Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Nur 31 tefsiri | Kuranda Başörtüsü ve Tesettür Ayetleri

baş örtüsü
Baş örtüsü meselesi ülkemizde her seçim öncesi dile getirilir. Önceden baş örtüsü yasağı vardı artık özgürlük var diyerek oy toplama malzemesi yapılmıştır. Elbette insanların giyimi özgür olmalıdır ancak tesettür giyim deyince aklımıza sadece başörtüsü gelmemelidir. Bu yazımızda Kuranda baş örtüsü var mı, baş örtüsü ayeti, tesettür ayetleri hakkında bilgi veriyoruz.

İslam dini; kuralları Allah tarafından belirlenen, resulü tarafından duyurulan ayetler bütünüdür. Merak edilen konular bağlantılı ayetlerle açıklanmış, böylece peygamberimizin tefsir kitabı yazmasına gerek kalmamıştır. ‘’..Dininizi kemale erdirdim ve size nimetimi tamamladım..’’ (5:3) ayeti de müslümanları ilgilendiren konuların tamamlandığını, Kuranın emir ve nehy bakımından eksiksiz olduğunu bildirir. Öyleyse her konuda evvela Kurana bakmak gerekir, tesettür konusunda da ilgili ayetlere bakacağız.

Kuranda tesettür ayetleri

+Nur Suresi 31
+Nur Suresi 60
+Araf Suresi 26
+Ahzab Suresi 59
+Bakara Suresi 233
+Sonuç

Nur Suresi 31

Başörtüsü ayeti deyince akla gelen ilk ve tek ayet olan Nur suresi 31.ayetinde kadınların mevcut baş örtüsünü geriye değil öne sarkıtmaları ve dekolteyi kapatmaları istenmiştir. Yani "açık olan saçınızı gizleyin" denmemiş, "başınızda mevcut olanı geriye değil öne sarkıtın" denmiştir. Ayetteki önemli kelimelere bakalım;

VEL YEDRİBNE: vursunlar, koysunlar.
Bİ HUMURİ HİNNE: örtüleri ile.
ALA CUYUBİ HİNNE: yaka açıklarına, koyunlarına, dekoltelerine.

Anlamı: "Örtüleriyle dekoltelerine vursunlar." Burada hangi örtüleriyle diye sormamız gerekir. Mekke şartlarını düşünürsek iklim sıcak ve kurak. Kadınların ve erkeklerin başında örtü mevcut. Erkeklerin örtüsü sarık, kadınların örtüsü hımar. Aslında Hımar kelimesi sadece örtü anlamına geliyor ama kadının örtüsüne özgülenmiş. Tıpkı baş örtüsü dediğimiz zaman kadının baş örtüsü anlaşıldığı gibi araplar da Hımar kelimesini kadının başındaki örtüye özgülemişler. Hımar kelimesinin sözlük anlamına bakalım:

Humur ne demek?

“Hamr kelimesinin aslı bir şeyi örtmektir. Kendisi ile örtü yapılan şeye “himar” denir. Yalnız örfte himar kelimesi kadının başını örttüğü örtü için kullanılır. Çoğulu “humur” şeklindedir.”… Hamr: içki, aklın işleyiş mekanizmasını örttüğü için bu adı almıştır. Kimilerine göre o , her sarhoş eden şeyin adıdır. Bazıları ise sadece üzüm ve hurmadan yapılan sarhoş ediciler için kullanılan isim derler. [Ragıb İsfahani - Müfredat, H-M-R, sayfa 362, çıra yayınları 2012]

Sözlüğe göre "Humur: örtüler" anlamına geldiği için kimileri bu ayeti yorumlarken "herhangi bir örtü alarak göğüslerini kapatmaları isteniyor, başı örtmelerinden bahsedilmiyor, eğer amaç başı kapatmak olsaydı re's kelimesi geçerdi" diyorlar. Kimileri de onlara cevap olarak "Humur kelimesi baş örtüleri anlamına geldiği için baş kelimesi geçmesine gerek yok, çoraba da ayak çorabı demiyoruz" diyerek cevap veriyor. İkisi de bir noktayı gözden kaçırıyor. O dönemi düşünürsek hepsinin başında zaten örtü var, amaçları da saçı gizlemek değil. İşte aynı durum ayet inince de devam ediyor. Amaç yine saç telini gizlemek olmuyor. Baş örtüsü saçı gizlemek için amaç değil, dekolteyi gizlemek için araçtır. Şimdi ayetin mealine bakalım.

Nur 31 Meali

İman eden kadınlara söyle; gözlerini indirsinler ve bacak aralarını muhafaza etsinler, zahir olan yerleri (abdest uzuvları) hariç süslerini açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şunlardan başkasına göstermesinler: kendi kocalarına, kendi babalarına, kocalarının babalarına, kendi oğullarına, kocalarının oğullarına, kendi kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, kadınlarına, ellerinin sahip olduklarına (kölesine), tabi olanlarına (hizmetçisine), erkeklerden ihtiyaç sahibi olmayanlara (yaşlılara) yahut henüz kadınların avret yerlerini anlamayan (ergenliğe girmemiş) çocuklara. Süslerinden korudukları şey bilinsin diye ayaklarını vurmasınlar. Topluca Allah'a tövbe edin ey iman sahipleri. Umulur ki iflah olursunuz. [24/Nur Suresi 31]

A) Zahir olan yerler!

Ayette dikkat çeken diğer ifade "zahir olan kısımlar hariç alımlı yerlerini açmasınlar" Burada ise sormamız gereken "zahir olan yerler neresi, ne zaman zahir oluyor" sorusudur. Zahir olan yerlerden kasıt abdest uzuvları olmalıdır çünkü yüz, kollar, baş, ayaklar abdest alırken görünür. Bunu destekleyen hadisler de mevcuttur.

İbn Umer şöyle demiştir: Resulullah zamanında erkekler ve kadınlar topluca abdest alırdı. [Buhari: 3/Kitabul Vudu, Bab 46, No 56, Cilt 1, sayfa 333, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]

İbnu Ömer'den rivayete göre Resulullah zamanında erkekler ve kadınlar hep birlikte bir kaptan abdest alırlardı. Abdullah bin ömerden rivayete göre Resulullah zamanında biz ve kadınlar bir kaptan abdest alır aynı kaba ellerimizi uzatırdık. [Süneni Ebu Davud, Bab 39, No: 79-80, Erkam yayınları, cilt 1, İstanbul 2008]

Hadislerden bile abdest uzuvlarının zahir olan yerler olduğunu anlamak mümkün. Haremlik selamlık yapmadan aynı ortamda abdest almışlar. Ayet indikten sonra da geriye attıkları örtüyü dekolteye koymuşlar. Yani mekkeli kadınlar mevcut olan başörtüsüyle aman saçım görünmesin demiyorlardı, rahibeler gibi bone takıp ikinci örtü kullanmıyorlardı, duvak gibi geriye atıp dekolteyi ön plana çıkarıyorlardı. Ayet inince de amaç saç teli gizlemek olmadı, geriye attıkları örtüyle dekolteyi kapattılar.

B) Ziynetler!

Ayette dikkat çekilen diğer kelime ziynetler/süslerdir. Bu süslerin neresi olduğu da ayetin devamında "erkeklerden ihtiyaç sahibi olmayanlara yahut henüz kadınların avret yerlerini anlamayan çocuklara" cümlesiyle açıklanır. Çocukların anlamadığı yer emdiği memelerdir, apaçık görse bile aklına süt emmekten başka birşey gelmeyecektir. Bu yüzden ziynetlerin dekolte olduğu, kapatılması istenen yerin CUYUB: yaka açığı olduğu tekrar anlaşılmaktadır.

C) Uydurma Hadisler!

Şimdi Nur 31.ayetin anlamını çarpıtanların iddialarına bakacağız. Nur 31.ayetin saçı avret yapmak için indiğini ve önceden kadınların saçı açıktı ama ayet inince saçını kapattılar diyen hurafeciler kendi ayaklarına dolanacak bir hadis uydurmaktan çekinmemişlerdir. Sünnilerin Kurana zıt uydurma hadisleri bitmek tükenmek bilmemektedir. Bu konuda uydurdukları hadis şöyledir;

Uydurma Hadis

Bize İbrahim ibnu Nafi, El Hasen ibn Muslimden, o da safiyye bintu şeybeden nakletti ki Aişe (ra) şöyle derdi: Şu "kadınlar baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar" ayeti indiği zaman izarlarını aldılar da onları etekleri yönünden yardılar ve bunlarla başlarını örttüler” [Buhari: 65/Kitabut Tefsir, Bab: 226, No: 279, Sayfa: 4619, Cilt: 10, Ötüken Neşriyat, 1988]

Bu rivayete göre yüce Allah "başındaki örtüleri yakalarına koysunlar" demiş. Peki kadınlar ne yapmış? Eteklerini kesip ikinci başörtüsü yapmış. Sonuçta başları iki kat örtülürken dekolte yine açık kalmış. Yani rahibeler gibi iki katlı başörtüsü olmuş. Saçı avret yapmak için mantıksız bir hadis uydurmuşlar.

İslam dini yayılırken önceki dinlerin öğretileri de dilden dile dolaşmaya devam ediyordu. 200 yıl boyunca farklı toplumlar kendi dinlerini islama eklemek için hadis uydurdu. Hadis toplayanlar da bunları peygamber sözü zannedip kayıt etti. Saçın avret sayılmasının nereden bize geçtiğini anlamak için İsrailiyat ve mesihiyat kaynaklarına bakmak yeterlidir. Kadınların etek kesip baş örtüsü yaptığını söyleyen hadis de rahibelerin kafasına bone takan zihniyetten geçmiştir. Farklı incillerin birindeki uydurma hadiste: "Siz kendiniz karar verin: kadının örtüsüz başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu?'' (Korintliler 11/13) cümlesi eklenmiştir. "Sizce kadının başı açıkken dua etmesi uygun mu" sorusu din adamlarının ilavesidir. Allah insanlara emir verirken soru sormaz. Çünkü bu soruya "bence uygun" diyebiliriz. Allah kadınların duasını kabul etmek için başörtü şartı koymamıştır. Dua etmek ile saçın gizlenmesinin hiç alakası yoktur. Başörtüsü bir anten görevi mi yapıyorki duaları Allaha yükseltsin. Duanın kabul şartı salih amelle desteklenmesidir.

Duanın kabul şartı!

Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azab vardır. Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur'. (35/Fâtır Suresi 10)

Rivayetlerin derlenmesi olan Korintliler kitabındaki cümlenin bir benzeri peygamberimiz adına da uydurulmuştur. Sünnilerin kaynaklarından birinde "Allah ergin kadının namazını baş örtüsü olmadan kabul etmez." [İbn mace: 2/Taharet, Bab: 132, No: 699; Tirmizi: 2/Salat, Bab: 165, No: 378] iftirası atılmıştır. Halbuki yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Rabbiniz dedi ki: Bana yalvarın ki size icabet edeyim. Şüphesiz ibadet etmekten büyüklenen kimseler yakında aşağılanmış olarak cehenneme dahil olacaklar." [40/Mumin 60] ayetinde duanın kabul olması için alçak gönüllü olmak ve acziyetini kabul etmek gerektiği açıklanır. Hiçbir ayette "başörtünüz yoksa duanızı kabul etmem" denmez. Bu ayetle uyumlu olarak peygamberimizin "Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Lakin O sizin kalplerinize ve amellerinize bakar." [Müslim 45/Kitabul Birr, Bab 10, No 34, cilt 8, sayfa 32, irfan yayımcılık] dediği rivayet edilmiştir. Bu söz peygamberimize yakışmaktadır ve güzel bir hadistir lakin "Allah indirdi hadisin en güzelini..." [39/Zumer 23] ayeti gereğince Kuran yeterlidir.

Özetle; baş örtüsü saçı gizlemek için amaç değil, dekolteyi gizlemek için araçtır. Baş örtüsü geleneği devam etmiştir ama saça yönelik emir gelmemiş, saç avret sayılmamıştır. Bir şal alıp başınızdan sarkıtırsanız sahabe kadınları gibi örtünmüş olursunuz.

Nur Suresi 60

Aynı surenin 60 ayeti de giyimle ilgili tavsiyeler verir. Orta yaşı geçen (60 yaşına gelmiş) kadınların dışarı çıkarken; yelek, tunik, ferace, pardesü gibi dış örtü giymelerine gerek olmadığı söylenir. Böylece genç kadınların ev haliyle (bir tişört ile bir tayt, bir askılı atlet ile bir şort) dışarı çıkmasının uygun olmadığı bildirilir. Kadınlar bu ayetleri okuyup nasıl giyinmeleri gerektiğine kendileri karar vereceklerdir.

"Nikah ümidi olmayan oturan kadınların süsleriyle teberrüc yapmadan (alımlı yerlerini sergilemeden) elbiselerini bırakmalarında üzerlerine bir günah yoktur. Çekinmeleri daha hayırlıdır elbette. Allah işitendir, bilendir." [24/Nur suresi 60]

Teberrüc yapmaktan kasıt, alımlı yerlerini sergilemek için yarı çıplak dolaşmak, bakışları üzerinde toplayıp güzellik yarışına girmektir. Bu günkü tabirle like alma yarışıdır. Daha fazla kişi beğensin diye daha çok açılıp saçılıp süslenip gezmek teberrüc yapmaktır. Kadınlar dişiliğini değil kişiliğini öne çıkarmalı, beğenilme arzusuyla faydasız işlerde vakit kaybetmemelidir.

Araf Suresi 26

Ey Adem oğulları! Muhakkak size edep yerinizi örtecek ve süslenecek giysi indirdik. Takva/sakınma elbisesi ise hayırlı olandır. Bunlar Allahın ayetlerindendir. Umulur ki derin düşünürler. [7/Araf Suresi 26]

Giyinmek de dindar olmak için yeterli değildir. Bazı hanımlar tesettürlü oldukları için kendilerini çok dindar ve cennetlik sayarlar. Asıl önemli olan takva elbisesidir. Takva elbisesini giymek için; zina etmemek, hırsızlık yapmamak, kul hakkına girmemek, edepli olmak, namaz kılmak ve oruç tutmak, fakirlere yardım etmek, kendini ilmi yönden geliştirmek, Allahın tavsiye ettiği gibi yaşamak lazımdır. Zina edip cünüp gezmeyen, cuma günleri alkol içmeyen, ramazan ayında dindar olanlar takva elbisesini çıkartmış olurlar.

Ahzab Suresi 59

Ey nebi! Eşlerine, kızlarına, müminlerin kadınlarına söyle cilbablardan üzerlerine yaklaştırsınlar. Bu tanınmalarına ve incitilmemelerine daha yakındır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. [33/Ahzab 59]

Ayetteki "Celabib: cilbablar" kelimesi, "yatak çarşafı gibi büyük örtü, dış elbise, ferace" gibi anlamlara gelir. Ayetin metninde bahsedilen nuzul sebebine göre cahiliye erkekleri dış giysisi olmayan kadınları iffetsiz sanıp laf atarak incitiyordu. Buna karşı "tanınmaları ve incitilmemeleri" amacıyla dış giysi önerildi. Buradaki tanınmak ifadesi şahıs olarak tanınmak değil vasıf olarak iffetli ve mümine olarak tanınmaktır. İncitilmek ise sözlü tacize maruz kalarak rahatsız edilmektir. Cahiliye erkekleri kadına değer vermediği için sokakta gördükleri kadınlara laf atarak incitirlerdi.

Nuzul sebebi olarak sunulan diğer açıklama ise medine evlerinde tuvalet yoktu. Tuvalet dışarıda evden uzaktaydı. Kadınlar yatsı vaktinden sonra gece tuvalete giderken rahatsız ediliyordu. Tuvalet dışarıda olduğu için azgın erkekler yol geçişlerine oturuyor, yoldan geçen kadınlara laf atıyordu. Bu laf atanlar iffetli kadınları ayırt edebilsin diye cilbab önerildi. Mümin kadınlar tuvalete giderken cilbabı üzerine yaklaştırdılar. Diğer kadınlar ise laf atanlardan rahatsız olmadıkları için dış örtü olmadan gezmeye devam ettiler.

Ahzab 59.ayetin kara çarşaf emrettiğini söyleyenler olsa da bu iddiaları tamamen kendi çıkarımlarıdır. Siyah renk dikkat çekmez diyerek siyahta karar kılmışlar, her yeri güzel kapatıyor diyerek de kara çarşafı din edinmişlerdir. Oysa Allahın tek tip kıyafet emri yoktur. Ayrıca siyah renk güneşi emdiği için içindeki kadını bunaltır, terletir, bayıltır. Beyaz renk ise güneşi yansıtır. Yazın bu deneyi yapabilirsiniz. Mekke de sıcak ve kurak olduğu için sahabe kadınları açık renk giymişlerdir. Kara çarşaf da bir örtünme şeklidir ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, kara çarşafı islamın şiarı ilan etmemek, Allahın emri zannetmemektir. Kara çarşaf mezheplerin farzıdır, Allahın farzı değil.

Bakara Suresi 233

İslami giyimin tek tip olmadığını, farklı yörelerin kendi kıyafetlerini giyebileceğini anlamamızı sağlayan Bakara 233.ayette: "..Onların rızkı (yiyecekleri) ve kisvesi (kılık kıyafetleri) maruf'a göre bebeğin babasına aittir.." buyrularak yöresel yemek ve yöresel giysilere göre babanın temin etmesi istenir. Maruf: bilinen, tanınan, şeriata uygun olan demektir. Yiyecek olarak marufa uygun şeyler: enam eti ve sütü (deve, sığır, davar), otçul av hayvanları, meyve ve sebzelerdir. Marufa uygun giyim ise insan içine çıkılırken güzel gösteren, saygınlık kazandıran kıyafetlerdir. Böylece İslamda giyimin tek tip olmadığı ortaya çıkmaktadır. Zira her toplumun yöresel kıyafetleri vardır, ayrıca evrensel kıyafetler de giyilebilir. Önemli olan ziynetleri (abdest uzuvları dışında kalan yerleri) örtmektir.

Sonuç

Tıpkı sahabeler gibi Allahın ayetleriyle muhatap olarak İslami giyim modelini, tesettürü öğrenmeye çalıştık. Mümin kadınlar bu delilleri okuyarak nasıl giyineceklerine kendileri karar vereceklerdir. İslami giyim şudur diyebileceğimiz tek tip bir model yoktur. İslam evrensel olduğu için yöresel kıyafetler ile örtünenler de tesettürlü sayılırlar. Önemli olan bir kıyafet ile alımlı yerleri örtmektir. Görülmesinde sakınca olmayan/zahir olan kısımlar ise abdest uzuvlarıdır. Kurandan sapmanın neticesi olarak islam şeriatında kadınlara kara çarşaf dayatması ve başörtüsüz kadınların iffetsiz sayılması gibi melanet zihniyetler ortay çıkmıştır. Gericilik ve yobazlıkta sınır tanımayan bu zihniyetten kurtulmak için dini sadece Kurandan öğrenmek gerekir.

Konuyla ilgili ayetleri birlikte okuduğumuz zaman giyimle ilgili herşeyin Kuranda açıklandığını görüyoruz. Çünkü rabbimiz/efendimiz/sahibimiz olan yüce Allah "başkasına kulluk etmeyin diye Kuranı fasıl fasıl açıkladım" (hud 1) buyuruyor. Bu açıklamaya ulaşmak için giyimden bahseden ayetleri birlikte okuduk ve islami tesettür nasıldır sorusuna cevap bulduk. Eğer Kuranı yeterli görmeyip hadis/sünnet/mezhep gibi başka kaynaklara baksaydık insan görüşlerini Allahın dini sanacaktık ve kula kulluk etmiş olacaktık. Dini yaşamak için Kuranın yeterli olması, çelişkilerden ve hurafelerden kurtulmak için müslümanlara verilmiş büyük bir lütuftur. İslam dini halis/katıksız/saf/orjinal (39/3) şekliyle sadece Kurandan öğrenilir. Allahın salat ve selamı şirksiz iman edenlerin üzerine olsun.

1 yorum:

  1. Yalniz nur 58 e de bakarsak çünkü oradada siyab geçer bir insan onu çıkarttığında ya tamamen çıplak yada yarı çıplak kalmakta ama siz celabib le siyabı karşılaştırmışsınız bence siyab ev giysisi türünden bişiy tabii mutlak doğru olucak değil yalnızca fikir

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?