Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

İnsan Fıtratı Nedir? İç sesimiz neden susmaz?

yavru kedi


Yaratılış, huy, tabiat, mizaç, iç güdü gibi anlamlara gelen Fıtrat kelimesi, daha çok iç güdüyle alakalıdır.

Yavru kedilerin annesi öğretmediği halde tuvaletini yapmak için toprağı kazması sonra üzerini kapatması, kendini yalayarak temizlemesi nasıl iç güdü ise insanların saygı, sevgi, iyilik yapma, huzur, temiz olma gibi ortak görüşleri de iç güdü yani fıtrattır. Fıtrat insanın işletim sistemidir, nasıl ki bilgisayarın işletim sistemi varsa insanın da vardır.

Fıtrat isimli işletim sistemimize "Yüzünü hanif dine çevir, Allahın fıtratına ki insanları ona göre başlattı..." (30:30) ayetinde dikkat çekilmiştir. Hanif yani Allahı birleyen islam dinine dönenlerin fıtrat sistemi düzgün çalışmaya başlar. İslamdan uzaklaşanların fıtratı bozulur.

Doğuştan itibaren FITRAT isimli işletim sistemimiz beynimizde yüklüdür. Hayata fıtrat ile başladığımız için daha çocukken iyilik yapmaya başlarız. Bize güzel cümleler söyleyip güldürmeye çalışan ailemize gülerek karşılık veririz, sert konuşmalarla itham edilince de hangi dilde ne söylediğini anlamasak bile kötü enerjiden rahatsız olup ağlamaya başlarız.

Sosyal medyada dolaşan videolarda; evcil bir köpek kavga eden sahiplerini gördüğü zaman paçasına yapışıp engellemeye çalıyor, elindeki terliği ağzıyla alıp atmasını engelliyor. Bir kedi balkona çıkıp korkuluktan tutan bebeği aşağı düşmesin diye geri çekiyor. Bir bebek tv izlerken ölmüş keçiye elindeki suyu uzatıyor, izlediği çizgi filmdeki iyi karakteri ve kötü karakteri oyuncak olarak sunduğunuzda zulme uğrayan karakteri alıp bağrına basıyor. İşte bunlar hep 30:30.ayette bahsedilen fıtrat isimli içgüdü sayesinde oluyor.

Allahın beynimize yüklediği Fıtrat isimli işletim sisteminin düzgün çalışabilmesi için virüs indirmemek yani günaha düşmemek gerekir. Günah işlemek kalpte manevi kararma meydana getirdiği için FURKAN/doğruyu yanlışı ayırt etme yeteneği de körelir. VİCDAN isimli ilham kaynağı da düzgün çalışmaz.

Peygamberimiz de "Kul bir günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir. Tövbe etmeyip günaha devam ederse siyah noktalar artar ve kalbin her yerini kaplar" (İbn mace, zühd 29) diyerek kalbin ruhsal boyuttaki kararmasına dikkat çekmiştir. Cinlerin görebildiği ama bizim göremediğimiz bu kalp kararması; tövbe etmek, namaz kılmak, tespihat yapmak ile giderilebilir. Kalbi iyice kararanlar ise artık doğruyu ve yanlışı ayırt edemeyecek hale gelir, iç sesi şeytanın sesine (43:36) dönüşür. “Bu kadar da olmaz, bunu da yapamaz, bu kadar vahşi olunmaz”dedirtecek kadar kötü şeyler yapacak hale gelir.

VİCDAN isimli program da FITRAT işletim sistemimizin bir parçasıdır. İyilik yapacağımız zaman da kötülük yapacağımız zaman da bizi uyarır. İç sesimiz olarak yakından tanıdığımız bu vicdan programı herşeyi bile bile yapmamıza sebep olur. Mesela bir yaşlıya çelme takıp düşürmeyi kafaya koysanız hemen vicdanınız devreye girer ve “zavallı insana bunu yapma, sen de yaşlanıp düşkün hale geleceksin” der. İnsan ise “biraz eğleniriz ne var bunda” diyerek kendi kendine cevap verir. Kendi kendine konuşanlar da vicdanıyla sohbet ederler. Bu konuya işaret eden ayet şöyledir: "Nefse ve onu düzenleyene, ona fucurunu ve takvasını ilham edene." (91:7-8) ayetinde iç sesimizin iyilik yaparken onaylaması, kötülük yapınca huzursuzluk vermesine dikkat çekilir. Vicdanım rahat değil ifadesiyle bunu dile getiririz. Allah nefsimize fucurunu da takvasını da ilham eder yani iç sesimiz bizi uyarır.

Fıtratımıza delil olarak gösterebileceğimiz bir örnek de dedikodunun çirkinliğini anlatmak için kullanılan "ölü kardeşinin etini yemek" (49:12) benzetmesidir. Bu benzetmeyi yapınca hemen arkasından "işte tiksindiniz" diyerek ne hissettiğimizi bilir çünkü bunu okuyup da tiksinmeyenin fıtratı bozulmuştur.

İşte insanlığın ortak değerleri de bu fıtrat ile belirlenir. Güzel sözden hoşlanmak (14:24), kötü sözden rahatsız olmak (17:53), iyilik yapmayı insan olmanın gereği saymak, karşı cinsle evlenince huzur bulmak (30:21), Allah'a bağlanınca kalpteki boşluk hissinin gitmesi (13:28) hep fıtratımız gereğidir. Eğer iç güdümüz olan fıtrat yüklü halde doğmasaydık küçük çocuklara "bu kötüdür bu iyidir" diye öğretecek bilgimiz de olmazdı. Fıtrat iç güdümüz yüklü olmasaydı; evrimcilerin iddia ettiği gibi güçlünün güçsüzü yok ettiği, Önüne gelenin birbirini öldürdüğü, tecavüz ettiği, yağmaladığı, anarşik bir ortam oluşurdu.

Tarihte fıtratı bozulan nice yöneticiler evrimle oluşmuş gibi davranmıştır. Mesela Moğollar hamile kadınların karnını deşip doğmamış bebekleri bile öldürmüştür. Bu örnek fıtrata virüs bulaşması, günahların kalbi karartmasına örnektir.

Fıtratı bozulan insanlara örnek olarak kendi kızına tecavüz eden, küçük çocuklara tecavüz eden, annesinin bacaklarından tahrik olan zihniyet örnek verilebilir. Köyde eşeğe ineğe tecavüz eden, külotlu bebekten ve annesinin diz kapağının üstünden tahrik olanlar da fıtratını bozmuş insanlardır.

İnsan fıtratıyla ilgili merak edilenleri cevaplamaya çalıştık. Doğrularımız Allahın ilham etmesiyle (91:8), yanlışlarımız günahlardan ötürü kapanan algımız sebebiyledir. Herşeyin en doğrusunu alim olan Allah bilir.

1 yorum:

  1. Merhaba, aklıma geldi de, Allah Kuran'da Güneş'ten Şems, Ay'dan Kamer diye bahsetmiş. Biz müslümanların Kamer ve Şems'e Güneş ve Ay demesi caiz mi? Gezegenlerin bilinen adları Mitolojilerdeki (haşa) tanrıların adlarıymış. Bizim bu gezegen isimlerini söylememiz, kullanmamız caiz olur mu?

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?