Kuran Müslümanlığı Hakkında Bilgiler

Veysel Karane Zikri nedir? Aşkı Üveysi Kitap İncelemesi

Gün geçmiyor ki biz şucuyuz bucuyuz diyen yeni bir cemaat tarikat türemesin. Alevilik, Sünnilik, Şiilik vb fırkalara ayrıldıkları yetmemiş gibi bir de Rumilik, Nurculuk, Süleymancılık vb çıkmıştı şimdi de Üveysilik çıktı. Peki kim bu üveysiler, nedir bu üveysilik?

Üveysiler veysel karani isimli zatın yolundan gittiğini söylüyor. Tespih çekerek mucizeler yaşadıklarını söylüyor, yaşa ve gör sloganıyla belli kelimeleri belli sayılarda çekmeyi tavsiye ediyor. Şeyhleri Muharrem Karabay bana yazdırıldı diyor, evliya ruhlarından ders aldım diyor, müritlerine cennet garantisi veriyor. Şimdi o iddiaları görelim:

Üveysilik nedir?

Bölüm 1: Youtube Videosunda Üveysilik Daveti!
Bölüm 2: Muharrem Karabay - Aşkı Üveysi Kitabı
# Cin düğününe şebi aruz diyor
# Rüyanızda Allah sizinle evlenmek isteyecek
# Oruç tutup sevap gönderiyor
# Cehennemi görmeden geçeceğiz diyor
# Allah üveysilere selam verdi diyor
# Bana yazdırıldı diyor
# İblis nefsliyim diyor
# Mevlana lakabını Allah taktı
# Cennette hurilerim vardı
# Ölülerden ağlayarak yardım istedim
# Allah ve Resulü beni seviyor
# Peygamberin sancağı altında üveysiler olacak
# Rüyanda Allahın gelini olacaksın diyor
# Hadisleri Ayet sanıyor
# Uydurma hadislere iman ediyor
# Hz Meryem geldi diyor
Bölüm 3: Üveysi Müritlerin İddiaları


Bölüm 1: Youtube Videosunda Üveysilik Daveti!

Veysel karane isimli adamın yolundan gittiklerini söylenen üveysiler, Youtube'de yayınladıkları ''Kim bu üveysiler'' başlıklı video'da kendilerini tanıtıyorlar. (Video: https://youtu.be/iKTETIAt-4Q?t=39s)

İddia 1: 0:40 dk Celal Üveys: Hiç duydun mu şimdiye kadar, şanlı resulümüz ve ehlibeyti için kurban kesilip dağıtan birini. İşte biz onu yapıyoruz.

Cevap: Peygamber ve akrabaları için kurban keseni duymadık çünkü kurban Allah rızası için kesilir. Sevabını yolladık diyorsanız o da bid'at olur, kurban kesmek kesen kişiye sevap kazandırır. Ayrıca peygamberimizin ve sahabelerin sizin göndereceğiniz sevaba ihtiyacı mı var? Geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmış ve cennetle müjdelenmiştir peygamberimiz. (48:2)

İddia 2: 1:00 dk Mehmet Üveys: Cennet sevdası, cehennem korkusuyla değil, yalnızca rabbimizin rızası için yapıyoruz herşeyi.

Cevap: Amaç zaten Allah rızasıdır, bunun neticesinde cennet ile kurtuluşa ermek veya cehennem ile sonsuza dek helak olmak vardır. Ve ayetlerde cehennemden korkmak gerektiği cenneti istemek gerektiği yazmaktadır. Yunus Emre gibi "cenneti isteyene ver, bana seni gerek seni" zihniyeti sufi yoludur, İslam yolunda cenneti istemek vardır. Müslümanlar cehennemden korkar ve cenneti umut ederler. (32:16, 7:56)

İddia 3: 1:16 dk Eda Üveys: Bizler bize sevimsiz gelen kişi için "ya rabbimiz seviyorsa?" diye toparlanıyor, onda da rabbimizin nuru var olduğu için hemen sevgimizi gösteremesekte o kişiyi olduğu gibi kabul ediyoruz.

Cevap: Allahın nuru herkeste olmayabilir, şirksiz iman eden ve salih amel işleyenlerde bu nur metafizik olarak vardır. Herkesi olduğu gibi kabul etmek de iş ortamında fayda saplayabilir lakin dost olmak için kırmızı çizgilerin aynı olması gerekir. Bu konuda Hz İbrahim güzel örnek olarak sunulmuştur, kavmi tevhide dönünceye kadar kimseyle samimi olmamıştır. (9:119, 60:4)

İddia 4: 2:28 dk Meryem üveys: Tanımadığımız insanlara namaz sevabı hediye ediyoruz. Oruç tutup sevabını hediye ediyoruz.

Cevap: Namaz, oruç, hac, zekat gibi ibadetler yapan kişiye sevap kazandırır. Namaz kılıp oruç tutup insanlara hediye etmenin delili yoktur.

İddia 5: 2:52 dk Gökhan Üveys: Öğrendiğimiz her şeyi rabbimizden aracısız öğrenip, tüm kullarına da öğretebilmek için gayret gösteriyoruz.

Cevap: Peygamberimize cibril aracılığıyla vahiy gelmiş olması, üveysilerin ise rabbimizden aracısız öğrenip demesi çok manidardır. Müslümanlar ilmi Kurandan öğrenirler.

İddia 6: 3:19 dk Fatih Üveys: Kısasa kısas algımız değişmedi mi halen? Biz gül alır gül satarız, siz hala kan mı döküyorsunuz?

Cevap: Kısasa kısas bizzat Allahın emridir ve Kuranda geçer. Yaralama ve cinayetlerin önüne geçen, adalet sağlayan, İslam ceza hukukunun temel taşı olan kısas cezasından neden rahatsız oldunuz ey üveysiler? Kendi başınıza geldiği zaman da gül uzatacak mısınız? Karınız kızınız tecavüze uğrasa idam istemeyecek misiniz, sizi kıskanan birisi çocuğunuzu kurşunlayıp kaçsa idam istemeyecek misiniz? Neden Allahın şieriat cezasını küçümsüyorsunuz, kısasta hayat vardır (2:179) ayetinden neden rahatsız oluyorsunuz?

Bölüm 2: Muharrem Karabay - Aşkı Üveysi Kitabı

Muharrem Karabay Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015 kaynağından alıntılar yaparak Üveysi Şeyhi Muharrem Karabay'ın hezeyanlarını paylaşıyoruz.

# Cin Düğününe Şebi Aruz diyor

İddia: Sabah ve akşam diğer bir deyişle bir gündüzün aydınlığı bir de gecenin karanlığında olmak üzere her gün iki kez zikir yaptığınızda bir gün gelir evliyalardan ders almanız biter. Öğretmenin ve öğretmenlerin Resulullah’ ın huzuruna çıkıp: “Ya Resulullah ümmetinden bu kulunun bizden Marifetin içinden alacağı ders kalmamıştır, biz bu ümmetine kefiliz bundan böyle eğitimini size bırakıyoruz.” dedikleri an Şeb- i Aruz başlamış olmaktadır. Bu ilk öğrenme devren bittiğinde Allah’a yolculuğunu Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) ele alır. Öğretmenin, öğretmenlerin en güzeli ve Rabbimizin Habibim diye isimlendirdiği Hz. Muhammet Mustafa (s.a.v) olur. Bu yolun yolcusu, bu dünyada Sevgililer Sevgilisini mutlaka görecektir. Bu, bir müjdedir. Bizlere (Üveyslere) verilmiştir. Bu dünyada ve ahirette de artık körlük ortadan kalkmış olur. Mübarek olsun.

Şeb- i Aruzun başladığını bir gün rüyada; bir meydanda birisinin “Kına Gecesi” hazırlığı başlamış ve orta yerde eski köy kahvelerinde olan masa ve sandalyeler konulmaya başlandığında kesinlikle bilmelisindir ki; bu senin kına gecendir. Şeb i Aruzun başlamış, Şanlı Peygamber Efendimizden (s.a.v) manevi ders alma vaktin gelmiş demektir. Mevlana Pir’ in sık sık söylediği ama bugüne kadar bilmediğin, ancak hayal ettiğin Şeb- i Aruzun ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmiş olursun. Aynı zamanda “Bilenle bilmeyen bir olur mu?” ayetinin de hayatına sokuluşunu bizzat yaşayarak öğrenmiş olursun. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 43-44]

Cevap: Belli kelimeleri belli sayılarda okuyarak evliyalardan ders aldığını, sonra peygamberimize devredildiğini sonra da rüyasında köy düğünü gördüğünü söyleyen Muharrem Karabay, bu köy düğününü mevlananın ölüm gününe verdiği isim olan şebi aruz olarak tanımlamıştır. Gerçekte ise cin musallatı yaşamış ve cinlerle evlendirilmiştir.

Peygamberimizin ruhunun yaşayan insanlara ilim öğretmesi sufilerin iddiasıdır ve islam alimleri bu iddiayı kabul etmezler, İslamda ilmin kaynağı Kuranı kerimdir, dahasını isteyenler için hadisler vardır, rüyada ruhlardan ilim öğrenmek İslamda yoktur.

Ayrıca Allahın peygamberimize Habibim dediğine de inanmıştır ki bu hitap Kuranın hiç bir yerinde geçmez. Hristiyanlarla yarıştırmak için ortaya atılmış bir hitaptır.

# Rüyada Allah sizinle evlenmek isteyecek diyor

İddia: Marifet dünyasında bir sır açılımına geldik. Şimdi yazacaklarımı lütfen dikkatlice okuyun ve düşünün. Bunun ifşa edilmesi (açıklanması) dünyada yazılı olarak bir ilk olacak. 1- Resulullah’ tan ders alman bitmiş, Peygamber Efendimiz (s.a.v) seni ümmetinden kabul buyurmuş, Allah’ımıza: “Ey Rabbimiz! Ümmetimden bu kulunun Evliyalardan ve benden Marifet üzerine alacağı ders kalmamıştır. Ben bu kulunu sevdim, ümmetimden kabul ettim. Sen de kulun ve sevgilin olarak kabul buyur.” demektedir. Ben ümmetimden senin bu kuluna kefilim demektedir. 2- Erkek kardeşlerim kendilerini genç yaşta ve çok yakışıklı; kız kardeşler de çok güzel görecekler. Kız kardeşler karşısında çok yakışıklı ve çok güzel giyimli, kendisi ile evlenmek isteyen bir erkek görecekler. İşte O Rabbimizin cemalidir, resmidir. Zatı asla değildir! [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 45]

Cevap: Biraz önce "evliyalardan ders almanız bitince sizi Hz Muhammede arz ederler" demişti, şimdi de "Hz Muhammedden ders almanız bitince sizi Allaha arz eder" diyor. Daha sonra "rüyanızda çok güzel / çok yakışıklı bir karşı cins görürsünüz, sizinle evlenmek ister, işte o Allahın tecellisidir" diyerek yine müritlerini cinlerle evlendirmeye çalışıyor. Zira Allah kız şeklinde veya erkek şeklinde görünüpte evlenmek istemez. Bu resmen müritlerine tılsımlı söyleri tekrar ettirip cinlerle evlendirmeye çalışmaktır.

Ayrıca İslamda peygamberin ruhundan ders almak diye birşey yoktur. Müslümanlar Kuran okuyarak İslamı öğrenirler, hadis okuyarak 800 lü yıllardaki din algısını öğrenirler, mezhep okuyarak o dönemdeki ihtilafları öğrenirler. Bunun dışında nefsimi nasıl eğiteceğim diye arayış içine girerlerse peygamberimize inen ayetlere uyarlar. Örneğin sinirlenince bağırmak etrafı dağıtmak yerine "öfkelerini yutarlar" (3:134), alçak gönüllü olurlar kibirli olmazlar ve cahillerle tartışmazlar (25:63), kavga etmeye çalışanlara uymazlar ve "kötülüğü iyilikle savarlar" (41:34), boş işlerden yüz çevirirler boş kalınca başka işle meşkul olurlar (94:7), Geceleri ibadet ederler (17:79), Allahı yücelten tespihatlar yaparlar. İbadete devam edince Allaha yaklaşırlar, huyları güzelleşir, nurları artar. Peygamberimiz teheccüde kalkıp Allahı yücelten tespihatlar yaparak makamı mahmuda / övülen makama ulaşmıştır. Nefs terbiyesi isteyenlere de Kuran yeter.

# Oruç tutup sevabını gönderiyor

İddia: Şimdi sıra size bir sır vermeye ve bunun sonucunda Allah’ın izniyle sonsuz sevap kazandıracak orucu ve namazı öğretmeye geldi; 2 veya 4 rekât namaz kılıp sevabını namaz kılmamış kullara hediye edin. Ömrünüzde bir gün (Ramazan ayı dışında ) oruç tutun ve sevabını oruç tutamayan kullara hediye edin.” Görün bakalım neler olacak. Biliyorsunuz ki orucun sevabını Biricik Rabbimiz kendisi veriyor. Meleklere bile bırakmıyor. Rabbimiz; “Oruç benim içindir, ecrini (sevabını) Ben veririm.” demektedir. Namaz kılmayan kullar ve oruç tutmayan veya tutamayan kullarına hediye ettiğinde Rabbimizin: “Kulum hiç tanımadığı kullarıma, yarın Ahiret hayatında ve ceza gününde belki de bağışlanmasına veya cezasının azaltılması için merhamette bulunuyor. Bilmez mi ki Ben Merhametlilerin En Merhametlisiyim. Bir kulumun azaptan kurtulması için çaba gösteren, mücadele eden kulumun iyiliğini ortada bırakmam. O günahkâr kulumu, bu merhametli kulum için bağışladım.” demeyeceğini ve bağışlamayacağını kim iddia eder? Edebilme cesaretini kim gösterebilir? [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 27]

Cevap: Kuranda "İnsan için çalıştığından başkası yoktur." (53:39) Her insanın boynuna amelini dolarız. Kıyamet günü, onun için ortaya konacak bir kitap çıkarırız. (17:13) denmektedir yani herkes dünyaya yapıp ettikleriyle amel defterini doldurur, geride faydalı birşey bıraktıysa amel defterine sevap yazılmaya devam eder. Oruç ise sağlıklı olan her müslümana farz bir ibadettir, sağlık sorunu sebebiyle tutamayanlar ise bir günlük yiyecek parası hesabı ile tutamadığı günlerin sadakasını verir. Buna da gücü yetmeyen için bir yakını sadakasını onun adına verebilir. Lakin onun adına oruç tutmanın delili yoktur.

Annesi ve babası öldükten sonra onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını soran kişiye peygamberimizin şöyle dediği rivayetedilir: “Onlara dua etmek, rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine getirmek, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmak, akrabaları ile ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmak gerekir.” (Ebû Dâvûd Edeb 130, İbni Mâce Edeb 2)

Ayrıca sadaka vermeyi vasiyet edecek olan annesinin yerine sadaka verebilir miyim diye soran kişiye peygamberimizin şöyle dediği rivayet edilmitir: “Evet ulaşır. Onun namına sadaka ver.” (Buhârî Vasâyâ 19, Müslim Zekât 51)

Ayrıca Muharrem Karabay'ın "O günahkar kulumu bu merhametli kulum için bağışladım." demeyeceğini kim iddia edebilir? demesi de kendi inancını kabul ettirme çabasıdır. Allahın neleri diyeceğini neleri demeyeceğini Kurandan öğrenebiliriz. Örneğin Kuranda "Kafirlerle cehennemde konuşmayacak" (3:77) denir, buna rağmen biz "Allah çok merhametlidir, kafirleri sonsuz azapta bırakmaya gönlü el vermez, biraz yakıp cennete alır, almayacağını kim iddia edebilir" desek onlarca ayeti inkar etmiş oluruz. Önce birşey söyleyip sonra böyle olmayacağını kim iddia edebilir demek mantık hatasıdır, delilsiz konuşmaktır, hevaya uymaktır.

# Cehennemi görmeden geçeceğiz diyor

İddia: Allah’ ın huzurunda işlediğimiz hata ve günahlardan pişman olma, pişmanlığımızı Rabbimize itiraf etme ve bağışlanma için yalvarmak, Rabbimizin büyüklüğünü, yarattıkları üstündeki hâkimiyeti, güzel isimlerdeki yüceliği, cömertliği karşısında senin buna karşılık hamd edişin ve Allah’a olan sevgin sonucunda Allah için ağlamanla öyle büyük sevaplar alırsın ki bunun sonucunda Sırat Köprüsünü ve cehennemi görmeden geçersin. Dikkat ediniz, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) cehenneme girmezler demiyor, görmezler diyor. Gösterilmeyen yere nasıl girilir ki? Allah’ımızı düşünerek ağladığımızda sebep ne olursa olsun sonuçta Rabbimiz bize bırakın içine girip yanmayı, cehennemi bile göstermeyecek. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 31]

Cevap: Evet Allah korkusu ile göz yaşı dökmek kişinin kalbini yumuşatır ve manevi derecesini yükseltir. Ancak sırat köprüsünden ışık hızında geçer, cehennemi görmez demek bid'attır çünkü Kuranda herkesin cehennemi göreceği ama iyilerin kurtulacağı yazar. Hal böyleyken Allah için ağlayanlar cehennemi görmeden geçecek demek ayeti görmezden gelmek olur. Zaten bütün hurafelerin yayılma sebebi ayetleri görmezden gelmenin sonucudur.

"İçinizden oraya varmayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür. Sonra biz kötülükten sakınanları (cehennemden) esirgeriz, zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız. (Kuran 19:71-72)


# Allah üveysilere selam verdi diyor

İddia: Bizler Peygamber Efendimizin (s.a.v) gösterdiği Allah’a giden yolda dosdoğru yolda giden yolcularız. Bizler birbirimizi aynı yolda, aynı araçta giden yolcular olarak görüyor ve öyle kabul ediyoruz. Bizde bir tek makam var o da Hayret Makamıdır. Marifette yolculuk yapmak isteyen ve buna karar veren insan görecek ve yaşayacak ki Allah’ın eşi benzeri olmayan sanatı karşısında hep hayrette kalacaktır. Bize Rabbimizin müjdeleri en büyük makamdır. Tarikatın sözlüğünde Hayret Makamı, Evliyaların çıkabilecekleri ve her Evliyaya nasip olamayacak en üst makamdır.

Hayret Makamının üstünde Peygamberlik Makamı vardır. Peki, Hayret Makamı niçin üveyslere verildi? 1- Biz Üveysler bu ahir zamanda Tevhidi bayrak, Fatiha’nın 4. ayetini (Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz) sancak kabul ettik. Diğer bir deyişle yaşayan bir kuldan yardım talep etmediğimiz için Allah’ımız Üveyslere lütuf olarak, “Allah’ın, Resulü’ nün selâm ve bereketi üstünüze olsun Ey Hane Halkı!” diye hitap etmiştir. 2- Bugüne kadar bu hitap hiçbir tarikat ve cemaat ehline verilmemiştir. Bu, Allah’ın biz Üveyslere bir lütfudur. 3- “Bu Allah’ın lütfudur, dilediğine dilediği kadar verir.” [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 47-48]

Cevap: "Allahın rahmeti ve bereketi üzerinizedir ey ev halkı" (11:73) cümlesi melekler tarafından Hz İbrahim ve karısı Sare'ye söylenmiştir. Bu hitabın üveysilere de söylendiğini iddia etmek "bizim tarikatımız cennetlik, bize katılın" demenin farklı bir yoludur. Zaten biz cennetliğiz demeyen bir tane tarikat var mıdır? Bir tane şeyh "bana ve size ne yapılacağını bilmem" (46:9) ayetini söyleyebiliyor mu? Hepsi de peygamberi rüyamda gördüm, cennete gideceğim müjdelendi gibi sufi yalanları ile insanları kendine davet ediyor.

# Bana yazdırıldı diyor

İddia: Yaşa ve gör kelamı sitemizde çokça yazdırıldı. Yarın ne olacağını, yarını bırakın biraz sonra ne olacağını bilmeyen bir insanın “Yaşa ve Gör” diyebilmesi imkânsızdır. O siteyi zahirde ben yazdım ama aslı öyle değil. Benim bu iddialı kelamı söylemem her aklı başında olan insan için imkânsızdır. Peki, niye yazdınız diye sorarsanız yazan ben değildim yazdırıldı. “www .veyselkarane. com” sitesinde yazılanların hepsi (ziyaretçi defteri hariç) manada Hace Ahmed Yesevi Hazretleri tarafından yazdırıldı. Bu kulun o bilgilere sahip olması imkânsız. Sitemizdeki yazılar 2007 yılında yazdırıldı. Aradan geçen onca yılda Allah’ıma hamd olsun ki geçmişe göre ilmim arttı. İlmimin artmasına rağmen bu gün bana o yazılanları tekrar yaz derseniz inanın yazamam. O eser bana ait değil, yazdırıldı. O Âlemden bizlere bir lütuf bu. Beni anlamaya çalışın diye asla diyemem, ama O Âlemin yazdırdığını sadece ben değil, binlerce Üveys kardeşim der ki; “Yaşa ve Gör!” [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 50]

Cevap: Sufilerin en belirgin özelliği "bu kitap bana yazdırıldı" demesidir. Ya peygamberle birlikte yazmışlardır ya bir Allah dostunun ruhu ile yazmışlardır. Ne yazmış diye bakınca ise hep Kurana zıt şirk inanışlar olduğunu görürüz. Demek ki bu sufilere şeytanlar musallat oluyor ve salih kulların kılığına girip birşeyler vahyediyor. Zira Kuranda şeytanın kendi dostlarına vahyettiği haber verilmiştir. (6:121)

Mevlana da "Mesnevi tanrı vahyidir, sofiler bunu halktan gizlemek için gönül vahi demişlerdir" diyerek kendi elleriyle yazdıklarını vahiy ilan etmiştir. İbni Arabi de "Rüyada peygamberden kitap aldım" diyerek kendi yazdığı fususul hikemi vahiy ilan etmiştir. Said Nursi de "Risalei Nur Kuranın geldiği yerden geldi, bana yazdırıldı" diyerek kendi kitabını vahiy ilan etmiştir. Nakşibendi şeyhi mahmut ustaosmanoğlu da "bu tefsiri peygamberle birlikte yazdık, bunu okuyanın başka birşey okuması gerekmez" diyerek kendi kitabını kutsamıştır. Yani bana yazdırıldı demek bir sufi geleneğidir. Muharrem Karabay da bana yazdırıldı diyen sufilerden birisidir.

# İblis nefisliyim diyor

İddia: Zikre başladığında; Üveys Veysel Karane Zikrine başladığında mutlaka ama mutlaka nefsinin hangi hayvanî sıfatla sıfatlandırıldığını birinci elden ve doğru olarak alırsın. Gösterilen hayvanla nefsin birebir aynıdır. İşte nefsini bilmen bu zikrin doğru olduğunun bir göstergesi değil midir? Yolun doğruluğunu göstermez mi? Sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.v): “Nefsini bilen Rabbini bilir.” Hadisinde nefsinizi bilmeniz bu yolun doğru olduğunu göstermez mi?

Nefis, Yılan şeklinde görünürse: Yalancı, acıması az, sinsi, fırsatını bulunca insanlara acımadan saldıran, gıybet yapan ve bundan zevk alan vb. kötü ahlakı taşıyansın demektir. Domuz olarak gösterilirse: Sen helali haramı ayırt etmeyensin. Bu kazanç yönünde olduğu gibi eşine sadık olmaya asla önem vermeyen birisisin. Her şey benim olmalı düşüncesini taşıyan bencilin, vurdumduymazın tekisin. Ayı, kaplan, çakal, kurt vb. yırtıcı hayvanlardan birisi gösterilirse: Sen acıma – merhamet bilmeyensin. Hoşuna giden her şeyin senin olmasını isteyensin. İstemekle kalmayıp bunun için her yola başvurmaktan çekinmeyen birisisin demektir. Köpek nefsine sahipsen: Parayı, dünyayı çok sevensin, para için her şeyi yapansın demektir ama sevdiklerini de korumaya çalışansın. Bir yere kadar (menfaatine ters düştüklerinde) onları da yok sayabilecek kadar vurdumduymazsın demektir. Bu arada şunu da belirtelim ki; gösterilen hayvanın boyunun, büyük veya küçük olması ile de nefisle eşdeğer olmuştur. Yani hayvan ne kadar büyükse nefsiniz o kadar büyük, hayvan ne kadar küçük ise nefsiniz de o kadar küçük demektir. Mademki Yunus Emre’den konuyu açtık, O’nun nefsinin de Ejderha, çok büyük bir yılan olduğunu bilin. En kötüsünü ise en sona sakladım. Milyonda bir olur. O da İblis sıfatlı nefistir. Rabbim o nefsi de bu kula vermiş. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 55]

Cevap: İblis Allah yoluna oturmuş bir cin şeytandır (18:50) ve kıyamete kadar insanları hak yoldan saptırmaya yemin etmiştir. (7:14) İblis nefisliyim diyerek kendini tanıtan karabay'a Allahtan hidayet, müritlerine akıl fikir diliyoruz. Zira iblis nefisli birinden hayır geleceğini ummak İblisin müslüman olacağını ummakla aynı şeydir.

# Mevlana lakabını Allah takmış

İddia: Mevlana buyuruyor ki: “Kul kemale ermeye başladığında Rabbi kuluna lakap (isim) takar.” Örneğin; Aziz Mahmut’a Hüdai ismini, Celaleddin-i Rumi’ye Mevlana ismini, Ladikli Ahmet Ağa’ya Hüdai isimlerini Rabbimiz verdi. Üveys kardeşlerimizden bazılarına da Ululebrar, Vesena, Rüveyda, Adeviyye, Erkan, Itra, Özlem, Zeynep, Şaziment, Ahmet, Selçuk, Göktuğ, Abdullah, Bennur, Firdevs, Kutay gibi isimler verildi. Bu yazdığımız isimler sadece sayabildiklerimiz ve aklımıza gelenlerdir. İsmi verilen pek çok kardeşimiz var. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 59]

Cevap: Mevlana kelimesi Kuranda "Ente mevlana fensurna alel gavmil kafirin" (2:286) ayetinde "Sensin bizim mevlamız / sahibimiz, kafirler kavmine karşı bize yardım et" olarak geçer. Müslümanların sahibi Allah olduğuna göre bir insana mevlana / sahibimiz demek uygun değildir. Ki bu lakabı Allahın celaleddin Rumiye verdiğini söylemek ise iki katlı hurafedir, katmerli yalandır.

Celaleddin Rumi ne yazmış diye mesneviye ve diğer mevlevi kitaplarına baktığımız zaman kendi yazdığı kitabı kutsadığını, kendini tanrı ilan ederek inşallah / Allah dilerse demeyi yasakladığını, müslüman olmayı küçümsediğini ve avam halka yakıştırdığını, kadında akıl yoktur diyerek kadın düşmanlığı yaptığını, bir kadının eşeğin aletine kabak takarak cinsel ilişki yaşadığı vb iğrenç hikayeler görürüz. Alahın böyle şerli bir insana lakap takması olacak şey midir? (Bak: Mesnevi Gerçekleri)

# Kendimi cennette hurilerle gördüm diyor

İddia: Dualarım odur ki; Rabbim beni Cehennemin azabıyla korkutma, Cennetteki nimetlerinle sevindirme; beni her an SENİ SEYREDEN ve SEVEN kulun eyle; beni Peygamberlerin ardında, Sıddıklarla, şehitlerle, evliyalarınla bir arada eyle. Rabbim bana bu dünyada da Cennet nimetlerini gösterdi, tattırdı. Huri’mi gördüm (gözünü) biliyorsun ki Rabbim hiç iştiyakım oldu mu? Bana bulutlara başı değen kayaya oyulmuş, bembeyaz muhteşem ev verdin, camiden çıkmadan yanımdakilere hediye ettim. Cennetteki yaşantıları gösterdin, güzellikleri gösterdin meylim oldu mu? “Bana seni gerek seni.” Ben Yunus Emre gibi sana aşık olmak için gayretteyim. Rabbim bu dünyada ve ahirette de isteğim budur ve bu olacaktır. Beni senin sevginden ve sevdiklerinden uzak eyleme Rabbim. Âmin. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 88, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Sufilerin bir hezeyanı da cenneti beğenmemektir, Yunus emrenin “Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni.” sözünü gösterip cenneti küçümserler. Oysa Kurana baktığımızda müslümanların cehennemden korktuğunu cenneti istediğini görürüz. Müslümanlar korku ve ümit içinde dua ederler. (32:16) Ne Kuranı kerimden ne hadislerden Allah aşkını istemek, cenneti küçümsemek, cehennemden korkmamak öğretileri bulamayız, bunlar hep sufilerin uydurmasıdır.

Ayrıca cenneti gördüm, hurimi gördüm diyerek de yine kendisini cennetlik ilan etmiş, müritleri karşısında cennet ehli üstün bir kişi imajı çizmiştir. Bu sayede müritleri tüm söylediklerine sorgusuz iman edecektir ve tılsımlı söleri tekrar ettirmek suretiyle insanlara rüyasında cin düğünü yaptırma planı tıkır tıkır işleyecektir.

# Ölülerden yardım istiyor

İddia: Bana gösterilen çok fazla parayı ve bunların harcamasını nelere ve nerelere harcadığım halde bitmeyen para sevgisi yüzünden 3 yıla yakın çektiğim sıkıntıyı ben bilirim. Hz. Süleyman Peygambere atlar sevdirildi. Gününü onlara harcadı ve bir gün tahtında ceset bulunca tövbe etti, eski güzelliğine kavuştu. Peygamber olan babası, yine peygamber olan Hz. Yusuf’u aşk derecesi ile seviyor ve koruduğu için Yusuf Peygamber yıllarca çok çekti ve çektirildi. Bende bu kadar büyük ve ağır olmamakla beraber para sevgisi vardı ve bu parayı hem nefsime, hem ihtiyaç olanlara dağıta dağıta bitiremiyordum. Biliyordum bu masiva benim Manevi yolculuğumu durduruyordu. Ama bir türlü kopamıyordum. Hz. Süleyman’ı (Aleyhisselam) atlar, Yakup peygamber oğlu Yusuf, bana da para ve yardım etme sevgisiyle imtihan olundu ve yıllarca kurtulamadım. Dün (Cumartesi gecesi saat 00.50’ de) zikrime başladım. Tövbeden sonra Salât-ı Şerif’te (daha başlarda) ağlamaya başladım. Rabbimden sevgili Peygamberimden, Abdurrahman Gazi Hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak ve yardım istedim. Bu; para, Masiva illetinden kurtulmak için. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 88-89]

Cevap: 47.sayfada "Biz Üveysler bu ahir zamanda Tevhidi bayrak, Fatiha’nın 5. ayetini (Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.) sancak kabul ettik" demiş olmasına rağmen 89.sayfada "Rabbimden sevgili Peygamberimden, Abdurrahman Gazi Hazretlerinden ve diğer sevgili kullardan ağlayarak ve yardım istedim" diyen Muharrem Karabay kendisiyle çelişmiştir. Hani Allahtan başkasına yalvarmıyordunuz? Neden peygamberden, Abdurrahman Gaziden, diğer Allah dostlarının ruhundan yardım istediniz? Nerede kaldı tevhid dini nerede kaldı tek tanrı inancı.

Kuran okuyunca göreceğimiz en bariz şeylerden birisi de Allahtan başkasına dua etmemek gerektiği (46:5), ölülerin bizi işitmediği, işitse bile icabet edemeyeceğidir. (35:14) Her gün namazda fatiha fatiha 5.ayeti okuyup duran bir müslümanın Allahtan başkasına dua etmesi nasıl bir çelişkidir? İslam dini ölülere yalvarmayın derken sufizm dini ölülere yalvarmaya teşvik etmektedir. Hristiyanlar da İsa peygamberi tanrı ilan edip onun ruhuna yalvarmaya başlamıştır, Mekkeli müşrikler de eskiden yaşamış Lat, Menat, Uzza gibi iyi insanların heykelini yapıp onların ruhundan şefaat dilenmiştir. İblis'in oyunu tarih boyunca aynı şekilde tekerrür etmektedir. Önce dindarları Allahtan koparıp başka insanlara bağlamakta sonra kulluğu insanlara yaptırmaktadır.

# Allah ve Resulü beni seviyor diyor

İddia: Rabbim beni günah dolu yaşamdan ve yalnızlıktan çekip aldı. Seçilmişler arasına koydu. Hamt, âlemleri yaratan ve sahibi olan Allah’ımadır. Beni sevdi ve sevdirdi. Hem kendi sevdi hem de başta sevgili Peygamberime (s.a.v), akrabalarına, arkadaşlarına, Evliyalara şehitlere sevdirdi. Kısaca tüm sevdiklerine sevdiren Allah’ıma hamt olsun, O’nun sevdiklerine ezelden kıyamete kadar salât ve selâm olsun. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 93-94]

Cevap: Allah beni sevdi, peygamber beni sevdi, sahabeler beni sevdi diyerek kendisini yücelten Karabayın amacı müritleri karşısında çok mübarek bir insan olabilmektir. Zira müritleri bu sözleri okuyunca "Vay be, koskoca Allah karabayı sevmiş, koskoca peygamber sevmiş, ben de seveyim hürmet edeyim, saygıda kusur etmeyim" diyecek ve kendini teslim edecek, aklını rafa kaldıracaktır. Ondan sonrası malum, badeci şeyh haberleri, ırz düşmanı sahtekar hoca haberleri. (Oku: Tasavuf kitaplarında cinsel hikayeler)

15 Temmuz 2016 yılında ABD ajanı olduğu ortaya çıkan Fethullah Gülen de "peygamber beni seviyor, Türkçe olimpiyatlarına geliyor" demişti ve müritlerinin gözünde çok mübarek bir adam imajı çizmişti. Halbuki ne peygamberin FETÖ'den haberi vardı ne de Türkçe olimpiyatı gibi gösterilere katılmıştı. Bunlar kendini ve sapkın yolunu kutsama bahaneleriydi.

# Peygamberin sancağı altında üveysiler olacak

İddia 1: Daha başlarda bir gün Cuma namazında ruhumu ahirette seyrettim. Ne muhteşemdi. Ben buradan ruhumu seyrediyordum. Kısa bir yolculuk sonunda mahşer yerinde Peygamber Efendimizin elinde Nurdan Sancağı bembeyaz ve dalgalanmaktaydı. Daha sonra Müslümanların altına girdikleri Hamd Sancağı gösterildi (yere paralel, altı hep aynı yaşta insan dolu) Ne muhteşemdi ne muhteşem. Bana gösterilen yönde “La İlahe İllallah Muhammed’in Resulullah” yazıyordu. Üveyslerin Hamd Sancağı altında yerleri en ön saflardaydı. Bu benim ilk tecellimdi. Yaşatan Rabbime hamd, O’nun sevdiklerine ezelden kıyamete kadar Salât-ı Selâm olsun. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 95, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Peygamberin sancağı altında en önde üveysiler varmış, yani "bize gelin üveysi olun, cenneti garantileyin" demenin farklı bir yolu. Ya rüyada görürler ya bir zuhurat görürler, her gördükleri de peygamberin yanında olur, cennet bahçesinde olur. Hiç birisi de cehennemin en alt katında münafıklar için ayrılan katta (4:145) yanıyor olduğumu gördüm demez. Çünkü İblis "onlara önünden arkasından sağından solundan yanaşacağım" (7:17) diye and içmiştir. Sağdan yanaşan şeytan "peygamber sevgisi bu yoldadır, bu cemaate gelin kuzucuklarım, bu cemaat kendini cennette görmüş, bu cemaate Allah selam vermiş, bu cemaat peygamberle görüşüyor" vb şeyler söyler.

# Rüyanda Allahın gelini olacaksın diyor

İddia: Zikir ehline dille anlatılamayacak, gözlerin hiç görmediği kadar hatta hayallerin alamayacağı kadar muhteşem güzellikler verilir. Artık yolun güzelleşmiş Rabbini tanıma yolunda yani Sırat- ı Müstakim üzeresin. Bu yolun yolcuları bu âlemde çok sevilir. O yolcuya kokular, sevinçler, cesaret, yardım, huzur kısacası ne gerekli ise o verilir, hem de fazlasıyla. Sonra yolcuda hangi mürşide hangi tarikata tabii olayım düşüncesi gelir. Sakın düşünme, senin ihlâsın, zikrin ve yaratılış gayeni sen bilmediğin için sana en iyi öğretmen gelir. Seni davet eder (hem de 3 kere) Bunu mutlaka bekle ve hemen sonunda istenilen yere git. Artık senin Marifet öğretmenin O olacaktır. O Manalar çocuğu olan seni eğitecek, öğretecek ve yardımcı olacaktır. Resulullah’ a hazırlayacaktır. Onların istediği hale gelince seni Peygamberimiz ve en yakınları terbiye edecekler, Rabbine hazırlayacaklar. Yani Şeb-i Aruz (Allah’ın gelini) olarak hazırlayacaklar. Gerisi Rabbine aittir. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 120-121, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Geceleri teheccüde kalkıp Allahı yücelten tespihatlar yapanların manevi derecesi yükseleceği doğrudur. Ancak rüyasında bir Allah dostunun kendisini çağırması ve eğitim vermesi hurafedir, ona uyup Allah'ın gelini olarak hazırlanmak ise cinlerin düğününe katılmak olacaktır. 44 ve 45.sayfalarda da ruhlarla görüşüp eğitim aldıktan sonra Allahın güzel bir karşı cins olarak görünüp evlenmek isteyeceğini söylemişti, 121. sayfada yine Allahın gelini olmaktan bahsedip müritlerini cinlerle evlendirmeye çalışmaktadır. Demek ki vereceği zikirler de tılsımlı sözlerdir ve cin çağırmaktadır, rüyasında gördüğü kişinin davetini kabul edince ise sonu cin düğününe katılmak olmaktadır.

# Hadisleri Ayet sanıyor!

İddia: Zikirle Rabbimi anmayla, nafile ibadetleriyle O’na ancak sevgiyle, aşkla varılır. Yani ihlâsla ve samimiyetle varılır. Zikirle sevdiğine yaklaşmak ne güzel… Yıldızlar öyle yakına geliyor ki sanki ellerimle tutulacak gibi yakınlaşıyordu. Önceleri inanamadım. Bu birkaç gece gerçekleşince ve Kuran-ı Kerim’de ve Hadislerde “Sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir” sözünden anladım ki sahabeler Sırat-ı Müstakim’e giren kullara ve kendilerine her gün dua, salât ve selâm yollayana olan sevgilerinden görmeye ve kendilerini göstermeye geliyorlar. Ne kadar güzel. Zikirde sırtın sıvazlanır, bakar ama görmezsin kim diye sorsan bilemiyorum. Bilsem de derim ki kim olduğundan daha çok O âlem tarafından sevildiğinin somut örneğini vermeleri sana yetmez mi? [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 116-117]

İddia: Kur’an da Rabbimiz: “Ben kulumun fazlına göreyim.” diye buyurmaktadır. Siz de fazlınıza göre Rabbimizin cemalini görmüş ve yaşamış olmaktasınız. Ne büyük mutluluk. Kısaca hayal edebildiğiniz güzellikte Rabbinizin cemalini görmeye muktedirsiniz.. [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 45]

Cevap: Ben kulumun zannı üzereyim sözü Kuranda geçmez, rivayet kitaplarında geçer.

"Ben kulumun zannı üzereyim. Beni zikredip andığı sürece onunla beraberim. Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allah Teâlâ, kulunun tövbe etmesine sevinir. Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Eğer o bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım." (Buhârî, Tevhîd 15, 35, 55; Müslim, Tevbe 1, Zikir 2, 19. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 51, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58)

Ashâbım yıldızlar gibidir sözü de hadis rivayetidir ve Kuranda geçmez. Muharrem Karabay daha neyin hadis neyin ayet olduğunu bilmemektedir. Bir de "önce evliya ruhları sonra peygamber beni eğitti Allaha tanıttılar" demiştir, eğitilmiş hali bu mudur? Daha ayeti ve hadisi ayırt edememektedir.

"Ashâbım yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olsanız hidayete erersiniz.” (Beyhakî, el-Medhal, s.164, Kenzu’l-ummal, no: 1002)

# Uydurma hadislere iman ediyor

İddia: "Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Cimri mümin de olsa Cennete giremez, cömert kâfir de olsa Cehenneme girmez.” [Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 28]

Cevap: “Cömert olan kimse fasık da olsa cehenneme girmez (Aclunî, 1/322) rivayeti herkes tarafından uydurma olarak kabul edilir. Peygamberimizin böyle Kurana zıt bir sözünün olması imkansızdır çünkü Kuranda onlarca ayette kâfirlerin cehenneme gideceği, amellerinin heba olduğu (7:147, 14:18, 18:105) yazmaktadır. Karabay ise cömertliği öveyim derken uydurma olduğu apaçık bir rivayeti peygambere isnad etmekten çekinmemiştir çünkü İslam hakkında hiçbir ilmi yoktur. Var olan ilmi ise tılsımlı sözler ile cin çağırıp rüyasında ak sakallı dede olarak göstermek ve cin düğünü yaptırmaktır.

# Hz. Meryem devreye girmiş

İddia: Kabirde azap gören arkadaşımın bağışlaması için yalvarırken bütün günahkâr kullarını da bağışla, hatta burada kimsesi olmayan Hıristiyan Rus’u da bağışla diye niyaz ettirilmiştim. Bunun da içinde bulunanları yüzünden Egenin Efendisi, Anadolu’nun Sultanı, Kadınların Hâkimi Meryem Annemiz devreye girdi ve kabirdeki yüzlerce insanı bağışlattı. Allah’ımız Rahmetini sel olarak gösterdi. En doğrusunu Allah bilir; son yıllarda hiçbir Kabristan bu kadar büyük Rahmete büyük Affa uğramamıştır. İşte yıllardır her namazda Meryem Annemize dua etmenin sonucu. İşte Allah’ın çok bağışlayıcı olmasının gösterilmesi, emanet edilen arkadaşıma sahip çıkılması. Daha bunu sayfalarca yazarım ama enaniyete girerim diye korkmaktayım. Ben de bir şey yok, bütün güç O’nda ve O’nun sevdiklerinde. Anla artık. Artık kelamı sahibine teslim edeyim, o yazsın; o da zamanı geldiğinde neler yapacağını ona gösterirler bildirirler. [Muharrem Karabay- Aşk-ı Üveysi kitabı 1, Sayfa 143-144, Ufuk matbaa İstanbul, Ağustos 2015]

Cevap: Kuran okuyunca Hz İbrahimin güzel örnekliğini buluruz ve kendi akrabası bile olsa müşrik babası için istiğfar etmediğini görürüz. (9:114) Karabay ise bir hristiyan mezarlığına istiğfar etmiştir, Hristiyanların İsa peygamberi tanrı ilan etmesiyle şirke düştükleri (5:17) ve Allahın affetmem dediği en büyük günahın şirk olduğunu (4:116) Kuranı anladığı dilde okuyan bütün mü'minler bilirler. Zaten bütün hurafeler Kuranı anladığı dilde okumama sonucunda yayılmaktadır. Bir toplum Kuranı anladığı dilde okursa ne Muharrem Karabay, ne Celaleddin Rumi, ne ibni arabi, ne Said Nursi gibi "bana yazdırıldı" diyenler rağbet görmez. Bu yüzden FETÖ gibiler "Kuran müslümanlığı diye sapıklık çıktı" demiştir.

Hz. Meryemin ruhunun devreye girip kabirdeki herkesi bağışlattırması da kendi hikayesidir. Meryem validemizin bu olaydan haberi yoktur. Çünkü oğlu İsa aleyhisselam hesap gününde "beni vefat ettirince onları gözetleyen sen oldun" (5:117) diyecektir yani kavminin İslamı bırakıp Hristiyan olduğunu ahirette öğrenecektir. İsa peygamber bile ahirette öğreniyor ise annesi Meryem validemiz nasıl Karabayın duasını işitip yardıma geliyor?

Bölüm 3: Üveysi Müritlerin İddiaları

İddia 1: Allaha sorun bakalım üveysilik hak mıymış, yaşayın ve görün.

Cevap: Allah cevabı 1400 küsür sene evvel zaten vermiştir. Fırkalara ayrılmayın (6:159), Allahın ipine sarılın (3:103) diyerek Kurana uymayı emretmiştir. Peygamberimiz ve sahabeler de Kutsal kitabımıza uyarak Allah dostu olmuşlardır. Hal böyle iken daha ayet ve hadis ayrımı yapamayan, uydurma hadislere iman eden bir adamın yoluna mı uyalım? Müritlerine tılsımlı sözler verip cinlerle evlendirmeye çalışan bu sapkın yolun hak mı batıl mı olduğunu Allaha sorma gafletinde bulunalım da rüyamıza cin şeytanlar mı icabet etsin?

İddia 2: Bir anne hayırlı evlat yetiştirince evladın duasından faydalanıyorda, neden namaz kılıp sevap yollamak hak olmasın?

Cevap: Neden olmasın, Allahın gücü yetmez mi, Allah dilerse olur... Bu sözlerin bir dayanağı var mıdır? İslam dini delile dayalı iman istemektedir. (47:24) Namaz kılıp oruç tutup sevap yollamakla ilgili ayet olmadığı gibi hadis bile yoktur. Ayetlerden bir müslümanın başka bir müslümana günahları için istiğfar edebileceği (14:40, 59:10), onun için bağışlanma veya başarı dileyebileceği anlaşılır, bu insandan insana salat olur. İnsandan Allaha salat ise namazdır. Kişi Allaha salat ettiği zaman sevabı kendisinedir, bu hasıl olan sevabı filancaya yollamak ise görülmüş şey değildir, zandır tahmindir.

Sonuç: Yazı boyunca şirk unsurları, bid'at unsurları, cinlenme olayları, kendini cennetlik ilan ederek mürit toplama çabaları gördük. Bir kez daha anladık ki bana yazdırıldı, ben cennetliğim diyen sufiler sağdan yanaşan şeytanın arkadaşlarıdır.

"Ben müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kimdir" (41:33) ayetini bırakıp kendine "ben üveysiyim, ben mevleviyim, ben nurcuyum, ben süleymancıyım, ben sünniyim, ben şiiyim, ben aleviyim..." diyenlere karşı uyanık olunmalıdır ve Kuran müslümanı olunmalıdır, uydurulmuş dinden indirilmiş dine geçiş yapılmalıdır. Aksi halde hurafelerden kurtulmak da mümkün olmaz, doğruyu yanlışı ayırt edecek bir furkan süzgeci de olmaz. Bana yazdırıldı, cennetlik olduğum gösterildi diyenlerin oyuncağı olmamak için aklı kullanmak ve dinimizi kaynağından öğrenmek gerekir.

3 yorum:

  1. Saniyordum ki Kuranın hakettiği değeri kazanması için mücadele veren bir topluluksunuz. Hayır siz Kur'anı öne sürerek "Kuran tek rehberdir" bahanesiyle bu milletin değer verdiği başta Resulullah olmak üzere tüm kıymetli zatları ve eserlerini yere vurup milletimizi manevi değerlerinden uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz. Aşikar oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1- Aşikar olan şey; şuculuk buculuk fırkalarının, Kuran'dan uzaklaştırma projesi olduğu halde Allah sevgisi ve peygamber yolu olarak tanıtılması.
      2- Kıymetli zat dediği adamların kitapları ortada, Allah başka söylüyor zatlar başka söylüyor. Birini tercih etmelisin.
      *Celaleddin rumi Gerçekleri: http://bit.ly/2GStb1j
      *İbni Arabi Gerçekleri: http://bit.ly/2GXtYhF
      *Abdulkadir Geylani Gerçekleri: http://bit.ly/2L0XMMI
      *İmam Rabbani gerçekleri: http://bit.ly/2K77yfT
      *Said Nursi Geçekleri: http://bit.ly/2JdI5o9
      *Mahmut Efendi gerçekleri: http://bit.ly/2IQFKQS
      * Tasavvuf ve islam farkları: http://bit.ly/2GVoDra

      Sil
    2. Kıymetli Zatların eserleri İslama savaş açmış ise biz ne yapalım? Aşikar olan şey "Bana yazdırıldı" diyenlerin sağdan yanaşan şeytanın arkadaşları olduğudur.

      Sil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gmail hesabınızla veya Anonim olarak yorum yapabilirsiniz.