Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Nureddin Yıldıza Reddiye!

Nureddin Yıldız
Nureddin Yıldız, 1960 yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğdu. İstanbul-Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesinde okudu. İmam-hatip lisesini bitirdikten sonra, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine bir yıl devam etti. Ardından, Mekke Ümmü’l - Qura Üniversitesi’ne geçiş yaptı. Burada Usul-u Fıkıh bölümünü bitirdi. Sivil toplum alanında, birçok sivil toplum örgütünün kuruluşuna öncülük etmiş ve halen bu kuruluşların farklı kademelerinde aktif görevler üstlenmektedir. Son olarak Sosyal Doku Derneği ve Sosyal Doku Vakfı’nın kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Şu anda çalışmalarını Sosyal Doku Vakfı’nda sürdürmekte olup, evli ve dört çocuk babasıdır.

Nureddin Yıldız Hurafeleri

1- Yanlış bile olsa kabul ederim
2- Dayak yiyen kadınlar şükretsin
3- Çocuklar evlenebilir
4- Bebekten tahrik olunur
5- Kuran detaylı değildir


1- Yanlışı kabul ederim diyor!

Nureddin Yıldız, 2008 yılında yaptığı bir sohbette şöyle konuşmuştu: ''Biz bir Müslüman olarak ‘’Resulullah dedi ki’’ diye bir söz duyduğumuzda o sözün altındaki dip notta Buhari yazıyorsa, Müslim yazıyorsa, Ebu Davud yazıyorsa, Tirmizi yazıyorsa otururuz. Dese ki o sözde ‘’Gökler aşağıda yer yukarıdadır’’ diye bir söz olsa, belli ki bu söz doğru değil, onu da kabul ederiz. Demek ki bundan sonra gök aşağısı, yer yukarısıdır deriz. ‘’Su katıdır, taş sıvıdır’’ dese bir hadiste hemen bakarım nerede geçmiş bu hadis. Buhari’de mi geçmiş? Bundan sonra sıvının adı taş, sertin adı da sudur derim. Bitti, benim için her şey değişti demektir. İnşallah bu imanı zaten taşıyoruz. [Nureddin Yıldız - Sosyal Doku Derneği - 11 Mayıs 2008 - https://youtu.be/8hdSa6qsAik?t=744]

Buhari'de yazan her şeye iman ettiğini, yanlış bile olsa kabul edeceğini söyleyen Nureddin Yılddız'ın bu itikadı aradan geçen 6 yılda değişmemiş, bu sözler size mi ait sorusuna ''Evet bu söz benim, Buhariye olan itimadımı anlatmak için ifade ettiğim beyanımdır. Kimseden alıntı değildir veya dini bir hüküm değildir'' [Fetvameclisi.com - 22.10.2014] diyerek yanlışa iman etmeye devam ettiğini söylemiştir. Yani Buhari ile Kuran çeliştiği zaman rivayeti tercih ediyor, bile bile yanlış bilgi verip müslümanları kandırıyor. İşte islam dünyasının geri kalma sebebi bu zihniyet. Peygambere isnad edilen her şeyi gözü kapalı kabul ediyor, Allah'ın o konudaki beyanını görmezden geliyor. Bu tam olarak Allah'tan başka rabler edinmektir. Mutlak doğru olarak kabul edeceğimiz tek kitap Kuran-ı Kerimdir. Hadisler ise peygamberin vefatından 7 nesil sonra yani 200 yıl sonra yazılmıştır, önce yazılanlar ise yakılmıştır. Hz. Ömerin yazılan hadisleri yaktığı kitaplarda (İbni Sad, Tabakat, 5/140) geçer. Hz. Ömer isimli dizide Ömer'in Ebu Hureyre'yi hadis yazmaktan men ettiğini şuradan izleyebilirsiniz.

Aradan geçen 200 yılda münafıklar bolca hadis uydurmuştur. Kuran'a uymayı kabul etmedikleri için kendilerine uygun söylentiler yayarak peygambere isnad etmişlerdir. Bu söylentiler dilden dile dolaşırken Buhari ve müslim çıkagelmiş, dinlediklerini gazeteci gibi yazmışlardır. Durum bundan ibarettir. Hadisler ''peygambere ait olduğu iddia edilen sözler'' olarak tanımlanabilir. Ravi zinciri sağlam diyerek garanti vermek mümkün değildir çünkü hadis uyduran birisi rahatlıkla ravi zinciri de uydurabilir. Hatta kabul görmesi için özellikle önemli sahabilerin adını kullanarak ravi tayin eder. Böylece doğru ve yanlış birbirine karışır ki öyle olmuştur. Salata gibi iç içe geçen doğrular ve yanlışlar hadis kitaplarında mevcuttur.

Buhari ve Müslim'de uydurma yok diyenler ise sadece ravi zincirini delil gösterirler. Halbuki ravisi sağlam olan nice hadisler vardır ki Kuran'a reddiye yapar. Öyleyse bir hadisin peygambere ait olup olmadığını anlamak için Kuran'a arz etmek lazımdır. Peygamber Allah'a kafa tutmayacağına göre hadislerin de Kuran'a uygun olması, ayetleri desteklemesi gerekir. Ayetleri destekleyen hadislere iman etmek de aslında Kuran'a uymaktır. Yani bir müslüman sözü dinleyip en güzeline uymalıdır. En güzel söz ise Allah'ın sözüdür.

Onlar ki sözü işitirler böylece onun en güzel olanına tâbi olurlar. İşte onlar Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Onlardır temiz akıl sahipleri. [39/Zümer Suresi 18] Allah hadisin en güzelini tekrarlı benzetmeli bir kitap olarak indirdi. Rablerine huşu duyan kimselerin ondan derileri ürperir sonra onların derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine yumuşar. İşte bu Allah’ın hidayetidir, kim dilerse ona hidayet eder/dileyen kişiye onunla hidayet eder. Allah kimi sapıklıkta bırakırsa artık ona yol göstereci yoktur. [39/Zümer Suresi 23]
nureddin yıldız


2- Dayak yiyen kadınlar şükretmeli!

Nureddin Yıldız, 30.12.2007 yılında yaptığı bir sohbette dayak yiyen kadınların sabaha kadar şükretmesi gerektiğini söylemişti. O sohbeti youtube'den bularak yazıya döktük ve cevap vermeye çalıştık. Bu bölüm birazcık uzun olacak.

İddia: Boşanma çok olmasın diye, erkek de Allahın huzurunda mesul müdür-şef olduğu için erkeğe kadını dövme hakkı veriyor Kuran. Şimdiki sistemde kadını yorulana kadar dövdükleri halde feminizm moda olduğu için kadın dövmek ayıp. Allahu teala Kuran'da müsaade ediyor. Bunun temel nedeni nedir? Temel nedeni şudur: Erkek sorumlu, karşısındaki kadın söz dinlemiyor ahlaksızlık yapıyor, terbiyesizliğe kaymış. Eğer Allah köpekleri salıp taşları bağlasa zulm etmiş olur. Allah köpeği de salıyor, taşı da salıyor, bu yüzden de kadını dövebilirsiniz diyor. Şimdi fuhuş ayıp olmadığı için, fuhuş terbiyesizlik bile kabul edilmeyen bir dünyada yaşadığımız için fuhuşa bulaşmış, ahlaksız bir kadını dövmek müslümanlar arasında da suç sayılıyor. Bir erkek; ahlaksızlaşmış, iffetine kalem sürdürtmüş bir kadını ne yapmalı? Gül mü götürmeliydi ona? Elbette dövecek. Ne yapmalıydı, ne demeliydi Allah teala? Göz yumun karışmayın mı demeliydi? Allahu Teala ‘’yemeğin tuzunu az kattı diye alın ayağınızın altına’’ demiyor ki. Hangi suçtan dolayı dövmekten söz ediyor Kuranı kerim? Veda hutbesinde efendimiz sav hangi suçtan dolayı kadınları dövebilirsiniz diyor? Kazanıyorsun 3 lira, 2.5 lirasını telefona harcıyor. Bir telefon faturası geliyor, iki sokak ötedeki teyzesi ile beş saat görüşmüş. ‘’Yav yapma etme bunu nasıl ödeyeceğiz biz’’ diyorsun, öbür hafta öbür teyzesiyle beş saat görüşüyor. Ne edeceksin? Bankadan faizli borç alıp telefon faturası mı ödeyeceksin? ‘’Bu erkeklere niye selam verdin? Müslüman kadın bunu yapmaz’’ diyorsun ‘’ne zararı var’’ diyor. Taşı bağlatmayın kimseye, Allah köpeği de saldı, taşı da saldı. Zulm etmek istiyorsan taşları bağlarsın köpeği salarsın bu sefer. Hayır, kadınları dövmek erkeğin hakkı ama hangi kadını? Ailenin iffetine leke getiren kadını, erkeği faizli borç almaya zorlayan kadını. Luzumsuz israftan dolayı erkeğin maaşını üçüncü günde bitiren kadını (dövebilirsin). Mesela On sene sabah namazına kalkmayan bir kadını dövme hakkı yoktur erkeğin. Onu dövme, ibadetine karışamazsın, ibadetinden dolayı Allah dövecekse döver. Erkeğin namusuyla ilgili, iffetiyle ilgili ve onun bütçesini tüketmekle ilgili, israf açısından tüketmekle ilgili sıkıntılarda erkeğin taşı salınmış olur. (dövebilir) Öbür türlü herhangi bir şekilde erkek kadının üstüne tutamaz... [Sosyal Doku Vakfı - 21 Kasım 2012 - Hayat rehberi: Kadın cariye değildir - https://youtu.be/FJer3Gs7QJs?t=2528]

Cevap: Bahsettiği Nisa 34.ayette ''fuhuş yapan kadını dövün'' yazmıyor. Fuhuş olsaydı cezası şahitler önünde 100 kırbaç olurdu. Ayette serkeşlik eden kadınlardan söz edilir ve üçüncü seçenek olarak ''Vadribu hunne'' denilir. Darabe kelimesini dövmek olarak anlayan hocalar bu ayeti delil gösterip kadının dövülmesinin Allahın emri olduğunu söylerler. Halbuki darabe kelimesi her zaman vurmak anlamına gelmez. Dolaşmak (2:273), adım atmak- sefere çıkmak (3:156, 4:94, 4:101), misal getirmek-örnek vermek (14:24, 16:75), vaz geçmek (43:5) anlamında geçtiği ayetler de vardır. Sohbetin devamına bakalım.

İddia: Ve çok enteresan kardeşler, dövmek deyince hani polis işkence yaptı filan, dayak attılar filan, onları hep hatırlıyoruz. Elimizdeki broşürde fukaha dövmek deyince ne anlıyor ona bakacaksınız. Daha önce birkaç arkadaşa bu broşürü gösterdim de ‘’ya bunu çıkar buradan hocam, erkekliği rezil ettin’’ dediler. Ben rezil etmedim ki kardeşim Allah böyle diyor. Mesela bir erkeğe kadını dövebilirsin diyor. Sonra ne diyor hadisi şerifte ''yüzüne vurmayacaksın'' diyor. Boyundan yukarısına vurmak yasak, göğüs kısmına vuramıyorsun, beline vuramıyorsun. Bakınız bir. İkincisi cetvelden uzun bir sopayla vuramıyorsun. Elini yumruk yapıp vuramıyorsun. Avucunun içiyle olduğu gibi vuramıyorsun. Sadece parmak ucuyla vuruyorsun. Zina edene bile verilen ceza budur arkadaşlar. Mahkeme kararıyla vurulan 80 sopa 100 sopa da böyle vuruluyor. İşkence yapmak, acıtmak için değil, deşarj olmak için vurdutturuyor Allah Teala. Çünkü eğer erkeğe burasına kadar (boğazına kadar) geldikten sonra ‘’dokunma bu kadına’’ dersen başka yolla erkek rahatlar. O da o kadını delirtir aslında. Kadınların Allah erkeklere ‘’dövün rahatlayın’’ diye müsaade etmesinden dolayı sabaha kadar şükretmeleri gerekiyor kumadan rahatsız oluyorlarsa. Arkadaşlar, burada Allah adına konuşuyoruz, peygamber adına, din adına konuşuyoruz. Çünkü erkek gırtlağına kadar geldi mi, elektrik direklerini de ikinci kadın olarak görmeye başlar bu sefer. Ondan sonra kadınlar kıyamet koparırlar. Bu erkek gözü dışarıda, sekreter aldı, bilmem ne aldı. Aldırtana bak, aldırtanı kimse konuşmuyor. Bu adam 10 senedir evli 9 senedir zulüm çekiyor diye inanıyor. Allah istiyor ki kol kırılsın yen içinde kalsın (tartışmalar evden taşmasın), erkek eğer boşalamazsa, bağırıp çağıramazsa küfür etse cehenneme girecek. Anasına babasına sövse nikah belki düşecek. Ne yapacak Allahu Teala? Yada gidip haramla iştigal edecek. Bu erkeğin rahatlaması için, hah gördün mü şimdi otur der, çekilir koltuğun üstüne. Döverken de erkek maskaraya dönüyor zaten. Okşar gibi, nazlar gibi, gıdıklar gibi. O anda çocuklar rastladıysa babam oyun oynuyor zannedecek. Ama hadisi şerif ne diyor, ‘’çocukların önünde kadınlara bağırmayın’’ diyor, o da yasak. Çocuğun yanında tokat patlattın yandın. Kazara vururken üstü çizildi, şeriat mahkemesine müraacat edip tazminat alıyor senden. Vurmak da böyle. https://youtu.be/FJer3Gs7QJs?t=2756

Cevap: Yumuşak dövmek erkekliği rezil etmekmiş. Parmak ucuyla dövülüyormuş. Hatta zina cezasında 100 sopa da parmak ucuyla vuruluyormuş. Halbuki zina cezasında ''celde: kamçı'' ile vurulur. Filmlerden görmüşsünüzdür, Yusuf peygamberin kırbaçlanma sahnesi örnek olabilir. Allah'ın ''dövün rahatlayın'' diye emri de yoktur. Deşarj olmak için kadını dövmek hocaların uydurmasıdır. Ayrıca ''ya dayak yiyecek yada kuma gelecek'' diyerek iki seçenek sunmak da yanlıştır. Üçüncü bir seçenek olarak ''erkek dışarı çıkıp yürüyüş yaparak rahatlayabilir'' denebilir. İlle de ''dayak yada kuma'' diye baskı yapılmaz. Peygamberimizin hayatında da kadına şiddet görülmemiştir. Tartışma yaşandığı zaman alttan alarak tartışma yaratan konuyu kendine haram etmiş (66:1), bazen de ''isterseniz güzellikle salıvereyim'' (33:28) demiştir. Eğer Allah'ın emri ''kadını dövün rahatlayın, deşarj olursunuz'' olsaydı bu emri evvela peygamberimiz uygulardı. ''Müminlerin iman bakımından en olgun olanları ahlak yönünden de en güzel olanlarıdır. Sizin iyileriniz kadınlarına iyi davrananlardır.'' [Tirmizi: Reda 11 (1162).] Sohbetin devamına bakalım.

İddia: Kardeşler! Kafirlerin lisanı ile Allahın dinini anladın mı şimdi gülüyorsun işte. Kadını dövüyor, linç ediyor, doğuda erkekler şöyle etti, kadını süpürge yaptılar falan gavur böyle tanıtıyor. Allahın dinindeki kadın da erkek de bu işte. Niye islamiyeti biz kafirlerden öğrenelim ki. Niye demeyelim ki Allah vur dediyse bu vurmakta vardır bir hikmet. Bunu dememiz lazım bizim. Kadının da bunu demesi lazım. Erkeğin de bunu demesi lazım. Ama biz yüzeyse bakıyoruz. Boyaya aldanıyoruz, alttaki tahta mıdır duvar mıdır ona bakmıyoruz. Her halukârda kardeşler, erkeğin boşanma yolunu tercih etmeden, annesine babasına sövmeden işkence yapmadan, mutfağını kısmadan evin içinde bu işleri halletmesi lazım. İster döver, ister kırar evin içinde bu işleri halledecek. Evin dışına taşmayacak. Erkeğin hanımıyla ilgili şikayetlerini bir mahkeme söz konusu olmadan başkasına söylemesi de haram. Efendimiz sav buyuruyor ki: ‘’üç kişiyi Allah kıyamet günü huzuruna bile kabul etmeyecek’’ yani gel bakayım sen ne ettin demeyecek bile. Bunlardan biri de hanımıyla ilgili şeyleri ifşa eden erkektir. Zaten şöyleydi, böyleydi, o günden beri şöyle.. Hayır! Erkek becerecek, şef değil mi kardeşim, mesul şef müdür ya. Dairenin şefi. Becerecek, evde vur kır dök ne yaparsan yap, bu evde bu işi bitir. Nihayetinde herkes birbirinden razı.. https://youtu.be/FJer3Gs7QJs?t=2950

Cevap: İster döver ister kırar, evin içinde halledecek iddiası, dayandığı Nisa 34.ayete zıttır. Çünkü bir sonraki ayet okunursa iki tarafın akrabasından bir kişinin arabulucu olarak geldiğini ve barıştırmaya çalıştığı görülür. Eğer evin içinde kalsaydı akrabaların haberi olmazdı ve barıştırmaya gelmezlerdi. Demek ki Nisa 34.ayet dövmekten değil çıkarmaktan bahsediyor. Zaten yaşanan olaylarda eşlerin kavgasından sonra kadının bir müddet ablasına, kardeşine, arkadaşına gidip kafa dağıttığı görülmüştür. Öyleyse bu ayrılığın uzamaması için birilerinin onları barıştırması lazımdır ki Nisa 35.ayette bu istenir. "Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır". [4/Nisa 35]

İddia: Ama şunu da unutmayacağız. Ashabı kiram, efendimiz sav'in kadınlara vurmaya bişey demediğini anlayınca, çünkü hz Ömer birgün gelmiş: ''Ya Resulullah! Bu kadınları çok şımarttın'' demiş. Başımıza çıktı bunlar yav. Derken efendimiz ses çıkarmayınca anlamışlar ki ‘’bişey demiyorum ben size’’ şeklinde. O gece herkes rahatlamış karılarını döverek. Sabah olunca.. hadisi şerif söylüyorum arkadaşlar. Tabi bizim evlerimiz melaike evi, onlarınki normal insan eviydi. Bizde hiç öyle şeyler olmaz zaten. Biz film seyreder yatarız, hayat çok güzel bizde. Ah arkadaşlar, evlerin çatıları olmasa da şöyle bir baksak evlerde ne oluyor. Üüü ne emniyet müdürlüğü gibi evler var. Ne guantanamo üstü gibi evlerde yaşıyoruz. Herkes kendi evini biliyor arkadaşlar. Analarımızı babalarımızı tanıyoruz. Kendi yuvalarımızı biliyoruz. Şimdi ihtiyarladın diş döküldü, takatin yok, canım karım diyorsun, o ayrı bir mesele tabi. Ne zaman anladın ki hastaneye bile yürüyerek gidemiyon, hacı nine lazım sana o zaman sende evliya oldun, o da kadın evliya oldu, yaşa devam et. Efendimiz sav sabah olunca bir sürü kadın gelmiş. Ya resulullah bu erkekleri şımarttın işte şöyle vurdu bana şöyle etti filan hep saymış. Efendimiz sav mescide geldiğinde ayağa kalkmış buyurmuş ki ''Bakın bir sürü kadın bana sizi şikayet etti. Dövüyorsunuz bu kadınları. Ben kadın dövmüyorum haberiniz olsun'' demiş. 14 kadın idare etmiş arkadaşlar, 14 kadın. Bir arada 9 tane hanımı olmuş efendimizin. Ben kadın dövmüyorum, kıyamet günü bana en yakınınız ahlakı bana en çok benzeyen olacak'' buyurmuş. Bu kadar, ama yinede dayak yok dememiş. Çünkü veda hutbesindeki son sözü nedir? Haddini bilmeyeni pataklayabilirsiniz buyurmuş. Neden? Öbür türlü erkeği başka yerlere sevk edersin. Efendimiz fıtratın peygamberi, gerçeğin peygamberi. Öyle kanun koyuyorsun, çare de göstermiyorsun, vatandaşı rüşvete zorluyorsun. Öyle değil. Efendimiz hallolacak şeyler konuşuyor. Ama ne buyuruyor: ‘’bana en yakınınız kıyamet günü ahlakı en yakın olacak'' Dolayısıyla ‘’dövmeseniz iyi edersiniz, döverseniz de karışmam’’ demeye getirmiş. https://youtu.be/FJer3Gs7QJs?t=3073

Cevap: Peygamberimiz ''ben kadın dövmüyorum, kıyamet günü bana en yakın olanlar ahlaken bana benzeyenler olacak'' demiş ise bunun anlamı ''siz de dövmeyin, ahlaken bana benzeyin'' demektir. Ama sünniler her konuyu ters anladıkları için bunu da çarpıtıp ''ben dövmüyorum ama siz dövebilirsiniz demeye getirmiş'' olarak yorumluyor. Her sohbetinde peygambere uymaktan bahsedenler konu kadın dövmek olunca peygambere uymuyor.

''O gece herkes rahatlamış karılarını döverek.'' sözüne şunu soralım. Peki kadınlar nasıl rahatlayacak? Deşarj olmak için ne yapacak? Gücünüz kadınlara yettiği için kadını kum torbası olarak görüyor olabilirsiniz, kadın da sizi dövüp rahatlasa nasıl olur? Biraz empati yapın bakalım, kendinizi dayak yiyenin yerine koyun. O zaman eliniz; kadına, çocuğa, güçsüze kalkacak mı? Evlenirken ''iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta'' diyerek kabul ediyorsunuz. Madem döveceksiniz niye evleniyorsunuz? O zaman yapılacak tek şey kalıyor: Evlenmeden önce sünni misin? diye sormak. Bataklık kurbağası gibi boş boş vıraklayan bir sünni ise onunla evlenmek ileride kadına şiddet haberlerine çıkma ihtimalini artırır. Evde kalmış kız kurusu olmayım diyerek mahalle baskısıyla evleniyorsunuz ama kendi hayatınızı, kendi yaşama sevincinizi öldürüyorsunuz. Evde kalmak kum torbası olmaktan iyidir değil mi?



3- Evlilik yaşı yoktur

İddia: Evlilikle ilgili şeriatımız islamın yaş haddi yoktur. Bu ne demek. Buluğ çağından önce de bir çocuk evlenebilir. Çocuklar arası nikah yapılabilir. Büyük küçük nikahı da yapılabilir. Mesela 7 yaşında bir kız çocuğu 25 yaşındaki erkekle veya 7 yaşındaki erkek 25 yaşındaki kızla nikahlanabilirler. Bütün mezheplere göre evlilik için bir yaş söz konusu değildir. 10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında , 78 yaşında, yaşıyorsa 135 yaşında bir insan evlenmeye adaydır. Ne küçük yaşta olduğu için ne büyük yaşta olduğu için nikaha engel bir durum yoktur. eğer reşitse kendi imzasını atacak çaptaysa kendisi evlenir, reşit değilse velisi tarafından evlendirilebilir. (23.01.2013 - çocuk evliliği istismardır, 66.bölüm, https://youtu.be/ykAzMe-I-ZU?t=150)

Cevap: ''Çocuk evliliği istismardır'' başlıklı bir sohbette çocuk evliliğini savunmak nasıl bir hezeyandır? Bu ne yaman çelişkidir? Hem pedofili hastalarının uydurduğu ''peygamber 6 yaşındaki çocukla evlendi'' yalanını savunuyorsun hem de ''çocuk evliliği istismardır'' diyorsun. Akletmez misiniz ayetleri size hitap ediyor be hoca. Kuran'da nikah çağından bahsedilmiştir. Bu çağ ona mal verince tek başına yöneteceği, evi çekip çevireceği bir yaştır. Kimine göre 17 kimine göre 25 olan bu yaş kişiye göre değişir. Bu yüzden Nisa 6.ayette ''yetimleri deneyin'' ifadesi geçmektedir. Olgunluk görülürse babasından kalan malı verilir. Bir çocuğun ise olgun olması ve mal yönetmesi mümkün değildir. Sadece bu ayet mezhepleri savunanların Kuransız müslüman olduklarını gösterir. "Ve yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o taktirde mallarını onlara teslim edin..." [Nisa suresi 6]

4- Bebekten tahrik olunur

İddia: Kız çocukları 7-8 yaşındayken tesettürü öğrenmeli, ergenliğe girince de çarşaf giymelilder. 3 yaşındaki kız çocukları amcasının yanına külotla çıkmasınlar. 40 cm'lik dizlerin 7cm'lik etekle açık kalmasında taktik hatası var. 3 yaşındaki çocuk kaşık tutmayı öğrendiği gibi bacak göstermeyi de öğreniyor o zaman. Abiye'de giymesin ama abilerinin yanında, erkek kardeşlerinin yanında, kuzenlerinin yanında iç çamaşırıyla da dolaşmasın. Kalın kalın kadife etekte giymesin, bunun ortasını bulmalıyız.

Cevap: Bu sözleriyle Nureddin Yıldız, 3 yaşındaki bebekleri tahrik unsuru olarak görmekte ve bebeğin erkek kardeşleri ve abisinin yanına bile iç çamaşırıyla dolaşmaması gerektiğini söylüyor. Böylece cahil bireylerin aklına kardeşinden tahrik olma fikrini sokuyor. Nureddin yıldız'ın bu sözlerini işitenler kendi kardeşlerine yan gözle bakmaya başlıyor.

5- Kuran detaylı değildir

İddia: Kuranımız ayrıntılara girmeyen bir kitaptır. Hac edin der gerisine karışmaz. Peygamber efendimize bırakır açıkla bunu der. Namaz da aynı şekilde rüku şöyle yapılır secde böyle yapılır diye bir ayet duymamışsınızdır. Namaz kılın der sadece. Ayrıntıya girmez ana mevzuları açıklar. Faiz haramdır der ama yüzdesi şu kadar efektif olursa bu kadarı haramdır diye ayrıntılar yoktur Kuran'da. Çünkü ayrıntılarla ilgilenmeyen bir kitaptır sistemi böyledir. (https://youtu.be/6-PbFbgO2Fk)

Cevap: Allah teala Kuranın ayrıntılı olduğunu söylemiştir. Bu ayrıntı din adına gerekli hükümlerin tamamlanmış olmasıdır. ''Allah’tan başka hakem mi arayacakmışım. O ki size kitabı ayrıntılı olarak indirdi...'' [6/Enam Suresi 114] İslamı yaşamak isteyen birisi sadece Kuran okuyarak temel esasları öğrenebilir. Nelerin günah olduğunu nelerin sevap olduğunu anlar. birinci büyük günahın şirk, ikinci büyük günahın insan hakları ihlali olduğunu öğrenir. Namaz tarifi olmaması, Kuranın ''resimli namaz hocası'' olmaması sebebiyledir. Kıyam, ruku, secde gibi tariflerin verilmiş olması bile namaz tarifidir aslında. Secdenin tarifi de yere kapanmak olarak başka ayetlerde geçer: Gölgelerin secde etmesi (13:15), Yusufa secde eden ailesi (12:100), güneşe secde (27:24) gibi örnekler secdenin yerekapanmak olduğunu anlamaya yeterli. Kâbe'de kılınan namaz da 1400 yıldır devam ettiği için insanlar nesilden nesile aktararak kılmışlardır.

Ne kadar faiz haram Kuranda yazmıyor iddiası tamamen hezeyandır. Faizin bir lirası da bin lirası da haramdır ki ayetten bunu anlamak mümkün: ''Ey iman edenler! Eğer iman ediyorsanız, Allahtan sakının ve faizden kalan ne varsa bırakın. Eğer böyle yapmazsanız Allah ve resulunden savaş olduğunu kavrayın. Tövbe ederseniz ana malınız sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.'' [2/Bakara 278-279] ayetinde ana malınız sizindir diyerek sadece sermayenin helal olduğuna, üzerine koyulacak en ufak şeyin faiz olduğuna dikkat çekilir. Kuransız müslümanlar ise bu ayetleri çoktan unutmuştur.

Sonuç: Yanlışa iman eden, deşarj olmak için kadını döven, çocuk evliliği istismardır videosunda çocuk evliliğinin islamda olduğunu söyleyen, çocukların aklına kardeşinden tahrik olma fikrini sokan, Kuranı mehcur bırakan hoca: Nureddin Yıldız. İslamı öğrenmek için dinlenecek son kişi.

1 yorum:

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?