Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Kabir azabı var mıdır?

Ameli kötü olan insanlar kabirde ceza çekerler mi, kabir azabı var mıdır, Kuranda kabir azabına işaret eden ayet hangisidir?

Kabir azabı


Kabir azabı hakkında bilgi sahibi olacaksak önce ölümün ne olduğunu bilmeliyiz. Ölüm, ruhun bedende olmaması, yaşam ise ruhun bedene girmesidir. Anne karnında bize verilen ruhumuz, ömrün sonunda bizden alınır ve hem dünya ile hem beden ile bağımız kalmaz. Ruhun bedende olmaması demek maddi alemle alakamız kalmadığı, artık dünyada olup bitenlerden habersiz olacağımız anlamına gelir. Peygamberler, veliler, şehitler için de aynı şey geçerlidir. İsa peygamberin kıyamet günü diyecekleri ölümün dünyadan kopuş olduğunu açıklar. "..aralarında kaldığım müddetçe üzerlerinde şahittim ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun ya rabbi.." (5/Maide 117)

Ölüm uyku halidir!

Ruhun çıkmasıyla başka bir aleme geçiş yaparız, bu alem rüya alemidir. Ölen insanların ruhu rüya aleminde yaşamaya devam ettiği için güzel rüya veya kabus görebilir. Ameli iyi olanlar güzel rüyalar görürken ameli kötü olanlar kabus görürler.

Kabir azabını daha iyi anlamak için uyku halimizi örnek verebiliriz. Uyku küçük ölümdür ve hergece ölür her sabah diriliriz. Uyurken çıkan ruhsal bedenimiz, uyanırken bedene girer ve bilincimiz yerine gelir. Buna işareten Kuranda şöyle denmiştir;

"Allah nefsleri ölümü esnasında vefat ettirir, ölmeyenleri ise uykusunda. Ölümüne karar verdiklerini tutar, diğerlerini belli bir süreye kadar (vücuduna) gönderir. Şüphesiz bunda derin düşünecek bir toplum için deliller vardır." (39/Zumer 42)


39:42 ayette uyku ve ölüm hakkında önemli bir bilgi verilmiştir. Uyurken ruhumuz çıkıyor ve dünyadan habersizce rüya alemine dalıyoruz. Tarihe ve saate bakmazsak kaç gün veya kaç saat uyuduğumuzu anlayamıyoruz. İşte ölüm de tıpkı bunun gibi dünyadan habersiz kaldığımız rüya alemine geçiş olayıdır. Ölünce kıyamete kadar sürecek bir uyku hali başlar ve zaman algısı olmadan rüya görerek kabir hayatı yaşarız.

Zaman algısı olmadığı için "10 bin yıl önce ölen adamla kıyamete yakın zamanda ölen adam arasında adaletsizlik olmaz mı" sorusu da kalkıyor. Örneğin 300 yıl uyuyan ashabı kehf (18:19) ile 100 yıl uyuyan eşek sahibi adam (2:259) dirilince "1 gün veya daha az uyuduk" demişlerdir. İster 1 milyon yıl ölü kalsın ister 1 yıl ölü kalsın herkes dirilince sadece bir gün uyuduğunu sanacaktır.

Peygamberimize isnad edilen sözde “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe ya da Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” [Tirmizi: Kıyamet 26 (1460)] denmiştir. Bunun anlamı kabir fiziksel bir bahçe oluyor veya fiziksel bir ateş yanıyor demek değildir. Ölü kişinin ruhu güzel rüya görüyor veya kabus görüyor demektir. Bu kabusun detayları kişinin inkar derecesine göre değişecektir. Kıyamet günü gelip çattığında kabus görerek kabir azabı çekenler şöyle diyecektir;

"Vah bize! Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı? Bu rahman'ın vaad ettiği şeydir, elçiler doğru söylemişler meğer." (36/Yasin Suresi 52)


36:52 ayette geçen kelime yattığımız yerden veya uyuduğumuz yerden gibi anlamlara geliyor. Ölüm bir uyku hali olduğuna göre bunu "uyuduğumuz yerden kim kaldırdı" olarak anlayabiliriz. Elbet bir gün ölüm dediğimiz geçici uyku hali bitecek ve artık ölümün olmadığı sonsuz hayatımıza başlayacağız. İşte bu aşamada "keşke iman etseydim, keşke daha çok iyilik etseydim, daha çok ibadet yapsaydım" dememek için hemen aklımızı başımıza almamız ve sonumuzu düşünmemiz gerekiyor. Ne mutlu bize ki herşeyi açıklayan kutsal kitap Kuranı Kerim indirilmiş ve hayatın anlamını ondan öğrenebiliyoruz.

Kabir azabı Kuranda geçiyor mu?

Gelelim Kuranda kabir azabı var mı sorusuna. Ayetlerde kabir azabına işareten Firavun örneği vardır. "Sabah akşam ateşe sunulurlar" ifadesiyle kabus gördüklerine işaret edilmiştir.

Ateş ki sabah akşam ona sunulurlar. Ve saat gerçekleştiği gün "firavun aliesini azabın şiddetlisine sokun" (diyeceğim). (40/Mu'min Suresi 46)


40:46 ayette önce ateşe sunulurlar dedikten sonra, kıyamet kopunca azabın şiddetlisine sokun diyeceğim deniyor. Kıyamet kopmadan önce bir ateşe sunulmadan bahsediyor. Bu ayet Firavun ve askerlerinin şu anda alevli yangınlı kâbuslar gördüğüne işarettir. Bir önceki ayete baktığımızda ise dünyadayken bir azap kuşatmasından yani denizde boğulmaktan bahsedilmektedir. Öyleyse Firavun boğulduktan sonra ateşe sunulmaktadır.

Kabir azabına delil gösterilen secde 21.ayet ise "Büyük azabın yanısıra yakın azabı tattıracağız, belki dönerler diye." derken dünya sıkıntısından bahseder çünkü ayette "belki dönerler" ifadesi de geçmektedir. Küfürden dönüp yaşamaya devam ediyorlarsa kabir azabından bahsedilmiyor demektir.

Sonuç olarak kabir azabı elbette vardır ve bu azap sıkıntılı rüya görmek şeklindedir. Kabri olmayanlar da ruhen kabus görmektedir. "Kabir azabı varsa kabri olmayanlar ne olacak" diyerek ruhsal bedenimizi hesaba katmayanları dikkate almayınız ve onları dinleyip vakit kaybetmeyiniz.

1 yorum:

  1. mumin 46.Onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, "Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun"denir. Ayet kabir azabından değil cehennem azabından bahsediyor.kiyamet kopunca Sabah akşam ateşe sürüklenerek götürülecek kimselerden bahsediyor ve en acı azabın firavun ehline verileceği sen bahsediyor.eger kabirdeki halden bahsetseydi kabirde şöyle şöyle olacak denirdi.
    İkincisi Allah şeytana dahi yargılamadan azap etmemisken biz insanları neden yargılamadan cezalandırsinki hiç demokratik değilsiniz.kuran apaçık bir kitaptır.aklinizi kullanın.

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?