Resuller, Allah'tan aldıkları vahyi insanlara iletirler. Allah insanlarla direk vahiyle, perde arkasından (Kasas/30) veya melek elçi gönderip konuşur. (Şura/51) Allah ile konuşmak peygamberlere has bir özelliktir. Bozulan dini düzeltmek için gönderilen uyarıcılardan bazıları zamanla elçilik görevinden alınıp ilahlığa yükseltilmiştir. Hatta kainata ortak olduğu, Allah'ın oğlu olduğu veya her şeyin peygamberin nurundan yaratıldığını uydurmuşlardır.
İlk örneğimiz İsa peygamberin Allah'ın oğlu ilan edilmesidir. Diğer resuller gibi vahyi iletirken ölümünden sonra islam düşmanları tarafından ilahlaştırılmıştır. ''Zuhuratta isayı gördüm, bana tanrı olduğunu söyledi'' diyen pavlus, insanları müslümanlıktan alıp hıristiyan yapmıştır. Allah'ı baba ilan etmiş, İsa'yı da Allah'ın oğlu ilan etmiştir. ''Biyolojik olarak Allah'ın oğlu değil ama manevi olarak oğlu'' diyerek şirklerini temize çıkarmaya çalışırlar.
İkinci örnek ise Hz. Muhammed'in Allah'ın sevgilisi ilan edilmesidir. Bahane yine aynıdır, ''Biyolojik sevgilisi değil ama manevi olarak sevgilisi'' diyerek şirklerini temize çıkarmaya çalışırlar. Aslında bu peygamber yarıştırmaktan başka birşey değildir. Sizin peygamberiniz Allah'ın oğluysa bizimkisi Allah'ın sevgilisi demektir. Halbuki müslümanlar isa'ya hıristiyanlardan daha yakındır. Biz ''resullerden hiç birini diğerinden ayırmayız.''(Bakara/285) Hıristiyanların isa'yı Allah'ın oğlu ilan etmesini ''Allah, bir çocuk edindi.' diyenleri uyarır.'' (Kehf/4) ayetiyle eleştiren yüce Allah, "Allah sevgili edindi" diyenlere aferin mi diyecek?
Peygamberi putlaştırma örnekleri
#Ayak izine sakal süren sahabe masalı
Resulleri putlaştırmayı sevenlerin anlattığı hikayelere örnek vermek gerekirse, din tüccarlarının anlattığı ''Peygamberin ayak izine sakalını süren sahabe'' masalını verebiliriz. Bu masala göre; Bir genç sahabelerden bir zat'ı Medine'de yere diz çökmüş sakallarını yere sürerken görüyor. Bu adam deli mi ki sakalını yere sürüyor. Bilmeden delimidir diye düşünmüş cahilce. Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'a sormuş: Neden sakallarını yere sürüyorsun'' diye. Ömerin oğlu şöyle cevap verir: Acaba Hz. Muhammed'in mübarek ayakları buraya dokundu mu diye sürüyorum. Bu sevgiyi anlamayanlar olur, tarih boyunca Hz. Muhammed'i anlayamayanlar olmuştur. (Said Hatipoğlu - izle) Hz. Muhammed'i anlamak ayak izine sakal sürmek midir yoksa getirdiği kitaba sarılmak mıdır? Sahabelere iftira atarak peygamberi putlaştıran ehli sünnetin ne kadar islam'dan uzak olduğunu görüyorsunuz.#Tükürük kapışan sahabe masalı
Sahabeler, resulün tükürüğü yere düşmeden havada yakalıyor, şifa niyetine yüzlerine ve vücutlarına sürüyorlardı. (Buhari, şurut 15) hadisinde sahabelere iftira atılmış, onların putperestler gibi davrandığı yalanı söylenmiştir.#Muhammed Allahtır yalanı
"Ona ben güneş diyemem güneş batar, su diyemem su durdumu kokar, ekmektir diyemem ekmek durdumu bayatlar, çok leziz bir yemektir diyemem çünkü yemek durdumu ekşir, Muhammed mustafa'nın muşebbehun bihi (benzetilebileceği) hiçbir varlık yoktur. İmam rabbani ks buyurduğu gibi ''Muhammed mustafa eşittir Allah'' Bir eti kemiği var farklı olarak o kadar. [Kaynak: Bayra Ali Öztürk - 2005 yılı Medine - https://youtu.be/fZW0kY2A7LQ)İsmailağa cemaati hocası olan Bayramali öztürk, medine ziyaretinde yaptığı sohbette peygamberi Allah ile eşdeğer tutmuş, "muhammed aslında Allahtır, tek farkı eti kemiği vardır" diyerek şirkte level atlamıştır. Hristiyanların isaya "yarı tanrı yarı insan" demesi gibi sufiler de Muhammede "yarı tanrı yarı insan" demektedir. Tarikatların zihniyeti mekkeli müşriklerden farksızdır.
Muhammedin allah olduğuyla ilgili diğer yalan, vahiy meleği olan cibril'in Muhammedden vahiy alıp Muhammede vahiy getirmesidir. Cübbeli Ahmetin anlattığı bu ultra şirk hikaye şöyledir;
"Peygamberimiz Cebrail'e: '' Ya Cebrail! Sen bu vahyi nerden alıyorsun?'' Cebrail: ''Sidretü'l-Münteha'da bir yeşil perde arkasından bana söyleniyor'' dedi. Peygamberimiz: '' Bundan sonra gittiğinde o perdeyi kaldır, sana söyleyene bak'' dedi. Cebrail (as)Sidretü'l-Münteha'da o yeşil perdeyi kaldırdı. Peygamberimizi gördü. Kendisine söyleyen o idi. Bir rivayette 360 kanadını bir rivayette de altıyüz kanadını (Ramuzu'l-Ehadis, Hadis No: 3857) çırpıp var hızı ile dünyaya geldi. Cebrail: Muhammed'den evvel dünyaya gideyim dedi. Dünyaya geldi baktı ki Peygamberimizi yerinde gördü. Peygamberimiz, Cebrail'e sordu, Cebrail cevab verdi: ''Ya Muhammed! Ben de hayret ettim; vahyi Allahu Teala'dan alıp bana söyleyen de sensin. Burada benden alıp halka söyleyen de sensin dedi."(Muhammed Abduh el-Bürhânî: Tebrietu'z-Zimme fî Nushi'l-Ümme)
Birincisi meleklerin 600 kanadı olmaz, en fazla 4 kanatlı olduğu fatır 1.ayette açıklanır. İkincisi peygamber kendinden vahiy alıyor ise Allah nerede? Allahı olmayan, peygamberin allah ilan edildiği bir din olabilir mi? Eğer peygamberimiz yaşıyor olsaydı bu iddialara "ben Allahın kuluyum, Allahtan vahiy alıyorum, kendi kendimden vahiy alıyor olsaydım kendimi Allah ilan ederdim" deyip cevap verdikten sonra bu iddia sahiplerini çölde çarmıha gererdi.
#Muhammedin doğabilmesi için yasak meyveyi yiyen Adem
İddia: Hz. Adem rabbinden vahiy yoluyla, sulbünden Hz. Muhammed'in zurriyet ve evladından geleceğini duyunca, cennet üreme çopalma yeri değil diye cennetin bağ ve bahçelerini bir buğday tanesine değişti. Çünkü cennetten çıkmasaydı Hz. Adem, peygamber efendimiz dünyaya gelmeyecekti. Cennet, üreme yeri değil. Ancak orada insan ebedi abad zevki ruhaniye tahtif edilmiş ihsanlar içerisinde kalacaktı ama ne zaman ki ''Ya adem, sulbünden muhammedim gelecek'' diye duyunca yasak meyveyi yedi. Halbuk imen edilmişti. ''Sakın ola ki bu ağacın meyvesine yaklaşmayın, eğer bu ağaçtan yerseniz zalimlerden olurunuz'' diye men ettiği halde zurriyetimden muhammedim gelecek diye Hz. Adem cennet bahçelerini bir buğday tanesine değişti (Tahir Büyükkörükçü - Kon TV)Cevap: Hz. Adem'in yasak meyveyi yeme sebebi, iblis'in şu sözüdür: ''...Rabbimizin bu ağacı size yasaklama sebebi ancak melek olmayın diye veya (cennette) ebedi kalanlardan olmayın diyedir. Ve onlara yemin etti: Şüphesiz ki ben size nasihat ediyorum.'' (Araf suresi 20,21) Ayette görüldüğü gibi Hz. Adem, iblis'in yalanına kanmış ve Allah'ın emrini çiğnemiştir. Cennetten çıkmamak için yasak meyveyi yemiştir. Lakin durum tam tersidir, Allah'ın emrini çiğneyip hata etmiştir. ''Böylece ikisi de ondan yediler. O zaman açıldı onların avret yerleri. Ve örtmeye başladılar cennet yapraklarıyla üzerlerini. Adem rabbine isyan edip azdı.''(Taha Suresi 121) Yani yasak meyve olayının Hz. Muhammed ile hiç alakası yoktur. İddia sahipleri Kuran'dan habersizce yaşamakta ve yalan konuşmaktadır.
#Sela sözlerinde putlaştırma
Sela'nın anlamına bakıldığında peygamberi yere göğe sığdıramadıktan sonra ''Hamd alemlerin rabbi olan Muhammed mustafa efendimize'' olsun diyeceğini beklerken sanki yarım saattir Allah'ı övmüş gibi ''Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah İçindir!'' deyip bitiyorlar. Şimdi sela'daki cümlelere cevap verelim.1- Ey Allah'ın Resûlu, salat-u selam senin üzerine olsun! Bu cümlede yanlış birşey yoktur. Hz. Muhammed Allah'ın resuludur. ''..Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur..''(Ahzab/40)
2- Ey Allah'ın Habibi, salat-u selam senin üzerine olsun! Yanlış ikinci cümleden itibaren başlıyor ve peygamber bir anda Allah'ın sevgilisi ilan ediliyor. Tıpkı Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu ilan edilmesi gibi. “Muhammed, ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir…”(Al-i İmran/144)
3- Ey Allah'ın Arşının Nuru, salat-u selam senin üzerine olsun! Bu cümlede ise Allah'ın özelliği Resule veriliyor. ''Allah, göklerin ve yerin nuru’dur...''(Nur suresi 35)
4- Ey Allah'ın Mahlukatının Hayırlısı, salat-u selam senin üzerine olsun! Peygamber bizim gibi bir beşerdir ancak bizden farklı olarak vahiy almaktadır. Bunu kendisi şöyle dile getirmiştir: ''De ki: “Ben sadece sizin gibi bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın, tek bir ilâh olduğu vahyediliyor. Öyleyse O’na yönelin ve O’ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin vay haline!”'' (Fussilet/6) Hz. Muhammed son nebi olma şerefine nail olmuş bir elçidir. Kuranla mutabık bir hadiste peygamberimiz şöyle demiştir: ''Hakkımda, Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için “Allah’ın kulu ve elçisi deyin.'' (Buhârî, Enbiya 44)
5- Ey Öncekilerin ve Sonrakilerin Efendisi, salat-u selam senin üzerine olsun! Bu cümlede ise peygambere yine Allah'ın vasfı veriliyor. Öncekilerin ve sonrakilerin efendisi/rabbi Allah'tır. Kuranla mutabık bir hadiste peygamberimiz şöyle demiştir. ''“Benî Âmir heyetiyle Resûlullah (a.s)’ın yanına gitmiştik. “Sen bizim efendimizsin!” diye hitap ettik. “Efendi, Allah’tır!” buyurdular..''(Ebu Dâvud, Edeb 10, (4806).
6- Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah İçindir! Nihayet Allah akıllarına geliyor ve Allah'ın vasıflarını peygambere verdikleri için hamd ediyorlar.
Tapmak sadece secde etmekle sınırlı değildir. Allah'ın vasıflarını, Allah'a yapılması gereken kulluğu peygambere veya din adamlarına yapmakta onlara tapmaktır. Nitekim önceki ümmetler de peygamberi ve din adamlarını putlaştırıp rab edinmişlerdir. Hem de ''Bu bizim rabbimizdir'' demeseler bile Allah onlara ''din adamlarını rab edindiler'' demektedir. İlgili ayet şu şekildedir: ''Onlar ahbarlarını ve ruhbanlarını (din adamlarını) birde meryem oğlu mesihi Allah'ın peşi sıra rabler edindiler..''(Tevbe/31) Ayette görüldüğü gibi eski ümmetler din adamlarını ve isa peygamberi Allah'ın peşi sıra rabler edinmişlerdir. Aynı rab edinme olayı peygamber öldükten sonra müslümanlar arasında da yayılmıştır. Din adamları, şeyhler, hoca efendiler tıpkı ahbarlar ve ruhbanlar gibi rab olmuştur. Müritler ise halen Allah'a taptıklarını sanmaktadırlar.
Yani, mesajı gönderene değil de mesajı getirene tapma hastalığı binlerce yıldır süregelmektedir. İblis ve ordusu hep aynı yöntemle dindarları şirk'e düşürmektedir. Allah katında en büyük günah şirk olduğuna göre, peygamberi ve din adamlarını putlaştıranlar Kuran'a inanmayan ateistlerden bile daha büyük bir suç işlemektedirler.