Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Sofilere şirk öğreten Minah kitabı!

şeyh
Bir din düşünün; adı tasavvuf, peygamberi evliyalar, öğretisi şirk, tebliğcisi tarikatlar. İşte bu tasavvufçu tarikatlardan olan, Adıyamandaki menzil köyünde yaşayan bir sözde evliya Minah adında kitap yazıyor. Evliya yazmış vay be diyerek alıp okursanız göreceğiniz tekşey kula kulluk ve şeyhi Allahtan üstün tutmak. Müslümanları Allahtan koparıp şeyhe bağlayan, aracılar edinerek Allahtan uzaklaştırn bu tasavvufçular öyle kitaplar yazıyorlar ki her sayfasında ayrı bir sapıklık ayrı bir küfür.

Tasavvufçuların hurafe dolu kitaplardan biri de 1996 yılında Menzil Yayınları tarafından basılan Seyyid sibgatullah el arvasi - Minah isimli kitap. Müritlere alın koyun dininizi öğrenin diyerek dağıtılan kitabı okuyanlar zaten bilmedikleri islamdan iyice uzaklaşıyor. Allah'a yaklaşmak için mekkeli müşrikler gibi aracılar ediniyor, kulluğu şeyhlere gavslara yapıyor. Örneklere geçelim;

Minah kitabında şirk öğretiler

+Puta secde etmek
+Namazı terk etmek
+Rabıta yapmak
+Sonuç


Puta secde ettiren şeyh

İddia: Gavs Hz’nin yüce meclislerinde ihlas üzerine sohbet ediliyordu.Ben Haliti Öleki, ihlası sordum. Cizreli Mevlana Ahmed’in beytini okudu: "Kuran ve ayetlere yemin ederim. Eğer meyhanenin piri Lat’a secde edin dese Müridler ona uyarlar." İhlas bu kadar mıdır? dediğimde. "Bu kafi değilmidir? buyurdu. Sonra Gavs bu fakire (Halid-i Öleki ) döndü: "Sen ihlas hakkında ne diyorsun." Ben de: "Bana göre ihlas hadisi kutsinin dalalet ettiği gibi mürid; şeyhinin bütün sözleri, fiilleri, hareket ve sekenelerinin ancak Allah (c.c) rıza ve emri ile olduğuna yakınen inanmasıdır" dedim. Gavs bu cevabımı beğenerek "Gerçek ihlas budur. Bundan başkası yukarıdaki dörtlük gibi ehl-i sekrin kelamıdır" buyurdu. (Seyyid sıbgatullah arvasi: Minah 59 , Sayfa 62, Menzil yayınları 1996)
minah şirk

Cevap: İhlas kelimesi "İçtenlik, dürüstlük, samimiyet, riyasızlık, Her işi Allah için yapmak" gibi anlamlara gelir ve Kuranda 112.surenin adıdır. İhlas suresinde "Deki: O Allah tekdir, Allah samed (muhtaç olmayan) dır, doğurmadı ve doğurulmadı, onun bir dengi de olmadı." (112/İhlas 1-4) ayetinde Allahın özellikleri anlatılır. Bir müslüman ihlas kelimesini duyunca aklına ihlas suresi ve Allah rızası için yaşamak gelir.

Sufizm dininin menzilcilik mezhebine tabi olanlar ise ihlas nedir sorusuna önce cizreli Ahmed isimli adamın "şeyhin emriyle puta tapmak ihlastır" sözünü gösteriyor sonrada "Şeyhin yaptıkları Allahın emriyledir" diyerek şeyhi hızır konumuna getiriyor. Böylece her yaptığını meşrulaştırıyor, Allahın emriyle hareket ettiğini söylüyor. Kuranda musa peygamberle yolculuk yapan ilim verilmiş kul kıssasından yola çıkarak, "bizim şeyhimiz de hızır gibi Allahtan emir alıyor, biz hak ehliyiz ve şeriata uymayız, avam halk şeriata uyar" diyorlar.

İşte bu sufi zihniyeti Kuran hükümlerini avam halka layık görüp kendilerini üstün gördükleri için islami terimleri kendi zihniyetlerine göre tanımlıyorlar. İhlasın Allaha bağlanmak olduğunu gizleyip şeyhe bağlanmak olduğunu söylüyorlar. Böylece hatasız ve kusursuz bir şeyh profili çizerek onun kulu kölesi oluyorlar.

Eğer bu sufilere inanıpta şeyh ile Allah arasında sürekli bir iletişim olduğuna inanırsanız artık Allahı unutup kula kulluk etmeye başlarsınız çünkü yanınızada her daim kainatın padişahı olan Allahtan emriler alan, her sözü Allah kelamı olan, peygamberden bile üstün bir zat ile haşır neşir oluyorsunuz demektir. Böyle yüce bir zat olunca da ona kendini teslim etmek, varını yoğunu ona verip dine hizmet ettiğini sanmak, kapısında köle ve köpek olmayı şeref saymak ortaya çıkmaktadır ki bu söylediklerimiz menzil müritleri tarafından aynen yaşanmaktadır.

Bir mürit ile konuşursanız duyacağınız şeyler hep aynıdır "ben şeyhin köpeğiyim, şeyhin ayak tozu bile olamam, tırnak kiri bile olmam" diyerek hep şeyhi övüp dururlar, karşısında el pençe ezik büzük dururlar. Bunun sebebi şeyhin her davranışının her sözünün Allahtan geldiğini sanmalarıdır. İşte bu durum Kuranda anlatılan Rabb edinme olayının canlı bir örneğidir.

Ahbarlarını ve ruhbanlarını (din adamlarını) Allah'ın aşağısına konumlandırıp rabbler edindiler. Ve meryem oğlu mesihi de. Halbuki tek ilah'a kulluk etmekten başkasıyla emrolunmadılar. Ondan başka ilah yoktur. O subhandır şirk koştukları şeylerden. [Tevbe suresi 31]


Peki rab edinmek nedir? Rab edinmeyi Elmalılı Hamdi çok güzel açıklamıştır: "Her hangi birini rab edinmiş olmak için ona rab adını vermiş olmak şart değildir. Allah'ın emrine uygun olup olmadığını hesaba katmadan, onun emrine uymak, özellikle dinin hususlarına ait konularda onu kural koymaya yetkili sanıp ne söylerse neyi emrederse doğru kabul etmek, ona uyduğu zaman Allah'ın emrine ters düşeceğini düşünmeden hareket etmek, onun emrini taparcasına yerine getirmek, onu rab edinmek ve tapmak demektir. [Elmalılı Hamdi Yazır, Hak dini kuran dili, Cilt 4, sayfa 318, zehraveyn yayıncılık]

İşte 59.minahtaki "sorgusuz sualsiz itaat edin" mesajı tamamen islama aykırıdır ve kula kulluk getirmektedir. Teslim oldukları kişi bir peygamber değildir, peygambere bile marufta itaat edilirdi hatta sahabeler "bu senin görüşün mü yoksa Allahın emri mi" diye sorarlardı. Eğer kendi görüşü ise uyup uymamak konusunda tartışırlardı. "onların işleri şura iledir" (42:38)

Peki bu şeyhlerin işleri nasıldır? Tabi ki "Hep ben bilirim, en iyi ben bilirim, gaybı da bilirim, yatağınızda kaç kere döndüğünüzü de bilirim, kainatın sırrını da bilirim, siz müritler avamsınız, bize kul olmalısınız, ayak tozumuz olmayı tırnak kirimiz olmayı kendinize şeref saymalısınız" gibi insan onurunu ayaklar altına alan söylemler ile kendilerine köle edinirler. Şerefli bir insan, kendine saygısı olan bir insan bir insanın ayak tozu olmayı kendine layık görebilir mi? Tarikatta şeyh o kadar yüceltilir ki bastığı yer bile olamayız diyecek hale gelirler. Allah da böyleleri için şu ayeti indirmiştir:

"İnsanlardan kimisi Allah'ın aşağısında konumlandırdığı ortaklar edinir, onları Allah'ı sever gibi severler. İman eden kimselerin Allah'a olan sevgisi daha şiddetlidir. Zalim kimseler, azabı gördüklerinde bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının şiddetli olduğunu anlayacaklarını keşke görselerdi." [Bakara Suresi 165]


Keşke görselerdi, ama göremiyorlar, hatta gösterene "evliyalarımıza laf eden kuduz köpek gibidir" diyorlar. Kendilerini uyaranlara kuduz köpek diyorlar, kendilerine ise şeyhin kapısında köpeğim diyorlar. Müritlerde insanlık onuru diye birşey yok anlaşılan. Verdikleri örnekler hep köpek olmak üzerine. Tövbe estağfirullah :)

Kuran okuyan bir insanın zihninde; bütün gücün Allaha ait olduğu, bütün kulluğun Allah'a yapılması gerektiği, Allahtan başka evliya olmadığını (42:9), Allahtan başka şefaatçi olmadığını (39:43) gibi tek tanrılı inanç oluşur. Ancak sufilerin kitaplarını okuyanlar evliya denilen adamlara da kulluk edilmesi gerektiğini öğrenirler. Ancak buna kulluk veya tapınmak demezler.

Kendilerini avuttukları söz "Biz onlara bizi Allaha yaklaştırsın diye hürmet ediyoruz, tapmıyoruz" olmuştur. Ne ilginçtir ki mekkeli müşrikler de "biz bu putlara Allaha yaklaştırsın diye kulluk ediyoruz" demişlerdir. Bu putlar da eskiden yaşamış iyi insanların heykelleridir. Mekkeli müşriklerin puta tapma amacı da Allaha yaklaşmakmış, sufilerin şeyhlere teslim olma amacı da Allaha yaklaşmakmış. Ne tesadüf? Amaç Allah'a yaklaşmak, amel aracı edinmek, sonuç şirk.

Bil ki halis din Allahındır. Onun astında evliya edinenler "Biz bunlara bizi Allaha yaklaştırsınlar diye tapıyoruz" diyorlar. Şüphesiz Allah ihtilaf ettikleri konuda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı ve nankör kimseleri hidayete erdirmez. (39/Zumer suresi 3)


Zumer 3.ayette mekkeli müşriklerin evliya heykellerine tapma sebebinin Allaha yaklaşmak olduğu açıklanmıştır. Sufiler de Allaha yaklaşmak için şeyhe bağlanırlar. Oysaki bu davranışın yanlış olduğu "Allah yalancı ve nankör kimseleri hidayete erdirmez" cümlesiyle belirtilmiştir.

Elbette insanın öğretmen olarak gördüğü bir şeyhi, bir hocası olabilir. Ancak bu kişinin bizi Allaha yaklaştıracağı, Allahtan emirler aldığı, peygamberden bile üstün olduğu, puta tap dese sorgulamadan tapmak gerektiği vs abartılara kaçılmamalıdır. Bu yazının konusu olan Minah kitabına göre ise şeyh namazı bırak derse bırakmalı, puta tap derse tapmalıymışız. Tövbe estağfirullah. Peygamberimiz bile bu derece bir teslimiyet istememiştir ve marufta itaat istemiştir.



Namazı terk ettiren şeyh

İddia: Sanırım, ihlasın en güzeli kendini zorlayarak değil, rıza ve zevkle olan teslimiyet, olduğuna işareten Gavs (k.s.) dedi: “Şeyhimizin etba’ından iki alim konuşuyordu, birisi diğerine dedi, eğer şeyh sana namaz kılmamanı emretse ne yaparsın? öbürü dedi; emre kerhen uyarım, soruyu soran alim dedi; ben gönüllü ve kalb hoşluluğu ile uyarım. [Seyyid sıbgatullah arvasi: Minah: 232, Sayfa:143 Menzil yayınları 1996]

Cevap: Biraz önce şeyh puta tapın derse itaat etmek gerektiğini okumuştuk. Şimdi ise şeyh namazı bırakın derse itaat etmek gerektiği söyleniyor. Müritlerden birisi "istemeyerek namazı bırakırım" diyor, diğeri ise "gönül rızasıyla namazı bırakmalısın, şeyhin emrediyor sonuçta" diyerek yine rab edinmeyi öğretiyor. Bu satırlardan sufiler bile rahatsız olmuş olacaklar ki yeni baskılarda "o an için namazı bırak dese ne yaparsın" diye kelime eklemişler. Şeyhlerinin kitabına ilave yapmışlar. Dinleri yalan dolan olduğu için düzletme yapa yapa kitabın kalınlığını artırmışlar.

Peki bu namazı bıraktıran, Allahın emrini değil benim emrimi dinleyeceksin diyen şeyh hazretlerine Allah ne diyor? "Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?" [96/Alak 9-10] diyor. Gördük ya rabbi! Şeyhin rızası için Allahın rızandan vaz geçenleri gördük. Allah dostuyum diyerek insanları şirke düşürenleri gördük. Peki böyle tiplerin akıbeti ne olacak, Cennete gitmek için aracı edinmeleri fayda sağlayacak mı? "Dediler: "Rabbimiz! Şüphesiz biz sadatlarımıza ve büyüklerimize itaat ettik, böylece bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara azaptan iki kat ver, onları büyük bir lanete uğrat." [33/Ahzab 67-68] ayetinde dikkat çekilen iki zumre var. Birincisi "sadatlar" yani seyyidler, peygamber torunları denilen zumre. İkincisi "kuberalar" büyükler yani hoca efendi hazretleri, devlet yöneticileri zumresi. Dindar geçinenlerin çoğu bu iki zumreye kulluk ettikleri için kıyamet günü de bunlara iki kat azap istiyorlar. Dünyada Allah razı olsun dedikleri kişilere hesap günü lanet okuyorlar. Bu kesinlikle gerçekleşecek bir olaydır ve kendini dindar zanneden şucu bucuların bütün amelleri heba olacaktır.

Şimdi peygamberimizin ahlakına değinelim, zira islamda din büyükleri peygamberlerdir. O diyor ki "Bana Allahın kulu ve rasulu deyiniz" (Buhari: Enbiya 48) yani "kainatın efendisi değilim, gaybı bilmem (6:50), sizin gibi beşerim (41:6), yerim içerim çarşıda pazarda dolaşırım (25:7), ticaretle geçinirim (83:1)" demek istiyor. Karşısında ezik büzük duranlara da "Kendine gel, ben güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum" (İbn mace: Etime 30) diyerek mütevazi tavırlar sergiliyor. Ama hurafeciler onun için öyle hikayeler düzüyorlar ki sümkürüğünü sahabeler kapışırdı diyecek kadar ileri gidiyorlar. Peygamberi sufiler gibi kendine taptıran birisi olarak tanıtıyorlar. Bir gavurdan daha fazla islama zarar veriyorlar.

Rabıta hurafesi

Rabıta, Sufiler tarafından İslama dahil edilen bir şeyhe ibadet yöntemidir. 19.yy öncesinde görülmeyen rabıta yapmak, Halidi Bağdadi'nin Hindistanda öğrenip ortadoğuya getirdiği bidattır. Minah kitabında Rabıta yapmak şöyle övülür:

İddia: Minah 11: Kalbi havatırdan korumak için yapılan rabıta şöyledir: Mürid, mürşidini başının üstünde oturuyor şeklinde düşünür. Çünkü bana açıklandığına göre, şeytanın vücuda girme yeri baş tarafındandır. Minah 12 : Gavs (k.s), namazdan önceki rabıta şöyle olur dedi: Yalnız; namaza girmeden (iftitah tekbirinden) önce mürid, gafletin gitmesi için mürşidin bir elbise gibi bütün vücudunu kapladığını düşünür. Diğer vakitlerde mürid mürşidinin her an yanında olduğunu tasavvur ederse çok büyük fayda görür.

Cevap: Şeyhi kafasının üstünde oturuyormuş gibi düşünme bidatına sorulacak şey: Bu davranışı hangi ayetten veya hangi hadisten öğrendiniz? Hangi sahabe peygamberimizi kafasının üstünde otuyormuş gibi düşündü?" Yada şöyle soralım: Hangi aklı başında insan kafasının üstünde insan taşıdığını düşünür? Sebep olarak da şeytan girmesin diye. Şeytan girecek olsa sırttan da girer, çözüm şeyhi düşünmek mi yoksa korunma ayetlerini okumak mı?

Cin şeytandan korunayım derken ins şeytanı kafasında taşıyan bu sufilere Allah akıl fikir versin. Tabi onlar kendini doğru yolda sandığı için onlar da bize Allah akıl fikir versin diyor. Ortada iki farklı din var! Bir tarafta kendini Allah dostu olarak tanıtan ne idüğü belirsiz adamlar var diğer tarafta onların sözlerine cevap veren kutsal kitabımız var. O zaman bir seçim yapmak lazım, hangisi doğru söylüyor? Allah mı doğru söyler yoksa sufi şeyhler mi? "Allahtan daha doğru sözlü olan kimdir?" (4:122) ayetine iman ediyorsan bu rabıta işerini, şeyhe bağlanma işlerini kabul etmezsin. Edersen de kendin bilirsin, hayat senin ahiret senin, akıbet senin. "Şüphesiz ona yolu gösterdik, ya şükreden olur ya nankörlük eden." (76:3) Yol belli iz belli, yolun Allah'a bağlayan islam mı olacak yoksa şeyhe bağlayan sufizm mi olacak seç birini.

İddia: Minah 13 : Seyyid Taha (k.s) rabıtanın ehemmiyetini şöyle belirttiler: ”Zikirsiz rabıta ile Allah‘a ulaşılır, ama rabıtasız zikir ile Allah ‘a ulaşılmaz. “Bu sözleri Gavs hazrertleri kabul ettiler. Bazen buyururlardı ki: ”Zikrin kalbi sultası altına alması şartı ile rabıtasız zikirle de Allah‘a ulaşmak mümkündür. Lakin nadiren ulaşılır.” Minah 16 : Müridin rabıtası tam olursa hayattaki şeyhinin ruhaniyetinden iyi bir şekilde feyiz alır. Rabıtası tam olan müridin, şeyhinin vefatından sonra başka bir şeyhe gitmesine gerek yoktur. Rabıtası tam olmayanın, şeyhi vefat ettiğinde başka bir şeyhe gitmesi gerekir. Minah 17: Gavs Hz.; Rabıtanın önemini ve gerekliliğini belirtmek için: ”Rabıtaya devam ediniz, rabıtaya devam ediniz, rabıtaya devam ediniz !…” buyurur ve rabıtayı çok tavsiye ederdi.

Cevap: Rabıtayı kabul ettirmek için üç kere tekrar ediyor, böylece önemli vurgusu yapıyor. Eğer o kadar önemli olsaydı peygamberimiz demez miydi "bana rabıta yapın, bana rabıta yapın, bana rabıta yapın" diye. Demedi çünkü "Allah'a bağlanın, Allaha bağlanın, Allaha bağlanın" demek için gelmişti. İnsanları düşünerek sevap kazanmaya çalışmak ise yine mekkeli müşriklerin dinidir. Onlar Lat, menat, uzza, hubel gibi evliyaları düşünürler, sıkıntıda onlara sığınırlar, el açıp dua ederler, şefaat dilenirlerdi. Rabıta da buna benzer bir kula kulluk örneğidir. Biz neden 7/24 şeyhi düşünelim? Kuranda mümin özelliği olarak bahsedilen şey, "göklerin ve yerin yaratılışı üzerine düşünürler" (3:191) ayetidir. Tek ayetle ne düşünmek gerektiğini öğreniyoruz.

Bu ayeti gören bazı kurnazlar, "sen sevdiğin insanı düşünmüyor musun, ona rabıta yapmıyor musun" diyorlar. Halbuki sevdiceğini düşünenler sevap kazanmaya çalışmıyorlar, onu düşüneyim de vücuduma şeytan girmesin demiyorlar. İşin içine dindar olmak girince aynı amel boyut değiştiriyor. Mesela evlenmeden cinsel birliktelik zina günahı olurken evlenip aynı şeyi yapmak zina olmuyor, amel aynı ama sonuç farklı oluyor. İşte rabıta da böyle, dindar olmak için birilerini düşünüce ona kulluk etmeye başlıyorsun.

Dersen ki " ben o adamı yanımdaymış gibi düşününce hal ve hareketlerime çeki düzen veriyorum, daha edepli oluyorum" o zaman sıkıntı olmaz. Ama dersen ki "şeyhi düşünmek Allahı zikretmekten üstündür" diye o zaman senin rabbin şeyh oluyor. Bak ne diyor yüce Allah bu konuda: "Sabah ve akşam rabbinin ismini zikret. Gecenin bir kısmında ona secde et ve geceleyin onu uzunca tespih et." (İnsan suresi 25-26) diyor. Şeyhe rabıta yap diyor mu? Demez çünkü aracı edinince Allahtan uzaklaşırsın. Bu ayeti uygularsan Allah'a yaklaşırsın. Kaldır aracıları ve sadece Allah'a bağlan, şirkten kurtulmak bu kadar basit.

16.minahta ise şeyh öldükten sonra da iletişime geçip dini destek vereceği yalanı söylenmiştir. İslam dininde ölülerin dirilerle iletişime geçmesi görulmuş şey değildir. Peygamberler bile şu anda ümmetin ahvalinden gafildir. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Tabi ki ayetlerin dediğini naklediyoruz. İsa aleyhisselam ümmetinin şirke düştüğünü kıyamet gününde öğrenecektir. Muhammed aleyhisselam da mürted olanları kıyamet gününde öğrenecektir. Kuranla mutabık bir hadis şöyledir;

"Kıyamet günü sahabilerimden bir takım insanlar sağ taraflarından ve sol taraflarından yakalanırlar da ben ''onlar benim sahabelerim (bırakın onları)'' derim. Bana ''sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir'' denilir. Ben de Allahın salih kulu meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: ‘’..Bana emrettiğinden başkasını onlara söylemedim. Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kul olun (dedim). İçlerinde kaldığım müddetçe üzerlerinde tanıktım ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahit olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen üstün olan ve hikmetli hüküm verensin." (Maide 117-118) [Buhari: 60/Kitabul Enbiya, Bab 50, No 117, Cilt 7, Sayfa 3262, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]


Bakınız bu hadiste peygamberimiz "bende isa gibi konuşacağım, vefatımdan sonra ümmetimin ne yaptığını kıyamet gününde öğreneceğim" diyor. Peki bu hadisi sünni sufi tayfadan hiç duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü "peygamberimiz salavatları işitiyor, şefaat dileyenleri biliyor" görüşüne ters düşüyor bu hadis. Hem de Buharide geçiyor, Kurandan sonra en sahih dedikleri kitapta. Dilleri sahih diyor ama içindeki Kurana uygun hadisi görmezden geliyorlar. Neden görmezden geliyorlar çünkü kendi oluşturdukları din algısına ters düşüyor. Kuran müslümanlarına hadis inkarcısı diyenlerin kendisi de bu hadisi inkar ediyor.

Şuanda bizi işitmeyen bir peygamber öğretisini kabul etmedikleri için "şeyh ölüyken de yardım eder" yalanına sarılıyorlar. Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış atasözünde olduğu gibi, birisi "şeyh ölmez ruhları bizi işitir yardıma gelir" demiş, kırk ayetle bunun mümkün olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Sen ölülere yalvardığın anda şeytan hizmete geliyor, cinlerle görüşüyorsun ama ölüyle görüştüm sanıyorsun.

Ayrıca bu sufilere Peygamberin yapamadığını şeyhin nasıl yapıyor diye sorsak "velilik nübüvvetten üstündür" diyerek kendi elleriyle seçtikleri adamı Allahın seçtiği peygamberden üstün yaparlar. Allahın dostunu insanların seçtiği görülmüş şey mi? Derdin müslüman olabilmek ise insanların kendi elleriyle seçtiği adamlardan değil, o adamları da seni de yaratan yüce Allah'tan medet ummalısın.

"(onlar mı hayırlı) yoksa kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var? Ne kadar az hatırlıyorsunuz." (27:62)


Sonuç

Söylenecek çok şey var tabi, bu mantıklı sorular aklını kullananların anlayacağı türden olduğu için sufilerin bir kulağından giriyor diğer kulağından çıkıyor. "Akıl mı o da ne" diyecek hale gelmişler çünkü, tarikata girerken aklı ayakkabılığa bırakmışlar. Aksi halde tek soruda tarikattan atılırlar çünkü tarikatlara sorgulayan adam lazım değil itaat eden adam lazım, kul köle lazım. Aklını kullanmayana köle olmak da müstehak, pislik içinde kalmak da müstehak. "Allah aklını kullanmayanı pislik içinde bırakır" (10:100)

Burada anlatmaya çalıştığımız şey, Kurandan uzak kalan müslümanların hurafelere mahkum kalacağını göstermektir. Şeyh, tarikat, tasavvuf gibi türedi şeylerle halkımız gerçek islamdan uzak tutulmaktadır. Müritler dindar olduğunu zannederken tam aksine dinden uzaklaşmaktadır. Bu Minah kitabını okuyanlar kula kulluk etmekten başka birşey öğrenmezler. Dindar olmak isteyenler tasavvuf kitaplarını bırakıp Kurana dönüş yapmalıdır. Aksi halde "tevhid sırrı, şeyhin sırrı, kuddusi sirruhu" diyerek saçma sapan sırlar uydurup, cinleri kullanarak keramet gösteren büyücü heriflerin tuzağına düşmekten ve dini duygularının sömürülmesinden kurtulamayacaklardır.

Menzil cemaatinin hurafeleri bununla da sınırlı değildir. İpten tutarak tövbe almak (papazla günah çıkarmanın sufi versiyonu), gavsın çocuklarına köle olmak, gavsın köpeğiyim diyerek insanlık onurunu ayaklar altına almak gibi dehşet verici sapkınlıkları vardır. Kendi kitaplarından verdiğimiz örnekleri okumak için tıkla: Menzil Cemaati gerçekleri



25 yorum:

  1. İşinize gelmeyen sizi desteklemeyenleri yayınlamazsınız elbette, hiç mi yorum gönderen olmadı veya bu yazıları okuyan olmadı. İşiniz fitne çıkarmak, hele birkerede bu ülkedeki masonluk faaliyetleri için karalama yapın hiç görülmüş birşey değil çünkü sizin gibiler masonlar adına çalışıyorsunuz. Hedefiniz İslam'ı karalamak İslam'a adam kazandırmak değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Minah İbranice kökenli (acı) anlamında bir kelime. Kız çocuklarına verilen bir isim. Yahudilerin tevratı değiştirdileri, tahrif ettikleri gibi bir çağrışım yaptırdı bana Minah kelimesi. Tevratta veya incilde geçen bir bölüm ismi gibi bir çağrışım yaptırdı bana. Kur’ân-ın bozulmamış apaçık gerçeği dururken. İçimize kaçan yahudilik bu olsa gerek diye düşünüyorum.

      Sil
  2. Ben okudum ve çok beğendim. Kurandan ayetlerle desteklemeniz çok yerinde oluyor. Buraya yorum koymayan ancak bu yazıları okuyan etrafımda da birçok insan var. Sizi zevkle takip ediyoruz.Allah sizden razı olsun.

    YanıtlaSil
  3. Hadi ordan cahiller hiç bir gerçek şeyh namaz kılma demez puta secde et demez onların işi kuranı ve sünneti yaşamak ve yaşatmaktır hem sen kim oluyorsun ki koskoca alım Seyyid sıbgatullah Arvasi k.s.a nın adını ağzına alıyorsun sen kime yapacaksan tap kuran ve sünnet yolunda olanları rahat bırak bilmiyorsan oku öğren ehli sünnete çamur atma haddini bil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl sen kimsin kula kulluk ediyorsun savunduğunda senden benden farkı olmayan bir insan nasıl kula kulluk edebiliyorsunuz her namazda Fatiha suresinde Yalnız Sana ibadet yalnız senden Yardım dileriz demiyormuyuz
      Rabb'imiz Peygamberimize dahi O benim kulumdur size ancak bir uyarıcıdır buyurmuyor mu???
      Farkında olmadan şirke giriyorsunuz kula kulluk ediyorsunuz
      RABB'İMİZ AKLETMEYECEK MİSİNİZ? DUSUNMEYECEK MİSİNİZ???DİYOR
      Sizde düşünmüyorsunuz gördüğüm kadarıyla
      İlk emir Oku
      Hocaların dediğini dinle yap değil
      Kur'an-ı Kerim'i ayet ayet okuduğumuz zaman verilen mesajı anlıyoruz bu kişilerin yaptıklarının Kuran'da yer almadığını anlıyoruz
      Lütfen araya aracı koymayınız
      Herşeyi Rabbimizden isteyiniz O'nun herşeye gücü yeter kulun değil

      Sil
  4. Cımbızlama yoluyla kitaptan parça al. Şeyh namaz kılma dedi.Düşmanı dışarıda aramamak gerek.

    YanıtlaSil
  5. Ehlin sekrin kelamıdır diyor beyit için. Gerçek ihlası ise diğer tarifte var. Ehli sekr nedir

    YanıtlaSil
  6. Bu MINAH kitabının içinde gercektende böyle yazıyor ise ve bunu bilerek yada bilmeyerek yerine getiren var ise hemen TÖVBE etsin.Cunku bu şirk tir ve ALLAH şirkin cezasını ebedi cehennemlik olarak belirlemiştir.Ayni zamanda Bu MINAH adlı kitapta bunlar yazıyor ise bunun çıkması kimin elinden olmuş ise bilinki büyük bir pisliğin doğuşu oluşmuştur ve bu pisliği başınızdan def etmeniz gerekir.SEVGILERIMLE..

    YanıtlaSil
  7. Emeğinize sağlık kendimde gidiyordum oraya Ama Allah bana şirklerini görmeyi nasip etti her türlü şirk çeşitleri var onlarda

    YanıtlaSil
  8. Tartisma yapmayin kardesler kardesler kardesler diye sohbet eden zat allah en dogrusunu bilir lakin sen yanilmadiysan kafa karistirirsin ama yanildiysan ve carpitiyorsan nefsindendir cok konusan dil yaramaz ve carpitiyorsan kul hakki olur yapma kurban der onlar cunku o yola kurban olurlar senden faydalaniyoruz bende sofiyim lakin seytan bizi iyi tanir sanada sag dan yaklasmis belliki sizi severek dikkatlice dinliyorum vicdan yaniltmaz akla duser seytan kalbe vicdana dusen rahminidir sor vicdanina yapma

    YanıtlaSil
  9. Ne alakası var ya kitapta yazılanları okumadınız mı namaz kılma derse tamam diyeceksin diyo Allahın emirleriyle çatışıyo görünse bile şeyhe güveniceksin diyor peygamber bile delil sunarak iman ettiriyor kuranda hala Akıl etmez misiniz gibi ayetler var

    YanıtlaSil
  10. tasavvuf bu kadar sırlarla dolu olmasaydı bu gibi sözlere takılan ahmaklarla dolu olacak tı bu yol

    YanıtlaSil
  11. 22 yil menzilde imrumu jeba errim.hurafe vidat ve airkle dolu bir yasamdan baska hic bir sey vermiyorlar.kimse kusira kalmasin.aofilimten vakif baskanligina kadar her mercide bukundum ama basiretim acildi hamdolsun şirk yuvasini yerkwttim.Allah herkesi kuryarsin

    YanıtlaSil
  12. En saçması da şeyhi kafasında oturuyor düşünmek. Komik. Bize komik geliyor ama bunları dindar olmak için yapanlar var. Dindar olmak değil hangi dinin dindarı olduğun önemli.

    YanıtlaSil
  13. 58.minahı okumanız ve 59.minahı yarıda kesip işinize gelen kısmı almanız art niyetli olduğunuz göstergesidir. 58.minahta itibar edilmemesi gereken sözleri anlatıyor ve 59.minahın devamında da gerçek ihlası anlatıp bundan başkası yukarıdaki dörtlük gibi itibar edilmemesi gereken sözlerdendir diyor. Çok yazık size ve sebep olduğunuz hallere...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır, 59.minahı olduğu gibi yazmışız, dikkatli okuyun.

      Sil
    2. Görmemişim diyor zaten ehli sekr in sözüdür diye. Bi önce ki minahta da belirtmiş. Yapmayın bu kadar art niyetle araştırmanıza ne gerek var ki. Siz yaşayın doğrunuzu intisab eden doğrusunu yaşasın. 20 yıldır bu kapıdayım zikirden ibadetten güzel ahlaktan başka bişey tavsiye edilmedi. Kalbiniz bu tarafa dönük olmadığı için herşey kötü geliyor size. Dinimizde bağnazlık yok amenna ama sizin yaptığınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Size göre hak değil ya menzil tarikatı ya Hak ise ve Gavs hzleri gerçekten Allah dostuysa bunun karşılığı ne olacak hiç düşündünüz mü

      Sil
    3. "Menzil cemaati gerçekleri" yazımızı okursanız hak mı batıl mı olduğunu görürsünüz.

      Sil
  14. Kitaptan kesitlerle vebal alıyorsun Nakşibendi tarikatı hak tarikattir.
    Kur'an a ve sünnete hiç taviz vermez kıyamete kadar sürecektir elhamdülillah Allah Teala ilk emri oku malesef okumadan yaşamadan bilmeden Allah dostlarına cemaate islama kur ana sünnete aykırı gelenleri Allah Teala ıslah eylesin. Minah manevi bahşiş ve hediye anlamına gelir. Gavs-ı hizani hazretlerinin hikmetli ve marifetli sohbetlerinden süzülen bir eseridir. Allah teala rahmet eylesin makamı yüce bereketi üzerimizde olsun.

    YanıtlaSil
  15. Zıp zıp oradaki anlatım cezbe halini anlatıyor öncesini ve sonrasında okusanıza,hallaci mansur neden idam edildi enel hak dedi cezbe halinde,tabiki sizin işinize gelmez ancak ona buna iftira atısınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden bu haller peygamberimize olmuyor, sahabelere olmuyor da sufilere oluyor? Cezbe, rabıta, fenafillah, nirvana derken doğu dinleriyle islamı harmanladınız. Sufizm ve islam farkı yazımızı okuyunuz.


      Sil
  16. 3 defa menzile gittim. Allah affetsin iclerinde bulundum. orda ki insanlar cahil ve asla tam sorgulama yapamayan insanlar. sistem cok sağlam. herseylere bi cevaplari var. sadatlar dedikleri adamlardan başka bisey konusmuyorlar. ve onlarin onlari cennete goturecegine inanılıyor.

    YanıtlaSil
  17. Kur'an-ı Kerim de bile bazen 1 harf eksiğiyle şirke girilirken
    Siz burda parça parça kesip gösteriyorsunuz
    Teşbihte hata olmaz
    Sizin bu yaptığınız ateistlerin Kur'an dan ayetleri kendi çıkarlarına göre kes yapıştır yapmasına benzer

    YanıtlaSil
  18. Yorumlara müşrikler doluşmuş. Yazı çok güzel. Müşrikleri kudurtuyor. Devam :)

    YanıtlaSil
  19. Senin ne ilmin varda konuşuyor sun

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?