Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Cübbeli Ahmet Hoca Hurafeleri

cübbeli ahmet
Cübbeli Ahmet hoca lakabıyla tanınmış Ahmet Mahmut ünlü, 27 Şubat 1965 tarihinde İstanbul Fatih’de doğmuştur. Aslen Giresun, Görele’lidir. Annesi Rabia Ünlü, Babası Yusuf Ünlü’dür. Hazinedaroğulları unvanı ile tanınan ataları, 18. asırda bugünkü Özbekistan sınırlarının içinde bulunan Buhara şehrinden göç etmişlerdir. İlk okulu Yavuz Selim İlkokulu'nda okuduktan sonra Fatih Koleji’nde orta öğrenime başladı. 7.sınıfta okuldan ayrılıp dışardan okudu. Okula gitmek yerine medrese'ye giden Cübbeli Ahmet, İsmailağa cemati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu tarafından eğitildi. Askerliğini de şeker hastası olduğu gerekçesiyle yapmayan Cübbeli Ahmet, 1997 yılında babasının işlerinin bozulmasından sonra risaleler yazarak dinden geçimini sağlamaya başladı. 1999 depreminden sonra yaptığı konuşmada halkı; din, mezhep, inanç farklılığı konularında birbirine düşürecek provokatif sözler kullandığı için 2 yıl 7 ay 3 gün hapis cezasına çarptırıldı. 13 ay hapis yattı. 2011 yılında ise karagümrük operasyonunda yurt dışından kadın getirip fuhuş yaptığı iddiasıyla tutuklandı ve 7 Aralık 2012 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.

Cübbeli Ahmete Hurafeleri

+Hadisler vahiydir
+Vahiy Kurandan ibaret ise bok yeyin
+Allaha değil ölülere yalvarın
+Erkeklerin başı açık gezmesi günahtır
+Şeyhim ölüm meleğini kovdu
+Bizim tarikatımız cennetlik
+Hakkımda vahiy geldi
+Ayetleri cinsel organa üfleyin
+Tuvalet taşı sitem etti
+Kertenkele öldürmek sevaptır


Bir hoca düşünün; sünnilik ve sufizmi karıştırıp çorba yapsın ve islam diye kakalasın, söylentileri vahiy ilan ederek yeni kutsal kitaplar uydursun, peygamber adına hikayeler düzsün, aklı rafa kaldırmayı tavsiye etsin, Kuranı anlayarak okumayı kötülesin, Allah'a bağlanmayı şeytana bağlanmak olarak görsün, şükrederek şirk koşsun, kendi sözlerinden oluşan videolara sırf eleştiri diye telif atıp youtube'den kaldırsın, Kuransız müslümanlık savunsun ve buna rağmen hoca efendi diye rağbet görsün. Hurafe deyince akla ilk gelen hoca olan Cübbeli Ahmetin hurafelerine cevaplar vereceğiz.

Hadisler vahiydir!

İddia: "Size rabbinizden indirilene tabi olun, sakın vahyin dışında dostlara tabi olmayın." (7:3) Kuran vahiy ise sünnet de vahiydir… Bir milyon küsür hadisi şerif hepsi vahiydir, Allahtan ona bildirildi. Nereden biliyorum? Bu ayette buyurdu ki: ‘’…Resulüm ne verdiyse alın…’’ (59:7) [Lalegül Tv, Bursa Sohbetleri, 01.10.2016]

Cevap: Ayetleri kendi görüşüne göre çarpıtmaktan çekinmeyen cübbeli ahmet hoca, söylentilerin derlenmesi olan kitapları vahiy ilan ederek yeni kutsal kitaplar icad ediyor ve bu yeni kutsallara uymayanları tekfir ederek büyük bir vebale giriyor. Eğer bir milyondan fazla vahiy varsa Kuran gibi onlarca kutsal kitap var demektir, haşa. Oysaki bahsettiği ayetlerde parça parça inen ayetlerin kabul edilmesi, inanç esaslarının ayetlere göre düzenlenmesi, yaşam biçiminin Kurana göre şekillenmesi istemektedir. Vahiy dışına çıkmamak demek ayet indikçe onu hayata geçirmek demektir. Yani Allahın yasamasını yürütmektir ve buna göre yargılamaktır. Resul ne verdiyse almak da Allahın resul ile duyurduğu ayetleri kabul etmektir. (Bak: Resul ne verdiyse alın çarpıtması)

Cübbeli gibi Kuransız müslümanlar ise "Allah ve Resulü" ifadesinin arasını ayırıp "Allah için Kurana uyulur, resul için rivayetlere uyulur" diyerek Allah ve resulünü iki farklı tanrı gibi gösteriyorlar. Resulün Allahın elçisi olması bile konuyu anlamaya yeterlidir. Bir padişahın elçisi fermanı götürür ve ekleme çıkarma yapmadan olduğu gibi duyurur, aksi halde padişahın çok kızacağını ve ceza alacağını bilir. İşte aynı şey kainatın padişahı olan yüce Allah ve onun elçisi için de geçerlidir. O padişah ki "bize sözler isnad etseydi şah damarını keserdik" diyor ve peygamberimizin Kuran dışına çıkamayacağını haber veriyor.

Konuyla ilgili diğer ayetlere bakınca da peygamberimizin Kuran dışına çıkmadığı görülmektedir. Örneğin başka Kuran isteyen müşriklere verdiği cevapta "onu değiştiremem, ben ancak vahyedilene uyarım, eğer rabbime karşı gelirsem büyük günün azabından korkarım" (10:15) diyerek Kuran dışına çıkamayacağını söylemiştir. Üstelik bunu hadis olarak değil, ayet inmesini bekleyerek söylemiştir. Yani Kuranda peygamber sözleri de bolca mevcuttur.

İddia: "Hadisleri inkar ettiğin zaman dinin tümünü ortadan kaldırıyorsun, onun için son kararı ne verir? Hadisler verir." [Lalegül Tv, Bu haftanın sohbeti, 03.08.2017]

Cevap: Nasıl bir din ki söylentilere bakmadığın zaman dinin tümü ortadan kalkıyor. Bu dinin herşeyi açıklayan (16:89) bir kutsal kitabı yok mu? Var elbet, lakin bu sünni hocalar Kuranı yetersiz görmekte ve Allahın konuları açıklamadığını iddia etmekte. Çünkü çocukluktan itibaren hadis, sünnet, mezhep öğretileriyle muhatap olmuşlar ve Kuranı sadece sevap kazanmak için telaffuz edip gırtlaktan ses çıkartmaya çalışmışlar. Cübbeli gibiler de annesini "okula gidiyorum diploma alacağım" diye kandırıp şeyhin eteğine yapışmış ve sonuçta Kuransız müslümanlığın savunucusu olmuş. Bu yaptığı da kendi içinde tutarlı çünkü Siz de tertemiz beyninizi uçup kaçan şeyh masallarıyla ve yarı tanrı gibi görülen hadisçilerin, mezhepçilerin görüşleriyle doldursaydınız onun gibi Kuransız müslüman olurdunuz.

Biliç altını evvela ayetlerle dolduranlar şanslıdır. Sünnilerin bilinç altında şucu bucuların görüşleri olduğu için her zaman ayetlere reddiye yaparlar. "Ayet öyle diyor ama, Allah böyle demiş ama.." diyerek sürekli ayete bahane getirirler ve resule uymazlar. Ama'dan sonrası hep ayeti mehcur bırakmak ve Allahın lafının üstüne laf söylemek olur. Hani kemal sunal filminde "ağanın p*hunun üstüne p*h olur mu" sahnesi vardı, aynı şey dinde "Allahın sözünün üstüne söz olur mu" şeklinde geçerlidir. Meleklerin Allahı söz ile geçmediğinin haber verilmesi (21:27), melekleri örnek almamız istendiği içindir. Şucu bucular ise her sohbetlerinde Allahı sözle geçmenin yollarını ararlar ve "ama, lakin, fakat" gibi sözlerle kendi görüşlerini din yapmaya çalışırlar.

Peygamberimizin şikayeti de Kuransız müslümanlıktan olacaktır. "Ya rabbi! Kavmim Kuranı mehcur bırakarak ittihaz etti (terk ederek benimsedi)" (25:30) diyerek serzenişte bulunacaktır. Bakınız peygamberimiz "kavmim hadislerimi inkar etti" demiyor, "kavmim kuranı terk etti" diyerek Kuransız müslümanlığı Allah'a şikayet ediyor. Öyle bir müslümanlık ki hocalar insanları Kurandan uzak tutmaya ve söylentileri din edinmeye davet ediyor.

Bunun sonucunda Kuranı hatim ederek sevap kazanmak unutuluyor ve Buhariyi hatim ederek sevap kazanmak getiriliyor. Bu kadar hadisi övdükten sonra Cübbelinin Buhari hatim ederek sevap ummasına şaşmamalı. İlerideki beklentimiz ise artık namazda Buhari okumaları olacaktır. Bugün Buhariyi hatim ederek sevap kazanandığını sananlar yarın namazda Buhari okurlar.



Cübbeli ve onun ismailağa tarikatı, sadece Buhariyi hatim indirerek sevap kazandığını zannetmez. Balkona şeyh çıkarıp izleyerek de sevap kaszandığını zanneder. Bir adamı balkona çıkarıp 10 dakika boş boş baktılar ve 150 yıllık sevap kazanmaya çalıştılar. Hemde bunu "şeyh izlemek 150 yıl ibadet etmekten daha sevaptır" diyerek yaptılar. Bu tasavvufçu tarikatların zihniyeti şeyhi Allahtan üstün tutmaya dayandığı için hiç kimse de çıkıp "bir şeyhe boş boş bakmak nasıl Allaha 150 yıl namaz kılmaktan daha sevap olur yahu, aklınızı mı kaçırdınız" demedi. Çünkü içlerinde bunu diyebilecek kadar düşünceli, alını kullanan birisi yok. Bütün tarikat üyeleri aklını rafa kaldırmış, güdülen koyunlara dönmüşler.



"Yoksa sen, onların çoğunu işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak çiftlik hayvanları gibidirler, hatta yol bakımından daha sapkındırlar." (Furkân Suresi 44) ayeti şeyh izleyerek sevap kazanmaya çalışanların güdülen hayvanlardan daha aşağı bir mertebede olduklarını bildirmektedir.

Ayrıca "Andolsun insanı en güzel kıvamda yarattık. Sonra onu sefillerin en sefiline çevirdik. İman eden ve iyi işler yapanlar hariç, onlara kesintisi olmayan mükâfat vardır." (95:4-6) ayetinde bahsedilen "esfeli safilin" kelimesi de tarikatların insanları düşürdüğü mertebeyi en güzel şekilde özetlemektedir. Oysa bu insanlar tarikata girerken yüksek mertebe umuyorlardı, mürit oldukça yükseleceklerini sanıyorlardı.

Vahiy sadece Kuran ise bok yeyin!

İddia: Vahiy sadece Kuran mı? Tamam, Kuran. Vahiy sadece Kuran ise bu ayete (Enam 145) göre de dörtten başka haram yok ise benimde sana tavsiyem bok ye. Var mı bu ayette bok? Bok ye kardeşim (Caner taslaman) Deve sidiğini sen ararsın, ben sana bok yedirtirim… Hadisi şerifler diyor ki efendim; pislikler haram, mikroplu şeyler haram, şu haram, bu haram anlatıyor daa... Onun içun son kararı ne verir? Hadisler verir. [Lalegül Tv, Bu haftanın sohbeti, 03.08.2017, https://youtu.be/h8eE27aYWn4]

Cevap: Caner taslamanın Ebubekil Sıfil ile tartıştığı programa istinaden "Vahiy sadece kuran ise bok ye, deve sidiğini mumla aratırım sana" diyen cübbeli ahmet, sanki dışkı yememeyi hadislerden öğrenmiş gibi zaten düşük olan seviyesini iyice düşürmüştür. Yüce Allahın "sefillerin sefiline çevirdik " (95/5) dediği kişiler kimler diye merak ediyorsanız Cübbelinin bu videosunu izleyebilirsiniz. Kuranda "size verdiğimiz rızıkların temiz olanını yeyin" (5/88) diyerek hem rızık hem temizlik şartı belirtilmiştir. Rızıktan kasıt meyve, sebze, enam eti, enam sütü, bal, yumurta gibi nimetlerdir. Temizlikten kasıt da bozulmamış, çürümemiş, kokuşmamış, helal kılınmış yiyeceklerdir. Temiz kategorisine otçul av hayvanları da dahildir. Enam 145.ayette sayılan 4 haram, müşriklerin eti yenen hayvanları da haram etmesine karşılık inmiştir. Haram olarak sayılan; kan, leş, domuz eti, Allahtan gayrısı adına kesilenler hep enam türüdür yani davar, sığır, deve gibi etinden sütünden yününden faydalanılan hayvanlardır.

Bu konuda Caner taslaman da eksik konuşmaktadır yani madem 4 haramdan başka haram yok o zaman köpek eti yenir mi, çinliler herşeyi yiyerek doğru mu yapıyor sorusu çıkar ki bu soruya da evet köpek yenebilir diyerek yanlış bir cevap veriyorlar. Köpeğin, kedinin, kartalın, maymunun, yarasanın haramlar arasında sayılmama sebebi helal ve temiz olduğu için değil, Kuranın zooloji kitabı gibi bütün hayvan isimlerini saymaması sebebiyledir. Mesela bir markete gidip alışveriş yapınca evdekilere aldığımız şeylerden bahsederiz, almadığımız binlerce ürünü saymayız. İşte Kuran üslubu da bu şekildedir, yenen şeylerden bahsedilmiş, temiz olmayan yüzlerce hayvan sayılmamıştır. Av hayvanı ve avcu hayvan ayrımı ile konuyu özetlemiştir. (Bak: Eti yenen hayvanlar)

Ölülere yalvarın!

Mekkeli müşriklerin ameli olan ruhçuluk, ölülerden medet ummak Kuranda defalarca yerilmiş ve şirk olduğu üstüne basa basa açıklanmıştır. Pekçok ayet duanın/yakarışın Allaha yapılması gerektiğini, herşeye gücü yetenin ve herşeyi işitenin Allah olduğunu bildirmektedir. Her namazda okunan fatiha suresindeki "iyyake na'budu ve iyyake nestaine: sadece sana kulluk ederiz ve sadece sana istiane ederiz" cümlesi bile yeterliyken nasıl oluyor da ölülere istiane edebiliyorlar anlamak mümkün değil. Madem bu ayete iman etmiyorlar o zaman namazda neden okuyorlar değil mi? Namaz kılarken "sadece sana istiane ederiz" diyeceksin namazsdan sonra ruhlara istiane edeceksin. Bu çelişki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

Ayrıca "Allahtan başkasına yalvarandan daha sapık kim vardır? Kıyamet gününe kadar ona kimse icabet etmez, onlarda bunların duasından habersizdir. İnsanlar haşrolunduğu zaman onlara düşmen olurlar ve ibadetini inkar ederler" (46/Ahkaf 5-6) ayetinde hesap gününde yalvardıkları kişilerin "ben sizin duanızı işitmedim, bana ibadet ettiğinizden haberim yoktu" diyeceği haber veriliyor. Burası önemli, dua ve ibadet birlikte sayılıyor yani kime dua ediyorsanız ona ibadet ediyorsunuz demektir. Hurafeci güruh bu ayetleri görünce taşa tapan Allahsızlardan bahsedildiğini, hesap günü taşların konuştuğunu zannettiği için putperestliğin ruhçuluk olduğunu da bilmiyorlar. Şimdi Cübbeli Ahmetin iddiasına bakalım.

İddia: Çıkmış oraya Aziz Bayındır dediği laflara bak, konuştuğu laflara bak. ‘’Ancak Allah yetişir, başkası yetişemez, ancak Allahtan isteyeceğiz’’ (diyor) Doktordan istiyorsun, manavdan istiyorsun, bakkaldan istiyorsun, hanımdan bile yardım istiyorsun, bir gözün kafan dönüyor hanım tut elimden, e sonra evliyadan isteyince gavur oluyorsun. Ne alakası var, yaratan ancak Allahtır, bunu böyle bilmek lazım. Şahı Nakşibend bir şey yaratamaz, Abdulkdir Geylani bir şey yaratamaz ama Allah onlara keramet vermiş. Abdulkadir geylani sözü, ‘’Mahmut efendi bana bunu okudu’’ diyor (bayındır) Doğru okudu, sen anlamadın ki. Ne diyor: ‘’Müridim dağda taşta, doğuda batıda nerede olursa ‘ya gavs yetiş’derse yetişirim’’ diyor. E Allah verdi bunu. İmamı rabbani’de var bu ‘’Bismillahirrahmanirrahim ya imamı rabbani’’ dediğin anda gelir. Kaç gece hacerul esvette sıkıştım, ben zaten zayıf adamın, kıracaklardı bir tarafımı, bir kaçkere parmağım da çıktı orada, şimdi çok yanaşmıyorum. Ama çok dara düşünce ‘’Bismillah ya imamı rabbani’’ dedim açıldı. E ben bunu denedim. Ne var şimdi bunda. Allahtan iste. Yav kardeşim, Allah diyor aracı edinin ''..Vebteğu ileyhil vesilete..'' (5:35) aracı koyun diyor. Benim Allah’a çok yüzüm yok ki, o aracının yüzü suyu hürmetine istiyorum. Ben imamı rabbani gibi, şahı nakşibend gibi hatırlı bir adam değilim ki, o zaman aracı koyarım ne var. Dünya işlerinizde aracı koymuyor musunuz? Aracısız iş dönüyor mu ya, e aracılıkta bir günah yokki. Sevap da var, iyi bir şeye aracılık yaparsan fazilet var. ''Men yeşfe' şefaaten haseneten yekun lehu nasibun minha...'' (4:85) İyi bir aracılık yaparsan ondan sana da nasib var. Birisi birini isteyecek, gidemiyor, ‘’sen tanıyorsun bunları aramıza gir de ben felancanın kızını istiyorum’’ iyidir, aracılık iyidir. En iyi aracılık nikah meselesinde olur diyor. Birbirini evlendirmek meselelerinde araya girmek aracı olmak vesaire, aracılık islamda var. E bu zahiren de aracılık var batinen de aracılık var, ne farkı var birbirinden. Nasıl ki bir adama ‘’gel şu işimde araya gir’’ diyorsun burada da ‘’ey ebayubel ensari hazretleri, rabbimle arama seni koyuyorum, senin yüzü suyun hürmetine Allahtan istiyorum, sen bu işime aracı ol’’ ne var bunda? Bunu anlamayacak ne var? Bu Allahtan başka yaratan var demek mi haşa. Ama getiriyor konuyu Allahtan başka istenecek yok, yav sen niye böyle diyorsun. Allahtan başka istenecek yok dediğin vakit doktora gitme, şunu yapma bunu yapma. Yok onlar başka. Doktorun yaratma şeyi yok ki, o da sebeb bu da sebeb. Nasıl ki eczaneden ilaç alacaksın, nasıl doktora gideceksin, Allah hikmetini böyle yaptı, sebebleri böyle var etti, burada da sebebler yarattı, sebeblere sarılacaksın. Yok ben efendim aracı maracı tanımıyorum, bu kadar bak kablolar var, şu ışık gelmesi için, şu hoparlore ses gelmesi için arada bu kadar kablolar var, aracılar var. Cereyan buraya nereden nereden ta geriden geliyor, ne var arkasında trafo mu diyorsunuz? Yok ben efendim kabloya fişe bağlanmam, ben direk ana trafoya bağlanacağım, patlatırsın, patlatırsın kardeşim, bum gider, dumanın çıkar, ana trafoya bağlanacakmış. ‘’Ben Allah’a direk bağlanıyorum’’ (diyorlar) Peygamberi devreden çıkar, evliyayı devreden çıkar, müçtehidleri devreden çıkar direk Allah’a bağlan. Ne Allahı şeytana bağlanırsın. Direk Allah’a bağlanıyorum diyen şeytana bağlanır. [Cübbeli Ahmet, 9 ocak 2011, Şifa-i şerif sohbeti]

Cevap: Vesileden kasıt salih amellerdir, cihad etmetir. 5:35 ayetinin kendisi vesilenin ne olduğunu açıklar. "Ey iman sahipleri! Allahtan sakının ve ona vesile arayın, onun yolunda mücadele edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz." (5/Maide Suresi 35) Ayetin başını alıp devamını gizleyerek şirk olan aracılığı islama sokmaya çalışıyor. Mekkeli müşrikleri müşrik yapan şey zaten aracılık idi. Lat, menat, uzza dedikleri putlar eskiden yaşamış iyi insanların tasviriydi. Yani bu dönemin geylanisi, rabbanisi, gavsı varsa o dönemin de latı, manetı, uzzası vardı. Mekkeli müşrikler de tasavvufçuydu. Evliya ruhlarına ve meleklere yalvarırlardı, şefaat dilenirlerdi.

"Dikkat edin! Katışıksız din Allah’ındır. Onun astından evliya edinen kimseler "Onlara tapıyoruz ki bizi Allah’a sunarak yaklaştırsınlar’’ (derler) Şüphesiz Allah, onların ihtilaf içinde oldukları konuda hükmünü verecektir. Şüphesiz Allah o yalancı ve nankör kişileri hidayete erdirmez." (39/Zumer Suresi 3) ayetinde insanların üstünde Allahın astında ortaya konumlandırılmış evliyalar edinenlerin aracılık şirki eleştirilir. Bu ayeti gören hurafeciler "biz tapmadan aracı ediniyoruz, onlar taparak aracı edinmiş" diyebiliyor. Aracı edinince tapmış olduğunu fark edemiyor.

Ne zaman aracılığın şirk olduğunu söyleyen ayetleri göstersek "o zaman doktora gitme, Allaha yalvar iyileştirsin" diyerek diri ve ölüyü bir tutuyorlar. Kabir ehli ölüdür ve bizi işitmez, doktor diridir ve ilmiyle bize tedavi uygular. Ölüyle diriyi bir tutmak büyük bir hezeyandır. "Ölülerle diriler de bir değildir. Allah dilediği kişiye işittirir, sen ise kabirlerin içindeki kişilere işittirmezsin." (35/Fatır 22) Daha ne desin yüce Allah, kabir ehli sizi işitmez diyor. Bu kabir ehli ister peygamber olsun ister evliya olsun bizi işitmezler. Lakin sünni sufi karışımı bir din çıkaran cübbeli Ahmet, "şehitler diridir, peygamber bizi işitir" diyerek kula kulluk etmekte ısrar ediyor. Evet peygambere yalvarmak ona kulluk etmektir, biraz önce duanın ibadet olduğunu görmüştük.

İddia: Siz; Mustafa İslamoğlu, Abdulziz Bayındır, Mehmet Okuyan vesaire bu kafada olan (kişilere uymayın) Artık vahabi desen vahabi değil, mutezile desen mutezile değil, şii desen şii değil, belli bir kimlik de veremiyorum. Bu adamların görüşüne göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem öldü, bitti, gitti, yitti, bir şeyden haberi yok, haşa ve kella. Bunların bir şeyden haberi yok. Bütün alimler, veliler diyorlar ki: Kainatın efendisi diridir, işitiyor ve görüyor. Bu mecliste olanlara da şahittir… Şu anda bizim amellerimiz ona arz ediliyor, bu gece buraya kim geldi, öbür camilere kim gitti mevlidi şerifi ihya için, kainatın efendisini sevdiği için, cemaate gitti, zikretti, salavat getirdi, hepsine şahit… Salatu selamlarımız sana ulaşıyor, sen bizim isimlerimizle biliyorsun, sen bizim salatlarımızı duyuyorsun, çok perişan haldeyiz, ehli sünnet zelil vaziyetteyiz, sen bizim yardımımıza yetiş ya resulullah, suriyeye yetiş ya resulullah, ırağa yetiş ya resulullah, irandaki ehli sünnete yetiş ya resulullah… Ehli sünneti aziz eyle, tut elimizden yetiş ya resulullah.… Allah Teala seni bize aracı kıldı, seni bize vesile yaptı, Allahımızla aracımız ol, vatanımıza İslam vatanlarına yetiş ya resulullah, böldürme yetiş ya resulullah, bu İslam yurtlarında ezanları susturma yetiş ya resulullah, bu mübarek gecede rahmetinle yetiş bize ya resulullah. (Mevlid-i Şerif Gecesi Sohbeti (22.12.2015 - https://youtu.be/gqmVBjn9_-o?t=170)

Cevap: Peygamberimizin ümmetinden habersiz olması hem Kuran ayetidir hem hadiste geçer. Bu filanca hocanın sözü değildir, bizzat islam öğretisidir. "O gün Allah resulleri toplayıp şöyle diyecek: "size ne cavap verdiler" (Resuller de) "bizim bilgimiz yok, şüphesiz sen, gaybleri bilen sensin" dediler. [5/Maide 109] ayetinin tefsiri İsa peygamberin sözleridir. Peygamberimiz isa peygamberin sözünü kullanarak dünya ahvalinden gafil olduğunu söylemiştir. Buharide geçen bir hadis Kuranla tam uyumludur.

Hadis: Kıyamet günü sahabilerimden bir takım insanlar sağ taraflarından ve sol taraflarından yakalanırlar da ben ''onlar benim sahabelerim (bırakın onları)'' derim. Bana ''sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir'' denilir. Ben de Allahın salih kulu meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: ‘’..Bana emrettiğinden başkasını onlara söylemedim. Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kul olun (dedim). İçlerinde kaldığım müddetçe üzerlerinde tanıktım ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahit olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen üstün olan ve hikmetli hüküm verensin.’’ (Maide 117-118) [Buhari: 60/Kitabul Enbiya, Bab 50, No 117, Cilt 7, Sayfa 3262, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]

Her fırsatta hadisleri vahiy ilan eden cübbeli, bu ayet içeren hadisi neden görmezden geliyor acaba? Çünkü bu hadise göre peygamberimiz ne salavatları işitiyor nede dünyada neler yaşandığını biliyor. Cennet boyutunda mutlu mesut kıyameti bekliyor. Peygambere yalvarma hastalığına bizden önce Hristiyanlar yakalandı. Peygamberimiz zuhur etmeden önce konsil toplantılarıyla dinlerini öyle bir bozdular ki elçi olan isayı tanrı olan isaya çevirdiler. Günümüzde el açıp isaya yalvaran ve ona rab diyen şirke batmış Hristiyanlar mevcutken aynı duruma tasavvufçular düşmüştür. Cübbelinin 2015 mevlidi şerif gecesinde sarf ettiği sözler artık iflah olmayacak boyuta girdiklerini göstermiştir. Zaten bu reddiyeyi de Cübbelinin islama dönmesi için değil kandırdığı insanların gerçeği görmesi için yazıyoruz.

Erkeklerin başı açık gezmesi günahtır!

İddia: Başı açık gezmek öyle günahtır ki evladım, erkeklerin erkeklerin, kadınlar zannettiniz dimi şimdi. Kadınlar ne alakası, kadınlar zaten ayetle beraber haramdır. Erkeklerin baş açık gezmek öyle günahtır ki evladım, öyle fena bir iştir ki evladım, kitaplara baksanız yerini bulamazsınız. Yav şimdi Ali haydar efendi dört mezhep müftüsü, bütün kitapları gözden geçirmiş, heyeti telifiye reisi, kitapların yazıldığı telif heyetinin başkanı yani, Osmanlı meşihatında. Sen ondan fazla kitap araştıracak halin yok, zaten 120 yaşına kadar kitap tetebbu etmiş senin yaşın kaç. Peki, e nasıl buyuruyor ki ''kitaplara baksanız yerini bulamasanız da bu çok büyük günahtır'' Peşine derdi ki: ''çünkü evladım yenilere benzemektir.'' Yenilere dediği işte kafirlere müşriklere, onlara benzeyenlere benzemek. Kitaplara baksanız yerini bulamazsınızdan kastı ne biliyor musun? Nokta atışıyla ismini bulamazsınız demektir. Yoksa kaide var. ''O şirk koşanlara azıcık dahi meyletmeyin, onları yakan ateş size de dokunur'' Bu ayettir, zalimlere azıcık bile meyl etmeyin. İşte noel kutlamak çok büyük bir meyil. Adamın canını yakar ahirette, helak edebilir. (Youtube: Cübbeli ahmet Hoca, 8 Kasım 2016 - https://youtu.be/h9HoV2kKC0g?t=19s]

Cevap: Zalimlere meyl etmek, sarıksız gezmekle, pantolon giymekle, sakal kesmekle olacak şey değildir. Zalimlere meyl etmek yanlışa ses çıkarmamaktır, emperyaslist ülkeleri dost edinmektir, müslümanlara zulm eden ülkelerle alışverişe devam etmektir, dünyalık uğruna dini hükümleri yok saymaktır, devlet büyüğünün hevasına uygun fetva uydurmaktır, devletin malı deniz yemeyen keriz diyenlere hak vermektir, çıplaklık içeren yayınları beğenmektir, aile yapısını bozan dizilere hayran olmaktır. Yani dünyalık zevklere dalanlarla birlikte dalmak zalimlere meyl etmektir. Bunun şekilcilikle ilgisi yoktur. Bir sarık takmadı diye kimse zalimlere meyl etmiş olmaz, peygamberin düşmanlarının başında da sarık vardı, ebu leheb hem sarıklı hem sakallıydı. Bu kadarcık şeyi bile düşünemeyenler yine "sefillerin sefiline çevirdik" ayetini hatırlatıyor. Şirk koştukça sefilleşiyorlar.

Şeyhim ölüm meleğini kovdu

İddia: Ağır koma dediler, ciğeri durdu şöyle oldu böyle oldu canlandı. Şimdi senden de iyi benden de iyi. Son hali bu (dergiden fotoğrafı gösteriyor) yeni dergi çıktı. Son halini böyle gösterdik. Nuru ilahi duruyor böyle. ''Bir ağrınız var mı'' diyoruz. ''Yok yok'' diyor. Benim her yerim ağrıyor mesela. Birisi gördü zuhuratta, azrail (as) geldi efendi hazretlerine. Çok sene oldu 15 sene, işte efendim alacak. Efendi hazretleri böyle yaptı (elini kaldırıyor) ''Ben şimdi gelmek istemiyorum.'' Olur mu bu? Olur çünkü hadiste diyor ki her peygambere ne verildi muhayyenlik verildi. Ne demek? İster gel ister kal. Şeyhler de diyor ki ''veliler de böyledir'' bütün evliyanın ittifakı var. (26 mart 2009 - Hayder - https://youtu.be/LxKDgcrtBrA)

Cevap: Mahmut efendinin ölüm meleğini kovması, onu yüceltmek için uydurulmuş menkıbelerden biridir. Buna benzer bir hikaye de Musa aleyhiselam hakkında uydurulmuştu: "Melekül Mevt (ölüm meleği) Musa Aleyhisselama ruhunu kabzetmek için gönderildi. Hz. Musa'ya geldiği zaman, Ona tokat vurdu, bir gözü çıktı. Azrail Aleyhisselam Rabbine döndü, dedi ki: "Beni öyle bir kula gönderdin ki, ölümü istemiyor." Cenabı Hak tekrar ona gözünü iade etti." [Buhari, 2/113 ve 4/191; Müslim 4/1843] Uydurma hadiste geçen hikayeden esinlenerek kendi şeyhinin de ölüm meleğini kovduğunu söylemişlerdir. Halbuki melekler bir iş için gelirse görevini yapmadan gitmezler. ''Allah, eceli geldiğinde hiçbir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.'' [63/Munafikun 11]

Tarikatımız cennetlik

İddia: "Ali haydar efendi hazretlerinden işittim buyurdu: Yarın ahirette kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa, azaba götürürlerken yaka paça, o adam dese ki: ''ben nakşibendi tarikatının halidi kolundanım''dese bırakırlar. Bunu dört mezhep müftüsü olan Ali haydar efendi söylüyor. Halidi kolunun ne kadar büyük bir kol olduğunu anlatmak için bunu söylüyor" (https://youtu.be/OhXTUbyea3U)

Cevap: Filanca tarikatın falanca kolundan olursan cennet garanti, azap melekleri bile bırakıyor. Allah senin hangi zıkkımın kökü koldan olduğunu unutmuş ama sen zabaniye hatırlatınca "pardon yanlış almışız, buyur cennete gir" diyorlar. Kendi tarikatını övmek için uydurulmuş hikayelerden birisi. "O kimseler ki dinlerini fırkalara ayırdılar ve gurup gurup oldular. Tüm taraflar yanlarındaki şeyle (kendi fırkasıyla) sevinirler." [30/Rum 32]

Benim hakkımda vahiy geldi

İddia: Efendi hazretleri beni çağırdı ve şöyle dedi: Ahmet, senin hakkında evliyaullah'a müracaat ettirdim. Fakat bu iş hepsini aşınca bizzat Allah tecelli buyurarak ''Ahmeti bana bırakın, onun işlerini ben hususi yönetiyorum, ona kimseyi dokundurmayın'' buyurdu. (Arifan dergisi, sayfa:4, 55.sayı, Nisan 2012)

Cevap: İşler bozulunca, köşeye sıkışınca hop vahiy uydur, Allah'ın "Ahmetin işlerini ben yöneriyorum" dediği uydur. Arada cibril bile yok, direk vahiy alabiliyor güya. doğrudur vahiy alabilir ama şeytandan. "..şeytanlar kendi dostlarına vahyederler, sizinle mucadele tmek için, eğer onlara uyarsanız sizde müşrikler olursunuz.." (6/121)

Ayetleri cinsel organa üfleyin

Cübbeli ahmet, "Her bir uzuv için okunması münasip olan şifa ayetleri" isimli kitabın 1.baskısında 42.sayfada şunları yazmıştır: "Erkeğin tenasül uzvu için okunacaklar! Dört tertip vardır. Birinci tertip: Bakara suresinin 260.ayeti kerimesinin bir kısmı bir miktar suya okunur, sudan biraz alınıp tenasul uzvuna serpilir ve sudan kalanı içilir. İkinci tertip: Tenasul uzvunun zayıflığının giderilmesi için adiyat suresi okunup uzva üflenir. Üçüncü tertip: El gayyum” ismi şerifi okunup uzva üflenir. Dördüncü tertip: Sabah akşam şu yedi ismi şerifi yüz kere okumaya devam eden kişi ebediyyen iktidarsızlık görmez ve çok güçlü olacağından dolayı ölünceye kadar hiçbir itirazla karşılaşmaz, yani kimsenin itirazı onu aciz bırakamaz. O isimler şunlardır: El gadir, El mugaddir, El gayyum, El gaviy, El metin, El mutekebbir, El muin” (Şifa ayetleri, sayfa 42-43)

Cevap: Bakara suresi 260. Ayette Hz. İbrahim'in ölülerin nasıl dirildiğini merak etmesi ve 4 kuşu kendine alıştırıp öldürdükten sonra tekrar yanına uçarak geldiği anlatılmıştır. Böylece Hz. İbrahim ölülerin nasıl dirildiğini idrak etmiştir. Cübbeli Ahmet ise ayetteki kuşları cinsel organlar olarak anlamış ve penisin kalkması için "Bakara 260.ayeti suya okuyup penise serpiştirin" demiştir. Adiyat suresinde nefes nefese koşan atlardan bahsedilmiştir. Cübbeli ise bu koşmayı cinsel organın koşması olarak anlamıştır. El gayyum: ”Gökleri ve yeri,bütün mahlukatı ayakta tutan” anlamına gelir. Cübbeli ise bu ayakta tutmayı penisin dikilmesi olarak anlayıp ”El gayyum ismini okuyup cinsel organa üfleyin” demiştir.

El kadir: Her şeye kadir olan, her şeye gücü yeten” anlamına gelen bir kelimedir. El mukaddir :” Herşeyi tam bir ölçü ile takdir edip yaratan” demektir. El kayyum: ”Gökleri ve yeri,bütün mahlukatı ayakta tutan” demektir. El kaviyy: ”Gücü ve kuvveti sınırsız olan,kendisine hiç bir şey aciz bırakmayan” demektir. El metin: hiç bir şey kendisini sarsmayan ve kendine güvenilen;hiç bir fiilinde sıkıntı çekmeyen;çok sağlam demektir. El Mutekebbir: ”Kibirlenmeye hakkı olan, Sonsuz büyüklük ve azamet sahibi.” demektir. El muin: Kullarına yardım eden, nimet veren. Yardıma muhtaçlara yardım eden.” demektir. Bunları okuyunca cinsel iktidarsızlığın geçmesi ne alakadır?

Tuvalet taşı sitem etti

İddia: İçki içen diyor içerken sarhoşken günaha giriyor, zina yapan zina bitene kadar günahtadır, zina bitti günah bitti değil mi? Fakat bu sakal tıraşı öyle birşeydir ki o traş yüzünde durdukça günahı devam ediyor. Allah Allaah. Ne acayip birşey, çünkü biraz uzuyor bir hafta geçmeden bir sinek kaydı daha günah yine ne oluyor? devam ediyor. Sen doğruyu öğren de yapamıyorsan, belki memur olan var, işten atılma tehlikesi olan var, onların durumu günahları veballeri kime gider? Onlara sakal bırakmasına engel olanlara gider. Kendileri hadi kurtarır diyelim ama keyfine bunu yapmanın da bir luzumu yoktur. Ve burada acayip işler var. Zekerya kandi elevi hazretleri diyor bunu: ''Berberlerin sakal kesmeleri haramdır.'' Adam berber sakal traşı ediyor. Nasıldı İçki içene şarabı (içerken günah yazılır) aynı. Sakal tıraşı haram, ona yardım eden de harama giriyor. Çok ince bir mesele bu. Siz inşallah ölmeden şu sakalsızlarınız varya, burada ne kadar sakalsız varsa ben size bir dua edeyim. Allah sizi sakalsız mezara sokmasın. Hikmet efendi birşey anlatırdı biliyor musun, hikmet efendi menkıbecidir ha, sami efendinin halifesidir, efendi hazretleri (mahmut ustaosmanoğlu) sever onu. O öyle birşey anlattı, kitapta gördüm dedi. Hela taşı, tuvalet taşı Allah'a şikayet arzu hal verdi. Yani bunu hikmet efendiden anlatıyorum naklen, ben demiyorum yani: Dedi ki tuvalet taşı ''Ya rabbi ne suçum vardı da beni tuvalet taşı yaptın'' dedi. Mevla buyurdu ki ''Sus, 60 yaşını geçipte sakalsız ölene mezar taşı yapsam daha mı iyi olur'' deyince tuvalet taşı ''tamam'' dedi. Daha beter olurum diye. Efendi hazretleri neler anlattı bu meselede. Kabirden kaç kişi öyle göründü etti, bizim hiç suratımıza bakmıyorlar burada sünnete uymadık (sakal bırakmadık) diye. Onun için bu kitap size güzel faydalı olacağına inanıyorum. Benim cemaatimi Allah için seviyorum, Allah hepsine sakal nasip edece inşallah. https://youtu.be/iTRcAOiQKmU

Cevap: Hurafecilerde efendiler bitmiyor, müslümanların 1 tek efendisi/rabbi varken bunların bir sürü efendisi var. Hikmet efendisi anlatırmış, ondan mahmut efendi dinlemiş ve bu müritlere anlatırmış. bir gün wc taşı sıkılmış gelen işiyor giden sı*ıyor, artık isyan edip "ne suçum vardı wx taşı oldum" demiş. Allah da "sus bakıyım, sakalsız ölene mezar taşı yapsam daha mı iyiydi" demiş. wc taşı imana gelmiş tamam sustum demiş. Adamlar oturmuş, sakalı farz yapmak için ne uydursak diye düşünüp wc taşı masalı uydurmuş. Karga ile tilki masalı gibi lafontaine masalından farksız. Tabi bu masalın konusu da ortama göre duruma göre değişiyor. Mesela sakal kısmı uçuyor yerine daha mantıklı şeyler geliyor. Eleştiri gelince s*tığını sıvama tarzında şöyle konuştu:

İddia: "Mevla da cevap buyurdu: sen vaziyetine şükret ki seni adaletsiz kadıların hakimlerin meclis taşı yapmadım." Mevzu nereye geldi? Adaletsiz hüküm veren zalim, rüşvetle iş yapan hakimlerin kadıların bulunduğu meclisler, efendim adalet sarayları vesaire, eğer adil değilse onun oturduğu binanın taşı kenef taşından (Tuvalet taşından) bin kat kötü bir durumdadır. Sen durumuna şükret, müslümanları rahatlatan yerdesin yani. Adam abdestini bozacak çıkacak zikredecek da. Ne var bunda şimdi? [Lalegül Tv, Bu haftanın sohbeti, 10 Ağustos 2017 - https://youtu.be/NeJf8C5FWH0?t=320]

Eski videoda tuvalet taşının "sakal uzatmadan ölene mezar taşı olacağıma wc taşı olurum" dediğini uydurmuştu, yeni videoda "adaletsiz hakime meclis taşı olacağıma wc taşı olurum" dediğini uyduruyor. İşte şarlatanlık mesleği böyle kaypak, böyle pişkin. Allah'tan korkmuyor, kuldan utanmıyor. Laf cambazlığı yaparak izleyenlerin aklını küçümsüyor. Sorgulamayan uyurgezer bir kitlesi olunca pişkinliği giderek artıyor. Buna rağmen "Hoca efendi hazretleri" olarak rağbet görüyor. Eşek olursanız semer vuran çok olur demişler, ne kadar güzel söylemişler.

Kertenkele öldürmek sevaptır

İddia: Kertenkele öldürene bir vuruşta 100 sevap, iki vuruşta 50 sevap sahih. Kertenkele öldüren kafir öldürmüş gibidir, bu sahihi müslimde bir babdır. Bizim kızın, benim ayşe dilara kızım var, kızım bir medreseye gidiyor, birde baktım kadınlar da beni tanımıyor cübbeli hocanın kızı olduğumu bilmiyorlar diyor, orada kadınlar konuşurken birisi ''böyle şey mi olur, hayvan öldürmekle kertenkele öldürmekle sevap mı olurmuş bilmem ne'' Öbür kadın diyor ki ''Olur mu ya cübbeli hocadan dinledim, hadis var sahih'' diyor. Öbür hoca efendi de demiş ki ''Ben bunu inceleyim benim bilgim yok bu hususta'' demiş. Maşallah insaflıymış o hoca hanım. Mevzu buraya gitmiş yani bugün bizim kızın dersinde. Yani şunu demek istiyorum. Bu hadis sahih-i müslim'dedir. Kertenkele öldürmeyle ilgili bab var bab. Ama bizim en meşhur hocalarımızdan biri bile bana geldi ''sen nereden çıkardın bunu'' dedi. Hocam sahihi müslimden dedim bir açtım ''Yaaa'' dedi. Tansiyonu baya düştü ama hiç olmazsa müslimi önüne koyunca sustu. Böyle irfan gibi şefik gibi Buhari tanımaz Müslim tanımaz adamlardan değildi tabiki. [Youtube: Cübbeli Ahmet Hoca, 26 Ekim 2016, https://youtu.be/1UCTUhiPdS4]

Cevap: Tevhid ehli büyük bir peygamberi öldürmek isteyen Tevhid düşmanı müşrik kertenkele masalı. Hurafecilerde masal bitmiyor. Ravi zinciri sağlam diyerek aklımızla alay eden masalları peygamber sözü olarak sunuyorlar. Bu keler niye peygamberi öldürmek istiyor? Bu keler müşrik ise torunları niye lanetleniyor? Dedesinin suçunu torunu niye çekiyor? Günah nesilden nesile geliyor ise İbrahim peygamberi ateşe atanlar insan olduğu için insan soyu da lanetlenmesi gerekirdi. Halbuki "Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz." (2/bakara 141) ayetine göre eskilerin yaptığı bizi bağlamaz. müşrik kelerin yaptığı da bugünkü kelerleri bağlamaz. Bu uydurma hadisi kertenkeleden korkan birisi yaymış olmalı.

Sonuç: Bu kadar delilden sonra anlıyoruz ki; evliya, asrın müceddidi, hoca efendi hazretleri olarak tanıtılan kişiler islamdan nasipsiz cahil cühela herifler. İsimlerinin başına eklenen övgü cümleleri boş tenekeden ibaret. Adamların görünüşü hoca efendi, içeriği boş kütük. "Onları gördüğün zaman, görünüşleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar, dikilip dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar; onlar gerçek düşmandır; onlardan sakın. ALLAH onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar!" (63/Munafikun 4) ayetinde hoca efendilerin içi boş kütükler olduğu açıklanıyor. Müslümanlar ateistlerden ve hristiyanlardan değil, evvela hoca efendilerden sakınmalıdır. Bu hoca efendiler önce insanları ahmaklaştırıp mürit ediniyor sonra onları kullanarak darbe yapmaya kalkışıyor. Cübbelinin darbe yapacak kapasitesi olmasa bile insanları ahmaklaştırma özelliği olduğu apaçık ortada. Mahmut efendi öldüğü zaman yerine cübbeliyi Allah dostu olarak seçebilirler, nede olsa kendi elleriyle Allahın dostunu seçip gerçekten allah dostu olduğuna iman ediyorlar. Vay müritlerin haline, vah Kuransız müslümanlara.

CÜBBELİ HURAFELERİ
1) "Ete kemiğe büründüm mahmut diye göründüm" diyerek şeyhini Allah yaptın. Hatta "Şeyhim ölüm meleğini kovdu" diyerek Allahın şeyhe yenik düştüğünü uydurdun.
2) "Nakşibendi tarikatının halidi kolundanım dersen cehenneme götüren azap melekleri seni bırakır" diyerek kendi tarikatını cennetlik ilan ettin ve yine Allahın yanlış hüküm verdiğini ima ettin.
3) "peygamber geceleri tabağa işeyip yatağın altına koyardı, sabah dökmek için boş buldu çünkü hizmetçi kadın içmişti ve cennetlik oldu" diyerek necaset içip cennetlik olan sahabe uydurdun. Bunun bir de hacamat kanı içip cennetlik olan sahabe versiyonu var.
4) "hadisler vahiydir, kuran gibi kutsaldır" diyerek yeni kutsal kitaplar uydurdun ve Allahın düşmanı oldun.
5) "Fethullah hoca efendiye adıyla hitap edemezsin, hoca efendi hazretleri diyeceksin" dedin ama darbe girişiminden sonra "biz zaten sapık olduğunu anlamıştık" dedin. 2015 yılında ölseydi türbe yapıp kabrinde yasin okurdun.
6) Kendini temize çıkartmak için Allah benim hakkımda vahiy indirdi, "onun işlerini ben yönetiyorum, Ahmetime dokunmayın" dediğini uydurdun.
7) Tuvalet taşıyla Allahı konuşturup sakalı farz ilan ettin sonra tepki gelince "adaletsiz hakime mezar taşı yapsam daha mı iyi olurdu" diyerek yeni versiyon uydurdun.
8) Kitap satmak için "her uzuv için şifa ayetleri" isimli kitap yazıp ibrahim peygamberin kuşları diriltme ayetini penisinize okuyup üfleyin aletiniz dirilir diyerek dalga geçtin.
9) "Kuran yeterse b*k yeyin, b*kun haram olduğu kuranda geçmiyor" diyerek Allahın kitabına hakaret ettin.
10) Hristiyanlar gibi peygambere dua etme şirkini önerdin. İnsanlar Allaha dua eder gibi peygambere dua etmeye başladı. Hristiyanların isaya dua etmesinden farkı kalmadı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?