Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Üveysilik Nedir?

Gün geçmiyor ki yeni bir şuculuk buculuk dini türemesin. ''Müslümanım diyenden daha güzel sözlü kimdir?''(Fussilet/33) diyen Allah'a inat sürekli yeni bir din, kendine has inanışlar üretiyorlar. Böylece Kuran'dan uzaklaşarak uydurdukları dini gerçek sanmaya başlıyorlar. Sünnilik ve şiilik dinlerinin yanı sıra nakşilik, sofilik, nurculuk, mevlevilik gibi dinler de türemiş durumda.Sünniler mezhep imamlarını rab ediniyor, şiiler 12 imamı rab ediniyor, nakşibendiler Abdulkadir geylani'yi rab ediniyor, sofiler gavsı rab ediniyor, nurcular said nursi'yi rab ediniyor, mevleviler de celaleddin rumi'yi rab ediniyor. Hepsinin yolundan gittiği bir adam var, hiç birisi peygamberin yolundan gitmiyor. Buna bir yenisi daha eklendi, oda Üveysilik. Veysel karani'nin yolundan gidiyorlarmış.

Üveysilik nedir?


Veysel karane isimli adamın yolundan gittiklerini söylenen üveysiler, Youtube'de yayınladıkları ''Kim bu üveysiler'' başlıklı video'da kendilerini tanıtıyorlar. Söyledikleri sözler iyiliği güzelliği anlatıyor gibi görünse de şirk içermektedir.

1- Peygamber için kurban kesiyorlar! 

 0:40 dk Celal Üveys: Hiç duydun mu şimdiye kadar, şanlı resulümüz ve ehlibeyti için kurban kesilip dağıtan birini. İşte biz onu yapıyoruz. (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=39s)

Cevap: Peygamber için kurban kesildiğini hiç duymadık çünkü Allah'tan başkası için kurban kesenler putperestlerdi.  Kuran'da haramlar sayılırken ''Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar''(Nahl/115) ifadesi geçmektedir. Allah'tan başksı için kurban kesmek şirk'tir.

2- Cehenmeden korkmuyorlar!

1:00 dk Mehmet Üveys: Cennet sevdası, cehennem korkusuyla değil, yalnızca rabbimizin rızası için yapıyoruz herşeyi. (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=1m)

Cevap: Kuran'a göre müslümanlar cehennem'den korkarlar ve cennet'i umarlar:  ''Islah olduktan sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Korku ve ümitle ona yalvarın. Şüphesiz ki Allah'ın rahmeti güzel davrananlara yakındır.'' [Araf  Suresi 56] ''Yanlarını yataklarından uzaklaştırıp rablerine yakarırlar korku ve ümitle. Onları rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.'' [Secde Suresi 16]

3- Ne olursan ol yine gel zihniyeti

1:16 dk Eda Üveys: Bizler bize sevimsiz gelen kişi için ''ya rabbimiz seviyorsa?'' diye toparlanıyor, onda da rabbimizin nuru var olduğu için hemen sevgimizi gösteremesekte o kişiyi olduğu gibi kabul ediyoruz. (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=1m16s)

Cevap: İslam'da insanlar dörde ayrılır. Müşrikler, kafirler, münafıklar, müminler. Müslümanlar sadece müminler ile arkadaşlık edebilir. (Tevbe/119) Diğerleriyle fazla görüşülmemelidir. Çünkü kafirler ayetleri inkar ederken peygamberimiz onlardan uzaklaşmıştır. (Enam/68) Müşrikler Allah'ın aşağısından ilahlar edinince ashabı kehf onlardan uzaklaşmıştır.(Kehf/10)

Hz. İbrahim de müşriklerden uzaklaşmıştır: Mumtehine 4: İbrahim ve beraberindekilerde sizin için güzel örnek vardır. Onlar kavimlerine ''Şüphesiz ki biz sizden ve Allah'ın peşisıra taptıklarınızdan uzağız. Biz sizi inkâr ettik. Bizimle sizin aranızda siz tek Allah'a iman edinceye kadar ebediyyen düşmanlık ve buğz başladı. Ancak ibrahim babasına ''senin için mağfiret dileyeceğim, Allah'tan gelecek bir şeyi de önlemeye gücüm yetmez'' sözü başka. Rabbimiz! Sana tevekkül ettik, ve sana yöneldik, dönüş sanadır.

4- İbadet edip sevap gönderiyorlar!

2:28 dk Meryem üveys: Tanımadığımız insanlara namaz sevabı hediye ediyoruz. Oruç tutup sevabını hediye ediyoruz. (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=2m28s)

Cevap: İbadetler ikame eden kişiye sevap sağlar. Namazın sevabı başkasına yollanmaz, oruç sevabı da başkasına yollanmaz. Her insanın ibadeti kendine fayda sağlar. İbadet edip sevap yollamak diye birşey islam'da yoktur.

5- Allah'tan vahiy alıyorlar!

2:52 dk Gökhan Üveys: Öğrendiğimiz her şeyi rabbimizden aracısız öğrenip, tüm kullarına da öğretebilmek için gayret gösteriyoruz. (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=2m52s)

Cevap: Bu cümlelerde ise ''rabbimizden aracısız öğrenip'' diyerek vahiy aldıklarını iddia etmişlerdir. Peygamberler Allah'tan vahiy alırlar. Şura suresi 51:Allah’ın hiçbir insanla konuşması olmamıştır, ancak direk vahyle veya perde arkasından veya dilediğine izniyle vahyetsin diye resûl (melek) göndererek. Allah, bilir ve hikmet sahibidir.

Enam suresi 93: Kimdir daha zalim; Allah'a karşı iftira ederek yalan söyleyenden veya ''bana da vahyolundu'' diyenden, kendisine birşey vahyolunmadığı halde. Ve der ki ''yakında indireceğim Allah'ın indirdiğinin benzerini.'' Eğer görsen zalimleri ölümün sarhoşluğunda, melekler ellerini uzatarak ''çıkarın nefsinizi bugün ceza günüdür, alçaltıcı azap var size çünkü Allah'a karşı hak olmayan şeyler söylüyordunuz ve onun ayetlerine kibirli oldunuz.''

6- Kuran'daki hükmü beğenmiyorlar!

3:19 dk Fatih Üveys: Kısasa kısas algımız değişmedi mi halen? Biz gül alır gül satarız, siz hala kan mı döküyorsunuz? (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=3m19s)

Cevap: Kısas cezası Kuran'da emredilen, suç işlemeyi önleyen caydırıcı bir cezadır. Bakara 178: Ey iman edenler! Yazıldı size kısas katledilen hakkında; hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın. Fakat kim onun kardeşi tarafından affedilirse o zaman marufa ittiba edilir, ailesine ihsanda bulunulur. İşte bu hafifletme rabbinizden bir rahmettir. Fakat (nasıl olsa affedilirim) diyerek haddi aşan olursa onun için elim bir azap vardır.

Aşkı Üveysi kitabından hurafe örnekleri!


Yayınevi bile olmayan ve el altından dağıtılan Aşk-ı Üveysi kitabından hurafe örneklerini yazdık. Her cümlesi ruhçuluk, her cümlesi cennet garantisi veren kitap resmen müslümanların aklıyla dalga geçmek ve tasavvufu sevdirmek için yazılmıştır. Üveys Cemaatinin karanlık zihniyetine şahit olacaksınız.

1- Üveysiler cinlerden ders alıyor!

İddia: Sabah ve akşam diğer bir deyişle bir gündüzün aydınlığı bir de gecenin karanlığında olmak üzere her gün iki kez zikir yaptığınızda bir gün gelir evliyalardan ders almanız biter. Öğretmenin ve öğretmenlerin Resulullah’ ın huzuruna çıkıp: “Ya Resulullah ümmetinden bu kulunun bizden Marifetin içinden alacağı ders kalmamıştır, biz bu ümmetine kefiliz bundan böyle eğitimini size bırakıyoruz.” dedikleri an Şeb- i Aruz başlamış olmaktadır. Bu ilk öğrenme devren bittiğinde Allah’a yolculuğunu Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) ele alır. Öğretmenin, öğretmenlerin en güzeli ve Rabbimizin Habibim diye isimlendirdiği Hz. Muhammet Mustafa (s.a.v) olur. Bu yolun yolcusu, bu dünyada Sevgililer Sevgilisini mutlaka görecektir. Bu, bir müjdedir. Bizlere (Üveyslere) verilmiştir. Bu dünyada ve ahirette de artık körlük ortadan kalkmış olur. Mübarek olsun. Şeb- i Aruzun başladığını bir gün rüyada; bir meydanda birisinin “Kına Gecesi” hazırlığı başlamış ve orta yerde eski köy kahvelerinde olan masa ve sandalyeler konulmaya başlandığında kesinlikle bilmelisindir ki; bu senin kına gecendir. Şeb i Aruzun başlamış, Şanlı Peygamber Efendimizden (s.a.v) manevi ders alma vaktin gelmiş demektir. Mevlana Pir’ in sık sık söylediği ama bugüne kadar bilmediğin, ancak hayal ettiğin Şeb- i Aruzun ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmiş olursun. Aynı zamanda “Bilenle bilmeyen bir olur mu?” ayetinin de hayatına sokuluşunu bizzat yaşayarak öğrenmiş olursun. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 43-44, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: 1- Hz. Muhammed ile görüşme iddiası:  Hz. Muhammed diğer insanlar gibi beşerdir ve ölmüştür. Kıyamete kadar kimin ne yaptığından haberi olmayacaktır. Hz. İsa da dünyadan haberi olmadığını ahirette şöyle belirtecektir. ''Onlara bana emrettiğinden başka birşey söylemedim: ''Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah'a kul olun'' (dedim.) Onların arasında bulunduğum sürece üzerlerinde şahit idim. Fakat sen beni vefat ettirince sen oldun onları gözetleyen, ve sen her şeye şahit olansın.'' [Maide suresi 117] Hz. İsa dünyadakilerin ne yaptığını bilmiyorsa Hz. Muhammed de bilemez. Çünkü resuller de beşerdir. ''Ben ancak sizin misliniz olan bir beşerim...'' (Fussilet 6, Kehf 110) Resuller de diğer insanlar gibi kıyamet günü uyanacaklardır ve sadece bir gün uykuda kaldıklarını hissedeceklerdir. Bunun örneği Kuran'da şöyle geçer: '' Ve böylece onları dirilttik aralarında birbirlerine sorsunlar diye. Dedi ki diyen ''ne kadar kaldınız?'' dediler ki ''bir gün veya günün bir kısmı kaldık, rabbiniz en iyi bilendir ne kadar kaldırğınızı...''[Kehf suresi 19] Ashabı kehf gençleri 309 yıl ölü kalmış ve dirildiklerinde 1 gün uyuduklarını sanmışlardır. Diğer örnek ise 100 yıl ölü kalan adamın dirildikten sonra 1 gün uyuduğunu sanmasıdır. Bu örnek kuran'da şöyle geçer: ''Veya o kimse ki, uğradı bir kasabaya, ve dedi ki ''o çatıları üzerine çökmüş harabe yeri nasıl diriltecek bu Allah.'' Sonra Allah onu 100 yıl ölü bıraktı sonra diriltti ''ne kadar kaldın'' dedi.  ''Bir gün veya günün bir kısmı kadar'' dedi. (Allah dedi ki) ''Hayır, yüz sene kaldın. Haydi bak yemeğine ve içeceğine bozulmadı. Ve eşeğine bak, seni insanlara ayet kılmamız için (dirilttik) Ve bak (eşeğinin) kemiklere onu nasıl inşa ediyor ve et giydiriyoruz.'' Ona gösterilince dedi ki ''(Artık) Biliyorum ki Allah her şeye kadirdir.''[Bakara suresi 259] Ayette görüldüğü gibi yüzlerce yıl ölü kalanlar dirilince sadece 1 gün uyuduklarını zannediyorlar. Resuller de insan olduğuna göre onlar da kıyamet günü dirilince 1 gün ölü kaldığını zannedecek ve dünyadan haberleri olmadığını söyleyeceklerdir. Tasavvufçuların ''peygamberle görüşüyoruz, peygamberden ders alıyoruz, peygamber Türkçe olimpiyatına geldi'' gibi iddiaları külliyen yalandır. Resulümüz ölmüştür: ''(Resulüm) Muhakkak ki sen de öleceksin ve muhakkak ki onlar da ölecekler.'' (Zumer suresi 30)

2- Habibim kelimesi: Allah, Hz. Muhammed'e ''Habibim'' demiyor. Böyle bir ayet yok. Allah oğul edinmeyeceği gibi sevgili de edinmez. Hz. Muhammed'in Allah'ın sevgilisi olduğunu tasavvufçular uydurmuştur. Hızını alamayanlar ''Muhammed Mustafa = Allah, bir eti kemiği var farklı olarak o kadar'' diyecek kadar ileri giderler.

3- Rüyada peygamber görmek: Peygamberi rüyada görmeye çalışmak gereksizdir. Bu rüyalara cinler karışıp peygamber taklidi yapabilirler ve insanlar peygamberden öğüt aldığını zanneder. Rüyada peygamberi gören de gerçekte onunla konuşmamış, Allah'ın gösterdiği bir sureti izlemişlerdir.

2- Allah üveysiler ile evlenmek istiyormuş!

İddia: Marifet dünyasında bir sır açılımına geldik. Şimdi yazacaklarımı lütfen dikkatlice okuyun ve düşünün. Bunun ifşa edilmesi (açıklanması) dünyada yazılı olarak bir ilk olacak. 1- Resulullah’ tan ders alman bitmiş, Peygamber Efendimiz (s.a.v) seni ümmetinden kabul buyurmuş, Allah’ımıza: “Ey Rabbimiz! Ümmetimden bu kulunun Evliyalardan ve benden Marifet üzerine alacağı ders kalmamıştır. Ben bu kulunu sevdim, ümmetimden kabul ettim. Sen de kulun ve sevgilin olarak kabul buyur.” demektedir. Ben ümmetimden senin bu kuluna kefilim demektedir. 2- Erkek kardeşlerim kendilerini genç yaşta ve çok yakışıklı; kız kardeşler de çok güzel görecekler. Kız kardeşler karşısında çok yakışıklı ve çok güzel giyimli, kendisi ile evlenmek isteyen bir erkek görecekler. İşte O Rabbimizin cemalidir, resmidir. Zatı asla değildir! [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 45, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Açıklama: Cin musallatının diğer belirtisi de erkeklerin güzel kız görmesi, kızlarında yakışıklı erkek görmesi ve bu gördüklerinin kendisiyle evlenmek istemesidir. Birde bunu ''Allahın cemali'' olarak tanıtmaktadırlar. Allah insanlarla neden evlenmek istesin? Resulullah'tan ders almakta mümkün değildir. Resul bile olsa ölüler dirilerden habersizdir. Hz. İsa kıyamet günü ''..Onların arasında bulunduğum sürece üzerlerinde şahit idim. Fakat sen beni vefat ettirince sen oldun onları gözetleyen, ve sen her şeye şahit olansın.'' (Maide suresi 117) diyecektir. Bu ayet gösteriyor ki resuller de ölürler ve dünyadakilerin ne yaptığını bilmezler. Kuran'a mı inanalım tasavvufçulara mı? Allah, İsa peygamberin kıyamet günü sözlerini bize haber veriyor yani gayb haberi veriyor. Kıyamet günü Hz. İsa, öldükten sonra dünyadakilerin ne yaptığını bilmediğini söylüyor. Bu ayet varken tasavvufçuların peygamberle görüştüğüne kim inanır? Yalan söyledikleri ortada değil midir?

3- Oruç tutup sevabını oruç tutmayanlara hediye etmeliymişiz!

İddia: Şimdi sıra size bir sır vermeye ve bunun sonucunda Allah’ın izniyle sonsuz sevap kazandıracak orucu ve namazı öğretmeye geldi; 2 veya 4 rekât namaz kılıp sevabını namaz kılmamış kullara hediye edin. Ömrünüzde bir gün (Ramazan ayı dışında ) oruç tutun ve sevabını oruç tutamayan kullara hediye edin.” Görün bakalım neler olacak. Biliyorsunuz ki orucun sevabını Biricik Rabbimiz kendisi veriyor. Meleklere bile bırakmıyor. Rabbimiz; “Oruç benim içindir, ecrini (sevabını) Ben veririm.” demektedir. Namaz kılmayan kullar ve oruç tutmayan veya tutamayan kullarına hediye ettiğinde Rabbimizin: “Kulum hiç tanımadığı kullarıma, yarın Ahiret hayatında ve ceza gününde belki de bağışlanmasına veya cezasının azaltılması için merhamette bulunuyor. Bilmez mi ki Ben Merhametlilerin En Merhametlisiyim. Bir kulumun azaptan kurtulması için çaba gösteren, mücadele eden kulumun iyiliğini ortada bırakmam. O günahkâr kulumu, bu merhametli kulum için bağışladım.” demeyeceğini ve bağışlamayacağını kim iddia eder? Edebilme cesaretini kim gösterebilir? [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 27, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: İbadetler ikameden kişiye fayda sağlar. Namaz kılmayanları, oruç tutmayanları düşünerek onlara sevap göndermek ne kadar iyi niyetli gibi görünse de hurafedir. Allah her insanın amelini kendi boynuna dolamıştır. İbadet edip sevap yollamak islam'da yoktur. İsra suresi 13: Bütün insanların uçurduğunu (amellerini) kendi boyunlarına astık. Ona kıyamet günü bir kitap çıkarırıp yayarak gösteririz.

Muharrem karabay, İddiasını desteklemek için Allah'ın söylemeyeceği şeyi söyleyecekmiş gibi anlatmaktadır. ''O günahkar kulumu bu merhametli kulum için  bağışladım.'' cümlesini uydurup ''demeyeceğini ve bağışlamayacağını kim iddia eder?'' diyerek Allah adına hadisler uydurmaktadır. İşte kutsi hadis denilen hadisler de böyle ortaya çıkmıştır. Başkası da çıkıp ''Allah ateistleri bağışlayacak, bağışlamayacağını kim iddia edebilir'' dese Muharrem karabay'ın cümlesine benzeyecektir. Hz. Muhammed bile cehennemlik olanları kurtaramıyor da ibadet etmeyenlere ibadet sevabı yollayanın hatırına Allah birilerine azap etmekten vaz mı geçecek? Zumer suresi 19: (Resûlüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın!

Ayrıca ''orucun sevabını biricik rabbimiz kendisi veriyor, meleklere bile bırakmıyor.'' cümlesi de oruç dışındaki sevapları meleklerin verdiği söylenmiştir. Melekler sevap vermezler, kişinin amellerini yazarlar. İntifar suresi 10-12:''Oysa sizin üzerinizde gözcüler vardır. Değerli yazıcılar. Onlar sizin ne yaptığınızı bilirler.''

Müminler müminler için dua ederler. İbadet edip bu sevabı birilerine yollamak bidattir.

Haşr Suresi 10: Onlardan sonra gelenler derler ki: Rabbimiz! Mağfiret et bize ve bizden önce iman ile geçen kardeşlerimize. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabbimiz, şüphesizki sen rauf'sun, rahim'sin. ''

İbrahim suresi 40: Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ikame edenlerden kıl. Rabbimiz, duamı kabul buyur. 41: Rabbimiz! Beni, validemi ve müminleri mağfiret et, hesabın yapılacağı gün.

4- Allah için ağlayanlar cehennemi görmezmiş!

İddia: Allah’ ın huzurunda işlediğimiz hata ve günahlardan pişman olma, pişmanlığımızı Rabbimize itiraf etme ve bağışlanma için yalvarmak, Rabbimizin büyüklüğünü, yarattıkları üstündeki hâkimiyeti, güzel isimlerdeki yüceliği, cömertliği karşısında senin buna karşılık hamd edişin ve Allah’a olan sevgin sonucunda Allah için ağlamanla öyle büyük sevaplar alırsın ki bunun sonucunda Sırat Köprüsünü ve cehennemi görmeden geçersin. Dikkat ediniz, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) cehenneme girmezler demiyor, görmezler diyor. Gösterilmeyen yere nasıl girilir ki? Allah’ımızı düşünerek ağladığımızda sebep ne olursa olsun sonuçta Rabbimiz bize bırakın içine girip yanmayı, cehennemi bile göstermeyecek.  [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 31, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Allah Kuran'da bütün insanların cehennemi göreceğini lakin iyilerin oradan geçip gideceğini bildirmiştir. Dünyada yaşamış her insan cehennemi mutlaka görecektir. Meryem suresi 71: Sizden oraya uğramayacak kimse yoktur. Bu, Rabbinin uygulamayı üstlendiği kessin hükümdür. 72: Sonra takva sahiplerini kurtarır; zalimleri ise orada dizüstü çökmüş halde bırakırız.

5- Allah üveysilere selam vermiş!

İddia:  Bizler Peygamber Efendimizin (s.a.v) gösterdiği Allah’a giden yolda dosdoğru yolda giden yolcularız. Bizler birbirimizi aynı yolda, aynı araçta giden yolcular olarak görüyor ve öyle kabul ediyoruz. Bizde bir tek makam var o da Hayret Makamıdır. Marifette yolculuk yapmak isteyen ve buna karar veren insan görecek ve yaşayacak ki Allah’ın eşi benzeri olmayan sanatı karşısında hep hayrette kalacaktır. Bize Rabbimizin müjdeleri en büyük makamdır. Tarikatın sözlüğünde Hayret Makamı, Evliyaların çıkabilecekleri ve her Evliyaya nasip olamayacak en üst makamdır. Hayret Makamının üstünde Peygamberlik Makamı vardır. Peki, Hayret Makamı niçin üveyslere verildi? 1- Biz Üveysler bu ahir zamanda Tevhidi bayrak, Fatiha’nın 4. ayetini (Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.) sancak kabul ettik. Diğer bir deyişle yaşayan bir kuldan yardım talep etmediğimiz için Allah’ımız Üveyslere lütuf olarak, “Allah’ın, Resulü’ nün selâm ve bereketi üstünüze olsun Ey Hane Halkı!” diye hitap etmiştir. 2- Bugüne kadar bu hitap hiçbir tarikat ve cemaat ehline verilmemiştir. Bu, Allah’ın biz Üveyslere bir lütfudur. 3- “Bu Allah’ın lütfudur, dilediğine dilediği kadar verir.” (Maide Suresi 54. Ayet) [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 47-48, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Muharrem karabay, ''Peygamberlerin bir alt mertebesi olan hayret makamı üveysilere verildi.''diyerek kendi cemaatine adam toplamaktadır. Sonrada Allah'ın kendilerine selam verdiğini uydurmuştur. Allah ile konuşan şeyh masallarını biliyoruz. Üveysilikte onlardan farksız. Hem peygamberden ders aldıklarını hem de Allah'ın kendilerine selam verdiğini iddia ediyorlar.

6- Ben yazmadım yazdırıldı yalanı!

İddia: Yaşa ve gör kelamı sitemizde çokça yazdırıldı. Yarın ne olacağını, yarını bırakın biraz sonra ne olacağını bilmeyen bir insanın “Yaşa ve Gör” diyebilmesi imkânsızdır. O siteyi zahirde ben yazdım ama aslı öyle değil. Benim bu iddialı kelamı söylemem her aklı başında olan insan için imkânsızdır. Peki, niye yazdınız diye sorarsanız yazan ben değildim yazdırıldı. “www .veyselkarane. com” sitesinde yazılanların hepsi (ziyaretçi defteri hariç) manada Hace Ahmed Yesevi Hazretleri tarafından yazdırıldı. Bu kulun o bilgilere sahip olması imkânsız. Sitemizdeki yazılar 2007 yılında yazdırıldı. Aradan geçen onca yılda Allah’ıma hamd olsun ki geçmişe göre ilmim arttı. İlmimin artmasına rağmen bu gün bana o yazılanları tekrar yaz derseniz inanın yazamam. O eser bana ait değil, yazdırıldı. O Âlemden bizlere bir lütuf bu. Beni anlamaya çalışın diye asla diyemem, ama O Âlemin yazdırdığını sadece ben değil, binlerce Üveys kardeşim der ki; “Yaşa ve Gör!” [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 50, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: ''Kendi yazdıklarını kutsamak için ben yazmadım yazdırıldı diyenlerden birisi olan Muharrem Karabay, bu iddiaya aklı başında olanların inanmayacağını da itiraf ederek ''Benim bu iddialı kelamı söylemem her aklı başında olan insan için imkansızdır. '' diye belirtmiştir. O halde tüm üveysilerin aklı başında değildir.

Firavun'un cennetlik olduğunu söyleyen, puta tapanların aslında Allah'a taptığını uyduran en kâfir şeyh Muhyiddin ibni arabi de ''bana yazdırıldı'' diyenlerden biridir. ''Söylediğim her şeyi bana tanrı haber verdi...O bana imla ediyor, ben de elimle yazıyorum. Benim lisanım hak lisanıdır. Sözüm onun (Allah'ın) sözüdür.'' (Muhiddin ibni arabi: El futuhat El mekkiyye, Sayfa: 455)

Said Nursi de ''bana yazdırıldı'' diyerek kendi kitabını Kuran ile eşdeğer tutmuştur: “Risailin Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” (Şualar, Birinci Şua, c. I, s. 833)

Resullere bile musallat olan şeytanlar, ''bana yazdırıldı'' diyenlere de musallat olmuş ve Allah'tan vahiy aldıklarını sanmalarına yol açmıştır.
Enam suresi 112: Böylece tüm nebilere ins ve cin şeytanları düşman kıldık. Onlardan bazısı bazılarını aldatarak zuhruf sözler vahyederler. Eğer rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları ve  iftiraları terk et.
Enam Suresi 121..Şüphesiz ki şeytanlar kendi velilerine vahyederler, sizinle mücadele etmek için. Eğer onlara itaat ederseniz mutlaka müşrik olursunuz.

7- Muharrem Karabay İblis nefisliymiş!

İddia: Zikre başladığında; Üveys Veysel Karane Zikrine başladığında mutlaka ama mutlaka nefsinin hangi hayvanî sıfatla sıfatlandırıldığını birinci elden ve doğru olarak alırsın. Gösterilen hayvanla nefsin birebir aynıdır. İşte nefsini bilmen bu zikrin doğru olduğunun bir göstergesi değil midir? Yolun doğruluğunu göstermez mi? Sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.v): “Nefsini bilen Rabbini bilir.” Hadisinde nefsinizi bilmeniz bu yolun doğru olduğunu göstermez mi? Nefis, Yılan şeklinde görünürse: Yalancı, acıması az, sinsi, fırsatını bulunca insanlara acımadan saldıran, gıybet yapan ve bundan zevk alan vb. kötü ahlakı taşıyansın demektir. Domuz olarak gösterilirse: Sen helali haramı ayırt etmeyensin. Bu kazanç yönünde olduğu gibi eşine sadık olmaya asla önem vermeyen birisisin. Her şey benim olmalı düşüncesini taşıyan bencilin, vurdumduymazın tekisin. Ayı, kaplan, çakal, kurt vb. yırtıcı hayvanlardan birisi gösterilirse: Sen acıma – merhamet bilmeyensin. Hoşuna giden her şeyin senin olmasını isteyensin. İstemekle kalmayıp bunun için her yola başvurmaktan çekinmeyen birisisin demektir. Köpek nefsine sahipsen: Parayı, dünyayı çok sevensin, para için her şeyi yapansın demektir. Ama sevdiklerini de korumaya çalışansın. Bir yere kadar (menfaatine ters düştüklerinde) onları da yok sayabilecek kadar vurdumduymazsın demektir. Bu arada şunu da belirtelim ki; gösterilen hayvanın boyunun, büyük veya küçük olması ile de nefisle eşdeğer olmuştur. Yani hayvan ne kadar büyükse nefsiniz o kadar büyük, hayvan ne kadar küçük ise nefsiniz de o kadar küçük demektir. Mademki Yunus Emre’den konuyu açtık, O’nun nefsinin de Ejderha, çok büyük bir yılan olduğunu bilin. En kötüsünü ise en sona sakladım. Milyonda bir olur. O da İblis sıfatlı nefistir. Rabbim o nefsi de bu kula vermiş. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 55, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Bu cümlelerde Muharrem Karabay, İblis nefisli olduğunu söylüyor yani en kötü nefse sahipmiş. Çok övdüğü Yunus Emre de yılan nefisliymiş. Yani; yalancı, acıması az, sinsi, fırsatını bulunca insanlara acımadan saldıran, gıybet yapan ve bundan zevk alan vb kötü ahlakı taşıyan kişi. Nefsi hayvana benzetip rüyada bu hayvanları görürseniz sizin karkateriniz böyledir diye anlatan Muharrem karabay, en kötü nefsin kendisinden olduğunu da itiraf etmektedir. İblis nefisli yani iblis karakterli bir insan olduğunu söylemektedir.


8- Celaleddin Rumi'ye Allah Mevlana demiş!

İddia: Mevlana buyuruyor ki: “Kul kemale ermeye başladığında Rabbi kuluna lakap (isim) takar.” Örneğin; Aziz Mahmut’a Hüdai ismini, Celaleddin-i Rumi’ye Mevlana ismini, Ladikli Ahmet Ağa’ya Hüdai isimlerini Rabbimiz verdi. Üveys kardeşlerimizden bazılarına da Ululebrar, Vesena, Rüveyda, Adeviyye, Erkan, Itra, Özlem, Zeynep, Şaziment, Ahmet, Selçuk, Göktuğ, Abdullah, Bennur, Firdevs, Kutay gibi isimler verildi. Bu yazdığımız isimler sadece sayabildiklerimiz ve aklımıza gelenlerdir. İsmi verilen pek çok kardeşimiz var. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 59, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Allah'ın insanlara isim verdiğini söyleyen Muharrem Karabay, hayatında hiç mesnevi okumamış heralde. Eğer okusaydı Celaleddin Rumi'nin deizm yaymaya çalıştığını dinsiz olduğunu, mesneviyi Kuran'dan üstün tuttuğunu, kadınları aşağıladığını görürdü. Bak: Celaleddin Rumi Gerçekleri
Tasavvufçuların Allah ile konuştuklarını sanmaları psikolojik bunalıma girdiklerini göstermektedir. Allah bana bu ismi taktı, Allah bana bunu dedi, Allah bunu emretti diye kendilerini kandıranlar, cinlerin oyuncağı olmuşlardır.

9- Muharrem karabay cennetlik olmuş!

İddia: Dualarım odur ki; Rabbim beni Cehennemin azabıyla korkutma, Cennetteki nimetlerinle sevindirme; beni her an SENİ SEYREDEN ve SEVEN kulun eyle; beni Peygamberlerin ardında, Sıddıklarla, şehitlerle, evliyalarınla bir arada eyle. Rabbim bana bu dünyada da Cennet nimetlerini gösterdi, tattırdı. Huri’mi gördüm (gözünü) biliyorsun ki Rabbim hiç iştiyakım oldu mu? Bana bulutlara başı değen kayaya oyulmuş, bembeyaz muhteşem ev verdin, camiden çıkmadan yanımdakilere hediye ettim. Cennetteki yaşantıları gösterdin, güzellikleri gösterdin meylim oldu mu? “Bana seni gerek seni.” Ben Yunus Emre gibi sana aşık olmak için gayretteyim. Rabbim bu dünyada ve ahirette de isteğim budur ve bu olacaktır. Beni senin sevginden ve sevdiklerinden uzak eyleme Rabbim. Âmin. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 88, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: İnsanları kandırma yöntemlerinden birisi de ''Ben cennetliğim, ben cennetteki evimi gördüm, ben Allah dostuyum, size şefaat edeceğim, peygamberle konuşuyorum, Allah ile konuluyorum'' gibi cümleler kullanmaktır. Böylece müritlerini kendine bağlar ve her sözüne itibar ettirebilir.

10- Muharrem Karabay ölülerden yardım istiyor!

İddia: Bana gösterilen çok fazla parayı ve bunların harcamasını nelere ve nerelere harcadığım halde bitmeyen para sevgisi yüzünden 3 yıla yakın çektiğim sıkıntıyı ben bilirim. Hz. Süleyman Peygambere atlar sevdirildi. Gününü onlara harcadı ve bir gün tahtında ceset bulunca tövbe etti, eski güzelliğine kavuştu. Peygamber olan babası, yine peygamber olan Hz. Yusuf’u aşk derecesi ile seviyor ve koruduğu için Yusuf Peygamber yıllarca çok çekti ve çektirildi. Bende bu kadar büyük ve ağır olmamakla beraber para sevgisi vardı ve bu parayı hem nefsime, hem ihtiyaç olanlara dağıta dağıta bitiremiyordum. Biliyordum bu masiva benim Manevi yolculuğumu durduruyordu. Ama bir türlü kopamıyordum. Hz. Süleyman’ı (Aleyhisselam) atlar, Yakup peygamber oğlu Yusuf, bana da para ve yardım etme sevgisiyle imtihan olundu ve yıllarca kurtulamadım. Dün (Cumartesi gecesi saat 00.50’ de) zikrime başladım. Tövbeden sonra Salât-ı Şerif’te (daha başlarda) ağlamaya başladım. Rabbimden sevgili Peygamberimden, Abdurrahman Gazi Hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak ve yardım istedim. Bu; para, Masiva illetinden kurtulmak için. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 88-89, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Muharrem Karabay, ''sevgili peygamberimden, Abdurrahman gazi hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak yardım istedim.'' diyerek ölülerden yardım istediğini itiraf etmektedir. Başka satırlarda ise Allah'tan başkasından yardım isteyenlerin helak olacağını söyleyip kendisiyle çelişmektedir.

Örnek 1: Bundan önce muhteşem olayı yaşadım. Rabbimin sesini, emrini meleklerin sesiyle duydum. “Yalnız sana ibadet ederiz.” diyorlardı, şaşırdım. Yanımda kimse yoktu, evde namaz kılarken duydum. Çok mutlu oldum, çok şaşırdım. Söylenen Fatiha’nın ayeti idi. Abdulkadir Geylani Hazretleri kitabında “Yalnız Sana İbadet Ederiz.” ayetini duyacağını söyleyince Fatiha’nın anlamlarını araştırırken öğrendim ki Besmeleyi saymadığımda ilk üç ayet Rabbimiz her âlemin sahibi olduğunu ve sevdiğine daha çok yakın olduğunu ve din gününün, kıyametin hâkimi olduğunu kesin olarak anlatıyor. Alttan son üç ayet ise Resulullah’ ın ağzından biz kullar için duada dilekte bulunuşunu anlatıyor. 4. Ayeti (Besmele ile 5. ayet) biz kulların Rablerinden tek isteği, tek yemini, tek andı olarak “Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.” diye günde 40 kere sadece namazlarda söylüyoruz. Bizlere düşen Rabbimize tam anlamı ile kulluk yapmak veya yapmaya gayret etmektir. Ve yalnız yardımı her şeye gücü yeten Allah’tan istemektir. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 96-97, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Örnek 2: Bu yazılanları dünyanın hiçbir kitabında, hiçbir yazısında bulamazsın. Yazılanların muhteşemliği benden değil, Yüceler Yücesi’nin Marifetindendir. Her şey O’nun istemesi ile iledir. Onun için çok yalvar, çok iste ama hep O’ndan iste. O’nun vermesi ile O’nun hazineleri tükenmez. Kulu kaldırın aradan. Sevgisini göstersin, Yaradan. Kulu aracı yapmayın, Fatiha’yı yaşayın. Çok sıkı sarılın. İşte sır burada. Bizde bir şey yok. Unutmayın ki Allah’ın dışında, başka birinden bir şey isteyen acizdir. İstenilen aracı da acizdir. Onun için acizden bir şey istemek iki cihanı da yakmaktan, helak olmaktan başka bir şey getirmez kula. Anla. Anlaman için uzun uzun anlattım, sana. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 140-141, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Örnek 3: Hz. İbrahim (Aleyhisselâm), ateşe atılma anında Cebrail (Aleyhisselâm) yanına gelerek: “Bir isteğin var mı?” diye sorduğunda; “Sen çık aradan Rabbim benim için ne murat etti ise o olacaktır.” diyerek Allah’tan başkasından yardımı kabul etmedi. Yani Fatiha’nın 4. Ayetini yaşadı. Biz niye yaşamayalım? Yaşayacağımızı her namazda söz veriyoruz ama yaşamıyoruz. “Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.” Yüce Allah’ımız, Yalnız sana ibadet eden ve yalnız senden yardım dileyen kullarından eyle bizleri. Âmin. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 33, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Bu üç örnekte Fatiha 5.ayetteki ''sadace sana kul oluruz sadece senden yardım isteriz'' ayetine sarıldıklarını söyleyip başka paragrafta ''sevgili Peygamberimden, Abdurrahman Gazi Hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak yardım istedim.'' demekte ve kendi kendisini yalancı çıkarmaktadır. İslam'da Allah'tan başkasından yardım istemek, Allah'ın aşağısından ilahlar edinmektir. Putlardan yardım istemekten farklı yoktur. Kuran'da Allah'tan başkasını yardıma çağıranlar eleştirilmiştir.

Allah'tan başkasına yalvarandan daha sapkın kimdir? Kıyamet gününe kadar ona kimse icabet etmez. Ve onlar (yalvardıkları kişiler) onların duasından gafildir.  İnsanlar haşrolunduğu zaman onlara düşman olurlar. Ve onların ibadetini inkar ederler. [Ahkaf Suresi 5-6]

‘’Eğer onlara yalvarsanız sizin duanızı işitmezler. Velevki işitseler bile icabet edemezler. Ve kıyamet günü sizin şirkinizi inkâr edecekler. (Bu gerçeği) Sana habir olan gibi bildiremezler. [Fatır Suresi 14]

Ey insanlar! Bir misal verildi öyleyse işitin onu. Şüphesiz ki Allah'tan başka yalvardıklarınız toplansalar bir sinek bile yaratamazlar. Eğer onlardan birşey kapsa onu da ondan kurtaramazlar. Talep eden de aciz talep edilen de. [Hac Suresi 73]

Peygamberlerle kendini kıyaslıyor: ''Hz. Süleymanı atlar, yakup peygamber oğlu Yusuf ve bana da para ve yardım etme sevgisiyle imtihan olundu ve yıllarca kurtulamadım.'' Bu cümlede kendisini peygamberlerle kıyaslayarak kendisini onlarla eş tutmaktadır. Böylece insanlar Muharrem Karabay'ın her sözüne itibar ederek ona mürit olmaktadır. Ayrıca ''Yardım etme sevgisinden kurtulamadım'' diyerek önemli bir ibadet olan zekat ve sadaka'dan kurtulmaya çalıştığını söylemektedir.

11- Allah ve Resulü Muharrem Karabay'ı seviyormuş!

İddia: Rabbim beni günah dolu yaşamdan ve yalnızlıktan çekip aldı. Seçilmişler arasına koydu. Hamt, âlemleri yaratan ve sahibi olan Allah’ımadır. Beni sevdi ve sevdirdi. Hem kendi sevdi hem de başta sevgili Peygamberime (s.a.v), akrabalarına, arkadaşlarına, Evliyalara şehitlere sevdirdi. Kısaca tüm sevdiklerine sevdiren Allah’ıma hamt olsun, O’nun sevdiklerine ezelden kıyamete kadar salât ve selâm olsun. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 93-94, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Kendisini Allah dostu ilan etmek için, ''Allah beni seviyor, Peygamber ve sahabeler beni seviyor, şehitler beni seviyor'' diyen Muharrem Karabay'ın cümleleri ile Fetönün cümleleri arasında fark yoktur. Fethullah Gülen de peygamberin kendisini sevdiğini ve Türkçe olimpiyatlarına katıldığını iddia etmiştir. Tek yaptıkları peygamberin yüceliğini kendi çıkarları için kullanarak cemaatine adam çekmektir. Bu cemaatlere de psikolojisi bozuk insanlar kapılmaktadır ve doğru yola girdiklerini sanmaktadır.

12- Üveysiler cenneti garantilemiş!

İddia 1: Daha başlarda bir gün Cuma namazında ruhumu ahirette seyrettim. Ne muhteşemdi. Ben buradan ruhumu seyrediyordum. Kısa bir yolculuk sonunda mahşer yerinde Peygamber Efendimizin elinde Nurdan Sancağı bembeyaz ve dalgalanmaktaydı. Daha sonra Müslümanların altına girdikleri Hamd Sancağı gösterildi (yere paralel, altı hep aynı yaşta insan dolu) Ne muhteşemdi ne muhteşem. Bana gösterilen yönde “La İlahe İllallah Muhammed’in Resulullah” yazıyordu. Üveyslerin Hamd Sancağı altında yerleri en ön saflardaydı. Bu benim ilk tecellimdi. Yaşatan Rabbime hamd, O’nun sevdiklerine ezelden kıyamete kadar Salât-ı Selâm olsun. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 95, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

İddia 2: Bize dost olanlar; Hey! Sizler… Aslında Allah’a ve Resul’e dostsunuz. Sizler ne güzel dostlarsınız ki “Allah’ımız Kur’anda İbrahim (a.s) Peygamberimize “Allah’ın selâm ve bereketi üstünüze olsun, Ey Hane Halkı” diye melekleriyle selam ve bereket yolladı. Şu anda, yeryüzünde; hiçbir cemaat, tarikat bu selâm ve bereketi Rabbimiz olan yüce Allah’tan almadı. Sadece biz, Üveyslere verildi! Allah’ımıza sayısız, sınırsız ve rakamsız, yarattığı kullar ve varlıkların sayısınca ve hatta daha fazlasıyla Hamd olsun ki Lût Kavmini helak etmeye giden melekler İbrahim (a.s) Peygambere uğradıklarında, O’na Allah’tan bu selâm ve bereketi verdiler Yine Hamd etmekten acizim. Allah’ım; az olan hamdımı çok, eksik olanı tamam; yanlış olan hamdımı doğru kabul eyle… 2007 İlkbahar sonlarında biz Üveyslere; Ey! Hane Halkı diye sesli olarak aşağıdaki hitapta bulunuldu: “Allah’ın, Resulü ’nün selâm ve bereketi üstünüze olsun Ey! Hane Halkı” ve bunu sitemizin başına yazdık, hem de sevinçle… Bu sesleniş benim şahsıma değil; bizlerden zikir alarak tevhide sarılıp, tevhidi hayatının asla vazgeçilmez parçası kabul edenlere, şeyhten, efendi veya abilerden değil, Allah’tan yardım isteyenlereydi. Hem Allah’ımızın; hem de Resulün selâm ve bereketi üstümüze indirildi, hem de bu dünyada, biz nefes alıyorken. Şimdi soruyorum: “Üstünde Allah ve Resulü ’nün selâm ve bereketi olan bir ümmete hem bu dünyada hem ahirette hiç korku olur mu?‘’ Allah’ın Resulü : “Kişi sevdiği ile beraberdir” demektedir. Gerisini sen anla! Biz Allah ve Resulünü hiçbir şart koşmadan sevdik ve sevmeye devam edeceğiz. İşte bu dünyada şu anda yaşayan kullar arasında Arşta en çok sevilenler olarak tabir edilenler biziz. İşte delili, işte ispatı. Bu ilahi kelam ve selâm ve bereket bizim, hepimizin üstüne indi. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 141, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Bizden olursanız cennet garanti yalanlarından birini Muharrem Karabay'ın cümlelerinde görüyoruz. ''Peygamberimizin sancağının altında en önde üveysiler vardı'' diyerek ve ''Şu anda yer yüzünde hiç bir cemaate rikad bu selam ve bereketi rabbimiz olan yüce Allah'tan almadı. Sadece biz, biz üveyslere verildi.'' diyerek kendi uydurduğu fırkayı cennetlik ilan etmektedir.

2 ocak 2015 yılında mevlid kandilinde konuşan Uşşaki cemaatinin şeyhi Fatih Nurullah da ''Elimi öpenler cennete girecek'' diyerek kendisini cennetlik ilan etmiştir. : ''İcazet aldıktan sonra, fazla el öptürme meraklısı değildim, böyle öpenden çekiyodum çekiliyorum falan. Bir gün bir maneviyat, bir uçaktan iniyorum. Millet beni karşılıyor elimi öpmek istiyor. Ben çekiyorum çekiyorum. Diyorlar ki: ''Niye çekiyorsun elini? Elini öpenler cennete girecek.''İkisini birden uzatıyorum, 30-40 elim olsa ümmeti muhammed'e uzatıyorum işte var mı diyeceğiniz?

Nurcular da kendilerini cennetlik ilan etmişlerdir. Kastamonu Lahikası sayfa 18: Birinci Şuada iki üç ayetin işârâtında, Risaletü’n-Nur’un sadık talebeleri imanla kabre gideceklerine ve ehl-i Cennet olacaklarına dair kudsi bir müjde ve kuvvetli bir beşaret bulunduğu gösterilmiştir. (İzle: https://youtu.be/lCwrGRqkYo4)

13- Allah'ın gelini oluyorlarmış!

İddia: Zikir ehline dille anlatılamayacak, gözlerin hiç görmediği kadar hatta hayallerin alamayacağı kadar muhteşem güzellikler verilir. Artık yolun güzelleşmiş Rabbini tanıma yolunda yani Sırat- ı Müstakim üzeresin. Bu yolun yolcuları bu âlemde çok sevilir. O yolcuya kokular, sevinçler, cesaret, yardım, huzur kısacası ne gerekli ise o verilir, hem de fazlasıyla. Sonra yolcuda hangi mürşide hangi tarikata tabii olayım düşüncesi gelir. Sakın düşünme, senin ihlâsın, zikrin ve yaratılış gayeni sen bilmediğin için sana en iyi öğretmen gelir. Seni davet eder (hem de 3 kere) Bunu mutlaka bekle ve hemen sonunda istenilen yere git. Artık senin Marifet öğretmenin O olacaktır. O Manalar çocuğu olan seni eğitecek, öğretecek ve yardımcı olacaktır. Resulullah’ a hazırlayacaktır. Onların istediği hale gelince seni Peygamberimiz ve en yakınları terbiye edecekler, Rabbine hazırlayacaklar. Yani Şeb-i Aruz (Allah’ın gelini) olarak hazırlayacaklar. Gerisi Rabbine aittir. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 120-121, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Ruhların gelip ''seni eğiteyim'' diye 3 kere teklif etmesi ve sonrada hz. Muhammed'e götürmesi ve peygamberden ders almak olacak şey değildir. Belli ki üveysiler cinlerin oyuncağı olmuşlardır ve gördükleri cinleri peygamber sanmaktadırlar. Kuran'a göre ölüler dirilerden habersizdir. Hz. Muhammed ölmüştür, kıyamet gününe kadar dirilerden haberi olmayacaktır. (Zumer 30, Neml 80, Maide 117)

14- Muharrem karabay ayet uyduruyor!

Örnek 1: Zikirle Rabbimi anmayla, nafile ibadetleriyle O’na ancak sevgiyle, aşkla varılır. Yani ihlâsla ve samimiyetle varılır. Zikirle sevdiğine yaklaşmak ne güzel… Yıldızlar öyle yakına geliyor ki sanki ellerimle tutulacak gibi yakınlaşıyordu. Önceleri inanamadım. Bu birkaç gece gerçekleşince ve Kuran-ı Kerim’de ve Hadislerde “Sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir” sözünden anladım ki sahabeler Sırat-ı Müstakim’e giren kullara ve kendilerine her gün dua, salât ve selâm yollayana olan sevgilerinden görmeye ve kendilerini göstermeye geliyorlar. Ne kadar güzel. Zikirde sırtın sıvazlanır, bakar ama görmezsin kim diye sorsan bilemiyorum. Bilsem de derim ki kim olduğundan daha çok O âlem tarafından sevildiğinin somut örneğini vermeleri sana yetmez mi? [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 116-117, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Örnek 2: Kur’an da Rabbimiz: “Ben kulumun fazlına göreyim.” diye buyurmaktadır. Siz de fazlınıza göre Rabbimizin cemalini görmüş ve yaşamış olmaktasınız. Ne büyük mutluluk. Kısaca hayal edebildiğiniz güzellikte Rabbinizin cemalini görmeye muktedirsiniz.. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 45, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Kuran'da ''sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir'' ayeti ve ''Ben kulumun fazlına göreyim'' ayeti yoktur. Muharrem karabay rivayetleri ayet zannetmektedir. Daha Kuran'dan haberi olmayan adam çıkmış peygamberden ders aldığını söylüyor.

15- Hz. Meryem kabirdeki ölüleri affettirmiş!

İddia: Kabirde azap gören arkadaşımın bağışlaması için yalvarırken bütün günahkâr kullarını da bağışla, hatta burada kimsesi olmayan Hıristiyan Rus’u da bağışla diye niyaz ettirilmiştim. Bunun da içinde bulunanları yüzünden Egenin Efendisi, Anadolu’nun Sultanı, Kadınların Hâkimi Meryem Annemiz devreye girdi ve kabirdeki yüzlerce insanı bağışlattı. Allah’ımız Rahmetini sel olarak gösterdi. En doğrusunu Allah bilir; son yıllarda hiçbir Kabristan bu kadar büyük Rahmete büyük Affa uğramamıştır. İşte yıllardır her namazda Meryem Annemize dua etmenin sonucu. İşte Allah’ın çok bağışlayıcı olmasının gösterilmesi, emanet edilen arkadaşıma sahip çıkılması. Daha bunu sayfalarca yazarım ama enaniyete girerim diye korkmaktayım. Ben de bir şey yok, bütün güç O’nda ve O’nun sevdiklerinde. Anla artık. Artık kelamı sahibine teslim edeyim, o yazsın; o da zamanı geldiğinde neler yapacağını ona gösterirler bildirirler. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 143-144, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: İkibin yıl önce ölmüş hz. Meryem validemizi  gördüğünü ve onun araya girip kabirdekileri bağışlattığını uyduran Muharrem Karabay insanların aklıyla dalga geçmektedir. Ameller kıyamet günü teraziye konulacak ve kimin cennetlik olduğu o zaman belli olacaktır. Ayet: ''O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Kimin tartıları hafif kalırsa, ayetlerimize zulmettiklerinden dolayı kendilerini hüsrana uğratanlardır. (Araf Suresi 8,9.ayetler)

16- Cömert kafirler cehenneme girmez diyor! 

İddia: ‘’Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Cimri mümin de olsa Cennet ’e giremez; cömert, kâfir de olsa Cehennem’ e girmez.” [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 28, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Kuran’dan haber olmadığı için iyilik yapan kafirlerin cennete gireceğini uyduran Karabay, uydurma hadisleri kullanarak sürekli saçmalamaktadır. Kaynak da göstermemiştir. Belki de kendisi uydurmuştur. Kuran’a göre kâfirlerin amelleri boşa gidecektir.

Ayet: ''Onlar ki ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanladılar. Heba oldu onların amelleri. Onlar yaptıklarından başka şeyle cezalandırılır mı?'' [Araf suresi 147]
Ayet: ''Onlar ki rablerinin ayetlerini ve ona ulaşmayı inkâr ettiler. Böylece değeri kalmadı amellerinin, artık onlar için kıyamet günü terazi kurulmaz.'' [Kehf Suresi 105]
Ayet: ''Rablerini inkâr edenlerin durumu, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından birşey elde edemezler. İşte bu uzak bir dalalettir.'' [İbrahim Suresi 18]
Ayet: ''Andolsun asra, şüphesiz ki insan elbette hüsran içindedir, iman edip salih ameller işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç.'' [Asr Suresi 1-3]

Üveysi Müritlerin İddiaları!


İddia: Allah'a ''üveysilik hak mı?'' diye sorun bakalım. Yaşayın ve görün.
Cevap: Allah cevabi 1400+ yil once vermis zaten. "Firkalara ayrilmayin" (Rum32, enam159, Ali imran 105) demis. Buna ragmen siz Allaha " uveysilik firkasi hak mi?" diye sorarsanız bu soruya ancak seytan cevap verir. Cin şeytanların kucağına düşmüş olursunuz. Enam 121: Seytanlar kendi dostlarina vahyeder, onlara uyarsaniz musrik olursunuz.

İddia: Bir anne hayırlı evlat yetiştirince evladın duasından faydalanıyorda, neden namaz kılıp sevap yollamak hak olmasın?
Cevap: Bidat olduğu için. Dua etmekle, ibadet edip sevap yollamak aynı şey değildir. Kuran'da müminlerin müminlere dua ettiği haber veriliyor.

Haşr suresi 10: Ve onlardan sonra gelenler: “Rabbimiz bizi ve bizden önce îmân ile geçmiş olan kardeşlerimizi mağfiret et. Ve kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabbimiz, muhakkak ki Sen; Rauf’sun, Rahîm’sin.” derler.
İbrahim suresi 40: Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ikame edenlerden kıl. Rabbimiz, duamı kabul buyur. 41: Rabbimiz, hesap yapıldığı gün (Kıyamet günü) beni, annemi, babamı ve tüm mü’minleri mağfiret et.

Namaz kılıp oruç tutup sevap yollamak iyi niyetle uydurulmuş bidatlerden birisidir. Unutulmamalıdır ki iyi niyet her zaman güzel sonuçlara yol açmaz. Müşrikler de Allah'a yaklaşmak için puta tapıyorlardı, (Zumer suresi 3) niyetleri iyiydi ama en büyük günahı işlemeye devam ediyorlardı.

Sonuç: Bu yazımızda islam'a paralel din olarak uydurulan üveysilik dininden bahsettik. Şuculuk buculuk dinleri çıkarıp islam'ı bozmaya çalışanlar tarih boyunca olduğu gibi bundan sonrada olacak. Müslümanlar olarak fırklara ayrılan şuculuk buculuk dinlerine karşı uyanık olmalı ve çevremizdekileri uyarmalıyız. Sürekli kendilerine yeni bir isim vererek ''Biz üveysiyiz, biz hanefiyiz, biz nurcuyuz, biz rumiyiz vb'' diyenler Allah'a nasıl hesap verecekler? ''Müslümanım diyenden daha güzel sözlü kimdir?''(Fussilet/33) diyen Allah'a ''Üveysilik daha güzel, sünnilik daha güzel, şiilik daha güzel, rumilik daha güzel, sofilik daha güzel, nurculuk daha güzel'' mi diyecekler? Kuran'dan uzaklaşmanın meyveleri olan bu paralel dinlere tabi olanlar yüzünden peygamberimiz ahirette şöyle diyecektir: ''Ve resul der ki: ''Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim Kuran'dan uzaklaştı.''(Furkan suresi 30)

Üveysilik nedir? - Bumudin/27.04.2018

2 yorum:

  1. Saniyordum ki Kuranın hakettiği değeri kazanması için mücadele veren bir topluluksunuz. Hayır siz Kur'anı öne sürerek "Kuran tek rehberdir" bahanesiyle bu milletin değer verdiği başta Resulullah olmak üzere tüm kıymetli zatları ve eserlerini yere vurup milletimizi manevi değerlerinden uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz. Aşikar oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1- Aşikar olan şey; şuculuk buculuk fırkalarının, Kuran'dan uzaklaştırma projesi olduğu halde Allah sevgisi ve peygamber yolu olarak tanıtılması.
      2- Kıymetli zat dediği adamların kitapları ortada, Allah başka söylüyor zatlar başka söylüyor. Birini tercih etmelisin.
      *Celaleddin rumi Gerçekleri: http://bit.ly/2GStb1j
      *İbni Arabi Gerçekleri: http://bit.ly/2GXtYhF
      *Abdulkadir Geylani Gerçekleri: http://bit.ly/2L0XMMI
      *İmam Rabbani gerçekleri: http://bit.ly/2K77yfT
      *Said Nursi Geçekleri: http://bit.ly/2JdI5o9
      *Mahmut Efendi gerçekleri: http://bit.ly/2IQFKQS
      * Tasavvuf ve islam farkları: http://bit.ly/2GVoDra

      Sil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?