Soru: İslam'da çocukların evlendirilmesi var mıydı? Sünni hocalar yaş sınırı yok diyerek çocukların evlendirilmesinde sakınca olmadığı söylüyor. Bu konuda Rabbimiz ne diyor?
Cevap: İnsanlık tarihi boyunca çocukların evlenmesi hoş karşılanmamıştır çünkü insan fıtratına terstir. Pedofili hastalığına yakalanmış kişiler ise çocuklara cinsel obje gözüyle bakabilmektedir. Pedofili tanımı: ‘’Pedofili ya da sübyancılık, yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık. Bu rahatsızlığa sahip kişilere pedofil ya da sübyancı denir.’’ (Wikipedia) Bu iğrençliği dinselleştirmek için de peygambere isnad edilen hadisler uydurulmuştur. ‘’Peygamber, Aişe 6 yaşındayken onunla evlenmiş, 9 yaşındayken de gerdeğe girmiştir.’’ [Buhari: Nikâh 40 (67)] gibi hadislerde alemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah’ın anaokulu çağındaki bir çocukla evlendiği yalanı söylenmiştir.
Ayrıca mezheplere göre de çocukların evlendirilmesinde sakınca görülmemiştir. Bu rezilliği sünni hocalar şöyle savunurlar: ‘’Evlilikle ilgili şeriatımız islamın yaş haddi yoktur. Bu ne demek? Buluğ çağından önce de bir çocuk evlenebilir. Çocuklar arası nikah yapılabilir. Büyük küçük nikahı da yapılabilir. Mesela 7 yaşında bir kız çocuğu 25 yaşındaki erkekle veya 7 yaşındaki erkek 25 yaşındaki kızla nikahlanabilirler. Bütün mezheplere göre evlilik için bir yaş söz konusu değildir..’’ [Nureddin Yıldız - 23 ocak 2013, kadın fıkhı okulu 66.bölüm, https://youtu.be/QLKy5sj54y8)
Nikah çağı: Kuran’da bir sayı verilmese de ‘’Nikâh çağı’’ kelimesiyle evlilikle ilgili bir çağdan bahsedilmiştir. ''Yetimleri nikah çağına erişinceye kadar deneyin. Artık onlarda bir rüşd (olgunluk) sezerseniz o zaman mallarını verin..’’[Nisa Suresi 6] ayeti rüşd çağını malını yönetebileceği olgunluğa gelmek olarak tanımlar. Rüşd olmak, bluğ çağının bittiği, çocukluktan gençliğe geçildiği dönemdir. Yani rüşd çağının bluğ çağına girmekle ilgisi yoktur. Bluğ çağı erkeklerin ihtilam olmaya başladığı ve kızların hayız görmeye başladığı çocukluk ile gençlik arası dönemdir. Rüşd ise çocukluğun bittiği, gençlik dönemine tam anlamıyla geçildiği 17-20 yaşlarına tekabül eder.
Gençlik çağına gelen bir yetime babasından kalan mallar teslim edilirdi. Bazı aç gözlüler de çocuk büyüyecek ve babasının malını isteyecek korkusuyla mirası israf eder, gereksiz harcamalar yapardı. Bu konuya dikkat çekmek için Rabbimiz şu ayeti indirdi: ''Şüphesiz yetimlerin mallarını zulümle (haksızca) yiyenler sadece karınlarına ateş yemekteler. Yakında alevli ateşe yaslanacaklar.'' [Nisa 10] Bir yetimin hayatını kolaylaştıracak olan mirası har vurup harman savuranlar zulüm etmiş oldukları için cehennemlik olurlar. Eğer yetimi himaye eden kişi fakir ise zaruri ihtiyacı kadarını mirastan yiyebilir. Eğer geçimini kendi maişetiyle temin ediyorsa o takdirde kesinlikle mirasa el süremez. Nisa 6.ayette bu konu anlatılmıştır.
Tahrif edilen ayet: Çocuk evliliğine delil gösterilen Talak Suresi 4.ayetinde araya ''henüz '' kelimesini sokuşturup 'henüz adet görmeyenler'' anlamı verenler sebebiyle bebeklerin bile evlenebileceğini söyleyen (z)âlimler olmuştur.
Hayızdan ümidi kesilen (menopoz) kadınlarınızdan tereddüt ediyorsanız onların iddeti üç aydır. Hayız olmayanlar da böyledir. Yüklü olanların süreleri taşıdığını bırakana (doğurana) kadardır. Kim Allah'a takvalı olursa ona işinde bir kolaylık kılar. [Talak suresi 4]
Talak 4.ayetteki ''Lem yehidne: Hayız olmayan'' ifadesi sanki ''Lemma: henüz olmayan'' kelimesi varmış gibi tercüme edilerek küçük çocukların iddeti olduğu sanılmıştır. Bunu yapma amaçları peygamberin 6 yaşındaki çocukla evlendiği hurafesini Kuran'a onaylatmaktır. Halbuki ayette kast edilen, adet gören ama herhangi bir sebeple hayızı geçiken kadınlar demektir. Nitekim kadınların her ay düzenli olarak adet görmedikleri durumlar olabilmektedir. Stres, yaşam koşullarının zorlaşması, hava değişimi gibi durumlarda adet gecikmesi yaşanabilmektedir.
Lem ve Lemma edatlarının geçtiği diğer ayetlere bakarsak durum daha net anlaşılacaktır.
Lem tef al: yapmazsan. (Maide 67)
Lem yekunu: değiller, olmazlar. (Hud 20)
Lem yehidne: Hayız olmayan. (Talak 4)
Lem yelid: doğmadı.(İhlas 3)
Lemma yezuqu azabi: Henüz azabımı tatmadılar. (Sad 8)
Kadınlar ifadesi: Kuran’da evlilikten bahsedilirken ‘’kadın’’ kelimesi kullanılmıştır. Çocuklardan bahsederken ise ‘’veled, vildan’’ gibi kelimeler geçer. Örneğin: نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ izâ nekahtumul mu’minâti : ‘’Mümin kadınları nikâhladığınız zaman’’ [Ahzab 49] ayeti hem kadın kelimesi kullanarak evlenilen kişilerin çocuk değil kadın olduğunu hem de mümin olduklarını ifade etmiştir. Mümin olmak için ise ergenlikten çıkmış olmak gerekir. Ergenliğe bile girmemiş çocukların ise mümin olmaları mümkün değildir çünkü çocuklar dinle sorumlu değildir. Talak 4.ayette de ''Nisa: kadın'' kelimesi geçer. Çocuklar kadın değildir, dolayısıyla evlilikle ilgili ayetlerde kadınlardan bahsedilmesi İslam'da çocuk gelin olmadığını gösterir.
İddet beklemek: Evlenip boşananların bekleme süresi olan iddet, cinsel birleşmeyle alakalı bir durumdur. Eğer evlendikten sonra cinsel ilişki kurulmamış ise boşanınca kadının iddet beklemesi gerekmez. ''Ey iman edenler! Mümin kadınları nikahladıktan sonra temas etmeden önce onları boşarsanız o takdirde sayacağınız bir iddet yoktur. Onları metalandırın (mehiri verin) ve güzel bir bırakışla boşayın.'' [Ahzab Suresi 49] Bu ayet de İslam’da çocuk gelin olmadığını kanıtlar. Zira çocuklarla cinsel ilişki kurulmaz, Çocuklar hayız da görmediği için iddet bekleme ayetleri islam’da çocuk evliliği olmadığını gösterir.
Mehir vermek: Boşanma olursa kadının aç-açıkta kalmaması için evlenmeden önce belirlenen mal miktarına mehir denir. ‘’Ve kadınlara mehirlerini bağışlayın. Eğer kendisi ondan birşeyi size iade ederse onu afiyetle yiyebilirsiniz.‘’ [Nisa Suresi 4] ayetinde kendisi çalıştığı için paraya ihtiyacı olmayan kadınların mehri iade edebilecekleri haber verilmiştir. Kadın mehrini geri vermeme hakkına da sahiptir. Verdiği mehiri boşanınca iftira atarak geri isteyen bazı edepsizler olmuş ve şu ayet onlara cevap olarak inmiştir: ‘’Eğer eşinizin yerine başka bir eş almak isterseniz, ve onlardan birine yükler dolusu (mehir) verseniz bile artık ondan birşey almayın. Onu alacak mısınız iftira ederek ve apaçık günah işleyerek?’’ [Nisa Suresi 20]
Bu ayetler İslam’da çocuk gelinlerin caiz olmadığını, peygambere isnad edilen hadislerin iftira olduğunu göstermektedir. Ayrıca tarihsel veriler de Aişe validemizin evlendiğinde en az 17 yaşında olduğunu söylemektedir. ‘’Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki: “Esma yüz yaşındayken, Hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde yirmi yedi yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hazreti Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, Sayfa: 210, DİB Yayınları)
Abdurrahman b. Ebi’z-Zinâd, İbn Kesir ve İbn Hacer’e göre Ablası Esma Âişe’den on yaş büyüktü. Esmâ hicri 73 yılında yüz yaşında öldü. Dolayısıyla Esmâ’nın hicrette 27-28 yaşlarında olması gerekir. Esmâ Âişe’den on yaş büyükse Âişe hicrette 17-18 yaşında olmalıdır. O halde Âişe Rasûlullah’la beraber yaşamaya başladığında 19-20 yaşlarında olmalıdır.
Sonuç: İslam’da çocukların evlendirilmesi yoktur. Mezhepleri ve uydurma hadisleri kutsayarak ''şeriatımızda yaş sınırı yoktur'' diyen hurafeciler İslam’a zarar vermektedir.
Çocukların evlendirilmesi – Bumudin/20.11.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?