İhsan eliaçık biyografisi
23 Aralık 1961’de Kayseri Başköy’de doğdu. 1968-76: Kayseri/ Tomarza Yavuz Selim ve Turan Emeksiz İlkokulları ile Tomarza Ortaokulu’nda okudu 1976-79: Kırşehir Lisesi’ni bitirdi 1980-81: 12 Eylül Askeri darbesinde Akıncılar davasından yargılandı, bir yıl Mamak’ta hapis yattı ve beraat etti. 1983-84: Ankara/Etimesgut ve Kars/Sarıkamış’ta askerlik yaptı. 1985-89: Kayseri Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okudu. Sonra ayrıldı. *** 1991-92 yıllarında İstanbul’a taşındı, iki yıl yayıncılık faaliyetleriyle uğraştı. İtikat Üzerine, İslam ve Sosyal Değişim, Devrimci İslam adlı ilk kitaplarını bu dönemde yazdı. *** 1993-99 yıllarında Kayseri’ye döndü. Birlik Fm radyosu kurucuları arasında yer aldı, yayın yönetmenliğini yürüttü. Kayseri Gündem gazetesinde 5 yıl köşe yazarlığı yaptı. İstanbul’da çıkan Değişim Dergisi yazarlığı ve son dönem yayın yönetmenliğini yürüttü. 1997-2000 arasında 28 Şubat olarak bilinen dönemde aleyhinde 30’a yakın dava açıldı. İki kez tutuklanıp cezaevine girdi. Davaların hepsinden beraat etti. 2002’de İstanbul’a ikinci kez taşındı. 2002-2006 arası Yarın Dergisi’nde 4 yıl yazarlık yaptı. Bilgi ve Düşünce Dergisi’nde 1 yıl, Gerçek Hayat Dergisi’nde 2 yıl yazarlık yaptı. 2006’da İnşa Yayınlarını kurdu. *** 2011’de Lüks otellerin önünde yeryüzü iftar sofralarına yaptığı çağrılar ve konuşmalarla dikkat çekti. 2012’de 1 Mayıs’da Türkiye tarihinde ilk kez Fatih Cami’nde ölen işçiler için giyabi cenaze namazı kıldırıp, namazdan sonra tarihi bir konuşma yaparak Kapitalizmle Mücadele Korteji adıyla yaklaşık 1100 kişiyle Taksim alanına yürüdü. Bu yürüyüş kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. 2013’de Gezi olaylarını destekledi. Gezi meydanında Cuma namazı kıldırdı. Direnişte bizzat yer aldı. Söylemleri ve kitapları, İslami sol, Devrimci Müslümanlar veya Antikapitalist Müslümanlar olarak anılan oluşumların dini, ideolojik ve kültürel zeminini oluşturdu… Başbakan Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından mahkemeye verildi. Mahkemeler halen devam ediyor… İstanbul’da yaşıyor. Şu ana kadar yayınlanmış 22 kitabı var ve üçü kız ikisi erkek 5 çocuk sahibi. (https://ihsaneliacik.com/biyografi)1) Ateistler cennete gidebilir iddası
İddia: Adam'a ateist diyorsun, yav ne biçim atesit! Eğer o adam ateist ise ve cehennemde yanacaksa ben onunla beraber yanmaya razıyım. Nice ateistler gördüm ki onların yüzlerine de söyledim: Kardeşim benim inandığım Allah, sizi cehennemde yakacaksa ben sizinle beraber yanmaya razıyım. Beni yaksın yani. Ben bu kitap elimde olarak Allah'ın huzuruna çıkar sizi savunurum. Yakamaz.. (Krt Tv, Bana dinden Bahset, 2014 - https://youtu.be/dP23w8IQBtQ)Cevap: Cennete gitmenin birinci şartı iman etmek, ikinci şartı salih amel işlemektir ve bunu herkesbilir. Sırf belli çevrelere şirin gözükmek için kâfir / inkâr eden sınıfında olan ateistlerin cennete gidebileceğini söylemek büyük bir hezeyandır.
Nasıl ki bir okula yazılmadan diploma alınamıyor ise, bir çekilişe katılmadan hediyenin size çıkma ihtimali yok ise iman etmeden de cennete gitme ihtimali yoktur. Kıyamete kadar insanlığa rehber olacak ve önümüzü aydınlatacak olan Kuran ayetleri, cehennemden sakınmak için ve cennete gitmek için gerekenleri detaylıca açıklamıştır.
Ey iman edenler! İman edin; Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve daha önceden indirdiği kitaba. Ve kim; Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini, son günü inkâr ederse artık muhakkak derin bir sapıklığa düşmüştür." (4/Nisa 136)
4:136 ayetin üzerine laf söyleyebilecek bir babağiyit var mıdır? Allahın sözünün üstüne söz söylenir mi? İmanın şartları sayılmış ve bunları kabul etmeyen sapıklığa düşmüştür denmiştir, öyleyse hangi aklı başında insan "bunları kabul etmeyen de cennete gidebilir" diyebilir? Hiç bir aklı başında insan böyle konuşamaz. Ya akli meleklerini kaybetmiş olması lazımdır ya da dış güçlerden islamı tahrif etmesi için para almıştır. Hangisi olduğunu Allah bilir. Bize düşen kendisine hidayet dilemektir, ilim ve hikmet çerçevesinde reddiye yapıp yanlışlarını ortaya koymaktır.
2) Cinler yabancı insandır iddiası
İddia: Yabancı bir heyeti kuran dinlemesi için sana göndermiştik. Şimdi buradaki yabancı bir heyet diye çevirdiğim şey cin'dir. Yani hani bir zamanlar cinlerden bir heyet kuran dinlemek için sana göndermiştik. Bunu cinlerden bir heyet diye çeviriyorlar ve bunların uzaylılar gibi yabancı varlıklar olduğunu iddia ediyorlar ve etrafımızda cinler olduğunu söylüyorlar. Etrafta cinler olursa birileri de cinlerle irtibat kuruyor. Ve sizden birisinin cinini geçirirse çağırıyor yanına ve sizin cininizi çıkarıyor. Öyle birşey yok dediğin zamanda yapacağı birşeyi yok aslında. Olayın aslı nedir kitapta ne anlatılıyor. ''Hani bir zamanlar yabancı bir heyet, buradaki cin yabancı bir heyet demektir. Yani daha önce mekkede görülmemiş yabancı bir heyet. iki tür rivayet var bunlar medineden ve medine çevresinde oturan yahudilerden bir gurup idi, cinlere perilere inanırlardı büyüye inanıyorlardı. Onlar mekkedebir peygamberin çıktığını duyunca onunla konuşmaya geldiler daha önce mekkede bunlar görülmedikleri için bunlara yabancı bir heyet (deniyor), mekkede daha önce görülmeyen evnebi anlamında cin denildi. Çünkü araplar bütün yabancılara ecnebi cin derdi ecnebi derdi. Bizde ecnebi ne demek. Onlarda ecnebilere cin diyordu yani cin dediği tanımadığı yabancı demek. Veyahutta taberinin rivayetine göre nusaybinden gelen bir heyettir bunlar çünkü nusaybin urfa civarı o dönemlerde cincilerin pericilerin cirit attığı yerdi. Büyücüler falcılar vardı. İnsanlar bunların elinde kıskıvrak yakalanmış vaziyette gece gündüz cinlerini çıkarıyorlar. Bunlar dedi ki: Bir peygamber çıkmış Mekkede, öyle cin min yok diyormuş, falcıların büyücülerin cincilerin hepsinin cehenneme odun olacağını söylüyormuş. Ya gidelim şunu bir dinleyelim dediler bir heyet halinde toplandılar ve mekkeye geldiler. Ve peygamberi aramaya başladılar, peygamber onlara randevu verdi falan tepenin yanına gelin dedi çünkü o zaman gizlilik şartları vardı yabancı bir heyetle görüştüğünü görürlerse başları belaya girebilirdi. Ve onlarla bir tepenin eteklerinde görüştü , oturdu oraya ateş yaktılar ve kurutulmuş et ikram etti ve hurma ikrametti. Havada hafiften soğuk olduğu için ateş yaktılar ve konuştular. soru sordular o anlattı. Bizim orada böyle böyle adamlar var sabah akşam cin çıkarıyorlar cinlerle konuşuyor benim cinim var diyorlar bunun aslı nedir diye sordular oda kurandan ayetler okudu. Allah vardır başka birşey yoktur. Onlar halisilasyonlardır onlar tabiyatta gördüğün vakıf olamadığın olaylardır, insanlar cehaletinden dolayı varlık falan zannediyor. Bir sürü izahatta bulundu ve adamlar müsade istrediler ve yine güvenlik tedbirleri içerisinde mekkeden çıktılar. (KRT tv, bana dinden bahset, 2015 - https://youtu.be/aTsMQOuccyg)Cevap: Cinler hakkında Kuranda detaylı bilgiler mevcuttur. Örneğin; semum ateşinden yani yazın yerden yükselen kavurucu ısı buharından yaratılmış olmaları (15:27), İblis ve ordusunun bizim göremediğimiz yerden farklı bir metafizik boyuttan bizi görüyor olmaları (7:27), insanlara sağından solundan önünden arkasından sokulup vesvese vererek günaha teşvik edecek olması (7:17), faiz yiyenlerin cin dokunup çarpmış gibi felçli dirileceği (2:275), melekleri dinlemek için birinci kat göğe çıkan cinler olması (72:8) gibi detaylar konuyu anlamayı sağlamaktadır.
Kuranın hiç bir ayetinde cinlerin yabancı insanlar olduğuna dair işaret yoktur. Cinlerden bahseden her ayet metafizik alemde farklı canlılar yaşadığını ve bizim etten yapılmış gözümüzün düşük frekansa uyumlandığını anlatmaktadır. Daha yüksek titreşime sahip canlıları etten yapılmış gözümüz göremez, ancak uyku ile uyanıklık arasında gözümüzü açabilirsek karabasan denilen cin türü görülebilir.
Şimdi İhsan Eliaçık hocaya soralım: Semum ateşinden yaratılan bir yabancı insan var mı? İblis ve ordusu bizi nereden izlemektedir? Cin çarpması nasıldır ki faiz yiyenler öyle dirilecek? Göğe çıkıp melekleri dinleyen cinler hangi yabancı heyettir? Bu sorularla birlikte cinler mekke halkının tanımadığı insanlardır iddiası şüpheye yer kalmayacak şekilde çürümüş oluyor ve İhsan Eliaçık hocanın Kuranı kafasına göre tevil ettiği ortaya çıkıyor.
3- Melekler doğa kanunu iddiası
İddia: İddia: Melek, kâinatın içindeki Allah'ın güçleri demektir. Mesela rüzgar melektir, melekedir yani Allahın güçleridir. Deprem, yer çekimi kuvveti, yağmur, insan içindeki sevgi merhamet duygusu bunların hepsi enerjidir aynı zamanda melekedir özelliktir. Evrendeki bütün iyilik güçleri melaike meleklerdir. Evrendeki bütün kötülük güçleri mesela insanın içindeki öfke şehvet hırs bunlar şeytan'dır. Kuran içimizdeki kötülük dürtülerine ve evrendeki kötüye neden olan şeylere şeytan ve onun umutsuzluğa sevk eden elebaşısı iblis demiştir. Bütün iyilik güçlerine hem Allah da hem kainatta hemde insanda var olan bütün iyilik güçlerine de melaike demiştir. Allah'ın melekleri demiştir. Kim Allah'a meleklerine inanırsa, kim Allah'a ve onun kainattaki güçlerine inanırsa gökte yalnız başına oturmadığına yer yüzünde bütün iyilik güçleriyle sevgiyle, merhametle, adaletle doğrululla, yağmurla, yer çekimi kuvvetiyle, atmosferle dünyayaı korumasıyla, evrene vermiş olduğu düzenle ve akıp giden kainat ve yıldızlar alemiyle var olduğuna inanırsa demektir. Allah ve onun evrendeki güçlerine işte melek diyoruz, melaikeler diyoruz. (İhsan eliaçık, KRT Tv - Bana Dinden Bahset, 2014 - https://youtu.be/RkJ4wIONxls?t=2m40s)Cevap: Melekler de tıpkı cinler gibi metafizik alemde yaşayan akıllı canlılardır. Kuranın hiçbir ayetinde meleklerin doğa kanunları olduğu geçmez. Peygamberimize vahiy getiren Cebrail isimli melek (2:97, 53:62, 26:193), peygamberimizin cibril meleğini gözüyle görmesi (53:13), savaşta müslümanlara yardıma gelip kafirlerin parmaklarına vuran melekler (8:12, 3:124), kadir gecesinde inen melekler (97:4), 50 bin yıllık yolu bir günde çıkıp Allahın yanına giden melekler (70:4), Hesap günü teraziye konulacak olan (7:8) amel defterimizi yazan melekler (43:80, 82:10-11), öleceğimiz zaman nefsimizi çıkarıp götüren melekler (32:11), iyi insanlara müjde vererek canını alan melekler (41:30), kötü insanlara dayak atarak canını alan melekler (8:50, 47:27, 6:93), İnsan suretine bürünüp Hz İbrahimle ve Lut ile konuşan melekler (11:81, 15:51), İnsan suretine bürünüp Hz Meryeme çocuk müjdeleyen melek (19:17-19) ... gibi detaylı bilgiler verilmiştir.
Şimdi İhsan Eliaçık'a soralım: Peygamberimize vahyi kim getirdi? Peygamberimiz neyi gördü? Kadir gecesinde inen melekler hangi doğa olayı? Savaşta yardıma gelen melekler hangi doğa olayı? Nefsi çıkaran ölüm melekleri hangi doğa olayı? Amellerimizi yazan melekler hangi doğa olayı? İnsan suretine bürünüp Hz Meryeme çocuk müjdeleyen melek hangi doğa olayı? Bu sorularla birlikte İhsan Eliaçık iddialarının deli saçması olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
İhsan Eliaçık ve onun gibi tahrifat yapan hocalar kelimelerin anlamını değil kök anlamını alırlar. Örneğin Kuranda evlenmek kelimesi görseler "evlenmenin kökü ev'dir yani konuttur barınaktır, evlenmek aslında ev almak demektir, karşı cinsle nikahlanmak değildir, evlenmek kelimesine nikahlanmak anlamı verenler hurafecilerdir" derler. İşte böyle çarpık bir anlayış ile Kuran meali yazmaya çalışmışlardır ve bu çalışmaları onları yoldan saptırmıştır, ilim sahiplerinin gözünde küçük düşmüştür, akli melekeleri yerinde değil imajı çizmiştir. Sadece ilimden uzak kalmış cahil insanları ve aklına yatmadığı için deist olmak üzere olan gençleri kandırabilmektedir. Bir kere Kuranı anladığı dilde okuyan müslümanlar böyle sapkın iddiaların peşine düşmezler.
4) Kurban bayramı yoktur!
İddia: Kurban kesmek Allah'ın emri değildir. Kan akıtarak ibadet olmaz. İbadet; sevmek, yardım etmek, bir acıyı dindirmektir. (İhsan Eliaçık, 21 Ağustos 2018, Facebook paylaşımı)İddia: Bağıra bağıra itiraz ediyorum, ne hacda ne hac dışında (kurban kesmek yoktur) Bizim Allahımız önünde hayvanların dizi dizi kurban edilip kanlarının akıtılacağı bir ilah bir tanrı değildir. Öyle bir Allah yoktur. Benim inandığım Allah böyle değil kardeşim. Uğruna hayvan dahi olsa kan akıtılmasından nefret eden bir Allaha inanıyorum. (KRT TV, Bana Dinden Bahset, 3.sezon)
İddia: Hac ritüelleri var amenna ve saddakna. Çok güzel birşey hac, bayram da çok güzel ama kurban kesmek Allahın emri değil. Kurban kesmek arapların yaptığı birşey. Bayındır: Ne arabı ya, bütün ümmetlere dedi Adem aleyhisselamdan beri, sen kendi kafana göre nasıl konuşuyorsun ya, Muhammed aleyhisselam böyle birşey söyleseydi Allah onun şah damarını koparırdı. Eliaçık: Kurban kesin demiyor, kesileni dağıtın diyor. Misafirlere ikram edin, fakire fukaraya verin. Bundan sonra ne yapacağız peki? Bundan sonra Onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz, kesmenize gerek yok diyor. Bayındır: Allah Allah, nereden çıkardın kesmenize gerek yoku? Eliaçık: Çünkü olumsuz konuşuyor, Etleri kanları Allaha ulaşmaz diyor. Olumsuz olan birşeyi mantıksız olan birşeyi Allah emretmez. Hem ulaşmaz diyor hem yapın diyor öyle mi? Bayındır: Bu kelimeyi çıkarabilmek için valla ben yani, bu kelimeden bu anlamı çıkaran bir kişiye hangi vasfı vereceğimi şaşırdım yani. Eliaçık: Olumsuz konuştuğuna göre kurban hakkında sizin de olumsuz düşünmeniz gerekiyor. Allah olumsuz bir cümle kullanıyor. Aynı şeyi diğerleri için niye söylemiyor, Tavafa niye olumsuz konuşmuyor, niye kabeye gerek yok demiyor? Ama kurban, olumsuz konuşuyor. Bayındır: Bir insan bu şekilde nasıl konuşur ya. Eliaçık: Asıl ben sana soruyorum nasıl böyle konuşabilirsin... (Youtube: Fıtrat TV, 20 Haziran 2024, 1:15:30 - 1:17:10 dk arası konuşmalar, Kur'an'da Kurban İbadeti Var mı? Abdulaziz Bayındır ve İhsan Eliaçık | Hasan Basri Akdemir - https://youtu.be/B7iuy-IzWHE?si=WP5gmrAeW9pyfMy4&t=4530)
Cevap: İhsan Eliaçık özetle: kurban kesmek arap geleneğiydi, Allahın emri değildi, ayette "etleri ve kanları Allaha ulaşmaz" dendiğine göre demekki kesmeyin diyor, olumsuz konuşuyor" şeklinde anlamış. Peki Allahın emri değil ise hac suresi 28, 34, 36, 38 ayetlerde neden nasıl kesileceğini anlatıyor ve hem kendiniz yeyin hem fakirlere yedirin deniyor? Neden Bakara 196 ayette kurban kabeye ulaşana kadar saçınızı tıraş etmeyin diyor?
Kurban kesme ve yedirme emrini görmezden gelelim, sadece "onların etleri ve kanları Allaha ulaşmaz, takvanız ulaşır" ayetine bakıp "madem etler ve kanlar ulaşmıyor o zaman kesmeyin diyor" anlamı çıkaralım öyle mi? Bu abuk subuk bir tevildir. Takvanın ulaşması demek Allah emrettiği için birşeyi yapmanın sevabını almak demektir. Allah namaz kıl der kılarız, halbuki Allahın bizim namazımıza da ihtiyacı yoktur. Allah oruç tutun der tutarız, halbuki Allahın bizim oruç tutmamıza da ihtiyacı yoktur. Allah hacca gelin kabeyi tavaf edin der yaparız, Allahın bizim hacı olmamıza da ihtiyacı yoktur. Allah kurban kesin yeyin ve yedirin der yaparız, Allahın bizim kurbanımıza da ihtiyacı yoktur. Lakin Allah emrettiği için yaparız ve böylece takvalı olmuş oluruz.
Örneğin tekstil ve giyim sektörünü Allah'ın var ettiğini söylediği ayette: "Ey Ademoğulları, size ayıp yerlerinizi örtecek ve süs olacak bir elbise indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Ola ki düşünüp, öğüt alırlar. (7/A’râf Suresi 26) denmiştir, yani tesettür kıyafet giymekle cennetlik olduğunuzu sanmayın, takvalı yaşamak sizi cennete sokar anlamı vardır. Eliaçık mantığına göre düşünürsek bu ayette de kadınlara "önemli olan takvadır, kapanmanıza gerek yok" denmiştir.
Konuyu daha iyi anlamak için şöyle bir örnek verelim, teşbihte hata olmaz. Eğer Maide 6. ayette "Abdest suyu Allaha ulaşmaz, takvanız ulaşır" şeklinde bir cümle olsaydı İhsan Eliaçık gibileri "Allah abdest suyu bana ulaşmaz diyor, olumsuz konuşuyor, demek ki namaz kılmayın diyor" şeklinde anlayacaktı. Veya "Açlığınız Allaha ulaşmaz, takvanız ulaşır" diyen ayet olsaydı eliaçık gibiler "Allah açlığınız bana ulaşmaz diyor olumsuz konuşuyor, demek ki oruç tutmanıza gerek yok" şeklide anlardı. İşte İhsan Eliaçık mantığı böyle çarpık, böyle bozuktur, kalbinde hastalık olanlar gibidir. Kim bilir ne günah işledi de bu hale geldi, sırati mustekim yolundan uzaklaştı.
5) Kadir gecesi yoktur!
İddia: Eğer bir insan kibrin hasedin hırsın ihtirasın şehvetin esiri haline gelmişse onun iç dünyasını kara bulutlar kaplamış demektir. Derin bir kaanlık ve leyl içinde yaşıyor demektir. Onun aydınlığa çıkması gerekir yani kendi kadir gecesini yaratması gerekir buda nasıl olacaktır, Kuran ayetleri o kişiye inmeye başladığı an Kuran'ı okumaya başladığı an vijdanının sesini dinlemeye başladığı an, kibirden hasedden, ihtirasdan kurtulacaktır, şehvetten arınacaktır, korkularını fethedecektir, özgürleşecektir. Bundan dolayı da kendi içinde bir kudret bularak kendi kadir gecesini yaratarak aydınlığa çıkacaktır. Dolayısıyla herkesin kadir gecesi veya herkesin mubarek gecesi farklı olabilir. Herkes ramazanın son gününün son haftası içerisinde kadir gecesinde toplanıpta dua etmesine gerek yoktur. çünkü o hazreti peygamberin kadir gecesidir. Abdullahın oğlu muhammed mekkeli, karanlıklar içerisinde kendi içerisinde aydınlığa çıktığı ve Alahını bulduğu gecedir o. Peki senin ki ne zaman? Onunkini kutlamakla sen kendi kadir geceni yaratmış veya kendi karanlıklarından çıkmış olmuyorsun ki. Törensel anlamda bundan 14 asır önce peygamber karanlıklardan çıkmıştı ve mekkenin üzerilerini kaplayan kara bulutları karanlığı yırtarak insanlığa bir söz söylemişti. Onun yıl dönümünü kutluyorz, o nedenle sabaha kadar namaz kılacağım ki allah benim 1 yıllık günahımı affetsin dediğin zaman hiç bir iş yapmış olmuyorsun. Ama açıpta böyle Kuran okumaya başladığın an, kibirlenmemem lazım, ihtiras ve hırs peşinde olmamam lazım, biriktirmemem lazım, şehvetimin peşine düşmemem lazım, öfkelenmemem lazım, insanlar arasına sınır çizmeme lazım, sınıf yaratmama lazım, hakka hukuka riayet etmem lazım, kul hakkı yememem lazım, güzel ahlak sahibi olmam lazım demeye başladığında itibaren kuran sana iniyor demektir. Bu ne zaman başlamışsa sizin kadir geceniz o olmuş oluyor. (Kaynak: İhsan Eliaçık, KRT Tv, Bana Dinden Bahset, 21 MART 2015 - https://youtu.be/ZFpcemmeVCg?t=7m11s)Cevap: Kuranı kerim bağlantılı ayetlerin birbirini açıkladığı, Allah tarafından tefsir edilmiş bir kitaptır. Böylece hocaların çarpık anlayışlarından ve tahriflerinden korunmuş oluruz.
Elif Lam Mim! Bu kitap ayetleri sağlamlaştırılmış sonra hakim (hüküm ve hikmet sahibi) ve habir (herşeyden haberdar olan) olan tarafından etraflıca açıklanmıştır. Allahtan başkasına kulluk etmeyin (rab edinmeyin) diye böyledir. Ben ise ondan size (görevlendirilmiş) bir uyarıcıyım ve bir müjdeleyiciyim. (11/Hûd Suresi 2)
Peygamberimiz bile "ben hüküm koyucuyum" demiyor, ben cehennemle uyarıcıyım, cennetle müjdeleyiciyim" diyor ve Kuranın Allah tarafından açıklandığını söylüyor. Yani doğru bir tanedir, Kuran okuyan herkes konuyla alakalı ayetleri birlikte okuyarak aynı şeyi anlamalıdır. Böylece hakim ve habir tarafından etraflıca açıklanmış olan dini öğrenebiliriz.
Kadir gecesi hakındaki ayetlere baktığımız zaman karşımıza şunlar çıkar: Kadir gecesi mübarek bir gecedir, kadir gecesinde melekler ve ruh iner, hikmetli işler taksim edilir, şafak vaktine kadar esenlik olur, Kuran da kadir gecesinde inmeye başlamıştır. Mübarek bir gece olduğu için Önceki kutsal kitaplar da kadir gecesinde inmiştir. Bundan başka bir anlam çıkarmak için kendi kafasına göre konuşmak gerekir. Hiç bir ayetten "Kuran okumaya başladığını gün kadir gecenizdir" anlamı çıkmaz.
"Şüphesiz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi nedir bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh, onda rablerinin izniyle bütün işler için peş peşe inerler. O, fecr doğana kadar bir selamettir." (97: 1-6)
"Şüphesiz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyaranlarız. Bütün hikmetli işler onda taksim edilir. Emirler katımızdandır, çünkü gönderenleriz. Rabbinden rahmet olarak. Şüphesiz O işitendir, bilendir." (44: 3-6)
6- Mucize yoktur!
İddia: Adam açıyor ağzını yumuyor gözünü anlatıyor. Peki bu nasıl olmuş dediğin zaman ‘’Allahın kudretinden şüphen mi var, olamaz mı?’’ diyor. Yani ‘’İsa ölüleri nasıl diriltmiş? Salih kayadan deveyi nasıl çıkarmış? İbrahim’i ateş nasıl yakmamış? Yunus balığın karnında nasıl kalmış?’’ dediğin zaman ‘’Allahın kudretinden şüphen var mı? Allah yaptıramaz mı’’ diyor. Biz burada Allah’ın kudretini konuşmuyoruz. ‘’ Olay ne? ne olmuş? bu olay bize ne mesaj veriyor?’’ onu konuşuyoruz. O zaman peki sen böyle söylüyorsan bende şunu söylerim buna ne diyeceksiniz. Ben desem ki ‘’Peygamberimiz ve sahabeleri eşleriyle herhangi bir ilişki kurmadan çocukları oluyordu. Hiçbir şekilde aynı yatakta yatmıyorlardı ama çocukları oluyordu.’’ İddia ediyorum sallıyorum, salla. Bana sen ‘’Ya nasıl olur öyle şey mi olur?’’ dersen ‘’Allahın kudretinden şüpheniz mi var?’’ Salladım haydi ıspatla. Dokunmadan yatmadan ilişki kurmadan çocukları oluyordu. Buyur bu sallamaya cevap ver. Allah’ın kudretinden şüphen mi var? Demek sen Allah’ın kadiri mutlak olduğuna inanmıyorsun. Salla salla arkasından Allahın kudretinden şüphen mi var. (Krt Tv - Bana Dinden Bahset - 02/01/2015 - https://youtu.be/r5dGfUmzLLk?t=1975)Cevap: Cin yok dedi, melek yok dedi, kurban yok dedi. Var olduğunu gösterdiğimiz bu kadar şeye yok dedikten sonra da mucizelere var demesi beklenemezdi. Allah'ın ipine sarılmak varken kendi hevasının ipine sarılan bu gibi kişiler freni patlamış kamyon gibi önüne geleni ezer geçerler, var olan şeylere yok derler. İhsan Eliaçık gibi hevasına göre konuşanların birkaç level sonrası ise namaz yok, oruç yok, hac yok demektir. (Bak: Hakkı Yılmaza Reddiye) Deist oldum diyemedikleri için ayetleri tahrif ederler / anlam kaydırması yaparlar. Kelimeler üzerinde dillerini eğip bükerler, kitap ehlinin şarlatan hocaları gibi davranırlar.
Onların bir kısmı kitaptan olmadığı halde, sizin kitaptan zannetmeniz için kitaba bakarak dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde “bu Allah katındandır” derler. Bile bile Allah hakkında yalan söylerler. (3/Âl-i İmrân Suresi 78)
Mucizeler konusunda Allah her döneme özel şeyler göstermiştir. Hz. Musa zamanında sihirbazlık yaygın olduğu için Musanın asası sihirbazların yılanlarını yutmuştur, bunu gören en bilgili sihirbazlar hemen müslüman olmuştur ve Firavun tarafından idam edilmeyi göze almışlardır. (20:71-72, 26:49-50) Ayrıca Firavundan kaçarken Musa asasını denize vurup yol açmıştır, sular dağ gibi iki yana yükselmiştir. (26:63)
Hz. İsa zamanında ise tıp ilmi yaygın olduğu için; dokunarak / mesh ederek anadan doğma körü iyileştirmesi, Nuh'un oğlu Sam'ın mezarına gelip Allahın izniyle kalk demesiyle ölüyü diriltmesi, çamurdan kuş heykeli yapıp üflemesiyle canlı kuşa çevirmesi (3:49) gibi müthiş olaylar meydana gelmiştir. Bebekken de konuşup annesini temize çıkarmış ve zina iftiralarından kurtarmıştır. (3:46, 19:29-33) İsa'nın göstermiş olduğu bu büyük mucizeler neticesinde din adamları iznik konsilinde onu tanrı ilan etmişller ve getirdiği islam dinini hristiyanlığa çevirerek şirke düşmüşlerdir.
Son nebi Hz Muhammed zamanında ise şiir yaygındır ve Kuran belagatı karşısında şairler hayran kalmıştır. Eski ümmetlerden salih insanlar vahyin devamı olduğunu anlayıp ağlayarak müslüman olmuşlardır. (17:107-109)
Hem eski ümmetler hem yeni ümmetler Kuranda geçen mucizelerin yaşanmış kıssalar olduğunu bilirler. İhsan eliaçık ve hakkı yılmaz gibi deizm hocaları ise bunları bir doğa olayına bağlamaya çalışıp modernistlik, materyalistlik yaparlar ve tahrif günahı yüklenirler. Kuranı tahrif etmek yani hevasına göre anlamlar yüklemek, insanları yanlış yönlendirmek olacağı için küfre düşen herkesin günahını da yüklenirler. Melek yok deyip iman şartlarından birini inkâr eden İhsan eliaçık ve Hakkı yılmaz gibi deist (Allaha inanan ama gönderdiği dini beğenmeyen) hocalar, saptırdıkları her insanın günahını da yüklenmişlerdir.
Kim bir iyiliğe aracılık ederse, ondan bir payı olur. Kim bir kötülüğe aracılık ederse, onun da bundan bir vebali olur. Allah ise herşeyi görüp gözetmektedir. (Kuran Ayeti: 4/Nisâ Suresi 85)
Dinde iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayırılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz.” (Hadis Rivayeti: Müslim Zekât 69, Nesai Zekât 64)
A) Kızıldeniz yarılmadı diyor!
İddia: "Kızıldenizin yarılması olayı medcezir olayıdır. Doğal bir tabiat olayıdır. Hz. Musa mısırdan çıkışını o tabiat olayına denk getirmiştir. Milletin zannettiği gibi tam sıkıştığında Allah yardımını göndererek denize asasını vurar vurmaz şak diye denizi ikiye bölüpte yarmış değildir. Bu işin mitolojikleşmiş hikayeleşmiş tarafıdır." (KRT TV - Bana Dinden Bahset - https://youtu.be/_qPxNizbNs8)Cevap: İslam dini Allahın dediklerine teslim olmaktır ve şüphe duymadan iman etmektir. Müslüman teslim olan demektir, Mü'min şüphe etmeden iman eden demektir. Eliaçık hocanın sözleri ne müslüman ne mü'min tanımına uymuyor. Sürekli ayetlerin anlattığı şeyi değiştirip her şeyi doğa olaylarına bağlamaya çalışıyor.
Firavun ve adamları arkalarından gelirken israiloğulları "şimdi hapı yuttuk, köşeye sıkıştık" diye söylenmeye başlamıştır. Musa peygamber ise Allah bizimledir diyerek güvenini korumuştur. Bu esnada Musa peygambere "asanı denize vur" diye vahiy gelmiştir ve "vursam ne olacak, niye denize vurayım" diye sorgulamadan denileni yapmıştır. Bunun sonucunda deniz ortadan ikiye yarılmış ve yol açılmıştır. Kuran anlatımı bu şekildedir. Bu anlatımı bırakıp da ayın suları çektiği zamanda geçtiler demek ise tarihsel bilgi olarak verilen doğru bilgileri beğenmeyip kendi uydurduğu tarihe inanmak olacaktır.
Şuara Suresi 61:İki topluluk birbirini görünce Musa'nın adamları: "İşte yakalandık" dediler. 62:"Musa dedi ki: "Hayır. Şüphesiz Rabbim benimle beraberdir. O bana yol gösterecektir. 63:"Bunun üzerine Musa'ya: 'Asanla denize vur' diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu." 64:Ötekileri, (Firavuncuları) da buraya yanaştırdık. 65:Mûsâ'yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık. 66:Sonra ötekileri suda boğduk.
B) Yunus peygamberi balina yutmadı diyor!
İddia: Yunus peygamber zora girince öldürmek istediler, o da şehri terk etmek istedi. Ve o şehre sitem etti, küstü yani ''Lanet olsun size'' dedi. ''Anlattım anlattım dinlemediniz, bir kişi bile bana itibar etmedi'' dedi ve gemiye bindi. Gemiye binince o esnada fırtınalıydı. Asurlular su tanrısı enki'ye inanırdı. Baş tanrılardan biriydi, karanlığın tanrısı suyun tanrısı yerin tanrısı göğün tanrısı gibi. Su tanrısı enki'nin sembolü ise balıktı. Deniz dalgalanınca su tanrısı enki'nin öfkelendiğine inanırlardı. Yunus gemiye binince fırtına olunca dediler ki: ''Aramızda bir asi var, su tanrısı enki onu fark etti.'' Onu kabul etmeyen birisi gemiye bindiği için fırtına çıktığını sandılar, öyle inanıyorlar. Yunus da onlara ''su tanrısı nedir? Yerin tanrısı göğün tanrısı yok bir tane Allah var başka birşey yok'' dedi. Onlar da ''Vay sen enki'yi yani su tanrısının yer yüzündeki gölgesi olan Asurluları inkar mı ediyorsun? Sen bir asi misin, anarşist misin, komunist misin'' diye üzerine yürüdüler. Onlarla çekişti yenildi. Tabiri caiz ise polis çağırdılar. ''Bir asi var kaçmaya çalıştı, devlete karşı geliyorsun demek sen'' dediler. ''Enki diye birşey yok Allah var diyor bak bak'' dediler ve onu aldılar. Kelepçeyi vurdular tabiri caizse. Ve götürdüler, kapısında bütün devlet dairelerinde olduğu gibi, sarayda olduğu gibi tapınaklarda olduğu gibi kapısında devasa bir balık figürü olan Ninova ceza evine attılar. Onu karanlıklarda kapattılar. Orada ne kadar kaldığını da söylemiyor zaten bir müddet kaldı. Sonra bir şekilde gün oldu devran döndü ve çıktı. Açık bir alana gitti, şöyle bir baktı geçirdiği günleri hatırladı. Gitmeyeceğim mücadeleye devam edeceğim dedi ve şehre geri döndü. [Krt Tv - Bana dinden bahset - https://youtu.be/Ia3dufSEFJU]Cevap: Yunus peygamber kavminin inkar etmesinden usanmış ve gemiye binip uzaklara gitmek istemiştir. Ancak Allahtan izin almadan gitmeye çalışması boşuna bir çaba olmuştur çünkü gemi bir türlü yola çıkamamıştır. Gemideki birisi yüzünden uğursuluk olduğunu anlamışlar ve kimde uğursuzluk olduğunu anlamak için kura çekmişlerdir. Kura sonucunda Hz. Yunus çıkmış ve ondan kurtulmak için denize atıp yollarına devam etmişlerdir.
Okyanusun derin suları ise binlerce tür balıklarla doludur. Bu balıklardan en büyüğü olan mavi balina ise ağzını kocaman açmış küçük balıkları yakalamaktadır. Tam da Yunus suya atılınca bu balinanın ağzına girmiştir ve midesine inmiştir. Balığın karnında karanlıklar içinde Allaha yalvarmış tövbe etmiştir. Tövbesi kabul olunca balık kıyıya gitmiş ve onu kusmuştur. Birkaç saat balığın karnında kalmak ise onu hasta etmiş ve kabak yiyerek iyileşmiştir.
Bu kıssada bize ders veren önemli bir olay vardır. Yunus peygamberin tövbesinin kabul olma sebebi Allahı çok tespih etmesidir yani geceleri teheccüde kalkıp namaz kılıp tespih çekerek manevi derecesini yükseltmiştir. Bu yüzden duası kabul olmuştur. Aksi halde kıyamete kadar balinanın midesinde kalacaktı yani öğütülecek ve ölecekti.
Bir vakit, dolu gemi ile kaçmıştı. Kura çekti ve kaybedenlerden oldu. Balık (mavi balina) onu yuttu. O kınanmayı hak etmişti. Eğer tespih edenlerden olmasaydı, İnsanların diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı. (37/Saffat 140-144)
Balık sahibi (Yunus'u da an); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balina karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen subhansın, gerçekten ben kendime zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu. Bunun üzerine çağrısına karşılık verdik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte inananları böyle kurtarırız. (Enbiya suresi 87-88)
Kuran anlatımı Yunus peygamberin kavminden kaçmak için gemiye bindiğini ve gemiden atılınca balinaya yem olduğunu, tövbe edince kıyıya kusulduğunu anlatır. İhsan Eliaçık için ise bu anlatımlar kabul edilemezdir çünkü Allahın dediklerini olduğu gibi kabul etmek gericilik olacaktır, mutlaka başka şekilde değiştirmek gerekir ki modernistlere deistlere kâfirlere islamı kabul ettirebilisin. Nereden çıkıyor kapısında balık figürü olan hapishane, nereden çıkıyor su tanrısı? Tabi ki kendisi uyduruyor, kafasına göre tarih yazıyor. Ne büyük bir gaflet, ne büyük bir tahrif, ne büyük bir yanlış yaklaşım, resmen Allaha din öğretmek.
De ki: Dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Allah göklerde ve yerde olanları bilir. Allah her şeyi bilendir. (49/Hucurat 16)
C) İsa beşikte konuşmadı diyor!
İddia: Meryem 30.ayette İsa peygamber konuşuyor. Aradan 25 yıl geçmiş. film sahnesinde "25 yıl sonra" yazısı gibi. Ayette bana namazı ve zekatı emretti yazıyor. Bir çocuk bunları söyleyebilir mi? Arada nerden baksan 25 sene var. [Krt Tv - Bana Dinden Bahset - https://youtu.be/HaQCnayWaW0?t=9m]Cevap: Bir bebek bunları söyleyebilir mi? Normal şartlar altında konuşan bir bebek görmüyoruz. Lakin söz konusu İsa peygamber ise doğumundan ölümüne kadar herşey acayiptir. Önce babasız doğmuştur, sonra annesini zina iftirasından kurtmarmak için konuşmuştur, sonra çamurdan kuşu canlandırmak gibi körleri iyileştirmek gibi, ölüyü diriltmek gibi büyük mucizeler göstermiştir. Vefatı ise göğe kaldırılarak olmuştur ve azgın yahudilerin çarmıha germesinden kurtulmuştur, isa'nın ihanet eden öğrencisi yahuda iskaryot'u çarmıha germişlerdir.
İsa peygamberin hayatı hakkındaki ayetlere baktığımız zaman bu anlatımları görürüz ve tarihi bilgi edinmiş oluruz. En doğru tarihi bilgiler Kuranda mevcuttur. İhsan Eliaçık gibi tahrifçiler ise Kuran anlatımlarını beğenmezler "Allah böyle der mi, böyle din olur mu" diyerek her şeyi kafalarına göre hevalarına göre değiştirmeye çalışırlar. Ancak kendilerini gülünç duruma sokarlar ve ilim ehli karşısında rezil rüsva olurlar. İlgili ayetlere bakalım da İsa ne zaman konuşmuş görelim:
Meryem Suresi 23: Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, unutulup gitseydim." 24: Aşağısından (yerdeki çatlaktan) ona şöyle seslenildi: Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su yolu oluşturdu. 25: “Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün.” 26: Ye, iç; gözün aydın olsun!(kolay doğum yap) Eğer beşerden birini görecek olursan: 'Ben Rahman'a oruç adadım, bugün hiçbir insanla konuşmayacağım' de. 27: Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten çirkin bir şey yaptın." 28: Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü biri değildi, annen de iffetsiz değildi.' 29: Bunun üzerine ona (isa bebeğe) işaret etti. 'Beşikte bulunan bir bebekle nasıl konuşuruz?' dediler.30: (İsa) Dedi ki: 'Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı verdi ve beni peygamber kıldı.' 31: Her nerede olursam beni mübarek kıldı. Bana yaşadığım sürece namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. 32: 'Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı.' 33: 'Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.'
"O gün Allah şöyle diyecektir: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annenin üstünde olan iyiliklerimi hatırla. Hani seni Kutsal Ruh’la desteklemiştim, hem beşikte hem de yetişkin iken insanlara konuşma yapıyordun..." (Mâide Suresi 110)
İlgili ayetlerden gördüğümüz üzere Meryem validemiz doğum yapıyor ve insanların zina iftirasından korktuğu için keşke daha önce ölüp gitseydim unutulsaydım diyor, ne kadar zor bir durumda kaldığı anlaşılıyor. Gelen vahiyle birlikte susma orucuna başlıyor ve kavminin karşısına bebekle çıkınca bu durumu bebekizah ediyor. Hayretler içinde kalan insanlar ise Meryem gibi iffetli birine zina isnadında bulundukları için utanıyor. Ne kutludur ne mübarektir İsa peygamber ve annesi Meryem anamız.
Şimdi İhsan Eliaçık gibi tahrifatçılara soralım: Aradan geçen 25 yıl nerede? 25 yıl sonra herkes konuşur zaten, mucize olan bebekken konuşmasıdır. Kuranda da bebekken konuştuğuna dikkat çekilmiştir. Bebekken konuşup bir veledi zina olmadığını, Allahın mucizesi olduğunu kanıtlamıştır. Şimdi bu yaşanmış tarihi olay dururken başka tarihi olay uydurmak, Allahın dinini beğenmemek ve Allaha din öğretmek olacaktır. Ne büyük bir gaflettir, ne büyük bir tahrifattır, ne büyük bir beladır Allaha din öğretmeye kalkışmak.
D) İsanın babası var diyor!
İddia: Allah yasasına aykırı hareket edebilir mi? Yasanın içinde başka bir yasa olabilir o ayrı ama koymuş olduğu yasaya ters başka bir yasa olmaz. Rahibeler evlenmeyecek diye bir kuralı insanlar koymuştur. Evlenebilir çocuğu da olabilir. Kadınlar tapınağa girmeyecek diye bir kural konmuş oda girer ve kuralı ortadan kaldırabilir. Ama bir çocuğun olması için bir erkek ile bir dişinin yani bir ademle bir havvanın olması gerekir. Meryemin de bir erkeği vardır. Oda marangoz Yusuf’tur. Onunla önce nişanlanmış sonra evlenmiş ve İsa da ondan olmuştur. Bu evlilik tapınak tarafından tanınmadığı için babasızlaştırılmış, gayri meşru ilan edilmiş. Aradan 500-600 sene geçince de etrafına mitoloji örülmüş. Babasız doğan İsa mitolojisi. (Krt Tv – Bana dinden bahset – Temmuz 2014 - https://youtu.be/AwrziIDVGlQ?t=5305)Cevap: Meryeme koca, İsaya baba isnad etmek tam anlamıyla kâfirlerin iftirasına sahip çıkmaktır. Azgın yahudiler "Meryemin sevgilisi varmış meğer, evlenmeden çocuk peydahlamış" demişlerdir ve taşlayarak öldürmek istemişlerdir, nitekim yahudi şeriatında recm vardır.
Meryem validemize insan suretinde görünen melek resul ona isayı müjdelediği zaman, "Dedi ki: "Bana bir insan dokunmadığı ve ben iffetsiz bir kadın olmadığım halde benim nasıl bir oğlum olabilir?" (19/Meryem Suresi 20) demiştir. O da bir erkek ve bir kadının cinsel birleşmesi sonucunda hamile kalındığını herkes gibi bilmektedir. Ancak bir mucize olarak İsa'nın babasız doğması kararlaştırılmıştır. Bu Allaha göre kolaydır.
(Melek) Dedi: Öyledir ama Rabbin dedi ki: "O bana kolaydır (ol derim olur) Onu insanlara bir ayet/ibret yapmak ve bizden rahmet olması için. Ve karara bağlanmış iş oldu. (19/Meryem Suresi 21)
Irzını korumuş olana (Meryeme) ruhumuzdan üflemiştik, onu ve oğlunu alemlere ayet kıldık. (21/Enbiyâ Suresi 91)
İlgili ayetleri okuduğumuz zaman İsa'nın babasız doğduğu apaçık anlatılmıştır. Bunu beğenmeyip "babasız doğma mitolojisi" diyenler ise mürted olduklarının farkında bile değildir. Bir tarafta yüce Allah "isa babasız doğdu , insanlara ayet / delil / mucize oldu" demekte iken diğer tarafta sözde hoca "Babasız çocuk olmaz, Meryemin marangoz yusufla birlikte olması sonucu İsa doğdu" demektedir. Bu tam anlamıyla mürted olmaktır, tam anlamıyla Allah'ın dinini beğenmeyip kendi hurafelerine inanmaktır.
E) İsa çarmıhta öldü diyor!
İddia: İsa 25 yaşına gelince filistine dönmüş ve tebliğ yapmıştır. Hahamlar onu yargılayıp çarmıha gererek öldürmüşlerdir. (KRT TV - Bana Dinden Bahset - https://youtu.be/VLBpT7ePilI?t=11m10s)Cevap: İsa hakkıındaki Kuran anlatımlarının hiç birini beğenmeyip kendi yorumunu getiren İhsan Eliaçık, İsanın göğe kaldırılmış olmasını da kabul etmemektedir. Oysaki ayetlerde İsa'nın değil ona benzer birinin çarmıha gerildiği haber verilmiştir. İsayı öldürdük diyenler ise azgın yahudilerdir. İhsan Eliaçık da yahudiler gibi inanmaktadır.
Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı inkâra sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: 'Kalplerimiz örtülüdür' demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkârları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar. Bir de küfre sapmaları ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmaları yüzündendir. Ve yine "Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu Mesih İsa'yı öldürdük" demelerinden dolayı. Gerçekte ise onlar onu ne öldürebilmiş ne de asabilmişlerdir. Ancak ona benzeyen biri kendilerine gösterildi. Onun hakkında aralarında ayrılığa düşenler ondan yana bir tereddüt içindedirler. Bu konuda onlar zanna dayanmaktan başka bir bilgiye sahip değildirler. Kesin olarak onu öldürmediler. Aksine Allah onu kendi katına yükseltti. Allah yücedir, hakimdir. (4/Nisâ Suresi 155-158)
İlgili ayetler bir paragraf halinde okunduğu zaman Yahudilerin Meryeme zina iftrası attığı, İsa'yı çarmıha germeye çalıştıkları, İsanın göğe yükseldiği görülmektedir. Tarihi olay bu şekilde yaşanmıştır. Eliaçık gibi tahrifatçı hocalar ise tıpkı yahudiler gibi Meryeme koca isnad ederler, tıpkı yahudiler gibi İsanın çarmıha gerildiğini söylerler.
Yani Allahın düşmanlarının inançlarını bize din diye kakalamaya çalışırlar. Biz bunları yer miyiz peki? Müslüman isek yemeyiz çünkü Allahın ipi olan Kurana iman etmişizdir. (3:103) Allahın ipine tutunup en doğru bilgiyi öğreniriz, ilim ve hikmet kazanırız. Allahın ipini beğenmeyenler ise bocalayıp dururlar, abuk subuk konuşup kendilerini doğru yolda sanırlar.
Sonuç
Her iddiasını tek ayetle çürttüğümüz bir hocanın daha sonuna geldik. Öyle iddialarla karşılaştık ki cevap yazarken bile "buna cevap veremeye bile gerek yok" dedik ancak kandırdığı insanlara bilgi olsun diye üşenmeden cevap verdik. Bilinen konuları kafasına göre değiştirip anlatması ve arapça biliyor olmasına rağmen alakasız yorumlar getirmesi karşısında hayrete düşüyor ve "ne günah işledin de böyle sapıttın, Allah seni kendi haline terk etti" diye soruyoruz. Öyle ya, Allah bir insanı kendi haline terk ederse bu kadar saçmalanabilir, bu kadar inkarcı olunabilir.İnkârcı olsaydı da bu kadar günaha girmiş olmazdı. Kurana inanmadığını açık açık söylemek, ayetlerde anlam tahrifatı yapmaktan daha az günahtır. Kuranı tahrif etmesi / anlam çarpıtması yapması ahirette çekeceği cezayı da artıracaktır. Kimsenin nereye gideceğini bilemeyiz ancak melekleri inkar etmesi, İsaya baba isnad etmesi, Allahın var dediği şeylere yok demesi gibi büyük günahları sebebiyle cennete gidemeyeceği aşikardır. Lakin halen hayatta iken tövbe edip de Kurana iman ederse kendini ateistler ve Firavun ile aynı akıbete uğramaktan kurtaracaktır. Bu zihniyet ile ölürse onu huriler değil zebaniler karşılayacaktır. Bu zihniyetle ölme ihsan eliaçık, bu itikat ile sakın ölme.
İhsan Eliaçık'a Reddiye - Bumudin 2017
Son güncelleme Mayıs 2025
Allah size yardım etsin de Kuran'ı doğru anlayın.Hangi insan dediğiniz gibi mucizeler gördüğü halde peygamberi inkar eder? O anlatımlar kıssadır ve hiç bir peygamber Allah'ın doğa yasalarına uymayan bir şey yapmamıştır.Mucize ayetlerdir. Yeryüzü ve gök kubbe mucizenin ta kendisidir zaten.
YanıtlaSilHocanızın iddialarını çürütmeye tek ayet yetiyor, daha neyi savunuyorsunuz?
Sil