Cevap: Allah'ın dilediğini saptırması demek, sapmak isteyeni saptırması demektir. Örneğin, iblis Adem'e secde etmediği zaman Allah'ın emrini sorgulayıp yanlış bulduğu için kafir olmuştur. Yani ''Ben ondan daha hayırlıyım, beni ateşten yarattın onu çamurdan yarattın''(Sad/76) diyerek Allah'a din öğretmeye kalkışmıştır. Böylece kafir olmuştur. Sonra da ''Artık beni azdırman sebebiyle, onlara karşı senin sıratı müstekim yoluna mutlaka oturacağım.''(Araf/16) diyerek Allah'ın saptırmasına örnek vermiştir. İblis kendisi sapmıştır ama ''Beni azdırman sebebiyle'' demiştir. İblis imtihan edilmiş, bu imtihanı geçemeyip sınıfta kalmıştır. Böylece kendisi saptığı halde içindeki kibri ortaya çıkarmak için imtihan edilince Allah saptırdı olmuştur. Konuyla ilgili diğer ayetlerde Allahu teala fasıkları saptırdığını bildirmiştir.
Bakara Suresi 26: Şüphesiz ki Allah bir sivrisineği hatta onun üstündeki şeyi örnek vermekten çekinmez. İman edenler onun Rablerinden hak olduğunu bilirler. Kafirler ise ''Allah bu misalle ne murad etti'' derler. Onunla çoğunu dalalette bırakır, onunla çoğunu hidayete erdirir. Onunla fasıklardan başkasını dalalette bırakmaz.
İbrahim 4.ayette de; resullerin kavminin diliyle gönderildiğini, mesajı anladıkları halde bazılarının iman edip bazılarının inkar etmesiyle Allah'ın dilediğini dalalette bıraktığını dilediğini hidayete ulaştırdığını anlıyoruz. İbrahim Suresi 4: Biz resulleri kendi kavminin lisanından başkasıyla göndermedik, onlara beyan etsinler diye. Böylece Allah dilediği kişiyi dalalette bırakır, dilediği kişiyi de hidayete ulaştırır. O azizdir, hakimdir.
Eğer Allah tercih hakkı vermeseydi herkesi iman ettirseydi o zaman dilediğini saptırmış olmazdı. Sapanların sapmasına karışmadığı için dilediğini saptırmış oluyor. Nahl Suresi 93: Ve eğer Allah dileseydi elbette sizi tek ümmet yapardı. Lakin dilediği kişiyi dalalette bırakır dilediği kişiyi hidayete ulaştırır. Ve yaptığınız şeylerden elbette sorguya çekileceksiniz.
Bu ayette, Allah müdahale etseydi bütün insanları tek ümmet yapardı yani herkesin iman etmesini sağlardı ama mudahale etmeyip kişilere seçim yapma hakkı veriyor. Resuller gönderip gerçekleri bildiriyor ve bazıları müslüman oluyor bazıları resulleri yalancı sayıyor. Böylece Allah dilediğini dalalette bırakmış dilediğini hidayete ulaştırmış oluyor. İnsanların seçim yapma hakkında karışmıyor. ''Yaptıklarınızdan sorguya çekilceksiniz '' diyerek seçimlerimizden sorumlu olduğumuzu bildiriyor.
Bakara 261. ayette ise dilediğine kat kat artırmaktan bahsedilmiştir. Allahu teala, servetini Allah yolunda haracayanların yani ihtiyaç sahiplerine sadaka verenlerin malının artacağını bildirmiştir. Kişi infak ettiği zaman Allahta kişinin malını artırır. Böylece dilediği kişiye kat kat artırmış olur. Bakara Suresi 261: Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği tohum yetiştiren gibidir, 7 başaktan her birinde 100 tane tohum bulunur. Allah dilediği kişiye kat kat artırır. Allah geniş'tir en iyi bilendir.
Bu ayette örnek olarak yapılan 1 iyiliğin 100 iyiliğe bedel olduğu anlatılmıştır. 7 başaktan her birinde 100 tohum bulunursa elimizde 700 tohum var demektir. Kişi infak ettiği zaman Allah ona nimetini kat kat artırarak geri dönüş yapar. Böylece dilediğine artırmış olur.
Başka bir ayette Allahu teala dilediğine hikmet verdiğini bildirmiştir. Bakara suresi 269: (Allah) hikmeti dilediği kişiye verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Akıl sahiplerinden başkası tezekkür edemez.
Hikmeti hak etmek için; yoksulluk korkusu ile çocukları öldürmemek (İsra/31), zina etmemek (İsra/32), masum insanları öldürmemek(İsra/33), yetim malı yememek(İsra/34), ölçüde hile yapmamak (İsra/35), bilmediğin şeyin ardına düşmemek (İsra/36), kibirle yürümemek(İsra/37) lazımdır. Güzel huylar sayıldıktan sonra Allah'u teala bunların hikmet olduğunu şöyle açıklamaktadır: ''İşte bunlar, Rabbinin sana hikmetten vahyettiği şeylerdendir...'(İsra/39) Hikmet bilgelik demektir. Hikmet verilen kişiler ayetler arası bağlantıyı düzgün kurup cahilce konuşmazlar.
Soru: Allah dilediğine hidayet eder ne demek? İstediği kişileri seçiyor ve hidayet ediyorsa adam kayırmacılık olmaz mı?
Cevap: Allah'ın dilediğine hidayet etmesi, doğruyu arayanlara doğruyu göstermesi demektir.
Saff Suresi 5: Musa kavmine demişti: ''Ey kavmim! Niçin bana eziyet ediyorsunuz, biliyorsunuz ki ben sizin üzerinize Allah'ın resuluyüm.'' Böylece döndüler, Allah da onların kaplerini döndürdü. Ve Allah fasıklar kavmini hidayete ulaştırmaz.
Bu ayette Hz. Musa'ya iman ettikleri halde onu üzenlere ''Allah da onların kalplerini döndürdü. Allah, fâsıklar kavmini hidayete erdirmez.'' denmiştir. Önce kendileri Allah'ın resulune isyan etmiştir. Bu yüzden fasık olmuşlardır. Fasıkların doğru yolda yürümesi de mümkün değildir.
Bakara Suresi 2- İşte bu kitap, onda şüphe yok, takva sahipleri için hidayettir.
3- Onlar gaybe iman ederler ve namazı ikame ederler. Rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.
Hidayete ulaşmak için takva sahibi olmak lazımdır. Kuran takva sahiplerini hidayete erdirir. Gaybe iman yani Allah'ın bildirdiği geçmiş ve gelecek olaylara inanmak, namaz kılmak, malından infak etmek hidayet olarak sayılmıştır. Öncelikle kibri yenip Allah'a teslim olmak gerekir. Bu çabamız karşılığında Allahu teala bizi hidayete yani doğru yola iletmiş olur. Hidayete erince boş işlerden yüz çevirme isteği oluşur, kişi olgun ve hikmetli davranır. Daha öncesinde çocuksu ve cahil davranan insanlar Kuran okuyunca doğru yolu buldukları için her anlamda değişim yaşarlar.
Sonuç: Allah'ın dilemesi, dileyen kişiye yöneliktir. Hidayeti dileyene hidayet verilir, dalaleti dileyen dalalet içinde kalır. Allah'ın saptırması da sapmak isteyenin içindekini dışarı çıkarmasını sağlamaktır. İmtihan edip içindekinin ortaya çıkması onu saptırmaktır. İblis imtihanı geçemeyip sapmıştır. (Araf 16) Allah dilediğine kat kat artırır çünkü kişi malını Allah yolunda harcamıştır. (Bakara 261) Allah dilediğini dalalette bırakır çünkü kişi tercihini resulleri inkar yönünde kullanmıştır. (Nahl 93, İbrahim 4)
Not: Dilediği ve dileyen anlamına gelen ŞÂE kelimesi cümle içinde farklı anlama gelebilir. Dilediği kişi anlamına geldiği zaman ''men yeşae'' olarak geçer, dileyen anlamında geçtiği zaman ''men şae'' olarak geçer. Örneğin;
men şâe (Dileyen kişi) olarak geçen ayetler!
Kehf Suresi 29: ''Ve deki: Hak sizin rabbinizdendir. Artık dileyen kişi iman etsin, ve dileyen kişi artık inkar etsin. Şüphesiz ki biz zalimler için bir ateş hazırladık, onları perdeleyip kuşatır. Eğer yağmur isterlerse su gibi erimiş maden yağdırılır, yüzlerini kavurur. Ne kötü içecek, ne kötü yardımdır.''
men yeşâu (Dilediği kişi) olarak geçen ayetler!
Bakara Suresi 269: ''(Allah) hikmeti dilediği kişiye verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Akıl sahiplerinden başkası tezekkür edemez.''
Nahl Suresi 93: ''Ve eğer Allah dileseydi elbette sizi tek ümmet yapardı. Lakin dilediği kişiyi delalette bırakır dilediği kişiyi hidayete ulaştırır. Ve yaptığınız şeylerden elbette sorguya çekileceksiniz.''
Kasas Suresi 56: Şüphesiz ki sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediği kişiyi hidayete ulaştırır. Ve o hidayete erecekleri en iyi bilendir.
İbrahim suresi 4: Biz resulleri kendi lisanından başkasıyla göndermedik, kavmine beyan etsin diye. Böylece Allah dilediğini dalalette bırakır, dilediğini de hidayete ulaştırır. O azizdir, hakimdir.
Enam suresi 39: ''Ve onlar ki ayetlerimizi yalanladılar. Karanlıklar içinde sağır ve dilsizdirler. Allah dilediği kişiyi delalette bırakır. Ve kimi dilerse onu sıratı mustakim'e ulaştırır.''
Ankebut 62: Allah kullarından dilediği kişinin rızkını genişletir, ve onun için takdir eder. Şüphesiz ki Allah en iyi bilendir.
en yeşâ allâhu (Allah dilerse) olarak geçen ayetler!
Kehf Suresi 24: Ancak ''Allah dilerse '' (de). Rabbini zikret unuttuğun zaman. Ve deki: ''Umarım rabbim beni bundan daha doğrusuna ulaştırır.''
yuridi Allâhu : (Allah dilerse) olarak geçen ayetler!
Enam Suresi 125: Böylece Allah kimi dilerse onu hidayete ulaştırır, onun göğsünü islam'a açar. Ve kimi dilerse onu dalalette bırakır, onun göğsünü gökte gibi darlatıp sıkar. İşte böyle, Allah iman etmeyenleri pislikte bırakır.
Ali imran 176: Küfürde koşanlar seni mahzun etmesin, şüphesiz ki onlar bir şeyle Allah'a zarar veremezler. Allah onlara ahiret hazzını vermemeyi diliyor. Onlar için büyük azap vardır.
Maide suresi 49: Ve hükmet onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle ve tâbi olma onların hevasına. Ve onlardan sakın ki Allah'ın sana indirdiği şeyin bazısında seni fitneye düşürmesinler. Artık yüz çevirirlerse bil ki Allah onlara (musibet) isabet ettirmeyi diliyor günahlarının bazısı sebebiyle. Ve şüphesiz ki insanların çoğu elbette fasıktır.
Tevbe 55: Artık imrendirmesin seni onların malları ve evlatları. Şüphesiz ki Allah diliyor onları onunla (mal ve evlatlarla) dünya hayatında azaplandırmayı, ve kâfir olarak çıkar onların nefsleri.
Tevbe 85: Ve seni imrendirmesin onların malları ve evlatları. Şüphesiz ki Allah onlara azap etmek istiyor onunla dünyada. ve kâfir olarak çıkar onların nefsleri.
men yurîdu : (dilediği kişi ) olarak geçen ayetler!
Hac suresi 16: Ve işte böyle, onu apaçık ayetler (halinde) indirdik. Şüphesiz ki Allah hidayete ulaştırır dilediği kişiyi.
Allah'ın dilemesi - Bumudin/23.07.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?