Kuran müslümanlığı hakkında bilgiler

Hadis inkarcılarına cevap verdiği zanneden hocaya cevaplar!



Gün geçmiyor ki müslümanları Kurandan uzak tutmaya çalışan yeni bir cübbeli türemesin ve medresede çocukların aklını kirletmesin. Ahkam medresesi isimli youtube kanalında Mehmet yalçın isimli genç cübbeli bunlardan birisi. Her zamanki gibi söylentilerin derlenmesi olan rivayetleri kutsuyorlar, Kuran yetmez demek için türlü bahaneler buluyorlar. Nedendir bu hadise davet çabası? Kurana dönüşten neden rahatsızlar?

Şimdi 28 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmış “Hadis inkarcılarına nasıl cevap verilir – Mehmet yalçın hoca” başlıklı videodaki (https://youtu.be/Ol0QbYj95xE) iddialara cevaplarımızı verelim.

İddia: İlk yaptıkları iş hadisleri şüpheli hale hatta inkar edilebilir hale sokma. Hadisleri inkar edenlere sorun: sen hadisleri hangi mantığa göre inkar ediyorsun. Örnek, ne diyor arkadaş? “Hadislerin içerisinde fizik kurallarına ve akla aykırı bazı olaylar var” diyor mesela “eşek şeytanları görünce anırmaya başlar”, diyorki “bu fizik kurallarına aykırı kardeşim böyle hadis mi olur” diyor. Ben sana soruyorum ey arkadaş. Diyorsunya “sadece kuranı kabul ediyorum, hadislere inanmıyorum” peki kuranda şöyle bir ayet yok mu? “Allah korkusundan kendini yukarıdan aşağı atan taşlar vardır” (2:74) Bu bir ayet. Bu fizik kurallarına uygun mu? El cevap? Hayır, buna nasıl inanıyorsun?

Veya tamam ben öyle inkar etmiyorum, başka birşeyden. Örfe ve insanların kabulüne aykırı şeyler var. İnsanlar baktığı zaman “aaa bu ne” derler. Öylemi gel kurana bakalım. Musa ile hızır bir çocuğa denk geldiler, hızır onu öldürdü. (18/Kehf 74) Neden öldürdüğünü sonra açıklıyor onu konuşuruz ama hadi bunu göster örfe uygun mu? İnsanların ilk başta anlayabileceği bir şey mi? Ama kuran, buna nasıl inanıyorsun? Demek ki akla uygun olup olmaması fizik kurallarına uygun olup olmaması bizim için inanmak için bir temel değil. Bizim için sübutu kat’i midir değil midir yani peygamberden cidden gelmiş midir gelmemiş midir (ravi zinciri), olay bu.

Ona bakarsan gökten meleğin inmesi de fizik kurallarına aykırı değil mi? Öyle, hiç inanma o zaman. Son şık ne kalıyor? Diyorlar ki “ben ravilere inanmıyorum, rivayeti getiren o silsile yalan söylüyor olabilir” Peki hacı abi, kuranı sana getiren arkadaşlar kimler? Aynı silsile, Kuranı bize ulaştıranlarla hadisleri ulaştıranlar aynı. Yalancı dediği biri varsa onu ispat etmek zorundasın.

Güzel, peki şimdi sıra bizde. Bombala gitsin. Deki söyle bakıyım köpek eti yemek helal mi? Hadislere inanmıyorsunya, köpek eti yedirsem sana, sana göre kasaplar köpek kesip yedirse (sorun yok demekki) Kuranda yazıyor mu köpek eti haramdır diye? Yazmıyor, ne yazıyor? Leş, kan, domuz eti, Allah dışında birisi için kesilmiş olan etler. Bunlar dışında kuranda haram yok o zaman köpek eti sana göre helal mi?

O zaman kasaplar bize eşek yedirse sana göre bir sıkıntı yok çünkü neden? Kuranda yazmıyor. Ne olacak. Biraz daha ileri gidin, deyin ki: sana göre diyorsunya “kuranda yazıyorsa alırım yazmıyorsa haram maram dinlemem” diyorlar. Hayvanlara tecavüz etmek helal mi? Kuranda yazmıyor öyle bir haram. Kuranda bana göster “hayvanlara tecavüz edemezsin” ayeti yok yazmıyor. O zaman sana göre hayvanlara tecavüz etmek normal bişey öyle mi? Hayır bize göre tamamı peygamberimiz tarafından hadisler yoluyla yasaklanmış. Köpek eti de yiyemezsin, eşek eti de yiyemezsin, hayvana tecavüz de edemezsin ama senin mantığına göre? Soru işareti.

Sonra deki, Kuran diyor ki namaz kıl, nasıl kılacağız peygamber hadisleri olmasa? Hadi göster bana kuranda yazmıyor ki nasıl kılınacağı. Hacca gidin diyor, ne yapcaz? Zekat verin diyor ne kadar vercez? Demek ki kural neymiş çok basit: Biz bu zikri sana indirdik , ne indirilmiş sen açıkla diye (Nahl 44) habibim ayeti. Açıklayıcı kimmiş? Peygamber. O zaman sistem çok basit, Kuran emreder, peygamber açıklar. Kuran namaz kılın der peygamber nasıl kılacağımızı gösterir. Kuran zekat verin der peygamber nasıl vereceğimizi gösterir. Bundan basit bir sistem var mı? Çok basit.


Cevaplar

Hadisleri şüpheli hale getiriyorlar iddiasına cevap!

Hadisler, söylentilerin derlenmesidir ve kişiye göre değişen sahihlerdir. Mesela Buharinin sahih dediğine Müslim mevzu demiştir ve kitabına almamıştır, Müslimin sahih dediğine tirmizi itibar etmemiştir. Hadisçiler arasında büyük bir ihtilaf vardır ve herkes kendi beğendiği söylentileri "sahih hadis" başlığıyla sunmuşlardır.

Aslında yaptıkları şey halk ile sokak roportajı yaparak hikayeler dinlemektir ve bazen doğru bazen yanlış şeyler işitmişlerdir. Bu işittiklerini de "bu adam güvenilirdir yalan söylemez, şu adam atını kandırmış yalan söyleyebilir" mantığıyla kendi süzgeçlerinden geçirmişlerdir. Hiç birisi "bu sözler Kurana zıt, yüce Allah şöyle buyuruyor" diyerek eleme yapmamıştır. Kurana uygunluk şartı aranmayınca hem halk efsaneleri, hem orta çağ hurafeleri, hem çocuk masalları, hem de hakikatler yazıya dökülmüş ve peygambere isnad edilmiştir.

İkinci önemli nokta da hadislerin yazım zamanıdır. Hadis kitapları peygamberin vefatından 200 yıl sonra yazılmıştır. Hadis kitabını yazan kişilerin doğum tarihine bakıldığında en erkeni 160 yıl sonra ortaya çıkmıştır. Ne peygamberimiz, ne sahabeler, ne de sahabeleri gören tabiin alimleri hadis yazmamıştır. Yazılan hadisler de "kitap ehlinin mişnası gibi müslümanların mişnasıdır bunlar" deyip dört halife tarafından yakılmıştır. Bu hadis yakma olayı Hz. Ömer dizisinde de anlatılmıştır ve Ebu Hureyre denilen kişi, müslümanların aklını ayetlerle değilde söylentilerle meşgul ettiği için azarlanmıştır ve falakaya yatırılmıştır.

Üçüncü önemli nokta, hadislerin iman ve inkar konusu olamayacağıdır. Bir şeyin inkarından söz edilebilmesi için onun hak / gerçek olması gerekir. Ayetler ve peygamberimizin vazifesi hak olduğu için bunları kabul etmeyenlere inkarcı denilebilir. Lakin söylentilerin derlenmesi olan ve Kurana zıt ifadeleri içinde barındıran kitaplar hak olmadığı için bunların inkarından söz edilemez. İmanın şartları arasında Buharinin sahih dediklerine iman, Müslimin sahih dediklerine iman yoktur. İman şartları şunlardır: Allah, melekler, kitaplar, elçiler, kıyamet günü (4/136) imanın şartlarıdır. Kuranda sayılan bu iman şartları şunları kapsar;

Allaha iman: Allahın yaratan ve yöneten olduğunu kabul etmek, onun hiç bir ortağı olmadan kainatın tek padişahı olduğuna kanaat getirmek.

Meleklere iman: Allahın yarattığı mahluklardan metafizik alemde yaşayan canlılar olduğunu ve bunların melek isminde olanlarının Allaha hizmet ettiğini kabul etmek. Bu hizmete savaşta müslümanlara yardım eden melekler, insanların canını alan ölüm melekleri, insanların amellerini yazan kiramen katibin melekleri örnek verilebilir.

Kitaplara iman: Allahın insanlara hidayet rehberi olması için nebiler aracılığıyla indirdiği kutsal metinler olduğunu kabul etmektir. Nebilere vahyedilen ayetler yazılmış ve kuttsal kitabı oluşturmuştur. İnsanlığa rehber olması için gönderilen son kutsal kitap Kuranı Kerim olmuştur.

Resullere iman: Allahtan vahiy alan ve hakka davet eden elçiler olduğunu kabul etmektir. Bu elçiler Adem aleyhisselamdan Muhammed aleyhisselama kadar gelmiştir ve toplumları Allaha ve ahirete iman etmeye, takvalı yaşamaya davet etmişlerdir. Onların hiç birisi kahin, mecnun, yalancı değildir. Hepsi de insanların saadeti için çabalamış mucahitlerdir.

Kıyamete iman: Dünya hayatının son bulacağı ve yeni bir hayatın başlayacağına inanmaktır. Ahiret denilen yeni hayatta herkes dünyada yaptıkları ile yargılanacak ve kim neyi hak etmişse yeni hayatını orada devam ettirecektir. Gerçek iyiler cennet denilen sonsuz nimet yurduna yerleşecektir. Gerçek kötüler ise cehennem denilen sonsuz azap yurduna yerleşecektir.

Bir insan burada sayılan iman maddelerini kabul ettiği zaman müslüman olmaktadır. Kuranı okuyup bütün ayetleri içine sindirdiği zaman mü'min olmaktadır. Dindar bir yaşam biçimine geçtiği zaman ve günahlardan sakınıp sevap biriktirdiği zaman da muttaki olmaktadır ve cenneti hak etmeye aday olmuştur. İşte iman şartları bu şekildedir ve dinimizde "hadislere iman" diye birşey söz konusu değildir.

Hangi mantıkla inkar ediyorsunuz sorusuna cevap!

Bir şeyi inkar etmek için onun hak yani %100 gerçek olması gerekir. Hadisler söylentilerin derlenmesi ve kişiye göre değişen sahihler olduğu için inkarı söz konusu değildir. Yine de bu soruya şöyle cevap verilebilir;

Hadisleri kabul etmeyenlerin gerekçesi Kurana zıt olduğu içindir. Nice sahih denilen hadisler bir tek ayet karşısında eriyip gitmektedir. (Bak: Uydurma hadis örnekleri) Kuranın din için gerekli bilgileri verdiği göz önüne alınırsa bir hadisin peygambere ait olup olmadığını araştırmaya, hadislerle vakit kaybetmeye gerek yoktur. Lakin aklı kullanmak ve hangi rivayetin peygambere ait olabileceğini anlamak için bir eleme yapmak gerekiyorsa bu Kurana uygunluk şartı olabilir. En basit şekliyle "Hadis bunu diyor, ayet bunu diyor" şeklinde bir kıyaslama yapmak bile hangi hadisin Kurana zıt olduğunu anlamayı sağlayabilir. Tabi bu kıyaslamayı yapabilmek için evvela Kuran okumuş olmak gerekir.

Siz çocukluktan itibaren sünnilerin, şiilerin, alevilerin, mezheplerin, hadislerin, şucuların bucuların görüşlerini kafanıza doldurduysanız artık ayetlere yer kalmadığı için kıyaslama da yapamazsınız. Hatta bir kıyaslama yaptığınız zaman bilinç altınız size "Allah böye diyor ama, ayette böyle geçiyor ama.." diyerek sürekli inkarı teşvik edecektir. Bu duruma düşmemek için çocukluktan itibaren ayetler ile muhatap olmak ve bilinç altımızı Allah kelamı ile süslemek gerekir.

Kuranın her şeyi açıklamış olması "Kurancı, Kuran müslümanı" denilen kişilerin kendi şahsi iddiası değildir. Kainatın padişahı olan yüce Allah, birkaç ayette bizlere Kuranın yeterli olduğunu, herşeyi açıkladığını, Kuranın kendiliğinden tefsirli olduğunu beyan etmiştir. Bu ayetlere iman ettiğimiz zaman dinimizin temellerini öğrenmek için Kuranın yeterli olduğunu yani sevap - günah, farz - nafile, iman - inkar gibi dinsel konuları direk kaynağından öğrenmiş oluyoruz ve kulaktan dolma bilgilerle yaşayan halktan ilim bakımından daha üstün oluyoruz. Bu durum bizi taklidi imandan kurtarıyor ve tahkiki imana geçmemizi sağlıyor.

Taşın yuvarlanması fizik kuralına uygun mu sorusuna cevap!

Bahsi geçen taş yuvarlanması zaten Allahın evrene koyduğu yer çekimi kanunundan bahsetmektedir. Bir kaya parçası yerinden koptuğu zaman yer çekimi sebebiyle yuvarlanır. Dünyadaki taşlardan hiç birisi "ben yuvarlanmak istemiyorum, yer çekimini kabul etmiyorum" diyemez. Bir taş bile Allahın kanunlarına boyun eydiği halde, akıl verilmiş insanlar nasıl Allaha boyun eğmez diyerek taş kalpli insanlar eleştirilmiştir.

"Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir." (2/Bakara 74)

Fizik kurallarına uygun değil diyerek dini konuları yorumlayan kişiler, materyalizm etkisinde kalmış olduğu için bunların iddiaları ile Kuran müslümanlığını eleştirmek uygun değildir. Deizme daha yakın olan materyalistlerin yorumlarını örnek vermek manipulasyon yapmaktır. Kuran müslümanları bile materyalistlerin deist olduğunu söylüyorken cübbeli hocanın fiziğe tapanları kuran müslümanı olarak göstermesi kendi ideolojisi için hakikatleri çarpıtmasıdır. (Materyalist idiaları için Melekler doğa kanunu değildir yazımızı okuyabilirsiniz.)

Bir Müslüman için melek inmesi, cin uçması gibi şeyler ihtilaf konusu değildir. Müslümanlar metafizik canlılara inanırlar çünkü gözümüz 400 – 700 nanometre aralığındaki 3 boyutu görebilmektedir. Melekler ve cinler ise farklı boyutta yaşarlar. Bir ayette “o ve kabilesi sizin göremediğiniz yerden sizi görürler” (7/27) diyerek aramızda boyut farkı olduğuna dikkat çeker. Yani bir kuran Müslümanının zaten melek inmesiyle derdi yoktur. Ayrıca melekler zaten her zaman yanımızdadır, sağımızda solumuzda amellerimizi kayıt eden kiramen katibin (82:11) vardır.

Eşek anırması şeytan gördüğü için iddiasına cevap!

Eşeğin anırması Kuranda en çirkin ses olarak geçer (31/19) çünkü insan ruhuna rahatsızlık veren itici bir sesi vardır. Eğer kulağınızın dibinde birkaç kere eşek anırırsa sabrınız taşar ve susmasını istersiniz. Bu yüzden bağırarak konuşan insanlara “eşek gibi anırıyor” benzetmesi yapılır.

Eşeğin anırması onun şeytan gördüğü anlamına da gelmez, bunlar insanları korkutmak için uydurulmuştur. Bir çocuğun psikolojisini düşünürsek eşek anırdığı zaman şeytan geldi diye korkup ağlayacaktır. Halbuki o şeytanlar zaten hep yanımızdadır. Aklımıza kötü düşünceler nereden geliyor sanıyorsunuz? Her insanın iblisin emrinde olan bir cin şeytanı vardır ve beynimize hortumuyla kötü şeyler fısıldar. "Şeytanın durumu gibi. Şeytan insana: "inkar et” der, o da inkar ederse bu kez şöyle der "Senle işim bitti; ben alemlerin rabbi olan Allah'tan korkarım." (59/Haşr 16)

Kuranda Örfe aykırı şeyler var iddiasına cevap!

Kuranı Kerim Allah katından indirilmiş kesin bilgidir ve Hızırın çocuğu öldürmesi de Allahın kadere mudahale etmesidir. Kurandaki örfe aykırı görülen durumlar biz müslümanları ilgilendiren durumlar değildir ve hayatın perde arkasında yaşanan gizemli olayları anlatmaktadır. Bu gizemli olayları anlatan ayeti gösterip "hadislerde marufa zıt şeyler var diye kabul etmiyorsunuz ama Kuranda da marufa zıt şeyler var" demek, söylenti kitaplarını Kuranla eşdeğer tutmak ve kendine yeni kutsal kitaplar edinmektir. Cübbeli hoca da her seferinde söylentiler ile ayetleri bir tutarak yeni kutsal kitaplar edindiğini göstermektedir. Hatta aklına gelen şey "hadisler uydurma ise kuran da uydurmadır" vesvesesidir ama bunu açıkça söyleyemezler.

Sünnilik ve sufizmi harmanlayıp söylentileri kutsayan bu cübbeli hoca ve diğer tasavvufçulara göre Buhari ve müslim Kuran kadar kutsaldır, haşa. Hatta kendi şeyhlerinin kitapları da Allah katından gelmiştir veya peygamberin ruhuyla birlikte yazmışlardır. İnsanları sürekli Kurandan uzak tutma çabaları da kendi hegomanyalarının sarsılması sebebiyledir. Artık müslümanlar merak ettikleri konuları dinin kaynağından öğrenecekler ve dinden para kazanan bu hocaları işsiz bıracaklardır.

Tasavvufçu tarikatlardan duyacağınız tek şey; Kuranın anlaşılmaz olduğu, dini konuları açıklamadığı, Kuran okuyanın sapıttığı olacaktır. Sapıtmaktan kasıt da onların dininden sapıp gerçek dine geçmektir. Hatta şuculuk buculuk fırkalarını bırakıp Allaha bağlanmayı küfür sayarlar ve dinden çıkmakla itham ederler. Bununla da kalmazlar, "sen nasıl sünnilikten çıkarsın, nasıl mezheplere uymazsın da kurana uyarsın, madem bizim gibi inanmıyorsun o zaman ölümü hak ettin" diyerek Kuran müslümanlığının yayılmasını engellemişlerdir. Yani sünnilikten çıkıp müslüman olanları öldürmüşlerdir. (Oku: Mezheplere göre mürtedin hükmü)

Sünnilikten çıkıp müslüman olmak ifadesi tıpkı yahudilikten çıkıp müslüman olmak ifadesi gibidir. Sünnilik hükümleri ve islam hükümleri apayrı olduğu için sünniliği ayrı bir din olarak görebiliriz. Örneğin;
1) İslama göre namaz kılmayana dünyevi ceza yokken sünniliğe göre namaz kılmayanlar idam edilir.
2) İslama göre sünnet olmak farz değilken sünniliğe göre kadınlar bile sünnet edilmelidir.
3) İslama göre kadınlar istediği gibi örtünürken sünniliğe göre kadınlar kara çarşaf giymelidir.
4) İslama göre nikah çağı (18 yaş sınırı) varken sünniliğe göre 7 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir.
5) İslama göre Kuran herşeyi açıklıyorken sünniliğe göre Kuran hiçbir şeyi açıklamaz.
6) İslama göre sadece Allah haram koyabilirken sünniliğe göre mezhepler de haram koyabilir.
7) İslamda aklı kullanmak farz iken sünnilikte akıl şeytan işidir.
Bunları yıllar süren araştırmalar sonucunda görmüş bulunuyoruz. (Oku: Sünnilik ve islam farkı)

Raviler Kuranı getirdi iddiasına cevap!

Ravi zinciri de kişiye göre değişen sahihler gibi sadece bir doğruluk iddiasıdır. Hadisi yazan kişi evinde otururken "ben şundan duydum, o şundan duymuş, bu ondan duymuş, şu bundan duymuş, peygamber demiş ki" diyerek ravi zinciri uydurabilir. Heleki din söz konusu ise Kuranı değiştremeyen munafıklar hadis uydurmakta çare bulmuştur. O munafıklar ki daha peygamberimiz hayattayken bile karşısına dikilip "ey Muhammed, bize bundan başka bir Kuran getir yadabu Kuranı değiştir"(10:15) demişlerdir. Bunu söyleyenlerin neler yapabileceğini tahmin bile edemezsiniz.

Kuranı bize ulaştıranlar ile hadis kitaplarını bize ulaştıranlar aynı kişiler olsaydı, bugün Kuranın içerisinde recm hurafesini mutlaka görürdük çünkü taşlayarak öldürmeyi Kurana eklemek için ellerinden geleni yapmışlar ve "siz Kuranda recm bulamıyoruz diyenlere aldanmayın, eskiden vardı ama keçi yedi, ömer ekleyemedi, hükmü devam ediyor" diyerek hurafeler silsilesi yazmışlardır. Kuranda recm olmaması bile Kuranı bize ulaştıranlar ile hadisleri ulaştıranların aynı kişiler olmadığını gösteriyor. (Bak: Recm meselesi)

Uydurma hadislerin sağlam ravi kaynaklı olması da munafıkların oturduğu yerden hadis yazdığını göstermektedir. Zira en aykırı hadislerin altında bile sahabelerin isimleri yer almaktadır. Siz de bir yalan uyduracak olsaydınız elbette güvenilir kişilerin ismini ravi olarak kayıt ederdiniz. Çok mu zordur ki "ben Ebu hureyreden işittim, o da Hz. Ömerden işitmiş, peygamber demiş ki" diyerek ravi zinciri uydurmak. "Bize başka kuran getir" diyenler Kuranda haber veriliyorken ravi zincirine bakılarak söylentiler kutsanamaz. Bu ise ravilerin yalancı olduğu anlamına gelmez, onlara isnad edilerek sözler uydurulduğu anlamına gelir. Nasıl ki bugün güzel sözler uydurup altına "mevlana" yazılıyor ise eskiden de hadis uydurup altına "ebu hureyre" yazmışlardır.

Köpek ve eşek eti helal mi sorusuna cevap!

Müslümanlar köpek eti veya eşek eti yememeyi hadislerden değil, uygulamalı olarak gelen sünnetten ve ayetlerden öğrenmişlerdir. Her nebi kendi ümmetine otçul hayvanları yemeyi öğretmiş, yırtıcı hayvanları ise avlanmak için yetiştirmişlerdir. Son nebi Muhammed aleyhisselam da ümmetine deve, sığır, davar yemeyi öğretmiştir ve bu öğretileri Kuranda geçmektedir.

Günümüzde her ne kadar "4 haram ayetinde köpek eti sayılmıyor, köpek yiyen çinlilere kızamazsınız" diyen mecnunlar varsa bile hiçbir peygamber kurban bayramında köpek kesmemiştir, eşek kesmemiştir. Hepsi de enam cinci hayvanları yani deve, sığır, davar ve kanatlı kümes hayvanlarını yemişlerdir. (Bak: Eti yenen hayvanlar)

Hayvanlara tecavüz etmek helal mi sorusuna cevap!

İslamda helal olan cinsel birliktelik kadın - erkek evliliği ile mümkündür. Kadın ve erkeğin evlenmesi haricinde helal olan bir cinsellik yok ise artık diğer cinsel durumların haram olduğu da akıl mantık ile anlaşılır. Bir müslüman erkek erkeğe cinselliğin, kadın kadına cinselliğin, erkek ve hayvan birlikteliğinin, kadın ve hayvan birlikteliğinin haram olduğunu otomatikmen anlar.

Hayvanlara tecavüz edip etmemenin hükmü dini bir soru değildir, insanlık ve psikoloji ile alakalıdır. Akli melekeleri yerinde olan bir insan hayvanlara sevgi ve dostluk kurmak dışında bir gözle bakamaz. Eğer bir insan "hayvanlarla cinsel ilişkiye girmenin günah olduğunu hadislerden öğrendim" diyorsa öncelikle psikoloğa görünmesi ve insanlık testine girmesi gerekir.

İnsanlar karşı cinsten hoşlanırlar ve evlenirler, hayvanlar ise cinsel dürtülerine engel olamazlar ve ne bulurlarsa çiftleşmeye çalışırlar. Örneğin bir horoz ayağınızın üzerine kerkinebilir, bir eşek eğilen insanın üzerine çıkmaya çalışabilir. Bunlar hayvanlar için normal davranışlardır çünkü kapasiteleri insan kadar yüksek değildir. İnsan ise hayvan ile cinsel ilişki kurulmayacağını fıtrat olarak bilmektedir.

Aynı mantıkla videodaki şahsa soru yöneltelim: İnsan yememeyi hadisten mi öğrendik. “Hadislerde insan yemeyin yazmıyor, o zaman insan yemek helal mi?” Bu soruyla birlikte aklın ve fıtratın ne kadar önemli olduğunu ve tıpkı yavru kedilerin toprağı kazarak tuvaletini yaspmasını bildiği gibi insanların da doğuştan gelen temel ahlak kurallarını bildiği anlaşılır. Mesela karşıya geçen yaşlıya çelme takmak herkes tarafından kınanır çünkü doğuştan gelen iyilik yapma hissiyle yaşarız ve iyilik yapınca mutlu oluruz. Doğuştan gelen diğer bilgimiz de karşı cinsle munasebettir. Normal insanlar hayvanla ilişkiye girmenin hükmü için hadis veya ayet aramazlar.

Hadisler olmasa nasıl namaz kılacağız sorusuna cevap!

Namaz ibadeti ilk insandan beri devam eden, her toplumun bildiği, bugün peygamber gelse ve namaz kılın dese nasıl kılınır diye sormayacağımız malum bir ibadettir. Peygamberimizin Musevilerle birlikte mescidi aksaya dönerek namaz kılması, kıblenin tekrar kabe olmasıyla kimin son nebiyi kabul ettiğinin ortaya çıkması (2:143) namazın bilinen bir şey olduğunu gösterir. Ayrıca peygamberimizden binlerce yıl önce yaşamış olan MEryem validemize "ruku edenlerle birlikte ruku et"(3:43) vahyinin gelmesi de namazın her dönemde bilindiğini ortaya koyar.

Kıyam, ruku, secde olarak fiziksel tarifi yapılan namaz hakkındaki hadislere bakarsak yine "ben nasıl kılıyorsam öyle kılın" ifadesine rastlarız. Yani namaz ilk insandan beri kıyam, rukui secde ederek kılınmaktadır ve her ümmete emrolunan temel bir ibadettir. Fark ise okunan ayetlerdir. İsrailoğulları ibranice ayetler okuyarak namaz kılmıştır. Son nebi gelince namaz arapça olmuştur.

Hadisler olmasa nasıl zekat vereceğiz sorusuna cevap!

Zekat da namaz gibi her ümmete emredilmiş ibadetlerden birisidir. Kırkta bir yani %2.5 olarak bilinen zekat, Kuranda net olarak ifade edilmemekle birlikte oran veren ayet ile pay ayetini birlikte okuduğumuz zaman ortaya çıkmaktadır. Yani Ganimet paylaşımından bahseden 8:41 ayetteki beşte bir %20 oranı alıp 9:60 ayette sayılan sadakaların dağıtılacağı 8 güruha bölerseniz %2.5 yani kırkta bir eder. Peygamberimiz bu şekilde hesaplamış olmalıdır. Hadislerin Kurana arz edilmesi sayesinde kırkta bir oranın Kurandan çıkarıldığı anlaşılabilir. Aksi halde hadisin sağlaması yapılmamış olacak ve körü körüne iman edilecektir.

Hadisler olmasa nasıl hac edeceğiz sorusuna cevap!

Yüce Allah hac konusunda “hac bilinen aylarda” (2:197), “haram aylar” (9:36-37) diyerek geleneğe atıf yapar yani bildiğiniz gibi devam edin anlamında hacdan bahsetmiştir. Peygamberimiz hayatta değilken bile mekke kutsaldı ve mekkeli müşrikler hacı olmaya gelen ibrahim peygamberin ümmetine su dağıtarak sevap kazanmaya çalışırdı(9:19)

Kabeye hizmet eden kabileler ise kabeyi putlarla doldurmuş ve hac ibadetine şirk katmışlardı. Mekkeli müşrikler geçmişte yaşayan salih kulların heykelini yaparak kula kulluk etmeye başlamışlar ve onlardan yardım ve şefaat dilenerek şirke düşmüşlerdir. Put deyince aklımıza gelen "taşa secde eden ahmaklar" görüntüsü yanlıştır çünkü hiçbir müşrik taşa secde etmez lakin taşın temsil ettiği kişinin ruhundan medet umar. Bu ruhçuluk yüzünden insanlar Allaha yapacağı ibadeti kendileri gibi yaratılmış olan kullara yapmaya başlamıştır.

Haccın farzlarını bildiren ayetler bozulmaları düzeltmiştir ve İbrahim peygamberin temellerini yükselttiği kabede şirksiz ibadeti öğretmiştir. Arafata çıkmak, oradan inerken atalarını andıkları gibi Allahı anmak, saçını kesmek gibi detaylar verilmiştir. Binlerce yıldır hac nasıl yapılıyor ise günümüzde de öyle yapılmaktadır. Son nebi Muhammed aleyhisselam zincirin son halkasıdır ve ilk insandan bu yana bilinen şeyleri hatırlatmıştır. Kafirler ise peygamberimizden duyduklarına "eskilerin masalları" diyerek tepki göstermiştir çünkü islam tarihten bu yana her topluma tebliğ edilmiştir.

Sonuç

Bu yazımızda mehmet yalçın isimli hoca müsvettesinin iddialarına cevap vermeye çalıştık. Yanına aldığı tertemiz çocuklara; Kuranın nasıl yetersiz olduğunu, nasıl uzak durulması gerektiğini, Kurana uyanların nasıl saptığını anlatamaya çalılşıyordu. En kötüsü de aileleri bu çocukları din öğrensin diye yolluyordu. Halbuki tıpkı FETÖ'nün beyin yıkaması gibi bu çocukların da beyni yıkanıyor ve Kurana düşman ediliyorlardı. Üstelik "hayvana tecavüz etmemeyi hadislerden öğrendik" diyerek yerlerde gezen seviyesini sanki çok sağlam bir delil sunmuş gibi gösteriyordu. Verdiğimiz cevaplar elbette bu hoca musvettelerini tatmin etmeyecektir çünkü din tüccarlığından başka yapacakları meslekleri yoktur.

Cevaplarımız aklı selim kişilere hitap etmektedir ve temiz akıl sahiplerinin anlayacağı düzeydedir. Verecek cevabı olmayan hurafeciler ise "Yav he he" diyerek dalga geçmeye ve ders almak yerine karanlıkta kalmayı tercih etmektedir. Allah insanları karanlıktan aydınlığa çıkarır, tagut ise aydınlıktan karanlığa çeker. Şuculuk buculuk fırkaları taguttur, Kuran müslümanlığı ise Allahın ipidir. Elbette bu ipi tuttuğunu iddia ederek modern hurafelerle gençleri saptırmaya çalışan ve namazı, orucu, haccı, melekleri inkar eden deistler de çıkacaktır lakin bunları görüpte şuculuk buculuk fırkalarına iyice sarılmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak olacaktır.

3 yorum:

  1. sayfanızda tamamen Rasulullah sallalahu aleyhi ve selleme düşmanlık yapıyorsunuz. Allah müstehakınızı versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rivayet kitaplarını Kuranla eşdeğer tutanlara cevaplar vermek Resulullahı savunmaktır.

      Sil
  2. Hayvan tecavüzu konusunda şu ayeti incele kardeş Neml Suresi 55: Siz, gerçekten kadınlar yerine erkeklere mi şehvetle geliyorsunuz? Hayır, siz cahil bir kavimsiniz.Hemcinsini bırakıp başka cinse yönelmek daha cahil bir davranış değil mi? Kur'an da yazmıyorsa Allah sana aklını kullan diyor Yunus 100 de yine muminin suresi 5 6 7 ye bak Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;Ancak eşleri ve ellerinin sahip oldukları hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.

    YanıtlaSil

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?