Kuran Müslümanlığı Hakkında Bilgiler

Mezheplerin Kurana Arzı - İslamda Mezheplerin Yeri

mezhepler
Mezhep; bir alime isnad edilen görüşlerdir, dini anlama ve yaşama kapasitesidir. Alimden kasıt ayetleri ve hadisleri okuyarak kendi görüşünü sunan hocalardır. Dini verileri inceleyip görüş belirten hocadan sonra talebeleri onun adına mezhepler kurmuşlardır. Karşımıza çıkan 4 hak mezhep ifadesi, alimlerden sonra yaşayanlar tarafından hak ilan edilmiştir, yani alimler "ben mezhep kuruyorum, benim görüşlerim haktır, bu görüşlerden başkası sapıklıktır" dememiştir.

Alimlere isnad edilen görüşler İslam fıkhı olarak kitaplara girmiş, bunları kabul etmeyi islamın şartı gibi göstermişlerdir. Alim görüşleri çoğalınca bir heyet tıpkı Hristiyanların iznik konsili gibi toplantı yapmış ve incillerin 4'e düşürülmesi gibi mezhepler de 4'e düşürülmüştür. diğer hocaların görüşleri ise sapık mezhep, ehli sünnet dışı kabul edilmiştir. Yani müslümanlara hak mezhep olarak sunulan görüşler, konsil toplantısında hak ilan edilmiştir ve müslümanlar adına karar alınmıştır.

Sonuçta mezhepler hocaların görüşlerinden oluşan muhtelif yapılardır. Hiç bir alim "ben mezhep kurdum, benim görüşlerim dışına çıkamazsınız" dememiştir. Günümüzdeki hocalar nasıl görüş belirtiyor ise eski hocalar da öyle görüş belirtmiş ve kavgalar çoğalınca siyasi iktidar dört tanesini hak ilan edip barıştırmıştır.

Barışan mezhepçiler kavgayı bırakıp bu dört kişinin görüşlerinden birini kabul etmeyi müslümanlık saymışlardır. Ebu hanefiye, Şafi'ye, Hanbeli'ye, Maliki'ye isnad edilen görüşler haricinde hiç bir görüş kabul edilmemiş ve ayetle delil getirilsebilee red edilmiştir. Böylece islam ümmeti belli bir kalıba sokulmaya çalışılmıştır.

Halbuki sahabeler mezheplere ayrışmanın ne kadar yanlış olduğunu "Fırkalara ayrılmayın(30:32), Allahın ipine sarılın (3:103)" ayetlerinden öğrenmişlerdi. Sonraki nesiller ise hocaların görüşlerini kusamaya başladı ve "Fazla soru sorup yoldan çıkmayın" (5:101-102) ayetini, "İhtilafı gidersin diye kitap indi" (2:213) ayetini, hidayet rehberi (45:20) olduğunu unuttu ve 4 hak mezhep sloganı icat etti. Halbuki "Hak rabbinden gelendir, öyleyse sen şüphe edenlerden olma." [3/Ali imran 60, 2/Bakara 147]

Hocalara isnad edilen görüşler arasındaki ihtilaflar basit konularla sınırlı kalmadı. Allahın belirleyeceği haram koyma, farz koyma, ceza koyma işlerini de üstlendiler ve ilahlık sınırını çiğnediler. Alimler böyle birşey yapmasa da öğrencileri onların tüm görüşlerini Allahtan gelmiş vahiy gibi gördü ve mezhepler putlaştırıldı. Bunun sonucunda "Bu dört mezhepten birini tutmayan müslüman olamaz" diyecek kadar ileri gittiler ve buna ehli sünnet yolu dediler.

Asıl ehli sünnet yolu ise Kuran müslümanlığıydı, hem peygamberimiz hem sahabeler inen ayetlere göre inancını şekillendiriyor ve hayatını düzene sokuyordu. Kurana uymak peygamber sünnetiydi. Kurana uymanın peygamber sünneti olduğu da unutulunca rivayet kitaplarına ve mezhep görüşlerine uymak peygamber sünneti zannedildi. Tarih boyunca da siyasi yönetimler sünnilik, şiilik gibi yollardan gidince ve propaganda buna göre yapılınca halk tabakası Kuran müslümanlığı ile tanışamadan yaşayıp gitti. Ta ki internetin yaygınlaştığı bilgi çağına gelene kadar.

Bilgi çağına gelinmesiyle birlikte insanlar aklına yatmayan konuları araştırmaya başladı ve kendisi gibi düşünenler olduğunu gördü. İlk önce Kuran okuyanlar; müslümanım diyenlerin alevilik, sünnilik, şiilik, selefilik, sufilik gibi yollara ayrıldığını görüp hayrete düştü. Ve aşağıdaki konuları sorguladı.

Mezheplerin Kurana arzı

1- Kan abdesti bozar mı?
2- Abdestin Farzı Kaçtır?
3- Hocaya uyunca içimizden okumak gerekir mi?
4- İslamda recm var mıdır?
5- Mürtedin hükmü nedir?
6- Namazı bırakanın hükmü nedir?
7- Şarap içenin cezası nedir?
8- Eller ve Yüz avret yeri midir?
9- Deve eti yemek abdest bozar mı?
10- Sırtlan eti yenir mi?
11- Köpek necis midir?
12- Köpek necis midir?
13- Diş dolgusu gusle engel mi?
14- Ezan okuyan para isteyebilir mi?
15- Erkekler sarı renk giyebilir mi?
16- Sakal kesmek haram mı?
17- Kadın hakim olur mu?
18- Darul harb'de faiz yenir mi?


1- Kan abdesti bozar mı?

Hanefi: Evet. Hanbeli: Hayır. Maliki: Hayır. Şafii: Hayır.

Kan abdesti bozar mı sorusu mezheplerin hayatımızdaki yerini sorgulamak için en güzel örnektir. Birisi evet bozar derken diğerleri hayır bozmaz demektedir. Oysaki verilecek 2 cevap vardır ve ikisini de vermişlerdir. Yani nasıl yaparsanız yapın zaten birine uymuş oluyorsunuz.

İşi abartıp "Tıraş olurken yüzüm kanadı ve camiye gideceğim, en iyisi hanefi mezhebinden şafi mezhebine geçeyim de öyle namaz kılayım, namaz bitince tekrar hanefi olurum" diyenler vardır. Hatta abdest alırken "Niyet ettim şafi mezhebine uymaya" derler. Halbuki Ebu hanife'nin bir yeri kanayınca "niyet ettim şafi isimli alimin görüşüne göre abdest almaya" dememiştir. Aklı başında her müslüman gibi "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" demiştir. Halk ise bunu düşünmediği için mezhepler arası geçişi dinde kolaylık sanmaktadır.

Oysaki Allah kimseden mezhep tutmasını da istemez, bir mezhepten başka mezhebe geçmeyi kolaylık olarak da sunmaz. Yüce Allah hiç kimseye "Hanefi isimli alimin tüm görüşlerini kabul edin, bazı durumlarda şafi isimli alimin görüşlerine uyabilirsiniz, bu sizin için dinde kolaylık olur" dememiştir. Bu mezhepler sonradan çıkmış bidatlardır. Mezheplere teslim olmak öyle büyük bir bid'attır ki Allahtan başkasını rab edinmeye kadar gidebilir. Eski ümmetler de din adamlarının her görüşüne teslim olarak insanları rab edinme hatasına düşmüştür. Müslümanları da aynı tehlike beklemektedir.

Ahbarlarını ve ruhbanlarını (din adamlarını) Allah'ın yanısıra rabbler edindiler. Ve meryem oğlu mesihi de. Halbuki tek ilah'a kulluk etmekten başkasıyla emrolunmadılar. Ondan başka ilah yoktur. O münezzehtir şirk koştukları şeylerden. [9/Tevbe suresi 31]


Eski ümmetler din adamlarının sözlerini kutsal kitaba arz etmeden her dediklerine iman etmiş, haram helal koyma yetkisi vermiş, böylece onları rab edinmişlerdir. Yahudi hahamları Musa peygamberin getirdiği islamı beğenmeyip yahudiliğe çevirmiştir. Hristiyan rahipleri ise İsa peygamberin getirdiği islamı beğenmeyip iznik konsilinde hristiyanlığa çevirmiştir. Aynı şey müslümanların da başına gelmiştir ve Hz. Muhammedin getirdiği islam sünniliğe şiiliğe dönüşmüştür. Kuran hükümleri ile mezhep hükümleri arasında farklar göze çarpmaktadır.

Abdest hakkında Kurana baktığımızda Maide 6.ayette abdestin farzları sayıldığını görürüz. Tuvalete gitme halleri ve karşı cinse dokunma hallerinin abdesti bozduğu söylenir. Ayrıca namaza kalkınca yıkayın yüzünüzü... diye başlaması da her namaz için abdest tazelemek gerektiğine, namazda abdest uzuvlarının nemli olması gerektiğine dikkat çeker.

2- Abdestin farzı kaçtır?

Hanefi: 4, Maliki: 7, Şafii: 6, Hanbeli: 10

Maide Suresi 6.ayette "Namaza kalkınca yıkayın yüzünüzü ve dirseklere kadar kollarınızı, mesh edin başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı..." denmiştir ve abdestin farzının 4 olduğu görülmüştür. Mezhepler ise her konuda olduğu gibi bu konuda bile ihtilaf etmişlerdir ve Kuranda geçen farzlara ilaveler eklemişlerdir. Sadece Hanefi mezhebi doğru cevap vermiştir.

3- Hocaya uyunca içimizden okumak gerekir mi?

Hanefi: Hayır, Maliki: Evet, Şafii: Evet, Hanbeli: Evet

Ben sünniyim diyenler öğlen ve ikindi namazı farzında birşey okumadan sessizce dikilirler. Hanefilere göre hocaya uyduktan sonra hocanın içinden okuması yeterlidir ve cemaatin fatiha ve zammı sure okumasına gerek yoktur. Şafi, hanbeli, maliki ise hoca okusa bile sen de içinden okumalısın derler.

Buna gerekçe olarak da "Mekkeli müşrikler peygamberimizin namaz kıldığını anlamasın diye gündüz sessiz kıldılar, o yüzden biz de sessiz kılıyoruz" derler. Lakin Medineye hicret edince ve Mekkeyi feth edince müslümanlar güçlenmiştir ve sessiz okuma gerekçeleri ortadan kalkmıştır, artık normal okumaya geçmişlerdir. Günümüzde halen sessiz okumanın mantığı nedir?

Namazda birşey okumadan sessizce dikilmek akla mantığa ve şu ayete terstir: "Deki: İster Allah diye yalvarın, ister Rahman diye yalvarın. Hangisiyle çağırsanız en güzel isimler onundur. Salatında sesini yükseltme, gizleyip kısma da. Bunun arasında bir yol tut." [17/İsrâ Suresi 110]

17:110 ayetine göre namazda orta yollu yumuşak bir ses tonuyla kıraat istenmiştir. Hocanın arkasında sessizce dikilmek ise "gizleyip kısma" emrine zıttır. Mezheplerin hükümlerini Kurana arz ettiğimizde öğlen ve ikindi namazında sessizce dikilme uygulamasının yanlış olduğu anlaşılmaktadır. Hocalar tıpkı cuma namazında sesli okudukları gibi öğlen ve ikindi namazını da sesli okumalıdır ki cemaat için hoca arkasında namaza durmanın bir anlamı olsun.

4- İslamda recm var mıdır?

Hanefi: Evet, Şafi: Evet, Hanbeli: Evet, Maliki: Evet

Asmak kesmek taşlamak konusunda mezheplerin ihtilaf etmediğini ve ittifak ettikleri görülmektedir çünkü incillerin dörde düşürülmesi gibi mezhepleri dörde düşüren emevi zihniyeti sadece kendi beğendiklerini hak ilan etmiştir hatta alimlerin ismini kullanarak mezhep kitapları yazmış da olabilirler.

Bu konudaki delillere baktığımızda İslamda recm olmadığı çok açıktır. Kuranın hiçbir ayetinde geçmemesi zaten İslamda olmadığını anlamaya yeterliyken Nur 2 ve Nisa 25.ayetlerde gereken cevabın verilmiş olması konuyu daha iyi anlaşılır kılmaktadır.

Bu konudaki hadislere bakıldığında ise "önceden Kuranda vardı ama keçi yedi, Hz Ömer halktan korkup ekleyemedi, lafzı kalktı ama hükmü devam ediyor, maymunlar bile recm ediyor, peygambere danıştılar kadını taşlattı" gibi inanılmaz iftiralar silsilesi görürüz. Sanki bir kişi oturup recm hadisleri yazmış gibi hikayeler karşımıza çıkmaktadır. (Detaylı bilgi için: Ayeti keçi yedi iftirası)

5- Mürtedin hükmü nedir?

Hanefi: Öldürülür, Şafi: Öldürülür, Hanbeli: Öldürülür, Maliki: Öldürülür

Asmak kesmek taşlamak konusunda mezhepler ittifak halindedir demiştik. Mürtedin yani dinden dönenin hükmü konusunda da 3 gün mühlet verilir kabul etmezse idam edilir demişlerdir.

Oysaki bir dine inanıp inanmamak kişinin kalben tasdik etmesi gereken birşeydir. Sen nasıl bizim gibi inanmazsın diyerek kişisel inancına baskı yapmak "Dinde tiksindirme yoktur..." (2:256) ayetine terstir.

Bir de militan mürtedler vardır ki bunlar kendisi inanmadığı gibi başkalarını da saptırmak için çalışırlar, Allahın var dediklerine yok derler, hurafeleri gösterip cahilleri islamdan soğutmaya çalışırlar, müslümanları yurtlarından çıkarmak isterler vs. Böylesi azılı mürtedler inanç özgürlüğü kapsamında değildir, yeryüzünde bozgun çıkarma kapsamındadır. (Detaylar için: Mürtedin hükmü)

6- Namazı bırakanın hükmü nedir?

Hanefi: Öldürülür, Şafi: Öldürülür, Hanbeli: Öldürülür, Maliki: Öldürülür

Namaz gibi Allah ile kul arasındaki bağı kuvvetlendiren, huşu ile yapılması gereken (23:2) ibadet hakkında bile kılmayan öldürülür diyecek kadar ileri giden mezhepler yine asmak kesmek öldürmek konusunda ittifak halindedir çünkü bir siyasi otorite tarafından müslümanlara dayatılmış ve sizin dininiz budur denmiştir. Adı geçen alimlerin bu görüşleri savunduğuna inanmak da zordur çünkü dünyevi cezası olan ve olmayan şeyleri ayırt etmek için Kuranı bir kere okumuş olmak yeterlidir.

7- Şarap içenin cezası nedir?

Hanefi: 80 kırbaç, Maliki: 80 kırbaç, Şafii: 40 kırbaç, Hanbeli: 80 kırbaç

Alkollü içecekler içene kırbaç vurulacağından o kadar eminler ki kaç kırbaç vurulacağını tartışmışlardır. Oysa Kuranda kırbaç cezası iffetli kadınlara zina iftirası atan kişiye (24:4) ve zina eden kişiye (24:2) verilmiştir. Kuranda içki içene kırbaç vurun diye emir yoktur. Lakin içkiye dünyevi ceza olmaması helal olduğu anlamına gelmez.

8- Eller ve Yüz avret yeri midir?

Hanefi: Hayır, Şafi: Evet, Hanbeli: Evet, Maliki: Hayır

Kadınlara kara çarşaf dayatan mezhepler bununla da yetinmeyip ellerine de siyah eldiven geçirmeli midir, yüzüne de siyah peçe takmalı mıdır diye tartışmıştır. Oysaki kadınların abdest uzuvları görünebilir. Kuranda giyim konusunda tek tip bir dayatma görmeyiz. Örfe adete göre farklı giyimler olabilir, İslam evrensel olduğu için dünyanın farklı yerlerinde farklı giyim tarzları ile tesettür giyim mümkündür. Önemli olan güzel giyinmektir. Tesettür giyim mağazalarından yaşına uygun şekilde giyinerek müslümanca yaşanabilir. (Bak: Kadınlar nasıl giyinmeli)

9- Deve eti yemek abdest bozar mı?

Hanefi: Hayır, Maliki:Hayır, Şafii: Hayır, Hanbeli: Evet

Deve eti yemekle abdestin bozulması hakkında nasıl bir bağ kurmuşlarsa bunu tartışabilmişlerdir.

10- At eti helal mi?

Hanefi: Haram, Maliki: Helal, Şafii:- Hanbeli: -

Kurana göre atlar binek ve süs olması için yaratılmıştır. "Atlar, katırlar, eşekler ona binmeniz ve süs olması içindir. Bilmediğiniz şeyler de yaratır." [16/ Nahl 8] Atlar çift tırnaklı ve enam cinsi olmadıkları için müslümanların yemek listesinde yoktur. (Oku: Eti yenen hayvanlar)

11- Sırtlan eti yenir mi?

Hanefi: Haram, Maliki: Helal, Şafii: Helal, Hanbeli: Helal

Sırtlan yırtıcı ve etçil olduğu için hiçbir zaman müslümanların yemek listesine girmemiştir. İslamda otçul ve enam cinsi hayvanların yendiğine dikkat çekilmiştir. İlk insandan beri yırtıcı hayvanlar yemek listemize girmemiştir. En azından nebilerle muhatap olan milletler yırtıcı hayvan yememişlerdir.

Mezheplerin bir tanesinin bile sırtlanı helal olarak görmesi onun yemek listemize sokulmaya çalışıldığını gösterir. Ne de olsa dördü de hak/gerçek ilan edilmiştir. Halbuki ihtilaf üzerine ihtilaf eden bu mezheplerin hiç birisi hak olamaz çünkü "hak rabbinden gelendir" (2:147)

12- Köpek necis midir?

Hanefi: Hayır, Şafii:Evet, Hanbeli: Evet, Maliki: Hayır

Necis, pis demektir. Kurana göre müşrikler pisliktir. Hayvanlardan da domuzun eti necistir, domuzun şahsı değil domuzun eti pis olduğu için yemek yasaktır ve sağlığa zararlıdır. Köpek ise insanların dostudur.

Ashabı kehf gençleri mağaraya saklanırken yanlarında besledikleri köpeği de götürmüşlerdir. Kuranda köpek konusu bu şekilde geçer. Köpeğin necis olup olmamasının sorulma sebebi de kendi dışkısını yemesi ve dokunduğu kaptan yemek yenir mi sorunsalıdır. Hijyen açısından hayvanların ve insanların tabağı ayrı olmalıdır. Hatta herkesin tabağı ayrı olmalı, ortadaki tabağa kaşık sokulmamalıdır. Çünkü bir insanın ağzında bakteri olabilir ve bunu kaşık ile yemeğe bulaştırabilir, yanında yemek yiyenlerden birisi bakterili yerden yiyerek hastalık kapabilir. Başkasının bardağından su içmek de böyledir, dudağında uçuk çıkmış ve bardağa mikrop bulaştırmış olabilir.

13- Balın zekatı verilir mi?

Hanefi: Evet Maliki: Hayır Şafii: Hayır Hanbeli: Evet

Kuran ıvır zıvır konulara girip detayda boğmak yerine genel bir ifade kulanmıştır. "Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar, deki: ihtiyaçtan fazlasını" (2:219) diyerek konuyu özetlemiştir. İhtiyaçtan fazlası demek hasattan sonra bir sonraki hasada kadar kendi ailesine yetecek kadarını alıp fazlasını ihtiyaç sahiplerine hibe etmektir. Bu hasat aylık maaş ise aylık %2.5 kadarını infak etmek gerekir. Yani 1000₺ maaşın 25₺ si Allah yolunda harcanmalıdır. "Onlar darlıkta ve bollukta infak ederler" (Ali imran 134)

14- Diş dolgusu gusle engel mi?

Hanefi: Evet Maliki: - Şafii: Hayır Hanbeli: -

Diş dolgusu yaptırmak diş çürüğü olunca bir gereklilik olur. Gusül abdestinde ise bütün vücut yıkanmalıdır. Dişin yüzeyi ıslandığı için gusle engel değildir. Bunu düşünmeyipte mezheplerden hüküm istemek "açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sorup durmayın" (5:101) ayetini hatırlatıyor. (Oku: Gusül abdesti nedir)

15- Ezan okuyan para isteyebilir mi?

Hanefi: Hayır, Maliki: Evet, Şafii: Evet, Hanbeli: -Hayır

Peygamberlerin hepsi de "benim ücretim alemlerin rabbi katındadır" (6:90, 26: 109, 26:127, 26:145, 26:164, 26:180) demiştir.

16- Erkekler sarı renk giyebilir mi?

Hanefi: Haram, Maliki: Helal, Şafii: Haram, Hanbeli: Haram

Renkler Allahın yarattığı güzelliklerden biridir, bir gök kuşağında yan yana dizilmiş temel renkler bulunur. Bu renklerden kıyafetler yapılır, güzel görünmek için giyiniriz. Sarı giymek de Temmuz Ağustos aylarında yakışan bir renktir. Ancak kırmızı ve pembe gibi kadınlara daha çok yakışan renklerden uzak durulabilir. Renk konusuna haram helal olarak değil mubah mekruh olarak bakılabilir.

17- Sakal kesmek haram mı?

Hanefi: Evet, Maliki:Evet, Şafii: Mekruh, Hanbeli:Evet

Mezhepçilere göre erkekler bir tutam sakal uzatmak zorundadır. Aksi halde günah işlemiş olur. Kuranda emredilmeyen bir konuda bile günah uydurmuşlardır. Sakal uzatmak kişinin tercihine bırakılmış, dinen hükmü olmayan serbest konulardan biridir. İsteyen bir tutam sakal uzatır, isteyen eline gelmeyecek kadar kirli sakal uzatır, isteyen hiç uzatmaz sinek kaydı traş olur. Yüz tipine yakışanı yada kendini rahat hissedeceği şekilde sakalına müdahale etme yetkisi kişinin kendine aittir. Mezhepler ise insanların özgürlüklerini elinden aldığı için sakal konusunda da hüküm getirip bu hükme uymayanları mürted ilan edecek kadar sınırı aşarlar. Bu sorunlu zihniyet yetiştirdiği insanları cahil bıraktığı ve akletmeyi kötü gösterdiği için sonuçta "Sen sakalını kesiyorsun, demek ki peygambere uymak istemiyorsun, öyleyse mürtedsin" diyecek dinciler üretir. Mezhepler dindar değil, dinci üretir. Neye niçin inandığını bilmeyen, akletmeyen dincilerin insanlığa hiçbir faydası olmadığı gibi içinde bulundukları toplumu geri bırakarak zarar verirler.

18- Kadın hakim olur mu?

Hanefi: Evet, Maliki:Hayır, Şafii: Hayır, Hanbeli: Hayır

Hakimlik adalete ve gerçeği ortaya çıkarmaya dayalı bir görevdir. Kim bu işi hakkıyla, layıkıyla yaparsa hakim olabilir. Bu konuda cinsiyet değil ehliyet ve liyakat önemlidir. Kuranda kadın yöneticiden övgüyle bahsedilir. Sebe melikesi belkıs devletini yönetirken Hz. süleymandan gelen mektubu okumuş ve adamlarına danışmıştır. Adil olmak ve Kuran hükümlerini bilmek hakim olmak için yeterlidir.

19- Darul harb'de faiz yenir mi?

Hanefi: Evet Maliki: Hayır Şafii: Hayır Hanbeli: Hayır

Borç para verip fazlasını almak riba / faiz demektir. İster elden ister bankadan faiz almak aynı kapıya çıkar. İster şeriat ülkesi olsun ister laik ülke olsun önemli olan ülke değil kişinin dindarlığıdır. (Bak: Riba ve faiz)

Sonuç: Mezhepleri Kurana arz ettiğimizde farklı bir inanç oldupu görülmektedir.

4 yorum:

  1. inanan milyonlar inandıkları allahın kitabi değil pislik uyduruk hadiizm

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel açıkladınız.Rabbimize giden yolda Kur'an ve sünnet rehberimizde..

    YanıtlaSil
  3. Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar. Tevbe 122 de Allah böyle buyuruyor.cihada giden mücahid ücret almadan savasamayacagi gibi dini öğreten bir insanda ücret almadan ogretemez hayatın devamı için ücret şarttır.selametle

    YanıtlaSil
  4. Dini öğretmek için ücret alacakmış. Hadi ordan, minareyi çalmış da kılıf uyduruyor. Senin öğreteceğin din ancak şirk dinidir zaten. Senin öğreteceğin dinin.. Nebi Aleyhisselam zamanında savaşan hangi mücahid ganimet dışında ücret almış? Ganimeti de savaştan galip çıkarsa alıyor. Asalak olarak yaşamak isteyince böyle bir yerlerinden fetva uydurursun işte. Senin ilmine..

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gmail hesabınızla veya Anonim olarak yorum yapabilirsiniz.