Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Kâr payı caiz midir? Katılım bankasından ev alınır mı?

Katılım bankası nedir ve nasıl çalışır? Kar payı caiz midir ve faizle farkı nedir? Katılım bankasından ev alınır mı? sorularına cevaplar verdiğimiz yazıya hoşgeldiniz.

Kâr payı caiz midir


Kâr payı caiz midir konusunu anlamak için önce ticaret şekillerini bilmek gerekiyor. Bunlar; Tevliye, Müsaveme, Mudarebe, Murabahai, Müşareke olarak sayılabilir. Bu yazının konusu Mudarebe ve Murabaha ile ilgili.

Tevliye nedir?

Bir malın maliyeti fiyatına satmaktır. Elde kalan ürünleri bitirmek için uygulanır. Örneğin markette son kullanma tarihi yaklaşan ürünleri maliyetine satarlar. Müşteriler için kârlı bir alışveriş olur çünkü yarı fiyatına sağlam ürün almışlardır.

Müsaveme nedir?

Bir malın maliyet / alış fiyatıyla satış fiyatı arasındaki kâr oranının müşteriye bildirilmeden satılmasıdır. Çarşıda pazarda, manavda markette, internette sosyal medyada bu şekilde alışveriş yapılmaktadır. Esnaftan pazarlık yapılarak fiyat indirimi istenebilir, satıcı müşterisinin dar gelirli olduğuna ikna olursa kârını azaltıp indirimli satabilir.

Mudarebe nedir?

Sermaye sahibi ile emek sahibinin bir araya gelip ortaklık yapmasıdır. Parası olan kişiyle fikri / bilgisi olan kişi ortaklık kurup kârı paylaşırlar. “Sen paranı kat, ben bilgimi katayım ve bu işi hayata geçirelim” derler. Burada sermaye sahibine melek yatırımcı denmektedir. Pekçok girişim bu şekilde hayata geçmektedir.

Örneğin “bize paranızı getirin onunla inek alalım ve süt satışından gelen kârı sizinle paylaşalım” diyen çiftlik bank mudarebe yapmış lakin 2017 yılında paraları alıp yurt dışına kaçmıştı. Bu yöntemi dolandırıcılık için kullanmıştı.

Katılım bankası da “bize paranızı getirin onunla ticaret yapalım" demektedir. Dolandırıcılık yaşanmaması için katılım bankaları da merkez bankasına bağlanmıştır ve 150.000 liraya kadar paranız devlet güvencesi (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) altındadır.

Bir de iki tarafın da sermaye kattığı ortaklık vardır ki kârdan hisseleri kadar pay alırlar, buna da müşareke denmektedir. Hisse senedi almak buna örnektir.

Murabaha nedir?

Alış ve satış arasındaki farkın bilindiği ticarettir. Örneğin altın alış ve satış fiyatı bellidir, kuyumcudan/aracı kurumdan altın alınca onun ne kazandığını bilirsiniz.

Bir malın peşin alınıp vade farkı eklenerek taksitle satılması da murabaha olmaktadır. Örneğin kıyafet mağazasında gömleğin peşin fiyatı 100 lira, taksitli fiyatı 110 lira etiketle sunulabilir. Ürünün peşin fiyatı ve taksitli fiyatı belli olduğu için caizdir.

Katılım bankası da murabaha yapmaktadır, peşin fiyatı taksitlendiren aracı kurumlardır. İlanlarda gördüğümüz evler, arabalar peşin fiyatıyla listelenir. Evi, arabayı, tarlayı, iş makinesini, pahalı şeyleri taksitle alabilmek için katılım bankası devreye girer. Malı peşin alır ve size taksitle satar. Malın el değiştirmesinde iki adet satış işlemi gerçekleşmiş olur.

Örnek: Ev satan mülk sahibi > Evi peşin parayla satın alan katılım bankası > Evi taksitle alan müşteri

Arada iki adet satış olmadan yani önce bankaya sonra müşteriye satış gerçekleşmeden direk borç para vermek faiz olur. Katılım bankası islami banka olduğunu iddia ediyorsa artık ihtiyaç kredisi veya ihtiyaç finansmanı, konut finansmanı gibi isimlerle kredi / borç para veremez. Mutlaka satıcıya gidip malı peşin almalı sonra size taksitle satmalıdır. Aksi halde normal bankadan hiçbir farkı kalmaz.

Faiz nedir?

Parayı ödeme aracı olmaktan çıkarıp bir mal veya hizmet gibi görmek ve borç verip fazlasını istemek faizdir. Peygamberimiz zamanında zengin kişiler fakir kişilere borç para verip fazlasını alırlardı, ödeyemeyen olursa evine haciz yollanırdı. Faiz sebebiyle birikimi olmayan daha fakir kalmış, birikimi olan hiçbir şey yapmadan parasını katlamıştı. Bu ise ekonomiyi kötü etkiliyordu.

Hz. Muhammed gelince ihtiyaç sahipleri Zekat ile tanıştı ve infak sayesinde; İhtiyaç sahipleri zekat alınca borcunu ödedi, yeni kazancıyla alışveriş yaptı, esnaf daha çok ürün sattı, üretici daha çok üretti, para elden ele dolaştı, ekonomiye can geldi. Daha sonra faizi haram ilan eden ayetler geldi ve 7 büyük günah arasında yer aldı.

“Faiz yiyenler, (kıyamet gününde) şeytan çarpmış gibi kalkarlar. Bu, onların "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa ALLAH ALIŞVERİŞİ HELAL, FAİZİ HARAM KILMIŞTIR. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (Bu ayeti öğrenip faiz almaktan) vaz geçerse, geçmişte olan kendisinindir, Onun işi Allah'a kalmıştır (Tövbe ederse affedecektir). Kim de (faizciliğe geri) dönerse, işte onlar ateş halkıdır; orada ebedî kalıcıdır. (2/Bakara 275)


2:275 ayette alışverişin helal, faizin haram olduğu açıklanmış ve arada mal veya hizmet alım satımı olmadan direkt borç para verip fazlasını istemek yasaklanmıştır. Bu yasağı bile bile aynı işleme devam edenler sonsuz hayatın başladığı kıyamet/kalkış gününde cin şeytan çarpmış gibi yani felç geçirmiş gibi yamuk yumuk dirilecektir. (Bak: Cin çarpması) Demek ki şirkten sonraki en büyük günahlardan birisi de faizciliktir. Günümüzde dindar olmak bir taraf seçimidir.

Eğer Allahtan yana iseniz;
+ Faizin haram olduğunu kabul ediyorum,
+ Artık faizi bir yatırım olarak görmüyorum,
+ Paramın değerini korumak için altın alabilirim,
+ Helal yollar varken haram yollara baş vurmam,
+ Allah'a ve ahirete iman ediyorum, ayetlere bahaneler sunmadan teslim oluyorum.

Eğer taguttan yana iseniz;
- Faiz de alışveriş gibidir, ne farkı var.
- Faiz paranın kiraya verilmesidir, faiz haram ise evin kiraya verilmesi de haramdır.
- Şu zamanda faizsiz ekonomi olmaz, faizin haramlığı 1000 yıl önce geçerliydi.
- Paramızın değerini nasıl koruyacağız, faiz sayesinde enflasyona karşı paramızı koruyoruz.
- Sigortasız işçi çalıştırmak, kendisi milyonlar kazanırken işçiye zırnık koklatmak, orman yakıp imara açmak, rüşvetle iş yapmak haram değil de faiz mi haram?
- Siz de kâr payı alıyorsunuz, hilei şeriyye yapıp faizin adını değiştiriyorsunuz.
- Birtek siz mi müslümansınız, faiz yemekle dinden çıkmayız.


(Faizsiz ekonomi olmaz diyenler, Necmettin Erbakanın "Adil ekonomik düzen" modelinden habersizdir. Adil ekonomik düzende faiz, vergiler, sigorta primi ödemek kaldırılmıştır ve devlet üretime katılarak yatırım ortağı olmuştur. Devlet bankasında havuz sistemi oluşturup kişilerin parası burada toplanmış, kişiler parasını bu havuzda beklettiği için faizsiz kredi almaya hak kazanmıştır. Kurumların faizsiz kredisi ise devletin işletmelere yatırım yapması ve ortak olması sayesinde karşılanmıştır. Necmettin Erbakan hocanın 6 ayda uyguladığı bu yöntem sayesinde faize gidecek paralar hazineye kalmıştır.)

Faiz, fakirden alıp zengine vermektir yani Robin Hood karakterinin tam tersidir. Yukarıdaki gerekçeler ile faizi savunan ilim ve hikmetten yoksun kalmış kişiler 2:275 ayete göre kıyamet gününde şeytan çarpmış gibi dirilecektir. Çünkü sayılan gerekçelerin hiç birisi Allahın ayetini ne günümüzde ne de kıyamete kadar geçersiz kılamaz. Faizi savunan itirazlar müslümanlara değil direkt Allaha yapılmaktadır.

Faizle alışverişi bir tutan bu zihniyet Allah'a savaş açtığının farkında bile değildir. Faizsiz ekonomi olmaz diyerek "Allahın düzeni geçmişte kaldı artık uygulanamaz, Kuran çağımıza uymuyor" demiş olunur. Bu söylemlerde bulunanlarda artık yeni bir dine geçmiş olur. Ayette şöyle buyrulur;

“Ey iman edenler! Allah'a karşı takvâlı olun! (Allahın istediği gibi yaşayın) Eğer iman ediyorsanız, faizden arta kalanı bırakın. Böyle yapmazsanız, ALLAHA VE ELÇİSİNE SAVAŞ AÇTIĞINIZI BİLİN. Tevbe ederseniz ana paranız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz. (2/ Bakara 278 - 279)


2:278 ayette iman etmekle faizi bırakmak arasında bağ kurulmuştur. Yani faizi bırakmıyorsanız imanınız sadece bir laftan ibarettir, Allah katında böyle bir imanın hiçbir değeri yoktur. Allaha savaş açarak ona iman edilmez. Eğer paranızı faize yatırdıysanız ve kendinize müslüman demek istiyorsanız mutlaka tövbe etmeniz ve hemen başka yatırım yolları bulmanız gerekir. Kıyamet gününde cin çarpmış gibi dirilmemek için faizle ilgili düşüncelerimizi Kurana göre düzeltmemiz gerekir. Kutsal kitabımız Kuran ve onun haber verdiği herşey gerçek olduğuna göre, bu işin şakası olmadığına göre, yanlışta ısrar etmek aklı selim bir insana yakışmaz.

“Rızkınız ve size vaat edilen (cennet) göktedir. Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki o, sizin konuşmanız gibi gerçektir.” (51/ Zariyat 22-23)


Borç para verilecek ise bunun faizsiz verilmesi gerekir. Faizsiz borç para vermeye karzı hasen denmektedir. İhtiyaç sahibine karz/ödünç/faizsiz borç vermek helaldir ve daha insancıldır. Geri ödeme aşamasında ise aynı miktarı geri almak için enflasyondan / üretim ve tüketim arasındaki zarardan etkilenen ve alım gücü azalan kağıt parayla değil, altın ve gümüşle borç verilebilir.

Borcu ispatlamak için yazılı ve imzalı bir senet de düzenlenmelidir. Nitekim yüce Allah “Belli bir süre için birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın…” (2:282) emriyle borcun yazılı ve imzalı belgeyle ispat edilmesine önem vermiştir. Kuranın en uzun ayetinde borç hukukuna dikkat çekmiştir.

Binlerce yıllık ödeme aracı olan ve dünya parası olarak kullanılan altın ve gümüş, son yüzyılda emperyalizm etkisiyle dünya parası olmaktan çıkarılmış ve onun yerine bir ülkenin para birimi (USD) rezerv para yapılmıştır. Bunun sonucunda o para birimini bankalarımıza yatıranlar dilediği zaman geri çekerek arz talep dengesini bozmuşlar ve kendi para birimimizin değer kaybetmesine katkı sağlamışlardır. Bu spekülasyon'dan etkilenmemek için üretime yatırım yapmak ve ihracat yaparak ülkeye döviz girmesini sağlamak mevcut sistemde büyük önem arz etmektedir. Ayrıca emperyalizm etkisinden kurtulmak için dünya parasını yeniden altın ve gümüş yani dinar ve dirhem yapmak da gerekir. Böylece darphanede basılan ve hiçbir değeri olmayan kağıtlara sahip olanlar değil, değerli madenlere sahip olanlar zengin sayılacaktır.

Katılım bankasından ev almak caiz mi? Kâr payı ve faiz arasındaki fark nedir?

Faizde ihtiyaç sahibi kişiler tefeciye gider ve borç para ister, tefeci borç para verir ama verdiği paranın fazlasını ister. Ödeme aracı olan parayı sanki bir ürün gibi satmış olur, arada bir mal veya hizmet satışı olmadığı için ticaret değildir.

Kar payında sermaye ve emek ortaklığı (Mudarebe) vardır. Sermaye sahibi parasını katılım bankasına verir, katılım bankası bu parayla ticaret yapar. Arada peşin fiyatı taksitlendirme işlemi olduğu için ticaret olmaktadır. Örneğin;

FAİZ BANKASI İŞLEYİŞİ ÖRNEK!

Müşteri: Araba alacağım, 100.000 liraya ihtiyacım var.
Banka: Tamam, sana 100.000 lira veririm ama 150.000 lira olarak geri alırım. Kazandığım 50.000 lirayı parasını faize yatıran mevduat hesaplarıyla paylaşacağım.
Müşteri: Tamam, faiz ödeyerek araba almış olurum.
Banka: Buyur sana bir poşet dolusu para.

KATILIM BANKASI İŞLEYİŞİ ÖRNEK!

Müşteri: Araba alacağım, 100.000 liraya ihtiyacım var.
Banka: Tamam, önce arabayı ben alayım, sana taksitle satayım. Taksidin bir kısmını sermaye sahiplerine kâr payı olarak vereceğim.
Müşteri: Tamam, vade farkı ödeyerek araba almış olurum.
Banka: Haydi notere gidelim, devir işlemlerini yapalım.

Kâr payı ve faiz birbirine benzese bile arada ince bir çizgi vardır. Bu çizgi “Allah alım satımı helal, faizi haram kıldı” ayetinin düsturuna göre hareket etmektir. Faizde mal ve hizmet alım satımı yoktur, kar payında mal ve hizmet alım satımı vardır. Bu farkı anlamak için cinsellik konusunu düşünelim, evlenmeden cinsel birliktelik en büyük günahlardan birisi olan zina sayılıyorken, evlenip aynı işi yapmak caiz oluyor.

Sonuç olarak kâr payı caiz görünmektedir. Eğer tarif ettiğimiz şekilde Mudarebe ve Murabaha yapılıyorsa katılım bankasından konut, taşıt, arsa, iş makinesi, fabrika gibi tek çekim ödemekte zorlanılan pahalı ürünleri almak caiz olur. Lakin konut kredisi, taşıt kredisi, ihtiyaç kredisi adıyla çanta dolusu kağıt para veriyorsa bunun normal faiz bankasından hiçbir farkı kalmaz. Biz islami bankayız deyipte kredi vermek din tüccarlığı olur. Bu bağlamda işlem yapacağınız bankayı iyi seçmeli, işleyiş şeklini öğrendikten sonra hesap açmalısınız.

Kredi vermeden alım satımla işlem yapan katılım bankasından kâr payı almak caiz olur. Lakin kâr payı almayı içine sindiremeyen olursa bu parayı kendi ihtiyacı için değil müşkül durumda olan insanlar için harcayabilir. Örneğin öğrencilere karşılıksız burs vermek, işsizlerin GSS borcunu ödemek, fakirlerin faturalarını ödemek, pazardan artık toplayanların mutfak masrafını karşılamak gibi işlerde kullanılabilir. Bu iyilikler faiz kazancıyla yapılamaz ama kâr payı ile yapılabilir.

Türkiyede kâr payı veren katılım bankaları: Kuveyt Türk, Türkiye Finans, Albaraka Türk, Vakıf Katılım, Ziraat Katılım, Emlak Katılım.

Kâr payı alternatifi: Borsa Yatırımı

Parasını helal yoldan artırmak isteyenler için tek yol katılım bankasına para yatırıp kâr payı almak değildir. İkinci yol ise temettu veren hisse senedi alarak borsaya girmektir. Borsa halk arasında bilindiği şekliyle ve dizilerde izletildiği gibi "paramı borsaya yatırdım hepsini kaybettim" diyebileceğiniz bir kumar değildir. Borsa, şirketlerin kârına veya zararına ortak olmaktır. Hisse fiyatı düşse de birkaç ay sonra yahut birkaç yıl sonra aldığınız fiyata gelebilir hatta daha yukarılara çıkabilir. Bu yüzden geleceği parlak şirketleri seçebilmek gerekir.

Doğru şirkete ortak olmak için temel analiz ve teknik analiz öğrenmek gerek. Bilanço yorumlayarak temel analiz, grafik yorumlayarak teknik analiz yapılır. Ancak hiçbir şey bilmeden borsaya girerseniz, en yüksek seviyeden alıp fiyat düşünce zararına çıkış yapabilirsiniz. Zaten borsayı kötü bir yer olarak görenlerin hepsi de ya küçülen bir firmaya ortak olmuştur ya da grafik tarihi zirveye çıkınca alım yapmıştır. Bu yüzden hem sabırlı olmayı hem güvenebileceğiniz sektörleri seçmeyi öğrenmelisiniz. Tüm bunları öğrenmek katılım bankasının vereceği kâr payından daha fazla kazanç getirebilir. Tabi borsada faizli banka hisselerini ve alkollü içecek hisselerini almak caiz değildir. (Detaylı Bilgi: Borsa Nedir?)

Kâr payı alternatifi: BES

Kar payına alternatif diğer seçenek BES (bireysel emeklilik sistemi) olabilir. Emeklilikten ziyade para biriktirme sistemi olan BES, %30 devlet katkısıyla desteklenir. Yani Aylık 300 lira yatırsanız 390 liranız olur, 1.000 lira yatırsanız 1.300 liranız olur. %30 katkının kötüye kullanılmaması için aylık asgari ücret miktarı kadar yatırma limiti vardır. 10 yılın sonunda biriken paranızı toplu olarak alabilir veya aylık taksitle maaş gibi alabilirsiniz. 56 yaşını doldurmadan önce parayı çekerseniz devlet katkısının %60 kadarını alabiliyorsunuz.

Bireysel emeklili ksisteminin diğer güzel yanı ise biriken paranızın fonlarda değerlenmesidir. Örneğin hisse ağırlıklı fon, kira sertifikası fonu, altın fonu gibi hesaplarda BES için biriken paranın değer kaybetmesi önlenmiş olur. Sonuçta paranın alım gücü her yıl düşüyor ve herşeye zam gelmeye devam ediyor, fonda görülen kâr da aslında paranın değerini korumaya yardımcı oluyor. Seçtiğiniz fonun içerisinde tahvil gibi faiz geliri olmamasına da dikkat etmek gerekir.

Son

Kar payı caiz midir konulu yazımızın sonuna geldik. Bir şirkete ortak olarak onun kazancından pay almak elbette caizdir. Faiz ile kâr payı arasında çok büyük fark vardır. Bu farkı göremeyenler ise ikisini bir tutma hatasına düşebilir. Faiz hassasiyeti olan müslümanlar kendini şanslı saymalıdır çünkü bu farkındalık Allahtan bir lutuftur.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumda belirtiniz.

3 yorum:

  1. Allah sizden razı olsun.

    YanıtlaSil
  2. Kâr payı diye düşünülerek alınan ana paranın üstündeki her bir kuruş ribadır. Kuranda riba haramdır faiz diye çeviriyorlar faiz almak ile vermek arasında ciddi fark var. Ribaya gelecek olursak riba, haksız kazanç demektir burda haksız kazancı elde eden bankadır o para da bize döner kâr payı sanarsınız. Paranın kaynağı riba olur böylece
    Selametle

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?