Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Şarlatanlık Örneği: Cübbeli Ahmet Hoca Hurafeleri

cübbeli ahmet
Cübbeli Ahmet hoca lakabıyla tanınmış Ahmet Mahmut ünlü, 27 Şubat 1965 tarihinde İstanbul Fatih’de doğmuştur. Aslen Giresun, Görele’lidir. Annesi Rabia Ünlü, Babası Yusuf Ünlü’dür. Hazinedaroğulları unvanı ile tanınan ataları, 18. asırda bugünkü Özbekistan sınırlarının içinde bulunan Buhara şehrinden göç etmişlerdir. İlk okulu Yavuz Selim İlkokulu'nda okuduktan sonra Fatih Koleji’nde orta öğrenime başladı. 7.sınıfta okuldan ayrılıp dışardan okudu. Okula gitmek yerine medrese'ye giden Cübbeli Ahmet, İsmailağa cemati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu tarafından eğitildi. Askerliğini de şeker hastası olduğu gerekçesiyle yapmayan Cübbeli Ahmet, 1997 yılında babasının işlerinin bozulmasından sonra risaleler yazarak dinden geçimini sağlamaya başladı. 1999 depreminden sonra yaptığı konuşmada halkı; din, mezhep, inanç farklılığı konularında birbirine düşürecek provokatif sözler kullandığı için 2 yıl 7 ay 3 gün hapis cezasına çarptırıldı. 13 ay hapis yattı. 2011 yılında ise karagümrük operasyonunda yurt dışından kadın getirip fuhuş yaptığı iddiasıyla tutuklandı ve 7 Aralık 2012 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.

Cübbeli Ahmet Hoca Hurafeleri

+Hadisler vahiydir
+Vahiy Kurandan ibaret ise bok yeyin
+Allaha değil ölülere yalvarın
+Erkeklerin başı açık gezmesi günahtır
+Şeyhim ölüm meleğini kovdu
+Bizim tarikatımız cennetlik
+Hakkımda vahiy geldi
+Ayetleri cinsel organa üfleyin
+Tuvalet taşı sitem etti
+Kertenkele öldürmek sevaptır


Bir hoca düşünün; sünnilik ve sufizmi karıştırıp çorba yapsın ve islam diye kakalasın, söylentileri vahiy ilan ederek yeni kutsal kitaplar uydursun, peygamber adına hikayeler düzsün, aklı rafa kaldırmayı tavsiye etsin, Kuranı anlayarak okumayı kötülesin, Allah'a bağlanmayı şeytana bağlanmak olarak görsün, şükrederek şirk koşsun, kendi sözlerinden oluşan videolara sırf eleştiri diye telif atıp youtube'den kaldırsın, Kuransız müslümanlık savunsun ve buna rağmen hoca efendi diye rağbet görsün. Hurafeci deyince akla ilk gelen kişi olan Ahmet Mahmut Ünlü'nün hurafelerine cevaplar vereceğiz.

Hadisler vahiydir!

İddia: "Size rabbinizden indirilene tabi olun, sakın vahyin dışında dostlara tabi olmayın." (7:3) Kuran vahiy ise sünnet de vahiydir… Bir milyon küsür hadisi şerif hepsi vahiydir, Allahtan ona bildirildi. Nereden biliyorum? Bu ayette buyurdu ki: ‘’…Resulüm ne verdiyse alın…’’ (59:7) [Lalegül Tv, Bursa Sohbetleri, 01.10.2016]

Cevap: Kuran okuduğumuzda öğrendiğimiz şeylerden birisi de Resul ayet verir, Nebi hadis söyler olmuştur. Cübbeli Ahmet gibi Kuransız müslümanlık savunucuları ise Nebi ve Resul farkını bilmedikleri için veya bilip de gizledikleri için Resule uyun ayetlerini bağlamından kopartıp rivayetleri vahiy ilan etmek için kullanırlar. Müritlerine bahsettikleri birkaç ayet vardır, o ayetleri de müslümanları Kurandan uzaklaştırmak için kullanırlar. Ayet gösterip Kurandan uzak tutmaya çalışmak şeytana papucunu ters giydirmektir. (Bak: Resule uyun çarpıtması)

İddia: "Hadisleri inkar ettiğin zaman dinin tümünü ortadan kaldırıyorsun, onun için son kararı ne verir? Hadisler verir." [Lalegül Tv, Bu haftanın sohbeti, 03.08.2017]

Cevap: "..Bugün dininizi Kemal'e erdirdim "(5:3) "..Sana herşeyi açıklayan kitap indirdim.." (16:89) "Ayrıntılı olarak indirdi" (6:114) "Ayrıntılı açıkladı" (11:1) "öğüt alın diye kolaylaştırdık" (54:22) "Kur'an'ı iyice düşünmezler mi" (47:24) "Fazla soru sormayın" (5:101-102) Rabbinizden size indirilene uyun" (7:3) "Kurandan sorguya çekileceksiniz" (43:44) ayetleri karşımızda dururken ve Kuran okuyanın İslam dinini öğreneceği bizzat Allah tarafından söyleniyorken nasıl oluyor da hadis okumayan birisi dinin tümünü ortadan kaldırmış oluyor? Kutsal kitabımız dinin temelini bile anlatamıyor da 5 farklı kişiden nakledilen rivayetler mi dinin temelini anlatıyor? (Bak: Hadislere bakışımız nasıl olmalı)

Cübbeli Ahmet gibi her sohbetinde Kuran müslümanlığını kötüleyen, hadisleri vahiy ilan eden kişilerin amacı müslümanları Allahın kitabından uzak tutmak ve halkın uydurulmuş dinden indirilmiş dine geçmesini engellemeye çalışmaktır. Bunda tarih boyunca başarılı da olmuşlardır ve peygamberimizin hesap gününde "Ya rabbi! Kavmim Kuranı mehcur bırakarak ittihaz etti (uzak kalarak kabul etti)" (25:30) diyerek şikayet etmesine vesile olacaklardır.

Hadisleri vahiy ilan ettikten sonra kendi yalanına iman eden Cübbeli Ahmet, depremlerin durması için Buhariyi hatim etmeye başlamış, Kuran hatim etmenin yerini rivayet kitabı hatim etmek almıştır. Bozulma bu derece büyüktür.



Cübbeli ve onun ismailağa tarikatı, sadece Buhariyi hatim indirerek sevap kazandığını zannetmez. Balkona şeyh çıkarıp izleyerek de sevap kazandığını zanneder. Allah dostu ilan ettikleri Mahmut Ustaosmanoğlu'nu balkona çıkarıp 10 dakika boyunca seyrederek 150 yıllık ibadet sevabı kazandıklarını sanmışlardır.



Balkona şeyh çıkarıp izleyerek 150 yıllık namaz sevabı kazandıklarını zanneden bu müritlere ne demeli? Hangi söz bu hurafeyi açıklamaya yeter? Tabi ki Allahın sözü:

"Yoksa sen onların çoğunu işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar ancak güdülen hayvanlar gibidirler, hatta yol bakımından daha sapkındırlar." (25/Furkân Suresi 44)


Güdülen hayvan örneği verilmesi tarikatların zihniyetini çok güzel özetlemektedir. Zira hurafeci tarilatlarda sorgulamak akletmek yasaktır, "buraya geliyorsanız aklınızı rafa kaldıracaksınız, ne söylersek iman edeceksiniz" derler. Böylece güdülen koyunlar mertebesine düşerler ama yüksek mertebeye çıkacaklarını zannederler. Tarikata girmeden önce var olan insanlık mertebeleri "esfeli Safilin" (95:4-6) derecesine düşer ve kendilerini doğru yolda zannederler.

Vahiy sadece Kuran ise bok yeyin!

İddia: Vahiy sadece Kuran mı? Tamam, Kuran. Vahiy sadece Kuran ise bu ayete (Enam 145) göre de dörtten başka haram yok ise benimde sana tavsiyem bok ye. Var mı bu ayette bok? Bok ye kardeşim (Caner taslaman) Deve sidiğini sen ararsın, ben sana bok yedirtirim… Hadisi şerifler diyor ki efendim; pislikler haram, mikroplu şeyler haram, şu haram, bu haram anlatıyor daa... Onun içun son kararı ne verir? Hadisler verir. [Lalegül Tv, Bu haftanın sohbeti, 03.08.2017, https://youtu.be/h8eE27aYWn4]

Cevap: Caner taslamanın Ebubekil Sıfil ile tartıştığı programa istinaden "Vahiy sadece kuran ise bok ye, deve sidiğini mumla aratırım sana" diyen cübbeli ahmet, sanki dışkı yememeyi hadislerden öğrenmiş gibi zaten düşük olan seviyesini iyice düşürmüştür. Yüce Allahın "sefillerin sefiline çevirdik " (95/5) dediği kişiler kimler diye merak ediyorsanız Cübbelinin bu videosunu izleyebilirsiniz.

Kuranda "size verdiğimiz rızıkların temiz olanını yeyin" (5/88) diyerek hem rızık hem temizlik şartı belirtilmiştir. Rızıktan kasıt meyve, sebze, enam eti, enam sütü, bal, yumurta gibi temiz nimetlerdir. Temizlikten kasıt da bozulmamış, çürümemiş, kokuşmamış, helal kılınmış yiyeceklerdir. Temiz kategorisine otçul av hayvanları da dahildir. Enam 145.ayette sayılan 4 haram, müşriklerin eti yenen hayvanları da haram etmesine karşılık inmiştir. Haram olarak sayılan; kan, leş, domuz eti, Allahtan gayrısı adına kesilenler hep enam türüdür yani davar, sığır, deve gibi etinden sütünden yününden faydalanılan hayvanlardır.

Bu konuda Caner taslaman da eksik konuşmaktadır yani "madem 4 haramdan başka haram yok o zaman köpek eti yenir mi, çinliler herşeyi yiyerek doğru mu yapıyor" sorusu çıkar ki bu soruya da evet köpek yenebilir diyerek yanlış cevap verirler. Kedi, köpek, aslan, kaplan, sırtlan, maymun gibi köpek dişi olan memeliler değil; deve, sığır, davar, tavuk, ördek gibi otçullar yendiği Kurandan anlaşılmaktadır. Neden bunlar teker teker sayılmamıştır çünkü Kuran bir zooloji kitabı değildir.

Biz bir markete gidip alışveriş yapsak, evdeki yakınımız ne aldın diye sorsa ona ne söyleriz? Sadece aldıklarımızı mı anlatırız yoksa marketteki binlerce ürünü mü sayarız? İşte Kuran üslubu da bu şekildedir, yenen şeylerden bahsedilmiş, temiz olmayan yüzlerce hayvan sayılmamıştır. Av hayvanı ve avcı hayvan ayrımı ile konuyu özetlemiştir. (Bak: Eti yenen hayvanlar)

Ölülere yalvarın!

İddia: Çıkmış oraya Aziz Bayındır dediği laflara bak, konuştuğu laflara bak. ‘’Ancak Allah yetişir, başkası yetişemez, ancak Allahtan isteyeceğiz’’ (diyor) Doktordan istiyorsun, manavdan istiyorsun, bakkaldan istiyorsun, hanımdan bile yardım istiyorsun, bir gözün kafan dönüyor hanım tut elimden, e sonra evliyadan isteyince gavur oluyorsun. Ne alakası var, yaratan ancak Allahtır, bunu böyle bilmek lazım. Şahı Nakşibend bir şey yaratamaz, Abdulkdir Geylani bir şey yaratamaz ama Allah onlara keramet vermiş. Abdulkadir geylani sözü, ‘’Mahmut efendi bana bunu okudu’’ diyor (bayındır) Doğru okudu, sen anlamadın ki. Ne diyor: ‘’Müridim dağda taşta, doğuda batıda nerede olursa ‘ya gavs yetiş’derse yetişirim’’ diyor. E Allah verdi bunu. İmamı rabbani’de var bu ‘’Bismillahirrahmanirrahim ya imamı rabbani’’ dediğin anda gelir. Kaç gece hacerul esvette sıkıştım, ben zaten zayıf adamın, kıracaklardı bir tarafımı, bir kaçkere parmağım da çıktı orada, şimdi çok yanaşmıyorum. Ama çok dara düşünce ‘’Bismillah ya imamı rabbani’’ dedim açıldı. E ben bunu denedim. Ne var şimdi bunda. Allahtan iste. Yav kardeşim, Allah diyor aracı edinin ''..Vebteğu ileyhil vesilete..'' (5:35) aracı koyun diyor. Benim Allah’a çok yüzüm yok ki, o aracının yüzü suyu hürmetine istiyorum. Ben imamı rabbani gibi, şahı nakşibend gibi hatırlı bir adam değilim ki, o zaman aracı koyarım ne var. Dünya işlerinizde aracı koymuyor musunuz? Aracısız iş dönüyor mu ya, e aracılıkta bir günah yokki. Sevap da var, iyi bir şeye aracılık yaparsan fazilet var. ''Men yeşfe' şefaaten haseneten yekun lehu nasibun minha...'' (4:85) İyi bir aracılık yaparsan ondan sana da nasib var. Birisi birini isteyecek, gidemiyor, ‘’sen tanıyorsun bunları aramıza gir de ben felancanın kızını istiyorum’’ iyidir, aracılık iyidir. En iyi aracılık nikah meselesinde olur diyor. Birbirini evlendirmek meselelerinde araya girmek aracı olmak vesaire, aracılık islamda var. E bu zahiren de aracılık var batinen de aracılık var, ne farkı var birbirinden. Nasıl ki bir adama ‘’gel şu işimde araya gir’’ diyorsun burada da ‘’ey ebayubel ensari hazretleri, rabbimle arama seni koyuyorum, senin yüzü suyun hürmetine Allahtan istiyorum, sen bu işime aracı ol’’ ne var bunda? Bunu anlamayacak ne var? Bu Allahtan başka yaratan var demek mi haşa. Ama getiriyor konuyu Allahtan başka istenecek yok, yav sen niye böyle diyorsun. Allahtan başka istenecek yok dediğin vakit doktora gitme, şunu yapma bunu yapma. Yok onlar başka. Doktorun yaratma şeyi yok ki, o da sebeb bu da sebeb. Nasıl ki eczaneden ilaç alacaksın, nasıl doktora gideceksin, Allah hikmetini böyle yaptı, sebebleri böyle var etti, burada da sebebler yarattı, sebeblere sarılacaksın. Yok ben efendim aracı maracı tanımıyorum, bu kadar bak kablolar var, şu ışık gelmesi için, şu hoparlore ses gelmesi için arada bu kadar kablolar var, aracılar var. Cereyan buraya nereden nereden ta geriden geliyor, ne var arkasında trafo mu diyorsunuz? Yok ben efendim kabloya fişe bağlanmam, ben direk ana trafoya bağlanacağım, patlatırsın, patlatırsın kardeşim, bum gider, dumanın çıkar, ana trafoya bağlanacakmış. ‘’Ben Allah’a direk bağlanıyorum’’ (diyorlar) Peygamberi devreden çıkar, evliyayı devreden çıkar, müçtehidleri devreden çıkar direk Allah’a bağlan. Ne Allahı şeytana bağlanırsın. Direk Allah’a bağlanıyorum diyen şeytana bağlanır. [Cübbeli Ahmet, 9 ocak 2011, Şifa-i şerif sohbeti]

Cevap: Vesileden kasıt salih amellerdir, cihad etmetir. 5:35 ayetinin kendisi vesilenin ne olduğunu açıklar. "Ey iman sahipleri! Allahtan sakının ve ona vesile arayın, onun yolunda mücadele edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz." (5/Maide Suresi 35) Ayetin başını gösterip sonunu gizlemek tam anlamıyla şarlatanlık yapmaktır.

Mekkeli müşrikleri müşrik yapan şey de zaten aracılık inancıydı. Mekkeli müşrikler en tepeye Allahı koymuşlar, en aşağıya kendilerini koymuşlar, ortadaki sözde boşluğa da Lat, menat, uzza isimli eskiden yaşamış iyi insanların ruhlarını koymuşlardı. Önce ruhlara yalvarıyor sonra duamı Allaha ilet diyorlardı. Bu davranışları günümüzdeki tarikatların evliyayı aracı edinmesiyle tıpatıp aynıdır. Hatta aracı edinme bahaneleri de aynıdır.

Mekkeli müşrikler "Biz onlara bizi Allaha yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" (39:3) demiştir. Tarikatçılar ise "Biz onlara bizi Allaha yaklaştırsınlar diye aracı ediniyoruz, hürmet gösteriyoruz" derler. Tek fark mekkeli müşriklerin daha açık sözlü olup kulluk ettiklerini itiraf etmeleridir.

O tarikatçılar ki ayet gördükleri zaman "Madem aracılık şirk o zaman hasta olunca doktora gitme, musluk bozulunca tamirci çağırma" derler. Bu itirazları kimedir? Aracılık şirk diyen kimdir? Kuran müslümanlarına itiraz ediyor gibi görünürler ama gerçekte ayetlere itiraz ederler. Bu ayetleri indiren Allaha reddiye yaptıklarının farkında bile değillerdir.

Her zamanki gibi Kuranı kendi inançlarına alet etmek için ayet kırparlar ve "şehitler diridir, diri ise bizi duyar, yetiş ya geylani" derler. Halbuki "Ölülerle diriler de bir değildir. Allah dilediği kişiye işittirir, sen ise kabirlerin içindeki kişilere işittirmezsin." (35/Fatır 22) ayetini görmezden gelmişlerdir. Sadece "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin" (2:154) ayetini baz alarak yanlış sonuca varırlar. Halbuki Kuran ikişerli (39:23) bağlantılı ayetler ile anlaşılır.

İddia: Siz; Mustafa İslamoğlu, Abdulziz Bayındır, Mehmet Okuyan vesaire bu kafada olan (kişilere uymayın) Artık vahabi desen vahabi değil, mutezile desen mutezile değil, şii desen şii değil, belli bir kimlik de veremiyorum. Bu adamların görüşüne göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem öldü, bitti, gitti, yitti, bir şeyden haberi yok, haşa ve kella. Bunların bir şeyden haberi yok. Bütün alimler, veliler diyorlar ki: Kainatın efendisi diridir, işitiyor ve görüyor. Bu mecliste olanlara da şahittir… Şu anda bizim amellerimiz ona arz ediliyor, bu gece buraya kim geldi, öbür camilere kim gitti mevlidi şerifi ihya için, kainatın efendisini sevdiği için, cemaate gitti, zikretti, salavat getirdi, hepsine şahit… Salatu selamlarımız sana ulaşıyor, sen bizim isimlerimizle biliyorsun, sen bizim salatlarımızı duyuyorsun, çok perişan haldeyiz, ehli sünnet zelil vaziyetteyiz, sen bizim yardımımıza yetiş ya resulullah, suriyeye yetiş ya resulullah, ırağa yetiş ya resulullah, irandaki ehli sünnete yetiş ya resulullah… Ehli sünneti aziz eyle, tut elimizden yetiş ya resulullah.… Allah Teala seni bize aracı kıldı, seni bize vesile yaptı, Allahımızla aracımız ol, vatanımıza İslam vatanlarına yetiş ya resulullah, böldürme yetiş ya resulullah, bu İslam yurtlarında ezanları susturma yetiş ya resulullah, bu mübarek gecede rahmetinle yetiş bize ya resulullah. (Mevlid-i Şerif Gecesi Sohbeti (22.12.2015 - https://youtu.be/gqmVBjn9_-o?t=170)

Cevap: Hristiyanların İsa peygamberi tanrı ilan edip ona yalvarmaya başlaması gibi, Cübbeli Ahmet de Hz. Muhammede yalvarmaya başlamış ve onu dinleyen müritleriyle birlikte şarıl şarıl şirk koşmuşlardır. Bu davranışını da "Allah seni bize evesile kıldı aracı yaptı" diyerek temellendirmiş ve sanki ayetten öğrenmiş gibi rahat konuşmuştur. Oysaki Allah şirk koşmayı emretmez, buna cevap veren ayet şöyledir:

Bir edepsizlik yaptılar mı “Atalarımızdan böyle gördük. Allah bizden böyle istemiştir.” derler. De ki “Allah çirkin davranışları emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?” (7/A’râf Suresi 28)


Cübbeli Ahmetin her hurafesine karşı bir ayet nokta atışıyla cevap vermektedir. Mekkeli müşriklere inen ayetlerin cübbeli Ahmete cevap olarak verilebilmesi bize şirk inancının 1400 yıldır değişmediğini ve kıyamete kadar değişmeyeceğini göstermektedir. Şeytan her çağda aynı hurafeler ile insanları sıratı mustakim yolundan saptırmaktadır, bunu da din adamı görünümlü hurafeciler eliyle yapmaktadır.

Gelelim peygamberimizin salavatları işitiyor oluşuna. Bu konudaki 35:22 ayet "Allah dilediğine işittirir" demiştir. Yani bizim ölüler hakkında yaptığımız istiğfar, onlar adına verdiğimiz sadaka, onlara okuduğumuz bir salavat Allah tarafından kendisine ulaştırılabilir ve haberdar edilebilir. Ancak peygamberimizin bütün ümmetinin halinden haberdar olmasının bir delili yoktur. Hem ayet delili yoktur hem hadis delili yoktur. İçerisinde ayet geçen şu hadis bu konuyu anlamaya yardımcı olmaktadır.

Kıyamet günü sahabilerimden bir takım insanlar sağ taraflarından ve sol taraflarından yakalanırlar da ben ''onlar benim sahabelerim (bırakın onları)'' derim. Bana ''sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir'' denilir. Ben de Allahın salih kulu meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: ‘’..Bana emrettiğinden başkasını onlara söylemedim. Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kul olun (dedim). İçlerinde kaldığım müddetçe üzerlerinde tanıktım ama beni vefat ettirdiğin zaman onları gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahit olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen üstün olan ve hikmetli hüküm verensin.’’ (Maide 117-118) [Buhari: 60/Kitabul Enbiya, Bab 50, No 117, Cilt 7, Sayfa 3262, Ötüken Neşriyat, 1987 İstanbul]


Her fırsatta hadislere vahiy diyen Cübbeli Ahmet, neden Buharide geçen bu hadisi gizlemektedir ve sohbetlerinde hiç anlatmamaktadır? Peygamberimizin "Ben de İsa gibi konuşacağım, beni vefat ettirdikten sonra ümmetin ne yaptığını bilen sen oldun" diyeceğim sözü en sahih dedikleri Buharide geçmesine rağmen nereden çıkmaktadır ümmetin ahvalinden haberdar olduğu, nereden çıkmaktadır dualarımızı işitip icabet ettiği, nereden çıkmaktadır ruhuna yalvarmak gerektiği? Ayet istiyorsan ayet, hadis istiyorsan hadis! İkisi de "peygamber ümmetin halini hesap günü öğrenecek" diyor. Hesap gününde alevilik, sünnilik, şiilik, sufizm gibi paralel dinlere sapan ümmetin durumunu öğreneceği anlaşılıyor.

Erkeklerin başı açık gezmesi günahtır!

İddia: Başı açık gezmek öyle günahtır ki evladım, erkeklerin erkeklerin, kadınlar zannettiniz dimi şimdi. Kadınlar ne alakası, kadınlar zaten ayetle beraber haramdır. Erkeklerin baş açık gezmek öyle günahtır ki evladım, öyle fena bir iştir ki evladım, kitaplara baksanız yerini bulamazsınız. Yav şimdi Ali haydar efendi dört mezhep müftüsü, bütün kitapları gözden geçirmiş, heyeti telifiye reisi, kitapların yazıldığı telif heyetinin başkanı yani, Osmanlı meşihatında. Sen ondan fazla kitap araştıracak halin yok, zaten 120 yaşına kadar kitap tetebbu etmiş senin yaşın kaç. Peki, e nasıl buyuruyor ki ''kitaplara baksanız yerini bulamasanız da bu çok büyük günahtır'' Peşine derdi ki: ''çünkü evladım yenilere benzemektir.'' Yenilere dediği işte kafirlere müşriklere, onlara benzeyenlere benzemek. Kitaplara baksanız yerini bulamazsınızdan kastı ne biliyor musun? Nokta atışıyla ismini bulamazsınız demektir. Yoksa kaide var. ''O şirk koşanlara azıcık dahi meyletmeyin, onları yakan ateş size de dokunur'' Bu ayettir, zalimlere azıcık bile meyl etmeyin. İşte noel kutlamak çok büyük bir meyil. Adamın canını yakar ahirette, helak edebilir. (Youtube: Cübbeli ahmet Hoca, 8 Kasım 2016 - https://youtu.be/h9HoV2kKC0g?t=19s]

Cevap: Zalimlere meyl etmenin sarık takmamakla ve pantolon giymekle şekilcilikle hiç alakası yoktur. Zalimlere meyl etmek; yahudi ve hristiyanları dost edinmekle olur, müslümanlara zulm eden ülkelerin ürünlerini satın almakla olur, çıplaklık içeren paylaşımları beğenip destek olmakla olur, eşcinselliği normalleştirmekle olur, dolandırıcılığı zeka olarak tanıtmakla olur, dünyalık zevkleri Allahın dinine tercih etmekle olur.

Davranışlar ile değil de şekil ile zalimlere meylettiğini zannedenler ise elleri kurusun denilen Ebu lehebin de sarık taktığını hesaba katmazlar, dini şekilciliğe indirgemişlerdir. Tıpkı rock müzik dinleyenlerin tırnaklarını siyaha boyaması, dövme yaptırması, siyah baskılı tişörtler giymesi, zincir kolyeler takması ve abuk subuk şekillere bürünmesi gibi dinciler de sarık takınca şalvar giyince müslüman olduklarını zannetmektedir.

Şeyhim ölüm meleğini kovdu

İddia: Ağır koma dediler, ciğeri durdu şöyle oldu böyle oldu canlandı. Şimdi senden de iyi benden de iyi. Son hali bu (dergiden fotoğrafı gösteriyor) yeni dergi çıktı. Son halini böyle gösterdik. Nuru ilahi duruyor böyle. ''Bir ağrınız var mı'' diyoruz. ''Yok yok'' diyor. Benim her yerim ağrıyor mesela. Birisi gördü zuhuratta, azrail (as) geldi efendi hazretlerine. Çok sene oldu 15 sene, işte efendim alacak. Efendi hazretleri böyle yaptı (elini kaldırıyor) ''Ben şimdi gelmek istemiyorum.'' Olur mu bu? Olur çünkü hadiste diyor ki her peygambere ne verildi muhayyenlik verildi. Ne demek? İster gel ister kal. Şeyhler de diyor ki ''veliler de böyledir'' bütün evliyanın ittifakı var. (26 mart 2009 - Hayder - https://youtu.be/LxKDgcrtBrA)

Cevap: Şeyh Mahmut Ustaosmanoğlu'nun ölüm meleğini kovması, onu yüceltmek için uydurulmuş menkıbelerden biridir. Buna benzer bir hikaye de Musa aleyhiselam hakkında uydurulmuştur, israiliyat hurafelerinden hadis kitaplarına geçmiştir. Cübbeli Ahmet de Musa peygamber hakkında uydurulan ölüm meleğine tokat atma hikayesinden esinlenerek benzer bir hikayeyi şeyhi için anlatmıştır.

"Ölüm meleği Musa Aleyhisselama ruhunu kabzetmek için gönderildi. Hz. Musa'ya geldiği zaman, Ona tokat vurdu, bir gözü çıktı. Azrail Aleyhisselam Rabbine döndü, dedi ki: "Beni öyle bir kula gönderdin ki, ölümü istemiyor." Cenabı Hak tekrar ona gözünü iade etti." [Buhari, 2/113 ve 4/191; Müslim 4/1843]


Halbuki melekler bir iş için gelirse görevini yapmadan gitmezler. ''Allah, eceli geldiğinde hiçbir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.'' [63/Munafikun 11]

Tarikatımız cennetlik

İddia: "Ali haydar efendi hazretlerinden işittim buyurdu: Yarın ahirette kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa, azaba götürürlerken yaka paça, o adam dese ki: ''ben nakşibendi tarikatının halidi kolundanım''dese bırakırlar. Bunu dört mezhep müftüsü olan Ali haydar efendi söylüyor. Halidi kolunun ne kadar büyük bir kol olduğunu anlatmak için bunu söylüyor" (https://youtu.be/OhXTUbyea3U)

Cevap: Bu hikaye kendi tarikatını cennetlik ilan etmek için nasıl hikayeler düzüldüğünü gösteren güzel örneklerden birisidir. Bir adamı Allahu teala hesaba çekiyor, amelleri tartılıyor ve cehenneme gitmesini uygun görüp meleklere emir veriyor ama adam yolda "durun , ben filanca tarikatın falanca kolundanım" deyince melekler "pardon hata etmişiz, buyur cennete git" diyor. Böylece Allahın yanlış hüküm verdiğini iddia etmiş oluyorlar. Utanma arlanma duyguları olmadığı için menkıbe uydurmaktan da çekinmiyorlar.

Üstelik 4 mezhep müftüsü Ali Haydar isimli adamı kaynak gösterip bu hikayenin doğruluğuna delil sunuyor. Oysaki 4 mezhebin hiç birisi de sufi değildir ve mezhepler tarikatçı değildir. Mezhepler Kuran ve Hadisleri kaynak olarak alırlar, sufilerin tarikatlarına davet etmezler. Sünnilik ve Sufizm iki farklı yoldur lakin Cübbeli Ahmet gibileri hem sünni hem sufi olup ortaya karışık bir din çıkarmışlarıdr. (Bak: Sufizm ve İslam farkı)

Benim hakkımda vahiy geldi

İddia: Efendi hazretleri beni çağırdı ve şöyle dedi: Ahmet, senin hakkında evliyaullah'a müracaat ettirdim. Fakat bu iş hepsini aşınca bizzat Allah tecelli buyurarak "Ahmeti bana bırakın, onun işlerini ben hususi yönetiyorum, ona kimseyi dokundurmayın" buyurdu. (Arifan dergisi, sayfa:4, 55.sayı, Nisan 2012)

Cevap: İşleri bozulunca evliya devreye girmiş de cübbeli hakkında vahiy gelmiş. Köşeye sıkışınca "Allah benim hakkımda vahiy indirdi, ona dokunmayın dedi" diyerek yalanlarına Allahı alet etmiştir. Bir vahiy geldiği doğru ama Allahtan değil. Bu konuya cevap veren ayet de şöyle:

"..şeytanlar kendi dostlarına vahyederler, sizinle mucadele tmek için, eğer onlara uyarsanız sizde müşrikler olursunuz.." (6/121)


Ayetleri cinsel organa üfleyin



İddia: "Erkeğin tenasül uzvu için okunacaklar! Dört tertip vardır. Birinci tertip: Bakara suresinin 260.ayeti kerimesinin bir kısmı bir miktar suya okunur, sudan biraz alınıp tenasul uzvuna serpilir ve sudan kalanı içilir. İkinci tertip: Tenasul uzvunun zayıflığının giderilmesi için adiyat suresi okunup uzva üflenir. Üçüncü tertip: El gayyum” ismi şerifi okunup uzva üflenir. Dördüncü tertip: Sabah akşam şu yedi ismi şerifi yüz kere okumaya devam eden kişi ebediyyen iktidarsızlık görmez ve çok güçlü olacağından dolayı ölünceye kadar hiçbir itirazla karşılaşmaz, yani kimsenin itirazı onu aciz bırakamaz. O isimler şunlardır: El gadir, El mugaddir, El gayyum, El gaviy, El metin, El mutekebbir, El muin” [Kaynak: Her bir uzuv için okunması münasip olan şifa ayetleri, sayfa 42, baskı 1, Cübbeli Ahmet Hoca Yayıncılık]


Cevap: Bakara suresi 260. Ayette Hz. İbrahim'in ölülerin nasıl dirildiğini merak etmesi ve 4 kuşu kendine alıştırıp öldürdükten sonra tekrar yanına uçarak geldiği anlatılmıştır. Böylece Hz. İbrahim ölülerin nasıl dirildiğini idrak etmiştir. Cübbeli Ahmet ise ayetteki kuşları cinsel organa uyarlamış ve penisin kalkması için "Bakara 260.ayeti suya okuyup penise serpiştirin" demiştir.

Adiyat suresinde nefes nefese koşan atlardan bahsedilmiştir. Cübbeli ise bu koşmayı cinsel organın koşması olarak uyarlamıştır. El gayyum: "Gökleri ve yeri, bütün mahlukatı ayakta tutan" anlamına gelir. Cübbeli ise bu ayakta tutmayı penisin dikilmesi olarak anlayıp ”El gayyum ismini okuyup cinsel organa üfleyin” demiştir.

El kadir: Her şeye kadir olan, her şeye gücü yeten” demektir.
El mukaddir "Herşeyi tam bir ölçü ile takdir edip yaratan” demektir.
El kayyum: ”Gökleri ve yeri,bütün mahlukatı ayakta tutan” demektir.
El kaviyy: ”Gücü ve kuvveti sınırsız olan,kendisine hiç bir şey aciz bırakmayan” demektir.
El metin: hiç bir şey kendisini sarsmayan ve kendine güvenilen hiç bir fiilinde sıkıntı çekmeyen çok sağlam demektir.
El Mutekebbir: ”Kibirlenmeye hakkı olan, Sonsuz büyüklük ve azamet sahibi.” demektir.
El muin: Kullarına yardım eden, nimet veren. Yardıma muhtaçlara yardım eden.” demektir.


Tuvalet taşı sitem etti

İddia: İçki içen diyor içerken sarhoşken günaha giriyor, zina yapan zina bitene kadar günahtadır, zina bitti günah bitti değil mi? Fakat bu sakal tıraşı öyle birşeydir ki o traş yüzünde durdukça günahı devam ediyor. Allah Allaah. Ne acayip birşey, çünkü biraz uzuyor bir hafta geçmeden bir sinek kaydı daha günah yine ne oluyor? devam ediyor. Sen doğruyu öğren de yapamıyorsan, belki memur olan var, işten atılma tehlikesi olan var, onların durumu günahları veballeri kime gider? Onlara sakal bırakmasına engel olanlara gider. Kendileri hadi kurtarır diyelim ama keyfine bunu yapmanın da bir luzumu yoktur. Ve burada acayip işler var. Zekerya kandi elevi hazretleri diyor bunu: ''Berberlerin sakal kesmeleri haramdır.'' Adam berber sakal traşı ediyor. Nasıldı İçki içene şarabı (içerken günah yazılır) aynı. Sakal tıraşı haram, ona yardım eden de harama giriyor. Çok ince bir mesele bu. Siz inşallah ölmeden şu sakalsızlarınız varya, burada ne kadar sakalsız varsa ben size bir dua edeyim. Allah sizi sakalsız mezara sokmasın. Hikmet efendi birşey anlatırdı biliyor musun, hikmet efendi menkıbecidir ha, sami efendinin halifesidir, efendi hazretleri (mahmut ustaosmanoğlu) sever onu. O öyle birşey anlattı, kitapta gördüm dedi. Hela taşı, tuvalet taşı Allah'a şikayet arzu hal verdi. Yani bunu hikmet efendiden anlatıyorum naklen, ben demiyorum yani: Dedi ki tuvalet taşı ''Ya rabbi ne suçum vardı da beni tuvalet taşı yaptın'' dedi. Mevla buyurdu ki ''Sus, 60 yaşını geçipte sakalsız ölene mezar taşı yapsam daha mı iyi olur'' deyince tuvalet taşı ''tamam'' dedi. Daha beter olurum diye. Efendi hazretleri neler anlattı bu meselede. Kabirden kaç kişi öyle göründü etti, bizim hiç suratımıza bakmıyorlar burada sünnete uymadık (sakal bırakmadık) diye. Onun için bu kitap size güzel faydalı olacağına inanıyorum. Benim cemaatimi Allah için seviyorum, Allah hepsine sakal nasip edece inşallah. https://youtu.be/iTRcAOiQKmU

Cevap: Sakalı farz ilan etmek için yine bir menkıbe uydurulduğunu görüyoruz. WC taşının Allaha sitem etmesi, Allahın da seni sakal uzatmadan ölen adama mezar taşı yapsam daha mı iyiydi demesi, WC taşının durumuna şükretmesi çocukların inanacağı türden bir masaldır. Hurafecilerin dini masaldan menkıbeden ibarettir. Eleştiri gelince ise tükürdüğünü yalamıştır ve başka bir hikaye uyduruvermiştir:

İddia: "Mevla da cevap buyurdu: sen vaziyetine şükret ki seni adaletsiz kadıların hakimlerin meclis taşı yapmadım." Mevzu nereye geldi? Adaletsiz hüküm veren zalim, rüşvetle iş yapan hakimlerin kadıların bulunduğu meclisler, efendim adalet sarayları vesaire, eğer adil değilse onun oturduğu binanın taşı kenef taşından (Tuvalet taşından) bin kat kötü bir durumdadır. Sen durumuna şükret, müslümanları rahatlatan yerdesin yani. Adam abdestini bozacak çıkacak zikredecek da. Ne var bunda şimdi? [Lalegül Tv, Bu haftanın sohbeti, 10 Ağustos 2017 - https://youtu.be/NeJf8C5FWH0?t=320]

Eski videoda tuvalet taşının "sakal uzatmadan ölen adama mezar taşı olmaktan iyidir" dediğini uydurmuştu, yeni videoda "adaletsiz hakime meclis taşı olacağıma wc taşı olurum" dediğini uyduruyor. Şarlatanlık mesleğinin gereği olarak sürekli kıvırıyor. Onu dinleyen müritler ise eski hikayeyi dinleyince de boş boş bakmışlardı yeni hikayeyi duyunca da boş boş baktılar. Çünkü yıllardır hoca efendi dedikleri, ilmine güvendikleri kişinin hurafe anlatacağına ihtimal vermiyorlar. Akıl değil nakil sloganıyla büyüdükleri için akıl mantık kullanmak akıllarına da gelmiyor. Tam anlamıyla güdülen koyunlara dönüşüyorlar. Oysaki mürit olurken ilim öğrenmeye, Allaha yaklaşmaya gelmişlerdi peki sonuç ne oldu? Güdülen koyunlara dönüşmek.

Kertenkele öldürmek sevaptır

İddia: Kertenkele öldürene bir vuruşta 100 sevap, iki vuruşta 50 sevap sahih. Kertenkele öldüren kafir öldürmüş gibidir, bu sahihi müslimde bir babdır. Bizim kızın, benim ayşe dilara kızım var, kızım bir medreseye gidiyor, birde baktım kadınlar da beni tanımıyor cübbeli hocanın kızı olduğumu bilmiyorlar diyor, orada kadınlar konuşurken birisi ''böyle şey mi olur, hayvan öldürmekle kertenkele öldürmekle sevap mı olurmuş bilmem ne'' Öbür kadın diyor ki ''Olur mu ya cübbeli hocadan dinledim, hadis var sahih'' diyor. Öbür hoca efendi de demiş ki ''Ben bunu inceleyim benim bilgim yok bu hususta'' demiş. Maşallah insaflıymış o hoca hanım. Mevzu buraya gitmiş yani bugün bizim kızın dersinde. Yani şunu demek istiyorum. Bu hadis sahih-i müslim'dedir. Kertenkele öldürmeyle ilgili bab var bab. Ama bizim en meşhur hocalarımızdan biri bile bana geldi ''sen nereden çıkardın bunu'' dedi. Hocam sahihi müslimden dedim bir açtım ''Yaaa'' dedi. Tansiyonu baya düştü ama hiç olmazsa müslimi önüne koyunca sustu. Böyle irfan gibi şefik gibi Buhari tanımaz Müslim tanımaz adamlardan değildi tabiki. [Youtube: Cübbeli Ahmet Hoca, 26 Ekim 2016, https://youtu.be/1UCTUhiPdS4]

Cevap: Akıl değil nakil diyenlerin inandığı diğer bir çocuk masalı da kertenkele hadisidir. Güya bir kertenkele Hz İbrahim ateşe atılınca diğer hayvanlar gibi su taşımamış da daha iyi yanması için üflemiş. Neden üflemiş? Tevhid düşmanı mıdır müşrik midir bu kertenkele? Bir hayvan neden Hz İbrahime düşman olsun da müşriklerin yaktığı ateşi harlasın? Velev ki tevhid düşmanı müşrik kertenkele vardı, peki onun soyu neden lanetleniyor da biz bugün keler öldürünce 100 sevap kazanıyoruz? Suç şahsi değil midir, babasının suçu oğluna yüklenir mi? Neresinden tutsan elinde kalan bir rivayet.

"Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz." (2/Bakara 141)


Sonuç: Bu kadar delilden sonra anlıyoruz ki; evliya, asrın müceddidi, hoca efendi hazretleri olarak tanıtılan kişiler islamdan nasipsiz sıralanmış kütüklerdir. İsimlerinin başına eklenen övgü cümleleri altın duyuna batırılmış paslı demir gibidir.

"Onları gördüğün zaman, görünüşleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar, dikilip dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar. Onlar gerçek düşmandır, onlardan sakın. ALLAH onları kahretsin, nasıl da çevriliyorlar!" (63/Munafikun 4)


63:4 ayetinde hurafeci hoca efendilerin içi boş kütükler olduğu açıklanıyor. Müslümanlar ateistlerden ve hristiyanlardan değil, evvela hurafeci hoca efendilerden sakınmalıdır. Bu hoca efendiler önce insanları ahmaklaştırıp mürit ediniyor sonra onları kullanarak darbe yapmaya kalkışıyor. Cübbelinin Fetö gibi darbe yapacak kapasitesi olmasa bile insanları ahmaklaştırma özelliği olduğu apaçık ortada.

CÜBBELİ HURAFELERİ ÖZET
1) "Ete kemiğe büründüm mahmut diye göründüm" diyerek şeyhini Allah yaptın. Hatta "Şeyhim ölüm meleğini kovdu" diyerek Allahın şeyhe yenik düştüğünü uydurdun.
2) "Nakşibendi tarikatının halidi kolundanım dersen cehenneme götüren azap melekleri seni bırakır" diyerek kendi tarikatını cennetlik ilan ettin ve yine Allahın yanlış hüküm verdiğini ima ettin.
3) "peygamber geceleri tabağa işeyip yatağın altına koyardı, sabah dökmek için boş buldu çünkü hizmetçi kadın içmişti ve cennetlik oldu" diyerek necaset içip cennetlik olan sahabe uydurdun. Bunun bir de hacamat kanı içip cennetlik olan sahabe versiyonu var.
4) "hadisler vahiydir, kuran gibi kutsaldır" diyerek yeni kutsal kitaplar uydurdun ve Allahın düşmanı oldun.
5) "Fethullah hoca efendiye adıyla hitap edemezsin, hoca efendi hazretleri diyeceksin" dedin ama darbe girişiminden sonra "biz zaten sapık olduğunu anlamıştık" dedin. 2015 yılında ölseydi türbe yapıp kabrinde yasin okurdun.
6) Kendini temize çıkartmak için Allah benim hakkımda vahiy indirdi, "onun işlerini ben yönetiyorum, Ahmetime dokunmayın" dediğini uydurdun.
7) Tuvalet taşıyla Allahı konuşturup sakalı farz ilan ettin sonra tepki gelince "adaletsiz hakime mezar taşı yapsam daha mı iyi olurdu" diyerek yeni versiyon uydurdun.
8) Kitap satmak için "her uzuv için şifa ayetleri" isimli kitap yazıp ibrahim peygamberin kuşları diriltme ayetini penisinize okuyup üfleyin aletiniz dirilir diyerek dalga geçtin.
9) "Kuran yeterse b*k yeyin, b*kun haram olduğu kuranda geçmiyor" diyerek Allahın kitabına hakaret ettin.
10) Hristiyanlar gibi peygambere dua etme şirkini önerdin. İnsanlar Allaha dua eder gibi peygambere dua etmeye başladı. Hristiyanların isaya dua etmesinden farkı kalmadı...


1 yorum:

  1. Aman tanrım dedim. Bir hoca bu kadar saçmalayamaz. Böyle hurafeci bir adama nasıl hoca diyorlar hayret.

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gmail hesabınızla veya Anonim olarak yorum yapabilirsiniz.