Tarihselcilik nedir? Tarihselcilerin din anlayışı nasıldır? Tarihselcilik; ayetlerin indiği dönemde yaşayan insanlara hitap ettiğini, kıssaların yaşanmış olay değil ders almak için anlatılan masallar olduğunu, Kuran'daki hükümlerin çağ dışı olduğunu ve modern çağa hitap etmediğini söyleyen ateizm alternatifi inanç akımıdır. Tarihselcilerin iddialarına bakıldığı zaman ''Kuranı tarihe gömelim, günümüze taşımayalım'' zorlaması olduğu görülür. Ateistlerin iddialarıyla benzer yönleri de vardır. Bu yazımızda tarihselcilerin iddialarına cevaplar vermeye çalışacağız.
İddia 1: Kuran'ın evrensellik iddiası yoktur. Yasin suresi 6.ayette ''Babaları uyarılmamış bir kavmi uyarman içindir.'' yazıyor. Dolayısıyla Kuran günümüze hitap eden bir kitap değildir. Kuran sadece arapları uyarmak için inmiştir.
Cevap: Eğer Kuran her devire hitap etmiyorsa ve 1440 yıl önceki arap kavimlerine indiyse o zaman müslüman olmanın gereği nedir? Bize hitap etmeyen bir kitaba neden inanalım? Ayrıca tarihselci bakış açısıyla bütün ayetlerin araplara indiğini söyleyebiliriz. Her şey araplara özel hükümse ve günümüzde geçerli değilse birisi çıkıp ''Faiz yasağı arapların refah seviyesini yükseltmek içindi. Artık zenginiz ve faize geri dönebiliriz'' deseler veya ''Abdest ayeti çölde yaşayanların serinlemesi içindi, soğuk yerde yaşayanların abdest almasına gerek yok'' deseler ne cevap verilecektir? Bunun bir sınırı yoktur. Tevhid inancı bile yok sayılabilir. ''Tek ilah inancı dağınık arapları birleştirmek içindi, artık çok ilahla da insanlar birlik olabiliyor, sadece Allah'a kulluk etmeye gerek kalmadı, putçuluğa dönebiliriz.'' denilebilir. İşte tarihselcilik böyle temelsiz bir inançtır.
Ayetlerin sadece indiği dönemde geçerli olduğunu söyleyenler ''Onların yanındaki tevratta Allah'ın hükmü varken seni nasıl hakem yapıyorlar? Sonra da bundan dönüyorlar. Onlar mümin değildir.''[Maide Suresi 43] ayetini de görmezden gelirler. Yahudiler sanki Tevratta aradıkları hüküm yokmuş gibi Hz.Muhammed'i hakem tayin etmek isteyince Maide 43.ayet inmiştir. Tevrat ise Kurandan 2000 yıl önce inmiştir. Bu iki bin yılda Tevratta bulunan hüküm tarihsel olmadıysa nasıl oluyor da Kuran'daki hükümler 1440 yıl sonra tarihsel oluyor?
Hangi ayetin yürürlükten kalktığını da sadece yeni kutsal kitap haber verebilir. Eski şeriat hükümleri son nebi Hz. Muhammed (sav) ile nesh edilmiş onun yerine daha hayırlısı getirilmiştir. Hz. Muhammed son nebi olduğu için ve Kuran şeriatı kıyamete kadar geçerli olacağı için herhangi bir ayetin artık geçerli olmadığını söylemek kimsenin haddine değildir. Ahzab Suresi 40: Muhammed erkeklerinizden hiç birinin babası değildir ve lakin Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.
Ancak tarihte kaldığı aşikar olan bazı hükümler vardır ki oda peygamberin özel hayatıyla ilgilidir. Örneğin; peygamber hanımlarıyla evlenmeyi yasaklayan ''.... Allah'ın resulüne eziyet etmeniz olmaz ve onun zevcelerini ondan sonra nikahlamanız ebediyyen olmaz.'' [Ahzab suresi 53] ayeti peygamberin vefatından 30-40 yıl sonrasını kapsayan bir hükümdür ve peygamberin eşleri öldüğü zaman hükmü kalkmıştır. Çünkü ortada resulün eşi kalmamış, hepsi de vefat etmiştir. Siyer bilgisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışındaki genele hitap eden ayetler ise kıyamete kadar geçerlidir. Ayrıca Kuran'ın her çağa hitap ettiğini de şu ayetlerden anlarız:
İddia 2: Kuran'daki cennet anlatımları çölde yaşayan insanlara sulak orman vaad ederek onları dine ısındırmayı amaçlıyordu. Çöldeki insanlara değil de sulak ormanda yaşayan insanlara inseydi bu vaadlerin değeri olmazdı.
Cevap: Yeşillik ve su, çölde yaşayanlar için de ormanda yaşayanlar için de huzur vericidir. Cennet ayetleri cennetin gerçek özelliklerini anlatır. Zira Allah insanları kandırmak için sahte vaadlerde bulunmaz. ''Onlar ki iman ettiler ve salih amel işlediler. Onları altından nehirler akan cennetlere dahil edeceğiz. Orada ebediyyen kalıcıdırlar. Allah'ın vaad'i haktır. Ve kimdir Allah'tan daha doğru sözlü olan?'' [Nisa suresi 122]
Tarihselcilik mantığıyla ahiret inancı bile yok sayılabilir. Örneğin; ''Ahiret inancı arapları iyi insan olmaya teşvik etmek içindi, artık insanlar iyi olmayı öğrendi, ahirete inanmaya gerek kalmadı'' deseler tarihselci kişiler buna nasıl karşı çıkacaklar? ''Evet haklısın artık ahirete inanmadan da iyilik yapanlar var, günümüzde ahirete inanmaya gerek kalmadı'' demekten başka çareleri kalır mı?
İddia 3: Kuran'da Hızır'ın çocuğu öldürdüğünü anlatan kıssa var ki onun değişmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu kıssayı o dönemde yaşayan araplar kabul etmiş olabilir ama bizim kabul etmemiz mümkün değil. Ne yani biz de mi çocuk öldürelim?
Cevap: Hızır ve Musa kıssasında Musa'ya görünen insan suretindeki meleğin Allah'ın emriyle hareket ettiği, hiç birini kendi kafasına göre yapmadığı anlatılır. Bu kıssada bizlere ''Siz de çocukları öldürün'' emri yoktur. Tarihselcilerin kıssaları üzerine alınıp ''çocuk mu öldürelim'' demesi nasıl bir gaflette olduklarını gösterir. Biz hızır değiliz ve Allah'tan özel emirler alarak hareket etmiyoruz. Kehf Suresi 82.ayette ''Onu kendi emrimle yapmadım'' cümlesi zaten Hızırın kafasına göre hareket etmediğini, Allah'tan aldığı emri uyguladığını bildirir. Hızır kıssası yaşanmış bir olayı anlatır ve iç yüzünü bilemediğimiz olayların cereyan ettiğini haber verir.
Bu zihniyete göre Firavun'un sihirbazlara söylediği ''ellerinizi ve ayaklarınızı karşılıklı keseceğim''(Şuara 49, Araf 124) sözünü de üzerimize alınıp ''Ne yani biz de mi sihirbazların ellerini keselim'' dememiz gerekir. Halbuki orada tarihte yaşanmış bir olay anlatılmaktadır. Eğer ''Zina edenlere 100 celde vurun''(Nur 2) ayeti gibi tüm müslüman alemine verilen bir emir olsaydı o zaman üzerimize alınabilirdik. Bunu bile akledemedikleri için kıssaları değiştirmek isterler.
İddia 4: Kuran tarihsel değil de evrensel ise ''Onlar için gücünüz yettiğince kuvvet ve bağlanan atlardan hazırlayın..'' (Enfal 60) ayetini nasıl uygulayacağız? 21.yüzyılda savaşa atlarla mı gideceğiz?
Cevap: Enfal 60 ayetinde dönemin şartlarına göre hazırlık yapılması istenmiştir. Bu ayet savaşa atla gitmeyi farz kılmaz. Aksine atların savaşta faydalı olacağı vurgulanıp yaya olarak gitmemelerini tavsiye etmiştir. Ayetin günümüze hitabı ''tanklar, uçaklar hazırlayın'' şeklinde anlaşılır. ''Artık savaşa atla gidilmiyor, günümüze hitap edemiyor'' denmez.
İddia 5: Kuran mahluktur, muhammed peygamberin kalbine indikten sonra dilinden döküldüğü için ilahi kelam değil, insani kelamdır. Meryem'den doğan Allah'ın kelimesine ilah diyenlere kızıyoruz ama Muhammed peygamberin dilinden dökülen sözler ilahi mi oluyor? Kuran insani değilse İsa da insani değildir.
Cevap: Kuran'ın ilahi kelam olduğunu kabul etmeniz için bizzat Allah'ın gelipte sizinle konuşmasını mı bekliyordunuz? Peygamberin kalbine vahyin inmesi ve bunu ezberleyip tebliğ etmesi Kuran'ın insan kelamı olduğunu göstermez. Muhatap insan olduğu için insanlardan bir elçi seçilmiş ve mesajlar ona indirilmiştir. Kuran'ın peygamberin dilinden dökülmüş olmasıyla İsa peygamberin insan olması arasında bağlantı da yoktur.
İddia 6: Eğer Kuran Allah kelamı olsaydı o zaman müşrikler Muhammed peygambere ''Kahin, şair vb'' nitelemeler yapmazdı. Ayetlerin sonlarının uyumlu olmasından Muhammed peygamberin şiirsel anlatım yapmaya çalıştığı bellidir. Sonlarının uyumlu olması için cümleler bazen şimdiki zamanla bazen de gelecek zamanla bitmiştir. Allah kelamı kalbine indiği için onu insanların anlayacağı şekilde tevil ederek yazıya dökmüşlerdir. Kuran bütünüyle Allah kelamı değil, insan kelamıdır.
Cevap: Bu iddiaya göre Kuran'ı Muhammed aleyhisselam kendisinden birşeyler katarak yazmıştır. Oysaki vahye ilave yada eksiltme yapmak büyük suçtur ve Resulün görevi mesajı olduğu gibi aktarmaktır. Eğer Resulullah vahiyde bir oynama yapsaydı o zaman Allah onun şah damarını keserdi. Ayrıca müşriklerin iddialarına hak vermekte akıllı bir davranış değildir. Peygamberin şair veya kahin olmadığına bizzat Allah şöyle cevap vermiştir:
Vahiy, peygamberimizin kalbine iniyordu ve aynen ezberliyordu. Farklı kelimeler kullanarak değil indiği şekliyle tebliğ ediyordu. Bir gün ezberlemek için tekrar etmeye çalışınca şu ayet inmişti: ''Ona acele etmek için dilini kıpırdatma. Şüphesiz ki bizim üzerimizedir onu toplamak ve okumak. Öyleyse onu okuduğumuz zaman onun okunuşuna tabi ol. Sonra şüphesiz bizim üzerimizedir onu beyan etmek.'' [Kıyame Suresi 16-19] Hz. Peygamber, gelen vahyi hemen hâfızasına yerleştirmek için tamamlanmasını beklemeden diliyle tekrarlıyordu. Allah Teâlâ bu âyetleri indirerek ona vahiy geldiğinde nasıl davranması gerektiğini öğretmiştir. (bk. Taberî, XXIX, 116-119; Buhârî, “Tefsîr”, Sûre, 75, 2)
İddia 7: Eğer Kuran Allah kelamı olsaydı o zaman ''Allah kibirlileri sevmez'' ayetine zıt olarak ''Allah övülmeye layıktır'' tarzında ayetler olmazdı. Ne yani hem Allah kibri sevmeyecek hem de beni övün diyecek öyle mi? Belli ki Muhammed peygamberin ruh hali değiştikçe kibirle ilgili söyledikleri de değişmiş.
Cevap: Bu iddialar da İslam'dan nasibi olmayan ateistlerin iddialarına benzemektedir. Nitekim bazı ateistler ''Övülmek isteyen bir tanrıya inanmam'' derler. Kibir yaratılanlar için yasaktır çünkü yaratılanlar acizdir. Yemek yeyip tuvalete giden, uykusu gelince kafasını kaldıramayan acizlerin kibirlenmesi olacak şey değildir. Aciz olmayan Allah ise herşeyin yaratıcısı ve yöneticisi olduğu için övülmeye layık olandır. Bu kibir onun hakkıdır. Allah'tan başkasının kibirlenmeye hakkı yoktur.
İddia 8: Madem ki Kuran Allah kelamı o zaman neden ''Allah onları öldürsün'' (Tevbe 30) ayeti var? Bu ayeti Muhammed peygamber Kuran'a eklemediyse Allah kendi kendine mi dua ediyor?
Cevap: ''Yahudiler ''Üzeyr Allah'ın oğludur'' ve Hristiyanlar ''Mesih (isa) Allah'ın oğludur'' dediler. Onların ağızları ile söyledikleri (uydurdukları) daha önceki kafirlerin sözlerine benziyor. Allah onları öldürsün, nasıl da dönüyorlar.'' [Tevbe Suresi 30] ayetindeki ''Allah onları öldürsün'' cümlesi Allah'a çocuk isnad edenlere bir bedduadır ve müslümanların onlar hakkındaki tavrını belirler. Allah kendi kendine dua etmemiştir. Müslümanlara bir duruş öğretmek istemiştir. Zira Allah isterse onları da başkalarını da öldürür. ''Eğer dilerse sizi giderip yeni bir halk getirir.'' [Fatır Suresi 16]
Bu mantığa göre Fatiha suresindeki ''Elhamdulillahi rabbil alemin'' cümlesinde de Allah kendi kendine hamd etmektedir. Oysaki bu ayet müslümanların okuması için inmiştir. Allah kendi kendine hamd ediyor değildir. İşte bunun gibi Tevbe 30.ayette de Allah kendi kendine temennide bulunmayıp müslümanlara Allah'a çocuk isnad etmenin kötülüğünü anlatmıştır. Dedikodu ayetindeki ''..Sizden birisi ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Hemen tiksindiniz..'' (Hucurat 12) cümlesindeki gibi bir tiksindirme içermektedir.
İddia 9: Kuran evrensel ise Talak 4.ayetteki ''Henüz adet görmemiş kadınların bekleme süresi 3 aydır'' cümlesini nasıl açıklarsınız? Hiç bir tefsirde çocukların evlenmesine karşı çıkılmaz. İbnul Arabi de kız çocuklarının evlendirilmesinde sakınca olmadığını söylemiştir. Talak 4.ayet 7.yy araplarına hitap eder. Çünkü o dönemde küçük çocukların evlenmesi normal karşılanıyordu.
Cevap: Talak 4.ayette ''Henüz'' kelimesi yoktur. Adet görmeyen kadınlardan kasıt piskolojik olarak adeti geciken kadınlardan bahseder. Adet görmeyen çocukların evlenmesini Allah onaylamaz. ''Yetimleri nikah çağına erişinceye kadar deneyin. Artık onlarda bir rüşd (olgunluk) sezerseniz o zaman mallarını verin...'' [Nisa suresi 6] ayetinde nikah çağından bahsedilmiştir. Bu çağ ona mal verince yönetebileceği olgunluk çağıdır. Olgunluk çağı çocukluk yaşı mıdır?
Tefsirlerde pedofili normal görülmüş ise bu İslam'da pedofili olduğuna delil değildir. Sünni tefsirlerin hepsi aynı kafa yapısına sahiptir. Hiçbir tefsir de yok demek gerçeği yansıtmaz. Ne ibnul arabi nede başkası kız çocukların evlenmesini onaylıyor diye İslam'da çocuk evliliği caiz görülemez. Çünkü İslam dini şuna buna göre değil, Allah'ın bildirdiği esaslara göredir. Talak 4.ayete ''henüz'' kelimesini ekleyerek adet görmeyen çocukların evlenebileceğini söylemek kutsal kitabı değiştirmektir.
Tarihselcilere Sorular;
1- Ayetler ne zamandan beri tarihsel oldu? Peygamberin vefatından kaç yıl sonra ayetlerin hükmü kalktı?
2- Günümüz arapları için de Kuran tarihsel midir? Araplar da ayetlerin hükümlerini iptal edebilir mi?
3- Ayetlerin hükmünü kaldırmak ilahlık değil midir? Bir hükmü nesh etmek Allah'a mahsustur. Kimin haddinedir ayetlerin hükmünün kalktığını söylemek?
4- Hangi ayetlerin hükmü kalkmıştır? Abdest ayeti mi? Zekat ayeti mi? Faiz ayetleri mi? Ahiret ayetleri mi? Tevhid ayetleri mi? Bunun bir sınırı var mı? Önüne gelen bu ayetin hükmü tarihe karıştı diyebilir.
5- Hükmü kalkan bir kitabı neden savunalım ve neden müslüman olalım?
Sonuç: Tarihselcilik fitnesi, Allah'a teslim olamayıp Kuran'dan şüphe eden kişilerin deli saçması iddialarından ibarettir. Amaçları Kuran hükümlerini geçersiz kılmaktır. ''Âyetlerimizi geçersiz kılmak için yarışanlar var ya, işte onlar azap için hazır bulundurulacaklar.'' [Sebe suresi 38] Tarihselcilere göre bütün ayetler cahiliye araplarına hitap eder. Böylece Kuran'ı tarihe gömmek isterler.
Tarihselcilik - Bumudin/10.11.2018
İddia 1: Kuran'ın evrensellik iddiası yoktur. Yasin suresi 6.ayette ''Babaları uyarılmamış bir kavmi uyarman içindir.'' yazıyor. Dolayısıyla Kuran günümüze hitap eden bir kitap değildir. Kuran sadece arapları uyarmak için inmiştir.
Cevap: Eğer Kuran her devire hitap etmiyorsa ve 1440 yıl önceki arap kavimlerine indiyse o zaman müslüman olmanın gereği nedir? Bize hitap etmeyen bir kitaba neden inanalım? Ayrıca tarihselci bakış açısıyla bütün ayetlerin araplara indiğini söyleyebiliriz. Her şey araplara özel hükümse ve günümüzde geçerli değilse birisi çıkıp ''Faiz yasağı arapların refah seviyesini yükseltmek içindi. Artık zenginiz ve faize geri dönebiliriz'' deseler veya ''Abdest ayeti çölde yaşayanların serinlemesi içindi, soğuk yerde yaşayanların abdest almasına gerek yok'' deseler ne cevap verilecektir? Bunun bir sınırı yoktur. Tevhid inancı bile yok sayılabilir. ''Tek ilah inancı dağınık arapları birleştirmek içindi, artık çok ilahla da insanlar birlik olabiliyor, sadece Allah'a kulluk etmeye gerek kalmadı, putçuluğa dönebiliriz.'' denilebilir. İşte tarihselcilik böyle temelsiz bir inançtır.
Ayetlerin sadece indiği dönemde geçerli olduğunu söyleyenler ''Onların yanındaki tevratta Allah'ın hükmü varken seni nasıl hakem yapıyorlar? Sonra da bundan dönüyorlar. Onlar mümin değildir.''[Maide Suresi 43] ayetini de görmezden gelirler. Yahudiler sanki Tevratta aradıkları hüküm yokmuş gibi Hz.Muhammed'i hakem tayin etmek isteyince Maide 43.ayet inmiştir. Tevrat ise Kurandan 2000 yıl önce inmiştir. Bu iki bin yılda Tevratta bulunan hüküm tarihsel olmadıysa nasıl oluyor da Kuran'daki hükümler 1440 yıl sonra tarihsel oluyor?
Hangi ayetin yürürlükten kalktığını da sadece yeni kutsal kitap haber verebilir. Eski şeriat hükümleri son nebi Hz. Muhammed (sav) ile nesh edilmiş onun yerine daha hayırlısı getirilmiştir. Hz. Muhammed son nebi olduğu için ve Kuran şeriatı kıyamete kadar geçerli olacağı için herhangi bir ayetin artık geçerli olmadığını söylemek kimsenin haddine değildir. Ahzab Suresi 40: Muhammed erkeklerinizden hiç birinin babası değildir ve lakin Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.
Ancak tarihte kaldığı aşikar olan bazı hükümler vardır ki oda peygamberin özel hayatıyla ilgilidir. Örneğin; peygamber hanımlarıyla evlenmeyi yasaklayan ''.... Allah'ın resulüne eziyet etmeniz olmaz ve onun zevcelerini ondan sonra nikahlamanız ebediyyen olmaz.'' [Ahzab suresi 53] ayeti peygamberin vefatından 30-40 yıl sonrasını kapsayan bir hükümdür ve peygamberin eşleri öldüğü zaman hükmü kalkmıştır. Çünkü ortada resulün eşi kalmamış, hepsi de vefat etmiştir. Siyer bilgisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışındaki genele hitap eden ayetler ise kıyamete kadar geçerlidir. Ayrıca Kuran'ın her çağa hitap ettiğini de şu ayetlerden anlarız:
''Seni tüm insanlar için müjdeleyici ve uyarıcı olman dışında göndermedik ve lakin insanların ekseriyeti bilmezler.'' [Sebe 28]
''..Bu Kuran bana onunla sizi ve kime ulaşırsa uyarmam için vahyolundu..'' [Enam 19]
'Seni alemlere rahmet olman dışında göndermedik.'' [Enbiya 107]
''O (Allah)ki, kendilerinden olan ümmi (şeriat bilmez) bir resul gönderdi. Onlara ayetleri tilavet ediyor ve temize çıkarıyor. Kitabı ve hikmet'i öğretiyor. Daha önce onlar gerçekten apaçık dalalet içinde kalmışlardı. Ve onlara henüz katılmamış olan sonrakilere (gönderildi). Ve O; azizdir hakîmdir. [Cuma suresi 2,3]
''Bu (Kuran) insanlar için bir beyandır ve hidayettir. Takva sahipleri için vaaz'dır.'' [Ali İmran 138]
De: ''Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize gönderilen Allah'ın resulüyüm...''[Araf 158]
İddia 2: Kuran'daki cennet anlatımları çölde yaşayan insanlara sulak orman vaad ederek onları dine ısındırmayı amaçlıyordu. Çöldeki insanlara değil de sulak ormanda yaşayan insanlara inseydi bu vaadlerin değeri olmazdı.
Cevap: Yeşillik ve su, çölde yaşayanlar için de ormanda yaşayanlar için de huzur vericidir. Cennet ayetleri cennetin gerçek özelliklerini anlatır. Zira Allah insanları kandırmak için sahte vaadlerde bulunmaz. ''Onlar ki iman ettiler ve salih amel işlediler. Onları altından nehirler akan cennetlere dahil edeceğiz. Orada ebediyyen kalıcıdırlar. Allah'ın vaad'i haktır. Ve kimdir Allah'tan daha doğru sözlü olan?'' [Nisa suresi 122]
Tarihselcilik mantığıyla ahiret inancı bile yok sayılabilir. Örneğin; ''Ahiret inancı arapları iyi insan olmaya teşvik etmek içindi, artık insanlar iyi olmayı öğrendi, ahirete inanmaya gerek kalmadı'' deseler tarihselci kişiler buna nasıl karşı çıkacaklar? ''Evet haklısın artık ahirete inanmadan da iyilik yapanlar var, günümüzde ahirete inanmaya gerek kalmadı'' demekten başka çareleri kalır mı?
İddia 3: Kuran'da Hızır'ın çocuğu öldürdüğünü anlatan kıssa var ki onun değişmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu kıssayı o dönemde yaşayan araplar kabul etmiş olabilir ama bizim kabul etmemiz mümkün değil. Ne yani biz de mi çocuk öldürelim?
Cevap: Hızır ve Musa kıssasında Musa'ya görünen insan suretindeki meleğin Allah'ın emriyle hareket ettiği, hiç birini kendi kafasına göre yapmadığı anlatılır. Bu kıssada bizlere ''Siz de çocukları öldürün'' emri yoktur. Tarihselcilerin kıssaları üzerine alınıp ''çocuk mu öldürelim'' demesi nasıl bir gaflette olduklarını gösterir. Biz hızır değiliz ve Allah'tan özel emirler alarak hareket etmiyoruz. Kehf Suresi 82.ayette ''Onu kendi emrimle yapmadım'' cümlesi zaten Hızırın kafasına göre hareket etmediğini, Allah'tan aldığı emri uyguladığını bildirir. Hızır kıssası yaşanmış bir olayı anlatır ve iç yüzünü bilemediğimiz olayların cereyan ettiğini haber verir.
Bu zihniyete göre Firavun'un sihirbazlara söylediği ''ellerinizi ve ayaklarınızı karşılıklı keseceğim''(Şuara 49, Araf 124) sözünü de üzerimize alınıp ''Ne yani biz de mi sihirbazların ellerini keselim'' dememiz gerekir. Halbuki orada tarihte yaşanmış bir olay anlatılmaktadır. Eğer ''Zina edenlere 100 celde vurun''(Nur 2) ayeti gibi tüm müslüman alemine verilen bir emir olsaydı o zaman üzerimize alınabilirdik. Bunu bile akledemedikleri için kıssaları değiştirmek isterler.
İddia 4: Kuran tarihsel değil de evrensel ise ''Onlar için gücünüz yettiğince kuvvet ve bağlanan atlardan hazırlayın..'' (Enfal 60) ayetini nasıl uygulayacağız? 21.yüzyılda savaşa atlarla mı gideceğiz?
Cevap: Enfal 60 ayetinde dönemin şartlarına göre hazırlık yapılması istenmiştir. Bu ayet savaşa atla gitmeyi farz kılmaz. Aksine atların savaşta faydalı olacağı vurgulanıp yaya olarak gitmemelerini tavsiye etmiştir. Ayetin günümüze hitabı ''tanklar, uçaklar hazırlayın'' şeklinde anlaşılır. ''Artık savaşa atla gidilmiyor, günümüze hitap edemiyor'' denmez.
İddia 5: Kuran mahluktur, muhammed peygamberin kalbine indikten sonra dilinden döküldüğü için ilahi kelam değil, insani kelamdır. Meryem'den doğan Allah'ın kelimesine ilah diyenlere kızıyoruz ama Muhammed peygamberin dilinden dökülen sözler ilahi mi oluyor? Kuran insani değilse İsa da insani değildir.
Cevap: Kuran'ın ilahi kelam olduğunu kabul etmeniz için bizzat Allah'ın gelipte sizinle konuşmasını mı bekliyordunuz? Peygamberin kalbine vahyin inmesi ve bunu ezberleyip tebliğ etmesi Kuran'ın insan kelamı olduğunu göstermez. Muhatap insan olduğu için insanlardan bir elçi seçilmiş ve mesajlar ona indirilmiştir. Kuran'ın peygamberin dilinden dökülmüş olmasıyla İsa peygamberin insan olması arasında bağlantı da yoktur.
İddia 6: Eğer Kuran Allah kelamı olsaydı o zaman müşrikler Muhammed peygambere ''Kahin, şair vb'' nitelemeler yapmazdı. Ayetlerin sonlarının uyumlu olmasından Muhammed peygamberin şiirsel anlatım yapmaya çalıştığı bellidir. Sonlarının uyumlu olması için cümleler bazen şimdiki zamanla bazen de gelecek zamanla bitmiştir. Allah kelamı kalbine indiği için onu insanların anlayacağı şekilde tevil ederek yazıya dökmüşlerdir. Kuran bütünüyle Allah kelamı değil, insan kelamıdır.
Cevap: Bu iddiaya göre Kuran'ı Muhammed aleyhisselam kendisinden birşeyler katarak yazmıştır. Oysaki vahye ilave yada eksiltme yapmak büyük suçtur ve Resulün görevi mesajı olduğu gibi aktarmaktır. Eğer Resulullah vahiyde bir oynama yapsaydı o zaman Allah onun şah damarını keserdi. Ayrıca müşriklerin iddialarına hak vermekte akıllı bir davranış değildir. Peygamberin şair veya kahin olmadığına bizzat Allah şöyle cevap vermiştir:
Ve o bir şair sözü değildir. Nede az inanıyorsunuz. Bir kahin sözü de değildir. Nede az tezekkür ediyorsunuz. Alemlerin rabbinden indirilmiştir. Bize karşı bazı sözler uydurmuş olsaydı, Elbette onu sağından yakalardık. Sonra onun şah damarını elbette keserdik. [Hakka suresi 41-46]
Vahiy, peygamberimizin kalbine iniyordu ve aynen ezberliyordu. Farklı kelimeler kullanarak değil indiği şekliyle tebliğ ediyordu. Bir gün ezberlemek için tekrar etmeye çalışınca şu ayet inmişti: ''Ona acele etmek için dilini kıpırdatma. Şüphesiz ki bizim üzerimizedir onu toplamak ve okumak. Öyleyse onu okuduğumuz zaman onun okunuşuna tabi ol. Sonra şüphesiz bizim üzerimizedir onu beyan etmek.'' [Kıyame Suresi 16-19] Hz. Peygamber, gelen vahyi hemen hâfızasına yerleştirmek için tamamlanmasını beklemeden diliyle tekrarlıyordu. Allah Teâlâ bu âyetleri indirerek ona vahiy geldiğinde nasıl davranması gerektiğini öğretmiştir. (bk. Taberî, XXIX, 116-119; Buhârî, “Tefsîr”, Sûre, 75, 2)
İddia 7: Eğer Kuran Allah kelamı olsaydı o zaman ''Allah kibirlileri sevmez'' ayetine zıt olarak ''Allah övülmeye layıktır'' tarzında ayetler olmazdı. Ne yani hem Allah kibri sevmeyecek hem de beni övün diyecek öyle mi? Belli ki Muhammed peygamberin ruh hali değiştikçe kibirle ilgili söyledikleri de değişmiş.
Cevap: Bu iddialar da İslam'dan nasibi olmayan ateistlerin iddialarına benzemektedir. Nitekim bazı ateistler ''Övülmek isteyen bir tanrıya inanmam'' derler. Kibir yaratılanlar için yasaktır çünkü yaratılanlar acizdir. Yemek yeyip tuvalete giden, uykusu gelince kafasını kaldıramayan acizlerin kibirlenmesi olacak şey değildir. Aciz olmayan Allah ise herşeyin yaratıcısı ve yöneticisi olduğu için övülmeye layık olandır. Bu kibir onun hakkıdır. Allah'tan başkasının kibirlenmeye hakkı yoktur.
Hani meleklere ''Adem için secde edin'' demiştik. Böylece secde ettiler, iblis hariç. Direndi, kibirlendi ve kâfir oldu. [Bakara Suresi 34]
Ve rabbiniz dedi ki: Bana yalvarın ki size icabet edeyim. Şüphesiz ki bana ibadet etmekten kibirlenenler aşağılanmış olarak cehenneme dahil olacaklar. [Mumin suresi 60]
İddia 8: Madem ki Kuran Allah kelamı o zaman neden ''Allah onları öldürsün'' (Tevbe 30) ayeti var? Bu ayeti Muhammed peygamber Kuran'a eklemediyse Allah kendi kendine mi dua ediyor?
Cevap: ''Yahudiler ''Üzeyr Allah'ın oğludur'' ve Hristiyanlar ''Mesih (isa) Allah'ın oğludur'' dediler. Onların ağızları ile söyledikleri (uydurdukları) daha önceki kafirlerin sözlerine benziyor. Allah onları öldürsün, nasıl da dönüyorlar.'' [Tevbe Suresi 30] ayetindeki ''Allah onları öldürsün'' cümlesi Allah'a çocuk isnad edenlere bir bedduadır ve müslümanların onlar hakkındaki tavrını belirler. Allah kendi kendine dua etmemiştir. Müslümanlara bir duruş öğretmek istemiştir. Zira Allah isterse onları da başkalarını da öldürür. ''Eğer dilerse sizi giderip yeni bir halk getirir.'' [Fatır Suresi 16]
Bu mantığa göre Fatiha suresindeki ''Elhamdulillahi rabbil alemin'' cümlesinde de Allah kendi kendine hamd etmektedir. Oysaki bu ayet müslümanların okuması için inmiştir. Allah kendi kendine hamd ediyor değildir. İşte bunun gibi Tevbe 30.ayette de Allah kendi kendine temennide bulunmayıp müslümanlara Allah'a çocuk isnad etmenin kötülüğünü anlatmıştır. Dedikodu ayetindeki ''..Sizden birisi ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Hemen tiksindiniz..'' (Hucurat 12) cümlesindeki gibi bir tiksindirme içermektedir.
İddia 9: Kuran evrensel ise Talak 4.ayetteki ''Henüz adet görmemiş kadınların bekleme süresi 3 aydır'' cümlesini nasıl açıklarsınız? Hiç bir tefsirde çocukların evlenmesine karşı çıkılmaz. İbnul Arabi de kız çocuklarının evlendirilmesinde sakınca olmadığını söylemiştir. Talak 4.ayet 7.yy araplarına hitap eder. Çünkü o dönemde küçük çocukların evlenmesi normal karşılanıyordu.
Cevap: Talak 4.ayette ''Henüz'' kelimesi yoktur. Adet görmeyen kadınlardan kasıt piskolojik olarak adeti geciken kadınlardan bahseder. Adet görmeyen çocukların evlenmesini Allah onaylamaz. ''Yetimleri nikah çağına erişinceye kadar deneyin. Artık onlarda bir rüşd (olgunluk) sezerseniz o zaman mallarını verin...'' [Nisa suresi 6] ayetinde nikah çağından bahsedilmiştir. Bu çağ ona mal verince yönetebileceği olgunluk çağıdır. Olgunluk çağı çocukluk yaşı mıdır?
Tefsirlerde pedofili normal görülmüş ise bu İslam'da pedofili olduğuna delil değildir. Sünni tefsirlerin hepsi aynı kafa yapısına sahiptir. Hiçbir tefsir de yok demek gerçeği yansıtmaz. Ne ibnul arabi nede başkası kız çocukların evlenmesini onaylıyor diye İslam'da çocuk evliliği caiz görülemez. Çünkü İslam dini şuna buna göre değil, Allah'ın bildirdiği esaslara göredir. Talak 4.ayete ''henüz'' kelimesini ekleyerek adet görmeyen çocukların evlenebileceğini söylemek kutsal kitabı değiştirmektir.
Tarihselcilere Sorular;
1- Ayetler ne zamandan beri tarihsel oldu? Peygamberin vefatından kaç yıl sonra ayetlerin hükmü kalktı?
2- Günümüz arapları için de Kuran tarihsel midir? Araplar da ayetlerin hükümlerini iptal edebilir mi?
3- Ayetlerin hükmünü kaldırmak ilahlık değil midir? Bir hükmü nesh etmek Allah'a mahsustur. Kimin haddinedir ayetlerin hükmünün kalktığını söylemek?
4- Hangi ayetlerin hükmü kalkmıştır? Abdest ayeti mi? Zekat ayeti mi? Faiz ayetleri mi? Ahiret ayetleri mi? Tevhid ayetleri mi? Bunun bir sınırı var mı? Önüne gelen bu ayetin hükmü tarihe karıştı diyebilir.
5- Hükmü kalkan bir kitabı neden savunalım ve neden müslüman olalım?
Sonuç: Tarihselcilik fitnesi, Allah'a teslim olamayıp Kuran'dan şüphe eden kişilerin deli saçması iddialarından ibarettir. Amaçları Kuran hükümlerini geçersiz kılmaktır. ''Âyetlerimizi geçersiz kılmak için yarışanlar var ya, işte onlar azap için hazır bulundurulacaklar.'' [Sebe suresi 38] Tarihselcilere göre bütün ayetler cahiliye araplarına hitap eder. Böylece Kuran'ı tarihe gömmek isterler.
Tarihselcilik - Bumudin/10.11.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?