinde. İki şekilde de amaç iffetli tanınmak. Tekrar edelim, amaç TANINMAK.
Peki tanınmamak nereden çıktı? Kafası ters çalışan mezhepçilerden hadisçilerden çıktı. Kadını elinden geldiği kadar kapatmaya çalışan hatta yüzü bile avret sayan hatta gözü bile avret sayan bu baskıcı zihniyet, kendi görüşünü din yapmak için sahabe hanımlarının ismini kullanarak hadis de uydurdu. Aişe validemizin tek gözü görünürdü diyerek kendi hayalindeki kapanma şeklini sahabelere yakıştırdılar.
Halbuki NUR 31.ayette denmiştir ki "görülen kısımlar hariç, ziynetlerini göstermesinler" işte üzerinde düşünülmesi gereken ikinci ayetimiz. Ayetin her kelimesi üzerinde teker teker tefekkür etmek gerekiyor, zira Kuran ancak böyle anlaşılır. "yavaş yavaş, düşünerek oku" (73/4) Biz bu emre uyarak okuduk mu? Arapçasını telaffuz edip sevap kazanmaya mı çalıştık yoksa her ayet üzerinde düşündük mü? Eğer düşünseydik bugün birtek müslüman kadın kendini karalara bürüyüp yüzünü gözünü kapatmayı takva zannetmezdi.
Yazının devamı: Başörtüsü ayeti yazımızda.
Çarşaf ve peçe meselesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?