Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Allah'a yaklaşma vesilesi aracılık değildir | Maide 35 tefsiri

Allah'a yaklaşma vesilesi
Tasavvufçulardan duyacağınız iddialardan birisi de "Allah vesile edinin diyor, aracı edinmeden Allaha yaklaşamazsın, ölülere yalvarmak lazım" diyorlar. Bu iddia tamamen kendi uydurmaları olduğu gibi tam olarak mekkeli müşriklerin inancıdır. 1400 yıl önceki müşrikler neye inanıyorsa bugünkü tasavvufçular da ona inanıyordur.

Aracılık şirkini islama sokmak için kullandıkları Maide 35.ayette ise ne Allah ile aramıza birisini sokmaktan bahsedilir ne de ölülere yalvarmaktan. Ayetin meali şöyledir; YA EYYUHALLEZİNE AMENU. İTTEQU ALLAHE VEBTEĞU İLEYHİL VESİLETE VE CAHİDU Fİ SEBİLİHİ. LEALLEKUM TUFLİHUN.

Ey iman edenler! Allaha takvalı olun, ona (yaklaşmaya) vesile arayın ve cihad edin onun yolunda. Umulur ki felaha erersiniz. [5/MAİDE 35]


5:35 ayette Allaha vesile arayın dedikten sonra onun yolunda cihad edin buyrularak vesilenin ne olduğu da açıklanmıştır. Nitekim Kuran kendi kendini açıklayan bir kitaptır. Vesilenin ne olduğunu da hemen devamındaki cümlede açıklamıştır.

Şirk ile mücadele etmek, kafirlerle mücadele etmek, cehalet ile mücadele etmek Allaha yaklaşma vesilesi olduğu gibi bir yetimi sevindirmek, bir fakirin mutfak masrafını karşılamak, bir sokak hayvanına su vermek, bir gece namazına kalkmak da kişiyi Allah'a yaklaştırır. Demek ki Allah'a yaklaşmak isteyenler daha çok iyilik yapacaklar, daha çok ibadet edecekler.

Peki Allaha yaklaşma vesilesi iyilik yapmak ise, Allah ile aramıza put koymak ve ona yalvarmak nereden çıktı? Tabi ki tasavvufçuların çarpık inanışlarından ortaya çıktı. Ayetin başını alıp devamını gizlediler, peygamberi övüyor gibi yapıp onun itikadına ters şeyleri savundular. Bunları isim isim saymaya gerek yok, dinstarlar olarak karşımıza çıkıyorlar zaten. Halk da bunların şarlatan olduğunu bilmediği için "Allah razı olsun, ne güzel din anlatıyor" diyorlar. Kuranı anladığı dilde okumayınca kim hakkı anlatıyor kim şirk anlatıyor bilemiyorlar.

Maide 35.ayeti daha iyi anlamak için Zumer 3.ayet de okunmalıdır. Mekkeli müşrikler neden Allah ile aralarına evliya koymuşlar, neden Allaha değil de eskiden yaşamış iyi insanlara yalvarmışlar, bunun cevabı Zumer 3.ayette veriliyor. Mekkeli müşrikler puta tapma amacını şöyle açıklamış; ELA LİLLAHİD DİNUL HALİS. VELLEZİNE İTTEHEZU MİN DUNİHİ EVLİYAE, MA NA'BUDU HUM İLLA Lİ YUQARRİBUNA İLALLAHİ ZULFA...

Bil ki halis/katkısız din Allahındır. Onun yanısıra evliya edinen kimseler, "bizi Allaha daha çok yaklaştırmaları dışında onlara kulluk etmiyoruz" derler.. (39/Zumer suresi 3)


39:3 ayette müşrikler "bizi Allaha yaklaştırsınlar diye aramıza evliya koyuyoruz" diyorlar. Günümüzdeki tasavvufçuların dediğinin aynısını diyorlar. Allahı en tepeye koymuşlar, kendilerini en alta koymuşlar, ortadaki sözde boşluğa Allah dostu evliyaları koyup onlardan yardım ve şefaat dilenmeye başlamışlar. Bir de temsili bir tasvir yontmuşlar tabi. Bu yonttukları evliya heykellerini de kâbeye doldurmuşlar.

Halk ise mekkeli müşrik deyince taşı Allah zanneden, taşa secde eden akılsız insanlar hayal ediyor. Durum hiç de öyle değil, mekkeli müşrikler de günümüzdeki tasavvufçular gibi Allah'a yaklaşmak için ölüleri aracı ediniyordu. Bugün Geylani, Rabbani, Nakşibendi gibi kendisine dua edilen sözde aracılar varsa 1400 yıl önce de lat, menat, uzza gibi sözde aracılar vardı. Sadece isimler değişti ama ölüye yalvarma şirki aynı şekilde devam etti. Şeytan her ümmeti aynı aracılık ile şirke düşürüyor.

Aracılığın müşrik özelliği olduğunu bildiren Zumer 3.ayeti gören tasavvufçular "onlar taparak aracı ediniyormuş, biz tapmıyoruz, ona secde etmiyoruz" diyorlar. Ayeti gördükleri halde yine bir bahane ile ölülere dua etmenin şirk olduğunu kabul edemiyorlar. Dilinle tapıyorum demene gerek yok zaten, Allah ile arana koyup ona yalvardığın zaman otomatikmen tapmış oluyorsun. Çünkü dua ibadettir, kime dua ediyorsan/yakarıyorsan ona ibadet etmiş olursun. Duanın ibadet olduğu Kuranda geçer.

"Ve rabbiniz dedi ki: Bana yalvarın ki size icabet edeyim. Şüphesiz ki bana ibadet etmekten kibirlenenler aşağılanmış olarak cehenneme dahil olacaklar." (40/Mu'min Suresi 60)


Rabbimiz Allah demiş ki "bana yalvarın da cevap vereyim, bana ibadet etmeyenler cehnemlik olacaklar" Önce yalvarmaktan bahsediyor sonra ibadet kelimesi kullanıyor ve duanın ibadet olduğunu açıklıyor. El açıp Allah'a dua ederken Allah'a ibadet etmiş oluyoruz. El açıp peygambere, geylaniye,rabbaniye, nakşibendiye, filanca zata dua edenler de kullara ibadet etmiş olurlar.

Buraya kadar islamın tevhid öğretilerini ve müşrik itikadını gördük. Şimdi kabir alemi hakkında, ölülerin bizi işitmediği hakkında bilgi vereceğiz.

Kabir alemi nasıldır?

Ölmek ruhun vücuttan ayrılması ve tekrar bedene girmemesidir. Uyku da bir nevi küçük ölümdür çünkü uyurken de ruhumuz çıkar ama uyanırken tekrar döner. Uyurken ruhun çıktığı Kuranda şöyle haber verilir.

"Allah canları ölümü esnasında vefat ettirir, ölmeyenleri ise uykusunda. Ölümüne karar verdiklerini tutar, diğerlerini belli bir süreye kadar (vücuduna) gönderir. Şüphesiz bunda derin düşünecek bir toplum için deliller vardır." (39/Zumer 42)


Bizler uyurken nasıl dünyadan haberimiz olmuyor ise, saate bakmadan kaç saat uyuduğumuzu anlayamıyorsak, günlerce uyusak bile bir kaç saat uyuduğumuzu sanıyorsak işte ölüler de aynı şekilde dünya hayatından habersizidir. Ölüm ruhun vücuttan ayrılması olduğu için artık rüya boyutunda yaşam devam eder.

Nasıl ki uyurken rüya görüyorsak ve dünyadan habersiz kalıyorsak, ölünce de rüya boyutunda yaşamaya devam ederiz ve dünyadan haberimiz olmaz. Ameli iyi olanlar güzel rüya görerek mutlu mesut uyurken, ameli kötü olanlar kabuslar görerek eziyetli uyurlar. Kabus görenler kıyamet günü dirilince şöyle diyecekler: ''Vah bize! Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı? Bu rahman'ın vaad ettiği şeydir, elçiler doğru söylemişler meğer.'' (36/Yasin Suresi 52)

Peygamberler, Allah dostları, şehitler de ölünce rüya boyutuna geçerler ve dünya ahvalinden gafil olurlar. Bu sıradan insanlar için değil, her insan için geçerli bir kuraldır. İster peygamber olsun, ister evliya olsun herkes rüya boyutunda kalmıştır ve ümmetin ne yaptığını bilemezler. Peygamberimiz ayet okuyarak bunu öğretmiştir.

Kıyamet günü sahabilerimden bir takım insanlar sağ taraflarından ve sol taraflarından yakalanırlar da ben ''onlar benim sahabelerim (bırakın onları)'' derim. Bana ''sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir'' denilir. Ben de Allahın salih kulu meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: ‘’..Bana emrettiğinden başkasını onlara söylemedim. Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kul olun (dedim). İçlerinde kaldığım müddetçe üzerlerinde şahittim ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahit olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen üstün olan ve hikmetli hüküm verensin.’’ (Maide 117-118) [Kaynak: Buhari 60/Kitabul Enbiya, Bab 50, No 117, Cilt 7, Sayfa 3262, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]


Buharide geçen ama tasavvufçuların görmezden geldiği bu hadiste peygamberimiz ayet okuyarak öldüğü zaman dünyadan habersiz olacağını söylüyor. Ayette İsa peygamber Hristiyanların kendisine taptığını kıyamet günü öğrenecek deniyor, aynı şekilde Hz. Muhammed de ümmetinin sünni, şii, selefi, sufi, nurcu, rumi, şucu bucu olduğunu kıyamet günü öğrenecektir. Yani peygamberimiz de kendisine yalvaranları işitmiyor, evliyalar da kendisine yalvaranları işitmiyor. Hepsi de tasavvufçuların onlara yalvardığını kıyamet günü öğrenecekler.

"Eğer onlara (Allah ile aranıza koyduğunuz ölülere) yalvarsanız sizi işitmezler, velev ki duanızı işitseler bile icabet edemezler. Kıyamet günü sizin (kendilerine dua ederek) şirk koşmanızı da inkâr edecekler. Bu haberin benzerini habir olandan başkası veremez." (35/Fatır suresi 14)


35:14 ayette ölülerin bizi işitmediği, velev ki işitse bile yardıma gelmeyeceği haber verilmiştir. Devamında "şirkinizi inkar edecekler" cümlesi de ölülere yalvarmanın şirk olduğunu açıklar. Öyleyse ölülere yalvarıp yardım bekleyenlere cinler musallat olmaktadır. Cinlerin yardımını ölünün yardımı sanmaktadırlar.

Bu ayetler dururken hiç kimse "ama şehitler ölmez ayeti var, şehitler ölmez ise diriler demektir, dirilerse bizi işitebilirler, işitebilirlerse onlara dua edebiliriz, dua edebilirsek yardıma gelebilirler" diyemez. Bir ayeti alıp zincirleme hurafe silsilesi yapamazlar. Öyleyse şöyle, şöyleyse böyle, böyleyse öyle.. diyerek kendi kendilerine çıkarım yapıyorlar.

Şehitler ölmez demek diğer ölülerden farklı olarak daha güzel bir rüya boyutuna geçtiler demektir. Her ölü ruhu rüya boyutundadır ve dünya ile bağı kalmamıştır. Her ölü kıyamet günü dünyada neler olup bittiğini öğrenecektir. Kurandan bunu öğreniyoruz.

Ayrıca bir müslümanın namaz kılarken "iyyake na'budu ve iyyake nestaine: sadece sana kulluk ederiz ve sadece senden yardım isteriz" (1:5) ayetini okuduktan sonra kendisiyle çelişip "yetiş ya filanca, şefaat ya filanca" diyerek ölülere dua etmesi çelişki olur. Namazda fatiha 5.ayeti okuyoruz ve "sadece senden yardım isteriz" cümlesini hergün kendimize hatırlatıyoruz. Eğer ölülerden de yardım isteyeceksen neden fatiha 5.ayeti okuyoruz?

Kurandan öğrendiğimiz şey, Allahtan başka kime dua ederseniz ona ibadet etmiş olduğunuzdur. Bir müslüman için her durumda Allah'a yönelmek vardır. Derdini kederini Allaha arz eder, sıkıntısını isteklerini Allaha arz eder. Peygamber sünnetinde bu vardır. Siz hiçbir peygamberin daha evvelki peygamberlere, evliyalara, hızıra, meleklere yalvardığını göremezsiniz. Her peygamber hem kendisi Allaha yönelmiş hem de ümmetini Allaha davet etmiştir. Lakin her seferinde insanlar Allahı yetersiz görmüşler ve aracı edinerek Allaha yaklaşmaya çalışmışlar, iyi niyetle şirke düşmüşlerdir.

Allah tek olarak anılınca ahirete iman etmeyenlerin kalpleri sıkılır. Fakat onun yanısıra başka kimseler anılınca sevince kapılırlar. (39/Zumer 45)


39:45 ayette sadece allahtan bahsedilince içi sıkılan ama filanca yüce zattan bahsedince mutlu olan müşriklerden bahsedilir. Bunlar hem Allaha inanıyor hem aracı edinerek şirk koşuyor oldukları için ahirete inanmayanlar kategorisinde sunulmuştur. Eğer ahirete inansalardı Kuran öğretisini kabul ederlerdi. Bir şeye inanıyorum demek gerçekten inandığınız anlamına gelmez, Allah katında imanınızın kabul edilmesi için tam onun istediği şekilde inanmalısınız. Hem ahirete inanıyorum diyeceksin hem Allahı yeterli göreceksin, filanca ulemayı araya sokmayacaksın, o zaman ahirete inanıyor olursun.

Sonuç olarka Allah'a yaklaşma vesilesi mekkeli müşrikler ve Nuh kavmi gibi aracı edinmek değildir. Aracılık/putperestlik Nuh kavmiyle başlamış (71:23) ve günümüze kadar devam etmiştir. Allaha yaklaşma vesilesi; cihad etmektir, iyilik yapmaktır, ibadet etmektir. Ölmüş gitmiş ve şu anda rüya gören adamlardan medet ummak değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?