Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

İslamda savaş hukuku

çağrı filmi

İslamda savaş hukuku nasıldır, islam barış dini midir savaş dini midir, hangi durumlarda savaşmaya izin verilmiştir, Müslümanlar ne zaman savaşır, savaş esirlerine ne yapılır, savaş ayetleri neler.. Bu yazıda savaşla ilgili merak edilen her şeye cevap vermeye çalışıyoruz.

Bazı zümreler islam barış dinidir diyorken bazı zümreler ise islam savaş dinidir diyor. Bazıları ise hayat inişli çıkışlıdır, savaş da barış da hayatın bir parçasıdır diyor. Bunların hangisi Allahın mantığına uygun konuşuyor anlamak için Kuranda savaş ayetlerini inceleyeceğiz.

Eskiden yaşanmış savaşlar ile bir tarih yazılmış iken günümüzde yine tarih yazılmaya devam ediliyor. Eskiden savaşlar kılıçla tüfekle yapılıyorken günümüzde bombayla füzeyle yapılıyor. Yakın tarihte gördüğümüz gerekli ve gereksiz savaşlar da akıllara islamda savaş hukuku nasıldır sorusunu getiriyor. Yediden yetmişe herkesin bilmesi gereken islam savaş hukuku hakkında dinin kaynağı olan Kuranı Kerim ışığı ile bu konuda aydınlanıyoruz.

İslamda askeri gücün önemi

Kuranda HARB ve CİHAD kelimeleri ile geçen savaş konusu, hayatın bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır çünkü iyinin ve kötünün, güzelin ve çirkinin, tatlının ve ekşinin birlikte olduğu dünya hayatında her zihniyetten insan olabiliyor. Cennetlik insanlar da cehennemlik insanlar da aynı gezegende yaşayınca savaş kaçınılmaz oluyor.

Kargaşadan hoşlanan, yeryüzünde bozgun çıkarıp “biz ıslah ediyoruz” (2:11) diyen zihniyetler meydanı boş bulmasınlar diye kainatın efendisi olan yüce Allah şöyle buyurur:

8:60 - Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.


Savaş çıkarmak isteyenleri caydırıcı güç olarak savaş atları, zırh ve kalkan hazırlanması istenmiştir. 1400 yıl önceki imkanlar bunu gerektirdiği için savaş atlarından bahsedilmiştir. Eğer ayet bugün inseydi, “tanklar, uçaklar, hava savunma sistemleri hazırlayın” tarzında cümleler görürdük. Bu ayet islamın askeri güce verdiği önemi göstermektedir. Caydırıcı güç olarak savaş aletleri üretilmesi, ordunun hazırlıklı olması istenmiştir. Elimizde bu caydırıcı güçlerden olursa hem Allahın düşmanları hem bir ırka düşman olanlar bozgunculuğa yeltenemezler. Ama Müslüman ülkeler olarak güçsüz olursak hem Allahın düşmanları hem emperyalist güçler meydanı boş bulurlar ve sürekli huzuru bozarlar. Yakın tarihte ve günümüzde gördüğümüz gibi mübarek günlerde fitne çıkarırlar. Irak, suriye, filistin, doğu Türkistan şahit olduklarımız.

İslam birliğinin önemi!

Kaçıncı yüzyılda yaşıyorsak o dönemin imtihanı boynumuza yüklenmiştir. “sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız?..” (2:214) ayeti bundan bahseder. Bu yük sebebiyle dünyanın neresinde bir zulüm varsa onu engellemek ve barışı sağlamak için arabuluculuk yapmak Müslüman ülkelerin görevidir. Bu arabuluculuğu Müslümanlar yapmaz ise emperyalistler “demokrasi getiriyoruz” bahanesi ile durumu daha kötü hale getirirler.

Tabi arabuluculuk yapabilmek için birlik olmak da şart, bazılarının Avrupa birliği kurması gibi Müslüman ülkeler de islam birliği kurup zincir gibi kenetlenmek, birlik olmak zorundadır. İslam birliğinin gerekliliği hakkında yüce Allah şöyle buyurur:

8: 46 - Allah ve Resulune itaat edin, birbirinizle çekişip durmayın yoksa başarısız olursunuz rüzgarınız gider. Ve sabredin/kararlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.


İslamın farzları sadece namaz, oruç, tesettür değildir. Bu ayetler de farzdır yani Müslüman ülkelerin birbiriyle çekişmesi yasaklanmış, birlik olmaları emredilmiştir. Aksi halde meydanı boş bulan fıtratı bozuklar sürekli huzuru bozarlar. Eğer Kurana iman ediliyor ise asyadan afrikaya bütün islam ülkeleri tek vücut olmalı, birbiriyle ticaret yapmalı, yeryüzünde bozgun çıkaran tagut/batıl ideolojiler/haddini aşanlara haddini bildirmelidir.

Ne zaman savaşılır?

2: 216- Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.


İslamda savaşın birinci sebebi, zulüm görenleri kurtarmaktır. Kafirlerin zulmü altında inleyen, “bizi kurtaran yok mu, bir kurtarıcı gönder ya rabbi” diyerek dua eden insanlara yardım etmek için ordu gönderilir ve savaşılır.

4:75 Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? 76: İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır.


Eğer bir zulmü engellemezsek bu fitne daha çok büyür ve meydanı boş bulan militan kafirler dünyanın her yerinde güçsüzlere eziyet etmeye başlar. Militan kafirler için insan hayatının tavuk hayatından farkı yoktur. Demokrasi getiriyoruz diye milyonlarca insanı katledip soykırım yapabilirler. İslamda ise masum bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş gibi günah yüklenir. (5:32) Müslümanlar zulmü engellemek için cihad ederler. Bu cihad sayesinde dünya huzurlu bir yer olur. Her çağda yecüc mecüc gibi bozgun çıkaranları dağın içine hapsedecek mucahitler olmalıdır.

2:251 - Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def etmesi (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.


2:251 ayette bahsedilen yeryüzünün fesada uğramasını yani Tagut yönetim sistemini daha iyi anlamak için "Elysium Yeni Cennet" filmini izleyebilirsiniz. Atmosferin dışında çember içinde lüks yaşam alanı hazırlayan bir uzay şirketi, dünyada sefalet içinde yaşayanları önemsemiyor ve sadece çok zengin olanları oraya alıyor. Geliştirdikleri teknoloji sayesinde bütün hastalık ve yaralar emar cihazı gibi makineyle hızlıca tedavi ediliyor. Sağlık ve lüks içinde yaşayan elisyum halkı havuzlu villasında keyif çatarken dünyada kalanlar virane yerlerde sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. İsyan eden olursa yapay zeka robotlar tarafından tutuklanıyor. Filmin sonunda max isimli adam ve devrimci arkadaşları sisteme format atarak herkesi elisyum vatandaşı yapıyor ve herkes özel makineyle tedavi olma imkanına kavuşuyor. Yani filmin sonunda yönetim tagutlardan müslümanlara geçiyor. Zulm eden robotlar iyilik için çalışır hale geliyor. Bu filmi mutlaka izlemelisiniz.

İslamda savaşın ikinci sebebi dinimize olan düşmanlıktan ötürü saldıran, Müslümanları sürgün edip demografik yapıyı değiştirmek isteyen, barış anlaşmasını bozan, durduk yere saldıranlarla nefsi müdafaa için savaşmaktır.

9:13 - Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır.


Tevbe 13.ayette "neden savaşmıyorsunuz, üstelik saldırıyı ilk onlar başlattı" denerek saldırgan tarafa karşılık vermek gerektiği vurgulanmıştır. Onlar saldırırken yerinde oturmak abes olduğu için yüce Allah bu abesle iştigal durumu kınamaktadır. Başka ayette ise şöyle buyurur:

2:190 - Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez.


Saldıranlarla savaşın ama aşırı gitmeyin diyen bir tanrımız var. Aşırı gitmeyin uyarısını da yapıyor ki hızını alamayıp kadın, çocuk, yaşlı, din adamı, evcil hayvan gibi masumları da kırıp geçirmeyin mesajı veriyor. Başka ayette ise aynı şekilde karşılık vermek gerektiği söylenerek kısas yapmamız isteniyor. Yani günümüzdeki terörist devletlerin yaptığı gibi uçakla binaları bombalayıp masumları katletmek bir savaş değil soykırımdır.

2:194 - Haram ay, haram aya karşılıktır. Barışa hürmet de karşılıklıdır. Kim size saldırırsa, siz de ona denk olacak şekilde saldırınız. Allah'tan sakınınız ve biliniz ki, Allah sakınanlarla beraberdir.


Esir düşenlere ne yapılır?

Kurana göre savaşı müslümanlar kazandığı zaman esirler ve ganimetler alınır. (8:67) Ganimetlerin beşte biri yani yüzde yirmisi (8:41) fakirlere dağıtılır. Esirler ise fidye isimli tazminat ödeyerek yada karşılıksız (47:4) salınabilir. Tabi ki fidye alınacaklar ve karşılıksız serbest bırakılacaklar iyi bir şekilde analiz edilmelidir. Mesela ele başları ve emir kulları olarak ikiye ayrılabilir. Ele başları yüksek bir tazminat ödemelidir, emir kulları erler ise salınabilir. Tazminatı ödeyemeyen komutanları/ele başları 10 yıl esir kalmakla fidyesini ödeyebilirler, sofiler gibi tarlada inşaatta karın tokluğuna çalışarak bedelini öderler. Bu 10 yılın süresini de Musa peygamberin koyun sahibi adama 10 yıl hizmet (28:27) etmesinden anlıyoruz. Bir söylentiye göre Yusuf peygamber de zindanda 12 yıl kalmıştır.

Kitap ehline karşı tavrımız nasıl olmalı?

İster kitap ehli olsun isterse dinsiz olsun yada alevi, sünni, şii, selefi gibi paralel dinlerden olsun, kendi halinde yaşayan saygılı insanlarla iyi geçinmekte sakınca yoktur. Hatta gayrimüslim yada kafir bile olsa düşkün durumdaysa zekat verilebilir. Bu "kalpleri islama ısındırılan" (9:60) kategorisine girmektedir. Tavır almamız gerekenler; bizimle din konusunda savaşan/islamın yayılmasından rahatsız olan, müslümanları sürgün eden/müslümanların yaşadığı yerleşim yerlerinde huzursuzluk çıkarıp göç etmeye zorlayan ve bu zulmü destekleyenledir. Böylelerini dost edinmek/el sıkışmak/ticaret yapmak da yasaklanmıştır.

60:8 - Allah, sizinle din konusunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adaletli davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adil olanları sever. 9- Allah sadece, sizinle din konusunda savaşanları, sizi yurdunuzdan çıkaranları ve sizin çıkarılmanıza yardımcı olanları dost edinmenizi yasaklar. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.


Zalimlik yapan, insan haklarını çiğneyen, masumları öldürenler hariç kitap ehliyle iyi geçinmekte sakınca yoktur. Hatta onlara "biz de sizinle aynı tanrıya iman ediyoruz" (29:46) diyerek tebliğ yapmamız istenmiştir. Çünkü aralarında geceleri namaz kılanlar (3:113) bile vardır. Her toplumda olduğu gibi kitap ehlinin de iyisi ve kötüsü olabilir. Mesela siyah şapkalı bir yahudi gördüğümüz zaman ona "gargat ağacının arkasına saklansanız bile sizi ahir zamanda yok edeceğiz" demek çok yersiz olur çünkü adam kendi halinde yaşıyor olabilir ve siyonistlerin yaptıklarından rahatsızlık duyuyor olabilir. Bu konuda şu ayeti hatırlamalıyız.

29:46- Zulm edenleri hariç, kitap ehli ile en güzel bir şekilde tartışınız ve "Bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim tanrımız da, sizin tanrınız da birdir. Biz O'na teslim olmuşuzdur" deyiniz.


Zulm eden kitap ehline karşı tutumumuz tabi ki farklı olacaktır. Onların zulmüne/masum katliamına/bozgun çıkartmasına karşılık müslümanlar da pişman olacakları şekilde savaşıp cizye isimli cezayı alırlar. Bu konuda şöyle buyrulur;

9:29 - Kendilerine kitap verilenlerden; Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.


Yani kendilerine kitap verildiği halde maymundan gelmiş gibi kuralsız yaşayan, zulm etmekten başka bir iş yapmayan (29:46) kitap ehliyle küçük düşürene kadar savaşıp cizye isimli tazminat almak gerekiyor. Böylece yaptıklarına pişman olacaklar ve tekrar bozgunculuğa yeltenemeyeceklerdir. Zaten zulüm edebilme cesaretleri müslümanların pasif kalmasından kaynaklanıyor. Kurandaki bu ayetleri uygulayıp cizye alana kadar savaşsaydık haberlerde; suriye, filistin, doğu Türkistan gibi sorunları izlemezdik.

Sonuç

Tüm bu savaş ayetlerini birlikte okuduğumuz zaman islamda savaşın ve cihadın huzuru sağlamaya yönelik olduğunu görüyoruz. Gerek "sizinle savaşanlarla savaşın" ayeti olsun gerekse "kurtarıcı bekleyenler için neden savaşmıyorsunuz" ayeti olsun yüce Allah huzuru sağlamak için savaşı hayatın bir parçası olarak göstermiş ve aktif bir müslüman profili çizmiştir. Mağaraya kapanıp nefsini terbiye etmeye çalışan sufilerden değil, her alanda çalışıp dünyaya hakim olan bir islam birliği istemektedir.

Bazı inançsızların islamı savaş dini olarak tanıtmasını yersiz buluyoruz ve gösterdikleri ayetleri bağlamıyla birlikte okumaya davet ediyoruz. Mesela “Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..” (9:5) ayetini gösterip “islam savaş dinidir, müşrik diye masumları öldürür” diyenler ayetin öncesini okusalar görecekler ki o ayette barış anlaşmasını bozan ve ikinci kez saldıran müşriklerden bahsediliyor. Yolda yürüyen herhangi bir müşriğin öldürülmesinden bahsedilmiyor. Aynı şekilde “kafirlerle karşılaşınca boyunlarını vurun…” (47:4) ayeti de savaş sahnesinden bahseder. Yolda karşılaştığın kafiri öldürmekten bahsetmez. İslamda öldürme emri sadece olağan üstü durumlarda devreye girer. Bu olağan üstü durumlar kısas ve savaştır. (Bak: Mürtedin hükmü)

Yüce Allah Kuranın açıklamasını kendisinin yaptığını 11:1 ve 2. ayette belirtmiş ve elçisinin sadece uyarıcı ve müjdeleyici olduğunu vurgulamıştır. Yani Kuranı anlamak için bir ayete bakmak yetmez, konuyla ilgili bütün ayetler birlikte okunur. Mesela bir ceketi beğenseniz kolunu almazsınız, cegeti bütün olarak alırsınız. İşte Kuranı Kerimden ayet cımbızlamak da cegetin kolunu alıp diğer yerlerini almamaya benzer.

İslamda savaş hukuku yazımızın sonuna geldik. Doğrularımız Allahın ilham etmesiyle (91:8), yanlışlarımız günahlardan ötürü kapanan algımız sebebiyledir. Herşeyin en doğrusunu alim olan Allah bilir.

1 yorum:

  1. Dünya'nın birçok yerinde Müslümanlar öldürülüyor ve kimse sesini çıkarmıyor. Bu sesini çıkarmayanları İslam düşmanı sayabilir miyiz?

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?