Enkarne, ruhun avatar bedene girmesidir. Re-enkarne ise yeniden bedene girmesi ve yeniden doğma inancıdır. Hinduizm öğretisidir.
Yeniden doğma inancı İslam dinine ters midir değil midir anlamak için önce ölüm ve ötesi hakkındaki ayetlere bakacağız sonra da reenkarne var diyenlerin gösterdiği ayetlere bakacağız. İlim ve hikmet dolu bilgiler ile bu konuda fikir sahibi olacağız.
BÖLÜM 1) KURAN’DA ÖLÜM VE ÖTESİ
İslam dininin kaynağı olan Kuranı kerim, tüm insanlara rehber olması için inmiş son kutsal kitaptır ve kıyamete kadar ışık tutacaktır yolumuzu aydınlatacaktır. Dünyaya geliş amacımızı ve öldükten sonra neler yaşanacağını açıkça anlatmıştır. Her Müslüman dinini Kuranı kerimden öğrenmelidir. Eski ümmetler de Kurana iman ederek kendilerini karanlıkta kalmaktan kurtarmalıdır. (Oku: Kitap ehli cennete gidecek mi)Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tağuttur. Onları aydınlıktan, karanlığa çıkarırlar. İşte onlar, ateş arkadaşlarıdır. Orada sürekli olarak kalacaklardır. (2/Bakara 257)
Kurana baktığımızda; dünyanın sonu geleceğini, dağların pamuk gibi savrulacağını (101:5), güneşin dürüleceğini (81:1), şiddetli korkudan insanların saçının beyazlayacağını (73:17), canlıların öleceğini ve hesap vermek üzere ahiret hayatına dirileceğini (39:68), iyilerin cennete (82:13, 83:22) kötülerin cehenneme gideceğini (82:14) görürüz.
Delil 1) Sura üfürülmesiyle dirilme
Sur denilen boruya birinci üfleyişte kıyamet kopması başlayacak ve yaşayan canlılar ölecektir, ikinci üfleyişte ise diriliş başlayacaktır. Dünyada yaşamış her beden topyekün dirilecektir, kabirlerden topluca bir çıkış olacaktır.Sûr'a üflenmiş, Allah'ın diledikleri dışında yerde ve göklerde kim varsa baygın düşmüştür (ölmüştür). Sonra ona tekrar üflendiği zaman onlar ayağa kalkar ve bakıp dururlar. (39/Zumer 68)
Ve sûra üfürülür. O anda onlar kabirlerinden çıkmış, Rablerine doğru koşmaktadırlar. “Eyvah bize!” derler. “Kim kaldırdı bizi yattığımız yerden? İşte bu Rahmân'ın vaad ettiği şey; demek peygamberler doğru söylüyormuş!” Bir tek sesle onların hepsi huzurumuzda toplanır. (36/Yasin Suresi 51-53)
Mezarlardan kalkan her insan farklı bir anneden doğmuştur, farklı bir babası vardır, farklı bir soyadına sahiptir, akrabaları ve yaşanmışlıkları farklıdır. Eğer defalarca doğmuş olsaydık mezardan kalkan onlarca bedenimiz olacaktı ve ruhumuz hangi bedene gireceğini şaşıracaktı. Birden fazla kez doğmuş olmak birden fazla bedenin dirilmesi demektir ve ruhumuzun hangi bedene gireceği ve hangi bedeniyle sorguya çekileceği sorunsalını ortaya çıkarır.
Delil 2) Parmak izinin farklı olması
Her insanın parmak izi kişiye özeldir, kimlik numarası gibidir. Kıyamet gününde yaratılacak olan yeni bedenimizin parmak uçlarına ayette dikkat çekilmiştir.İnsan, kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter. (75/Kıyame 3-4)
Kıyamet gününde çürümüş kemiklerin tekrar vücut bulacağına inanamayan materyalist insanlara kemikleri bir araya getiririz hatta parmak uçlarını bile eskisi gibi yaparız diyerek parmak izimizin bile aynı şekilde yaratılacağına dikkat çekilmiştir.
Delil 3) Topyekun Dirilmek!
Diğer önemli nokta ise çekirge sürüsü gibi mezarlardan dirilmektir, eski çağlarda ve yeni çağlarda yaşamış tüm insanlar aynı anda dirilecektir, aynı anda ahiret hayatı başlayacaktır. İslam dininde toplu diriliş ve ahiret hayatının başlaması vardır.Bunlar tam bir hikmet timsali haberlerdir. Fakat uyarılar onlara fayda vermiyor. Onlardan yüz çevir. O gün çağırıcı onları hoşlanmadıkları bir şeye çağırır. Ürkek bakışlarla, yayılmış çekirgeler gibi mezarlarından çıkarlar. Davetçiye doğru koşmaktadırlar. Kâfirler “İşte bu zor bir gün” der. (54/Kamer Suresi 5-8)
Ayrıca Adem'e secde etme emrine isyan ederek şeytan vasfı kazanan ve kâfir cinlerin lideri olan İblis, insanların dirileceği güne kadar yaşama mühleti istemiş ve bu isteği onaylanarak imtihan vesilesi olmuştur. İblis bile kıyamet gününde topluca dirileceğimizi bilmektedir.
(İblis) Dedi: Ya Rabbi! Tekrar dirilecekleri güne kadar bana süre tanı. (7:14, 15:36, 38:79)
Reenkarne inancında ise topluca dirilmek yoktur, bireysel olarak yeniden doğmak vardır. Farklı annelerden defalarca doğup ruhsal gelişimini tamamlayanlar yeniden doğmazlar, artık düşük seviyede kalmış insanlara yardım eden bir melek olurlar. Böylece cehenneme gitmek diye bir şey de olmaz, yeniden dünyaya doğmak cehenneme gitmek olur reenkarne inancında.
Delil 4) Amel defteri yazılması
Dünyada yapıp ettiğimiz her şey melekler tarafından yazılmaktadır. Sevapları sağ tarafımızdaki melek, günahları sol tarafımızdaki melek yazmaktadır.Yoksa, bizim, onların gizlediklerini ve gizli toplantılarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır yanılıyorlar. Elçilerimiz de onların yanında kaydediyorlar. (43/Zuhruf Suresi 80)
Onların yaptıkları her şey kayıtlardadır. Küçük, büyük demeden hepsi yazılmıştır. (54/ Kamer Suresi 53-54)
Oysa üzerinizde kaydediciler var. Şerefli yazıcılar/Kiramen katibin. Ne yaptığınızı biliyorlar. (82/ İnfitar Suresi 10-12)
Her insanın boynuna amelini dolarız. Kıyamet günü, onun için ortaya konacak bir kitap çıkarırız. (17 İsra Suresi 13)
İyi (şirksiz iman etmiş ve Salih ameller işlemiş) insanlar amel defterini sağ tarafından alacaktır. Kötü (Kula kulluk edip şirke düşmüş veya peygamberleri yalancılıkla itham etmiş) insanlar ise sol tarafından alacaktır.
"Ey insan! Şüphesiz ki Rabbine (giden yolda) çaba üstüne çaba gösteriyorsun ve (sonunda) O’na varacaksın. Kimin kitabı (amel defteri), sağından verilirse kolay bir hesapla hesaba çekilecek Sevinçli olarak ailesine dönecektir. Kimin kitabı da arka tarafından verilirse o da yok olmayı çağıracaktır. Ve alevli ateşe yaslanacaktır." (84/İnşikâk Suresi 6-12)
"Her insan topluluğunu imamıyla (Resulleriyle) çağıracağımız o günde, kimin kitabı (amel defteri) sağından verilirse onlar kitabını okuyacaklar ve en küçük bir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklardır. (17/İsra Suresi 71)
Kitabı kendisine solundan verilene gelince, o kişi şöyle diyecektir: “Ah, keşke, bana kitabım (amel defterim) verilmeseydi. Hesabımın ne olduğunu hiç bilmeseydim. Keşke ölümle herşey bitmiş olsaydı (toprak olup gitseydim) Malım bana bir fayda sağlamadı. Güç ve kudretim yok olup gitti. [69/Hakka Suresi 25 - 29]
Eğer defalarca kez doğmuş olsaydık hangi bedenimiz hangi amel defterini alacaktır? Yeniden doğma inancı beraberinde hangi bedenin hangi amel defterinden hesaba çekileceği sorunsalını ortaya çıkarır.
Delil 5) Amel defterinin tartılması
Melekler tarafından yazılmış olan amel defterimiz, hesap gününde teraziye koyulacaktır. (7:8-9) İman edenlerin günahları ve sevapları tartılacaktır. İman etmeyenlerin ise amel defteri tartılmayacak ve direk cehenneme gideceklerdir. (18:105-106)İşte o gün tartı haktır. Tartıları ağır gelenler, işte onlar, kurtulmuşa erenlerdir. Kimin (sevâp) tartıları hafif gelirse, işte onlar da âyetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır. (7/ Araf Suresi 8-9)
Onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı inkâr eden kimselerdir. Bu yüzden bütün yaptıkları boşa çıkmıştır. Biz de kıyamet gününde onlar için terazi kurmayız. İşte, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. (18/ Kehf Suresi 105-106)
Kalbinde imanla ölmüş kişilerin amelleri teraziye koyulacaktır. Sevapları ağır gelenler cennetlik olacaktır, günahları ağır gelenler ise cehennemlik olacaktır. Sevapların 10 katı ile yazıldığı (6:160) düşünüldüğünde günahların ağır gelmesi için çok çaba harcamış olmak gerektiği belli olmaktadır. Ayetleri ve peygamberleri alay konusu edinenler ise direk cehenneme götürülecektir.
Reeenkarne inancında ise amellerin tartılması sonucunda cennete veya cehenneme gitmek yoktur. Bu kavramları da reenkarne inancına göre yorumlayanlar vardır ve “iyilikler ağır gelirse yeniden doğmaya gerek yoktur üst boyuta geçer, kötülükler ağır gelirse yeniden dünyaya gönderilir dünyaya doğmak cehenneme gitmektir” diyerek islami kavramları kendi inançlarına göre çarpıtanlar olmuştur.
Delil 6) Firavun akıbeti ve geri dönüş engeli
İsrailoğullarını köle yapıp kendisini tanrı zanneden Firavun (Mısır kralı II. Amenhotep) Hz. Musa’nın İslam davetine mazhar olduktan sonra inkârda diretmiş ve nihayetinde kızıl denizde boğularak can vermiştir. Öleceğini anlayınca ise Müslüman olmuş fakat ölüm döşeğindeki bu imanı ona fayda sağlamamıştır çünkü sağlığında kibre kapılmış ve kâfir olmakta (delilleri görmezden gelmekte) ısrar etmiştir.İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla arkalarına düştüler. Firavun boğulacağı anda “İsrailoğulları'nın inandığından başka ilah olmadığına inandım. Artık ben O'na teslim olanlardanım” dedi. (Allah) “Şimdi mi? Oysa bu ana kadar isyan içindeydin, bozguncunun tekiydin. (10/ Yûnus Suresi 90-91)
Firavun tövbesi bütün kafirlerin ölüm aşamasında derin bir pişmanlık hissettiğini ve Müslüman olmak istediğini haber vermektedir. Öldükten sonra ise “beni dünyaya geri gönder de iyi işler yapayım” demişlerdir lakin olumsuz cevap almışlardır.
Onlardan birine ölüm gelince “Rabbim, beni geri döndür” der. “Belki ben, terkettiğim doğru işleri yaparım.” Asla, o sadece söyleyenin bir lafıdır. Onların arkalarında yeniden diriltilecekeri güne kadar bir engel / berzah vardır. (23/ Mü’minûn Suresi 99-100)
Firavun da öldükten sonra dünyaya geri dönüp müslümanca yaşamak istemiştir lakin böyle bir şeyin mümkün olmadığını anlamıştır. Daha da kötüsü hiçbir zaman dünyaya geri dönemeyecektir, başka bedenle yeniden doğamayacaktır. Çünkü Firavun ve adamlarının cehennemlik olduğu ayetlerde haber verilmiştir.
Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet gerçekleştiği gün Firavun ailesini en şiddetli azaba sokun! (denecektir) Ateşte tartışırlar. Zayıf bırakılanlar, büyüklük taslayanlara şöyle derler: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz? Büyüklük taslayanlar ise “Hepimiz ateşteyiz,” derler. Artık Allah kulları arasında hükmünü vermiştir. Ateştekiler, cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden bir gün azabı hafifletsin, der. (Zebaniler): Size, apaçık belgelerle Resulünüz gelmedi mi? derler.-Evet, derler. Bekçiler de:-O halde kendiniz dua edin. Ama kafirlerin duası boşunadır, derler. (40/ Mü’min Suresi 46-50)
Orada ne bir serinlik nede bir içecek tatmazlar. Kaynar su ve irin hariç. Uygun bir cezadır. Çünkü onlar hesaba çekilmeyi ummazlardı. Ayetlerimizi yalanladılar yalancılar. Ve her şeyi bir kitapta saydık. Öyleyse tadın! Artık size azaptan başkasını artırmayız. (78/Nebe Suresi 24-30)
Firavun ve ona tabi olan askerleri kabir azabı olarak kâbus görmektedir. Kıyamet gününde ise Allahın en şiddetli azaba sokun emriyle cehenneme atılacaklardır. Cehennemde birbirlerini suçlayacaklar ve zebanilerden yardım isteyeceklerdir. İşte İslam öğretisine göre kâfirce yaşayıp ölmüş kişilerin akıbeti böyle korkunçtur.
Cehenneme gidenlerin en büyük isteği yeniden dünyaya dönmek ve müslümanca yaşamak olacaktır. İkinci şans isteyeceklerdir fakat ilk hayatında gerçek karakterlerini ortaya koydıkları için ikinci şans verilmeycektir.
Orada onlar birbirleriyle çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz sizi âlemlerin rabbi ile eşit tutarken gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Bizi ancak o günaha batmış olanlar saptırdı. Şimdi bizim ne şefaatçilerimiz var ne de samimi bir dostumuz. Ah keşke bizim için bir dönüş daha olsa da müminlerden olsak!” (26/Şuarâ Suresi 96-102)
Suçluları rablerinin huzurunda başlarını öne eğimiş halde bir görsen. "Rabbimiz! Gördük ve İşittik, (ahiret hayatı gerçekmiş) öyleyse bizi geri döndür, salih amel işleyelim, artık kesin biliyoruz. (32/Secde Suresi 12)
Allah kimi sapıklıkta bırakırsa artık onun hiçbir velisi yoktur. Zalimler azabı gördükleri zaman onları şöyle derken görürsün: (Dünyaya) Geri dönmenin bir yolu var mı? (42/Şûrâ Suresi 44)
Delil 7) İkinci şans verilseydi birşey değişmezdi!
İnsan karakteri yedisinde neyse yetmişinde de odur. Yeniden dünyaya gelse yine aynı kişilik olarak yaşar. İlk hayatında zalim olanlar ikinci hayatında da zalim olur, ilk hayatında iyi olanlar ikinci hayatında da iyi olur. Bu yüzden dünyaya dönmek isteyenlere izin verilmemiştir.Ateşin karşısında durdurulduklarında “Ne olurdu, dünyaya geri gönderilseydik de Rabbimizin âyetlerini yalanlamayıp mü'minlerden olsaydık” derken onları bir görsen! Oysa, onların gizledikleri açığa çıktı. Eğer yeniden gönderilselerdi yine men olundukları şeylere (büyük günahlara) dönerlerdi. Çünkü onlar gerçekten yalancıdırlar. (6/Enam Suresi 27-28)
Firavun gibiler hangi çağda doğsalar o dönemin insanlarına zulm ederler. Ya zalim bir liderin yardakçısı olurlar ya da kendileri zalim bir lider olurlar. Kendilerine verilen ömürde sergiledikleri performans bunu göstermiştir. Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Firavun için geri dönüş mümkün olsaydı ve bir şans daha verilseydi bu sefer “korkunç bir kâbus gördüm, rüyamda cehenneme gitmiştim ve oradan çıkmak istiyordum ama çıkış yoktu, neyse ki rüya imiş, şimdi kaldığım yerden köle edinmeye ve kendimi tanrı olarak görmeye devam edebilirim” diyecektir. Çünkü insan karakteri değişmez, ilk hayatında zalim olan kişi yeniden doğsa yine zalim olur.
Günümüzü düşünürsek Filistinli sivil halkın üzerine bomba atıp soykırım yapan, kadın çocuk ayırt etmeden hepsini yok etmeye çalışan Netenyahu isimli zalim lider, eğer bundan 100 yıl sonra 2125 yılında yeniden doğacak olsaydı bu sefer uzay çağında savaş çıkarırdı ve teknolojide geri kalmış halkların üzerine bomba atarak yine soykırım yapardı. Defalarca doğması bir şeye yaramazdı ve her seferinde farklı insanlara zulm ederek günaha batardı.
Ayetlerde cehenneme gidenlerin hep dünyaya dönüp müslümanca yaşamak istedikleri anlatılmıştır. Geri dönseler yine aynı karakterde olacakları için ikinci şans verilmemektedir. Çünkü kendisine ulaşan iman hakikatlerine karşı vurdum duymaz tavır sergilediler, peygamberleri yalancılıkla itham ettiler, müslümanları akılsızlıkla geri kafacılıkla itham ettiler, hayatı dünyadan ibaret sandılar ve hiçbir bilgiye dayanmadan ahireti inkar ettiler. Böylece kendi tercihleri ile cehennemi seçtiler.
Kendisine ulaşan iman hakikatlerine karşı kör ve sağır rolü yapanlar için ateşte yanmalı, kaynar su içmeli cehennem hazırlanmıştır. Gerçek körlük evreni ve canlıları Allahın yarattığını görmezlikten gelmektir. Gerçek sağırlık evreni ve canlıları ben yarattım bana kulluk edin diyen Allah’ın ayetlerini duymazlıktan gelmektir.
Farkına bile varamadan, azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kuran'a) uyun. (39/ Zümer Suresi 55)
Cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yetiştirdik (ki onlar şöyledir:) Kalpleri vardır onunla anlamazlar. Gözleri vardır onunla görmezler. Kulakları vardır onunla işitmezler. İşte onlar çiftlik hayvanları gibidir, hatta daha sapkındır. İşte onlar (iman hakikatlerinden) gafillerdir. (7/ Arâf Suresi 179)
Delil 8) Gerçeği görecek kadar süre verilmesi
İnsan karakteri değişmeyeceği için, cehenneme giden insanlara “düşünüp taşınmanız için yeterli ömür sürdünüz, delilleri görmezden geldiniz, şimdi tadın azabı” denecektir.Orada var güçleriyle feryat ederler:-Rabbimiz, bizi çıkar da daha önce yaptıklarımızdan başka iyi şeyler yapalım.(Allah)-Biz size öğüt alacağınız kadar bir ömür vermedik mi, size uyarıcı gelmedi mi? Şimdi azabı tadın. Zalimler için hiç bir yardımcı yoktur. (35/ Fatır Suresi 37)
Bir insan yaşadığı ömür süresince İslam öğretisi ile karşılaştıysa ve kaşlarını çatıp beşer sözü dediyse (74:25) kafirlik yapmıştır ve kendine zulm etmiştir. Böyle kişilerin cehennemden çıkış isteğine karşı “öğüt alacağınız kadar yaşadınız, uyarıcı da gelmişti, artık vaat edilen azabı tatma vakti” diyerek bu istekleri red edilecektir.
Hem kendi nefsine hem insanlara zulm etmiş olanlar, ahirette cehenneme gidecektir ve cehennemden çıkış olmadığı için sonsuza dek kalacaklardır. Çünkü dünyada sonsuza dek yaşamış olsalardı hep kâfir müşrik olarak kalacaklardı ve değişmeyeceklerdi. İyi insanlar ise dünyada sonsuza dek yaşasalardı yine iyi olacaklardı. Bu yüzden cennet de cehnnem de halid / kalıcıdır.
Kafir olanlar ise onlara malları da evlatları da Allah'tan gelen bir şeye/azaba karşı bir fayda vermeyecektir. Onlar ateş ashabıdır, orada kalıcıdırlar. (3/ Ali imran 116)
İslamla tanışıp inkar edenler cehenneme gidecek dedik. Çocukken ölenler ve İslam ile tanışmadan ölenler hakkında ise kesin bilgimiz yoktur. Onlara özel bir muamele vardır. Musa peygambere bu sorulduğu zaman Allah bilir demiştir.
(Firavun) Dedi: "Ey Musa! Rabbiniz kimdir?" (Musa) Dedi: "Rabbimiz her şeye yaratılışını veren sonra da yol gösterendir." (Firavun) Dedi: "Önceki nesillerin durumu ne olacak?" (Musa) Dedi: "Onun ilmi rabbimin katında bir kitaptadır. Rabbim şaşırmaz ve unutmaz." [Taha suresi 49-52]
Ayrıca Mekkeli müşriklerin utanıp gömdüğü kız bebekleri de hesap gününde hakkını arayacaktır. Hangi günahları sebebiyle öldürüldüğü sorulacak, o masumlar ise "Bir günahımız yoktu, herşeyden habersiz oyuncak oynayan çocuklardık, büyüyünce fahişe oluruz veya cariye oluruz korkusuyla babalarımız bizi gömdü, mahalle baskısı sebebiyle öldürüldük, erkek çocuk gurur kaynağıydı kız çocuk utanç kaynağıydı" anlamında bir cevap vereceklerdir.
"Ve diri diri gömülen kıza sorulduğu zaman. Hangi günah sebebiyle öldürüldü ?" (Tekvir Suresi 8-9)
Gömülerek öldürülen kız çocuklarının hesaba çekilme sahnesinden anlıyoruz ki bunlar yeniden doğmamışlar çünkü ölme şekilleri üzerinden sorgulanıyorlar. Demek ki bunlar cennet çocukları olacaklar. "Onların etrafında ölümsüz çocuklar dolaşır. Onları gördüğünde saçılmış inciler sanırsın." [İnsan Suresi 19]
Delil 9) Cehennemden çıkış olmaması
Kurana göre cennetten çıkış da yoktur cehennemden çıkış da yoktur. Rivayet kitapları “kalbinde iman olan kişi günahları ağır gelse bile bir gün peygamberin şefaati ile cehennemeden çıkacak” dese bile bunun Kurandan dayanağı yoktur.Dediler ki: “Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir.” De ki: “Allah katından bir ahid mi aldınız? Öyleyse Allah asla ahdinden dönmez. Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?” Evet, kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa (günahları terazide ağır gelirse) onlar ateşin halkıdırlar, orada devamlı kalacaklardır. (2/Bakara Suresi 80-81)
Kuranda cehennemden çıkış inancı Yahudi inancı olarak gösterilir ve onlara verilen cevapta “günahı kendini kuşatan cehenneme gider ve orada kalıcıdır” denilir. Müslümanlar da imanını buna göre şekillendirir ve “nasıl olsa günahım kadar yanıp çıkacağım, şu günahı da işleyim hayatımı yaşayım” demezler. Şeytan vesvesesi ise “cehennemden çıkış var, şu zinayı da yap, şu faizi de ye, şu kumarı da oyna, şu sarhoşluğu da yaşa, hayatın tadını çıkar, anı yaşa, bir daha mı geleceksin dünyaya” diye telkin verir.
Reenkarne inancında ise ruhsal gelişim tamamlanınca dünyaya tekrar gönderilmek biter ve cehennemden çıkmış olunur. Bir yeniden doğma inancı ahiretteki azap yurdu olan cehennemi yok saymayı beraberinde getirir. Böyle bir şeye inanmak onu din yapar ve Reenkarne dini olur.
BÖLÜM 2) REENKARNASYONA DELİL GÖSTERİLEN AYETLER!
Reenkarnasyon dini “Ruhsa gelişim için bir tane hayat yeterli değildir, farklı hayatları deneyimlemek için defalarca doğmak gerekir, böylece ruhsal tekamül olur, ruh olgunlaşınca tekrar doğmasına gerek kalmaz, cehennemden kurtulmuş olur” der.Halbuki ruhsal gelişim için yeniden doğmak değil, İslam ile tanışmak ve Allaha teslim olmak gerekir. Allah’a tam teslim olup, takvalı bir şekilde yaşayıp “Mutmain olmuş nefs” (89:27) mertebesine ulaşınca ruhsal gelişim yaşanır.
Farklı ailelerde doğup farklı olaylar yaşamak dünyada bir yaşanmışlık olur ve ruhsal gelişimle alakası yoktur. Dünyada yaşadıklarımız iş görüşmesinde CV doldururken fayda sağlar. Ruhsal fayda ise sadece mü’min olmakla ve Allaha bağlanıp takvalı yaşamakla mümkündür.
Allah'a teslim olmayan bir insan onlarca kez doğsa bile ruhsal gelişim yaşayamaz. Güzel örnek (60:4) olarak sunulan İbrahim peygamber Allaha teslim olarak (2:131) ve yaşadığı dönemdeki putları kırarak (21:58) islama hizmet etmiş ve ruhsal tekamül yaşamıştır.
Rabbi ona “teslim ol” dediğinde “alemlerin rabbine teslim oldum” demişti (2/Bakara Suresi 131)
Ayrıca imtihanlar karşısında mü'min duruşu sergilemek de ruhsal gelişime büyük katkı sağlar. Örneğin Hz. İbrahime rüyasında en sevdiği şey olan çocuğunu kurban etmesi emredilmiş, zor da olsa bu emri yerine getirmeye çalışırken imtihanı geçtiği söylenmiş ve gökten koç inmiştir. (37:101-107) İmtihanı kazanması sonucunda Halilullah olmuştur (4:125) Allah onu dost edinmiştir. Aynı şekilde Yusuf peygamber de kadınların zina davetinden kurtulmak için zindana atılmayı tercih ederek ırzını korumuştur ve ruhsal gelişim yaşamıştır, böylece rüya yorumlama bilgisi artmıştır.(12:101) Ruhsal tekamül isteyenler takvalı yaşarlar, yeniden doğma hayalleri kurmazlar.
Bizler de Hz İbrahim gibi Allah’a teslim olursak, Hz. Yusuf gibi ırzımızı korursak, Hz. Muhammed gibi gece namazına kalkıp makamı mahmuda ulaşırsak (17:79) ruhsal gelişim yaşamış oluruz. Ruhsal tekamül için şirksiz iman ve salih amel gereklidir. Ancak peygamberler gibi takvalı yaşarsak ruhsal tekamül gerçekleşir.
Şimdi reenkarne inancını Kurana söyletmeye çalışanların iddialarına bakalım:
İddia 1) Kuranda 40:11 ayette “bizi iki kere öldürdün iki kere dirilttin, çıkış var mı” diyorlar. Demek ki dünyada doğmaktan sıkılmışlar çıkış istemişler. Bu ayet reenkarnasyon anlatıyor işte.
Cevap) Kuranı anlamak için konuyla ilgili bütün ayetleri incelemek gerekir. Bir ayette bahsedilen şey başka ayette açıklanır, buna Allah’ın tefsir etmesi denir. (11:1) Böylece insanların sınırlı görüşlerine ve yanlış yorumlarına muhtaç kalmadan Allahın ne demek istediği anlaşılır. 40:11 ayeti anlamak için 2:28 ayete bakmak gerekir.
Dediler: "Rabbimiz, Bizi iki kere öldürdün ve iki kere hayat verdin. Günahlarımızı itiraf ediyoruz. Çıkmak için bir yol var mı?" (40/ Mü’min Suresi 11)
Allahı nasıl inkar edersiniz. Siz ölüler iken size hayat verdi. Sonra öldürecek, sonra diriltecek, sonra ona döneceksiniz. (2/Bakara Suresi 28)
Anne karnına girmeden önceki halimiz ölü hükmündedir, anne karnından çıkıp doğunca ölüyken hayat bulmuş oluruz. Ölüm melekleri gelip ruhumuzu çıkarınca (32:11) ise yine ölü halimize geçiş yapmış oluruz. Kıyamet günü mezardan kalkınca ve ruhumuz bedenimize girince (81:7) ise yine hayat bulmuş oluruz. Dünyada ve ahirette hayat bulmak iki kere dirilmektir.
İddia 2) Kuranda 3:27 ayette “geceden gündüz çıkarır, ölüden diri çıkarır” deniyor. Ölüden diri çıkarmak yeniden doğmaktır. Bu ayet reeenkarne olmaktan bahsediyor işte.
Cevap: 3:27 ayeti anlamak için 6:95 ve 30:19 ayete bakmak gerekir. Ölüden diri çıkarması bir elma çekirdeğinden kocaman bir elma ağacı yaratmaktır. Veya tavaya kırıp yediğimiz yumurtadan canlı kanlı civciv çıkarmaktır.
Gündüzü geceye katar, geceyi de gündüze katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de hesapsız şekilde rızıklandırırsın. (3/ Âli İmrân Suresi 27)
Taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır. O ölüden diriyi çıkarır, diriden ölüyü çıkaran da Odur. Allah işte budur. Nasıl olur da ondan yüz çevirirsiniz? (6/Enam Suresi 95)
Allah ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır. Ölümünden sonra yeri canlandırır. Siz de yerden (mezarlardan) o şekilde çıkarılacaksınız. (30/Rûm Suresi 19)
6:95 ve 30:19 ayetleri okumadan 3:27 ayet anlaşılmaz. Kışın ölü hükmünde olan bitkilerin baharda yeşermesi, bir tohumdan bir ağaç çıkması ölüden diri çıkarma örneği olarak verilmiş ve “siz de yerden böyle çıkacaksınız” diyerek kıyamet günü topluca dirilmekten bahsedilmiştir. Bu ayetler defalarca doğmaktan değil, “kemik yığını olduktan sonra bile topluca dirileceksiniz ahirete uyanacaksınız, bu Allaha göre kolaydır” mesajı vermektedir. Nitekim peygamberimize bunu sormuşlardır.
“Biz ölüp de topraktan ve kemikten ibaret hale geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz? “Üstelik gelip geçmiş atalarımız da, öyle mi?” De ki: 'Evet, üstelik boyun bükmüş kimseler olarak (diriltileceksiniz)." (37:16-18, 50:3)
Kıyamet günü dirilmenin nasıl mümkün olacağını iyi anlamamız için 100 yıl ölü kalıp dirilen ve eşeğinin de dirilmesine şahit olan bir adam örnek verilmiştir. Adamın gözleri önünde eşeğin kemikleri bir araya gelmiş ve kemiklere et giydirilmiş eşek 100 yıl önceki canlı haline dönmüştür.
Veya altı üstüne gelmiş, ıssız bir beldeye uğrayan kimse gibi: "Allah burasını ölümden sonra nasıl diriltir?" demişti de, bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. Ona: Ne kadar kaldın? demiştik. O da:Bir gün veya bir günün bir kısmı kaldım, demişti.Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış, eşeğine de bak, seni insanlara bir ibret kılmak için, bir de o kemiklere bak, nasıl bir araya getiriyoruz. Sonra da onlara et giydiriyoruz? demişti. O kendisine bunlar apaçık belli olduktan sonra:-Artık biliyorum ki Allah'ın her şeye gücü yeter, demişti. (2/Bakara Suresi 259)
Reenkrne inancında ise kemiklere et giydirilip dirilmek yoktur, cenneti hak edene kadar defalarca farklı anneden doğup dünyaya cehennem demek vardır.
İddia 3) Kuranda 16:70 ayette “Bir şey bilmez halinize geri çeviririz” diyor. Dünyada biliyoruz ve ölüp yeniden doğunca bir şey bilmez halde doğmuş oluyoruz. Bu ayet reenkarne olmaktan bahsediyor işte.
Cevap: 16:70 ayeti anlamak için 22:5 ve 36:68 ayetlere bakmak gerekir. Gençlikten sonra yaşlanma ve bunama aşamasına bir şey bilmez hale çevirmek denmiştir.
Sizi yaratan Allah'tır. Sonra da sizi öldürür. Bir kısmınız ise, önceden bildiklerini bilemez hale geleceği ömrün en düşkün çağına geri döndürülür. Şüphesiz ki Allah herşeyi bilir ve herşeye kadirdir. (16/Nahl Suresi 70)
Kime uzun ömür verirsek onu yaratışta tersine döndürürüz. Hiç akıllarını kullanmıyorlar mı? (36/Yâsîn Suresi 68)
5-Ey insanlar! Öldükten sonra dirileceğinizden kuşku duyuyorsanız şunu unutmayın ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra belli belirsiz et parçasından yarattık ki size (kudretimizi) açıkça gösterelim; ve biz dilediğimizin rahimlerde belirli bir vakte kadar kalmasını sağlarız, sonra sizi bebek olarak çıkarırız, ki daha sonra yetişkinlik çağınıza erişesiniz. İçinizden kimi erken vefat ettirilirken kimi de önceden bildiklerini bilmez hale gelinceye kadar ömrün en düşkün çağına eriştirilir. Öte yandan yeryüzünü kupkuru ve cansız görürsün; üzerine yağmur indirdiğimizde ise (bir de bakarsın) canlanıp kabarır ve her cinsten güzel bitkiler çıkarır. 6- Bu böyledir, çünkü Allah hakkın ta kendisidir, O ölüleri diriltir ve O’nun her şeye gücü yeter. 7-Kıyamet vakti şüphe yok ki gelip çatacaktır ve Allah kabirde yatanları diriltecektir. (22/Hac Suresi 5-7 ayetler)
İddia 4) Kuranda 67:2 ayette "Hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O aziz'dir gafur'dur." deniyor. Önce ölüm sonra hayat kelimesi geçiyor. Demek ki ölüp ölüp diriliyoruz ve sürekli sınanıyoruz işte.
Cevap: Burada "Ölümü ve hayatı" denmesi, asıl hayatın ahiret olması sebebiyledir. Dünya hayatı hologram bir rüyadır, uyurken rüya görünce ise rüya içinde rüya görmüş oluruz.
Bu dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise asıl hayattır. Keşke bilselerdi. (29/Ankebût Suresi 64)
29:64 ayette dünya hayatının oyun ve eğlence olduğuna yani hologram bir rüya olduğuna, asıl gerçek hayatın ahirette başlayacağına dikkat çekilmiştir. Bu yüzden "ölümü ve hayatı yarattı" ifadesini "dünyada ölünce gerçek hayat olan ahirete dirileceğiz" şeklinde anlamak mantıklıdır.
İddia 5) Kuranda 2:214 ayette “sizden önceki sıkıntılar başınıza gelmeden cennete gideceğinizi mi sandınız” deniyor. Refah içinde yaşayan birisi sıkıntı çekmeden ölürse nasıl imtihan edilmiş olacak, nasıl cenneti hak edecek? Demek ki yeniden doğması ve sıkıntı çekmesi gerekiyor.
Cevap: 2:214 ayette sahabelere hitap edilmiştir ve islamı yayma çabalarına moral olmuştur. Gerek mekke’den medine’ye hicret etmeleri, gerek uhud ve hendek gibi savaşlarda sıkıntı çekmeleri sonucunda “Allahın yardımı ne zaman” diyecek hale gelmişler, moral olması için bu ayet inmiştir.
“Sizden önce gelenlerin durumu, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve onun yanındaki mü'minler bile Allah'ın yardımı ne zaman? diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.” (2/Bakara 214)
Sadece sahabeler değil diğer insanlar da sevdiği şeylerin eksilmesiyle imtihan edilmektedir.
Sizi, biraz korku, açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden yana eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele! (2/Bakara Suresi 155)
Neşeli zamanlarda nasıl Allah’a şükür ediyorsak sıkıntılı zamanları da sevap kazanarak atlatmak için sabretmek gerektiği vurgulanmıştır. Böylece gidilen cennetin dereceleri de farklı olacaktır. Sevapların en üstünü islamı hakim kılmak için mücadele etmektir.
Hacca gelenlere su vermeyi, mescidi Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edenle ve Allah yolunda cihad edenle bir mi tutuyorsunuz? Allah katında bir değildir. Allah zalim toplumu doğru yola çıkarmaz. (9/Tevbe Suresi 19)
Bu ayetler ışığında anlıyoruz ki Müslüman her zaman Allah’a bağlı kalmalıdır, sadece refah zamanlarında değil imtihan zamanlarda da Allah’a bağlı kalabilenler sonsuz yaşamında cenneti hak ederler.
Günümüzde Filistin halkı yıllardır zulüm görmesine rağmen isyan etmiyor ve Allah’a bağlı kalmaya devam ediyorlar. Onların bu teslimiyeti insanlara güzel örnek oluyor ve gayrı Müslimler de Müslüman olup namaza başlıyor.
Bizler Filistin halkı kadar zulme maruz kalmıyoruz diye imtihan edilmediğimiz anlamına gelmez. Zulüm görenleri kurtarmak istemek, onların acısını yüreğinde hissetmek, yöneticilerden yaptırım istemek, yahudi markalarını boykot etmek, müşteri isek yerli markalar almak, satıcı isek raflarda yerli markalara yer vermek, bu imtihanı bireysel olarak kazandığımız anlamına gelir. Lakin zulüm karşısında dilsiz şeytan olmak ve “banane Araplardan” deyip Yahudi markalarını satın almaya devam etmek ise bu imtihanı kaybetmektir. Aynı şey Çin zulmü altındaki Uygur Türkleri için de geçerlidir.
Karınca misali tarafımızı iyi seçmemiz gerekir, sadece zulüm görenler değil zulme şahit olanlar da imtihan dahilindedir ve tarafını doğru seçmeyen kişiler ahirette zalimlerle birlikte cehenneme gidecektir.
Zalimlere meyletmeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka bir veliniz yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz. (11/ Hûd Suresi 113)
Tüm zulümlerin sebebi İslam birliği olmamasıdır. "Birlik olmazsanız gücünüz gider"(8:46) diyen ayetlere rağmen alevi, sünni, şii, vahabi diye bölünmeler olmuştur, böylece meydan "iş başına geçince ekini ve nesli bozarlar" (2:205) denilen kafirlere kalmıştır.
İddia 6) Dünyaya bir kere geliyorsak zengin ailede doğanlar şanslı oluyor. Fakir ailede doğmuş birisi tekrar dünyaya gelmeli ve zengin aileyi seçmelidir, eşitlik böyle sağlanır. Reenkarne bir ihtiyaçtır.
Cevap: Zenginlik konusuna sadece maddi zenginlik olarak bakılmamalıdır. Asıl zenginlik Allahı tanımaktır, kula kulluktan kurtulup Allaha bağlanmaktır, ahiret için yaşamaktır, dinini Kurandan öğrenip hurafelerden kurtulmaktır, ruhunu Allah'a satmaktır. Asıl fakirlik ise kula kulluk etmektir, dinden imandan habersiz yaşamaktır, şeytanın istediği gibi cehalet ve şirk içinde bir hayat sürmektir.
Maddi zenginlik ise kişinin çalışıp geçinebilmesidir. Geçinmemiz için çalışmamız istenmiştir. "Cuma namazından çıkınca yeryüzüne dağılıp Allahın lutfundan arayın" (62:10) diyen ayet de İslamda çalışmanın önemine vurgu yapar ve dilenciliği yasaklar.
Çalıştığı halde geçinemeyenler ise yanlış sektör seçmiş veya adaletsiz bir patronun emrinde çalışmış demektir. Nitekim gelir dağılımındaki adaletsizlik hakkında şöyle denmiştir: "Allah rızıkta bazınızı bazınıza üstün kıldı. Kendilerine fazlalık verilenler, bu fazlalığı ellerinin altındakilere verip de onlarla eşit hale gelmek istemezler. Bile bile Allah'ın nimetini mi inkâr ediyorlar?" (16/Nahl Suresi 71)
Bir de Allahın bilerek rızkını kıstığı insanlar vardır. Fakir olarak kalması kendisi için daha hayırlı ise ne yapsa zengin olamaz. Çünkü fakir iken dini vecibelere dikkat etmektedir, namaz kılmaktadır, eline geçen parayı ailesinin geçimi için kullanmaktadır, zinadan uzak durmaktadır. Parayı bulunca ise günaha dalacaktır, ilk işi dinden uzaklaşmak olacak, eşini boşayacak yuvasını dağıtacak, eğlence mekanlarında para harcayacak ve ahiret için yaşamayı unutacaktır. Bu yüzden kimi insanların rızkı daraltılmıştır.
Deki: Şüphesiz rabbim dilediği kimseye rızkı genişletir de kısar da. Lakin insanların çoğu (bu gerçeği) bilmiyorlar. (34/Sebe’ Suresi 36)
Bilmezler mi Allah rızkı dilediği kimseye genişletir de kısar da. Şüphesiz bunda iman eden bir kavim için ibretler vardır. (39/ Zümer Suresi 52)
Onların ardından namazı bırakan ve şehvetlerinin peşine düşen bir nesil geldi ki, onlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklar. (19/Meryem Suresi 59)
Kimi insanlar ise zengin olunca daha faydalı olacağı için rızkı genişletilmiştir. Parasını Allah yolunda kullanmaktadır ve daha fazla kazanmaktadır. Buna Allahın bereket kapılarını açması denir.
Deki: Şüphesiz rabbim kullarından dilediği kimsenin rızkını genişletir de kısar da. Ne infak ederseniz onun yerine başkasını verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır. (34/ Sebe’ Suresi 39)
Şayet O ülkelerin halkları iman etselerdi ve takvalı olsalardı yerden ve gökten bereket kapılarını açardık, lakin yalanladılar, biz de onları kazandıkları şeylerle yakaladık. (7/Araf Suresi 96)
Bir de kötü insanlara verilen zenginlik vardır ki bu onların felaketi olur. Zenginlik karşısında kibre kapılır "bu zenginlik kendi bilgim sayesinde verildi, işlerim kendi aklım sayesinde yolunda gitti, bu şatafatlı hayatın yok olacağını sanmam, artık sırtım yere gelmez, uzun bir süre öleceğimi de sanmıyorum, ölürsem ahirette bundan daha iyisi benim olur" diye düşünüp imtihanı kaybedenler olmaktadır.
"Öğütleri unuttukları zaman her şeyin kapılarını onlara açtık. Verilen şeylerle sevinip şımardıkları zaman ise ansızın yakalayıverdik, böylece umutsuzluğa kapıldılar." (6/Enam Suresi 44)
7:96 ayette iman edip takvalı yaşayanların üzerine bereket kapıları açılacağı söylenmişti, yani kazancı bereketli olacak, aldığı ürünler sağlam çıkacak, hayrını görecektir. 6:44 ayette ise islami vecibeleri unutanlara bir fitne olarak her şeyin kapıları açıldığı ve şımardıkları esnada felakete uğradıkları söyleniyor. Demek ki fakirlik bazen lutuftur, zenginlik bazen beladır.
Zenginliği başına bela olmuş birisi olarak Karun örnek verilmiştir. Anahtarlarını zor taşıdığı bir zenginlik karşısında kibre kapılıp şükretmeyince helak olmuştur. Ona bakıp özenenler ise Allah dilediğine rızkı genişletiyor dilediğine daraltıyor diyerek haline şükretmiştir.
Karun, Musa'nın kavminden idi; ama onlara karşı azgınlık etti. Ona güçlü bir sürü adamın anahtarlarını taşımakta zorluk çektiği hazineler vermiştik. Kavmi ona:-Şımarma, çünkü Allah, şımarıkları sevmez, demişti. Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara, dünyadaki nasibini de unutma. Allah sana nasıl verdiyse, sen de başkalarına ver. Yeryüzünde fesat çıkarmaya kalkışma! Allah, bozguncuları sevmez. (Karun ise) Bunlar bana, bilgim sayesinde verilmiştir, dedi. O bilmiyor mu ki Allah, ondan önce, kendisinden daha güçlü ve toplulukça daha çok olan nice nesilleri helak etti? Günahkarlara suçları sorulmaz. Derken, bütün ziynetiyle/süsüyle kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, “Keşke Karun'a verilenin benzeri bize de verilseydi,” dediler. “Gerçekten onun çok büyük bir nasibi var.” Kendilerine ilim verilenler ise:-Yazıklar olsun size, iman eden ve Salih amel işleyenler için Allah'ın sevabı daha iyidir. Ona da ancak sabredenler kavuşur, demişlerdi. Karun'u da, sarayını da yerin dibine geçirdik. O'na, Allah'a karşı yardım edecek kimse de yoktu. Kendi kendini de kurtaramadı. Daha dün, onun yerinde olmayı arzu edenler:-Vay be demek ki, Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğininkini daraltıyormuş. Allah'ın bize nimetleri olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki inkarcılar kurtuluşa eremezlermiş, demeye başladılar. İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyen ve bozgunculuk istemeyenlere veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. (28/Kasas Suresi 76-83)
Sonuç: Reenkarne inancını Kurana arz ettiğimiz zaman hiç bir ayette yeniden doğmaktan bahsedilmediğini görüyoruz. Ölüm ve ötesi, dünya ve ahiret, cennet ve cehennem anlatımları ortaya koymuştur ki ruhumuz iki kere hayat bulur, birincisi anne karnından dünyaya çıkınca hayat buluruz, ikincisi mezarlardan kalkınca nefsler bedenlerle eşleşince. Bunun haricindeki iddialara bakınca ise kendi inancını Kurana söyletme çabası olduğu görülmektedir. Kuranı Kerimden yeniden doğma delili çıkmamaktadır. Kütübi Sitte gibi hadis kitaplarında da dünyaya yeniden doğmakla alakalı bir rivayet yoktur.
Dünyaya yeniden doğma inancı hem ahiretteki cehennem azabını ortadan kaldırmaktadır hem de hesap gününde nefsimizin hangi bedene gireceği ve hangi bedenin sorguya çekileceği sorununu ortaya çıkarmaktadır. Yani reenkarne inancı İslam'a tamamen zıttır. Çocukken ölenlerin veya İslam diniyle tanışmadan cahil ölenlerin akıbeti hakkında bile yeniden doğmaya işaret edilmemiştir.
Onlarca ayette dünya ve ahiret hayatı olmak üzere 2 hayattan bahsetmiştir. Apaçık kitaba andolsun (43:2, 44:2) ayetleri bize Kuran okuyunca dinimizi öğrenebileceğimizi söyler. Eğer dünyaya yeniden doğmak hak olsaydı Kuranın bir tane ayetinde "yeniden imtihan etmek için yeniden dünyaya gönderdik" şeklinde apaçık bir ayet olması gerekirdi. İslam dini inanç ve emirler konusunda apaçıktır.
İşte böyle, Onu (Kuranı) açık seçik ayetler olarak indirdik. Allah dilediği kimseye (iman edip takvalı yaşayanlara) hidayet eder. (22/Hac Suresi 16)
Ey insanlar! Size rabbinizden bir delil geldi. Size apaçık bir nur indirdik. (4/Nisâ Suresi 174)
Reenkarne inancının Kurana arzı - Bumudin Mayıs 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gmail hesabınızla veya Anonim olarak yorum yapabilirsiniz.